1. İstanbul 1453 yılında
Fatih Sultan Mehmet
tarafından fethedilmiştir.
İstanbul üç taraflı denizlerle
çevrili tarihi bir şehirdir.
Aynı zaman iki kıtayı
köprülerle birbirine bağlayan
dünyadaki tek şehirdir.
2. Üsküdar’da Bizans
devrinden kalan tek
eserdir. M.Ö. 2475
yıllarına kadar uzanan
tarihi bir geçmişe
sahip olan kule,
Karadeniz’in Marmara
ile kucaklaştığı yerde
küçük bir ada
üzerinde kurulmuştur.
3. Anadolu
Hisarı; İstanbul'un Anadoluhisarı semtinde,
Göksu Deresi'nin İstanbul Boğazı'na
döküldüğü yerdedir.
Anadolu hisarı, 7.000 metrekarelik bir alan
üzerine, Boğazın en dar noktası olan 660
metre mesafedeki bölgesine 1395 yılında,
Yıldırım Beyazıt tarafından inşa
edilmiştir. Cenevizliler, Bizans'la birlik olup
Karadeniz'de (Kefe,Sinop ve Amasra'da) kolo
niler kurmuşlardı. Bu sebeple, Boğaz geçişi
Cenevizliler için hayati önem taşımaktaydı.
Aynı durum Osmanlılar için de söz
konusuydu. Karşı
sahilde,İstanbul'un Avrupa yakasında
bulunan Rumeli Hisarı ise, 1451-1452 yılları
arasında II. Mehmed tarafından, bu yabancı
ülkelerin gemilerinin geçişlerini denetim
altında tutabilmek amacıyla inşa
ettirilmiştir. Fatih Sultan Mehmed, Rumeli
Hisarı'nı yaptırırken bu kaleye dış surlar
ekletmiştir.
4. Sarıyer, İstanbul'da bulunan
Rumeli Hisarı, 30 dönümlük bir
alanı kapsamaktadır. Anadolu
Hisarı'nın karşısında İstanbul
Boğazı'nın 600 metrelik en dar ve
akıntılı kısmında inşa edilmiş bir
hisardır. 90 gün gibi kısa bir
sürede tamamlanan hisarın üç
büyük kulesi, dünyanın en büyük
kale burçlarına sahiptir.
5. İstanbul Boğazı üzerine yapılan ilk
köprü olmasına atfen halk
arasında Birinci Köprü olarak da
adlandırılan Boğaziçi Köprüsü, sonra
yapılan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve
şehir hatları vapurlarıyla birlikte kentin
iki yakası arasında ulaşımı sağlar. 20
Şubat 1970 tarihinde yapımına başlanan
köprü, 30 Ekim 1973 tarihinde saat
12.00'de, Türkiye Cumhuriyeti'nin
kuruluşunun 50. yıldönümü şerefine
devlet töreniyle hizmete açıldı. Yapımı
tamamlandığında dünyanın en uzun
dördüncü asma köprüsüyken, 2012 yılı
itibarıyla yirmi birinci sırada
bulunmaktadır.
6. Çırağan'ın bugün Beşiktaş ve Ortaköy
arasında bulunan yeri 17. yüzyılda
"Kazancıoğlu Bahçeleri" diye bilinirdi. 18.
yüzyılda Beşiktaş kıyılarını süsleyen denize
nazır saraylar ve bahçeler Lale Devri diye
bilinen 'Çiçek ve Müzik Aşkı' döneminin en
öneli simgelerinden sayılmıştır. Bu dönem,
bir eğlence olduğu kadar bir kültür parlaklığı
devriydi. Dönemin hükümdarı olan III.
Ahmet buradaki mülkünü gözde Vezir-i
Azam'ı İbrahim Paşa'ya hediye etmiş ve ilk
yalı Nevşehirli Damat İbrahim
Paşa tarafından eşi Fatma Sultan
(III.Ahmet'in kızı) için inşa ettirilmiştir.
Kendisi burada Çırağan Şenlikleri denilen
meş'ale şenliklerini düzenletmiştir. İşte bu
olaylar dolayısıyla bu alan Farsça'da ışık
anlamına gelen 'Çırağan' ismiyle anımaya
başlanmıştır.
7. Dikilitaş ilk olarak
Mısır firavunu III.
Tutmosis tarafından MÖ 15.
yüzyılda yaptırılmış
ve Karnak tapınağının yedinci
pilonunun güneyine dikilmişti.
Roma imparatoru II.
Constantius MS 357 yılında dikilitaşı
tahtta bulunuşunun 20. yılı
onuruna Nil ırmağı
üzerinden İskenderiye şehrine
getirtti. Daha sonra, MS 390 yılında
imparator I. Theodosius dikilitaşı
gemi ile İstanbul'a getirterek
Hipodrom'da şimdiki yerine
diktirdi.
