Anúncio
Anúncio

Mais conteúdo relacionado

Apresentações para você(20)

Anúncio
Anúncio

Hücre Adhezyon Molekülleri

  1. Hücre Adezyon Molekülleri Özgün Özalay Ege Üniversitesi – Sinirbilim www.ozgunozalay.com
  2. Hücre Adezyon Molekülleri Hücre-hücre veya hücre-ekstrasellüler matris arasındaki etkileşimden sorumlu olan hücre yüzeyi proteinleridir. Karşı hücre yüzeyinde bulunan moleküllerle etkileşime geçerler. Bu etkileşim 2 türlü olabilir; Homofilik etkileşimler: Özdeş moleküller arasında gerçekleşen trans etkileşimler. Heterofilik etkileşimler: Farklı moleküller arasında gerçekleşen etkileşimler. Sinir sisteminde, sinaptik bağlantıların oluşmasında her açıdan, gelişimden düzenlemeye kadar, çok önemli göreve sahiptirler. Sinaptik bağlantıların düzgün bir şekilde yapılması ve düzenlenmesi, nöral ağlardaki bilgi akışının sağlıklı olması için vazgeçilmezdir. Bu moleküllerin aracılık ettiği biyolojik süreçler adeziv veya repulsive(inhibitör) olabilir. Ancak hücre yüzeyinde bu moleküllerin pek çok çeşidi bulunduğundan ve tüm süreç başka hücreler arası sinyallerle de modüle edilebildiğen tek bir molekülün etkisinden ziyade net etkiden söz etmek daha doğrudur.
  3. Sınıflandırma 4 ana gruba(superfamily) ayrılmıştır. I.IgCAMler II.Cadherinler III.Integrinler IV.CLTD(C-tip lektin benzeri domain) proteinleri Bu gruplardan ilk 3'ünün sinir sistemindeki pek çok süreçte görev aldığı gösterilmiştir. Ancak CLTDler daha çok immün sistemde görev yapmaktadır. Yangılı MSS bölgelerine lemfosit üretimi ve migrasyonunda görevleri vardır. Bu grupların dışında, netrin/neurexin ve semaforin ailesinden bazı adezyon molekülleri sinaps oluşumu ve plastisitedeki fonksiyonel görevleri nedeniyle günümüzde ilgi çeken araştırma konularından biri olmuştur.
  4. IgCAM Grubu IgCAM grubunun tipik özelliği, immünoglobulinlerin Ig bölgesine benzer amino asit dizisine benzer bir Ig-benzeri bölgesinin olmasıdır. Yapısal olarak, Ig bölgeleri, 70-110 amino asitten oluşan benzersiz bir immünoglobulin katlanmasına sahiptir. Ig-benzeri bölgeler proteinlerde sıklıkla bulunur. Insan genomunda 750'den fazla, en azından 1 Ig-benzeri bölge içeren protein tanımlanmıştır. Çok farklı tiplerine rağmen en çok görülenler, immünoglobulinlerin sabit ve değişken bölgelerinde bulunmalarına göre isimlendirilen alt tipleri 2 tanedir; I.C tip (Sabit) II.V tip (Değişken)
  5. IgCAM Grubu IgCamler çeşitli hücre tiplerinde, neredeyse tüm organlarda bulunmaktadır. Daha çok kalsiyumdan bağımsız hücreler arası iletişime 2 şekilde aracılık ederler; 1)Homofilik etkileşimler: IgCAM A => IgCAM A 2)Heterofilik etkileşimler: IgCAM A => IgCAM B Ancak IgCAMler, hücre ve ekstrasellüler matris arasında da heterofilik etkileşimlere neden olabilirler. 2 ana gruba ayrılır; 1) Bir (Po ve Thy-1 proteinleri) veya daha fazla (MAG) Ig-benzeri bölgesi olanlar 2) Ig-benzeri bölgesine ek olarak fibronektin tip III tekrarları olanlar
  6. IgCAM Grubu Po PSS myelininde hızlı ve etkili bir saltatuar etki yaratılması. Thy-1 Daha sık nöronal yapılarda bulunmasına rağmen bazı glial hücrelerde de bulunabilir. Yetişkin beynindeki sinapsların stabilize edilmesinde görev aldığı düşünülüyor. MAG(Myelin-assc glycoprotein) SSS ve PSS'de bulunur ve gelişim ve rejenerasyon sırasında myelinizasyonda görev alır. NCAM En eski nöral CAM. IgCAMler için prototip olarak kabul edilse de, uzun sialic asit polimerleri olan özgün bir glikan yapısına sahiptir. Bu glikan diğer glikoproteinler üzerine nadiren bulunur ve nöral gelişim ve sinaptik plastisite üzerinde kendine özgü etkileri vardır. 3 ana isoformu vardır, NCAM 120, NCAM 140 ve NCAM 180. Özellikle fibronektin tip III tekrarları olan IgCAMler Roundabout (Robo) ailesi reseptörlere sahiptirler. Bu reseptörler axon yönlendirilmesinde rol almaktadır.
  7. Cadherin Grubu Cadherinler birkaç alt aileden oluşan bir transmembran protein ailesidir. Tüm cadherinlerde en azından 2 adet ekstrasellüler cadherin tekrarları(EC) bulunmaktadır. Her tekrar, kendi üzerine katlanmış, herbiri 7 β-telinden oluşan iki yüzeye sahiptir. Bu yüzeyler adezyon ve hücre-hücre temasına aracılık ederler ve kalsiyum ile birbirlerine tutunurlar(Calcium-dependant adherent protein) Cadherinlerin çok çeşitli biyolojik fonksiyonları vardır. Bunlar arasında hücre tanımlamasının düzenlenmesi, doku morfogenezi, tümör ilerlemesi, sinaps formasyonu ve sinaptik aktivite gibi çok önemli fonksiyonlar vardır. En iyi çalışılan alt ailesi trans homofilik adezyonda fonksiyonu gösterilmiş Tip-I(klasik) Cadherinlerdir. Önceleri her tip cadherinin homofilik olduğu düşünülüyordu ancak artık N-cadherinlerin R-cadherinlere de düşük affiniteyle bağlanabildikleri gösterilmiştir. Tip-I cadherinler ekstrasellüler bölgelerinin üzerinde sabit kavisli bir yapı oluştururlar.
  8. Cadherin Grubu Karşılıklı iki EC1 tekrarları arasında N-terminal β-ipleri değişimi sonucu oluşan yapıya iplik dimer(strand dimer) adı verilir. Yapısı önceden sanılanın aksine bir fermuar şeklinde değil kafes şeklindedir. İyi bilinen Tip-I Cadherinlerin trans homofilik adezyonu dışında diğer cadherinlerin yapı-fonksiyonu hakkında çok az bilgi mevcuttur. Sinir sisteminde en azından 30-40 farklı Cadherin bulunmaktadır. Gelişimin erken safhalarında proliferatif nöroepitelyumda N-Cadherin çok miktarda bulunmakta ve görev yapmaktadır. Belli bir Cadherin içeren fiber traktlar, aynı Cadherin bulunan gri madde bölgelerinin bağlantısını sağlamaktadır. Böylece spesifik bir Cadherin ile tüm bir nöral devre işaretlenebilmektedir.
  9. İntegrin Grubu İntegrinler hücrenin ekstrasellüler matrise bağlanmasından sorumlu ana hücre yüzey reseptörleridir. Ayrıca IgCAM ailesiyle etkileşime girerek hücre-hücre adezyonunda da önemli rol oynarlar. Non-kovalent bağlı α ve β alt üniteleri, basit bir transmembran bölgesi ve kısa bir sitoplazmik kuyruğu olan trans-membran heterodimer proteinlerdir.Memelilerde 24 adet farklı (18 α ve 8 β) alt ünitesi bulunmaktadır. Çoğu integrin geniş protein ligandlarında görece kısa bir peptid sekansını tanıyarak görev yapar. Bu ligandlar arasında genelde Arg-Gly-Asp(RGD) amino asit sekansı ortaktır. Günümüzde, RGD içeren ligandları tanıyan en azından 8 integrin bilinmektedir. Genel olarak integrin bağlanma motifi olarak düşünülse de tüm integrinlerin RGD sekansını tanıdıkları gösterilmemiştir. Eldeki yeni verilerle integrinlerin tek bir ligand tipine özel olmadığı ve pek çok integrin-bağlama ligandlarının birden çok integrin tarafından tanındığı anlaşılmıştır.
  10. Integrin Grubu Integrin, sentez yapan hücrenin hücre iskeleti ile ekstrasellüler ligand arasında oluşan bağda fonksiyon görür. Neredeyse tüm integrinlerde bağlantı aktin hücre iskeletinedir. Ancak bu bağ direkt değil, integrinlerin büyük multi-moleküler proteinler üretip bunlarla aktin hücre iskeletine tutunmasıyla oluşan indirekt bir bağdır. Integrinler daha çok PSS'de görev almaktadırlar; nöromusküler kavşak(motor nöron terminali ile kas fiberi arasındaki sinaptik bağlantı) ve glial hücrelerin(Schwann) gelişimi. Integrinlerin MSS'deki görevleri; migrasyon, diferensiyasyon, axon ve dendrit büyümesi, sinaps oluşumu ve myelinizasyon. Bunlara ek olarak lemfositlerin yangılı MSS'e girişinde rol oynarlar.
  11. Integrin Grubu Integrinler transmembran reseptörleri arasında çift taraflı sinyal iletimi yapmalarından dolayı farklı bir yere sahiptir. Integrin fonksiyonu hücre içi sinyallerle düzenlenebildiği gibi(içten-dışa sinyalizasyon) ekstrasellüler ligandların bağlanması hücre içi sinyal yolaklarını harekete geçirebilmektedir(dıştan-içe sinyalizasyon). Integrinler diğer bir önemli fonksiyonuda myelinizasyondur. PSS'de; myelin yapımından sorumlu laminin reseptörleri α6β1, α6β4 ve α7β1 gösterilmiştir. Knock-out sıçan deneylerinde Schwann hücrelerinde β1 ve β4 integrin alt üniteleri olmayan sıçanlarda myelinizasyonun yapımında ve bakımında bozukluklar görülmüştür. Abaxonal yüzeyde bulunan integrin α6β4, Schwann hücrelerinin basal laminaya tutunmasında önemli rol oynamaktadır. β1 alt ünitesi olmayan sıçanlarda ise aktif myelinizasyon sırasında Schwann hücrelerinin radyal bir şekilde gönderdiği uzantıların oldukça bozulduğu gözlemlenmiştir. SSS'de; oligodendrositlerin de laminin reseptörü (α6β1) olmasına rağmen henüz integrinlerle bu reseptörlerin arasındaki ilişki pek iyi tanımlanamamıştır.
  12. Integrin Grubu
  13. İşbirliği ve İletişim Nöronlar arası sinapslar oldukça özelleşmiş hücre-hücre kavşaklarıdır.Nöronların sinapslar oluşurken çok fazla sayıda istenmeyen potansiyel aday arasından kendilerine uygun sınırlı sayıdaki hedeflerine yönelmeleri yüksek bir kesinlik gerektirmektedir. Yapılan çalışmalarda gelişim süresince meydana gelen bu sıkı kontrol gerektiren sürecin tamamen olmasa da büyük oranda moleküler sinyallerle düzenlendiği ve tam fonksiyonel bir sinaps oluşumunda adezyon moleküllerinin hayati rol oynadığı anlaşılmıştır. SSS'nin karmaşık yapısından dolayı günümüzde çalışmalar eksitatör glutamaterjik sinapslarla sınırlıdır.
  14. İşbirliği ve İletişim
  15. Nöron ve Glia Hücre İskeleti Özgün Özalay
  16. Hücre İskeleti Biyokimyasal ve immunolojik markerlarla işaretlenmiş nöronal toplulukların fonksiyonları(bulundukları yerler) morfolojik yapılarıyla çok yüksek oranda ilişkili bulunmuştur. Hücre morfolojisinin altında yatan protein ve hücresel yapıları anlmak, nöral fonksiyonların anlaşılması için temeldir. Hücre iskeleti , hücre şeklinin oluşturulmasında ve düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Ökaryotik hücrelerde birkaç görevi vardır; Hücre içinde yapısal bir organizasyon sağlayarak metabolik bölümlerin oluşmasına yardımcı olur. Hücre içi transport için yol görevi görürler. Hücresel yapı için çekirdek altyapıyı oluşturur.
  17. Hücre İskeleti Ökaryotik hücrelerde birbirleriyle etkileşim halinde olan 3 farklı yapı bulunmaktadır; 1)Mikrotübüller (MTs) 2)Nörofilamentler (NFs) 3)Mikrofilamentler (MFs)
  18. Mikrotübüller (MTs) Nöronal MTs, diğer ökaryotik hücrelerde bulunanlara yapısal olarak benzemektedir. Ana yapı 50kDa tübülin alt ünitelerinin bir polimeridir. α ve β-tübülin heterodimerleri uç uca hizalanarak protofilamentleri oluşturur. Bunlardan 13 tanesi dış çapı 25nm olan içi boş bir tüp oluşturmak için lateral olarak birbirlerine eklenirler. β-tübülin alt ünitesi ,yeni tübülin dimerlerinin eklenmesi için tercih edilen uç olan pozitif uçta bulunmaktadır. Karşı negatif uç, benzer tubulin konsantrasyonlarında daha yavaş büyüme gösterir. Yeterli serbest mikrotübül varlığında, her iki uçtaki ekleme/çıkarma işlemlerinin dengesi net mikrotübül gelişimini belirler.
  19. Mikrotübüller (MTs) Mikrotüllerin sabitlenmesi(anchoring) ve nükleasyonunda üçüncü farklı bir tubulin sınıfı olan γ-tübüline ihtiyaç vardır. Axonal MTs 100 nanometreden daha uzun olabilirler ancak uniform polariteleri vardır(pozitif uçların hepsi distal yönde). Dendritik MTs daha kısa ve genellikle karışık polarite gösterirler(%50 artı uç- distal).
  20. Mikrotübüller (MTs) Tübülin izotipleri, post-translasyon modifikasyonları ve MAP etkileşimlerinin meydana geldiği karboksi terminuslarında farklılık gösterirler. Çoğu α ve β-tübülin izotipleri tüm dokularda bulunmaktadır, ancak bazı izotipler belli dokularda daha fazla bulunur. Class III ve IV β-tübülinleri nöronlara özgüdür. Her bir tübülin izotipinin hücresel fonksiyonu henüz bilinmemekle birlikte yapılan çalışmalarda farklı tübülinlerin nöronların gelişimi ve fonksiyonu sırasında farklı roller üstlendikleri anlaşılmıştır. Beyin MTs çeşitli post-translasyonel modifikasyonlara sahiptirler. Memeli tübülini saflaştırılıp analiz edildiğinde 20'den fazla farklı isoform gözlemlenmiştir. En sık çalışılan post-translasyonel modifikasyon tipi α-tübülin detirozinasyon ve asetilasyondur.
  21. Mikrotübüller (MTs) Canlı vücunda MTs, microtubule-associated protein (MAP)lerin heterojen setlerini içerir. MAPs, serbest tübülinlerden ziyade MTs ile etkileşime girer ve MTs içindeki tübülinleri ekleyip/çıkararak iskelet bütünlüğünü sağlamaya yardımcı olurlar. Beyin MAPs 2 aile olarak gruplanabilir; 1) MAP1 (1A ve 1B) 2)MAP2/tau (2A ve 2B) ve tau proteini
  22. Intermediate Filament (IFs) Hücre iskeleti elemanlarından biri olan IFs, sıradışı hücre özelleşmesi göstermesinden dolayı sıklıkla hücre farklılaşması belirteci olarak kullanılırlar. Nörofilamentler (NFs) diğer IFs den farklıdırlar, çünkü yüzeylerinde yan kollara benzer uzantıları vardır. Bu nedenden dolayı nöronal olmayan hücrelerdeki IFs sıkı paketlenmiş olmasına karşın NFs geniş boşluklara sahiptirler. Sinir sisteminde, farklı hücresel dağılım ve gelişim gösteren çok çeşitli IFs bulunmaktadır. Moleküler heterojenitelerine rağmen tüm IFs 8-12 nm çapında katı, iplik benzeri fiberler şeklindedirler. NFs yüzlerce mikrometre uzunluğunda olabilir ve yan kollara sahiptir, glia ve diğer non-nöronal hücrelerde daha kısa ve yan kolları yoktur.
  23. Intermediate Filament (IFs) Myelinli axonlardaki primer tip IFs, 3 alt ünite proteinden (nörofilament triplet) meydana gelmiştir; 1)NF high-molecular-weight alt ünitesi (NFH) 2)NF middle-molecular-weight alt ünitesi (NFM) 3)NF low-molecular-weight alt ünitesi (NFL) NF triplet proteinleri, sadece nöronlarda bulunan ve karakteristik bölgesi bulunan tip IV IF proteinleridir.
  24. (a) Mechanical support. The epidermis is a good example to illustrate this function that is shared by all major types of intermediate filament (see Table 1). Keratin intermediate filaments are abundant in keratinocytes, ranging from > 10% of total proteins in progenitor basal cells to > 70% in late-differentiating cells. Changes in filament colour reflect differential expression and composition of keratins in basal, early- and late-differentiating cells (differentiation proceeds with the arrow). Keratin filament networks extend throughout the entire cytoplasm in individual keratinocytes and are integrated between cells by attachment at desmosome cell–cell junctions (red dots) and between basal cells and the basal lamina by attachment at hemidesmosomes (yellow dots). This organization maximizes the mechanical support provided by keratin filaments. (b) Cytoarchitecture. In motor neurons, the radial growth of axonal processes requires their interaction with neurofilaments (light blue) to exhibit correct stoichiometry between the light (NF-L), medium (NF-M) and heavy (NF-H) subunits (see Table 1). The large C-terminal tail domains of NF-H (red) and NF-M (orange) subunits are hyperphosphorylated and project away from the filament core, thereby determining interfilament spacing and axonal calibre. The many neurofilaments interact with the less frequent microtubules (dark blue) and with subcortical actin filaments (dark green) through cytoskeletal linker proteins, such as plectin and BPAG1 (yellow). Adapted from reference 32. A cytoarchitecture role has also been shown for nuclear lamins and other cytoplasmic intermediate filaments, such as desmin and keratin. (c) Cell migration. In circulation, lymphocytes resist haemodynamic and mechanical stresses, owing in part to their vimentin intermediate filament network (see Table 1), which is organized in a cage configuration at the cytoplasmic periphery (left cell). After chemokine-induced chemotaxis, for example at sites of active inflammation, vimentin intermediate filaments are rapidly move to the perinuclear region at the cell uropod. This is made possible partly through the site-specific phosphorylation of vimentin subunits (depicted by a change in filament colour in the cell, right), and correlates with a softening of the viscoelastic properties of the cytoplasm, presumably to allow the pliability needed during extravasation. The same general principles underlie the ability of epithelial cells to migrate into a wound site after injury. (d) Signal modulation. Cytoplasmic intermediate filaments can bind
  25. Nörofilamentler (NFs) Tüm nöronların NFs yoktur. (Eklembacaklılar). Ayrıca sinir sisteminde olgun oligodendrositler IFs içermezler. IFs hücre yaşamı için şart değildir ancak geniş myelinli fiberlerde NFs axonal hacmin büyük bir kısmını oluşturur ve toplam beyin proteinlerinin önemli bir kısmını oluşturur. Nöron ve gliadaki NFs, hücresel ve axonal hacmi regüle ettiği gibi geniş çaplı fiberlerde axonal kalibrasyonu sağlarlar. NFs sıradışı bir metabolik stabilite gösterirler ve bu özellikleri, onları nöronal morfolojiyi sağlama ve düzenlemeye çok uygun hale getirir.
  26. Aktin MFs Aktin MFs nöron ve glialarda bulunur ancak daha yoğun olarak kortikal bölgelerde plasmalemmaya yakındırlar. Özellikle presinaptik terminallerde, dendritik dallar ve büyüme konilerinde konsantre olmuşlardır. MFs , membran iskeletinin ana bileşenidir ve bu olgun nöronlardaki ana görevidir. Aktin iskelet aynı zamanda Golgi complex (GC) morfolojisinde önemi bir rol oynar. Aktin ve ilişkili proteinler(spectrin,myosin) GC ile ilgilidir ancak rolleri henüz anlaşılamamıştır. Ancak aktin filamentlerinin sitoplazmik düzenlenmesi, GC'nin subcellular lokalizasyonu ve şekli ile direkt ilişkilidir.
  27. Axon ve Dendritler Bir nöronun farklı bölgelerinde hücre iskeleti hem kompozisyon hem de fonksiyon anlamında farklılıklar gösterir. Nöronun polarize şeklini koruyabilmek için hücre iskeletinin, sitoplazma ve membran elemantlarının belli bir hedefte hedeflenip birleşmesi gerekmektedir. Postmitotik nöronlar ilk olarak pek çok nörotik uzantılar yapar/uzatır. Bu erken nöritler boy olarak oldukça kısadır, ve hepsinin pozitif uçları hücre gövdesinin distal tarafına uzanmıştır, MTS, MAP2 ve TAU proteinlerine sahiptir. Akson oluşturan nöronlarda sadece bir nörit diğerlerinin boylarını geçer ve büyümeye devam ederek tek aksonu oluşturur. Yön bilgisi içermeyen kültür şartları altında akson sağlıklı büyüyemez ve stokastik olur. Akson büyüdükçe MAP2 proteinini kaybeder bu sırada TAU proteininden zengin hale gelir ve fosforile olur.
  28. Axon ve Dendritler Akson ve dendritler olgunlaştıkça farklılıkları belirginleşir. Aksonlarda MTs pozitif uçları hücre gövdesinin distalinde uniform oryantasyona, dendritlerde ise MTs her iki oryantasyona da sahiptir. MAP2 mRNA dendritlere taşınan ve yerel olarak translasyona uğrayan birkaç özel mRNA çeşidinden biridir. TAU sadece büyüyen aksonal uzantılarda değil aynı zamanda akson olacak uzantının ilk oluşumunda da etkili gözükmektedir. Eğer TAU expresyonu bloke edilirse akson oluşmaz. Aksonal ve dendritik mikrotübüllerin her ikisi de diğer hücrelerde olduğu gibi MTOC de nükleasyon sürecini tamamlarlar. MTOC ile ilişkili kalmak yerine nöritik MTs MTOC den serbestlenir ve nörite taşınır.
  29. Etkileşim Her hücre iskeleti elemanı farklı bir yapı, stabilite ve dağılıma sahip olmasına rağmen her üçüde birbiriyle etkileşim halindedir.Birbirlerini tamamlayan fonksiyonları ve koordine düzenlenebilirler. Nöronların nasıl düzgün sinaptik bağlantılar yapabildikleri hala çok ilgi çekici bir konudur. Bu işlemin ilk aşamaları nörit oluşması ve yön bulmadır. Büyüme konisinin ucu bir ortam içinde büyüdükçe ekstrasellüler ipuçlarını yorumlayarak büyüyen nöriti doğru yöne sevk etmektedir. Büyüme konileri hem çekici hem de itici ipuçlarını değerlendirerek aktin ve MT iskeletlerini stabilize, destabilize ve düzenleme yaparak yönlendirilmiş büyümesine izin verir.
  30. Etkileşim Akson ve aksonu miyelinleyen glia arasındaki ilişki askondan kaynaklanan sinyaller ve buna glia hücresinin verdiği cevaplardan oluştuğu düşünülüyordu. Ancak son çalışmalara göre aksonal iskelet de aynı zamanda glial iletişimlerden etkilenmektedir. Aksonal hücre iskeleti elemanları çevreden gelen sinyaller aracılığıyla sürekli bir modülasyon altındadır. Bu sinyaller aksonal dallanma, sinaps oluşumu ve aksonal kalibrasyonda önemli roller oynamaktadır.
Anúncio