1. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
TAM METİN
SANATA İZİN
DÖRDÜNCÜ KİTAP
www.sanataizin.tr.gg 1
2. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
TEB-DER TOKAT EHLİBEYT DERNEĞİ
Eğitim Yayınları
ŞİİR SERİSİ
İLK YAYIN TARİHİ: TEMMUZ 2011
İKİNCİ YAYIN TARİHİ: MAYIS 2012
SERİ:906.005.201.229
YAZAR: ERKAN YAZARGAN
DAĞITIM: TEB-DER YAYIN DAĞITIM
DİZAYN: TEBDER DİZAYN OFİSİ
KİTABIN ADI: SANATA İZİN
WEB ADRESİ: www.sanataizin.tr.gg
ADRESİ: TOKAT
SAYFA ADEDİ: 212
DAĞITIM ADEDİ: 250.000
SATIŞ BEDELİ: 50 TL.
www.sanataizin.tr.gg 2
3. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
SANATA İZİN “Kitaba”
BUNDAN SONRA "Geleceğe"
BİZDEN EVRENSELE "İnsana"
TELLİ SÜZEK "Dostluğa"
HASTALIK "Cesura"
SÖYLEM DİLEK "Sevgiliye"
ÇOK YÜZLÜ SEYİS "Siyasetçiye"
RENKLER VE SESLER "Savaşa"
BİLGE İLE CAHİL "Gözyaşına"
ESİNTİDEN BALA " Deliliğe”
KANDIRMACA HAYAT "Katile"
DAHA NELER "Tüccara"
BEKTAŞİ BABA VE SİNYAL "İlhama"
CENNETİN SESİ "Müziğe"
TARZ AMAÇ “Şaire”
KADININ GÜCÜ "Erkeğe"
ÜÇ ANI “Nineme”
PANSİYON “Gurbete”
MAHARET BİRLEŞTİRMEK “Geceye”
DAĞ BAŞI “Toprağa”
PARADOKS “Döngüye”
KATE VE LİSELİ KIZ “Yağmura”
KOMİK NARSİST “Kendini Beğenene”
İNKILÂP VE GÜNEŞ "Devrimciye
SEMA YİNE “Etkiye”
NEREDEN NEREYE “Ters”
KESİŞME NOKTASI TUFAN “Şimdiye kadar anlamış olana”
ÖZÜR DİLEYEREK “intikama”
GEÇMİŞ GELECEK “fosile ve ışığa”
NEFES VERMEK ZORDUR “Ölüme”
MOLLA İLE EŞEĞİ "Mollaya"
FARS EŞEĞİ “Azeri’ye”
AĞITLA SEMAH “Unutulamaz hatıralara”
HASTALIK AĞACI “Tedaviye”
27 GÜN “İşkenceye”
www.sanataizin.tr.gg 3
4. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
TOPLUM İNSAN BİLGİ “Büyük Öğretmenlere”
GÜVENİLİRE SIR "Sırlara"
TOKAT’TA ALİ “Aleviliğe”
ZAMANIN DEĞERİ “Programlı yaşama”
FERYAT “Mayası bozuk süte”
GÖSTERİŞÇİ MAYMUN “Müraiye”
KİBİRLİ ZORBA “Mütekebbire”
PAYLAŞIM “Verilmiş sözlere”
UYUŞUK “Faydaya”
YUSUF FUSUY “Madalyonun yüzlerine”
NUH “Birinci şahsa soru”
HIRSIZ “Alarmsız evlere”
TARTAKLAMA “Sorulara”
LANKASUKA’DA İSİMLER “İsmi Azama”
İLGİ “Birilerine”
EROTİZMDEN GEÇİŞ “Okuyucularımın yakınlarına”
ÖCÜ BÖCÜ
PARA TUZAĞI
ÇİT SÜT VE SU “Süte”
HAYAT ÖPÜCÜĞÜ “Sinir hücrelerine”
212 LÖSEMİ “Yıldız kaymasına”
SAVAŞ
PALAVRA “Karşı Palavraya”
SÖZLER “Canlıya”
AYRICALIKLAR “Tolstoy’a”
TAHTA MERDİVEN
“Bütünleştiricilere”
SEN MİSİN? “Ümidime”
ASAF “Farka”
TRENLE DÜNYA TURU “Müstakbel gezi arkadaşıma”
UPUZUN İKİLİ BİR ANLATIM “Anlamayana”
ANASIZ BÜYÜYEN ÇOCUKLAR “Kafka’ya”
UYDURMA KANDIRMA “Uyanıklığa”
GEÇMİŞ GELECEK “Fosile ve ışığa”
TARLADA ÇOCUK “Yalnıza”
YÜCELERİN YÜCESİ "Birliğe"
YÜZLEŞ ÖZGÜRLEŞ "Arınmaya"
LAKOTA YERLİ ŞARKISI " Bireye"
KESİŞME NOKTASI TUFAN “Şimdiye kadar anlamış olana”
ÖNCEDEN ÖNCE “Ultacu’ya”
www.sanataizin.tr.gg 4
5. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
KADER “Sırası gelmişlere”
ÇAKIL TAŞLARI “Miras Yediye”
BEYAZ GİYMİŞ DENİZCİLER “Yalana”
ALTIN, ELMAS VE AĞRI “Bana”
YÜRÜMESNİ BİLMEK “Kaos ve Karmaşaya”
BEKLEMEDEN GELEN “Hayallere”
PEJMÜRDELEŞTİRİLMİŞ YAZI “Negatif enerji saldırılarına”
HANELER “Millet Bilimciye”
DEDE KORKUT “Töre taşıyıcılara”
HEP YALAN “Sahtekârlara”
ÖNSÖZ
Anadili Türkçe olmayanların Türkçe yazılmış bir şiiri tüm anlamlarıyla
kavrayabilmeleri imkânsıza yakın zordur. Şiir sanatının derinliklerinde
yazıldığı dilin mucizeleri saklıdır. Farklı dile, kültürüne ve evrime sahip
okuyucular ve şiir meraklıları, eleştirmenleri, akademik çalışanları kendi
pencerelerinden şiirin farklı hissiyatlarını yansıtırlar. Bu da şiirin ve dilin ayrı
birer mucizesidir.
Yazmak sanatı ile ilgili baştan beri sürekli farklı tür isteklerim oldu.
Örneğin “roman yazmak sanatı” nasıl bir ustalık ve batı kültürlerine has bir
uğraşsa “şiir sanatı” tümüyle olmasa bile doğuya hastır. Bir konuyu uzun
uzadıya anlatıp, başından sonuna gelişmeleri kendi elinde tutmak bir tarz ise,
öze dair bir şeyler yazmak ve kalanını okuyucuya hatta geleceğe bırakmak da
ayrı bir tarzdır. Şiirin vezinleri veya diğer süsleri bir yana bırakılırsa büyüleyici
yanı işte tam da burada özde saklıdır.
Kelime oyunları, hece dizilişleri, konuların ardı ardına veya karmaşık
düzende okuyucunun karşısına çıkması, yeni kelimeler yaratmak, sesin ahengi
ve en önemlisi yazıldığı dönem sırları şiirden başka bir dalda bu kadar etkili ve
kısa anlatılamaz. Sinema sanatı nasıl ki tüm sanat dallarının en gelişmişi ve en
üst mertebesi ise şiirde sanatın başlangıcı, ilk aşaması, döllenmişliğidir.
Felsefe sınırsız içinde, sonsuz akıl yürütmelerle insanı büyülerken şiir
duyguları ve sonra aklı harekete geçirerek insanı büyüler. Felsefe, sorularına
ve özellikle o soruya cevap verdikten sonra kenara çekilmek zorundadır.
Cevaplanmış soru artık bambaşka bir çalışma alanına girer. Şiir ise kasıtlı
zorlamalar yoksa ilham kaynaklı üretimini mucizevî bir biçimde sürdürür.
www.sanataizin.tr.gg 5
6. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Şairin burada dikkat etmesi gereken öncelikle kendisine olan saygısını
yitirmemek için, samimiyetten uzaklaşmamasıdır. Hislerini ve daha doğrusu
ilhamlarını alabildiğine yalın, anlaşılır, katışıksız kısacası saf varlığıyla
aktarabilirse başarılı olmuş demektir. Yolunu bu koşullarda sürdüren şairin
ilhamı daha gür, parlak, coşkun şekillerde akmaya, doğmaya, kendini
göstermeye devam edecektir. Çağlar boyu insan emeğinin kutsallığı
bilincinden yola çıkarak sanat çalışmaları yaşamda önemli yer edinmiştir.
Baskı ve hayal kırıklıklarına karşı çıkan sürekli sanattır. Yaratıcı yeteneklerle
başarıların ve bireyin sosyal ilişkilerinin ayarlanması, zihinsel gelişiminin
tekâmülü, bir işe başlayıp bitime sevinci, işbirlikleri, öğrenme isteğinin
artması ve en başta yaratıcılığın gelişmesi, üretken olması için sanat eğitimine
gereksinim vardır. (Erbay, 2000)
Eğitim bir üretim sürecidir ve bireyin iyiyi doğruyu yakalayabilmesi için
gereklidir. Sanat eğitimi, estetik kaygıların öğretilmesi ve bunlardan kurgusal
sonuçların çıkarılmasına yardımcı olur; böylece sanat ürünleri aracılığıyla
duygular kişisel paylaşımlara uzanır. Bilimde doğruyu arayan insan; sanatta,
güzeli bulmaya çalışmış ve bütün bu arayışlara da aslında insanın kendini bulma
çabası denilmiştir. Sanat; bireylerin toplumu anlamasını ve toplum içinde yerini
bulmasını sağlar. Topluma yabancı biri için, o toplumun değerlendirilmesine
yönelik ipuçları, ancak sanatla sağlanabilir. Sanat; toplumun değerlerini
ideallerini belirler ve günlük yaşamın bir parçasıdır. Bir şehrin caddelerinde
yürürken, evlerinin, saraylarının, camilerinin önünden geçerken
gördüklerimizden etkileniriz. Kavrandığından daha derin olan sanat, zaman
içinde toplum ile değişir ve gelişir. Bugün dünya’da hâkim olan teknolojik
gelişim, çağdaş toplumlarda sanat eğitiminin kalitesinin belirlenmesinde önemli
etken olmaktadır (Erbay, 2000).
İlk çağlardan günümüze kadar duygu ve düşünceler; ses, çizgi, renk veya
simgeler halinde şekillenerek yansıtılmıştır. Sanat bazen bir tılsım aracı, süs,
dilin aktarımı, dini düşüncenin sunumu, bilim ve tekniğin yaygınlaştırma aracı
bazen de sade bir gereksinim olarak insanlık tarihi boyunca sürekli var
olmuştur.
Temel bir konuyu burada sunma ihtiyacı hissediyorum. Peygamberler
ve dolayısıyla dinler tarihi özelikle de ilahi dinler tarihi penceresinden
bakıldığında, yaşadığımız çağ Hz. Muhammet (s.a.a.v.)’in çağıdır deriz. Bu çağ
Hz. Mehdi zuhur edip kendisini gösterinceye kadar devam edecektir. Bu çağda
var olan bütün bunalım ve sıkıntıların temelinde O’nun mesajlarının doğru
algılanılamaması veya çarpıtılması gibi temel hatalar vardır. Yaşadığı
dönemde münafıklığın ümmet için en tehlikeli unsur olduğunu sürekli
vurgulamış hatta İmam Ali’ye bir liste vermiştir. Bu liste de bir rivayete göre
otuz bir rivayete göre daha fazla isim geçmektedir. Bunlar orada var olan,
www.sanataizin.tr.gg 6
7. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
insanların arasında oturup kalkan, fırsat bekleyen, gizliden gizliye nifak
tohumları eken kişilerdir. Konuyla ilgili geniş bilgileri siyer ve diğer tarih
kitaplarından edinebilirsiniz. Asıl temas etmek istediğim, bu gün dünyanın her
hangi bir yerinde bir zulüm varsa ve bahsedilen çağ içinde ne kadar zulüm
işlenmişse bu münafık kişi ve zümrelerin yüzünden işlenmiştir. Bu bela def
edilebilseydi dünya daha güzel, mutlu, yaşanılır cennet gibi bir yer olabilirdi.
Bu gün ortalıkta dolaşan dinin İslam dini ile bir alakası vardır fakat dinin
kendisi değildir.
Kitaba ismini veren “sanata izin” şiirimde Eski Yunan’dan küçücük bir
alıntıyla başlayarak doğruluk ile prensipler ve gerçeklik kavramlarını ele
aldım. Baştan beri sürekli eleştirdiğim eyyamcılık veya herkesin elinde
bulundurduğunu sıkı sıkıya korumaya çalışması sıkıntılarım burada da
kendisini göstermiştir. Var olanın sürekliliğini biz istesekte istemesekte,
zorlasakta, zorlamasakta devam ettireceği varlığın aslında bize hiç ihtiyacının
olmadığı dolayısıyla paylaşımın en doğru yol olduğuna vurgu yaparken
Yunus’un doğruluğundan ilham almışımdır. Aradan asırlar geçer ve sınırları
kesin olarak bilinmeyen, söz ile aktarılarak – daha çok – bu güne gelen Yunus,
mucizesini, ilhamını yeniden ve yeniden gösterir. İnanıp inanmamak insana
kalmış bir duygudur aslında fakat Yunus’un tavırları ilginç olduğu kadar
unutulamaz, tarihe kazınmış, ışık saçmaya devam eden tavırlardır. O ana
kadar bazılarının yanında yöresinde dolaşıp durduğu gerçeklerin bir kısmını
tam ortasından yani özünden - daha doğrusu - tutup avuçlarının içinde göğe
kaldırmak ve haykırmadan konuşturmak. Herkesin kolaylıkla anlayabileceği
bu dil zaten var olan fakat üstü biraz küllenmiş, tozlanmış bir dildir. Eğitim
kurumlarında en iyi öğretmen ve imkânlarla düzenlenen eğitim çalışmaları bu
gün henüz o kıvrak ve essiz tınıyı yakalayabilmiş değildir. Bütün bunlardan
dolayı yazdıklarıma telif ve başka haklar talep etmediğim gibi hepsini
alabildiğine bedavadan ortalığa bıraktım. Farklı, bambaşka bir yol tutturmak
amacındayım. Bizlere örnek olan şahsiyetlerin yolundayım. Ürettiklerinin
karşılığında para istememek, hatta bundan utanmak, bu konuları hiç
açmamak, samimiyetle ve en içten duygularla yoluna ve insana güvenmek.
İstenildiği gibi kullanılabilir yazdıklarım, istenildiği gibi.
“Bundan Sonra” şiirimde ise özgüvenle ve içtenlikle başlayan doğruluk
isteğinin ardından ciddi bir uyarı ile devam etmek istedim. Thrasymakhos her
ne kadar ihmalkârlık konusuna dikkat çekmiş olsa da, evrensel düzenin
süregiden salınım veya döngü içinde bir yerlerde mutlaka doğruluğun doğru
olduğunu göstereceğini savunurum. Kılıç ve ateş birlikte ne kadar yakıcı ve
kesici iseler düzen içinde, bir yerlerde kendilerine ne kadar ihtiyaç
doğabileceği aslında onlara hiç gerek duymamamız gerektiği fakat sürekli
kendilerini gösterdiklerini belirtirim.
www.sanataizin.tr.gg 7
8. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Günümüz insanının kavgaya daha meyilli olması aslında onun gelişmemişliğini
yani geriliğini göstermektedir. Bir anlık duraksamanın ve birlikte düşünmenin
her şeyi kolaylıkla değiştirebileceği ortadadır. Kılıcı düşmanın başına indirmek
veya bir an durup düşünmek.
Kitabıma aldığım diğer şiirleri teker teker izah ederek okuyucumu
sıkmak istemediğimden şiirlerle ilgili genel bir değerlendirme yaparak
bitirmek istiyorum. Tarz, amaç, bilgelik, para, sınırlar, savaş, insani ruhsal
hastalıklar, gurbet, tarih saplantıları, birlik, ilham, yücelik, hürriyet, dinin
kötüye kullanılması, ölüm, devrimcilik, kader, programlı yaşam, zamanın
değeri, acılar ve mutluluklar gibi konuları bir esinti tadında sunmaya çalıştım.
Bir dokunuş, hafif bir sarsıntı, dikkat kesilme, duyma ve görme isteği
uyandırabilmişsem kendimi mutlu hissederim.
Sanat dolu günler dileklerimle.
Erkan Yazargan
09 Mart 2012
TOKAT “Ana Dilimi Öğreten Anneme”
www.sanataizin.tr.gg 8
9. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
SANATA İZİN “Kitaba”
Thrasymakhos'u hatırlarsın diyalogdan
"Doğrular ihmalkârdır
O halde, doğruluk amaç olamaz" derdi.
Bizde bir atasözü vardır;
"Merhametten maraz doğar."
Çoklarından duymuşumdur,
“Kime iyilik ettiysem
Mutlaka ihanete uğradım.”
Uzatabiliriz ve daha çok örneklendirebiliriz.
Asıl merak ettiğim bu konuda
Sizin ne düşündüğünüz?
Durduğumuz bu nokta sopanın
Hangi ucu, ortası mı yoksa?
Eksiye mi yakın doğrultuda
Orada durmalı mıyız, yer değiştirmeli miyiz?
Thrasymakhos ile ilişkileri kesmeli miyiz?
www.sanataizin.tr.gg 9
10. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Doğruluk deyince nereye gidersen git
Yunus’a uğrarsın mutlaka
Doğruluğun peygamberidir, çünkü O.
Elindeki merceği biraz daha gezdir
Başka neler bulabilirsin bu konuda
Matematiksel bir doğru mu aradığın
İki nokta arasındaki doğru
İki nokta.
Odunların doğruluğu
Komik gelen, “Ne gerek var?” dedirten
Yanacaklar nasıl olsa.
İyiliğin suya atılması
Moda, uyum, uyumsuzluk,
Şerh, tefsir, açıklamaya izin veriyorum,
Her şiirim bir kitap olabilir.
Müziği yapılabilir, resmi çizilebilir yağlı boya veya karakalem
İzin veriyorum, filmi de çekilebilir.
25.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 10
11. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
BUNDAN SONRA "Geleceğe"
Bütün bunlar ne idi?
Sızlanmalar, dert yanmalar
Feryat, haykırış belki
Dosta sitem, zalime uyarı
Bir gösterme işaret, geçmişten haber
Yaralara bir parmak
Katledilenin yanında durmak
www.sanataizin.tr.gg 11
12. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
İçine dalmak kan gölünün ve
İlham aldıklarımızı söyledik
Zulüm ağacını gösterdik
İnsanlıktan çıkanı
Çıkarılanı ve hallerini
Davetimizi, beklentimizi
Şiire gerek yokta, anlamıyor peder
Şiirden başka dilden
Şiirin Picasso’su, başka görür dünyayı
Neyi, nasıl, kimlere yazmak
Yurdu yurt yapan sahiplerini
Kandırmaları, tuzakları
Yolu yordamı
Pekiyi bundan sonra
Ateş ve kılıç
Kim ister dünyayı yakmayı
Kim der "kötülük istiyorum."
Herkes kendince
Daha iyi, daha güzel
Daha doğru, daha parlak
Yarınları kuracak.
Çarkları çarpışıyor
Doğru, haklı ile yanlışın
Dişleri ha kırıldı, ha kırılacak
Düzen kuran kim
Öyledir, böyledir, şöyledir
Binler düşünce söyletir.
Emir vermeli mi?
"Hizaya geç!"
Yoksa tutuşturmalı mı ormanları
Tek, tek evleri dolaşıp
Çocukları toplamalı mı?
Ateşe mi atmalı beğenmediğini
Kovmalı mı sürmeli mi?
Zindanlara mı doldurmalı yoksa
Bir daha görmemeli mi?
Kenara çekilip, oturmak
Ölüm mü beklenmeli yoksa
Ağzını dikip, gözünü yumup
www.sanataizin.tr.gg 12
13. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Kulağını mühürlemek
Deliliğe mi vurmak, bir gülücük?
Çamura üflemeli de nasıl?
El sürmeli de nasıl?
Öyle bir yere çık ve bak
Önce kendini gör
Geçmişin bütün detaylarını
Olanı, olduranı
Zihnindeki beyaz nokta
Açılsın artık
Bağsız, bağlantısız bir bağ
Eskiler gönül gözü
Şimdiler modern ilim, yeniçağ
Beğenmiyorsan dostum
Şikâyetin varsa ondan bundan
Kendin kur
Sende yap bir şeyler
Daha iyi daha güzel
Nasılda meyillidir insan
Hemen kavgaya dalmaya
Biraz dursa ve baksa
Kendi bulsa, kendi yapsa
İnan zor değil, önce sıyrılmalı
Kendine gelmeli
Bakmalı, görmeli, bulmalı
Bir program yapmalı
Programın yoksa
Giriş, gelişme, sonuç
Girdi, işlem, ürün, denet
Bilmiyorsan bir bilene sormalı
Yoksa kılıç!
Yoksa ateş!
10.03.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 13
14. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
BİZDEN EVRENSELE "İnsana"
"Güneş" derim, ay ve yıldız. "Işık" derim
Yağmur, bulut, hava
Su, örneğin Suyun dili var mıdır?
Işığın milleti, köyü, babası yıldızların
Dini var mıdır dağın
Ayırır mı kulları
Bölüştürür mü, paylaştırır mı?
Dinlerin ortak dili
Bir Allah, kana girme, çalma
Yalan söyleme, kandırma
Ahlak her yerde aynı
"İyi insan ol" der. Herkes
"Ama nasıl"ını sorma, ol!
Bundan sonra iyileştir
Güzel, temiz, doğru, adil
İnsanın yüzü dönük Hakk'a
Ateşe atmak için beklemiyor ya
Ya bilmez
Ya bilir, çevirir, işine gelmez
Ondan kulun debelenmesi
Öyle bir yer olsun ki, herkese sığınak
Bir görüş bul ki insanlar eşit
Zenci, sarı, beyaz sadece renk
Kavga, dövüş, hır, gür
Biraz dur!
Bak, düşün, anla, anlamaya çalış
Aç mıdır, bilmez mi, hastamı
Mutlaka var bir derdi.
Kanser midir, verem mi?
Dertlerin dermansızı
Kibir, gurur, haset, riya mı?
Zor mudur, teşhisi tedavi
İsteklerle doluyuz. Olur, olmaz
Bu kalıp, bu arzu bana uyar mı?
Kendimi bulmalıyım
Haddimi bilmeliyim
www.sanataizin.tr.gg 14
15. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Yanlışı doğru, pisi temiz
Karayı beyaz yapmalıyım
Başka türlü yollar, eller
Hastalıksız, aydınlık
Arınmış, arı, duru
Vermeli hep el ele
Ama kandırmadan dolandırmadan
İhtiras, kin, nefret olmadan
Farz et başkasın
Kadınsın örneğin, erkeksinde
Yahudi sin, Budist veya ateist
Başka dinden
Engellisin örneğin kör veya dilsiz
Ne fark ederdi senin için
Anladın!
Ortak bir payda var
Fazla uzun değil hayat
Düşünmeler zamansız
Fırsat ele geçmez
O halde
Sende bir damlacık
Ekle evrensele
Sahte değil gerçek
Bende bunu buldum
Bunu gördüm
Yaptım
Yapıyorum, yapacağım.
Başaracaksın
Başarırsın
Başarmalısın
Kan akmasın yaradan
Önce durdur ve temizle
Sonra sar
İnan bana senin yaran o yara
Hepimiz insansak
O halde, demek ki:
13.03.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 15
16. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
TELLİ SÜZEK "Dostluğa"
Babam almış gelmiş, bir süzek
Bildiğin çay süzeği,
Anam der "Adam bu ne
Kahvecinin süzeği"
Babam der "Sen ne anlarsın
Sosyetenin süzeği."
Süzek yüzünden kavga olur mu?
Nasıl beğenmezsin ben seçtim.
Seçtin de kötü seçtin
Kes bari sapını.
O zaman yakışığı gider
Ne kadar para saydım ona
Beğenmezsen kullanma.
Kullanmayacaksam niye aldın.
Çöpe mi atayım, geri mi götüreyim.
Dursun kullanırım ben
Misafire çıkmaz o
El ne der sonra
Görmemiş bunlar hiçbir şey.
Elin sözüne bakarsak
Ne oturabiliriz ne kalkabiliriz
www.sanataizin.tr.gg 16
17. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Yolda bile yürünmez
Sağa sola dönülmez
Sen bildiğini oku!
Doğru yoldan dönülmez.
Dışarıdan bakıp desek
Kim haklı,
Dava süzek davası
Bahane ararsan, bit pire
Yol açan ölüme bile
Bazen küçük bir mikrop,
Adını mı değiştirmeli süzeğin?
Kimleri süzer bu süzek.
Atmış yaşında İbrahim dayı
Hiç konuşmaz kimseyle
Ama sabah ilkönce
Giren odur kahveye.
Çaycı bilir, tanır, sormaz
Yirmi yıldır böyledir.
Nohut çuvalı seksen kilo
İbrahim dayı onu taşır
Anlayacağın hamal.
Bir özelliği daha
Bir bardak çay höpürdeterek
Yanında bir "birinci"
Ama çay süzeksiz olacak
Yoksa basar fırçayı.
Çok sevdiği bir eşi
İki oğlu bir kızı
Varmış İbrahim dayının.
Sonra felek bir çelme
Hanım kaçmış ellere
Dayı perişan o günden beri,
Kimseyle konuşmuyor.
Tek keyfi hayattan
Süzeksiz bir çay ile tek "birinci"
Kim icat etmiş bu süzeği.
13.03.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 17
18. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
HASTALIK "Cesura"
İnat, cehalet, zorbalık
İnsanlığın baş belası, şeytanın üç kılıcı
Sabır, bilgi, yumuşaklık, hastalığın ilaçları
Eli kanlı katil
"İslam’da pişmanlık olmaz ki." diyebiliyorsa,
Hem inatçı, hem cahil, hem zorbadır
İflah olmaz, uslanmaz.
Dinden hiçbir şey anlamamış
Peygamberden ders almamış.
İçi zaten zifiri karanlıkmış,
Üzerine bir post giymiş
Adını İslam koymuş, postun içinde kurt
Neden bu hale düştün?
Belli ki beslendiğin
Otlandığın, yemlendiğin, yerlerde sularda mikrop var.
Öyle bir organizmasın ki
Ekmek yerken, herkes gibi
Su içerken veya başka
Nasıl bir mekanizmaysa
Cinnet, vahşet, facia
Karanlık üretir. Ben derim ki:
“Senin hazretlerinden,
Eğildiğin zalimlerden kaynaklı
Nehrevan'da Harici, Bozok’ta Kuyucu, Kerbela’da kaideci
Evlere dalar, belinde bombalarla
Nasıl bir lanet, melanet, bulaşmıştır bunlara.
Kangren olmuşsa bacak, kesilir
Bulaşıcı hastalıksa karantina
Veremin ilacı bulundu
Veba, tifo, tifüs kalmadı
Cüzam silindi, İsa'nın eli olmasa da.
Ya bu mikrop nasıl temizlenecek
Zorbalığın ilacını kim bulacak.
Sabır dersen, oda sabreder
Kitap dersen, okur. Dua dersen, eder.
Bu nasıl baş belası
Namaz kılar, herkesten çok
www.sanataizin.tr.gg 18
19. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Alnı nasır yarası
Önce ister, sensiz cuma olmuyor
Sonra keser, yol keser
Çocuk keser, kan keser
Kapısında nalları kana boyanmış
"Bakın bu işarettir, bende vardım orada."
Sonra dövünür feryat, figan
Şaka desen, kan var. Gülünç desen, trajedi
Anlaşılır gibi değil
Bu nasıl cemaat, nasıl ümmet
Nasıl bir lanet, nasıl felaket!
Aman bu konulara hiç girmeyelim
Neden efendim?
Fitne çıkmasın, fesat olmasın
Çıkacağı kadar çıkmış kardeşim
Ortaklığın mı var. Hale bak
Yoksa sende mi oradaydın?
Dün söyleme, bugün deme
Ört üstünü kapansın
Da ne zaman açılsın
Hani tövbe, tövbeciler, af dilemek
Özür dilemek, bağışlanmak
Söylensin temizlensin.
Bin dört yüz yıl oldu, belki fazla
O günlerden sonra
Bak bu günlerde bile
Felaket, cinnet, vahşet, kan, bomba
İnsanlıktan çıkan caniler
Nasılda türüyor, başka dallarda
Hallerde, kılık ve kıyafetlerde
Aç bak, örtüyü kaldır
Aynı kök, aynı hazret!
Kökü kurusun artık
Fitnenin, cinnetin, cinayetin
Korkma kaldır. Allah var.
15.03.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 19
20. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
SÖYLEM DİLEK "Sevgiliye"
Eskiden yemekten önce, dua edilirmiş Hakk’a
Örneğin Yunus veya başka bir eren hatırına:
"Ya Rabbi bize, yüzü suyu hürmetine
Katından gönder" sonra gelir ve yenir.
Öyle anlatılıyor, “yokluk zamanı.”
Filmlerde gördüm ben, Avrupa’da, Amerika'da filan
Yemekten önce elleri birleştirip
Gözleri yumup teşekkür ederler
Fakat sofra zaten kurulu!
Verdiğine şükrederler
“Her şeye teşekkürler.”
Kâbe’ye gitmiş hacı
Gözleri yaşlı güneşten midir?
Torunlarını mı özledi yoksa?
Oda dua eder: "Allah'ım kızıma bir koca"
O kadar yolu, zahmeti, kahrı
Bunun için çeker, demek ki kızını çok sever.
"Sevgi" derim. Bulamazsa evde,
Çocuğun oğlun, kızın arar sokakta
İlk bulduğunu sarılır, sıkıca
Kandırılırsa başına gelir
Her genç kızın başına gelen.
Onun için: "Oğulcuğum, yavrucağım
Bir tanem, kızım, aşkım, sevgilim, canım"
Ne büyülü sözlerdir. İnsanı evde tutar.
Dile sende bir şeyler gönlünce
Ekmek dile, aş dile, sevgi dile, aşk dile
Çoktur O'nun malı, cevheri
"Hayır" dile. Güzellikler adalet
İnsanlık, dostluk dile
Yüce makama çıkıp
"Onu kahret! Bunu mahvet!"
Denir mi utanmadan.
15.03.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 20
21. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
ÇOK YÜZLÜ SEYİS "Siyasetçiye"
Siyaset, seyislik
At terbiyeciliği yani.
Rodeo, vahşi ata binme sanatı.
"Şeytan işidir" derler
İnsandan en iyi O anlar.
Hele toplulukları idare
Bir o yöne bir bu yöne sürme.
Menfaat, çıkar, fayda
Taraftarlık mı yoksa
Takım tutmak mı?
Yüzde kaçın ilgisi var.
Kaç senede bir oyun, milyonda bir
Cambaza bak, cambaza
Bir o şapka, bir bu takke
Politikaya gelince, çok yüzlülük
Denge kuran mısın, gücün var mı?
Para veya çevreden çok
"Etkili Bilgi" diyorum. Ben
Öncelikle bilmelisin
Dünyanın genelinde güncel
Bir siyaset vardır.
Bilgi sahipleri her zaman
Geleceği kurar.
Eskidenmiş baskı, şiddet
En son çare şimdi onlar.
Milyar dolarlık bütçeler
Milyonlarca çalışanları olsun.
İçin içi" der Mevlana
Ali ise dokuz kat içi
Kasparov yüz sekseninci
Hamleyi hesaplarmış önceden.
www.sanataizin.tr.gg 21
22. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Eğer doğru yerde olursan
Tam zamanında orda,
Yapman gerekeni yaparsan
Önemlisi, sen olduğu bilinmeden,
Devam edebilirsin oyuna
Fark edilirsen tuzak kurarlar
Anlaşılırsan, oyuna gelirsin bilmeden.
Ustaysan kalfa yetiştir.
Zekilerden seç öğrencilerini
Kendi iradesi olanlardan
Hürriyetin değerini bilen, güçlü.
Düzen, sistem, nizam, plan
Kurmayı bilen, başkalarının
Planlarına da önem verir değil mi?
En üstün planı bulup yapan
En güçlü olacak olan.
O halde, başla
Kur oyununu yeniden
Olabildiğine geniş düşün.
İki bin beş yüz yıl önce Aristo
Sınıflandırma, ayrıştırma
O'ndan yüzlerce yıl sonra Descartes
Sistematik, düzenleme.
Şimdi küreselleşme alabildiğine.
Millet karakterimize uygundur
Yapabilirsin, başarırsın.
Sıyrıl yeter ki, zincirleri kır.
Bilgi en önemlisi sınanabilen ve belge
Sır gibi sakla bunları
Kıymet bilmeze verme.
Her yerde gözün kulağın olsun
Sultanların saraylarında da
Yemekhanelerinde de
Tüccar, aydın ve idareci
Hepsinden haberin olsun.
İnsanlık bilen, adil olacaksın
Geleceği sen kuracaksın.
24.03.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 22
23. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
RENKLER VE SESLER "Savaşa"
Uçak, çelik, gri
Kanatların altında, üstünde
Bombalar. Havalandı. Bir hışırtı
Gemi, gri
Çelik, yüzüyor suda
İçinde, üstünde bombalar
Füzeler. Bir hışırtı
Denizaltı, tank, top
Askerler binlerce, yüz binlerce
Yeşil. Yürüyorlar. Bir gürültü
Savaş, ölüm, kan
Yanmış bir yürek
Bir damla daha gözyaşı.
Anne olmayan bilemez
www.sanataizin.tr.gg 23
24. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Bir bebek nasıl doğar.
Nasıl kıpırtılar karında.
Her doğan bir çığlık atar
Ciğerleri açılır nefese.
Gülücük, pırıltı, ışık
Ümit geleceğe.
Katilde bebekti, büyüdü
Katil oldu. Can cana kıydı.
Zorba, diktatör, "ben"
Benlik, zorbalık, zincir,
Tarihin sayfaları neden
Kanlı, kırmızı ve siyah,
Dağ, mağara, vadi
Kale, sığınak, şapka, rütbe
Atom bombası yakar insanı
Ot bitmez bir daha.
Toprağın içinden bir hışırtı,
Kayadan bile
Ne zor çıkar, uç verir ot
Kurur, yok olur sonra.
Taş, bitki, hayvan, insan, ruh
Fark ne? Renk, rengârenk
Karanlıkta neden göremeyiz
Neden sivrisinek kırmızı
Kurbağa mavi
Yılan, yeşil görür her şeyi?
Savaşı kim icat etti?
Vahşi hayvanlardan korunmak
Avlanmak, doymak
Aç kalmamak, ölmemek
Yaşamak için mi savaşmak?
Yoksa haklı mıydı?
"Güçlü olan yaşar,
Zayıf olan ölür." diyen
Yaşlılar zayıfladıkları için
Mi ölüyorlar? Sessizlik.
25.03.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 24
25. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
BİLGE İLE CAHİL "Gözyaşına"
Baldıran zehri, arkadaşlarının arasında
Bir kupa içti. Yığıldı oraya
Suçu: İnsanları konuşturmak
"İçinizdedir doğrular" diyordu
Af dilemedi, başka yere gitmedi
Terk etmedi, ölümü tercih etti
Sokrates oldu.
Hiç bir zaman kendini bilge saymadı.
Öğrettiklerinden para almadı.
Bilgeliği arıyorum, arayacağım
Bilmediğimi biliyorum.
Bir soru sor, sana kim olduğunu söyleyeyim.
Derdi.
İçindeki ilahi ışığa inanan adam,
"Felsefenin İsası" dedim O'na.
İdea, duygu, ruh, eros
Yani sevgi. Eflatunda O'nun öğrencisi
Neden der, bildiğin bilip durduğun
Değişmez gerçek hakikate
Yolculuk etmek varken sevgiyle.
Oyalanıp duruyorsun, korkuyor musun?
Gördüğünden bildiğinden utanıyor musun?
Gölgenin sahibi var.
Kurtar ruhunu vücut zindanından
www.sanataizin.tr.gg 25
26. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Mağarada oturmuşsun, ardında kapı
Yanan ateş, duvarda gölgen
Gölgeleri var sanıyorsun
Çıkabilseydin dışarı, aydınlığı
Güneşi, doğayı görebilseydin
Gözün kamaşır, şaşar kalırdın...
Öğrencileri çıktılar, baktılar, buldular
Şimdi milenyumu kurdular
Yörüngede dolaşan uydular...
İki bin beş yüz yıl sonra
Uzay çağı, milenyuma gelince
Biraz daha yaklaş, İslam alemine
Yumma gözlerini utanma
Az çok seninde payın olsa da
Cehalet boydan aşmış, ağlama.
Eflatun'un bahsettiği
Mağara adamları
Gölgeleri gerçek sanan
Hatta uyarıcıları boğan,
Bu bizden değil münafık
Şu abdestsiz kâfir
Ötekinin tipi bozuk,
Bunca yıllar geçti de
Ne kitaplarda ne tarihte
Böyle cehalet görülmedi
Ne diyor Müslüman:
"He şeyi biliyorum zaten,
Sen paradan haber ver.
Allah'a şükür cahilim
Şeytanda her şeyi biliyordu."
Sene milenyum ağlama
Gelir böyle falanın oğlu
Ananı, avradını, bacını, kızını
Toprağını, paranı, petrolünü
Kameralı TOMAHAWK’LAR
Becerir gider. Ağlama.
28.03.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 26
27. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
ESİNTİDEN BALA " Deliliğe"
Sakin duruşun, sessiz bekleyişin
Yalnızlığın alabildiğine ve sonra
Duyuyorum yüreğin var, atıyor
Ellerin, parmak uçların, damarların ve karnın,
Suda yüzen yelkenlileri görüyor musun?
Beyaz ve daha renkli yelkenleri,
Deniz, göz dolusu mavi
www.sanataizin.tr.gg 27
28. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Sen izlerken onları, oturmuşken yukarı
Arka yoldan geçenler çocuklarıyla
Fark eden, etmeyen, görmeyenler seni
Aşağı sahilde suya giren çocuklar.
Çocuk, kuş, kadın, su, yelken, sen,
Sevişmek isteyen gençler bir daha
Gözünün içine, şurasına burasına
Göz gezdirirken diğerinin, titrek
Yelkenlidekiler değil, çamın altındakiler.
Toprakta karıncalar çabalarken
İleride bir yerde villa, balkonu geniş
Bahçesinde rengârenk çiçekler
Kokuları uzak, havuz ve havuzda fıskiye
Şırıltı, akıntı uzak, ses uzak, koku uzak,
Gençler el ele yine, yürümeye anlaşıp
Kuşları omuzlarında ve birkaç yaprak
Alarak villaya.
Havuzdaki yelkenliye üflemeli.
Hepsini toplasak alsak bir çuvala doldursak,
Sakin sessiz
Karadeniz de bir yayla örneğin
Arıları bol.
Açsak çuvalı oraya, içindekileri
Dışarıya. Villa ortada
Havuz yanda. Gençler çıksa villadan
Sana doğru el ele koşsalar.
İstekleri olmuş besbelli.
Konuşabilir misin?
Sorar mısın, dinler misin?
Belki geçip giderler, görmezler bile
Havuzda yelkenli.
Bahçede çiçek, üstünde arı
Yağmur ekleyelim şimdi.
Çiselesin.
Ormana mı kaçarsın, eve mi?
Hala konuşamadın.
Soramadın, dinleyemedin, göremedin.
Derin bir nefes alsan esintiden
Açılırsın.
www.sanataizin.tr.gg 28
29. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Yoksa ıslanmalımı sırılsıklam
Duygular gerçekse akıl biliyor mu?
Biliyor muydu?
Melek örneğin, neden kanatlı
Pagasus denen atın neden kanatları vardır
Kuşun kanadı güzel kızla birleşince
Melek oldu mu şimdi
Kim uydurdu?
Budha haklımıydı
"Bileşikler yok olurlar" derken
Arı, duru, saf, berrak
Alabildiğine doğal, kendi olmayı isterken
Gerçekten kendim olursam, ölümsüz olur muyum?
Yelkenli, melek, kız, deniz, ağaç, melez
Orman, arı . Bal
Hatta sonsuz geçmiş ve
Sonsuz gelecek hep birlikte
Tek, bir, bir tek olabilir mi?
Deneyebilir misin doğrumudur diye.
Dokunabilir misin veya tadabilir misin?
Rengi, ağırlığı var mıdır?
Akıl, duygu, vicdan, şüphe, deney, tecrübe ve...
Hepsi birlikte kalp ve beyin
Şimdi anladım.
Hepsinin işi ayrı, yeri ayrı, sırası da,
Kendiliğinden olduysa zaten
Ne soru var, ne cevap
Yaşa kendiliğince.
Hasta olmayan, eskimeyen, çürümeyen
Yürek istersen yeniden yap
Başkasını kullan
Olamaz mı değiştirmek, yenilemek
Ölümsüzlük bu mu?
Peki ya çuvalı yeniden sermek
Başka yerlere, iklimlere!
Esti işte!
31.03.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 29
30. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
KANDIRMACA HAYAT "Katile"
Fötr şapka, yağmurluk, tıraşlı yüz
Parlatılmış cilalı kundura ve kravat
60'ların soğuk savaş mekânlarından biri
Kalın, taştan sütunlu binalar
Sabah veya alacakaranlık, geceye doğru
Bir şeyler bilen adam
Ceketinin iç cebinde, bir dosya
Bildiniz, bu bir ajan
Birilerinin hesabına çalışan
Gizli bilgiler taşıyan
Cephe haritaları, isim listesi
Ne nerededir, kim kimdir, ne iş yapar
Şifreler, çözümler
Fare, köstebek, sıçan, solucan
En iyileri fahişelerden
Her yere girip çıkabilen.
Katil örneğin
Derler ki: En iyi katiller
En duygusal olanlardır.
www.sanataizin.tr.gg 30
31. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Biriktirdiği kini ile intikam aldığı için
Hele birde alışırsa kan kokusuna - insan kanı
Kimse durduramaz artık
Casus, fahişe ve katil,
Şimdilerde gece görüşlü uydular
Yumurtayı görebilen
Fısıltıyı duyabilen.
Eski ajan: "Karım bile bilmezdi
Yaptığım işleri ölene kadar,
O beni işadamı sanıyordu.
Oysa her gece kiminle yatıyordu?
"Girmediğim kılık mı kaldı
Rezalet anlayacağın.
Aslında yaşayan açık paranoya
Takip ediliyor, dinleniyor
Öldürecekler, çok şey biliyor."
Emeklilik günleri
Sahilinde bir adanın, başka diller ve
Başka yüzden insanlar.
Denize açılmak örneğin
Balık tutmak, kabuk toplamak
Çıtır kızların oyunlarını dürbünlemek balkondan
Komşu emeklilerle akşam sofrası
Soran olursa: "Feleğin sillesi
Torunlarıyla eğlenenlerden
Gerçek bir mezar taşı olanlardan değil
Yüzü değiştirildiğinden beri
Oda tanımıyor kendini.
Bazı geceler kâbuslarla uyansa da
Depresyon haplarına bağımlı kalsa da
Cehennemi ensesinde bilse de.
Kahraman, yiğit, delikanlı, vatansever
Ülkücü, devrimci, mücahitti!
Kandırıcıların oyununa geldi
Bir çeşit tecavüze uğradı
Kandırıldı.
03.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 31
32. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
DAHA NELER "Tüccara"
Biri O Aziz'in, bacanağıymış ta
Öbürüde akrabasıymış ta
Onun için doğru adamlarmış!
Bu kadar kolaysa her şey
Neden onca kan dökmeler
Neresinden bakarsın olaylara, dünyaya
Cennet bileti kaldı mı bana da hoca
Şöyle ön koltuktan
Pencere kenarı,
Sen oradan birazda yolluk hazırla
Bir kilo doğruluk, Yunusun doğruluğundan
Bir kilo iman, Eyübün imanından
Namus, haysiyet, onur, şeref, dürüstlük filan
Şöyle doldur bir poşete karışık olsun.
Hangi ayette okudun
"Bacanaklar, damatlar, kâtipler
www.sanataizin.tr.gg 32
33. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Muhterisler, zorbalar cennetliktir" diye
Senin herhalde bu doğrudan otobüs
Önce kendi akrabalarını dolduracaksın
Yengeler, kuzenler, enişteler.
Sen orayı da
Babanın çiftliği, Dingonun ahırına çevireceksin.
Hükümet işimi ki bu
Hamili karta
Gösterile gereken ihtimam
Az sıyrılmış kemik, bir parça rant
Eşe dosta.
Yoksa sultanın topraklarımı
Bir kaleme dağıttığın,
Padişahtan miras kalan
Yatılı kurslarda ellenmiş oğlanlar
Şimdi nasıl yandaş olduysa,
Eline düşmeye görsün
Bir dümen kırmayla
Nerelere gider kim bilir bu gemi?
Toplasana şöyle işsiz tayfasından
Kahvehanelerden boşalma
Yeşil kart bağımlısı köleler
Makarna tutkunu karnı doymayanlar
Kömür sever üşümüşler
Diyanetten işkenceciler
Din, iman, cuma, cemaat
İşbirlikçi tüccar mollalar
Zifiri karanlığından, siyah
Başörtüsü, türban, sakal
Evliyalaştırılmış bir dolu iblis cübbeli
Vatan kurtaran bir kaç “şaban”
Eş başkan, Vatikan, localar, lobiler
Perde arkası kulisler filan...
Buralarda öyle böyle idare ettin de
Kim bilir orada neler var?
09.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 33
34. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
BEKTAŞİ BABA VE SİNYAL "İlhama"
Tül perdenin üstünde, uğur böceği
Kanatlarında siyah noktalar
Rengi turuncu, mercimek kadar
Hareket ediyor, canlı
Onu gördüğümü fark etti mi?
Varlığımdan haberi var mı?
Balkona çıkarken rastladım
Bir an farkına vardım.
Balkonda saksıda çiçekler
Aşağıda yol, kirli sakallı kel
Köşede birikmiş çöpler
Bahçenin içinde odun yığını
Yığının ortasından yükselen
Salkım söğüt ağacı
Açık yeşil yaprakları
Tam karşıda Gıjgıj Tepesi
Binaların arasında görüldüğünce
www.sanataizin.tr.gg 34
35. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Güneş tepedeyken parlar
Tepenin tepesinde bir türbe
Çamların arasında
Koskoca tepede tek bina
Yatağımın yönü ona dönük
Pencerem O'na açık
Radyo, televizyon vericileri
Televizyonum bu odada
Uydudan değil, antenden allıyor sinyalleri
Böcek, verici, türbe, televizyon ve ben
Yürekte bir kıpırtı, sıcaklık
Beyinde bir hoşluk, çakırkeyif
Bazen göz yaşartan, heyecanlandıran
Sinyaller, dalgalar, dürtmeler, dokunmalar
" Baksana biraz, dinler misin beni,
Sana bir şeyler söyleyeceğim."
Uğur böceğimi, türbedeki Bektaşi mi?
Yoksa vericilerden gelen, bilinmeyen bir sinyal
Ölüler konuşamayacağına göre
Böceklerde aynı ve
Bende bir radyo olmadığıma göre,
Gaipten sesler duymuyorum.
Önce kalbe sonra beyine gelen
Arı duru
Anlaşılır Öztürkçe
Tamda bildiğim dilden.
Konuşmak, anlaşmak iletişim kurmak için
Dil, ses ve kulak.
Uydu vericileri kablosuz
Ses, görüntü, canlılık, anlıyor musun?
Sinyal verebiliyor muyum?
Gıjgıj Babayı duyuyor musun?
"Oğlum" diyor. Bir şeyler söylüyor.
Alıcılarının ayarlarını kurcala bakalım
Sana neler söylüyor.
Böcek, tepe, verici, uydu, baba veya bambaşka!
11.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 35
36. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
CENNETİN SESİ "Müziğe"
Çin atasözü derki:
Müzik cennetin sesi
Şarkı mırıldanmak yemek yaparken
Türkü söylemek kırda gezerken
Uzun hava örneğin avazı çıktığınca
Bağrı yanmış adamın zoruna gitmiş
Ummadığı başına gelmiş
Ağıtlar mersiyeler bin yıllık
Acıyı hatırlatır yine
Bir Çinli bulsam sorsam
Ne anladığını müzikten
Saz, telli Kuran, kalbin telleri gibi
İlham veren unutulmayan
Notalar
Ney, içi oyuk derdi büyük
Ayrılmış aşkından ağlayıp durmada
www.sanataizin.tr.gg 36
37. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Üflenince, tabi becerebilene
Cennetten gelen sesi
Aradım.
Çekici kılmak için mi?
Gerçek olduğundan mı?
Cennetin sesi benzetmesi
Üç telli saz ile yüz enstrümanlı orkestranın
Verdiği ses, sesler
Ruhun gıdası!
Mussorgsky'nin
Çıplak dağda bir gecesi
Arı vızıltılarını andıran, zevkli
Hem dağda, hem gece ama arı
Bildiğime göre, arılarda gece uyur
Bizim gibi. Sanat işte
Duyulmayanı duyurmak
Görülmeyeni göstermek
Beethowene gelince
Sağır olduğunu duyunca
Önce hayret etmiştim. Sonra
Anladım müzik nota işi
Mozart’a ne demeli, çocuk dahi
Rodrigo’yu seversin, özellikle
Gitar konçertosu
Arjantin demi nerde
Ormanda mı ne? Rüzgârın sesine
Meftun olup yazdığı
Mollaya sorarsan, şeytan işi
Parmağını dahi kıpırdatan müzik
Haram. Yani yassak.
Bakır tencereyi ters çevirip
Eğede bir köyde
Aralarında eğlenen kadınlar
Guinness’e girmeyi başarırlar
Akademiler onlarla doktora tezi hazırlar.
Şimdi evet şimdi müzik, cennetin sesi
12.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 37
38. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
TARZ AMAÇ “Şaire”
Bizde herkes şairdir, az çok
Ne hikmetse, nerden gelirse
İlköğretimde bile
Şiir yazdırırlar, bebelere
“Yeşil ördek, fındık dalları
Yandım anam, arabesk sevdalar
İstedim vermediler
Çobansın dediler.”
Bir kâğıt, bir kalem yeter
Karala gitsin, birileri gelir anlar
Meğer büyük şairmişim de
Haberim yokmuş
Sonradan anladım.
Cümlenin sonunu denk getirmek için
Bir öncekine, bir sonrakine
Sözlüğe bakanlar
Aman, yaman, zaman, yalan, dolan
Kalan, falan, filan
Ne şiir oldu ama
www.sanataizin.tr.gg 38
39. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Ben derim ki içindeki sesi
Dinle yeter
Serbest olsun yazdığın
Daha özgün daha güzel
Sana ait hiç olmazsa
Hecelerle daraltılmamış, zorlanmamış
Ne geldiyse, Allah ne verdiyse
Sanat göstermekse
Duyurmak, hissettirmekse
Anlatmak, bildirmekse. Git o yoldan.
Sıkma kendini, dürüst ol
Önce kendine.
Başkalarını taklit etmek ne acı
Kopyalamak haksızlık.
Onun için şiir okumam ben
Başkalarından
Fazla şairde tanımam
Tür de bilmem, deneme de
Realist miyim, romantik mi?
Sürrealist mi? Baştan sona
İlhamcı mıyım yoksa?
Tam tersinden tutup ucundan
Kelimelerle oynamak
Cümleleri çeviren
Ses uyumu, ince, kalın
Derinlik, renk cümbüşü
Sırları ifşa etmek mi yoksa?
Kıpırdatmak mı sinirleri
Bilmeden bildirmek mesaj verip
Programlamak mı?
Gezdirmek başka âlemlerde
Bilinmeyen yerlerde. Cesaret vermek
İtmek arkasından. Yapabilirsine doğru
Yol göstermek, yola koymak, önder olmak
Görülmeden, bilinmeden, sayılmadan
Ödüllere boğulmadan.
14.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 39
40. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
KADININ GÜCÜ "Erkeğe"
Neredeyse her gün bir kadın cinayeti
Geri kalmışlık, bencillik, kıskançlık
İç içe geçmiş hırs ile çaresizlik
Bir kadını otuz yerinden bıçaklar
Sokak ortasında kendini yitirmiş
Tekme tokat döver, gücü buna yeter
Söz dinlememek, başkalarıyla konuşmak
Bir yerlere gitmek istemek, istemek, sevmek
Yasak! Kadına. Cezası ölüm.
Doğurgan çünkü kadın
Önce doğum kontrol hapları bulundu
Sonra prezervatif en kolayı
Şimdi ise hiç erkeğe gerek yok
Çocuk yapmak için
Kadının kendi kök hücresi
Yeterli
Çaresiz kaldı erkek
Eli ayağı birbirine dolaştı
Ne yapacağını, kime saldıracağını
Bilemez oldu
Önüne çıkan, eline geçen ilk kadını
Alabildiğine hırpalaması bundan
Kardeşi, eşi veya annesi
Fark etmez
Yüz yıllar boyu dini kullandı
Kadını eve hapsetmek için
“Haram, günah, yasak” evde kal!
Cehennemde yanarsın.
Ne iğrenç değil mi başörtüsü meselesi
Bütün dava kadının engellenmesi
Çünkü kadın doğurgan
Sabırlı, düşünceli, duygusal, geleceği kuracak
Yerinde duramaması erkeğin bundan
17.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 40
41. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
ÜÇ ANI “Nineme”
Ninem ömrünün sonuna doğru
Alzheimer olmuştu yaşlılık işte
Her şeyi unutmuştu, üç şeyi asla
Birincisi kızı Şükriye halam
Altı yaşlarındayken yokluktan ölen
Küçücükmüş elleri
Merdivenleri süpürmeye çalışırken
Bakamadım kızıma, sarı saçları vardı
Gözlerimin önünde eridi gitti
Bu cümleyi sık tekrarlardı
Yokluk zamanı
Ot bile yoktu yemeye.
İkincisi depremde yarısı yıkılan
Babasından kalma konak
Konak dediğim gerçek
Ondan fazla odası olan
Dedem askere gidip
Hasta geldikten ve kısa süre sonra öldükten sonra
Üç erkek bir kız çocuğuyla
Kalmış tek başına
Evde yıkılınca yarıdan çok
Sığınmışlar yıkılmayan bir ucuna
Kimsesizlikten
Almışlar elinden bahçeleri, akrabalar
Mecburen evlenmiş bir başkasıyla
Üçüncü unutamadığı, komşusunun oğlanları
Çok önceleri depremden de önce
Gelmiş iki jandarma
Almışlar oğlanları
Ermeniymiş komşular
Aşağıda Kelkit’in orda
Kireç köprünün yanında
Öldürüp atmışlar bir çukura
15.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 41
42. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
PANSİYON “Gurbete”
İki binden sonra bir pansiyon Hamburg’da
Haymanalı Aziz, Rizeli Sait, Bingöllü Hayri
Ayrı gurbet hikâyeleri
Kumar belasına bulaşmadan önce
Para hırsına kapılıp Aziz Amca
Bir kızı severmiş, kızda onu ama hasımları
Eskide kalan bir kavgaları var ailelerin
Ne kadar istediyse vermemişler
Kızda başka isteyenlere gitmemiş, inat etmiş
Askerden gelince Aziz Amca yine
Göndermişler dünürcüleri
Bu defa olur demişler, vermişler
Sonraları, Almanya çıkmış
www.sanataizin.tr.gg 42
43. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Terzilik mesleği. Ustam yamandı
Öğretti ne zorlamalarla” dedi
Önce kendi gelmiş Hamburg’a
Başlamış çalışmaya. Tatillerde
Gidermiş Haymana’ya
Bu arada bir oğlu bir kızı olmuş.
Daha sonra eşini ve çocuklarını aldırmış.
Tren yalnız Köln’den varmış.
Karşılamaya gitmiş fakat tren dolu. Yer yok
Kompartımanların arasında bir yer bulmuş
Sermiş battaniyeyi yere
Yavrular kucakta, utanarak eşinden
Almanlar yer vermedi diye
O günden beri sevmezmiş Almanları
Biz diyor, buraya geldiğimizde
Yıkıktı çoğu binalar, sular yollardan akardı
Biz yaptık bu Almanya’yı.
Kumar yüzünden yuvası yıkılmış, eşinden boşanmış
Eşini hala seviyor, oğlu mühendis olmuş.
Evden ayrıldıktan beri, kalmış pansiyonlara
Emekli maaşı alınınca
Giyip takım, kravat. Başına fötr şapka
Atmaya gidiyor hala, berbat eden barbutu.
Rizeli Sait ise 80’den önce
Kaçıp gelen devrimcilerden
“Bir türlü dikiş tutmadı yeğenim
Türk ile evlendim olmadı, Alman ile evlendim olmadı.
Kaçtıktan beri göremedim memleketi
Giriş yasak. “ Özledin mi diyorum
Sen bilmezsin insan taşı özler mi?
İşte bizim köyün başında bir kaya vardı.
O kayayı bile özledim.
Sait Amca denizci, yıllarını denizlerde
Çelik gemilerde çürütmüş. Saçları bembeyaz olmuş.
“Buraya geleceğime köyde
Soğan ekmek yeseydim. Bizimde bir onurumuz vardı.”
Bingöllü Hayri’nin başka
Sahte pasaportla gelmiş limandan konteynırlardan
www.sanataizin.tr.gg 43
44. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Önceleri işler iyiydi
Hangi cebimizde kaç Mark var bilmezdik
Şimdilerde bozuldu işler.
Otuz kuruşluk işler, beş kuruşa indi
Karın tokluğuna çalışıyoruz artık.
Hasret orada doğmuş, babası devrimcilerden
Che Guevara tişörtü ve yeşil parka
Bir evin bir kızı, kardeşi yok
Annesi hemşire. Anne baba çalışıyor ikisi de
Pazar günlerimiz var tek.
Kahvaltıda görürüz belki birbirimizi.
Çok yalnızım yapayalnız, o yüzden kavgalar.
Emine subay Alman Ordusu’nda
Afganistan’a çıkınca tayini, NATO birliğine
Başını örttüğü için ayrıca
İstifa edip evlenmiş bir almanla
Arnavut Fevzi Amca
Temizlik işlerinden emekli
Onunda bir kızı var
Yılbaşında, o gece bir lokanta
“Hanım ne oldu? Sessizsin.”
Sonunda dayanamamış söylemiş, kadın
“Kız alman iş arkadaşına kaçtı.”
Arabaya binmişler ama başı dönüyor
Sağdan gelmiş, bir şimşek çakmış geçmiş
Soldan bir daha oda geçmiş, ama
Enseden gelince felç, sonrasını hatırlamıyor
Gözünü açmış hastanede. Doktor sormuş
“Ne kadardır buradasın?”
Bilmiyor.
Tam on yedi ay, komada.
O günden beri konuşmuyor kimseyle
Evi terk edip pansiyona yerleşmiş,
Adın batsın gurbet.
15.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 44
45. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
MAHARET BİRLEŞTİRMEK “Geceye”
Geleceği merak eder insan, ne olacak
Cemin camı efsanelerde
Üzerine ne kadar yazıldıysa da
Anlatıldığına göre
Camdan bir küre, geleceği gösteren
Televizyon ondan mı ilham alındı acaba?
Büyük Kral Süleyman zamanı
Maharetli bir vezir
Belkıs’ın tahtını getirebileceğini
Haber verir
Göz açıp kapayıncaya kadar.
Meryem’in oğlunun
Babasız doğması.
Yine Süleyman zamanı bir kuyu
Halka öğreten melekler
Ama şartları var.
Hepsi geçmişten haber
Geleceğe dair. Çoğu oldu
Ya olmayanlar.
En merak ettiğim, adaletin tesisi
Bunca karmaşa varken
Kavimler, inançlar, kültürler, diller
Daha neler ve neler
Hepsinin üstüne ne ile çıkılacak
Hepsinden daha üstün daha yüce bir bilgi
Belki. Varlık nasıl kurulacak?
Aslanla ceylanı kucağında barındıran
Velî
www.sanataizin.tr.gg 45
46. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Kurtla kuzuyu birlikte güden
Yani zıtları, zıtlıkları mezceden
Kavga ettirmeden, boğuşturmadan
Şimdi olmadığına göre
Gelecekte olmalı.
Bu günkü kelimem “gece” idi
Her gün yaşadığımız
Sessiz olması daha hoşuma giden
Karanlığından öte
Bir Mezopotamya atasözü
Kaç bin yıllık kim bilir
Derki:
“Soğuk bir kalp pırlanta değerindedir
Sıcak kalp ise hastalıklarla dolu”
Gece, kurt, hastalık, gelecek
Sıra şimdi birleştirmede
Ama gecenin etrafında dönecek bu defa
Hepsi
Maharet bir birine bağlamada
Gece, diyelim şimdi
Kurt, diyelim kötülük
Hastalık zaten belli
Gelecekte bunlar olmamalı
Kabulleniyorum, kabul ediyorum yani
Şimdi gelecekten çok geri
Ben bıraktım, sizde bırakın
Hayat, yaşamak için daha güzel
Yani kavgasız, belasız
Becerebilirsen tasasız
Eski defterleri, günleri, geçmişi
Deşeleyip durmanın anlamı yok
Ders almıyorsak
Ders aldıysak tamam, yeter
İleriye, ilerlemeye, birlikte el ele
Ayrımsız, farksız, bensiz, sensiz
Birleştirmek.
18.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 46
47. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
DAĞ BAŞI “Toprağa”
Eski adı Balu, balı bol, ballı yer anlamında
İlk öğretmenlik yaptığım yer, yeni adı İnişli
Korucu köyü
Muhtar:” İstemiyorduk önceleri, sonradan olduk.”
Dağın karşı yamacından kayadan
Su fışkırıyor, sesi bu yamaca
Okulun olduğu tarafa ve etrafa
Kadar yayılır.
Kışın kar suları eriyince yaylada
O kaynağın üstünden bir kaynak daha
Görmeye değer gerçekten
Suyun buharı her tarafı kaplar
Rengârenk çiçekler, türler yetişir
İşte o yüzden balı bol.
İlçeden ilk defa
Köy minibüsüne bindiğimde
Kamuflajlı ama bıyıklı iki adam
Benden daha uzun
Ellerinde uzun namlulu silahlar
Biri sağıma diğeri soluma oturup
Ben konuşmayınca
“Korkma hoca, yanında biz varız.”
Yol alırken minibüs
Anlatıyor korucular, bizim köylüler
93’de burada yaktılar minibüsü
Virajı dönerken tam, taradılar önce
Aşağı köyden on beş kişi öldü,
Şurada çatışma çıktı, bu köy yakıldı,
Öteki köy basıldı, şu aşağıda gördüğün mağarada
Beş terörist öldürüldü, roketle
İlginç bir turistik gezi!
İnönü zamanı, kanun çıkıp
Dağ köyleri ovaya indirilince
İnişlililerin bir kısmı Antalya
Bir kısmı Afyon’a gönderilmiş jandarma zoruyla
www.sanataizin.tr.gg 47
48. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
O yüzden Türkçeleri İstanbul lehçesi.
İhtiyarlardan biri anlatıyor,
Duramadık hocam biz oralarda
Havası sıcak Antalya’nın
Afyon’un ayazı dayanılmaz, alışkın değiliz.
Bu kaynağın sesi – şırıltısı çekti bizi
Geldik yine birer ikişer geri.
Aysun vardı. Birinci sınıf öğrencim
En zekilerinden çocukların
Deneyeyim dedim. Bakalım ne tepki verecek!
“Ne işiniz var bu dağ başında,
Ovalar boş dururken ha Aysun.”
Konuşmadı bir daha benimle uzunca
Gönlünü alıncaya kadar neler çektim.
Camları kırık okul
Tabanı beton
Bir sınıfta altmış öğrenci, o zaman
Birleştirilmiş sınıf
İlk üç sınıf bende
Dört, beşler Ahmet öğretmende
Lojmanın iki odası var, biri depo
Birini biz kullanıyoruz ortaklaşa
Karşıda çeşme, suyu taşıyoruz tenekeyle
Ahmet muhasebeci aslında
Bursa’dan gelmiş, iş bulamayınca
Uydu alıcımız var ama
Suyu yine ısıtıyoruz, ısıtıcıyla
Haftada bir alış veriş, ekmek sigara
Komşumuz Ali. Keçileri var, hindileri var
Hafta sonu giderdik ona
Kışın iki metre kar, çocuklar yine gelir
Elektrik bazen var, bazen kesilir.
Lafı dolandırmadan fazla
Bitirelim artık, sonu gelsin
Aysu’nun bu toprak, bu vatan
20.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 48
49. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
PARADOKS “Döngüye”
… Uzay üssünden bakalım bugün Dünyaya
Görebildiğimiz yüzü Anadolu
Avrupa solda, Ortadoğu sağda
Yukarısı Rusya
Oradan oraya giden insanlar
Kimi araçlı, kimi yaya.
Huzursuzluk nereden kaynaklı
Neden somurtuyor insanlar
www.sanataizin.tr.gg 49
50. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Kimse memnun değil, öyle görünüyor.
Tarihe gidip savaşları, dalaşları
Görmeye gerek yok. Şimdi bile
Bir kargaşa, bir dava
Türlü kıyafetler, cinsler, topluluklar
Kendi aralarında bile
Yüksek sesle konuşuyorlar
Sessiz anlaşamıyorlar.
Su kenarı bir ağaç dibi, çimenlik
Oturmuş bir çift
Gençler
Elleri birleşik, gözlerinin içine bakıyorlar birbirlerinin
Doyamayarak, bıkmayarak.
Bir bebek yine, ayaklarını, ellerini
Hareket ettiriyor, sırtüstü
Bize bakarak
Gözlerinin içi gülüyor
Kimseye bir şey söylemiyor.
Onları gördüğümüzü bilseler tamamı
Kendilerine çekidüzen verirler mi?
Veya
Televizyonda, tartışma programlarında
İzlendiklerini bile bile
Kavga edebiliyor, yaşlı profesörler
Alışkanlıktan mı?
Sokrates sorar:
“Avukatsın ve bilerek suçluyu savunacaksın
Yalan mı söylersin
Kurtarmaya mı çalışırsın?”
Fuzuli:
“Bütün şairler yalancıdır.” Der
Fuzuli doğrucuysa, şair değil midir?
Şair olduğuna göre, yalancı mıdır?
Bizi izleyen birileri var mı?
Bizden biri onlara el sallar mı?
20.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 50
51. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
KATE VE LİSELİ KIZ “Yağmura”
Yağmur damlası
Toprağa, taşa çarpınca çıkan ses
Gök gürültüsü
Kapı açmak gibi gıcırdayarak
Gök kuşağı yedi renk
Şırıltı, tıkırtı, gürültü
Rahatsız eden veya müzik
Huzur veren. Kız çocuğu neden
Camın kenarından sever
Yağmuru izlemeyi, yola bakmayı
Beklediği mi var?
Biriken sular akarken
www.sanataizin.tr.gg 51
52. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Taşır gider, götürür çeri çöpü
En çok yıkaması
Yapraklara kadar ne varsa
Kaç itfaiye aracı, deposu
İşçisi başarabilir bu temizliği
Sulamasına ne demeli
Tarla, bahçe ayırt etmeden
Ağanın, zenginin tarlasını da
Ancak karnını doyurabilenin bahçesini de
Börtü, böcek, solucan
Nefes alan, hareket eden, büyüyen
Her canlı
Cansız taş, toprak temiz ve parlak şimdi
Önüne alıp giden veya sel suları
Dizginlemez, engellenemez
Adam yerine konulmazsa
Süpürüp giden ne varsa
William ile Kate bu gün evlendiler
Kaç sene birlikteydiler zaten
Düğüne karar verdiler
Beyaz atlı prens, prensesini aldı.
Masallarda anlatılan
Onlardan önce Fayed’e çarpmıştı fayton
Cesur Yürek: “Soy aslında İrlandalı”
Başka hanedanlar davetli
Kimi on dört karılı, kimi daha neler!
Anglo - Saksonlar monarşiden memnunmuş
İstatistiklere göre
“Kraliçemiz çok yaşa!”
Hayale, fanteziye, Jules Werne’ye
İhtiyacı hala var demek ki halkın.
Yağmur durdu.
İnsanlar yeniden çıkmaya başladılar
Şemsiyesiz koşuşturmadan
Yine gidiyorlar oradan oraya
Çatının altına giren
Liseli kız biraz ıslanmış
www.sanataizin.tr.gg 52
53. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Çantasını başının üstüne koyarak
Okula doğru mu gidiyor?
Onunda gece veya gündüz hayallerinde
Beyaz atlı prens, beyaz gelinlik
Daha başka beyaz bir şeyler
Var mı?
Yoksa kan kanserine yakalanmış
Çernobil’den sonra içtiği çaydan
Haberi yok mu?
Saçları dökülecek
Akşam evde babası
Yine dövecek mi?
Gece on ikiden sonra
Kimse görmeden sessizce
Köşeye biriken çöpe dalıp
Pet şişe, karton, teneke
Toplayan adam, yüzü belli olmasa da
Her gece o saatte, orada
İlk zamanlarında daha utanarak
Şimdilerde az çok alışarak
Kendini alıştırarak, elle deşeleyerek
Aradıklarını bulunca, alınca
Bıraktıklarını ruhundan çöpe bırakınca
Kızı var mıdır? Acaba
Hayalleri olan, dizilere dalan
Kate’i gören, gülümseyen.
Biliyorsunuz değil mi?
Dünyanın yarısından çoğu hala
Aç ve yoksul
Bunları bildikten sonra neden ben
Neden şimdi?
Çıkamaz oldum insan içine
Utanıyorum evet hem de çok
Kate beni duyuyor musun?
Kaderine musallat bir cesur yürek,
Fayed bekliyor musun?
29.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 53
54. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
KOMİK NARSİST “Kendini Beğenene”
Ne kadar güzelsin, ne kadar yakışıklı
Sende ki göz, kaş, saç kimde var?
Boy, pos desen harikasın
Allah seni özene bezene yaratmış
Özel gününde
Seçilmişsin, herkes senin etrafında dönmeli
Hizmet edilmelidir sana.
Kul olunmalısın.
Senin gibi bilge mi var?
Alim, hoca, üstün kişi
Sokağa çıkmaya gör
Semtin, mahallenin gözü
Hep senin üstünde
Doyamıyorlar sana bakmaya
Işık saçıyorsun. Güneş gibisin.
www.sanataizin.tr.gg 54
55. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Şöyle bir salınarak yürüyüşün yok mu?
Büyülüyor herkesi
İyi ki doğdun, iyi ki varsın,
Nazar boncuğu takmalısın
Sen olmasaydın, ne tadı olurdu
Havanın, suyun?
Dünya sayende güzel
Cennete çeviriyorsun gittiğin yeri
Kalemler, kelimeler yetmiyor
Seni anlatmaya, yazmaya
Herkes senin
İmzalı bir resmini istiyor.
Evlerin iç odalarında
Senin posterlerin
Gençliğin idolüsün sen
Herkes senin gibi olmak istiyor.
Okuduğun kitap liste başı oluyor
Melek desek
Melekler çevrende pervane
Her şeyi bilen kişi
Sayende cevapsız soru kalmadı.
Dertlere derman buldun, deva oldun.
Sen sadece buranın değil
Bütün yurdun, hatta dünyanın
Umudusun.
İnanıyorsun, inandın değil mi zamanla
Yok, böyle şeyler, hepsi palavra
Kandırıyorlar seni
Modacılar, kozmetikçiler, şakacılar
Dolandırıcılar, esir tüccarları
En öncede kendin
Yok, böyle bir şey
Sen de geç, aynanın karşısına
Vazgeç bu hayallerden
Normalleş! Normale dön!
Daha fazla komik olma!
29.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 55
56. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
İNKILÂP VE GÜNEŞ "Devrimciye"
"Bir türlü anlamıyorum" diyor
Nasıl olurda
Doğranır peygamber soyu,
Daha kokusu dururken
Kızları esir, elleri zincirli ve aç
Akıl alır gibi değil.
Okumadın mı daha dün
On yedi yıl bakıp beslediği
Kendi kızını
Erkek arkadaşıyla konuşuyor diye
Evinin bahçesine, babasıyla
Yardımlaşıp gömen babayı
Ve kızın ciğerlerinde toprak
Yani ölmemiş diri, diri.
İnanç adına, çuvala koyup
Geçen gün selam verdiği
Komşusunu, yine diri gömüp
Evin tabanına ve tamda
Onun üstünde namaza duranı.
Madem bizden anlamıyorsun!
Spartaküs okuyup izliyorsan,
Direniş, töre, mücadelenin
Nedenlerini hissedebilir
www.sanataizin.tr.gg 56
57. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
İşte o zaman anlayabilirsin
Celal Baba, Şah Veli
Kalender Çelebi, Zünnun Baba
Daha yüzlercesini
Pir Sultanı anlatmaya ne hacet
Onu herkes tanıdı.
Devrimcilik bir gün değil
Her zaman.
Kargaşa, terör değil amaç
Kulun kula kulluğunu
Yok etmek.
Komünistler yolun yarısında kaldı.
Devrimi yanlış anladı
İnsanı makine sandı
Allah ile savaşa daldı.
Bataklıkta çiçek yetiştirmek,
Nehirleri tersine akıtmak,
Dikene gül aşılamaktır, devrim.
İnsan için diyorsan
İnsana düşman olamazsın
Ölüm mangaları kuramazsın
Adalet diyorsan, herkese adalet
Politbürolar, özel makam araçları
Girilmez! Tatil köyü, yazlıklar
İşçinin düşünmeye bile vakti yok.
Sınırsız devlet, sınıfsız toplum
Herkes eşit
Ne güzel kelimeler.
Onca fedailik, fedakârlık
Sıkıntı, acı, keder, gam
Gece gündüz çalışmalar,
Sonra
Bir zalimi kovup
Başka zalimler mi gelmeli
Yaşasın mı yeni zalim
Zalimsiz yapamıyor musun?
19.03.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 57
58. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
SEMA YİNE “Etkiye”
Komşu köyde Sema, güler yüzlü kız
Memet on dört yaşında
Babasıyla köyleri gezerken gördü O’nu
Utanmış mıydı? Yanakları kıpkırmızı
Akşam karanlığını kollayıp
Evlerinin yanında, kayalığın arkasına
Gizlenir izlerdi onu
www.sanataizin.tr.gg 58
59. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Fırsat bulunca Sema, gelir
Kumrular gibi sessizce
Muhabbet ederdiler.
Ayrılmak istemezdiler.
İki sene sürdü bu, kimse bilmedi.
Şüphelenilmedi.
Memet kesin alacaktı.
Birbirlerinin olacaklardı.
Dağa çıktı Sema.
Her evden bir gönüllü, gerilla, can
Yurtsever
Semanın evinden Sema
Katıldı diğer kızlara, erkeklere
Peş peşe çıktılar.
Memet duydu. Deli oldu.
Anlamadı. Kendine gelemedi.
Sonralarda anladı babası, bir haller var.
“Oğlum evlendirelim artık seni.”
Başka bir Sema buldular
Uygun gördüler, istediler.
Kaderine razı oldu Memet.
www.sanataizin.tr.gg 59
60. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Abisi kapının önünde, kış, akşam
Odun keserken baltayla
Dağ kadrosundan beş kişi
Tarandı. Kalbine isabet etti mermi
Aort’unu koparan. Oracıkta öldü.
Karısı ve dört çocuğu kaldı ağabeyinin.
Onları da Memet aldı. Töre buydu.
İki hanım yedi çocuk şimdi genç yaşta.
Bakılacak, gözetilecek, korunacak
Her şeye rağmen
Dağdan inmedi asıl Sema uzun zaman
Sonra inmiş ve evlenmiş, duyuldu.
Çola çocuğa karıştı.
Memet hiç unutmamıştı.
Sıcacık elini, tatlı dilini, kızaran yanağını
“Kocası ölse veya başka yüzden
Boşansa Sema”
Alırdı yine.
29.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 60
61. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
NEREDEN NEREYE “Ters”
Karga hariç her kuşun sesi güzeldir
Bizim balkona konan kumrular,
Güneşin doğmasıyla bu ne aşk
Birbirine neler söyler?
Bülbülü anlatmaya ne hacet
Güle sevdası doğuyu kasıp kavuran.
Avrupa’da bir yerde, ismin ne önemi var
Paris’e yakın bir yer Lyon diyelim.
www.sanataizin.tr.gg 61
62. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Yine bir Pazar tatil günü
Saçları dökülmüş, kalanı kır, yani yaşlı
Gözlüklü biri
Ağaca bakıp dürbünle, not alıyor
Çok yavaş hareket ediyor
Çevre ıssız, ondan başka kimse yok.
Balkondan izliyorum olup biteni
Dayanamayıp aşağıya inip, sorup
“İyi sabahlar, merak ettim
Ne yaptığınızı sorabilir miyim?”
İşine devam etti önce, notu bittikten sonra
“Geçen sene buraya bırakmıştık
Yirmi çift kuş, onların gelişimini izliyorum
Belediye görevlisiyim. Üniversiteden
Profesör filan.”
“Memnun oldum ama neden?”
“Ekolojik dengeye uyum sağlayabiliyorlar mı?
Üreme sağlıkları nasıl?
Çalışmalarımızın amacı bu
Havanın temizliği kuştan
Suyun temizliği balıktan bilinir.
Bir uzman görevlendirmek
Beş yıllık bir proje ile
Mahallenin kuşları çoğalsın diye.
Kavrulmuş doğuya gelince
Sinirli adalar yine sokaklarda
Bağırıyorlar, bayrak yakıyorlar
Gözleri yerinde durmuyor
İbadethanelerde ve çevrelerinde, gece
Evlerde örgütlenen, planlanan
Gizli toplantılarda sözlenilen “Allah” adına
Patlayıcı, fünye ve genç adam
Yelek veya bantlanmış düzenek tamam.
Bir düğme veya ucu çıplak iki kablo
Değdirivereceksin. O kadar
Ağlıyor mu peygamber?
08.05.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 62
63. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
KESİŞME NOKTASI TUFAN “Şimdiye kadar anlamış olana”
Gülüp geçeceğin, geçmişte kalmış işler
Korkuların hepsinin, tamamının
Anlamsızlaştığı, anlaşıldığından
Pirenin pire, yorganın yorgan
Sinir uçlarına kadar uyaran, sinirlendiren
…lerin artık işlevsizleştiği
Sancıların dinip, doğumun gerçekleştiği
Hücrenin bölünebildiğince bölünüp
Son rekorlarında bir daha kırılamamacasına kırıldığı
Zirve, en uç, en tepe, tam sınırına her şeyin
Herkesin ve her şeyin oturup kurulduğu
Sorulacak soru, cevapsızların kalmadığı
www.sanataizin.tr.gg 63
64. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Negatif, kötü her şeyin, kelimenin
Eski, antik sözlüklerde kaldığı
Uyuyanın uyanıp ayıldığı, açıldığı
Ağlamaya değer ne var ki
Göz yaşı dökmeye ne değer
Mutluluk gözyaşından başka
Timsahın huyu değişti
Tuzlu su, deniz suyu
Sudan yaratılmış, olmuş her şey
Suyun içinden yani
Kendinden değil
Sulardan.
Eşya “şey”in çoğulu, evet şeyler.
Anladın mı ne kadar yalnız ve
Bir o kadar kalabalıksın, her şeyle sarılı ve dolu
Su gibi, suyun içi gibi, suyun kendi gibi
Galapagosta
Her rengi var mercanın
Ve her türü neredeyse
Balık yiyeni, oksijen üreteni
Volkanik olması mı adaların
Sıcak ve soğuk su akıntılarının kucaklaşması mı?
Ekvatorun, sıcağın tam ortasında
Hem yazın hem kışın
Hem Pasifik hem Büyük Okyanus
Yok, olmadan kalabilen
Şifrelerini türüne iletebilen canlı! Şimdi söylüyorum,
“Çeşit ne kadar çoksa
Etki ne kadar güçlü ve sürekliyse
Renk, tür, canlılık, aktarım, miras o kadar çok
Tufandan sonra yeniden başlayan hayat
İnsan soyu
Bir de inanırsak her türden bir çift
Yeni tufan, tufanlara ihtiyaç yok
Anlamış olmalı insan.”
06.05.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 64
65. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
ÖZÜR DİLEYEREK “intikama”
En nefret ettiğimizi
Tutup ensesinden cehenneme atalım
Sonra bakalım neler olacak
Yunus’tan ve Şeyh Bedrettin’den özür dileyerek
Amaç sadece bir gösteri;
Kocaman taş kapılar açılır gümbürtüyle
Dayanılmaz pis bir koku surata çarpan
Kokmuş olan ne varsa hepsi orada, insanı bayıltan
Çukurların derinlerinden feryatlar yükseliyor
Kulak zarlarını patlatırcasına
Bütün vücudu kaplayan bir titreme, ürperme
Tüyleri diken diken eden
Çengeller paslı, keskin, sivri
Zincirler çok, her yerde
Demir sesleri bol bol
Yukarıdan aşağıya inen alabildiğince hızlı ve güçlü
Kırbaçlar ve şakırtıları
www.sanataizin.tr.gg 65
66. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Kapkara, apasık yüzleri kıllı zebanilerin
Gözleri fırlayacak gibi dışarıda
Tırnaklarının içi insan eti dolu
Vuruyorlar duvardan duvara
Kızgın yağ kazanları solda
Sonsuza kadar kaynamış, foku fokur
Daldırıp daldırıp çıkarıyorlar adamı
Cayırtı ve bağırtı, ölemiyor
Hep yaşıyor, acı çekiyor
Milyon yıl süren, sürünerek ta dipten
Derisi parçalanarak ve oluşarak yeniden
Tırmandığı kıyıya el atınca, bir tekme
Dibi buradan görülmeyen dibe yuvarlanıyor
Tren gibi raylı bir makine
Geçip gidiyor kafaların üzerinden patlatarak
Bağırsaklarının sonuna kadar sopa, cıva
Ciğerlerinin tümünü dışarı çıkaran el
Gözlerini oyan tırnak ve parmak
Dilini söken boğazından bir daha
Yüzen deriyi kılıç, çekip alan çıplak eden
Üzerine kaynar sudan önce tuz serpen
Ona, o zalime, seçtiğine, nefret ettiğine
Gaz odaları, idam sehpaları, zehirli iğneler
Elektrikli sandalye, giyotin, işkencenin her türü
Ekle sende aklına geldiğince
Tabutluk olsun, elektrik telleri zangırdatan
Manyetolu ve manyetosuz cehennem elektriği
Falaka; tabanları patlatan, deriyi soyan mosmor
Rahatladın mı şimdi biraz
İstediğin bu muydu?
Daha fazlasını mı hak ediyordu.
Onu öldürsen, ölmeden önce zihninde
Uzaklaşsan alabildiğince
Görülmez olana dek
Silsen ana bellekten bile
Hangisini istiyorsan öyle yap.
08.05.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 66
67. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
GEÇMİŞ GELECEK “fosile ve ışığa”
Neresine bakmalı tarihin
Kahramanlarına, hükümdarlara veya
Taştan, kâğıda yazılanlara
Yakılan kütüphaneler
Kumda saklanmış parşömen
Gömülü süs eşyaları
Arkeolojiyle ilişkileri mutlak,
Tarihle ilgili ilk soru
Ne oldu, nerede oldu, kim yaptı?
İlgimi çekense en çok
Efsanelerde dâhil, sırlarıdır tarihin
İlk dil, ilk kavim
Varsa Âdem’in çocuklarına öğrettiği
Peki, sekiz yüz bin yıllık insan dişi fosili
Daha geçen ay Filistin de bulunan
Yahudilik tarihi bilinen, yazılan
En çok altı bin yıl
www.sanataizin.tr.gg 67
68. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Arkeologlara göre, bilemedin en uzun
Yirmi beş bin yıl.
Peki, öncesini inkâr mı edeceğiz
İnkâr edip, kâfir mi olacağız?
Kuran da haber verir aslında
Benim işim değil ama
Müfessirler incelesin artık korkmadan
Melekler nereden biliyorlardı
“İnsanın kan döküp, zorbalık edeceğini”
Yoksa bildiğimiz insandan önce
İnsanımsılar, insana benzeyenler mi?
Tanımışlardı
Bu gün inkâr, tevil kabul etmez
Evrim denen hakikat
Bir teori, kuram veya kanun değil
Bilimin anayasalarındandır artık.
Zuhuru beklemeyi kim öğretti Türklere
Türkçe konuşan kavimlere
Şehir kurmayı, tarımı, sır saklamayı
Töre oluşturmayı, anayasa değerinde
Savaşmak zorunda kalırsan
Korkma, korksan da korktuğunu belli etme
Korkarsan eğer yok olursun” diyen
İsa’dan sekiz bin yıl önce
Tufandan da önce
Çamurdan tabletlere yazılanlar
Hindistan kıyılarında Naatan’da
Din adamlarının kutsallaştırıp
Çaputa sarıp, mağaralarda sakladıkları
İsa nereden öğrenmişti
Konfüçyüs ün sözünü
“Sana yapılmasını istemediğini
Başkalarını yapmayı düşünme bile.”
Peki, Muhammedin aynı sözü.
Dışına çıkılması yasaklanan hudut
Çıktım mı yoksa dışarı
Kime yasak, neden yasak
Tarih bu kadar önemli
www.sanataizin.tr.gg 68
69. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Uygur, Eski Uygur’un damgaları
Altı köşeli yıldız en bilineni, gökler ve yerler
İbrahim, Davut daha yeni
Onlardan beş bin yıl önce
Bu kadar, bunca uzaktan
Hem zaman, hem yer olarak ıraktan
Sonra
Yaklaşalım Tekeli Dağı’na ve etrafına
Hubuyar, ilk Hubuyar
Moğolların katlettiği bilge ve arkadaşları
Ne taşımıştı, ne bırakmıştı, ne gizlemişti?
Bu topraklara, dağlara
Keramet mi, mucize mi? Zuhur inancı, semah felsefesi
Bahsettiği ışık
Sonradan Işık Tarikatı, erkânı – yolu
Hayret değil mi?
İşte sana gizem
Derler ki:
Kaplayan ışık ve duvarları cam gibi
Duvarlarında yazılar bilinmedik
Büyüyüp küçülen bazen renkli
Film gibi gösteriler sessiz
Yeşili bol
Ayakların yere değmediği, değemediği
Yerin olmadığı çünkü
Suyun içindeki balık gibi
Müthiş, inanılmaz, şimdiye kadar tadılmamış
Bir huzur ve mutluluk
Öncesinde buzda kaymak gibi
Paraşütle atlamak gibi
Havaya fırlamak gibi
İçe dolan bir duygu.
Tarihin sonu, sonsuzluk
İki kaşın arasında sıcaklık.
03.05.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 69
70. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
NEFES VERMEK ZORDUR “Ölüme”
Murat kendini ateşe verdi, gitmemek için
Kurşunun önüne atılanlarda oldu. Öldü.
Hayata döndüren tufan, yaşamını yitiren insan
Acı duymamak unutmak imkânsız
Kamu malına zarar vererek yandı.
Öldü. İstedikleri olmadı. Duman bastı her tarafı
Nefes alamıyorum. Boğazı yakan, tıkayan siyah duman
Ölmeden önce bazen bayılır insan
Kendinden geçer, çırpınanı görmedim, ipte sallanan gibi
Boynu kırılmazsa çırpınır.
Katranlı beden nasıl yanar,
Kızgın yağda nasıl kızarır,
Elektrik sandalyesi, ıslak sünger
Cızırtı, cayırtı, bağırtı
Çıkmak istemeyen bedenden
Vermek istemediği bedenin
Diz çökmüş Çinli tetikçi
Önündekinin gözü bağlı
“Ateş!” ve enseye kurşun
Yüksekten çengele atılan
Sivri uç nereye denk gelirse
Kütüğe konulmuş boyun, inen kılıç
Giyotin eskilerde dibinde sepet
Yeni teknolojiler
Uyuşturuculu iğne sonra zehir
Dayımın ölümünü görmüştüm, yatakta
Aylarca hasta yattıktan
Üç dört derin nefes aldıktan sonra, zor
Son bir nefes bu defa verilen.
Ayna tuttular ağzına
Buhar yok, o halde
Nefes vermiyor yani ölmüş
Beyaz bir örtü ve göbeğine bıçak
Zordur bilmeyen insanın ölümü
05.05.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 70
71. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
MOLLA İLE EŞEĞİ "Mollaya"
Büyücü müsün, be mübarek
Ne hale getirmişsin adamı
Kulakları uzamış, anladık
Kuyruğu da hadi neyse
Semerine ne demeli!
Başkası yapamazdı, büyü olmalı
Sihirli değneğin nerede?
Babandan mı kaldı miras
Yoksa hocalarından mı?
Kim öğretti sana bu ilmi
Hangi söz, hangi dua, tılsım
Kitaplarda var mıdır?
Birimi fısıldadı kulağına
Yolda mı buldun yoksa
Sen şeytanı şeytan seni
Beslersiniz, ne anlaşma!
"Aferin" diyesim geliyor da
Ya beni de bulursa?
Kulağımdan memnunum
Doğrusu, kuyruk istemem
Hele semere "asla"
En iyisi uzak dur benden
Yollarımız bile kesişmesin
Hatta unutalım birbirimizi
Eşek halinden memnun, baharı beklemede
Taze çimen, kokulu otlar
Birde eş bulursa "ne ala"
Cennet olur, onun için dünya
Eski günleri aklına gelse de
Bazı, bazı dalsa da geçmişe
Değnek değmiş, iflah olmaz
Geleceğe bakmalı.
Sesi de değişmiş hiç konuşmamalı.
06.03.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 71
72. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
FARS EŞEĞİ “Azeri’ye”
“İzin vermediler, yazdırmadılar, bildirmediler” der Şehriyar
“Oğlum ben senin yazdıklarından anlamıyorum.
Büyük şairmişsin ama.”
Ağlayan şair.
Ağlatan molla Erdebili Azeri
“Bırakın köpek dilini Farsça öğrenin, öğretin
Arapça bilin.” Neneniz anlamasın sizi!
Sıfatı büyük, çok büyük Ayetullah! Erdebili
Ah Karabağ vah Karabağ!
Atalarımızın yurdu
Ne güzel havası suyu
Karadeniz çırpınırken
Türkün bayrağına bakıp
Kakalak, yani
Hamamböceği
Farsın sana verdiği ad.
Face’de gördüm bir Azeri
Şiir yazmış, ne şiir
“Sen kahraman rehber, sen yiğit
Şöyle kurban olayım sana
Böyle hayranım sana.”
Üç kelime söyleyince idareci
“hoş geldüz, nassüz, yorulduz mi?”
Bekleyen kalabalığa, “Eşşehlerim!”
Bir feryat bir figan, hoş olmalar
Burada da var onlardan
Alkışlar, şakşaklar, pohpohlar
Sen yiğit lider
25 Milyonun lideri
Daha çok söylenecekte
Şimdilik bu kadar iyi
11.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 72
73. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
AĞITLA SEMAH “Unutulamaz hatıralara”
Kerbela’dan hemen sonra Kufe
Belediye sesli ilanlar yayınlıyor
“Değerli Kufeliler!
Zeynep Hanım Efendimiz şehrimizi ziyaret edecek,
Lütfen gereken ihtimamı gösterelim.”
İnsanlarda tatlı bir telaş
Sokaklara kadar temizlenmiş, her yer pırıl pırıl
Boyası olmayan, badanalamış duvarını
Süslenmiş her yer şenlik havası
Yeni kıyafetler giyilmiş rengârenk
Saçlar kuaförden yeni çıkmış
En güzel, pahalı parfümler sıkılmış
Her kes birbirine tembih ediyor
“Aman çok dikkatli olalım, Hanımefendiyi üzmeyelim.
Gelen Ali’nin kızıdır, el üstünde tutulmalıdır.”
Konvoylar – araç kuyrukları. Son model
Hepsi gelin arabası gibi süslü
İnsanlar yolların kenarlarında
Alabildiğince kalabalık
Bu şehir şimdiye kadar görmedi böyle kalabalık
Çocuklar annelerinin elinden tutmuş
Gözler yolda, ellerinde çiçekler
Aman Allahım!
Görüldü konvoy, yavaşça ilerliyor
www.sanataizin.tr.gg 73
74. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Üstü açık bir araç
Zeynep Hanım herkese el sallıyor
Halk O’na gül atıyor.
Ne kadar da güzel
Gözlerinden gülümseyerek, ışık saçıyor
Daha da fazlasını hak ediyorsun Sen
Zeynep Hanım
Ali gibi bir cengâverin, bilgenin
Kızısın sen.
O’nun kokusu, nefesi bile
Sana kurban olmaya yeter zaten
O’ndan dolayı olsa gerek
Bu sevgi, bu ihtimam
Belli ki yürekten seviyor bu halk seni
Baksana her kesin yüzü gülümsüyor
Sevinçten insanlar yerlerinde duramıyor.
Keşke böyle olsaydı.
Biliyorsunuz da, anladınız mı?
Her şey tam ama tam tersine oldu.
Başka türlü ağıtlar çok yazıldı
Bu ağıtta böyle olsun
Kabul buyurun.
15.05.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 74
75. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
HASTALIK AĞACI “Tedaviye”
Taassup yani asabiyet
Kendinden olanı tutmak, savunmak
Haksız olsa da
Kendi akrabalarını yandaşlarını
Palazlandırmak.
Mührü Mervana teslim etmek.
Zulüm kapısını açmak
Haklının yüzüne kapamak
Ebu Zer’i Rebeze’ye sürmek
Yokluktan, yoksulluktan
Öleceğini bilerek ihtiyarın,
Zamanla vicdanı kaybeder
Aklını yitirir.
Kendini kaybeder mutaassıp.
Bizde biraz sapma var kelimede
www.sanataizin.tr.gg 75
76. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Yanlış anlaşılan
Tutuculuk, sonuçlardan biri sadece
Başka yanlışlıklardan bir yanlışlık
Özünde kayırma vardır.
Kayırma ise baştan sona haksızlık.
Önceleri normal gelse de
Açı genişledikçe işin sonu
Kerbeladan, Hiroşima’ya kadar
Suçsuzların sonunu getirir.
Anlaşılan o ki:
Bütün bu hastalıklar
Kibir, gurur, haset, riya, yalancılık
Bencillik, asabiyet
Ve benzerleri
Aynı ağacın meyveleri gibi
Birbirleriyle bağlı, bağlantılı
Biri diğerinin sebebi
Şeytan kibirle başlayıp
Eba vestekberu
Nerelere vardı.
Doktor kendinsin, ilacın sende
Hastalıkların tersine davranırsan
Zamanla
Tedavi olur kurtulursun
Anlamak bilmek ne güzel
İnsanlardan kurulu bu toplumlar dünyası
Bunca sıkıntı, sorun, kavga
Hastalıkların tedavi edilmemesinden
Yok, edebilirsek, kurutursak bataklığı
Üstünde rengârenk çiçekler
İnsan, insanlık o zaman daha rahat
Mutlu ve huzurlu
Hep el ele verip, silelim bu cüzamı.
30.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 76
77. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
27 GÜN “İşkenceye”
Polis sirenleri önce, gece karanlık
Bot sesleri kalabalık
Kuşatılmış ev, mavi – kırmızı dönen ışık
Çocuklar uyanıveren, karmaşık
Bir telaş koşuşturmalar evin içinde.
Bahçeye açılan kapının önü
“Aç Polis!” “Teslim Ol!”
Omuza basan ayak
Kolu burkan el ve kelepçe ardından
Emniyetin zemin katı, soğuk
Hücre bir metre, demir kapı, ayak uzatamadığın
Üstünde bir delik on santim
Yer beton. Tir tir titreten.
www.sanataizin.tr.gg 77
78. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Aç, susuz, sigarasız
Dışarıdan bağırtılar, ciğeri patlarcasına ama kim
Neler oluyor? Bu ilk düşüşüm buraya
Açılan kapı birkaç gün sonra
Gelen iki adam iri kıyım
Kollarıma giren ve sürükleyen
Soru yok, konuşma yok
Sesin geldiği yere doğru. İşte orası
“Soyun!” soyundum, donum kaldı.
“Çıkar Ulan!” çıkaramıyorum, utanıyorum.
“Yapmayın Ağabeyler!” “Çıkarsana Ulan!”
Çırılçıplağım.
İki metreden uzun, uçlarından asılı sopa
Sırtımdan iki kolumu kavrayan
Ve askı, sonra öğrendim. Filistin askısı bu
Kollarım mosmor. Hala soru yok
Sonra benim gibi çıplak elektrik teli soyulmuş
“Çocuğun var mı?” “Olmasını istemez misin?”
“Nedir ağabeyler benim suçum?”
“O gece, orada? Her şeyi itiraf et!”
“Yapmadım. Ben değildim.”
İşkence
Ciğerim patlarcasına bağıran benim
Bu defa duyduğum ses benim.
Yirmi yedi gün, her gün böyle
Günler geceler karışmış. Ben kimim?
Bilmiyorum.
Biliyorum ama söylemeyeceğim diyemez insan
Allah’a sığınmaktan başka çare yok
Kabul etmiyorum. Ben değildim.
Asla kabul etmeyeceğim.
Çıktıktan sonra, önünden geçerken bile
Dönüp bakamaz insan
Emniyetten yöne. Yaşıyorum.
Anlatan bir arkadaşım. Arkadaşım.
08.05.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 78
79. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
TOPLUM İNSAN BİLGİ “Büyük Öğretmenlere”
Robinson hikâyeleri ne kadar yaygındır.
Issız adaya düşen yalnız bir adam.
İlham vermiştir düşünürlere bile.
Öyle değilsin ama olsaydın.
Yalnız adanda Robinson sen olsaydın.
Yapacağın işler ne olurdu?
Aradın ve insan bulamadın
Yalnızsın, yapayalnız ne yapacaksın
Kul Himmet Dede’den yardım alalım.
“Üryan geldim, yine üryan giderim.”
Yalnızlık Felsefesi
Yürekte bir titreme, ürperme, korku
Sosyolojinin üç temel yasasından
Birisi, insanın sosyal varlık olması
Toplumsallık yani ilişki kurama
Gelmişsem gelmişim
Gideceksem gideceğim. Ne yani!
Kurtulamadığın soru sürekli. Neden?
www.sanataizin.tr.gg 79
80. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Daha iyi, ileri, güzel
Özellikle mutlu ama nasıl?
Döndük mü yeniden en başa
O halde, cevapsız bırakmadan
En baştan da olsa korkmadan
Teker teker cevaplayıp soruları
Hatta not edip yazıp bir yerlere
Bırakmak sonrakilere
Ki onlarda uğraşmasınlar bu kadar
Kolayca yol alsınlar.
Evet
Bizden öncekilerde düşündü, yazdı.
Âmilî’yi duydunuz mu?
Çıkamayacağı bir çukurdadır
Suçu; öğretmenlik yine
Zamanın idaresine ters düşüren
Aydınlık, bilgi sevilmez bazı yerlerde
Atılır Âmilî bir çukura ama üstü açıktır
Kuruyan yapraklar, dallar düşer çukura
İşte tamda orada, o çukurda
Yazılır bir kitap, kuru gazellerden
Kuru diken ile. Mürekkebi?
Parmaktan, diken batırılarak alınan kan!
Parmağına batırır ve yazar
Bu kadar değerlidir bilgi.
Şimdi internet çağı
Gençler kıymetini bilmiyorsa
Eski örneklere bakmalı
Her şeyden çok
Doğru bilgiye sarılmalı
Yobazın nefesinden, baskıcı zorbanın
Entrikalarından kaçarak
Aydınlık günleri kurarak
13.05.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 80
81. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
GÜVENİLİRE SIR "Sırlara"
Giz, gizem, sır, esrar
Saklı tutulan, gizlenen
Korunan, korunması gereken
Dağılmayan, dağıtılmayan
Paylaşılan ama herkesle değil
Söylenen ama herkese değil.
Herhangi bir yerde olup biten utanç verici
İç kemiren bazen, unutulamayan dert
Başkasının cezasını çekmek gibi
İntikamın bedeli, karşılığı,
Uluorta göz göre göre, hep birlikte bazen
Yine utanç verici, hırsa kurban
Azizlerin yok edilmesi gibi
İntikam kokusu var yinede.
Sır olamaz bunlar bence
Örtmek, kapatmak, gizlemek doğrusu
Bunların adı. Nedir sır?
Özel bir yer, oda, gün, kişi
Senede bir gün, o saat, o dakika
Söylenen özel bir kelime, sessizce
Firavun sormuştu Musa'ya
"Nedir çağırdığın rabbinin adı? Bu kadarcık.
Dört harf olduğu çıktı
Nasıl okunduğu hala sır.
İnana göre kutsallaştırılarak saklanmalı
Saklanması, sırlanması gereken,
İşkenceden geçen bilir
Sorarlar adama
Zorlarlar, söyletirler
Kutsalın içindeyse sır içinde sır.
www.sanataizin.tr.gg 81
82. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Yazılan:
Muhammet'ten beri Ali soyuna, babadan oğla
Sadece bir tek oğla
Özel kelimeler, eşyalar, sırlar verilmiş.
Bugün hala arkeologlar araştırıyorsa
Kupa, kâse, sandık, yüzük, asa veya başka.
Toplumları yaşatan kutsal içinde sırlar.
Her zaman yanından geçip gittiğin duvar
Saklayamaz mı sırları?
Kutsal sandıktakiler neler
Yüzük, yüzükteki yazı
Rabbin ismi, İsm-i Azam neydi
Alamut'tan gelen kitap ve diğer emanetler
Kat'ta ne var, beşe bölünen bayrak
Buzluk dağındaki mağara
İmam kime ne dedi, ne verdi
Tekelinin zirvesinde dokuzlar, zuhur
Yeşil türbenin duvarındaki işaretler
Yedi kutsal mekân, kutsallıkları
Kul Himmet'in üryanı
Pir Sultan'ın Sazındaki mühür
Yeşil ben, kırmızı bayrak, beyaz ayna
Gösteren bakmasını bilene
Alametleri sayan ihtiyar
Mezar taşının doğrusu
Hubyar kuyusunun kıyısı
Ayasofya’nın kapısı, kapıdaki işlemeli yazı
İki nehir, iki mağara, nehirler arası
Barajın altında kalan yatır
Yatırın taşında bir yazı daha!
Peşinde koşmak mı doğrusu, açmak
Açtırmak, açıklatmak mı?
Güven nedir? Kime, neden
Vermek, aktarmak, bildirmek
İsem bana, ise ona, isek bize
İsen sana.
01.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 82
83. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
TOKAT’TA ALİ “Aleviliğe”
Sorarlar, Alevilik nedir?
Tanımlanmasını istemeyiz pek
Çünkü içseldir, kelimelere sığmaz
Aleviliğin merkezidir Tokat.
İlk Hubuyar getirdi bu emaneti buralara
Tekeli Dağı olsun dedi
Töremizin gücü, simgesi
Dünyanın bu gün en yaygın
İnancıdır zuhur – fecir – şafak
Oda Alevilik kaynaklıdır
Işığa, doğaya ve atalara saygı
İnsanın içinde nefes Tanrı
www.sanataizin.tr.gg 83
84. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Bir gün, tek bir günde olsa mutlaka
Tüm dünyayı hatta varlığı
Kuşatacaktır adalet
İşte budur zuhur inancı.
Derinliklerini, içini de sen bul
Musa’nın bahsettiği Meşiah
Yahya’nın haber verdiği Mesih
İsa’nın müjdesi
Yolunuz düşerse gezip gürün
İstisnasız sizde hissedeceksiniz
Garanti veriyorum.
Yüzlerce türbe vardır burada
Adak adanan, şifa dilenen
Uğruna kurbanlar kesilen
On bin yıllık töre burada
Yaşar hala dipdiri
Yaşlı ninelerin gözlerindedir Mehdi.
Saymakla bitmez hikmetleri
Ali’nin yüceliği, bulutlarına
Varıncaya kadar kuşatır.
Dağları, ağaçları, pınarları
Pınarların sesi. Duyabilirsen
Dertlerinden arınırda gidersin
Cevapsız sorun kalmaz burada
Bir gece kalsan bile
Yıldızların bu kadar yakınlığına
Dokunabilecekmişsin gibi yakınlığına
Hayret edersin.
Müslüman veya başka inançtan olmanın
Değeri yoktur burada.
Tanrının üflediği nefesi taşıyan herkes
O dokunuşu, etkiyi, bağı kurar anında
Nedeni kurbanlar
Adalete en çok kurban burada
Verilmiştir. Verilir hâlâ.
15.05.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 84
85. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
ZAMANIN DEĞERİ “Programlı yaşama”
Şu soru bazen aklıma gelir, düşünürüm
Geçmişte yaşamış değerli insanlar
Yaşadıklarından daha çok yaşasalardı
Genç yaşta ölmeselerdi
Daha neler yaparlardı
Milyarlarca insanın görüp, duyamadığını
Hisseden dahiler, sanatçılar, bilim insanları
Kim bilir daha neler bulurlardı.
Derin düşünceye gelince, bence;
“Hak’kı bulmak” en zevkli sonucu.
Düşünsenize bulduğunuzu o mükemmeli
Çoğu insan can sıkıntısı çeker
Zamanın geçmek bilmediğinden yakınır
Gezmeye mi çıkmalı, sohbete mi dalmalı?
Zamanı nasıl harcamalı!
Zevk verici, eğlendirici uğraşlar mı bulmalı?
İşte tam da burada, yaşam biçimi
Dünyaya bakış, değerler. Çıkıverir ortaya
Kimsen, neysen. Kendini nasıl tanımlıyorsan
Tanımlamasını da bilmiyorsan
İşte öylesine bir yaşam
Şikayet etmeye, dert yanmaya
Hakkımız var mı? Bundan sonra
Seksen beş yaşında bir amcaya:
“Hayattan ne öğrendin Amca, bu gence
Bir ders versen!” “Bir an gibi geçti oğlum inan
Onca seneyi hatırlamıyorum bile.”
Demek istediği, akıp gidiyor
Söylemeden, bildirmeden. Sen dikkat etmezsen
O halde kıymetini bilelim. Zamanı iyi kullanalım
Boş işlerle harcamayalım.
An be an bilerek, bilinçlice yaşayalım.
14.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 85
86. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
FERYAT “Mayası bozuk süte”
Sütün yoğurda dönmesi
Bir kaşıkçık kendine çeviren
Tıpkısının aynı
Ilık olmazsa bozulur
Ekşi yoğurt vardır birde
Çökelek, ayran, beyaz peynir, kaşar,
Bir gezgin tanımıştım Bosnalı
Bisikletiyle gezen
Günde bir kilo yoğurt ve bir ekmek.
Kadeh, şarap, kuru ekmek
Etim ve kanım.
Mayalarım seni!
Sütünü yoğurda keserim
Seni kendim yaparım, bilirsin.
Dişin çürüğü, yayılır yavaş yavaş
Sinirlerine gelince, yakar adamın canını
Demirin paslanması
İnsanın bozulması, toplumun çürümesi
Üzümün bile birbirine bakarak
Kararması
Ne hale gelmiş insanlık
Nasıl çürümüş
Protez veya zımpara kurtarır mı?
Canın yanıyor mu, kokusu geliyor mu?
www.sanataizin.tr.gg 86
87. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Hani bir köyde, tatlı bir su pınarı
İçeni deli eden.
Sakınan adam, kendini ve çocuklarını
Yasaklayan içilmesinden
Herkes içip delirince
Korunanlara “Deliler” denilince
Dayanamayıp
“Getirin içelim!” diyen.
Çürümeler sardı her yanı
Her şeyi altüst ettiler, ediyorlar
İnatları katmeşleşmede
Aydınlığın işareti görülmüyor
Daha kötüye gidiyor
Elli kişilik arkadaş fotoğrafından
Otuzu şehit. Yirmisi kayıp.
Bayrak yakan zavallı, kıla bağlamış imanı
Çok üzgünüm, yorgunum, uykum var.
Apaydınlık günler ümidimizdi
İyi niyetli, temiz yürekliydik
Saf ve temiz huyluyduk
Sonra Tayland damı nerde
On yaşında kız çocuklarına
Müptela olan Avrupalı zengin.
Afgan afyonu insanı uçuran
Karısına ve kendisine birlikte
Sevgili arayan adam, ilan veren
Milyonlarca çocuk pornocuları, sübyancılar
Bir katır karşılığı, satın alınan oğlan
Mayına basmış kadın
Parlayan yüzü görülemeyen
Bedduası kabul olmuş
Evinin bir köşesine oturup
Yüzünü duvara çevirsin
Asla! Ölünceye kadar konuşmasın, kalkmasın.
07.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 87
88. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
GÖSTERİŞÇİ MAYMUN “Müraiye”
Gösteriş, eski dilde riya
Mürai; gösterişçi, gösterişi seven kişi
Her şeyi süslü, aslının üstüne bir makyaj
Buruşuk yüz, botokslu – gerdirilmiş
Dudaklar kırmızı değil
Sadece ruj. Ağzı kokuyor aslında
Nedendir kendini gizlemek
Aslını saklamak
Kendi çirkin çünkü ve bunun farkında
Zenginim diyor, fakirin – çulsuzun ta kendisi!
Çevrem geniş, herkes beni sever diyor
Nefret ediliyor, herkes ondan kaçıyor
Dinden, imandan bahsediyor
Kafirin tam kendisi.
Kandırma yolunu tutmuş
İyileri, iyi niyetlileri biraz kandırmış
Sonsuza kadar, sürecek sanıyor
Ne Hak’a inanıyor, ne hakikate
Yokluğunun içinde kıvranıyor
www.sanataizin.tr.gg 88
89. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Ondan bile haberi yok.
İşi gücü davul, zurna
Bağırıp, çağırmak mesleği
Elbiseyi çıkar, boyayı kazı
Maskeyi al. Altında neler var?
Oskarlı artistlere taş çıkarır
Repliğe gerek yok
Kendi senaryosunu kendi uyduruyor
Kralın merasimi
Bayram törenleri, onun çırağı
Bakın ey! Millet, ne kadar güzelim
Tam Müslüman, tam inançlı
Takvalı, mazbut, evliya, ermiş.
Takım elbisemi gördünüz mü? Son moda
Kim giyebilir bunu?
Ancak senin gibi bir üstün
Herkes senin elinin altında olmalı
Senden başka kimse konuşmamalı
İsteklerin, emir sayılmalı.
Hindistan’da mı nerde?
Maymun Tapınağı
Renkli, parlak elbiseler dikilmiş
Sirk hokkabazları
Mesleğini yapıyor.
Mürainin mesleği mürailik
Farkındayız işte!
Çirkinsin, kokmuşsun, pissin
İnançsızın, yoksulun tekisin.
Cahilsin, yokluklar içinde kıvranıyorsun.
Sesini güzelleştirmişsin
Her gün aynı şeyleri söyleyip duruyorsun
Kıyafetini düzeltmişsin ama
Sen aşağılığın ta kendisisin.
Bir an önce kendine gelmelisin
Kendini ortaya koymalısın.
29.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 89
90. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
KİBİRLİ ZORBA “Mütekebbire”
Büyüklenen adama
“Ne boyun dağ aşar, ne yeri yırtabilirsin!”
O halde neden böyle kabararak yürürsün.
Üç beş kelime öğrendin diye
Çoğu yalan yanlış, az biraz varlığın oldu diye
Çalıntı, hırsızlık malı,
Dönüp duranlar var diye etrafında
Sahtekâr, soyucu, madrabaz
Kendini bir şey sandın
Adam yerine koydun, aşk olsun.
Bir tiyatro oynanıp duran
Sense bu geçici oyunda
Kısa rollü bir figüran.
Sen neymişsin de haberin yok muymuş?
Meğer daha nelere layıkmışsın
Aslında sana kral olmak yakışırmış
Doymak bilmiyorsun
Her şeyi istiyorsun
www.sanataizin.tr.gg 90
91. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
Kimseye bırakmıyorsun.
Başın dimdik, en yukarıda
Kesilirse de en dibinden olsun
Yukarıda dursun.
Başkaları yani senin dışındaki
Herkes böcek, herkes düşük
Ezersin, horlarsın onları
Hakaret etmeyi marifet
Aşağılamayı üstünlük sanıyorsun
Mide bulandırıyorsun
Zayıfları ezdikçe eziyorsun.
Kıymet bilmiyorsun
Ölmeyeceğim sanıyorsun
Defterin tutuluyor, burnundan gelecek
Pişmanlığın fayda etmeyecek
Tevazu yoluna girmezsen
Kaybetmekle kalmayıp
Bulaşıcı hastalığını, mikrobunu
Başkalarına da bulaştıracaksın.
29.04.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 91
92. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
PAYLAŞIM “Verilmiş sözlere”
Ceset, yeni gömülmüş insan cesedi
Kırk günde çözülür kemikten
Tahta veya kefen koruyamaz böcekten
Paylaşırlar. Bulurlar. Kokusunu alırlar.
Vahşi hayat, orman kanunu, döngü
Aslanın avladığı. Çakallardan akbabalara
Böceklerden sonra kurtçuklara
En son mikroskobik canlılara
Yem olur. Paylaşılır.
Cömerdin malı, kapısına gelenindir.
Çocukları bile bilir geri çevirmemeyi.
Cimriye ne demeli bundan sonra
Yığdıkça yığan. Ona göre
Herkesin işi cimriyle, öyle sanır.
Selamı bile karşılıkla alır
Bataklığa düşen cimri,
Vermeyi bilmediğinden, kurtarıcı
Kurtuluşu yine dalı almaya meyilli.
Dertlerin kapalı dünyasına pencere
Yoksulun yokluğuna varlık
Bilgisize bilgi, olmayana olgunluk
Eksiğe tamlıktır paylaşım
Etim, derim, k emiğim her şeyim
Paylaşılsın. Hiç rahatsız olmayacağım
Şikâyette bulunmayacağım.
23.06.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 92
93. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
UYUŞUK “Faydaya”
Enseye tokat, ciğere duman
Beyine afyon. İnsana din – iman
Yalandan dolandan sahte cennetler
Çocuğun sevdiği elma şekeri
Uslanmayan çocuğun annesi
Susturmanın çaresi
Genç adam müptela her türlüsüne
Tütün kesmez önce
Kokain, eroin, afyon, esrar, haşhaş
Marihuana ve daha bilinmedik
Denemeler tatmin etmeyen
Eksikleri tamamlamayan
Boşlukları doldurmayan
Tatmine muhtaç beden
Alıştırılmış zihin, bünye. Olmayınca
Krize giren, nöbetler tutturan, titreten.
Boş bakmalar, yalvarmalar
Kutsal insan, insan yavrusu
Sökülmüş veya bağlanmış ruh
Arabaya koşulmuş at
Değirmene bağlanmış katır
Çevir ha çevir
Su çıkıncaya kadar
Sana değil kesin, belki başkasına yarar.
23.06.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 93
94. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
YUSUF FUSUY “Madalyonun yüzlerine”
Yusuf kuyuya atılmış. Bana ne!
Atılmışsa atılmış, çıkmış ya
Güzeller güzeli Yusuf, erkek güzeli.
Ne yapalım yani!
Yakup yıllarca O’na ağlamış.
Olabilir, oğlu nede olsa ağlar haliyle!
Annesini kaybetmiş daha çocukken.
E! annesi ölen tek çocuk O mu?
Kardeşinden ayrı kalmış.
Amma yaptın, kardeş dediğin nedir ki!
Zindanda kalmış yıllarca, haksız yere.
Çıkmış ama değil mi sonunda!
Kendini korumuş soysuzluktan.
Aferin ne güzel yapmış işte!
Açıkça konuşsana ne demek istiyorsun?
Canın ne istiyorsa onu söyle, dolandırma
Korkma benden!
Şifreye, işarete gerek yok
Zekiyim normal insanlar kadar
Güvenmiyorsan başka
Uğraştırma beni, git başka kapıya
Fusuymuş, yusufmuş, kuyuymuş, güzelmiş
Anasıymış, babasıymış, vezirmiş
Her neyse
Söyle ne söyleyeceksen
İste ne isteyeceksen
Beş bin yıllık tarihi deşelemenin, karıştırmanın
Amacı ne?
28.06.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 94
95. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
NUH “Birinci şahsa soru”
Sevgili Nuh!
Kimi kızıyor sana hala
İnsanlığı kurtarmasaydın da
Bu katliamları hiç görmeseydik
İkinci Âdemsin biliyorsun
Gemini hala arıyoruz
Delil olacak
Gemin bulunursa
Dünya daha güzel olacakmış!
Adalet gelecekmiş
Ağrıda mı, Cudide mi?
Yoksa başka bir yerde mi?
Benim asıl merak ettiğim
Gemiye aldığın onca hayvan
Bir de oğlun Adnan.
Kardeşini anlıyorum, dağa tırmanan
Ama O kardeşliğinden çıkmıştı pardon!
Ermenilerin iddia ettiği gibi
Harmenia, yüksek memleket
Ve oranın dağılmayan çocukları
Yumuşak huylular kabul ediyorum
Milleti sadıka.
Barışabilecek mi Adnanın oğulları
Ve diğer oğullar
28.06.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 95
96. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
HIRSIZ “Alarmsız evlere”
Kapını, pencereni açık bırakırsan hırsıza
Vardır. Hırsız, hırsızlık adında bir meslek
Malını, sana ait olanı senden çalan
Bazen yakalanan
Bazen yakalanamayan
Sesli veya sessiz alarmlar olsa da
Direk emniyete bağlı.
Hırsız deyip geçme, kınama hatta. Zor zanaat!
Cesaret işi ve uğraş isteyen
Açığını, zaafını bulursa affetmeyen
Mesleği o adamın.
Onun için dostum
Kapın, penceren, evin gibi
Kendini emniyete almalısın
Aklını çalabilirler. İnancını da
Sevgini, bağlılıklarını, ümitlerini
Yarınlarını hatta hayatını
Çalabilirler hırsızlar.
01.07.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 96
97. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
TARTAKLAMA “Sorulara”
Bir şamar:
Nerden geldi bu şamar
Kim bu kızgın adam
Ona ne yaptın
Sen değil misin, yoksa karıştırdı mı?
Başkası mı sandı
Yönlendirildi mi?
Provokasyona mı geldi
İntikam mı?
Rezalet mi?
Karizma meselesi mi?
İddia mı?
Delide olabilir.
Bu tartaklanmayı hak ettin mi?
Unutmalı mı?
Boş vermeli mi?
Takibat mı başlatmalı
“Elhamdülillah” mı?
Bir tokatta sen mi atmalı
Yeni bir kavga mı başlatmalı
Kim, ne, nerede, ne zaman, neden
Bir anlık şamar
Oldu mu sana kitap
“Şamar oğlanı olmayan
Adamın yediği şamar”
İçini sen doldur, sponsoru boldur
Üretimler çağı. Mısırın yüz atmış
Yan ürünü vardır.
Hem ucuz, hem bol, hem kullanışlı
Kaşındırıyormuş! Alışırsın zamanla.
01.07.2011
TOKAT
www.sanataizin.tr.gg 97
98. tokat ehli beyt derneği yayınları sanata izin
LANKASUKA’DA İSİMLER “İsmi Azama”
“Kim” kardeş, köyün mucidi
Uçmak için kanat, yüzmek için kurbağa ayağı
Yapan bambudan.
“Lanke Sunk” köyün muhtarı.
“Eden” büyük elçi, aslı suikastçı
İcada gerek yok, kama veya keskin kılıç
Var etmeye değil, yok etmeye zehirli.
“Uzak Doğu Adaları” dolayısıyla tuzlu su
Yine bambudan yollar, evler ve merdivenler
Yarı çıplak, saçları yağlı insanlar
İyi veya kötü, ruhlara inanırlar.
Hayaletler her yerde, her şeyin içinde
Gizil güçler. Ölmek istemez insan.
Denizlerin korkutan canavarı “Ekadam”
Ölmeyen asla yeniden doğan,
O halde nefret çözemez düğümü
Orada da karanlığın yerine sevgi.
“Kraliçe Raja” haliyle kadın
“Prens Ravai” cezasını çekecek.
Okyanusa daldırılan ince uzun kamış
Bir ucu kulağa denk getirilecek
Suyun sesi dinlenir. Gel – gitler
Balıkların hareketleri
Bu yöntemin adı “Dolu”
“Kraben Kao” dolunun üstadı.
İlk defa suya dalan, yıllarca bekledikten sonra
Genç adam. Hayran kalır. Başka alemler görür.
“Ting Tang” dalgıcın sevdiği
Ona inciler bulmalı
Gönlü alınmalı
“Pari” kurtarır “Kim”i korsanlardan
Batan büyük geminin, büyük topları
Korsanların işbirliğiyle çıkarılmalı.
“Lankasuka” bir türlü beceremez
Savaşa hazırlanırken top yapmayı
“Tuairema” haber verir
“Janis Pire”nin öğrencisi “Lim Kim”
Top ustasının öğrencisi
www.sanataizin.tr.gg 98