8. Dolmabahçe Sarayı'nın bugün
bulunduğu alan, bundan dört
yüzyıl öncesine
kadar Osmanlı Kaptan-ı
Derya'sının gemileri
demirlediği, Boğaziçi'nin
büyük bir koyu idi. Geleneksel
denizcilik törenlerinin
yapıldığı bu koy zamanla
bir bataklık hâline geldi. 17.
yüzyıl'da doldurulmaya
başlanan koy,[2]padişahların
dinlenme ve eğlenceleri için
düzenlenen bir "hasbahçe"ye
dönüştürüldü. Bu bahçede
çeşitli dönemlerde yapılan
köşkler ve kasırlartopluluğu,
uzun süre Beşiktaş Sahilsarayı
adıyla anıldı.
9. Yeni Cami ya da Valide Sultan
Camii, İstanbul'da 1597 yılında Sultan III.
Murat'ın eşi Safiye Sultan'ın emriyle temeli
atılan ve 1663'te zamanın padişahı IV.
Mehmet'in annesi Hatice Turhan Sultan'ın
büyük çabaları ve bağışlarıyla tamamlanıp
ibadete açılan camidir.
Mimar Davut Ağa tarafından yapılmaya
başlanmış, Mimar Dalgıç Ahmed Ağa devam
ettirmiş ancak inşaatın başlangıcından 66 yıl
sonra dönemin mimarbaşısı Mustafa Ağa
tarafından IV. Mehmed zamanında
bitirilebilmiştir.
10. Bizans devrinde, caminin bulunduğu
tepede I. Constantinus'un döneminde
yapılan Havariyun kilisesi vardı. Bizans
imparatorlarının bu tepede gömüldüğüne
inanılır. Constantinus'un o zamanlar şehrin
dışında kalan bu tepede gömüldüğü
bilinmektedir. Fethin ardından bu bina
Patrikhane kilisesi olarak kullanılmıştı.
Fatih Sultan Mehmet buraya cami ve külliye
inşa etmek isteyince
patrikhane Pammakaristos Manastırı'na
taşındı.
11. Galata Kulesi dünyanın en
eski kulelerinden biri olup,
Bizans İmparatoru
Anastasius
tarafından 528 yılında Fener
Kulesi olarak inşa
ettirilmiştir. [1] 1204 yılındak
i IV. Haçlı Seferi'nde geniş
çapta tahrip edilen kule,
daha sonra 1348 yılında "İsa
Kulesi" adıyla yığma taşlar
kullanılarak Cenevizliler tar
afından Galata surlarına ek
olarak yeniden yapılmıştır.
1348 yılında yeniden
yapıldığında kentin en
büyük binası olmuştur.
12. Ayasofya İstanbul'da tarihî bir müze. Bizans İmparatoru I.
Jüstinyen tarafından MS 532 - 537 yılları arasında İstanbul'un tarihi
yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı
bir patrik katedrali olup, 1453 yılında İstanbul'un Türkler tarafından
alınmasından sonra, Fatih Sultan
Mehmet tarafındancamiye dönüştürülmüştür. 1935 yılından beri
ise müze olarak hizmet vermektedir Ayasofya, mimari
bakımdan, bazilika planı ile merkezî planı
birleştiren, kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi ve
taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm
noktası olarak ele alınır.
13. Sultan Ahmet Camii, 1609-1616 yılları
arasında sultan I.
Ahmet tarafından İstanbul'daki tarihî
yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmet
Ağa'ya yaptırılmıştır.[1] Cami Mavi, yeşil
ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği
için ve yarım kubbeleri ve büyük
kubbesinin içi de gene mavi ağırlıklı
kalem işleri ile süslendiği
için Avrupalılarca "Mavi Cami (Blue
Mosque)" olarak
adlandırılır. Ayasofya'nın 1934 yılında
camiden müzeye dönüştürülmesiyle,
İstanbul'un ana camii konumuna
ulaşmıştır.
14. Süleymaniye Camii, I. Süleyman adına
1551-1558 yılları
arasında İstanbul'da Mimar
Sinan tarafından inşa edilen camidir.
Mimar Sinan'ın kalfalık devri eseri
olarak nitelendirilen Süleymaniye
Camii, medrese, kütüphane, hastane, ha
mam, imaret, hazire ve dükkânlardan
oluşan Süleymaniye Külliyesi'nin bir
parçası olarak inşa edilmiştir.
15. Yerebatan Sarnıcı İstanbul'da ki en büyük
kapalı sarnıçtır. Ayasofya binasının
batısındaki küçük binadan girilir. Sütun
ormanı görünümündeki mekanın tavanı
tuğla örülü, çapraz tonozludur. Zamanında
civardaki bir bazilikadan dolayı bu isimle
anılmıştır.
Hâlihazırda İstanbul Büyükşehir Belediyesi
iştiraklerinden Kültür A.Ş. tarafından
işletilen Yerebatan Sarnıcı, müze olmanın
yanında ulusal ve uluslararası birçok
etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır.