2. Okuma Anlama Çalışması
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...
Necip Fazıl KISAKÜREK
3. Anlam veya Görevleri Bakımından
Sözcükler
Adlar ve eylemler anlamlı sözcüklerdir. İlgeçler ise anlamı olmayan, sadece
cümlede görev alan ve cümlede anlam ilgileri kuran sözcüklerdir.
5. Varlıklara verilişlerine göre adlar
Varlıklara verilişlerine göre isimler özel ve cins isim olmak üzere iki gruba ayrılır. Varlıkları ve
kavramları tek tek karışlayan isimlere özel isim, (Atatürk, Fatih, Sakarya, Akçakoca, Tokat,
Alpaslan, Sakarya Üniversitesi, Alifuatpaşa...)
Varlıkları cins karşılayan isimlere ortak isim veya cins isim, denir. Özel isimler diğer varlıklar içinde
benzeri olmayan varlıkların adı olduğu halde cins isimler aynı cinsten birçok varlığın ortak adıdır. (
deniz, ilaç, masa...)
6. Varlıkların oluşuna göre adlar
Somut (madde), soyut (mânâ) isim olmak üzere iki gruba ayrılır. Somut (madde) ismi,
duyularımızla algılayabildiğimiz varlıklara verilen isimlerdir: masa, ağaç... gibi. Soyut
(mânâ) isimler ise, duyularımızla algılayamadığımız, varlığını zihnen kabul ettiğimiz
kavramlara verilen isimlerdir: sevgi, öfke, duygu, gönül…
7. Varlıkların sayılarına göre adlar
Varlıkların sayılarına göre isimler teklik, çokluk, topluluk isimleridir.
Teklik isimleri aynı türdeki varlıkların her birine verilen isimlerdir; ağaç, ev...
Çokluk isimleri ise aynı türden birden fazla varlığın isimleridir. İsimlere gelen +lar çokluk eki ile
çokluk ismi yapılır: ağaç + lar, ev + ler...
Topluluk isimleri Biçim açısından teklik olmasına rağmen anlam olarak bir grubu, topluluğu ifade
eden isimlerdir. aile, ordu, meclis, sürü... Topluluk ismi olmadığı halde cümle içerisinde yan anlam
kazanarak topluluk ifade eden kelimeler de vardır. "Basketbol maçımızda bütün okul tribündeydi."
Yandaki cümlede altı çizili kelime asıl anlamından farklı olarak topluluk ismi olmuştur. (İsim
çekimlerini ve isimlerde küçültme konularını “Şekil Bilgisi” bölümünde inceleyeceğiz.
Zamirler, sıfatlar, zarflar aslında isim soylu sözcüklerdir. Bunun için bu sözcükler isim olarak kabul
edilir.
8. Yapılarına Göre Adlar
Yapılarına göre isimler; basit, türemiş, birleşik olmak üzere üç bölümde incelenir. Basit isim
yapım eki almamış isimlere denir: araba, ev, çocuk...
Türemiş isim ise yapım ekleriyle türetilmiş isimlerdir. Türemiş isimler iki türlüdür:
İsim kök ve gövdesinden türeyen isimler: araba+cı, çocuk+lu, ev+li...
Fiilden türeyen isimler: geç-it, yaz-ı, yürü-y-üş...
Birleşik isim ise iki ismin bir araya gelerek yeni bir kelime oluşturmasına birleşik isim denir:
hanım+eli, Ada+pazarı, Ali+fuat+paşa, cumartesi...
9. Adıllar (Zamirler)
İsmin, varlığın yerini tutan sözcüklere zamir denir. Bir sözcüğün cümlede
zamir olabilmesi için ismin yerini tutabilmesi, isim çekim eklerini
alabilmesi, isim tamlamalarında kullanılabilmesi gerekir.
10. Zamirleri şahıs, işaret, soru,
belirsizlik, dönüşlülük ve bağlama
zamirleri olmak üzere altı bölüme
ayırabiliriz:
11. Şahıs (Kişi) Zamirleri
Cümlede şahıs yerini tutan kelimelerdir: ben, sen, o, biz, siz, onlar. Kişi
zamirleri tıpkı isim gibi isim çekim eklerini alabilir: ban+a, biz+im,
sen+in...
12. İşaret zamirleri
Varlıkları işaret yoluyla belirten kelimelere denir. bu, şu, o, bunlar, şunlar,
onlar, öteki, beriki, böylesi, burası, orası, şurası, diğeri...
13. Belirsizlik Zamirleri
Hangi ismin yerini tuttuğu belli olmayan zamirlere denir: Bazıları, herkes, biri, hepsi,
bazısı, kimi, falan, birçoğu, başkası, herhangi biri...
Biri bana doğruyu söylesin.
Kimileri yalan söyler...
14. Soru Zamirleri
İsmin yerini soru yoluyla tutan kelimelere denir. O burada kimi bekliyor? Çarşıdan bize ne
almış? Sorulardan kaçını yaptın?...
Uyarı: Türkçede dört türlü soru cümlesi vardır: Bu soru cümleleri; soru zamiriyle, soru
zarfıyla, soru edatıyla, soru sıfatıyla ve mi soru ekiyle yapılır.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? = Soru zamiri,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? = Soru sıfatı,
Nasıl çalıştın? = Soru zarfı,
O, her zaman bu yolculuğu göze alır mı ? = Soru eki.
15. Dönüşlülük Zamirleri
Şahıs zamirlerinden daha kuvvetli, vurgulu bir sözcüktür. Dönüşlülük
zamiri “kendi” sözcüğüdür. Bu sözcük iyelik eki alır: kendi+m, kendi+n,
kendi+miz, kendi+niz, kendi+leri...
Bunu ben, kendim yaptım.
16. Yapılarına Göre Zamirler
Yapısı bakımdan zamirleri incelediğimizde ikiye ayrıldığını görürüz:
Basit zamirler: bu, sen ne...
Birleşik zamirler: bir+kaçı, bir+takım...
Uyarı: Bazı istisna sözcüklerde zamir olan sözcüğün yapım eki alarak türediğini görebiliriz. Bu
örnekler sınırlıdır, istisnadır: bensiz, onsuz, bizsiz…
17. Diksiyon Çalışması
“K” ünsüzlerinin söylenişi:
Türkçenin on dördüncü harfi olan “k” ünsüzleri iki biçimde söylenir:
“k” ünsüzünü söylemek için dil, damağın gerisine veya damağın ön kısmına değmesi ile iki
biçimde söylenir ve ötümsüz (tonsuz) süreksiz (patlayıcı) ünsüzlerdendir.
“k” ünsüzleri ince ünlülerle söylerken damağın ön kısmına değer:
Kâr, kâğıt, kim, kel, kül, kez, kör, kir, kist…
“k” ünsüzü kalın ünlülerle söylenirken damağın arka kısmına değer:
Kar, kır, koş, kop, kum, kıl, kast, kulp, kuş…
“K” ünsüzlerinin söylenişi ile ilgili alıştırmalar:
18. Diksiyon Çalışması
Aşağıdaki örnekleri yüksek sesle okuyunuz:
Kâğıt, kâr, ket, kir, kür,
Kar, kast, kalp, kulp, kurt…
Baktı, aktı, yaktı, kaktı, çıktı…
Aşağıdaki tekerlemeleri yüksek sesle okuyunuz:
Küpe küp deyince küp adama küp der.
Keskin kılıç kınını kesmez derler,
Kırkı kırık küp, kırkının da kulpu kırık kara küp.
Bir tarlaya kemeken ekmişler, İki kürkü yırtık kel kör kirpi dadanmış. Biri kürkü yırtık erkek kel kör kirpi,
öteki yırtık dişi kel kör kirpinin kürküne eklemeli, yoksa kürkü yırtık dişi kel kör kirpinin kürküne mi
eklemeli ?