2. Nasreddin Hoca bir gün eşeğine biner, pazara doğru yola çıkar. Oğlu
da eşeğin yularından tutmuş çekiyor. Az ilerlerler, bir grup insanla
karşılaşırlar. Hoca topluluğa selam verir. Adamlar selamı alır almaz
başlarlar dedikoduya:
-İnsafsız adam! Kendisi eşeğe binmiş, küçücük çocuğu yürütüyor.
Zavallı çocuk nasıl yürüsün?
3. Söylenenleri duyan Hoca eşekten iner, oğlunu bindirir. Kendisi çeker
eşeğin yularını. Biraz ileride bir grup insan sohbet halindedirler.
Yaklaşınca selam verir Hoca hürmetle. Birkaç adım atmadan onlar
da başlarlar dedikoduya:
-Zamane sıpası n’olacak! Kendisi eşeğe binmiş, utanmadan yaşlı
başlı babasını yürütüyor.
4. Sözler kulağına kadar gelen Hoca durur düşünür. Bu sefer kendisi de
biner eşeğe. "Herhalde şimdi oldu" der mırıltıyla. O sırada
karşılaştıkları birkaç adama da selam verir. Adamlar selamı alırlar
almasına ama, durmaz peşinden çeneleri:
-Yahu şu insanlarda hiç insaf merhamet yok. Hayvan da can taşıyor.
Zavallı eşek nasıl çeksin iki kişiyi birden?
5. Artık akla uygun bir tek seçenek kalmıştır. İnerler baba oğul eşekten,
başlarlar eşeğin yanında yürümeye.
Memlekette adam mı yok! Karşılaşırlar yine bir toplulukla ve selamlaşırlar
muhabbetle. Bu seferki topluluk basar kahkahayı:
-Enayilere bak! Eşek bomboş; hiç birisi binmemiş.
6. Kafası iyice karışan Hoca, sarığının altından sokar parmaklarını,
şaşkın ve düşünceli kaşır kafasını. Sinirli sinirli parlar gözleri. Yatırır
eşeği yere. Bağlar dört ayağını sıkıca birbirine. Oracıktan kaptığı gibi
uzun bir sırığı; sokar ayakları arasından eşeğin. Sonra seslenir
oğluna:
-Tut oğlum ucundan. Kaldır. Haydi hooooop!
Alırlar sırtlarına eşeği ve öylece yola koyulurlar.