SlideShare uma empresa Scribd logo
1 de 12
sec_12_sayfa.indd 1 17.01.2013 17:
Okurlarımıza özel ön okumadır, 
sadece kitabın birinci bölümünü içermektedir. 
Beni Seç 
Özgün adı: The Selection 
© 2012, Kiera Cass 
Yazan: Kiera Cass 
Çeviri: Derya İmer Aydınlık 
Yayına hazırlayan: Senem Kale 
Grafik uygulama: Havva Alp 
Türkiye yayın hakları: © 2013 Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. A.Ş. 
Bu kitabın hiçbir bölümü yayıncının izni olmadan kullanılamaz. 
ISBN: 978-605-09-???? 
Sertifika no: 11940 
Basım yeri: Yıkılmazlar Basın Yayın Prom. ve Kağıt San. Tic. Ltd. Şti. 
Adres: Yalçın Koreş Cad. Basın Sanayi Sit. No:13-14 Yenibosna-İstanbul 
Tel: (0212) 515 49 47 
Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. A.Ş. 
19 Mayıs Cad. Golden Plaza No:1 Kat:10 Şişli 34360 
Tel: (0212) 373 77 00 / Faks: (0212) 246 66 66 
www.dexkitap.com / satis@dogankitap.com.tr 
sec_12_sayfa.indd 2 17.01.2013 17:
3 
Birinci Bölüm 
Posta kutumuzdaki mektubu aldığımızda annem sevinçten 
çılgına dönmüştü. Tüm problemlerimizin çözülüp sonsuza 
dek yok olduğuna karar vermişti bile. Planındaki tek kusur 
bendim. Söz dinlemeyen bir evlat olduğumu düşünmüyordum 
ama bu konuda sınırı aşmıştım. 
Kraliyet ailesinden olmak istemiyordum. Birinci sınıf olmak da 
istemiyordum. Hatta kılımı kıpırdatmak bile istemiyordum. 
Odamda, tıka basa dolu evimizin gürültüsünden uzaklaşabil-diğim 
tek yerde saklanarak, annemi ikna edebilecek bir neden 
bulmaya çalıştım. Elimde sadece samimi düşüncelerim vardı... 
Gerçi birini bile dinleyeceğini sanmıyordum. 
Onu daha fazla görmezden gelemezdim. Akşam yemeği yak-laşıyordu 
ve evin en büyük çocuğu olarak, yemek yapmak benim 
sorumluluğumdaydı. Yataktan zar zor kalkıp, tımarhanemize doğ-ru 
yürüdüm. 
Annem ters ters baktı ama tek kelime etmedi. 
Tavuk, soslu makarna ve elma dilimlerinden oluşan yemeği-mizi 
hazırlayıp, beş kişilik masamızı kurarken mutfak ve yemek 
odası arasında sessizce, dans eder gibi gidip geldik. İşten başımı 
kaldırıp ona baksaydım, onun istediklerini istemediğim için beni 
suçlayan hiddetli bakışlarıyla karşılaşırdım. Bunu çok sık yapar-dı. 
İşveren bir ailenin gereksiz yere kaba saba davranması sonucu 
çalışmak istemediğimde yaptığı gibi. Ya da altıncı sınıflardan bi-rinin 
yardımını karşılayacak maddi gücümüz olmadığında ben-beni 
sec_12_sayfa.indd 3 17.01.2013 17:
4 den muazzam bir temizlik yapmamı istediğinde olduğu gibi. 
Bazen bu işe yarardı. Bazen yaramazdı. Ve işte bu konuda beni 
ikna edemezdi. 
İnatçılık yaptığımda buna katlanamazdı. Fakat ben bu özel-liğimi 
ondan almıştım, yani şaşırmaması gerekirdi. Gerçi bu 
sadece benimle ilgili bir konu değildi. Annem son zamanlarda 
çok gergindi. Yaz bitiyordu, yakında soğukla yüzleşecektik. Ve 
endişeyle de. 
Annem, çaydanlığı masanın ortasına, sinirlenerek tak diye 
koydu. Limonlu çay fikri ağzımı sulandırdı. Fakat beklemek zo-rundaydım; 
şimdi içersem, yemek yerken su içmek zorunda ka-lırdım. 
Kendini daha fazla tutamayarak, “Formu doldursan ölür mü-sün?” 
dedi. “Seçim, senin için de hepimiz için de muhteşem bir 
fırsat olabilir.” 
Yüksek sesle iç çektim, o formu doldurmak benim için ölmek-ten 
de beterdi. 
Asilerin -Illéa’dan, geniş ve görece genç ülkemizden nefret 
eden yeraltı kolonilerinin- saraya sık sık vahşi saldırılar düzen-lediklerini 
herkes biliyordu. Onları daha önce Carolina’daki ey-lemlerinde 
görmüştük. Devlet makamlarından biri yakılıp yıkıl-mış 
ve bir avuç ikinci sınıfın arabaları tahrip edilmişti. Bir kere-sinde, 
hapishaneden görkemli bir kaçış gerçekleştirip, her nasılsa 
hamile kalmış genç bir kızla, yedinci sınıfa mensup dokuz çocuk 
babası bir adamı saldıklarını öğrenince doğru yolda olduklarını 
düşünmüştüm. 
Fakat potansiyel tehlikenin ötesinde, Seçim’i düşünmenin bile 
kalbimi kıracağını hissediyordum. Beni, şu anda olduğum yerde 
kalmak zorunda bırakan tüm o sebepleri düşündüğümde gülüm-semeden 
edemiyordum. 
Annem, “Bu son birkaç sene baban için çok zorlu geçti,” derken 
tısladı. “Birazcık merhametin varsa, babanı düşünmelisin.” 
sec_12_sayfa.indd 4 17.01.2013 17:
5 
Babam. Evet. Gerçekten babama yardım etmek istedim. Ve May 
ile Gerad’a. Ve sanırım, anneme bile. Bu şekilde konuştuğu zaman, 
ortada gülümsenecek bir şey kalmıyordu. İşler uzunca bir süredir 
zoraki ilerliyordu. Acaba babam da bunu normale dönmemiz için 
bir yol olarak mı görüyordu ve herhangi bir meblağ işleri daha iyi 
hale getirebilir miydi diye merak ettim. 
Bu şekilde hayatta kalamayacağımızdan korkuyoruz diye-mem. 
Yoksul değildik. Fakat sanırım yoksulluktan o kadar uzak-ta 
da değildik. 
Sınıfımız, hiyerarşinin en dibinden sadece üç seviye yukarıda 
yer alıyordu. Bizler sanatçıydık. Sanatçılar ve klasik müzisyenler 
dipten sadece üç adım yukarıdaydılar. Tam manasıyla. Paramız 
kısıtlıydı ve gelirimiz genellikle mevsime göre değişirdi. 
Tüm büyük tatillerin kış aylarına toplandığını, zamanın yıp-rattığı 
bir tarih kitabında okuduğumu hatırlıyordum. Cadılar 
Bayramı denilen bir şeyin ardından Şükran Günü geliyormuş, 
daha sonra da Noel ve Yeni Yıl. Hepsi art arda. 
Noel hâlâ aynıydı. Bir peygamberin doğum gününü değiştire-cek 
değilsiniz, tabii. Fakat Illéa, Çin ile büyük barış antlaşması-nı 
yaptığından beri Yeni Yıl, ayın durumuna göre Ocak’ta ya da 
Şubat’ta oluyordu. Dünyanın yaşadığımız kısmındaki tüm birey-sel 
şükran ve bağımsızlık kutlamaları artık sadece Minnet Bay-ramı’ndaydı. 
Yazın olurdu. Bu, Illéa’nın kuruluşunu, hâlâ burada 
oluşumuzu kutlama vaktiydi. 
Cadılar Bayramı nedir bilmiyordum. Asla gün ışığına çıkmadı. 
Yani, en azından yılda üç kere ailecek iş sahibi oluyorduk. 
Babamla May resim yaparlardı ve işverenler bunları, hediyelik 
olarak satın alırdı. Annem ve ben partilerde gösteriler yapardık 
-ben şarkı söylerken o piyano çalardı- yapabilecek gücümüz varsa 
tek bir işi bile geri çevirmezdik. Çocukken, insanların önünde 
performans sergilemek beni korkuturdu. Fakat artık kendimi 
arka plan müziği ile örtüştürmeye çalışıyordum. İşverenlerimi-beni 
sec_12_sayfa.indd 5 17.01.2013 17:
6 zin gözünde biz buyduk işte: duyulması gerekenler, görülmesi 
gerekenler değil. 
Gerad henüz kendi yeteneğini keşfedemedi. Sadece yedi ya-şında. 
Hâlâ vakti var. 
Yakında yaprakların rengi değişecek ve küçük dünyamız dü-zensiz 
bir hale girecekti. Beş ay ama sadece dört işçi. Noel vaktine 
kadar iş bulabileceğimizin garantisi yoktu. 
Bunu bu şekilde düşündüğümde, Seçim sanki tutunabilece-ğim 
bir dal gibi gelmişti. O aptal mektup, beni karanlıktan çıkar-tabilirdi 
ve ben de ailemi peşim sıra sürükleyebilirdim. 
Anneme baktım. Beşinci sınıf için, tuhaf kaçacak kadar kilolu 
görünüyordu. Obur biri değildi, zaten fazlaca tüketebileceğimiz 
yiyeceğimiz de yoktu. Belki de beş çocuktan sonra vücut böyle 
gözüküyordur. Saçı kızıldı, benimkisi gibi ama onunkisi muhte-şem 
beyaz tellerle doluydu. İki sene içinde aniden, birçok yerde 
belirmişlerdi. Hâlâ çok genç olmasına rağmen, gözlerinin kenar-ları 
kırışmıştı ve mutfakta görebildiğim kadarıyla, sanki görün-mez 
bir yük omuzlarına binmiş gibi kambur duruyordu. 
Birçok sorumluluğu olduğunu biliyordum. Neden özellikle 
beynimi yıkamak için bu kadar çabaladığını da biliyordum. Faz-ladan 
çaba göstererek savaşmıştık ama sonbahar sessizce yakla-şırken, 
eli boş kalmış daha da asabi bir hale bürünmüştü. Küçük, 
salak bir formu doldurmayarak, mantıksızca davrandığımı dü-şündüğünü 
biliyordum artık. 
Fakat bu dünyada sevdiğim bazı şeyler -önemli şeyler- vardı. 
Ve o kâğıt parçası tüm arzularımla arama giren, kalın bir duvar 
gibi gözüküyordu. Belki istediklerim aptalcaydı. Belki bunlara 
sahip olamayacaktım. Ama yine de benimdiler. Ailem benim için 
ne kadar değerli olursa olsun, rüyalarımdan vazgeçebileceğimi 
düşünmüyordum. Ayrıca, zaten aileme birçok şey vermiştim. 
Kenna evlendiği ve Kota gittiği için ailenin en büyük çocuğu 
artık bendim ve katkıda bulunabilmek için elimden gelenin en 
sec_12_sayfa.indd 6 17.01.2013 17:
7 
iyisini yapıyordum. Şarkı söylemenin yanı sıra, birçok çalgı aleti-ni 
de gereğince çalabilmek için neredeyse tüm günümü alan pro-va 
yapıyordum, arta kalan zamanda da evde öğrenim görebilmem 
için program yapmıştık. 
Fakat bu mektup yüzünden, çalışmalarımın hiçbiri önemli değil-di 
artık. Annem şimdiden kraliçe olduğumun hayalini kuruyordu. 
Eğer kafam çalışsaydı, babam, May ve Gerad gelmeden o aptal 
ilanı saklardım. Fakat annemin cebine soktuğunu bilmiyordum; 
yemeğin ortasında birden ortaya çıkarıvermişti. 
“Singer ailesinin dikkatine,” diye şarkı söyler gibi şakıdı. 
Elinden kapmaya çalıştım ama benim için fazlasıyla hızlıydı. 
Er geç öğreneceklerdi nasıl olsa ama böyle davranırsa, hepsi onun 
tarafını tutacaktı. 
“Anne lütfen!” Yalvardım. 
“Duymak istiyorum!” May haykırdı. Hiç sürpriz olmadı. Kü-çük 
kız kardeşim aynı bana benzerdi, sadece üç senelik bir ge-cikmesi 
vardı. Fakat görünüşümüz her ne kadar tıpatıp olsa da 
kişiliklerimiz aynı değildi. Benim aksime o, cana yakın ve umut 
doluydu. Son günlerde de tam bir oğlan delisiydi. Tüm bu olay 
ona inanılmaz derecede romantik geliyordu. 
Kızardığımı hissediyordum. Babam dikkatle dinliyordu ve 
May resmen sevinçten zıplıyordu. Gerad, tatlı küçük şey, yeme-ğini 
yemeğe devam etti. Annem boğazını temizledi ve devam etti. 
“Güncel nüfus sayımı belirtiyor ki on altı ila yirmi yaşları ara-sında 
bekâr bir kız şu an itibarıyla evinizde konaklıyor. Sizleri, 
büyük Illéa milletini onurlandırabileceğiniz bir fırsattan haber-dar 
etmek istiyoruz.” 
May tekrar haykırdı ve bileğimi yakaladı. “Bu sensin!” 
“Biliyorum, seni küçük maymun. Kolumu kırmadan kes 
şunu.” Fakat bu sefer de elimi tuttu ve birkaç kez daha zıpladı. 
“Sevgili prensimiz, Maxon Schreave,” annem devam etti, “bu 
ay rüştüne kavuşuyor. Hayatının bu yeni evresine adımını atar-beni 
sec_12_sayfa.indd 7 17.01.2013 17:
8 ken, bir yoldaşı olsun istiyor, gerçek bir Illéa Kızı’yla evlenmek is-tiyor. 
Eğer münasip kızınız, kız kardeşiniz ya da görevliniz Prens 
Maxon’a gelin olmak ve Illéa’nın tapacağı prensese dönüşmek 
istiyorsa, lütfen ilişikte gönderdiğimiz formu doldurun ve bölge 
hizmet binanıza bırakın. Prensle tanışmak üzere her bölgeden bir 
kişi rastgele seçilecektir. 
Katılımcılar, kaldıkları süre boyunca Angeles’daki güzel Illéa 
Saray’ında ağırlanacaklar. Her katılımcının ailesi, kraliyet ailesine 
karşı görevlerinden ötürü cömertçe mükâfatlandırılacaktır.” Etki ya-ratabilmek 
için son kelimelerin üzerine basa basa söylemişti. 
Devam ederken gözlerimi devirdim. Oğullarına böyle yapıyor-lardı 
işte. Kraliyet ailesinde doğan prensesler, diğer ülkelerle olan 
ilişkileri kuvvetlendirmek adına evlilik adı altında satılıyorlardı. 
Neden yapıldığını anlıyordum, müttefike ihtiyacımız vardı. Fa-kat 
hoşuma gitmiyordu. Böyle bir şeye tanık olmamıştım ve asla 
olmamayı umuyordum. Kraliyet ailesinden üç kuşaktır prenses 
çıkmamıştı. Prensler, öte yandan, zaman zaman düşen morali 
yüksek tutmak için halktan biriyle evleniyorlardı. Seçim’in bizle-ri 
birbirimize yakınlaştırmak ve Illéa’nın bile neredeyse hiçlikten 
doğduğunu göstermek için gerçekleştiğini sanıyordum. 
Bu burnu havada, küçük pısırığın, içlerinde en gösterişli ve en 
sığ olan kızı sırf televizyonda yanında gözüksün diye tüm ülkenin 
önünde seçtiği yarışmaya katılmanın... düşüncesi bile çığlık atmam 
için yeterliydi. Bundan daha küçük düşürücü ne olabilirdi ki? 
Ayrıca, iki ve üçüncü sınıfın arasında yaşamak istemeyecek 
kadar evlerine girip çıktım, birinci sınıf olmayı saymıyorum bile. 
Aç olduğumuz zamanlar hariç, beş olmaktan memnundum. An-nem 
kast sisteminde tırmalanabilen bir kadındı, ben değildim. 
“Ve tabii ki America’yı sevecek! O kadar güzel ki.” Annem 
kendinden geçti. 
“Lütfen, anne. Güzel falan değilim ben, olsam olsam sadece 
ortalama biri olabilirim.” 
sec_12_sayfa.indd 8 17.01.2013 17:
9 
May, “Hiç de değil!” dedi. “Çünkü ben birebir sana benziyo-rum 
ve ben güzelim!” Gülümsemesi o kadar kocamandı ki ken-dimi 
tutamayıp bir kahkaha attım. Bu doğruydu da. Çünkü May 
gerçekten güzeldi. 
Sadece suratı, çekici gülümseyişi ya da ışıldayan gözleri değil-di 
onu güzel yapan; May enerji yayıyordu, sürekli yanında olmak 
istemenizi sağlayan bir azmi vardı. May mıknatıs gibiydi ve ben, 
açıkçası, onun gibi değildim. 
“Gerad, ne düşünüyorsun? Sence ben güzel miyim?” diye sor-dum. 
Tüm gözler ailemizin en genç üyesinde kilitlendi. 
“Hayır! Kızlar iğrenç!” 
“Gerad, lütfen.” Annem, sabrı taşmış gibi iç çekti ama gerçek-ten 
kızgın değildi. Ona kızmak zordu. “America, çok tatlı bir kız 
olduğunu bilmelisin.” 
“Madem o kadar tatlıyım, neden hiç kimse gelip, beni dışarı 
çıkarmak istemiyor?” 
“Ah, geliyorlar ama ben onları kışkışlıyorum. Benim kızlarım 
beşlerle evlenmek için fazlasıyla güzeller. Kenna bir dörde sahip 
oldu ve eminim sen daha iyisini yapabilirsin.” Annem çayından 
bir yudum aldı. 
“Adı James. Ona numarayla seslenmeyi bırak. Ve ne zaman-dan 
beri oğlanlar kapıya geliyor?” Sesimin gittikçe yükseldiğini 
duymuştum. 
Babam, “Bir süredir,” dedi ve ilk defa konuşmaya katılmış 
oldu. Sesinde üzgün bir tını vardı ve kararlı gözlerle bardağına 
bakıyordu. Onu bu kadar üzenin ne olduğunu anlamaya çalışı-yordum. 
Oğlanların kapıya gelmesi mi? Annemle yine tartışıyor 
olmamız mı? Yarışmaya katılmayacak olmam mı? Katılırsam ne 
kadar dayanabileceğim mi? 
Gözlerini bir anlığına görebildim ve aniden anladım. Benden 
bunu talep etmek istemiyordu. Gitmemi istemiyordu. Fakat fay-beni 
sec_12_sayfa.indd 9 17.01.2013 17:
10 dalarını, tek bir gün için bile olsa, inkâr edemiyordu. 
Annem “America mantıklı ol,” dedi. “Kızlarını buna ikna et-meye 
çalışan ülkedeki tek ebeveynler bizlerizdir kesin. Bu fırsatı 
düşün! Bir gün kraliçe olabilirsin!” 
“Anne. Kraliçe olmak istesem dahi, ki kesinlikle istemiyorum, 
bölgede bu yarışmaya katılacak binlerce kız var. Binlerce. Ve di-yelim 
ki bir şekilde kurada çekildim, yine de orada otuz beş kız 
daha olacak, hiç şüphe yok ki baştan çıkartma konusunda benim 
hayat boyu sergileyebileceğimden çok daha iyilerdir.” 
Gerad’ın kulakları dikildi. “Baştan çıkartma ne demek?” 
Hep bir ağızdan “Hiçbir şey,” dedik. 
“Yani, benim bir şekilde kazanabileceğimi düşünmek saçma-lık.” 
Sözümü bitirdim. 
Annem sandalyesini çekip, ayağa kalkarak masanın üzerin-den 
bana doğru eğildi. “Biri kazanacak America. Senin de diğer-leri 
kadar şansın var.” Peçetesini fırlatıp gitti. “Gerad, yemeğini 
bitirdikten sonra banyo yapacaksın.” 
Gerad homurdandı. 
May sessizce yemeğini yedi. Gerad ikinci bir tabak istedi ama 
yoktu. Kalktıklarında, babam çayını yudumlarken ben de masayı 
temizlemeye başladım. Saçında yine boya kalmıştı, beni gülüm-seten 
biraz sarı boya. Gömleğindeki kırıntıları silkeleyerek ayağa 
kalktı. 
“Üzgünüm baba.” Tabakları toplarken mırıldandım. 
“Komik olma kedicik. Sinirlenmedim.” Kolayca gülümseyip, 
bana sarıldı. 
“Ben sadece...” 
“Bana açıklaman gerekmez tatlım. Biliyorum.” Alnımdan öptü. 
“İşe dönüyorum.” 
Bununla birlikte, mutfağa gidip temizliğe başladım. Neredeyse 
hiç dokunmadığım tabağımı bir peçeteyle kaplayıp buzdolabına 
koydum. Benden başka kimse kırıntıdan fazlasını bırakmamıştı. 
sec_12_sayfa.indd 10 17.01.2013 17:
11 
İç çekip, yatmak için odamın yolunu tuttum. Tüm bu olay 
beni çileden çıkartıyordu. 
Neden annem bu kadar üzerime geliyordu ki? Mutlu değil 
miydi? Babamı sevmiyor muydu? Neden bu onun için yeterli de-ğildi? 
Topaklanmış döşeğime uzandım, Seçim’i düşünmeye çalışı-yordum. 
Sanırım avantajlı yönleri de vardı. Bir süre için karnımı 
iyice doyurmak fena olmazdı. Fakat yarışmayı umursamak için 
bir sebep yoktu ortada. Prens Maxon’a âşık olacak değildim. Illéa 
Başkent Raporu’ndan anladığım kadarıyla, heriften hoşlanma-mıştım 
bile. 
Gece yarısına kadar, vakit sanki sonsuzmuş gibi geçmek bil-medi. 
Kapımdaki aynanın karşısına dikilip saçımın bu sabahki 
kadar iyi gözüktüğünden emin oldum; sonra suratımda renk 
olsun diye biraz dudak parlatıcısı sürdüm. Annem, gösterileri-mizde 
ve insan içine çıktığımız zamanlarda kullanmamız için 
makyaj malzemelerimizi saklamak konusunda çok kuralcıydı 
ama ben, bu gece olduğu gibi, bazı gecelerde biraz kullanırdım. 
Elimden geldiğince sessizce mutfağa süzüldüm. Yemekten ar-tırdıklarımı 
kaptım, çantamı bayatlamaya başlayan biraz ekmek 
ve bir elmayla doldurdum. Saat geç olduğu için, odama yavaşça 
geri gitmek çok zordu. Fakat bunları daha önce yapsaydım da 
sabırsızlanırdım. 
Penceremi açtım ve küçük arka bahçemize baktım. Dışarıda 
ay görünmüyordu, yani hareket etmeden önce gözlerimin karan-lığa 
alışmasını beklemem gerekiyordu. Bahçenin ilerisinde, ağaç 
evinin gölgesi gecenin içinde belli belirsiz gözüküyordu. Çocuk-ken 
Kota, gemiye benzesin diye dallarına çarşaf gererdi. O kap-tan 
olurdu ve ben de onun tayfası. Görevlerim, genellikle zemini 
paspaslamak ile annemin tavalarına doldurduğum toprak ve çu-buklardan 
oluşan bir yemek yapmaktan ibaret olurdu. Kota, bir 
kaşık dolusu toprak alırdı ve omzunun üstünden atarak “yerdi.” 
sec_12_sayfa.indd 11 17.01.2013 17:
Bu benim tekrar paspas yapmam gerektiği anlamına gelirdi ama 
umursamazdım. Sadece Kota ile gemide olmaktan mutluydum. 
Etrafıma bakındım. Tüm komşu evler karanlıktı. Kimse beni 
izlemiyordu. Pencereden dikkatlice çıktım. Hatalı çıkışlar yaptı-ğım 
zamanlarda karnımda morluklar oluşurdu ama artık kolay-dı; 
bu, senelerce üzerinde çalışıp geliştirdiğim bir yetenekti. Ve 
yiyecekleri rezil etmek de istemiyordum. 
Çimenlerin üzerinden, en sevimli pijamalarımla aceleyle geç-tim. 
Günümü üzerimdekilerle bitirebilirdim ama pijamalarım 
kendimi daha iyi hissettiriyordu. Ne giydiğimin önemli olduğu-nu 
düşünmüyordum ama minik kahverengi şortumun ve dar be-yaz 
gömleğimin içinde kendimi güzel hissediyordum. 
Artık, tek elle ağaca çakılı çıtaları tutmakta zorlanmıyordum. 
Bu yeteneği de geliştirmiştim. Her adım rahatlık sağlıyordu. Ara-da 
pek fazla mesafe yoktu ama buradayken, evimin gürültüsü 
sanki kilometrelerce uzakta kalmış gibi hissediyordum. Burada 
kimsenin prensesi olmak zorunda değildim. 
Kurtuluşum sayılan küçük kutuya tırmanırken yalnız olma-dığımı 
biliyordum. Birisi gecenin içinde, en uzak köşede sakla-nıyordu. 
Nefes alışım hızlandı, elimden bir şey gelmiyordu. Yi-yeceklerimi 
zemine koydum ve gözlerimi kısarak baktım. Kişi 
hareket etti, pek işe yaramayan bir mum yaktı. Çok aydınlık 
sağlamıyordu -evden kimse göremezdi- ama yeterliydi. Sonunda 
davetsiz misafir konuştu, sinsi bir gülücük suratına yayıldı. 
“Hey, güzellik.” 
— Ön okumanın sonu — 
sec_12_sayfa.indd 12 17.01.2013 17:

Mais conteúdo relacionado

Destaque

mua pendientes y pulseras
mua pendientes y pulserasmua pendientes y pulseras
mua pendientes y pulseras
muaunbeso
 
Presentación1
Presentación1Presentación1
Presentación1
ChoMafer
 
Software de simulación de las pruebas de
Software de simulación de las pruebas deSoftware de simulación de las pruebas de
Software de simulación de las pruebas de
Yezael
 
Retiro de evangelización
Retiro de evangelizaciónRetiro de evangelización
Retiro de evangelización
Milena Balbi
 
mua collares
mua collaresmua collares
mua collares
muaunbeso
 
Universidad tecnica de ambato compu
Universidad tecnica de ambato compuUniversidad tecnica de ambato compu
Universidad tecnica de ambato compu
Alvaro-Q
 
Sapporo retirementhomefordogs
Sapporo retirementhomefordogsSapporo retirementhomefordogs
Sapporo retirementhomefordogs
Karim Sakita
 
Cadi avi tanitim
Cadi avi tanitimCadi avi tanitim
Cadi avi tanitim
onokumalar
 

Destaque (20)

El cicle urbà de l x0092 aigua
El cicle urbà de l x0092 aiguaEl cicle urbà de l x0092 aigua
El cicle urbà de l x0092 aigua
 
Maximum Ride Bölüm 1
Maximum Ride Bölüm 1Maximum Ride Bölüm 1
Maximum Ride Bölüm 1
 
Teardrop Ön Okuması
Teardrop Ön Okuması Teardrop Ön Okuması
Teardrop Ön Okuması
 
mua pendientes y pulseras
mua pendientes y pulserasmua pendientes y pulseras
mua pendientes y pulseras
 
Presentación1
Presentación1Presentación1
Presentación1
 
Software de simulación de las pruebas de
Software de simulación de las pruebas deSoftware de simulación de las pruebas de
Software de simulación de las pruebas de
 
Retiro de evangelización
Retiro de evangelizaciónRetiro de evangelización
Retiro de evangelización
 
mua collares
mua collaresmua collares
mua collares
 
Ana maravilha33
Ana maravilha33Ana maravilha33
Ana maravilha33
 
Universidad tecnica de ambato compu
Universidad tecnica de ambato compuUniversidad tecnica de ambato compu
Universidad tecnica de ambato compu
 
Sapporo retirementhomefordogs
Sapporo retirementhomefordogsSapporo retirementhomefordogs
Sapporo retirementhomefordogs
 
Vorbeste acasa gratis de oriunde in lume
Vorbeste acasa gratis de oriunde in lumeVorbeste acasa gratis de oriunde in lume
Vorbeste acasa gratis de oriunde in lume
 
Uyumsuz 1
Uyumsuz 1Uyumsuz 1
Uyumsuz 1
 
El cicle urbà de l x0092 aigua
El cicle urbà de l x0092 aiguaEl cicle urbà de l x0092 aigua
El cicle urbà de l x0092 aigua
 
Cadi avi tanitim
Cadi avi tanitimCadi avi tanitim
Cadi avi tanitim
 
El k pop
El k popEl k pop
El k pop
 
Problemas resuletos demidovich
Problemas  resuletos   demidovichProblemas  resuletos   demidovich
Problemas resuletos demidovich
 
Plan de gestion escolar Colegio Pozo Cuatro
Plan de gestion escolar Colegio Pozo CuatroPlan de gestion escolar Colegio Pozo Cuatro
Plan de gestion escolar Colegio Pozo Cuatro
 
Prezentare LV7 Necc Telecom - Cluj Business Day
Prezentare LV7 Necc Telecom - Cluj Business DayPrezentare LV7 Necc Telecom - Cluj Business Day
Prezentare LV7 Necc Telecom - Cluj Business Day
 
Untitled Presentation
Untitled PresentationUntitled Presentation
Untitled Presentation
 

Semelhante a Beni Seç Ön okuma

Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilarMüzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
heyl
 
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilarMüzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
heyl
 
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilarMüzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
heyl
 
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilarMüzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
heyl
 
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilarMüzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
heyl
 
Bismillah Yolculuğu
Bismillah YolculuğuBismillah Yolculuğu
Bismillah Yolculuğu
RisaleCocuk
 
Stephen King Dennisin öYküSü
Stephen King Dennisin öYküSüStephen King Dennisin öYküSü
Stephen King Dennisin öYküSü
ramazan boztürk
 

Semelhante a Beni Seç Ön okuma (17)

Yekta Kopan Daha Once Tanismis Miydik
Yekta Kopan   Daha Once Tanismis MiydikYekta Kopan   Daha Once Tanismis Miydik
Yekta Kopan Daha Once Tanismis Miydik
 
Stephen King MaçA KıZı
Stephen King MaçA KıZıStephen King MaçA KıZı
Stephen King MaçA KıZı
 
Sunay Akın - Makiler
Sunay Akın - MakilerSunay Akın - Makiler
Sunay Akın - Makiler
 
Kitap babam
Kitap babamKitap babam
Kitap babam
 
Little bison kızılderili köyü
Little bison kızılderili köyüLittle bison kızılderili köyü
Little bison kızılderili köyü
 
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilarMüzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
 
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilarMüzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
 
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilarMüzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
 
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilarMüzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
 
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilarMüzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
Müzi̇k albümüm i̇ki̇nci̇ 20 li̇k şarkilar
 
Annem Sunum
Annem Sunum Annem Sunum
Annem Sunum
 
Anneme Sunum
Anneme Sunum Anneme Sunum
Anneme Sunum
 
Bir seftali bin seftali samed behrengi ( pdf drive )
Bir seftali bin seftali   samed behrengi ( pdf drive )Bir seftali bin seftali   samed behrengi ( pdf drive )
Bir seftali bin seftali samed behrengi ( pdf drive )
 
Duygu Asena – Kadının Adı Yok / horozz.net
Duygu Asena – Kadının Adı Yok / horozz.netDuygu Asena – Kadının Adı Yok / horozz.net
Duygu Asena – Kadının Adı Yok / horozz.net
 
Bismillah Yolculuğu
Bismillah YolculuğuBismillah Yolculuğu
Bismillah Yolculuğu
 
Stephen King Dennisin öYküSü
Stephen King Dennisin öYküSüStephen King Dennisin öYküSü
Stephen King Dennisin öYküSü
 
Oniks Ön Okuması
Oniks Ön OkumasıOniks Ön Okuması
Oniks Ön Okuması
 

Mais de onokumalar

Yuz bin krallik_ilk_bolum
Yuz bin krallik_ilk_bolumYuz bin krallik_ilk_bolum
Yuz bin krallik_ilk_bolum
onokumalar
 
The+golden+lily+bölüm+1+ve+2
The+golden+lily+bölüm+1+ve+2The+golden+lily+bölüm+1+ve+2
The+golden+lily+bölüm+1+ve+2
onokumalar
 
Safkan+ +on+okuma
Safkan+ +on+okumaSafkan+ +on+okuma
Safkan+ +on+okuma
onokumalar
 
Patch%27in+mektubu
Patch%27in+mektubuPatch%27in+mektubu
Patch%27in+mektubu
onokumalar
 

Mais de onokumalar (20)

Ruby Circle Ön Okuması
Ruby Circle Ön OkumasıRuby Circle Ön Okuması
Ruby Circle Ön Okuması
 
Titan Serisi 1 The Return
Titan Serisi 1 The ReturnTitan Serisi 1 The Return
Titan Serisi 1 The Return
 
Mekanik Prenses'ten Sonra |Manga
Mekanik Prenses'ten Sonra |MangaMekanik Prenses'ten Sonra |Manga
Mekanik Prenses'ten Sonra |Manga
 
Geek kiz ön okuma
Geek kiz ön okumaGeek kiz ön okuma
Geek kiz ön okuma
 
Köprüden Sonra Olanlar
Köprüden Sonra OlanlarKöprüden Sonra Olanlar
Köprüden Sonra Olanlar
 
Köprüden Sonra Olanlar
Köprüden Sonra OlanlarKöprüden Sonra Olanlar
Köprüden Sonra Olanlar
 
Vampir akademisi Manga Bölüm 1
Vampir akademisi Manga Bölüm 1Vampir akademisi Manga Bölüm 1
Vampir akademisi Manga Bölüm 1
 
True Blood
True BloodTrue Blood
True Blood
 
Mekanik Melek Bölüm 2
Mekanik Melek Bölüm 2Mekanik Melek Bölüm 2
Mekanik Melek Bölüm 2
 
Mekanik melek manga part 1
Mekanik melek manga part 1Mekanik melek manga part 1
Mekanik melek manga part 1
 
Maximum Ride Bölüm 2
Maximum Ride Bölüm 2Maximum Ride Bölüm 2
Maximum Ride Bölüm 2
 
Kitapçı Sayı 4
Kitapçı Sayı 4Kitapçı Sayı 4
Kitapçı Sayı 4
 
Gece Evi Bölüm 2
Gece Evi Bölüm 2Gece Evi Bölüm 2
Gece Evi Bölüm 2
 
Gece Evi Manga Bölüm Bir
Gece Evi Manga Bölüm BirGece Evi Manga Bölüm Bir
Gece Evi Manga Bölüm Bir
 
Dark Swan ilk Bölüm
Dark Swan ilk Bölüm Dark Swan ilk Bölüm
Dark Swan ilk Bölüm
 
Anita Blake First Death Bölüm 1 Anita+blake+first+death+part+1
Anita Blake First Death Bölüm 1 Anita+blake+first+death+part+1Anita Blake First Death Bölüm 1 Anita+blake+first+death+part+1
Anita Blake First Death Bölüm 1 Anita+blake+first+death+part+1
 
Yuz bin krallik_ilk_bolum
Yuz bin krallik_ilk_bolumYuz bin krallik_ilk_bolum
Yuz bin krallik_ilk_bolum
 
The+golden+lily+bölüm+1+ve+2
The+golden+lily+bölüm+1+ve+2The+golden+lily+bölüm+1+ve+2
The+golden+lily+bölüm+1+ve+2
 
Safkan+ +on+okuma
Safkan+ +on+okumaSafkan+ +on+okuma
Safkan+ +on+okuma
 
Patch%27in+mektubu
Patch%27in+mektubuPatch%27in+mektubu
Patch%27in+mektubu
 

Beni Seç Ön okuma

  • 2. Okurlarımıza özel ön okumadır, sadece kitabın birinci bölümünü içermektedir. Beni Seç Özgün adı: The Selection © 2012, Kiera Cass Yazan: Kiera Cass Çeviri: Derya İmer Aydınlık Yayına hazırlayan: Senem Kale Grafik uygulama: Havva Alp Türkiye yayın hakları: © 2013 Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. A.Ş. Bu kitabın hiçbir bölümü yayıncının izni olmadan kullanılamaz. ISBN: 978-605-09-???? Sertifika no: 11940 Basım yeri: Yıkılmazlar Basın Yayın Prom. ve Kağıt San. Tic. Ltd. Şti. Adres: Yalçın Koreş Cad. Basın Sanayi Sit. No:13-14 Yenibosna-İstanbul Tel: (0212) 515 49 47 Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. A.Ş. 19 Mayıs Cad. Golden Plaza No:1 Kat:10 Şişli 34360 Tel: (0212) 373 77 00 / Faks: (0212) 246 66 66 www.dexkitap.com / satis@dogankitap.com.tr sec_12_sayfa.indd 2 17.01.2013 17:
  • 3. 3 Birinci Bölüm Posta kutumuzdaki mektubu aldığımızda annem sevinçten çılgına dönmüştü. Tüm problemlerimizin çözülüp sonsuza dek yok olduğuna karar vermişti bile. Planındaki tek kusur bendim. Söz dinlemeyen bir evlat olduğumu düşünmüyordum ama bu konuda sınırı aşmıştım. Kraliyet ailesinden olmak istemiyordum. Birinci sınıf olmak da istemiyordum. Hatta kılımı kıpırdatmak bile istemiyordum. Odamda, tıka basa dolu evimizin gürültüsünden uzaklaşabil-diğim tek yerde saklanarak, annemi ikna edebilecek bir neden bulmaya çalıştım. Elimde sadece samimi düşüncelerim vardı... Gerçi birini bile dinleyeceğini sanmıyordum. Onu daha fazla görmezden gelemezdim. Akşam yemeği yak-laşıyordu ve evin en büyük çocuğu olarak, yemek yapmak benim sorumluluğumdaydı. Yataktan zar zor kalkıp, tımarhanemize doğ-ru yürüdüm. Annem ters ters baktı ama tek kelime etmedi. Tavuk, soslu makarna ve elma dilimlerinden oluşan yemeği-mizi hazırlayıp, beş kişilik masamızı kurarken mutfak ve yemek odası arasında sessizce, dans eder gibi gidip geldik. İşten başımı kaldırıp ona baksaydım, onun istediklerini istemediğim için beni suçlayan hiddetli bakışlarıyla karşılaşırdım. Bunu çok sık yapar-dı. İşveren bir ailenin gereksiz yere kaba saba davranması sonucu çalışmak istemediğimde yaptığı gibi. Ya da altıncı sınıflardan bi-rinin yardımını karşılayacak maddi gücümüz olmadığında ben-beni sec_12_sayfa.indd 3 17.01.2013 17:
  • 4. 4 den muazzam bir temizlik yapmamı istediğinde olduğu gibi. Bazen bu işe yarardı. Bazen yaramazdı. Ve işte bu konuda beni ikna edemezdi. İnatçılık yaptığımda buna katlanamazdı. Fakat ben bu özel-liğimi ondan almıştım, yani şaşırmaması gerekirdi. Gerçi bu sadece benimle ilgili bir konu değildi. Annem son zamanlarda çok gergindi. Yaz bitiyordu, yakında soğukla yüzleşecektik. Ve endişeyle de. Annem, çaydanlığı masanın ortasına, sinirlenerek tak diye koydu. Limonlu çay fikri ağzımı sulandırdı. Fakat beklemek zo-rundaydım; şimdi içersem, yemek yerken su içmek zorunda ka-lırdım. Kendini daha fazla tutamayarak, “Formu doldursan ölür mü-sün?” dedi. “Seçim, senin için de hepimiz için de muhteşem bir fırsat olabilir.” Yüksek sesle iç çektim, o formu doldurmak benim için ölmek-ten de beterdi. Asilerin -Illéa’dan, geniş ve görece genç ülkemizden nefret eden yeraltı kolonilerinin- saraya sık sık vahşi saldırılar düzen-lediklerini herkes biliyordu. Onları daha önce Carolina’daki ey-lemlerinde görmüştük. Devlet makamlarından biri yakılıp yıkıl-mış ve bir avuç ikinci sınıfın arabaları tahrip edilmişti. Bir kere-sinde, hapishaneden görkemli bir kaçış gerçekleştirip, her nasılsa hamile kalmış genç bir kızla, yedinci sınıfa mensup dokuz çocuk babası bir adamı saldıklarını öğrenince doğru yolda olduklarını düşünmüştüm. Fakat potansiyel tehlikenin ötesinde, Seçim’i düşünmenin bile kalbimi kıracağını hissediyordum. Beni, şu anda olduğum yerde kalmak zorunda bırakan tüm o sebepleri düşündüğümde gülüm-semeden edemiyordum. Annem, “Bu son birkaç sene baban için çok zorlu geçti,” derken tısladı. “Birazcık merhametin varsa, babanı düşünmelisin.” sec_12_sayfa.indd 4 17.01.2013 17:
  • 5. 5 Babam. Evet. Gerçekten babama yardım etmek istedim. Ve May ile Gerad’a. Ve sanırım, anneme bile. Bu şekilde konuştuğu zaman, ortada gülümsenecek bir şey kalmıyordu. İşler uzunca bir süredir zoraki ilerliyordu. Acaba babam da bunu normale dönmemiz için bir yol olarak mı görüyordu ve herhangi bir meblağ işleri daha iyi hale getirebilir miydi diye merak ettim. Bu şekilde hayatta kalamayacağımızdan korkuyoruz diye-mem. Yoksul değildik. Fakat sanırım yoksulluktan o kadar uzak-ta da değildik. Sınıfımız, hiyerarşinin en dibinden sadece üç seviye yukarıda yer alıyordu. Bizler sanatçıydık. Sanatçılar ve klasik müzisyenler dipten sadece üç adım yukarıdaydılar. Tam manasıyla. Paramız kısıtlıydı ve gelirimiz genellikle mevsime göre değişirdi. Tüm büyük tatillerin kış aylarına toplandığını, zamanın yıp-rattığı bir tarih kitabında okuduğumu hatırlıyordum. Cadılar Bayramı denilen bir şeyin ardından Şükran Günü geliyormuş, daha sonra da Noel ve Yeni Yıl. Hepsi art arda. Noel hâlâ aynıydı. Bir peygamberin doğum gününü değiştire-cek değilsiniz, tabii. Fakat Illéa, Çin ile büyük barış antlaşması-nı yaptığından beri Yeni Yıl, ayın durumuna göre Ocak’ta ya da Şubat’ta oluyordu. Dünyanın yaşadığımız kısmındaki tüm birey-sel şükran ve bağımsızlık kutlamaları artık sadece Minnet Bay-ramı’ndaydı. Yazın olurdu. Bu, Illéa’nın kuruluşunu, hâlâ burada oluşumuzu kutlama vaktiydi. Cadılar Bayramı nedir bilmiyordum. Asla gün ışığına çıkmadı. Yani, en azından yılda üç kere ailecek iş sahibi oluyorduk. Babamla May resim yaparlardı ve işverenler bunları, hediyelik olarak satın alırdı. Annem ve ben partilerde gösteriler yapardık -ben şarkı söylerken o piyano çalardı- yapabilecek gücümüz varsa tek bir işi bile geri çevirmezdik. Çocukken, insanların önünde performans sergilemek beni korkuturdu. Fakat artık kendimi arka plan müziği ile örtüştürmeye çalışıyordum. İşverenlerimi-beni sec_12_sayfa.indd 5 17.01.2013 17:
  • 6. 6 zin gözünde biz buyduk işte: duyulması gerekenler, görülmesi gerekenler değil. Gerad henüz kendi yeteneğini keşfedemedi. Sadece yedi ya-şında. Hâlâ vakti var. Yakında yaprakların rengi değişecek ve küçük dünyamız dü-zensiz bir hale girecekti. Beş ay ama sadece dört işçi. Noel vaktine kadar iş bulabileceğimizin garantisi yoktu. Bunu bu şekilde düşündüğümde, Seçim sanki tutunabilece-ğim bir dal gibi gelmişti. O aptal mektup, beni karanlıktan çıkar-tabilirdi ve ben de ailemi peşim sıra sürükleyebilirdim. Anneme baktım. Beşinci sınıf için, tuhaf kaçacak kadar kilolu görünüyordu. Obur biri değildi, zaten fazlaca tüketebileceğimiz yiyeceğimiz de yoktu. Belki de beş çocuktan sonra vücut böyle gözüküyordur. Saçı kızıldı, benimkisi gibi ama onunkisi muhte-şem beyaz tellerle doluydu. İki sene içinde aniden, birçok yerde belirmişlerdi. Hâlâ çok genç olmasına rağmen, gözlerinin kenar-ları kırışmıştı ve mutfakta görebildiğim kadarıyla, sanki görün-mez bir yük omuzlarına binmiş gibi kambur duruyordu. Birçok sorumluluğu olduğunu biliyordum. Neden özellikle beynimi yıkamak için bu kadar çabaladığını da biliyordum. Faz-ladan çaba göstererek savaşmıştık ama sonbahar sessizce yakla-şırken, eli boş kalmış daha da asabi bir hale bürünmüştü. Küçük, salak bir formu doldurmayarak, mantıksızca davrandığımı dü-şündüğünü biliyordum artık. Fakat bu dünyada sevdiğim bazı şeyler -önemli şeyler- vardı. Ve o kâğıt parçası tüm arzularımla arama giren, kalın bir duvar gibi gözüküyordu. Belki istediklerim aptalcaydı. Belki bunlara sahip olamayacaktım. Ama yine de benimdiler. Ailem benim için ne kadar değerli olursa olsun, rüyalarımdan vazgeçebileceğimi düşünmüyordum. Ayrıca, zaten aileme birçok şey vermiştim. Kenna evlendiği ve Kota gittiği için ailenin en büyük çocuğu artık bendim ve katkıda bulunabilmek için elimden gelenin en sec_12_sayfa.indd 6 17.01.2013 17:
  • 7. 7 iyisini yapıyordum. Şarkı söylemenin yanı sıra, birçok çalgı aleti-ni de gereğince çalabilmek için neredeyse tüm günümü alan pro-va yapıyordum, arta kalan zamanda da evde öğrenim görebilmem için program yapmıştık. Fakat bu mektup yüzünden, çalışmalarımın hiçbiri önemli değil-di artık. Annem şimdiden kraliçe olduğumun hayalini kuruyordu. Eğer kafam çalışsaydı, babam, May ve Gerad gelmeden o aptal ilanı saklardım. Fakat annemin cebine soktuğunu bilmiyordum; yemeğin ortasında birden ortaya çıkarıvermişti. “Singer ailesinin dikkatine,” diye şarkı söyler gibi şakıdı. Elinden kapmaya çalıştım ama benim için fazlasıyla hızlıydı. Er geç öğreneceklerdi nasıl olsa ama böyle davranırsa, hepsi onun tarafını tutacaktı. “Anne lütfen!” Yalvardım. “Duymak istiyorum!” May haykırdı. Hiç sürpriz olmadı. Kü-çük kız kardeşim aynı bana benzerdi, sadece üç senelik bir ge-cikmesi vardı. Fakat görünüşümüz her ne kadar tıpatıp olsa da kişiliklerimiz aynı değildi. Benim aksime o, cana yakın ve umut doluydu. Son günlerde de tam bir oğlan delisiydi. Tüm bu olay ona inanılmaz derecede romantik geliyordu. Kızardığımı hissediyordum. Babam dikkatle dinliyordu ve May resmen sevinçten zıplıyordu. Gerad, tatlı küçük şey, yeme-ğini yemeğe devam etti. Annem boğazını temizledi ve devam etti. “Güncel nüfus sayımı belirtiyor ki on altı ila yirmi yaşları ara-sında bekâr bir kız şu an itibarıyla evinizde konaklıyor. Sizleri, büyük Illéa milletini onurlandırabileceğiniz bir fırsattan haber-dar etmek istiyoruz.” May tekrar haykırdı ve bileğimi yakaladı. “Bu sensin!” “Biliyorum, seni küçük maymun. Kolumu kırmadan kes şunu.” Fakat bu sefer de elimi tuttu ve birkaç kez daha zıpladı. “Sevgili prensimiz, Maxon Schreave,” annem devam etti, “bu ay rüştüne kavuşuyor. Hayatının bu yeni evresine adımını atar-beni sec_12_sayfa.indd 7 17.01.2013 17:
  • 8. 8 ken, bir yoldaşı olsun istiyor, gerçek bir Illéa Kızı’yla evlenmek is-tiyor. Eğer münasip kızınız, kız kardeşiniz ya da görevliniz Prens Maxon’a gelin olmak ve Illéa’nın tapacağı prensese dönüşmek istiyorsa, lütfen ilişikte gönderdiğimiz formu doldurun ve bölge hizmet binanıza bırakın. Prensle tanışmak üzere her bölgeden bir kişi rastgele seçilecektir. Katılımcılar, kaldıkları süre boyunca Angeles’daki güzel Illéa Saray’ında ağırlanacaklar. Her katılımcının ailesi, kraliyet ailesine karşı görevlerinden ötürü cömertçe mükâfatlandırılacaktır.” Etki ya-ratabilmek için son kelimelerin üzerine basa basa söylemişti. Devam ederken gözlerimi devirdim. Oğullarına böyle yapıyor-lardı işte. Kraliyet ailesinde doğan prensesler, diğer ülkelerle olan ilişkileri kuvvetlendirmek adına evlilik adı altında satılıyorlardı. Neden yapıldığını anlıyordum, müttefike ihtiyacımız vardı. Fa-kat hoşuma gitmiyordu. Böyle bir şeye tanık olmamıştım ve asla olmamayı umuyordum. Kraliyet ailesinden üç kuşaktır prenses çıkmamıştı. Prensler, öte yandan, zaman zaman düşen morali yüksek tutmak için halktan biriyle evleniyorlardı. Seçim’in bizle-ri birbirimize yakınlaştırmak ve Illéa’nın bile neredeyse hiçlikten doğduğunu göstermek için gerçekleştiğini sanıyordum. Bu burnu havada, küçük pısırığın, içlerinde en gösterişli ve en sığ olan kızı sırf televizyonda yanında gözüksün diye tüm ülkenin önünde seçtiği yarışmaya katılmanın... düşüncesi bile çığlık atmam için yeterliydi. Bundan daha küçük düşürücü ne olabilirdi ki? Ayrıca, iki ve üçüncü sınıfın arasında yaşamak istemeyecek kadar evlerine girip çıktım, birinci sınıf olmayı saymıyorum bile. Aç olduğumuz zamanlar hariç, beş olmaktan memnundum. An-nem kast sisteminde tırmalanabilen bir kadındı, ben değildim. “Ve tabii ki America’yı sevecek! O kadar güzel ki.” Annem kendinden geçti. “Lütfen, anne. Güzel falan değilim ben, olsam olsam sadece ortalama biri olabilirim.” sec_12_sayfa.indd 8 17.01.2013 17:
  • 9. 9 May, “Hiç de değil!” dedi. “Çünkü ben birebir sana benziyo-rum ve ben güzelim!” Gülümsemesi o kadar kocamandı ki ken-dimi tutamayıp bir kahkaha attım. Bu doğruydu da. Çünkü May gerçekten güzeldi. Sadece suratı, çekici gülümseyişi ya da ışıldayan gözleri değil-di onu güzel yapan; May enerji yayıyordu, sürekli yanında olmak istemenizi sağlayan bir azmi vardı. May mıknatıs gibiydi ve ben, açıkçası, onun gibi değildim. “Gerad, ne düşünüyorsun? Sence ben güzel miyim?” diye sor-dum. Tüm gözler ailemizin en genç üyesinde kilitlendi. “Hayır! Kızlar iğrenç!” “Gerad, lütfen.” Annem, sabrı taşmış gibi iç çekti ama gerçek-ten kızgın değildi. Ona kızmak zordu. “America, çok tatlı bir kız olduğunu bilmelisin.” “Madem o kadar tatlıyım, neden hiç kimse gelip, beni dışarı çıkarmak istemiyor?” “Ah, geliyorlar ama ben onları kışkışlıyorum. Benim kızlarım beşlerle evlenmek için fazlasıyla güzeller. Kenna bir dörde sahip oldu ve eminim sen daha iyisini yapabilirsin.” Annem çayından bir yudum aldı. “Adı James. Ona numarayla seslenmeyi bırak. Ve ne zaman-dan beri oğlanlar kapıya geliyor?” Sesimin gittikçe yükseldiğini duymuştum. Babam, “Bir süredir,” dedi ve ilk defa konuşmaya katılmış oldu. Sesinde üzgün bir tını vardı ve kararlı gözlerle bardağına bakıyordu. Onu bu kadar üzenin ne olduğunu anlamaya çalışı-yordum. Oğlanların kapıya gelmesi mi? Annemle yine tartışıyor olmamız mı? Yarışmaya katılmayacak olmam mı? Katılırsam ne kadar dayanabileceğim mi? Gözlerini bir anlığına görebildim ve aniden anladım. Benden bunu talep etmek istemiyordu. Gitmemi istemiyordu. Fakat fay-beni sec_12_sayfa.indd 9 17.01.2013 17:
  • 10. 10 dalarını, tek bir gün için bile olsa, inkâr edemiyordu. Annem “America mantıklı ol,” dedi. “Kızlarını buna ikna et-meye çalışan ülkedeki tek ebeveynler bizlerizdir kesin. Bu fırsatı düşün! Bir gün kraliçe olabilirsin!” “Anne. Kraliçe olmak istesem dahi, ki kesinlikle istemiyorum, bölgede bu yarışmaya katılacak binlerce kız var. Binlerce. Ve di-yelim ki bir şekilde kurada çekildim, yine de orada otuz beş kız daha olacak, hiç şüphe yok ki baştan çıkartma konusunda benim hayat boyu sergileyebileceğimden çok daha iyilerdir.” Gerad’ın kulakları dikildi. “Baştan çıkartma ne demek?” Hep bir ağızdan “Hiçbir şey,” dedik. “Yani, benim bir şekilde kazanabileceğimi düşünmek saçma-lık.” Sözümü bitirdim. Annem sandalyesini çekip, ayağa kalkarak masanın üzerin-den bana doğru eğildi. “Biri kazanacak America. Senin de diğer-leri kadar şansın var.” Peçetesini fırlatıp gitti. “Gerad, yemeğini bitirdikten sonra banyo yapacaksın.” Gerad homurdandı. May sessizce yemeğini yedi. Gerad ikinci bir tabak istedi ama yoktu. Kalktıklarında, babam çayını yudumlarken ben de masayı temizlemeye başladım. Saçında yine boya kalmıştı, beni gülüm-seten biraz sarı boya. Gömleğindeki kırıntıları silkeleyerek ayağa kalktı. “Üzgünüm baba.” Tabakları toplarken mırıldandım. “Komik olma kedicik. Sinirlenmedim.” Kolayca gülümseyip, bana sarıldı. “Ben sadece...” “Bana açıklaman gerekmez tatlım. Biliyorum.” Alnımdan öptü. “İşe dönüyorum.” Bununla birlikte, mutfağa gidip temizliğe başladım. Neredeyse hiç dokunmadığım tabağımı bir peçeteyle kaplayıp buzdolabına koydum. Benden başka kimse kırıntıdan fazlasını bırakmamıştı. sec_12_sayfa.indd 10 17.01.2013 17:
  • 11. 11 İç çekip, yatmak için odamın yolunu tuttum. Tüm bu olay beni çileden çıkartıyordu. Neden annem bu kadar üzerime geliyordu ki? Mutlu değil miydi? Babamı sevmiyor muydu? Neden bu onun için yeterli de-ğildi? Topaklanmış döşeğime uzandım, Seçim’i düşünmeye çalışı-yordum. Sanırım avantajlı yönleri de vardı. Bir süre için karnımı iyice doyurmak fena olmazdı. Fakat yarışmayı umursamak için bir sebep yoktu ortada. Prens Maxon’a âşık olacak değildim. Illéa Başkent Raporu’ndan anladığım kadarıyla, heriften hoşlanma-mıştım bile. Gece yarısına kadar, vakit sanki sonsuzmuş gibi geçmek bil-medi. Kapımdaki aynanın karşısına dikilip saçımın bu sabahki kadar iyi gözüktüğünden emin oldum; sonra suratımda renk olsun diye biraz dudak parlatıcısı sürdüm. Annem, gösterileri-mizde ve insan içine çıktığımız zamanlarda kullanmamız için makyaj malzemelerimizi saklamak konusunda çok kuralcıydı ama ben, bu gece olduğu gibi, bazı gecelerde biraz kullanırdım. Elimden geldiğince sessizce mutfağa süzüldüm. Yemekten ar-tırdıklarımı kaptım, çantamı bayatlamaya başlayan biraz ekmek ve bir elmayla doldurdum. Saat geç olduğu için, odama yavaşça geri gitmek çok zordu. Fakat bunları daha önce yapsaydım da sabırsızlanırdım. Penceremi açtım ve küçük arka bahçemize baktım. Dışarıda ay görünmüyordu, yani hareket etmeden önce gözlerimin karan-lığa alışmasını beklemem gerekiyordu. Bahçenin ilerisinde, ağaç evinin gölgesi gecenin içinde belli belirsiz gözüküyordu. Çocuk-ken Kota, gemiye benzesin diye dallarına çarşaf gererdi. O kap-tan olurdu ve ben de onun tayfası. Görevlerim, genellikle zemini paspaslamak ile annemin tavalarına doldurduğum toprak ve çu-buklardan oluşan bir yemek yapmaktan ibaret olurdu. Kota, bir kaşık dolusu toprak alırdı ve omzunun üstünden atarak “yerdi.” sec_12_sayfa.indd 11 17.01.2013 17:
  • 12. Bu benim tekrar paspas yapmam gerektiği anlamına gelirdi ama umursamazdım. Sadece Kota ile gemide olmaktan mutluydum. Etrafıma bakındım. Tüm komşu evler karanlıktı. Kimse beni izlemiyordu. Pencereden dikkatlice çıktım. Hatalı çıkışlar yaptı-ğım zamanlarda karnımda morluklar oluşurdu ama artık kolay-dı; bu, senelerce üzerinde çalışıp geliştirdiğim bir yetenekti. Ve yiyecekleri rezil etmek de istemiyordum. Çimenlerin üzerinden, en sevimli pijamalarımla aceleyle geç-tim. Günümü üzerimdekilerle bitirebilirdim ama pijamalarım kendimi daha iyi hissettiriyordu. Ne giydiğimin önemli olduğu-nu düşünmüyordum ama minik kahverengi şortumun ve dar be-yaz gömleğimin içinde kendimi güzel hissediyordum. Artık, tek elle ağaca çakılı çıtaları tutmakta zorlanmıyordum. Bu yeteneği de geliştirmiştim. Her adım rahatlık sağlıyordu. Ara-da pek fazla mesafe yoktu ama buradayken, evimin gürültüsü sanki kilometrelerce uzakta kalmış gibi hissediyordum. Burada kimsenin prensesi olmak zorunda değildim. Kurtuluşum sayılan küçük kutuya tırmanırken yalnız olma-dığımı biliyordum. Birisi gecenin içinde, en uzak köşede sakla-nıyordu. Nefes alışım hızlandı, elimden bir şey gelmiyordu. Yi-yeceklerimi zemine koydum ve gözlerimi kısarak baktım. Kişi hareket etti, pek işe yaramayan bir mum yaktı. Çok aydınlık sağlamıyordu -evden kimse göremezdi- ama yeterliydi. Sonunda davetsiz misafir konuştu, sinsi bir gülücük suratına yayıldı. “Hey, güzellik.” — Ön okumanın sonu — sec_12_sayfa.indd 12 17.01.2013 17: