1. İSLAM CEZA HUKUKU
BATI KAYNAKLI HUKUK SİSTEMİ
Kamu/Âmme
Hukuku
Esas Teşkilat
Hukuku
İdare Hukuku
Ceza Hukuku
Usul Hukuku
Devletler
Umumî
Hukuku
Umumî Amme
Hukuku
Şahıslar/Husu
sî Hukuk
Ticaret
Devletler
Hususî
Hukuku
Medenî Hukuk
Şahıs
Aile
Eşya
Borçlar
Miras
4. İSLAM CEZA HUKUKU
GÜNAH KAVRAMI
⮚ Farsça bir kelime olan ve sözlükte “suç” anlamına gelen günâh, dinî bir kavram
olduğu için kutsal ve tabiat üstü varlık alanlarıyla bağlantılıdır.
⮚ Beşerî kanun ve kuralların çiğnenmesi suç olarak adlandırılırken dinî alandaki
hata ve aşırılıklar günah olarak nitelendirilmektedir.
⮚ Kaynaklar, Câhiliye Arapları’nın günah anlayışına sahip olduklarını, ancak âhiret
hayatına inanmadıklarından günah işleyenlerin karşılaşacakları cezaların fakir
düşmek, hastalanmak gibi sadece dünyada gerçekleşecek türden olduğuna
inandıklarını kaydeder.
⮚ Onların günah saydıkları davranışlar arasında tanrılara saygısızlık, bahîre, sâibe,
vasîle ve hâmî adını verdikleri hayvanlardan faydalanmak, belli bir süre
geçmeden kesilen kurban etinden yemek, yakın akraba ile evlenmek, adam
öldürmek, hırsızlık ve evli kadının zina etmesi gibi hususlar bulunmaktadır.
5. İSLAM CEZA HUKUKU
GÜNAH KAVRAMI
Kur’an-ı kerim’de ve hadis metinlerinde günah kavramını ifade eden kelimeler:
❖ İsm: İşleyene ceza gerektiren, insanı hayır ve sevaptan alıkoyan fiil veya bundan
doğan sorumluluk.
❖ Zenb: “Sonu kötü olan fiil» anlamına gelir. İsm kelimesinin eş anlamlısı kabul
edilen zenb “mükellefin gayri meşrû işi” demektir.
❖ Vizr: Ayetlerin çoğunda mânevî yük ve sorumluluk ilgisiyle ism yerine
kullanılmıştır.
❖ Cünâh: “Kişiyi haktan saptıran fiil veya davranış” anlamındaki cünâh da
Kur’an’da geçtiği yirmi beş yerde daha çok insanlar arasındaki münasebetler için
kullanılmaktadır.
❖ Hûb: Hûb kelimesi ise Kur’ân-ı kerîm’de yetim malı yiyenler için doğrudan
“günah” anlamında yer almaktadır
6. İSLAM CEZA HUKUKU
SUÇ KAVRAMI
⮚ Suç sözlükte “törelere ve ahlâk kurallarına aykırı davranış ya da bir toplumda haksız sayılıp yazılı yazısız
kurallarla yasaklanan ve yaptırıma bağlanan eylem” mânasına gelir.
⮚ Klasik fıkıhta dar anlamıyla suçu karşılayan genel kabul görmüş bir terim yoktur. Cürm ve cerîme kelimeleri
fıkıhta günah, suç ve haksız fiili kapsayacak genişlikte kullanılır.
⮚ Mâverdî cerîmenin çoğulu olan cerâimi “allah’ın had veya ta‘zîr cezasıyla caydırdığı şer‘î yasaklar” (yasak
fiiller) şeklinde tarif etmişse de bu kullanım fıkıh literatüründe yaygınlaşmamıştır.
⮚ Genel olarak “suç” anlamını da karşılamakla birlikte cinâyet kelimesi yaygın biçimde adam öldürme ve
yaralama (müessir fiil) suçları için kullanılır.
⮚ Âyet ve hadislerde cerm kökünden türeyen kelimeler suç ve günah işlemeyi ifade etmek üzere sıkça geçer.
⮚ Cürüm yanında cünha ve kabâhat de modern dönemde Türk Ceza Hukuku’nda “suç” mânasında kullanılan
kavramlardır.
⮚ Çağdaş Arapçada suç terimi umumiyetle cerîme veya cinayet kelimeleriyle ifade edilmektedir.
7. İSLAM CEZA HUKUKU
SUÇ KAVRAMI
⮚ Modern hukukta suç genel teorisi suçun ne olduğunu ve diğer hukuka aykırı fiillerden
nasıl ayırt edildiğini, suçun varlığı için zorunlu olan unsurları, suça etki eden
(ağırlaştıran ve hafifleten) sebepleri, suçu cezalandırılabilir hale getiren şartları, suçun
ne zaman ortadan kalktığını inceler; ardından çeşitli suçları hangi hukukî değeri
korumayı amaçladığını dikkate alarak kişilere karşı işlenen suçlar, mal varlığı aleyhine
işlenen suçlar vb. Şekillerde gruplara ayırıp bunlara özgü teorik meseleleri ele alır.
⮚ Fıkıhta suçlar “cinâyât, kısas, diyât, ukūbât, hudûd, serika, eşribe” gibi başlıklar altında
sistematize edilerek ele alınmakla birlikte konuların işlenişinde meseleci metot hâkim
olduğundan klasik fıkıh literatüründe bugün bilinen şekliyle ceza hukuku teorisine,
dolayısıyla suç genel teorisine rastlanmaz; fakat böyle bir teoriyi ortaya koymaya imkân
verecek zengin bir malzeme bulunmaktadır.
8. İSLAM CEZA HUKUKU
SUÇ KAVRAMI
⮚ Çağımızda Abdülkādir Udeh, batı hukuku kavramlarından yararlanarak bu
malzemeyi değerlendiren bir islâm ceza hukuku teorisi denemesi gerçekleştirmiş,
bu yöndeki çalışmalar Muhammed Ebû Zehre ve Ahmed Fethî Behnesî gibi
müellifler tarafından sürdürülmüştür.
⮚ Konuya ilişkin hükümler çağdaş Arapça literatürde “el-cerîme” adlı müstakil
eserler yanında “et-teşrîu’l-cinâî, nizâmü’t-tecrîm ve’l-ikāb, el-fıkhü’l-cinâî” gibi
eserlerin bu adı taşıyan başlıkları veya “el-cinâyât” başlığı altında işlenmektedir.
9. MAHKUM FIH BAĞLAMINDA
SUÇLAR
Sırf Allah Hakkı
Olan Hükümler
İbadet Niteliği
Taşıyan Fiiller
Vergi Niteliğini
Haiz İbadetler
Vergi
Tam Ceza
Hükümleri/Hadler
Zina İçki İçme Hırsızlık
Silahlı Gazp,
Soygun, İsyan
Sınırlı Ceza
Hükmü
İbadet Niteliğini
Haiz Ceza
Hükümleri
Bizzat Allah
Hakkı
Sırf Kul Hakkı
Olan Hükümler
Fertlerin Mal
Üzerindeki Mali
Sonuç Doğuran
Hakları
Allah Hakkının
Ağır Bastığı
Hükümler
Kazf Haddi
Kul Hakkının
Ağır Bastığı
Hükümler
Kısas
10. CEZASININ BELLI OLUP OLMAMASI
BAĞLAMINDA SUÇLAR
Hadler
Hırsızlık
Yol Kesme
ve
Eşkıyalık
Zina
Kazf
Şarap
İçmek
İrtidat
İsyan ve
İhtilal
Kısas-
Diyet
Kasten
Adam
Öldürmek
Yaralama
ve
Sakatlama
Tazir
12. SUÇ KAVRAMI
Suç Kavramının Unsurları
1. Kanunî Unsur: Yapılan fiilin kanundaki tanıma uymasını ifade eder.
Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiilden dolayı kimseye ceza
verilemeyeceğini ifade eden suçta kanunîlik ilkesine dayanan bu unsurun ilk
şartı, işlenen fiilin ceza hukukunda kaynak değerini haiz bir metinde
düzenlenmiş bulunması, ikinci şartı fiilin bu tanıma uygun olmasıdır.
🡺 Kanunsuz Suç Olmaz/Kanunsuz Ceza Olmaz.
13. SUÇ KAVRAMI
Suç Kavramının Unsurları
2. Maddî Unsur: Suçun maddî unsuru fiildir. Fiil hareket, netice ve nedensellik
bağını ifade eden bir kavramdır.
Bir suçun söz konusu olabilmesi için olumlu ya da olumsuz bir hareketin
bulunması gerekir; hareketsiz suç olmaz. Dolayısıyla hareket şeklinde belirmeyen,
düşünce aşamasında kalan durumlar cezalandırılamaz. Ceza hukukunun belirli
düşüncelerin ifade edilmesini cezalandırmasının sebebi bunların belirli şekilde dışa
yansımasının toplumsal barışı tehlikeye düşürdüğü inancıdır.
Fıkıhta da dış dünyaya yansımayan düşünceden dolayı kişinin sorumlu
sayılmaması ilkesinin benimsendiği görülür; irtidad fiilinin suç sayılması ise
toplumsal barışı ihlâl bağlamında değerlendirilebilir.
14. SUÇ KAVRAMI
Suç Kavramının Unsurları
3. Hukuka Aykırılık: “Fiilin yalnızca ceza hukukuyla değil bütün hukuk
düzeniyle çatışma halinde bulunması” demektir. Tipikliğin gerçekleştirilmesiyle
birlikte kural olarak hukuka aykırılık da gerçekleşir. Bununla beraber tipik
davranış bütün hukuk düzenine göre değerlendirilmeli ve ek bir denetime tâbi
tutulmalıdır. Fiil ancak bu yönüyle değerlendirildikten sonra onun hukuka
uygun veya aykırı olduğu konusunda nihaî karar verilmiş olur.
Hukuka aykırılığı ve bunun sonucu olarak tipe uygun fiilin cezalandırılması
imkânını ortadan kaldıran bu özel sebeplere hukuka uygunluk sebepleri adı verilir.
Hukuka uygunluk sebepleri kanun hükmünün ve yetkili merciin emrinin yerine
getirilmesi, meşrû savunma, zorunluluk hali, hakkın kullanılması ve ilgilinin
rızasıdır.
15. SUÇ KAVRAMI
Suç Kavramının Unsurları
1. Manevî Unsur: Fâil ile fiil arasında psişik bağın bulunmasını ifade eder.
Fâilin kusurlu sayılabilmesi için hem kusurlu hareket etmeye ehil hem de
somut olayda kusurlu hareket etmiş olması gerekir. Bu açıdan mânevî unsur
isnat yeteneği/mesuliyet ve kusurluluk olarak ikiye ayrılır. “Anlama ve
davranışları yönlendirme yeteneği” anlamına gelen isnat yeteneğini ortadan
kaldıran sebepler yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile sağır-dilsizliktir. Kusur,
bir fiilin isnat yeteneği bulunan bir kimse tarafından bilerek ve isteyerek veya
en azından bilerek yapılmasıdır. Ceza hukukunun en önemli ilkelerinden,
“kusursuz suç ve ceza olmaz” ilkesi fâili hak etmediği aşırı yaptırımlara
karşı korur.
16. CEZA KAVRAMI
Cezanın sözlük ve ıstılâhî anlamı:
Sözlükte isim olarak “bir şeyin bedeli ve karşılığı”, masdar olarak da “iyi veya kötü
olan bir fiil ve davranışın tam ve yeterli karşılığını vermek” anlamına gelir.
İslâm literatüründe cezanın terim olarak biri genel, diğeri özel olmak üzere başlıca
iki mânada kullanıldığı görülür.
Sözlük anlamıyla da bağlantılı olan genel anlamda ceza, dünyevî veya uhrevî
mahiyette özendirici veya caydırıcı müeyyideden ibarettir.
Özel anlamda ise dünyada hukuk düzeni tarafından suçluya uygulanacak maddî
ve mânevî müeyyideyi ifade eder. Bu mânadaki cezayı arap
dilinde ukūbet kelimesi, ceza hukukunda ise el-fıkhü’l-cinâî veya et-teşrîu’l-
cinâî terimleri karşılamaktadır.