1. DOSYA: ÜN‹VERS‹TELER
KALKINMANIN VE MEDENİYETİN LOKOMOTİFİ;
ÜNİVERSİTELER
E⁄‹T‹M B‹R ÜLKEN‹N, M‹LLET‹N, TOPLUMUN GEL‹fiMES‹N‹N EN ÖNEML‹ KAYNA⁄IDIR. ‹Y‹ B‹R
E⁄‹T‹M ALTYAPISI OLUfiTURAN TOPLUMLAR GEL‹fiM‹fi TOPLUMLAR ARASINDA YER‹N‹ ALIRLAR.
GEÇM‹fi‹M‹ZE BAKTI⁄IMIZDA DÜNYA TAR‹H‹NDE ÖNEML‹ YER TUTAN OSMANLI’NIN MEDRESE VE
KÜLL‹YELERE NE DERECE ÖNEM VERD‹⁄‹N‹ GÖRMEKTEY‹Z. BUGÜN BELL‹ TARTIfiMALAR ÜZER‹NDEN
ÜN‹VERS‹TE E⁄‹T‹M‹ VER‹LMEYE ÇALIfiILIYOR. E⁄‹T‹ME KATKISI OLMAYAN TARTIfiMALARDAN KURTULUP
DAHA YAPICI VE ÇÖZÜM ODAKLI TARTIfiMA ALANLARI OLUfiTURULMALIYIZ. TÜRK‹YE GEL‹fiM‹fi ÜLKELER
ARASINDA YER‹N‹ ALMAK ‹ST‹YORSA E⁄‹T‹M ALTYAPISINI ‹Y‹ OLUfiTURMALI VE HER ALANDA ‹Y‹
YET‹fiM‹fi BEY‹NLERE SAH‹P OLMALIDIR. BU BA⁄LAMDA M‹MAR VE MÜHEND‹S DERG‹S‹ OLARAK BU
SAYIMIZDA DA ÜN‹VERS‹TELER‹M‹Z‹ UZMANLARLA DE⁄ERLEND‹RD‹K. KISIR TARTIfiMALARDAN Z‹YADE
ÜN‹VERS‹TELER‹M‹ZDEK‹ SORUNLARI, ÇÖZÜM ÖNER‹LER‹N‹ AKADEM‹SYENLERLE TARTIfiTIK.
28 M‹MAR VE MÜHEND‹S
3. DOSYA: ÜN‹VERS‹TELER
Osmanlı medrese ve külliyelerinden günümüze;
ÜNİVERSİTE EĞİTİMİ,
SORUNLAR, ÇÖZÜM
ÖNERİLERİ
E⁄‹T‹M SORUNU YILLARDIR ÜZER‹NDE ÇOK KONUfiULAN B‹R KONU
OLARAK GÜNÜMÜZE GELD‹. ÖZELL‹KLE SON YILLARDA ÜN‹VERS‹TELER
ÖZEL‹NDE YO⁄UN B‹R TARTIfiMA YAfiANIYOR. ÜN‹VERS‹TELER,
E⁄‹T‹M‹N‹N YETERL‹L‹⁄‹NDEN REKTÖR SEÇ‹MLER‹NE, KILIK KIYAFETTEN
ÜN‹VERS‹TE SINAVINA KADAR HER ALANDA TARTIfiILIYOR. KONUSUNDA
UZMAN KONUKLAR ‹LE M‹MAR VE MÜHEND‹S DERG‹S‹ OLARAK
ÜN‹VERS‹TELER‹M‹Z‹ TARTIfiTIK.
Ömer Faruk Kültür: Dergimizin bu sayı- almak, yani merkeziyetçilik geliyor. Bu geleneğimizdeki karşılığı Külliye’dir. Dar-
sında üniversite konusunu ele alalım iste- konuda bir milletin bünyesine uygun olan ul Fünun son dönemde uydurulmuş bir
dik. Tabi üniversite konusunu ele alırken sistem nedir? Yani bizim geleneğimizde terimdir. Üniversitenin karşılığı aslında
üniversite kavramını irdeleyip mesleki neydi? Bedri Hocam bu konuda daha mü- külliye. Fakat külliye terimini ve üniversi-
plandaki yerini, kavramsal olarak ne ma- tehassıs. Bizim geçmişimizde, yani Os- teyi düşündüğünüz zaman tabi çok fazla
naya geldiğini, bizde nasıl değerlendirildi- manlı’dan gelen üniversite sistemimiz felsefeye, derinine girmek istemiyorum
ğini tartıştıktan sonra mevcut üniversite adem-i merkeziyetçi miydi, yoksa merke- ama gene de bunlar faydalı. Şimdi külliye
sistemimizi değerlendireceğiz. Konuyla il- ziyetçi bir yapısı mı vardı, hem felsefi hem aslında bu manada sadece bugün modern
gili görüşlerini dile getirmek üzere hazır tarihsel bir geri dönüş yapalım. Bu konu- dünyada anlaşıldığı şekilde bir yüksek öğ-
bulunan değerli hocalarımızdan Zeki Çiz- yu daha iyi irdelemiş oluruz. renim kurumu anlamına gelmiyor. Süley-
mecioğlu ile başlayalım efendim. Bedri Gencer: Şimdi şöyle bir arka plan maniye Külliyesi dediğimiz zaman orada
Zeki Çizmecioğlu: Şu anda Türkiye’de elli- bilgisi olarak bir çerçeve sunmakta fayda bugünkü yüksek öğrenim kurumu anla-
den fazla vakıf üniversitesi var ve büyük görüyorum. Acizane ben, Türkiye’de üni- mında medrese o külliyenin sadece bir
sorunlar ortaya çıkarmış durumda. Gerek versite konseptinin bilindiği kanaatinde parçası. Merkezde cami vardır, ondan
akademik, gerek mali, gerek idari sorun- değilim. Bunu test etmesi kolay. Üniversi- sonra kütüphane, medrese, kervansaray
lar olarak YÖK’ün başını ağrıtıyor. Ayrıca te konseptinin derinine inebilmek için en vesaire… Külliye, bütünsel bir hayat tarzı-
eğitimin akreditasyonu meselesi çok kestirme yol etimolojisini irdelemektir. O nın sembolik ve teorik boyutlarıyla, külli,
önemli bir olay. Şu anda bu işi MÜDEK ya- kelime nereden geliyor, kaç parçadan yani evrensel nokta-i nazardan bir bakış
pıyor. Mesela bizim bölümü akredite etti oluşuyor? Bütün kelimeler aslında birden açısının hayata geçirildiği bir kurum de-
ama MÜDEK öyle bir kuruluş ki, o da bir fazla kelimeden oluşuyor. Türkiye’de iki mektir. Bu güne gelirsek…
dernek. Şu anda mühendislik eğitimi ya- yüz tane rektör olduğunu kabul edelim, bu Ömer Faruk Kültür: Kampüs bunu karşı-
pan fakültelerin dekanlarının oluşturduğu rektörlerin size söyleyeceği en fazla, üni- lamaz değil mi?
bir dernek. Bir derneğin eğitimi akredite versite kelimesinin “the universe”den gel- Bedri Gencer: Hayır, hayır. Üniversite ve
ediliyor olması kabul edilemez bir durum. diğidir. Yani “kainat, evren” demek bildiği- külliye dediğimiz şey farklı. Kampus sade-
Ülkemizde şu anda meslekte yeterlilik ku- mize göre. Fakat “universe” de başka bir ce bunun fiziksel mekânı demektir. Şimdi
rumu kanunen kuruldu. Bu kurumu faali- yerden geliyor ki o kavramın derinine in- bu açıdan baktığımız zaman Türkiye’de
yete geçirecek bütün çalışmalar yapılıyor. mek için çok önemli. Üç tane kelimeden üniversite olmadığını rahatlıkla söyleyebi-
Eğitimin akredite edilmesi bu kurum vası- oluşuyor üniversite kelimesi. “Unus”, liriz. Yani evrensel anlamda Türkiye’de
tasıyla olacak. Mimar ve Mühendisler “Versus” ve “Itas”. Unus, bir demek. İngi- üniversite yoktur aslında. Bir de teknik
Grubu da bu meslekte yeterlilik kurumun- lizce’de “one” dediğimiz, “versus” –e doğ- üniversiteler tabiri tamamıyla üniversitey-
da mutlaka üye olarak bulunmalıdır. ru demek, yani bir yere doğru, “Itas” da bi- le çelişen bir tabir, dediğimiz gibi. Üniver-
Ö. F. Kültür: Zeki Hocam konuya YÖK nok- zim -lik, -lık dediğimiz. Bu da efendim, bi- site demek, bütün bilgileri toplayan bir
tasında dikkat çekti. Şimdi YÖK deyince re doğruluk demek, bire doğru, tek tarafa kurum demek. Teknikle üniversite zaten
aklımıza üniversiteleri zapt-u rapt altına doğru itmek demek. Şimdi bunun bizim çelişiyor birbiriyle. Amerika’ya bile baktı-
30 M‹MAR VE MÜHEND‹S
4. Dergimizin dosya konusu ‘Üniversiteler’ ile
ilgili toplantıya;
Yalova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Talip Alp,
İstanbul Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden
Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür,
Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Metalurji
Fakültesi’nden Prof. Dr. Zeki Çizmecioğlu,
Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat
Fakültesi’nden Prof. Dr. Bedri Gencer,
İstanbul Arel Üniversitesi’nden Prof. Dr.
Fevzi Yılmaz,
Yıldız Teknik Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi’nden Prof. Dr. Nizamettin Aydın ve
Prof. Dr. Burhanettin Can ile Mesut Uğur
katılmışlardır.
ğımız zaman, böyle bir şey göremiyoruz meyi hedefler. Türkiye’de üniversitelere Genel olarak eğitim ve
anglo-sakson dünyada. Gidin İngiltere ve baktığımız zaman maalesef bu ikisini de
Amerika’ya, üniversite tüm bilgileri kap- gereği gibi yapamadığını görüyoruz. Üni-
öğretimin iki amacı vardır.
sayandır ki bunun temeline de baktığımız- versitenin genel anlamda iki görevi vardır. Zaten o eğitim ve öğretim
da özellikle Cambridge ve Oxford’da, hü- Bilgiyi aktarmak ve üretmek. Belki tespit- diye ayrılıyor. Eğitim insan
manitiz, yani humans science yatar. Dola- lerim karamsar bir şekilde gözükecektir
yısıyla bu manada felsefi ve evrensel an- ama maalesef Türkiye bu ikisini de yapa- yetiştirmeyi ve aydın
lamda Türkiye’de üniversite var mı dediği- mıyor. Ne aktarabildiğini ne üretebildiğini yetiştirmeyi hedefler,
miz zaman maalesef üniversitenin oldu- görüyoruz.
Burhanettin Can: Şimdi ben bu konuya bi-
öğretim de meslek adamı
ğunu pek söyleyemeyiz. Şu manada, Os-
manlı, yani medrese, skolastisizm dediği- raz daha yukarıdan bakalım diyorum. Yani yetiştirmeyi hedefler.
miz kitaba dayalı bir eğitim, ne derece Türkiye’nin ana sorunu, Türkiye’de millete Türkiye’de üniversitelere
içinde yaşadığı dünyanın ihtiyaçlarına kar- rağmen kurulmuş olan sistemdir. Üniver-
şılık veriyor? Şunu söyleyebiliriz, medre- siteler de millete rağmen kurulmuş bir baktığımız zaman maalesef
senin özelliği skolastik metodu, eleştirile- sistemdir. Bunun ana tezadı budur; mille- bu ikisini de gereği gibi
bilir ama öğrettiği şeyi çok iyi öğretirdi ve te rağmen kurulmuş sistem, milletle kar-
yapamadığını görüyoruz.
bir şekilde hayatla irtibatını kurardı ama şı karşıya ve çatışma halinde. Darbelerin
bugün biz o gelenekten kopmuşuz. O yüz- arkasında bu zihniyeti görebiliyoruz. Üni-
den de Türkiye’de malum düşüncede bel- versitenin kontrolden çıktığı, yani kontrol cak. Yani Üniversitenin merkeziyetçi mi
li ve kalıcı bir düşünce ilim de maalesef derken arzulanan insan unsurunu yetiş- adem-i merkeziyetçi mi olması lazım?
çıkmıyor. Şimdi bu manada üniversite bir tirmemeye başladığı andan itibaren bir Bedri Gencer: Şimdi şöyle bakın, merkezi-
kere konsept olarak evrensel bir vizyona zapt-ı rapt altına alma girişimi. Altmış bir yetçilikle adem-i merkeziyetçilik birbirine
dayanmıyor. Eğitim genelde resmi ideolo- anayasasında bu var, seksende bu zirve zıt olarak algılanan kavramlar. Aslında bu
jinin amaçlarına hizmet edecek şekilde noktaya çıkıyor. Yapıyı kontrol altına ala- kavramlar birbirini tamamlayıcı şeylerdir.
tasarlanmış bir şey olduğu için üniversite cak bir oluşum söz konusu. Bugünkü sı- Yani Osmanlıdan şöyle bir örnek vereyim,
de maalesef felsefi anlamından çok uzak. kıntılarımızın, tartıştığımız konuların ar- Osmanlı hem merkeziyetçiydi hem adem-
Bu yüzden üniversite, kısmen hâkim ide- kasında bu ana tezat var. Bu ana tezat or- i merkeziyetçiydi. Dolayısıyla buradaki
olojinin üretilmesine yarayacak bir kurum tadan kalkmadıkça bu sıkıntılarımız de- YÖK gibi bir kuruma bir koordinasyon an-
olarak, kısmen mesleki, meslek erbabı vam edecektir. Bunu bilmemizde fayda lamında ihtiyaç var. Fakat bugün mesela
yetiştirecek bir kurum olarak kaldı. Üni- var. İTÜ gibi bir üniversite 250 milyon dolar gi-
versitenin, daha doğrusu genel olarak Ö.F.Kültür: Şimdi kavramsal olarak bütün bi bir bütçeden bahsediyor. 250 Milyon do-
eğitim ve öğretimin iki amacı vardır. Zaten üniversiteleri bir noktada, bunu gözetle- lar ne demek? Gerçi bu Amerika’ya göre
o eğitim ve öğretim diye ayrılıyor. Eğitim yen, denetleyen, zapt-ı rapt altına alan yine küçük bir bütçe ama Türkiye’deki
insan yetiştirmeyi ve aydın yetiştirmeyi he- YÖK gibi bir kuruluş gerekli mi, gereksiz üniversitelere göre çok büyük bir bütçe.
defler, öğretim de meslek adamı yetiştir- mi, onu irdeleyebilirsek daha güzel ola- Şimdi siz İTÜ gibi bir üniversiteyi nasıl
EYLÜL-EK‹M 2010 31
5. DOSYA: ÜN‹VERS‹TELER
YÖK’ün standart kurallarıyla yönetebilirsi- değil bütün eğitim kurumlarımızın hatta olamaz mı? Olması gerekir. İmam-ı Azam
niz? Bu her yer için geçerli. Şimdi Muş’u birçok devlet kurumlarımızın en büyük zamanının İmam-ı Azam’ıydı ama her
idare edecek kanunlarla İstanbul aynı mı eksiği hedefsizliktir. Şimdi tanzimattan devrin kendine göre bir İmam-ı Azam’ı ol-
olmalı? Bu her anlamda, sadece üniversi- beri Türkiye dışarıya yüksek tahsile talebe ması gerekir. Bizde de, yani yenilikçilik ta-
te değil, Türkiye’nin genel yapılanmasıyla gönderir ama ne için gönderdiğini hiçbir kip etmemiz gereken bir hedef olmalıdır.
ilgili, yani merkeziyetçilik ve adem-i mer- zaman tarif etmemiştir. Fevzi Yılmaz: Herhalde üniversitelerimiz-
keziyetçilik kavramlarını kırk katır mı kırk Burhanettin Can: Hocam müsaadenizle de Avrupa ve Amerika’da verilen yapılan-
satır mı gibi karşı karşıya getirmek yanlış. burada bir şey arz edeyim, yurtdışına gön- ma ile demokratikleşmeyi birlikte yürüte-
Ömer Bey: Talip Hocam da burada birkaç derdiklerimizin tezleri böyle de yurt içeri- medik ve sentezleyemedik. Akademik ve
şey ilave etmek istiyor sanırım. Kendisini, sinde, sosyal alanı bilmiyorum ama mü- idari yapılanmalarla üniversitelerimize
dinleyelim, evet hocam. hendislik dallarında, teknik dallarda yapı- moral yüklenmelidir. Küresel vizyon yaka-
Talip Alp: Ben müsaade ederseniz sözle- lan mastır ve doktora tezlerinin yüzde ka- lanmalıdır. Yerel değerleri koruma uğru-
rime bir hadis-i şerifle başlamak istiyo- çı bu ülkenin sorunlarını çözmeye yöne- na özgürlükler bastırılmamalıdır. Dinamik
rum, buyruluyor ki; “ümmetimin içinde iki lik? Bence bu çok ciddi bir soru. ve dışa açık olmalıyız. Üniversitelerimizin
sınıf insan vardır, bunlar salih olursa in- Talip Alp: Malumunuz, kardeşimiz de dile ana operasyonları sorgulanmalıdır. Öğre-
sanların tamamı ıslah olur. Bunlar ifsat getirdi, bugün üniversitelerimizde ar-ge, tim ve araştırma misyonunu ilişkilendir-
olursa, bozulursa, bütün insanlar bozulur. çok özel bir gayeye mahsustur. Ben, mi- mek, programlara daha etkin uluslar ara-
Bunlar alimler ve idarecilerdir.” Tabii ikisi sal, yardımcı doçentim, hızla yükselmek sı yapı kazandırmak ve öğrencilere fırsat-
de insandır. Demek ki bizim meselemiz istiyorum, kendime bir konu seçiyorum, lar yaratmak, yeni teknolojilerin devreye
insan unsurudur. İnsanı nasıl yetiştirece- yayın yapacağım. O yayını başardığım za- sokulduğu daha yaratıcı stratejiler geliş-
ğiz, nasıl talim ve terbiye edeceğiz? Kar- man doçent oluyorum. Sonra profesör ol- tirmek, yüksek öğretime gençlerin çoğu-
deşlerimiz her iki unsura temas ettiler. mak için gayret ediyorum, birkaç yayın ya- nun girmesine imkân vermek ve araçları-
Bugün bizim eğitim sistemimiz ilk mek- pıyorum, profesör oluyorum. Bundan son- mızı hizmetini verdiğimiz yerel ihtiyaçlara
tepten üniversite sonuna kadar laiktir, işin ra yapacak bir şey kalmıyor, yapmasan da yönlendirmek ana hedef olmalıdır. Ben bu
talim yönüne bir miktar önem verilir ama oluyor. Yani dünya bugün neden bahsedi- çalışmayı dünya gazetesinde yayınladım
terbiye yönü yoktur. Terbiye daha çok aile- yor? Yenilikçilikten. Sürekli ihtiyaçlar do- geçen yıl. İki unsur bizi umutlu yapmakta-
ye bırakılmıştır. Belki bugünkü tabirle ğuyor. Her şeyin daha iyisi yapılabilir. Bu dır. Üniversiteler bilgi ekonomisinin mo-
STK’lara bir vazife düşüyor. Toplum bu da bizim inancımızda mevcut. Kuran-ı Ke- torudur. Bu herkesin ona yatırım yapması
eksiği gediği biraz gidermeye çalışıyor rim ne diyor? “Her ilmin, erbabın üstünde için istek doğurur. Akademi ve endüstri
ama olmuyor. Çünkü kâmil insan olma bir alim daha vardır” diyor. Yani bundan arasında somut işbirliği tesis edilmelidir.
hedefimiz vazgeçilmez bir hedef olmalıdır. daha büyük âlim olmaz diye bir kavram Ö.F.Kültür: Şimdi iş geldi bu kadar üniver-
Evet, kemale ulaşmak çok zordur, teorik- yok. Cenab-ı Hak her zaman daha iyisini site gerekli mi değil mi konusuna. Ben bu
tir ama bunu hedef olarak seçmeliyiz. İn- yaratmaya kadirdir. Biz kendimiz tabi konuyla ilgili araştırma yaparken baktım
san hem kendine böyle bir hedef seçecek, İmam-ı Azamı çok seviyoruz. Hakikaten lisede okuyan öğrenci sayısı ne kadar.
bir de milli hedefler olacak, devletin de çok büyük muazzam bir alim. Fakat Yaklaşık 500-600 bin kadar. Meslek yük-
hedefleri olacak. Sadece üniversitelerin İmam-ı Azam’dan daha büyük bir alim sekokuluyla beraber üniversitelerin kon-
32 M‹MAR VE MÜHEND‹S
6. Üniversitelerimizde Avrupa lü konuşmak gerek. Biri az konuşmanın
faziletleri üzerine 5 saat konuşmuş. Pey-
ve Amerika’da verilen gamberin ümmeti olarak bu konuda daha
yapılanma ile fazla hassasiyet göstermeliyiz. Ameri-
demokratikleşmeyi birlikte ka’da kelime ekonomisi diye bazı kurslar
duydum ben. İşadamlarına yönelik. Mese-
yürütemedik ve la yüz kelimeyle anlatılan bir şeyi on keli-
sentezleyemedik. Akademik meyle anlatmaya yönelik. Böylelikle en az
ve öz olarak anlatmaya yönelik. Şimdi bir
ve idari yapılanmalarla kere Fevzi hocam külliye ve kampus ben-
üniversitelerimize moral zetmesini yaptı, zahiren benzerlik olsa bi-
yüklenmelidir. Küresel le aslında işin özünde çok büyük bir fark-
lılık var. Keza bugünkü YÖK v.s. Burhanet-
vizyon yakalanmalıdır. Yerel tin hocamın bahsettiği totaliter mantıkta
değerleri koruma uğruna bir külliye ama o eski külliyede ahlaki ve
iradi bir tek cihete yönelme varken bu
özgürlükler bastırılmamalıdır.
ulus devletlerde bu total ideolojilerin em-
Dinamik ve dışa açık pozesi şeklinde gerçekleşti. Dolayısıyla
olmalıyız. çok büyük fark var. Bu üniversitede batıyı
örnek alma noktasına gelince, tabii ki hik-
met müminin yitiğidir. Biz Amerika’nın Al-
manya’nın aklın yolu birdir düsturunca
sağduyu gereği buldukları şeyleri almalı-
yız. Fakat Amerika gibi her manada onu
tenjanı da 600 bin. Yani bu durumda ne kısmının bulunduğu yerde 7-8 tane vardı. örnek almak yanıltıcı olur. Mesela batıda
oluyor, şöyle aşağı yukarı, kabaca fotoğra- Yani orada sanayi üniversiteleri talep edi- bir düstur vardır; “ya yayın yap ya yok ol”.
fı görecek olursak, liseye gelen herkese yor. Şimdi bizde böyle bir şey yoktur. En büyük
biz, üniversiteye gitme imkânı sunmuş Nizamettin Aydın: O doğru. Gelişmiş ülke- alimler, ya eser vermemiştir, ya tek eser-
oluyoruz. Peki, fabrikada kim çalışacak? lerde üniversitenin kuruluş amacı endüs- le tarihe geçmiştir. Bizde az ve öz olmalı-
Usta kim olacak? İşçi kim olacak? Yani trinin gelişimi. Ama Türkiye’de üniversite- dır. Dolayısıyla, ikinci olarak şuna dikkat
benim bildiğim eskiden beri bir toplumun nin kuruluş amacı ideolojik. Yeni üniversi- çekmek istiyorum, biraz önce bahsettiği-
yönetici kısmı yüzde onudur. Hepsini iyi telerin açılmasının ana sebeplerinden biri miz üniversite kavramında, esasen dünya
yetiştirirseniz sonuç alırsınız. Ama hepsini o toplumları dönüştürmek. Daha geri kal- tarihindeki onun keskin ifadesini Hz. Ali
iyi yetiştirdiğinizi varsayarak bu olguyu mış, batılı olamamış ülkelere, bu hayat vermiştir malum: “ilim cahillerin çoğalttı-
görmezden gelirseniz yanılırsınız. tarzını aktaracak bir ajan olarak görüyor ğı bir noktadır.” Onun da Besmele’nin ba-
Nizamettin Aydın: Konuyu daha genel bir rejim onu. şındaki b harfinin altındaki nokta olduğu
çerçeve içine almak için buraya ben de Fevzi Yılmaz: Şimdi bakın, dünyadaki deği- söylenir. Yani aslında Kuran-ı kerimde
küçük bir katkıda bulunmak isterim. şimi yakalamak lazım. Artık küresel insan ulum, yani ilimler diye bir kavram yoktur.
Problemlerimizden bir kısmı ideolojik. Bu yetişiyor. Yani ortak kültür oluştu. Şimdi El ilim vardır. Bizim bugün modern dün-
çok iyi ortaya kondu. Örnekleri de verildi. öyle bir üniversite yelpazesi oluştu ki dün- yada, sosyal bilimler ve fen bilimleri diye
Yeri de gelmişken şunu söylemek isterim, yada, bütün Türkiye’de de yansıması var. ayırdığımız tüm ilim dalları, mesela, fizik,
hani bu daha çok su kaldırır denir ya, da- Bir devlet üniversiteleri, iki vakıf üniversi- kimya, astronomi, diğer taraftan tıp hukuk
ha çok üniversite açılması gerekir bence. teleri, üç özel üniversiteler, dört şirket felsefe. Bütün bunlar geleneksel dünyada
Ama en büyük problem şu, bu üniversite- üniversiteleri, beş yeni bilgi teknolojilerini tek kavramla ifade ediliyordu; hikmet. Ye-
de kim eğitim verecek? Bu büyük bir soru. kullanan üniversiteler. Uzaktan eğitim, rine göre tıp yerine göre hukuk yerine gö-
Mesut Uğur: Ben üniversitelerin tarihini ikili eğitim, vesaire. Mesela MIT, Singa- re fizik anlamına geliyordu. Şimdi mesela
bilmiyorum. Ama en azından tahsil yaptı- pur’da, Çin’de şube açıyor. İşte bu kaplan bizde hekim kelimesi malum, bir de ha-
ğım İsviçre’de gördüğüm kadarıyla üni- eğitim kurumunun 500 bin öğrencisi var. kim var. Dolayısıyla insanlar tek bir cihet-
versite sayısındaki artış sanayi talebine Şimdi mezunun istihdamı konusuna ge- ten birbirlerine bakıyorlardı birbirlerini
endekslenmiş vaziyette. Sanayi talep edi- lince, siz hangi üniversiteden mezun olur- anlıyorlardı. Bunun en son örneği İsmail
yor. Bizde öyle değil. Buradaki talep kim- sanız olun, iyi yetişmişseniz, donanımınız Gelenbevi. 18. Asrın sonunda yaşamış, bü-
den gelmeli? Konuşuldu mesela bölgele- varsa, yabancı dil gibi, bilgisayar kullanımı yük bir İslam alimi. Büyük bir matematik-
rin seçilmesi. Okuduğum yer Batı İsviç- gibi, siz küresel bir aktör olarak iş bula- çi ve mühendis. Ömrü yoklukla geçmiş
re’ye yakın bir yerdi, mikroteknoloji-saat caksınız. Eğitim vermek ayrı şey, istihdam adamın. Hatta Fransızlar diyor ki böyle bir
teknolojisi ve ölçüm aletlerinin yoğun ol- sağlamak ayrı. Zaten şimdi vazgeçildi o iş- adam Fransa’da olsa ağırlığınca altın
duğu yerde, o kısımda 4-5 tane mikrotek- ten, istihdamı kişi kabiliyetiyle kendisi ederdi diyor. Niçin İsmail Gelenbevi örne-
noloji bölümü vardı, doğu kısmında ise 1 karşılayacak. Böyle bir değişim, dünyada ğini verdim? Bugün bilgi parçalandığı, o
tane vardır. Yüzde 65’i almanca konuşan böyle bir durum var. bütüncül bakış açısını kaybettiğimiz için
kısım olmasına rağmen o tarafta tek bir Bedri Gencer: Evet, şimdi konuşulacak herkes farklı ilim dallarına mensup, birbi-
tane mühendislik okulu vardı. %30’luk çok konu var fakat zaman kısıtlı. Az ve öz- rinin hasmı duruma gelmiş.
EYLÜL-EK‹M 2010 33
7. DOSYA: ÜN‹VERS‹TELER SÖYLEfi‹
Prof. Dr. Oğuz Borat:
“SOSYAL BİLİMLERE
GEREKEN DEĞERİ VERMELİYİZ”
TÜRKİYE’DE SÜREKLİ OLARAK TEKNİK ADAM YETİŞTİRMENİN ÇOK ÖNEMLİ KATKILARI OLACAĞINA
İNANILDIĞINI BELİRTEN PROF. DR. OĞUZ BORAT, “HER YERE ÇAM AĞACI DİKMEMİZE BENZER BİR
DURUM VAR ORTADA. SÜREKLİ OLARAK TEKNİK ELEMAN YETİŞTİRMİŞİZ VE
CUMHURBAŞKANLIĞINA BİLE TEKNİK ADAMLARI LAYIK GÖRMÜŞÜZ. BU ELBETTE GÜZEL BİR
YAKLAŞIM AMA AYNI ZAMANDA EKSİK BİR ALGILAMA. SOSYAL BİLİMLERE DE ÖNEM VERMEMİZ
GEREKİYOR” DEDİ. PROF. DR. OĞUZ BORAT İLE EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ EKSİKLİKLERİ VE YAPILMASI
GEREKENLERİ KONUŞTUK.
SÖYLEŞİ: EMRE YELDEN / FOTOĞRAF: HASAN KURT
Bu söyleşideki amacımız, Türkiye’de üni- anlayışla bu ilerlemeyi kaydetmek müm-
versitelerin ne durumda olduğunu ve na- kün değildir. Son zamanlarda gündeme
sıl olması gerektiğini kendi kültürel de- gelen stratejik planlamayı bu anlamda ol-
ğerlerimize göre tespit etmek. Ön planda dukça iyi buluyorum. Stratejik planlamada
tuttuğumuz soru “kültürel değerlerimiz üniversitelerin misyonu, vizyonu, hedefle-
açısından birikim sahibi bireyleri mevcut ri, projeleri belirlenip birkaç sene boyunca
eğitim sistemiyle yetiştirebiliyor muyuz?” izlenmeye çalışılıyor. Bu süreçte öğrenci-
sorusu. Bir diğer mesele ise her kesim- ler, öğretim üyeleri ve personeli de kapsa-
den insanımızın çocuklarını ya devlet üni- yan iç paydaşlar tarafından bir denetim
versitelerine ya da maddi imkânlar el ve- uygulanıyor. Dış paydaş olarak ise veliler
rirse vakıf üniversitelerine göndermek ve mezunlara ilaveten iş piyasası da bu
üzere büyük bir gayret içinde olmaları. Siz sürece dâhil oluyor. Türkiye’nin benimse-
bu talebi nasıl değerlendiriyorsunuz? diği Bologna süreci kapsamında bazı üni-
Bu durumu irdelemek için Türkiye Cum- versitelerimizde bu hareket yerleşmeye
huriyeti’nin kuruluş yıllarına bakmamız başlamıştır. YÖK tarafından başlatılan ve
gerekir. O yıllarda orta yaş grubunun bü- desteklenen bu süreci benimsiyoruz. Özet
yük bir kısmı savaşlarda ölmüştü. Dolayı- olarak, bizim üniversitelerde olmasını is-
sıyla bilgiyi henüz alamayacak olan du- tediğimiz yapı şeffaf, maddi ve idari özerk-
rumda olan çok genç bir kesimle bilgiyi doğru bir adım atılmıştır fakat bu yapılır- liğe sahip, topluma hesap verebilen yapı-
aktaramayacak durumda olan çok yaşlı ken de bir başka hataya düşülmüş, homo- dır. Ayrıca aidiyet şuurunun oluşturulma-
diğer bir kesim ortaya çıktı. Cumhuriyetin jenize, merkeziyetçi bir yapı benimsen- sını da öncelikli konular arasında görüyo-
başından beri ekonomik potansiyele göre miştir. Daha önceden var olan özerklik rum. Diğer yandan özellikle vakıf üniversi-
eğitime destek verilmeye çalışılmıştır. ortadan kalkmış, üniversitelerin kendi telerinin kendi elemanlarını destekleme-
Bunun sonucunda eğitim yükselmeye akademisyenlerini ataması gibi imkânları leri ve yeni elemanları yetiştirmeleri gere-
başlamıştır. Fakat burada dikkat edilecek ellerinden alınmıştır. Tabii, üniversiteler kiyor. Bilindiği gibi üniversitelerimizde ye-
husus gözden kaçmıştır; esas olarak yük- tamamen tepeden, tek elden yönetilebilir tişmiş insan gücü yeterli değildir. Bu ek-
seköğretimin ön planda tutulması gere- gibi bir düşüncenin ürünü olan bu durum, sikliğin giderilmesi gerekiyor.
kirdi. Fakat bu yapılmamış, ilköğretime bugünkü yükseköğretim sistemini ortaya
yatırım yapılmıştır ve kaynaklar verimli çıkarmıştır. Hocam bu bahsettiğiniz konular yukarı-
kullanılamamıştır. Yetişmiş insanlar yok- Dünyadaki gelişmelere ve üniversite yapı- dan yapılacak bir planlamayı gündeme
ken, kaliteli eğitmenler yokken kaynaklar larına bakıldığında ise üniversitelerin bir- getiriyor. Devletin bu planlamayı üstlen-
ilköğretime aktarılmıştır. Başka ülkelerde birlerine nazaran çok büyük farklılıklar miş organları var fakat yukarıda çok fark-
ise önce yükseköğretim güçlendirilerek içerdiğini, mali ve idari bakımdan özerkli- lı sıkıntılar dile getiriliyor. Dolayısıyla, bu
kaliteli akademisyen yetiştirilir ve bunlar ğe sahip olduğunu, girdi bakımından değil aşamada YÖK’ün yapısı tartışmaya açılıyor
vasıtasıyla ilk ve orta öğretimin kalitesi ar- çıktı bakımından ele alındığını görüyoruz. ve “YÖK’ün üniversitelerle ilişkilerinde
tırılır. Son dönemlerde biz de bu ekole Dolayısıyla Türkiye’nin de yapması gere- YÖK nerede konumlandırılmalı” sorusu
yaklaşmaya başladık. 80’lerde buraya ken şey bu yapıyı kurmaktır. Fakat mevcut akla geliyor.
34 M‹MAR VE MÜHEND‹S
8. Bir defa bizim yükseköğretim sistemiyle
ne yapmak istediğimizi, bu konuyla neden
bu kadar uğraştığımızı soracak olursak
bunun cevabını geçmişte aramamız gere-
kir. Osmanlı döneminde Enderun gibi ku-
ruluşlara bakıldığında seçilerek alınan in-
sanların eski tabirle “kalbi selim” kimse-
ler olmasına azami dikkat edildiğini, birey-
sel, kişisel gelişimin ön planda tutulduğu-
nu görürüz. Bu sürecin ardından “aklı se-
lim” noktasına ulaşan kimseler ise devlet
işlerinde görev alırlardı. Burada önem ka-
zanan bir olguya dikkatinizi çekmek istiyo-
rum. Bugün her ne kadar sanayi toplumu
olduğumuz yönünde bir yaklaşım mevcut-
sa da aslında toplumun iş gören kesimi
yüksek oranda hizmet sektörüne kaymak-
tadır. Bunun nedeni ise üretimde otomas-
yon sürecidir. Dolayısıyla toplumun her
kesiminden insan, gün geçtikçe “elit taba-
kanın” iş alanlarına yönelmektedir. İşte
burada “bilgi toplumu” kavramı önem ka-
zanıyor. Bu kavram en basit ifadeyle, top-
lumun tüm kesimlerinde bilgi ve görgü
seviyesinin yükselmesini ifade ediyor. Do-
layısıyla şu anda üzerimize düşen şey, bu
kültürün toplumun tüm fertlerine veril-
mesini sağlamaktır.
Bu yaklaşımın günümüzdeki adı “hayat
boyu öğrenme”dir. Yani örgün eğitim, artık
yetersiz kalmaktadır. Bunu hayata yayma
ihtiyacı ortaya çıkmıştır. İnformal dediği-
miz öğrenme modelini ön plana çıkarma-
mız gerekiyor. Aksi halde iş hayatında gi-
derek artan rekabet ortamında bireyin tu-
tunması mümkün görünmüyor. Göz ardı
edilen bir diğer husus ise günümüzde işi-
nin gerekliliklerine hakim olmasına rağ- PROF. DR. O⁄UZ BORAT
men bunu belgelendirememiş, “alaylı” ta-
bir edilen iş erbabının belgelendirilmesi 1942 y›l›nda Turgutlu'da do¤du. ‹lk ve orta ö¤retimini Turgutlu'da, liseyi
meselesidir. Esasında bu da yaygın öğre- Manisa'da tamamlad›. ‹TÜ Makine Fakültesi'nden Ekim 1965 döneminde mezun
oldu. 1968 y›l›nda ‹TÜ'de Doktoras›n› tamamlad›. 1973 de doçent ve 1983 de pro-
nimin konuları arasındadır. Dünyada gör-
fesör ünvan›n› ald›.
düğümüz gelişmeler bu yöndedir. Türki-
1965-1981 ve 1992-1997 y›llar›nda ‹TÜ Makine Fakültesi ile Uçak ve Uzay Bilimleri
ye’nin son yıllardaki eğilimi de bu yönde- Fakültesi'nde, 1971-1972 de Kaliforniya Üniversitesi-Berkeley, 1979-1983 de
dir. Avrupa Birliği sürecinin Türkiye’ye Garyounis Üniversitesi-Bingazi, 1983-1986 da Uluda¤ Üniversitesi-Bursa, 1986-
yansıyan olumlu yanlarından biri de bu 1992 ve 1997-2001 de Marmara Üniversitesi-‹stanbul, 2001-2003 de KAA Üniver-
alanda yaşanan değişikliklerdir. Kültürü- sitesi-Cidde'de ö¤retim üyesi olarak çal›flt›.
müz göz önüne alındığında değişimi yuka- Üniversitelerde Bölüm Baflkan›, Dekan Yard›mc›s›, Dekan, Rektür,Yönetim Kurulu
rıdan bekleyen, merkezi yapının tavrına Üyesi, Senatör olarak idarî görevler ald›. 1977-1979 ve 1988-1990 da TÜB‹TAK
göre duruşunu belirleyen bir sosyal yapıya Çevre ile Bilim Adam› Yetifltirme Grubu Yürütme Komitesi üyeliklerinde, 1988-
sahip olduğumuz görülür. Dolayısıyla bu 1990 Millî E¤itim Bakanl›¤› Projeler Dairesi Baflkanl›¤›'nda, keza Türk Motor
“idareye biat” prensibi, üyelik sürecinde Sanayi ve THY yönetim kurulu üyeliklerinde bulundu.Halen ‹stanbul Ticaret
Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekan› olarak görevini sürdürmektedir.
yukardan alınan tedbirlerle topluma ulaş-
"Mekatronik, Seramik Kaplama, Metanollü Yak›tlar, Uçak ve Helikopter ‹malat›,
maya başladı. Artık gündemlerimiz ara-
Hava Kirlenmesi, Yayg›n E¤itim, Endüstriyel Okullar" gibi 29 projede yürütücü
sında hayat boyu öğrenme diye bir şey var. ve/veya araflt›rmac› olarak görev ald›. 15 doktora tezi ve çok say›da lisans ve yük-
İkinci konu ise toplumumuzda yükseköğ- sek lisans tezi yönetti. 25 kitap ve 89 bilimsel yay›n› mevcuttur. Evli ve üç çocuk
renime olan talep fazlalığıdır. Toplumu- babas›d›r.
muzda ebeveynler çocuklarını yükseköğ-
EYLÜL-EK‹M 2010 35
9. DOSYA: ÜN‹VERS‹TELER
Daha önceden var olan
özerklik ortadan kalkmış,
üniversitelerin kendi
akademisyenlerini ataması
gibi imkânları ellerinden
alınmıştır. Tabii,
üniversiteler tamamen
tepeden, tek elden
yönetilebilir gibi bir
düşüncenin ürünü olan bu
durum, bugünkü
yükseköğretim sistemini
ortaya çıkarmıştır.
renime gönderebilmek için toprağını sat- üniversitelere sahip ülkelere bakıldığında, benimsenmesi daha tatmin edici sonuçla-
mayı, tüm varlığını ortaya koymayı, hatta öğrencinin ilköğretimden itibaren aldığı rı beraberinde getirecektir diye düşünüyo-
işini kaybetmeyi bile göze alıyor. Peki bu- notların muhafaza edildiğini ve gitmek is- rum. Çünkü üniversite insan gücüne ve
nun nedeni nedir? Elbette bir anne-baba tediği üniversitenin bu notları da dikkate altyapıya dayanan bir yapı olmakla birlikte
olarak canı-ciğeri olan evladı için daha iyi alarak öğrenci alımı gerçekleştirdiğini gö- çevreyle sürekli bir etkileşim halindedir.
bir gelecek arzuluyor. Zira dünya genelin- rüyoruz. Bu da eğitime bütüncül yaklaşım Özellikle mesleki açıdan bu iletişim hat
deki istatistiklere bakıldığında gelir sevi- kazandırıyor. Bence bunu da tartışmaya safhadadır. Dolayısıyla üniversitelerin açı-
yesiyle eğitim düzeyi arasında bir paralel- açmamız gerekiyor. Özetleyecek olursak, lışı sırasında araştırma ya da eğitim üni-
lik dikkat çekiyor. Türkiye’de yükseköğretime giriş sistemi versitesi şeklinde bir ayrımı öngörmek ye-
Peki, bu kadar ilgi gören yükseköğretime değiştirilmeli ve üniversiteler bu konuda rine yerel dinamiklerin akışına göre tavır
geçişte nasıl bir yol izlenmesi gerekiyor? yetkili kılınmalıdır. almak ve bunu işleyen etkileşim sürecinin
Bana göre öğrencinin örgün eğitim süre- doğasına bırakmak daha makul bir yakla-
cinde aldığı puanların bir değerlendirme- Üniversitelerin mesleki eğitim alanındaki şımdır. Mevcut insan gücünü, altyapı du-
ye tabi tutulması gerekiyor. Örneğin, bu önemi çok büyük. Üniversitelerin bir de rumunu ve çevre koşullarını titizlikle de-
puanların değerlendirme neticesine bireysel gelişime katkısı bakımından de- ğerlendirdikten sonra hedeflerin belirlen-
%40’lık pay verilebilir. Örgün ya da yaygın ğerlendirilmesi söz konusu. Günümüzde mesi gerekir.
eğitim gördüğü ortaöğretimden mezun verilen eğitim ağırlıklı olarak bir kitle eği-
olduğu sırada ise kendisine bir uluslar timi. Artan kitlelerin öğrenimi meselesi Peki Hocam, üniversitelerimizin özellikle
arası mezuniyet belgesinin verilmesi ge- ise vakıf üniversitelerini gündeme getirdi. teknik alanlarında öğrenim gören öğren-
rekir. Bu belgedeki başarı puanına da yine Artan üniversiteler ise salahiyet sahibi öğ- cilerin sosyal anlamda bazı eksiklikleri
%40’lık bir pay verilebilir. ÖSYM’yi tama- retim üyelerine duyulan ihtiyacı arttırdı. duyumsadığını öne süren bir yaklaşım var.
men kaldırmaya da gerek yok; düzenle- Bu zincirleme etkileşim de ise üniversite- Buna göre, sosyal bilimler sahasına giren
nen sınava %20’lık bir pay verelim. Tabi lerdeki araştırma faaliyetlerini zayıflata- bölümlerde bireylerin ifade kabiliyetinin
burada dikkat edilecek husus, okullar rak yavaş yavaş eğitim üniversitesi mahi- ve sosyal becerilerinin daha gelişmiş ol-
arası seviye farkıdır. Bu değerlendirme yeti kazanmasına neden oluyor. Bu ba- masına karşılık, teknik alanlarda öğrenim
notlarının ulusal seviyede değerlendiril- kımdan üniversitelerin açılış safhalarında gören bireyler bir çeşit asosyalleşmeye
mesine gayret etmek lazım. Örneğin aynı araştırma üniversitesi-eğitim üniversitesi maruz kalıyor. Bu engeli ortadan kaldıra-
anda gerçekleştirilen bir matematik sına- gibi bir ayrıma gitmek doğru olur mu? bilmek için tüm alanlarda okutulması ge-
vı, Türkiye genelinde matematik kültürü- Bu konuda yine merkeziyetçi anlayıştan reken bazı dersler tayin edilebilir mi?
nü tanımlamamızı da kolaylaştıracaktır. bahsetmemiz gerekiyor. Üniversitelerin Dünyada buna örnek gösterilebilecek mo-
Dolayısıyla öğrencileri çeşitli alanlarda açılışı sırasında kaynaklar yeteri kadar ve- dern uygulamalar var mıdır?
ulusal seviyede test etmek çok önemlidir. rimli kullanılamamış olabilir, amaçların Elbette bahsettiğiniz durum bize özgü bir
Bunun yaratacağı rekabetçi ortamın ku- tespitinde hatalar olabilir. Tüm bu konula- sorun olmadığından dünyanın çeşitli ülke-
rumların kalitesini de yükselteceğini dü- rın idaresini Ankara’dan yürütmek kolay lerinde bu konuyla ilgili alınmış bazı ted-
şünüyorum. Üniversitelerin öğrenci alım- değildir, mümkün de değildir. Üniversite- birler mevcut. Bolonga modeli dediğimiz
larında kendi standartlarını belirleme yet- ler açılırken bölgesel dinamiklerin irde- model de bu konuya yönelik tavrı olan bir
kisi de bir diğer önemli husustur. Gelişmiş lenmesi, yerel ihtiyaçlara yönelik stratejin yaklaşımdır. Yine Amerika’nın pek çok
36 M‹MAR VE MÜHEND‹S
10. Felsefe, sosyoloji, nacağına inanıyorum ve hazırladığım ka-
nun teklifinde de Sosyal ve Ekonomik Bi-
psikoloji, hukuk gibi
limler Araştırma Kurulu’nun bu konseyin
sahalara yönelmemiz sekretaryasını yürütebileceğine dair bir
gerekiyor. Zaten dikkat not düşmeyi de ihmal etmedim. Tıpkı TÜ-
ederseniz bu bölümlerin BİTAK örneğinde olduğu gibi. Tabii burada
hedeflenen şey çok büyük, dev kurumların
puanları da yüksektir. Yani
teşekkülünü sağlamak değildir. Bahsedi-
halk bir tür sezgi ile len kurumun kadrosu belki en fazla 50 ki-
durumu kavramış ve tercih- şilik olacaktır. Esas gaye ise fonksiyonla-
lerini bu duruma göre rını yitiren mevcut kurumların yeniden iş-
leyişini sağlamaktır.
belirlemeyi başarmıştır.
Netice itibariyle sosyal Yabancı dil eğitimi konusunda sürüp giden
alanlarda ciddi bir eksiklik tartışmalar hala bir son bulmuş değil. Son
mevcuttur ve bu konularda adımda insanların yabancı dil eğitimi ya da
yabancı dilde eğitim seçenekleri arasında
bazı çalışmaların
sıkışıp kalmış durumda. Bu konudaki gö-
yürütülmesi gerekmektedir. rüşlerinizi de alabilir miyiz?
Cumhuriyet döneminde batının da etkisiy-
le taklitçi bir anlayış doğmuştur. Dolayı-
üniversitesinde benzer ihtiyaçlardan yola nuyla ilgili görüşlerimi de dile getirmek sıyla yabancı dilde eğitime doğru bir yöne-
çıkılarak bazı standartlar oluşturulmuş- isterim. liş olmuş. Tabii o zamanlarda eğitim-öğ-
tur. Olmazsa olmaz temel değerlerin an- Türkiye’de sürekli olarak teknik adam ye- retim veren okullardaki yabancı hocaların
latıldığı felsefe, edebiyat, sosyal, bilimler, tiştirmenin çok önemli katkıları olacağına da bunda etkisi olmuştur. Peki, tecrübe
hukuk, matematik gibi dersler bireyin iyi inanılır. Her yere çam ağacı dikmemize sahibi kimseler bu konuda ne diyor? Ben
vatandaş olmasını sağlayacak uygulama- benzer bir durum vardır. Hâlbuki çam ilkokuldan beri Fransa’da eğitim almış bir
lar olarak yürütülmektedir. Bizim bu de- ağacı, belli yüksekliklerde bile yetişebil- profesörle konuşmuştum, bu hocamız
ğerler açısından manzaramız maalesef mesi özelliğinden ötürü özel bir ağaçtır. Fransızcayı anadili gibi biliyor olmasına
pek iç açıcı değildir. Burada anlatmak is- Fakat biz bunu yanlış bir yorumla her yere rağmen herhangi bir ciddi çalışmayı ana-
tediğim konuşmaya utanan ama dövüş- dikilmesi gereken bir ağaç gibi algılamış dili olan Türkçe’de okuduğu zaman çok
meye utanmayan bir insan modelidir. Hâl- ve öyle de davranmışızdır. Yükseköğre- daha çabuk kavradığını, Fransızca oldu-
buki durum bunun tersi olmalıdır. Çatış- timdeki tavrımız da budur. Sürekli olarak ğunda ise konunun ciddiyetine göre birkaç
mayı değil uzlaşmayı benimseyen bireyle- teknik eleman yetiştirmişiz ve cumhur- kez okuması gerektiğini belirtiyor. İnsan
re ihtiyaç duymaktayız. Bu bireyin gelişimi başkanlığına bile teknik adamları layık üzerine yapılan etütler de bu durumu des-
ve olgunlaşması ise az önce bahsettiğimiz görmüşüz. Bu elbette güzel bir yaklaşım tekliyor. Türkiye’de de bu konuda hassasi-
bazı temel eğitimlerin, öğrenimin her aşa- ama aynı zamanda eksik bir algılama. yet sahibi Zekai Şen ve Oktay Sinanoğlu
masında bireye verilmesiyle mümkündür. Sosyal bilimlere de önem vermemiz gere- gibi bazı hocalarımız tamamen Türkçe
Avrupa Birliği bu çapta sekiz tane anahtar kiyor. Felsefe, sosyoloji, psikoloji, hukuk eğitim verilmesi gerektiğini belirtirler.
yetkinlik belirlemiştir ve bunlar hayat bo- gibi sahalara yönelmemiz gerekiyor. Za- Prensip olarak ben de eğitim dilinin Türk-
yu öğrenimi esas alır. Bunlardan dördü ten dikkat ederseniz bu bölümlerin puan- çe olması, bunun yanında yabancı dil de
ulusal, dördü sektöreldir. Bunlardan ulu- ları da yüksektir. Yani halk bir tür sezgi ile öğrenilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zi-
sal olanlara değinecek olursak, ilki ana- durumu kavramış ve tercihlerini bu duru- ra anadilde eğitim yapmak, beynimizin do-
dilde iletişimdir. Bu sadece konuşmayı ma göre belirlemeyi başarmıştır. Netice ğuştan itibaren konuşulan dile daha du-
ifade etmez, aynı zamanda dinleme ve itibariyle sosyal alanlarda ciddi bir eksik- yarlı olması dolayısıyla daha verimli bir
dinletme becerisini de kapsayan bir kav- lik mevcuttur ve bu konularda bazı çalış- yoldur.
ramdır. Sektörel bazda yabancı dilde ileti- maların yürütülmesi gerekmektedir. Bu Yabancı dil eğitiminin ne zaman ve nasıl
şim vardır. Kültürel bazda dışavurum var- ülkenin bir “Sosyal ve Ekonomik Bilimler verileceği konusu ise çeşitli ülkelerdeki
dır. Mesela bizlere Cumhuriyetin ilk yılla- Araştırma Kurulu”na ihtiyacı vardır. Hatta örneklere bakılarak belirlenebilir. Mesela
rında bazı ülkelerin siyasetiyle aşağılık ben bu konuda bir çalışma yaptım ve rek- Finlandiya’da ilköğretimden itibaren ya-
kompleksi aşılanmıştır ve biz de taklit yo- törlüğümüze verdim. Ayrıca bir kanun bancı dil eğitimi verilir ve çocuk küçük
luna gitmişizdir. Dolayısıyla bu değerlerin taslağı hazırlayarak ilgililerine sundum. yaşlardan itibaren iki yabancı dili birden
kendi kültür çerçevemiz içerisinde bireye Bahsedilen kuruldaki akademisyenlere öğrenir. Küçük yaşlardan itibaren veril-
verilmesi son derece gerekli olmakla bir- dönemsel hedefler ve araştırma konuları meye başlayan yabancı dil eğitimi ise dil
likte bunun evrensel değerlerle de zen- verilebilir. Bu bize bir vizyon kazandıra- kaslarının gelişimi bakımından önemlidir
ginleştirilmesi, tek yönlü bir bakış açısının caktır. Dikkat ederseniz son anayasa de- ve sonuçlar fevkalade tatmin edicidir. Bu
oluşumunun engellenmesi gerekmekte- ğişikliğinde Ekonomik ve Sosyal Konsey bakımdan yabancı dil eğitimini on dört-on
dir. Öte yandan değindiğiniz bir başka ko- vardır. Ben bu konunun ciddi şekilde alı- beş yaşlara kadar ertelememek gerekir.
EYLÜL-EK‹M 2010 37
11. DOSYA: ÜN‹VERS‹TELER MAKALE
KÜRESEL GELİŞMELER VE
KÜRESEL ÜNİVERSİTELER
II. DÜNYA SAVAŞINDAN SONRA EKONOMİK VE KÜLTÜREL ALANDA YOĞUN OLARAK
HİSSEDİLEN KÜRESELLEŞMENİN BİR SONUCU DA KÜRESEL ÜNİVERSİTELERDİR. AKADEMİK
KÜRESELLEŞME İLE BİRLİKTE YÜKSEKÖĞRENİMDE NE KADAR İYİ İSENİZ DÜNYADAKİ
ETKİNLİK, YETKİNLİK VE ZENGİNLİKTE DE O KADAR İYİSİNİZ. BUNU ETKİNLİK VE
ZENGİNLİĞİ EN İYİ ÜNİVERSİTELER SIRALAMASINA BAKARAK KOLAYCA ANLAYABİLİRİZ.
vrupalıların “Karanlık Çağ” dedikleri dönem- (yerleşke) üniversiteleri ve şehir-cadde üniversitele-
Prof. Dr.
Fevzi YILMAZ
BSc, MSc, İTÜ-PhD,
A de (VII. ve XV. yüzyıllar arası) Ortaasya ve Or-
tadoğudaki düşünürler ve entelektüeller bilim
ve düşünce hayatının gelişmesini sağlamışlardır.
ri gerçeğidir. Araştırma ve kampüs üniversitelerinde
özgür alanlar vardır ve bilgi değer bulur. Salt eğitim-
öğretim veren üniversitelerin genellikle yaşam sü-
Manchester Üniv., Kurumsal ve düşünsel süreç sürekli batıya doğru gi- releri kısadır ve yelpazenin altında yer alırlar. Tesis
Malzeme Bilimi Ve derek devam etmiştir. Amerika henüz keşfedilme- ve laboratuar yetersizliği onları giderek az önemli
Mühendisliği mişken (1492 öncesi), Avrupalılar modern üniversi- yapar, öğrenci-öğretim üyesi tercihi düşer. Bazen bu
teleri kurmuşlardır. Fransız’lar bilim adamlarını Pa- üniversitelerde verilen ünvanlar ve akademik yük-
ris ve Bologna’da toplamış, İngilizler kampüs üni- seltmeler tartışılır olur. Bu gerçeği Türk yükseköğ-
versitesi anlayışını Oxford ve Cambridge’de geliştir- retim sistemi 1970’lerde yaşamıştır. Hindistan’da
miş, Almanlar ise araştırma üniversiteleri ile tekno- üniversite yelpazesinin alt grubuna dahil 100 özel
lojide öncülük yapmışlardır. Bir asır öncesine kadar üniversite kalite nedeniyle kapatılmıştır (Şubat
Avrupa üniversiteleri, öğrenciler, araştırmacılar ve 2005).
1
akademisyenler için çekim merkezi idi. 2. Dünya sa- Ekonomist dergisinin 2005 yılı için yaptığı Dünyanın
vaşından sonraki dönemde yüksek öğretimde ABD en iyi 20 üniversite sıralamasında 17 üniversite
öne çıkmıştır ve halen ABD üstünlüğü sürmektedir. ABD’de gözükmektedir (Tablo1). Amerikan üniversi-
Küreselleşme denince en çok akla gelen; çok ulus- teleri, Nobel ödülü kazanan bilim insanlarının
lu şirketler, şaşırtan mültimedya ve küresel üniver- %70’ini istihdam etmektedir. Mühendislik ve bilim
sitelerdir. Bugün; bilgi, para ve bir kısım ürün (pet- makalelerinin %30’u, çok atıf alan makalelerin
rol ve doğal gaz gibi) küreselleşmiş ve küresel kül- %44’ü ABD üniversitelerinde çalışanlar tarafından
tür doğmuştur. Akademik küreselleşme, modern üretilmektedir. Dünya gelirinin de yaklaşık %30’u
araştırma üniversitelerinin içine sızmıştır. Çıkan so- ABD’ye gitmektedir. Dünya nüfusundaki payı %5
nuç şudur: Akademik camianız iyi ise kısaca yükse- olan ABD’nin yükseköğretimdeki bu başarısı doğal
köğretimde iyi iseniz; etkinlikte, yetkinlikte ve zen- olarak diğer ülkeler tarafından örnek alınmaktadır.
ginlikte de iyisinizdir. U.S.News & World Report's World's Best Universiti-
2
es sıralaması 2010 için aynı tabloda verilmiştir (Tab-
ARAfiTIRMA ÜN‹VERS‹TELER‹ lo 1). Bu sıralamada (2010) ABD etkinliğinin düştüğü
E⁄‹T‹M ÜN‹VERS‹TELER‹ görülmektedir. 13 üniversite ABD’den, 4 üniversite
Üniversiteler ve üniversite öğretim üyeleri 3 işlevi İngiltere’den, Avusturalya, Kanada ve İsviçre’den ise
yerine getirir. Bunlar; eğitim-öğretim, araştırma- birer üniversite yer almıştır. 2010 için verilen sırala-
geliştirme (Ar-Ge) ve çevreye danışmanlıktır(ürün ve mada, 6 Amerikan üniversitesi ve bir Japon üniver-
hizmet geliştirme). Esas olan yukarıda verilen üç sitesi aşağılara gerilemiştir. Her iki sıralamada da 5
fonksiyonun eşit olarak yerine getirilmesidir. Bugün yıl boyunca 13 üniversite büyük ölçüde konumunu
doğan ikilem; araştırma üniversiteleri ve eğitim üni- koruyarak yer almıştır.Üniversite sıralamaları, Asya
versiteleri şeklindedir. Bir diğer ikilem ise kampüs ülkelerinin (ve Türkiye’nin) büyük ölçüde takipçi du-
38 M‹MAR VE MÜHEND‹S
12. rumunda olduğunu göstermektedir. Çin, Hindistan ABD VE ‹NG‹LTERE
gibi büyük Asya ülkelerinde ABD üniversiteleri mo- ABD, kolej ve üniversitelere sadece bina olarak Amerikan
del oluşturmaktadır. 2006’da 15 milyar ABD doları harcamıştır. Bu değer üniversiteleri, Nobel
Üniversite sıralamaları genel olup, üniversiteleri fen 1997’ye göre %260 fazladır. Kampüslerdeki ana har-
ve sosyal bilimleri ile bir bütün olarak kapsamakta- ödülü kazanan bilim
camalar laboratuar, yurt ve diğer yaşam alanları
dır. Sınıflandırmada; ölçütler (değerlendirme kriter- ağırlıklıdır. Pensilvanya Üniversitesi Benjamin insanlarının %70’ini
leri) farklılaşmalar gösterir ve tam bir sistematik Franklin’in bronz heykeline bakan cepheye 50 dö- istihdam etmektedir.
henüz oluşturulmamıştır. Farklı ve çok sayıda ku- nüm katmış yeni spor alanları ve çelik-cam karışımı Mühendislik ve bilim
rum kendi kriterlerine göre Dünya üniversitelerini gökdelen yapmıştır/yapmaktadır. Massachusetts makalelerinin %30’u,
sınıflandırmaktadır. Çinli bir gurubun sınıflandırma- Eyalet Valiliği/Boston devlet üniversiteleri için 2 mil- çok atıf alan
sı genellikle önemsenirken, Avrupa Birliği Komisyo- yar ABD doları para ayırmış olup yeni bir üniversite
nu bugünlerde kendi sınıflandırmasını ilk kez yayın- makalelerin %44’ü
şehri kurmayı planlamaktadır. Eyaletin yıldız üniver-
layacaktır. Tablodaki sıralama; işveren görüşü, öğ- sitesi MIT laboratuar ve çalışma mekanı eksenli ya- ABD üniversitelerinde
renci/öğretim üyesi oranı, yabancı öğretim üyesi is- tırımlar için 1 milyar ABD doları bütçe ayırmıştır. çalışanlar tarafından
tihdam oranı, yabancı öğrenci kayıt oranı ve öğretim Harvard Üniversitesi ise, 200 dönüm üstünde yeni üretilmektedir.
üyesi başına atıf alan (SCI) yayın sayısını kapsamak- bir kampüs inşa etmektedir. Üniversiteler arası re-
tadır. kabette ana unsur; prestij, en iyi öğrenciyi ve en iyi
20 en iyi üniversite arasında ABD’den sonra ikincili- öğretim üyesini kapmadır. Rekabet her şeyde geçer-
ği İngiliz üniversiteleri almaktadır. Amerika’dan son- lidir ve şaşırtıcıdır. Örneğin Texas A-M Üniversite-
ra öğrenciler ve akademisyenler tarafından en çok sinde öğrenciler için 13 m’lik tırmanma duvarı var-
tercih edilen ülke İngiltere’dir. Kıta Avrupa’sından dır. Baylor Üniversitesi Texas A-M’i geçme adına 12
112 bin öğrencinin İngiliz üniversitelerinde okuması m’lik tırmanma duvarını 15 m’ye yükseltmiştir. Ho-
(2003) yukarıda verilen tablo sonuçları ile uyumlu- uston Üniversitesi 16 m’lik tırmanma duvarı yapmış-
dur. Diğer taraftan Amerikan üniversiteleri İngiliz tır. Standard and Poor’s üniversitelerdeki büyüme
öğrencilerini kapmak için yeni bir kampanya başlat- ve bina yarışını silahlanma yarışına benzetmiştir. Ya-
mıştır. İngiliz okullarından başvuru reddi alan öğ- rışın diğer yarısı, biyoloji-mühendislik, biyoteknoloji
rencilere Amerikalı üniversiteler ilgi duymaktadır. ve nanoteknoloji gibi yeni bilim ve araştırma alanla-
Ekonomik krizin varlığı bu öğrencilere olan ilgiyi art- rındadır. Kültürel yaşam yatırımları (müzik gibi) di-
tırmıştır. Yaklaşık 130 adet Amerikan üniversitesi İn- ğer üstünlük göstergesidir .
4
giliz öğrenci pazarını etkilemek için çeşitli taktikler İngiltere’de “Research Assest Exercise 2008” (RAE
geliştirmiştir. Bunlardan biri £20,000 civarında olan 5
2008) programı uygulamaya alınmıştır. 1000 akade-
cömert burs teklifleridir. Resmi rakamlara göre misyen 67 panel ile geçen 7 yılı masaya yatırılmış ve
özellikle yaz sömestr eğitimi için 8,700 civarında İn- en iyi 4 çalışma ekseninde geleceğe projeksiyon ya-
giliz öğrenci 2010 yılında Amerika’ya gitmiştir. Bu- pılmıştır. Bu çalışmada akademik ve mesleki eğitim
3
nun 2011’de de devam edeceği düşünülmektedir . (Vocational School) birlikte ele alınmıştır. Her üni-
EYLÜL-EK‹M 2010 39
13. DOSYA: ÜN‹VERS‹TELER
DÜNYANIN EN ‹Y‹ ÜN‹VERS‹TELER‹
2005 2010
1. Harvard Üniversitesi (ABD) 1. Cambridge Üniversitesi (İngiltere)
2. Stanford Üniversitesi(ABD) 2. Harvard Üniversitesi (ABD)
3. Cambridge Üniversitesi(İngiltere) 3. Yale Üniversitesi (ABD)
4. California Üniversitesi (Berkeley- ABD) 4. Londra Üniversitesi (UCL-İngiltere)
5. Mass. Tekn. Enstitüsü (MIT- ABD) 5. Mass. Tekn. Enstitüsü (MIT - ABD)
6. California Teknoloji Enstitüsü (ABD) 6. Oxford Üniversitesi (İngiltere)
7. Princeton Üniversitesi(ABD) 7. Imperial Kolej (Londra-İngiltere)
8. Oxford Üniversitesi (İngiltere) 8. Chicago Üniversitesi (ABD)
9. Colombia Üniversitesi (ABD) 9. California Teknoloji Enstitüsü (ABD)
10. Chicago Üniversitesi (ABD) 10. Princeton Üniversitesi (ABD)
11. Yale Üniversitesi (ABD) 11. Colombia Üniversitesi(ABD)
12. Cornell Üniversitesi (ABD) 12. Pennsylvania Üniversitesi(ABD)
13. California Üniversitesi (San Diego-ABD) 13. Stanford Üniversitesi(ABD)
14. Tokyo Üniversitesi (Japonya) 14. Duke Üniversitesi(ABD)
15. Pennsylvania Üniversitesi (ABD) 15. Michigan Üniversitesi(AnnArbar-ABD)
16. California Üniversitesi (Los Angeles-ABD) 16. Cornell Üniversitesi (ABD)
17. California Üniversitesi (San Francisco-ABD) 17. Johns Hopkins Üniversitesi(ABD)
18. Wisconsin Üniversitesi (Madison-ABD) 18. McGill Üniversitesi (Kanada)
19. Michigan Üniversitesi (Ann Arbar-ABD) 19. ETH Zurich(İsviçre Fed.Tek.Enst.)
20. Washington Üniversitesi (Seattle-ABD) 20. ANU (Avusturalya Milli Ünv.)
versite için araştırma öğrenci sayısı ve laboratuar Küreselleşme denince en çok akla gelen; dışa açık
donanım kalitesini veren dokuz elektronik form ge- sınır aşan şirketler, uzaklığı yok eden teknolojiler ve
AB üyesi olma liştirilmiştir. İngiltere’deki önde gelen üniversitele- yabancı öğrenci-eleman yoğun üniversitelerdir. Bu-
çabamız sürerken, rin puanları ile birlikte itibar sıralaması dikkat çeki- gün üniversiteler, öğrenciler ve öğretim üyeleri için
üniversitelerimiz cidir :LSE-267, Oxford-221, Cambridge-159, UCL- küresel pazar olmuşlardır. Modern üniversitelerde
Avrupa ve Dünya 102, Imperial-62. Warwick-48, Edinburgh-41, Essex- akademik küreselleşme vardır. Yabancı üniversite-
liginde önlerde yer 36, Manchester-35, Bristol-35, Sussex-35, Notting- lerle işbirliği bir ayak ise, diğeri daha uzun süreli zi-
ham-34. yaretçi profesör istihdamıdır (sabbatical). Üçüncü
almalıdır artık.
ayak ise olabildiğince fazla yabancı öğrenciyi üniver-
Türkiye nüfusu, Ö⁄RENC‹ TERC‹HLER‹ siteye kaydetmektir (Bu öğrenciler tam ücret öder-
ekonomik ve siyasi Üniversitelerin küreselleşmesi veya yurt dışı öğreti- ler). ABD, İngiltere ve Avustralya üniversiteleri, özel-
gücü ile önlerde yer mi çok sayıda faktör etkiler. Hiç beklenmediği halde likle büyüyen ekonomilere (Çin, Hindistan gibi) dö-
alırken (ilk 20 ülke Yeni Zelanda yabancı öğrencilerin en çok tercih etti- nük öğretim projeleri üretmekte ve işbirlikleri yap-
arasında), niye ği ülke olmuştur. Bu ülkede üniversite öğrencileri- maktadır. Çin ortak girişim (joint venture) şirket mo-
nin 1/3’ ü yabancıdır. Avustralya için bu 1/5’ tir (öğ- delini üniversite modeli ile eşleştirmiştir. Çinliler şa-
dünya üniversite
rencilerin %20’ si yabancı). Bu daha düşük oranlar- şırtıcı oranda yabancı üniversite ile işbirliği yapmak-
sıralamalarında da İsviçre (%18), İngiltere (%16), Almanya (%11), tadırlar. Bu ülkede süper-lig üniversitelerle 2.sınıf
üniversitelerimiz Fransa (%11), OECD ortalaması (%7), Hollanda (%4) üniversitelerin arası giderek açılmaktadır. Pekin
hep geride tarafından takip edilir. ABD’ de üniversite öğrencile- üniversitesi, yeni kampüsünde paralel üniversite an-
kalmaktadır? rinin %3,5’ i yabancıdır. Bu oran yanıltıcı olabilir. layışı ile düşük puanlı öğrencilerden daha yüksek
ABD’nin üniversite eğretimi alan genç nüfusu çok ücret alarak öğretim başlatmıştır. Hindistan’ın en iyi
yüksektir. 2006 yılında Yabancı öğrencilerin % 20‘yi özel üniversitesi olan Rai üniversitesi, modern labo-
aşkın gurubu yükseköğretim için ABD ‘yi tercih ratuarları, bilgisayar donanımları ile 16 kampüste
eder. Bugün, kendi ülkesi dışında okuyan yabancı öğretim vermektedir. Hindistan’ın MIT’ si olmak ve
öğrenci sayısı 3 milyona yakındır. küresel pazar için eleman yetiştirme hedef alınmış-
Türkiye üniversitelerinin yabancı öğrenci payı %1 gi- tır. Jawaharlal Nehru devlet üniversitesi ise daha az
bi küçük bir orandır ve ülkemizi Güney Kore takip donanımlıdır ve ulusal pazar için eleman yetiştir-
eder. ABD üniversiteleri yabancı öğrencilerin mektedir.
%21,6’sını cezbetmektedir. Bu, 2000 yılında %25,3 Küresel öğretim ve küreselleşmede başı yine ABD
idi. 11 Eylül 2001 den sonra (Newyork Dünya Ticaret çekmektedir. Özel üniversiteler, şirket üniversiteleri
Merkezi’ nin yıkılması) ABD üniversiteleri yabancı ve mega üniversiteler ana eğilimi verirken, inter-
6
öğrenci tercihlerinde hızlı bir düşüş göstermiştir . net(online) öğretim, uzaktan öğretim tarz olmakta ve
4. Yükseköğretimde Küreselleşme öğretim kitleselleşmektedir. Örneğin, Phoenix Üni-
40 M‹MAR VE MÜHEND‹S
14. çarpıcı mukayese: Portekiz’de 20 yıl önce hiç özel üniversite yok-
ken bugün sistemin 3’te 2’si özel olup, bu öğrenci sayısı yönüyle
%40’tır. Mukayese için ülkemizdeki yarı özel vakıf üniversiteleri
baz alınsa bile yetersizliğimiz kendiliğinden ortaya çıkar. 2003 yı-
lı itibariyle Portekiz üniversitelerinde okuyan öğrencilerin %4’ü
yabancıdır. Bu, Türkiye için %1’in altıdır. Üniversite sistemimiz
maalesef yeteri düzeyde evrensel değil ve bir türlü üniversite re-
formu yapılamıyor. Ülkemizde üniversiteler çok yerel ve ulusal
kalmıştır ve yabancı öğrenciler için çekicilikleri düşüktür. Üniver-
sitelerimiz hızla küreselleşmelidir.
Araştırma üniversiteleri teknolojinin gelişmesi ve yaşam kalitesi-
nin artmasını sağlarlar. Kısaca hayatı kolaylaştırırlar. Araştırma-
nın yok denecek kadar az olduğu kitle öğretim kurumlarının top-
luma katkısı çok azdır. Böyle üniversiteler bilgi üretmek şöyle
dursun, bilgiyi yaymayı bile başaramazlar. Çabuk eskiyen ve ye-
nilenmeyen bilgi ise işe yaramaz. Üniversitelerimizin çoğu bu
ikinci gurupta yer almaktadır.
AB üyesi olma çabamız sürerken, üniversitelerimiz Avrupa ve
Dünya liginde önlerde yer almalıdır artık. Türkiye nüfusu, ekono-
mik ve siyasi gücü ile önlerde yer alırken (ilk 20 ülke arasında),
niye dünya üniversite sıralamalarında üniversitelerimiz hep geri-
de kalmaktadır (İlk 100’de yokuz)? Acaba örnek aldığımız Avrupa
üniversitelerinde görülen otoriter ve hiyeraraşik yapılanmayı çok
mu abarttık? Ya da Amerikan üniversitelerinde görülen araştırma
ve yayın stratejisini tam içselleştiremedik mi? Herhalde, Üniver-
versitesinin, 280.000 öğrencisi, 239 kampüsü ve Çin ve Hindis- sitelerimizde yukarıda verilen Avrupa ve Amerika tarzı yapılanma
tan’da şubeleri vardır. Bu üniversite özeldir ve internet üstünden ile demokratikleşmeyi birlikte yürütemedik ve sentezleyemedik.
öğretimi diğer öğretim kanalları ile bütünleştirmiştir. Kaplan özel Akademik ve idari yapılanmalarla üniversitelerimize moral yük-
öğretim kurumu, Washington Post’un olup, ABD’nin en büyük lenmelidir ve yükseköğretim çeşitlendirilmelidir. Küresel vizyon
hukuk okulunu (Concord Law School) yönetmektedir. ABD’de yakalanmalıdır. Yerel değerleri koruma uğruna özgürlükler bas-
1980’de 400 olan şirket üniversitesi sayısı, bugün 2000 olmuştur. tırılmamalıdır. Dinamik ve dışa açık olmalıyız.
Microsoft ve Schwab’ın özel üniversiteleri övülmekte olup onlar Dünyanın her tarafında üniversitelerin ana operasyonları sorgu-
geleneksel üniversitelerle ortak diploma vermektedir. Dünya ligi- lanmalıdır. Öğretim ile araştırma misyonunu ilişkilendirmek,
nin beşincisi olan MIT Singapur üniversiteleri ile işbirliği yapmak- programlara daha etkin uluslararası yapı kazandırmak ve daha
ta, ortak dersler yürütülmektedir. Lig birincisi Harvard üniversi- çok disiplinler arası yapmak, öğrencilere fırsatlar yaratmak, öğ-
tesi doktora öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin %40’ı yabancı- renci algılaması (öğrenmesi ve yabancı dil bilmesi) için yeni yak-
dır. Bu ve yukarıda verilen küreselleşme bilgileri örnek olarak laşımlar geliştirmek, yeni teknolojilerin devreye sokulduğu daha
Fransa ile mukayese edilirse şaşırtıcı fark kendiliğinden ortaya yaratıcı stratejiler geliştirmek, yüksek öğretime gençlerin çoğu-
çıkar. Fransa’da akademisyenlerin ancak %2’si yabancıdır. So- nun girmesine imkan vermek ve araştırmalarımızı hizmetini ver-
nuç olarak ABD üniversiteleri piyasa yönelimlidir ve değişen ta- diğimiz yerel ihtiyaçlara yönlendirmek ana hedef olmalıdır. Kısa-
leplere çok hızlı karşılık vermektedir. Devlet kontrolü, desteği ile cası, yukarıda İngiltere için açıklanan RAE 2008’e benzer plat-
birlikte giderek azalmaktadır. Virginia üniversitesinde 1985’te form oluşturulmalı ve Türk Yükseköğretimi masaya yatırılmalı-
%28 olan devlet desteği 2004’te %8’e düşmüştür. Bu düşük dev- dır.
let desteği, çok etkin olan üniversite çevre (endüstri) ilişkisi ile İki unsur üniversite konusunda bizi umutlu yapmaktadır: a) Üni-
dengelenmiştir. versiteler bilgi ekonomisinin motorudur. Küreselleşmeyi başa-
ran araştırma üniversiteleri teknolojinin gelişmesi, bilginin ve in-
TÜRK‹YE’DE ÜN‹VERS‹TELER VE SONUÇ san yaşam kalitesinin artmasını sağlamışlardır. b)Üniversiteler
Dünya üniversitelerinde köklü değişimler ve küreselleşme olgu- entellektüel kültürün tarlasıdır. Bu, herkesin (hükümet, şirket,
su yaşanırken Türk Yükseköğretiminin durumun nedir? Bu soru- öğrenci gibi) ona yatırım yapması için istek doğurur.
ya maalesef övünç veren bir cevap üretemiyoruz. Bugün (2010);
ülkemizde 123 Devlet üniversitesi, 44 Vakıf üniversitesi bulun-
maktadır. Üniversitelerimiz sayı olarak gelişmiş ülke ortalamala-
KAYNAKLAR
rına göre azdır. Ülkemizde 400-500 bin nüfusa bir üniversite dü- 1
The Economist, September 10th-16th 2005, page 53
şerken bu, birçok ülkede 100 binde bir civarındadır (Güney Kore- 2
http://www.usnews.com/articles/education/worlds-best-universities/2010/09/21/
de 50 binde 1). 3
G. Paton; “US universities target British students” The Daily Telegraph, Wednesday, 22
September 2010
Bugün eleştirel bakış ve sorgulama kaçınılmazdır. En çok geç 4
The Economist, December 1, 2007, page 56-57
kalınan üç unsur; üniversitelerimizin küreselleşememesi, özerk- 5
The Economist, The World In 2008, January 2008, page 54
leşememesi ve özel üniversite anlayışının yerleşememesidir. Bir 6
The Economist, September 30th, 2006, pape 112
EYLÜL-EK‹M 2010 41
15. DOSYA: ÜN‹VERS‹TELER MAKALE
ÜNİVERSİTELERDE MESLEKİ AÇIDAN
YETKİN BİREYLERİN YETİŞTİRİLMESİ:
FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI
DÜNYA ÇOK HIZLI BİR DEĞİŞİM SÜRECİ İÇERİSİNE GİRMİŞTİR. YATIRIM EKONOMİSİNDEN
BİLGİ EKONOMİSİNE BİR GEÇİŞ OLDU. ŞİMDİ İNOVASYON EKONOMİSİNE DOĞRU BİR
GİDİŞAT VARDIR. BU DEĞİŞİM ÖNCEKİNDEN DE HIZLI OLACAKTIR. TOPLUMLAR,
KURUMLAR, BİREYLER YA DEĞİŞİMİ İZLEMEKTE YA DA MECBUR KALMAKTADIR. BU
NEDENLE MESLEKİ YETKİNLİK BU DEĞİŞİM SÜRECİ İLE PARALEL DEĞERLENDİRİLMELİDİR.
ünümüz eğitim kurumlarının en önemli so- tim kalitesine katkısı ve yapacağı yönlendirmeler
Prof. Dr.
Ercan Oztemel
Marmara
G runlarından birisi de eğitim çıktılarının belir-
lenmesi ve ölçülmesidir. Bu konu sadece ül-
kemizde değil tüm dünyada yüksek öğretim alanın-
şüphesiz çok önemlidir. Ancak mesleki yetkinlik
kavramının değişik bir açıdan ele alınması ve kapsa-
mının sadece ilgili disiplin içerisindeki teknik ve ilgi-
Üniversitesi da faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların günde- li diğer bilgiler ile sınırlı tutulmaması gerekir. Bir
Mühendislik minde önemli bir yer işgal etmektedir. Avrupa ülke- mühendis için belirlenecek olan öğrenim çıktısı
Fakültesi leri yükseköğretim alanında standartların yakalan- şüphesi “analitik analizler yapabilme yeteneğini ka-
ması ve üye ülkelerde eğitim görenlerin aynı düzey- zanması” olacaktır. Bunu mühendislik toplumu ta-
de yetkin ve yeterli olmalarını sağlamak, ortak bir mamı ile kabul edecektir. Bu yeteneğin belirlenme-
kalite düzeyi oluşturmak ve üniversiteler arası öğ- si kadar ölçülmesi de çok önemlidir. Bu yeteneğin
renci ve öğretim elemanlarının hareketliliğini sağla- nasıl kazandırılacağı da ayrı bir konudur. Sadece il-
mak amacı ile İtalyanın Bologna kentinde bir araya gili disiplin içerisindeki konuları öğrenciye öğretmek
gelmiş ve bologna süreci adı verilen meşhur muta- öğrencinin ve bu kapsamda önemli başarılar gös-
bakatı sağlamışlardır. Bu kapsamda ilgili ülkelerin termesi beklemek analitik yeteneğini tamamı ile ka-
Milli Eğitim Bakanlıkları düzeyinde çok sayıda an- zandığı veya kazanacağı anlamına gelmez. Eğitim
laşmalar gerçekleştirmiş ve üniversitelerin bu süre- programı içerisinde bu yeteneği insan fizyolojisinde
ce uygun olarak eğitim/öğretim ve ARGE çalışmala- ve düşünme boyutunda etkileyen ve geliştiren diğer
rını yapılandırmaları sağlanmıştır. Yüksek öğretim unsurlara da odaklanılması gerekmektedir. Mesleki
kalite ajansları kurularak bu yapılanmanın sağlıklı yetkinlik sadece ilgili disiplin içerisinde bilinmesi
bir şekilde yürütülmesinin denetlenmesi ve akredite gerekenleri bilmek ile sınırlı tutulmamalıdır.
edilmesi yönünde çalışmalara hızla yön vermişler- Dünya çok hızlı bir değişim süreci içerisine girmiş-
dir. Vermeye de devam etmektedirler. tir. Ülkelerin kaynakları tarafından güdülen ekono-
Ülkemizde Yükseköğretim Kurulu da bu kapsamda mileri zaman içerisinde yatırımlar tarafından güdül-
üniversiteler üzerinde bazı yaptırımlar gerçekleştir- meye başlamıştır. Daha sonra bilgi yoğun ekonomi-
mekte ve bu sürece uygun bir yüksek öğretim orta- ler hakim olmaya başlamışlardır. Toplumlar ise ge-
mı oluşturmayı sağlamaktadır. Bu sürecin önemli leneksel anlayışlarını ve sanayi yoğun yaşamayı ar-
bir özelliği ise öğretim çıktılarının belirlenmesidir. tık tamamlamış, bilgi yoğun ortamlarda yaşamaya
Yani bir eğitim öğretim sonrasında mezun edilecek başlamışlardır. Yakında artık olayları açıklamak için
olan öğrencide ne tür yetkinliklerin olması gerektiği bilginin yeterli olmayacağı olayların arkasındaki hik-
yönünde çalışmalar yapılması istenmekte ve “öğre- metlerin de arayışı gerekli olacaktır.
nim çıktıları” adı altında temel niteliklerin belirlen- Değişim hızlıdır. Toplumlar, kurumlar, bireyler ya
mesi sağlanmaktadır. Ayrıca YÖK düzeyinde mesle- değişimi izlemekte ya da mecbur kalmaktadır. Bu
ki yeterlilikler komitesi bu kapsamda çalışmalar nedenle mesleki yetkinlik bu değişim süreci ile pa-
gerçekleştirmektedir. Bu çalışmaların eğitim öğre- ralel değerlendirilmelidir. Yeni mezun olan öğrenci-
42 M‹MAR VE MÜHEND‹S
16. ler kendi alanlarını mezun olduklarında çok iyi bili- Mesleki bilginin eldeki olanaklar ile uyumunun sağ-
yor olabilirler ancak bir kaç yıl sonra gelişmeleri ta- lanması çok önemlidir. Eğitim öğretim sistemi içeri- Toplumlar ise
kip etmez ve kendilerini değişimi tetikleyen bir or- sinde bu uyumu sağlayacak nitelik ve bakış açıları-
geleneksel anlayışlarını
tam içerisinde bulamazlar ise kesinlikle mesleki nın öğrenciye kazandırılması temel anlayışlar ara-
hayatları içerisinde önemli sıkıntılar yaşayacaklar- sında olmalıdır. Öğrencinin bir şeyi bilmesi kadar ve sanayi yoğun
dır. onu uygulayacak olanakları da belirlemesi, mevcut yaşamayı artık
Bu gerçeğin artık karar verici mekanizmalarca da olanaklar çerçevesinde bilgisini yönlendirmesi ge- tamamlamış, bilgi
görülmesi ve bu yönde sistemlerin yeniden yapılan- rekmektedir. Çoğunlukla “eleman yetersiz”, “maki- yoğun ortamlarda
dırılması önemlidir. Aslında bu sadece eğitim sektö- ne yetersiz”, “para yetersiz” gibi bahanelere sığınıl- yaşamaya
ründe değil tüm alanlarda geçerlidir. Mesleki yet- ması temel anlayış olmaktan çıkartılmalıdır. Herşe-
başlamışlardır. Yakında
kinlik ve yeterlilikler üzerine yapılacak olan değer- yi patrondan beklemek yerine patrona fayda üreten
lendirme ve düzenlemelerde kesinlikle aşağıdaki bir anlayışın öğrencinin beyninde hakim anlayış ol- artık olayları açıklamak
konuların temel itici güç olarak ele alınması gerek- ması önemlidir. için bilginin yeterli
mektedir. • Odaklı bir yapılanma kaçınılmazdır. Sosyal bilim- olmayacağı olayların
• Şüphesiz mesleki yetkinlik o mesleğin tüm dina- lerde de teknolojik gelişmeler ışığında sosyal etkiler arkasındaki
mikleri çerçevesinde olayları bilmeyi, yorumlamayı, oluşturmanın yolları araştırmalıdır. Bu gelenek ve hikmetlerin de arayışı
analiz etmeyi, sonuçlar çıkartmayı, olası durumlar göreneklerin, düşünme boyutlarının teknoloji ile sı-
gerekli olacaktır.
karşısında acil tedbirler alabilmeyi vs. gerekli kılar. nırlandırılması olarak kesinlikle anlaşılmamalıdır.
Bilgi olmadan, yeterince tecrübe kazanılmadan, Teknolojinin getirdiği sosyal olumsuzlukları iyi de-
mesleğin gerekli gördüğü donanımlara sahip olma- ğerlendirmek ve bu kapsamda bir yönlendirme ger-
dan sağlıklı bir mesleki yetkinlikten bahsedilemez. çekleştirmek gerekmektedir.
Mesleğin gerektirdiği konularda nereye bakacağını • Dünyada sağlıklı bir şekilde yürüyebilmek için tü-
bilmek, doğru yerden başlayabilmek, doğru kişiler keten yerine üreten bir toplum içerisinde bireylerin
ile ilişkiler kurabilmek, doğru zamanda en doğru iş- yaşam sürmeleri de önemlidir. Yetiştirilen bireylerin
leri yapabilmek mesleki yetkinlik için temel gereksi- bu gerçeği de çok iyi bilmeleri ve kendi meslekleri
nimlerdendir. Tecrübe ve deneyim tartışmasız içerisinde üretimi (her ne olursa olsun) en iyi şekil-
önemli bir yetkinlik unsurudur. Günümüzde mesle- de gerçekleştirmenin yollarına bakmaları gerek-
ki yetkinlik çalışmaları çoğunlukla bu kapsamda de- mektedir. Bu kapsamda teknolojinin peşinden ko-
ğerlendirilmektedir. Bunlar gerekli ancak yeterli şan bir birey olmak yerine teknolojiyi üreten ve pe-
değildir. şinden koşturan bir birey olmanın önemi iyi kavran-
• Mesleki yetkinlik olanaklar ile de yakından ilgilidir. malıdır.
Sağlanan olanaklar yeterli olmadığı gibi çoğu za- • Bireylerin mesleki yetkinlikleri mesleki cesaretle-
manlarda ortada bulunan olanakların doğru yönlen- ri ile de yakından ilgilidir. O nedenle yükseköğretim
dirilemediği ve kullanılamadığı da görülmektedir. kurumları için çalıştığı ortamlarda sürekli sorunla-
EYLÜL-EK‹M 2010 43
17. DOSYA: ÜN‹VERS‹TELER
ra işaret eden bireyler yerine taşın altına elini koyan hayal ister. Geleceği şimdiden okumak ve ona göre
sorunu örtmek yerine çözmeye odaklanan ve ilgili mesleki yönlendirme yapmayı zorunlu görür. Bu öğ-
Geleneksel
sorunların tekrar etmesini önleyecek tedbirleri renmeyi, yenilenmeyi, herkesten farklı birşeyler ya-
anlayışlardan farklı açılardan değerlendirerek uygulayan, uygula- pabilmeyi, faydalı işleri farkettirmeyi sağlar.
arındırılmış ve tan bireyleri yetiştirmek temel hedef olmalıdır. • Mesleki yetkinlik öğrenmenin sürekliliğini gerekli
yeni bir yasal • Mesleki yetkinli kapsamında önemli bir yanlış yak- kılar. Yaşam boyu öğrenmeyi tetikler. Her yeni gün
düzenleme ile kendi laşım da, üniversitelerde öğretilenler ile iş hayatın- yeni bir mesleki gelişimin tetikleyicisi olabilir diye
eğitim ortamını da karşılaşılanların birbiri ile uyumunun sağlana- bakmayı gerekli kılar.
mamasıdır. Bilimsel yöntemler sadece laboratuar- Aslında yukarıda listelenen konuları çoğaltmak
“dünya çapında
larda okutulmak ve göstermek için geliştirilmemiş- mümkündür. Verilmek istenen mesaj için bunlar
üniversiteler” lerdir. Bulunan her yeni yöntem yayınlanmadan ve yeterlidir. Mesleki yetkinliği sadece mesleğin ince-
düzeyinde insanoğlunun hizmetine sunulmadan onun faydası liklerini bilmek ile sınırlı görmemek gerekmektedir.
gerçekleştirecek ve o çalışmanın gerekliliği bilimsel yönden irdelenir Bu kapsamda yapılacak çok şey vardır. Eğitim sis-
bir ortam ve ondan sonra kayda değer bir çalışma olarak ka- temlerinde temel değişiklikler gerekmektedir. Öğ-
oluşturulabilir. bul edilir veya edilmez. Bu hepimizin çok iyi bildiği rencilere bilgi kadar deneyim de kazandırılmalıdır.
olgu maalesef eğitim sırasında biraz göz ardı edilir. Onun kadar farklı bakış açılarıda kazandırılmalıdır.
Öğrenciler gördükleri formüllerin gerçek hayatta ne Onun kadar toplum ile bütünleşme duygusu da ve-
zaman ve nerede kullanacaklarını sorgular durur- rilmelidir. Onun kadar yenilenme, yeniliklerin peşin-
lar. Onun için mesleki yetkinlik kapsamında yüksek de koşma duygusuda verilmelidir. Bu duyguların sa-
öğretim kurumları teorik/pratik bilgi ikileminden dece verilmesi yeterli değildir. Bu duyguların mes-
öğrencileri çıkartmak durumundadırlar. Bu aynı za- leğin dinamikleri ile uyumunun sağlanması için me-
manda “okumuş ama birşey bilmez” söylemi ile öğ- kanizmalar gereklidir. Bu aslında kolay bir şey de-
rencilerin gerçek hayatta karşılaşmalarını ortadan ğildir. Her mesleğin cilvesi ve dinamizmi farklıdır.
kaldırır. Her meslek kendine özgü temel unsurlar ve nitelik-
• Mesleki yetkinlik öğrencilerin hayata bakış açıları ler gerektirmektedir. Kolay olmaması çok doğaldır.
ile de yakından ilgilidir. Şekle, görüntüye, ön yargı- Ancak bu kapsamda yeterlilik ve yetkinlik düzenle-
lara dayalı değerlendirmeler, gerçek faydaların gö- melerinin yapılmasına mani bir durum yoktur. Zor-
rülmesini önler. Elde edilecek olan kazanımların dur ama başarılması gerekir. Her ders matematik-
önüne geçebilir. Sonuçta kazanç olsa bile kaybedi- ten tarih dersine kadar inovatif bir yapıda yeniden
lenleri farkettirmez. 100 lira kazanması gereken bi- şekillendirilebilir. Bunun için ilgili uzmanların kafa
risinin 20 lira kazanması gibi birşey olur. Aslında or- yorması beklenir. Olmaz deyip işin içinden sıyrılmak
tada 20 lira kazanç değil 80 lira zarar vardır. Bunun toplumsal tekamülün önündeki en önemli engeller-
görülmesi iş hayatında çok önemlidir. O nedenle den birisidir. Belki de yeni açılan üniversitelerden
sonuçlara odaklanılması ve sürekli iyileşen bir iş birisini veya bir kaçını bu kapsamda yapılandırmak
hayatının peşinde koşulması önemlidir. önemli bir girişim olabilir. Geleneksel anlayışlardan
• Mesleki yetkinlik sıradan ölçütler belirleyerek ge- arındırılmış ve yeni bir yasal düzenleme ile kendi
çiştirilecek bir konu değildir. İyi bir meslek sahibi ol- eğitim ortamını “dünya çapında üniversiteler” düze-
mak vizyon ister, gayret ister, uygun zamanlarda ta- yinde gerçekleştirecek bir ortam oluşturulabilir.
lep etmeyi gerekli kılar, iddialı olmayı ister, motivas- Özel statüde bir devlet üniversitesi mantığının uygu-
yon ister, tekrar tekrar peşinden koşmayı ister, sa- lanması için tam zamanıdır. Umarım bu şansı ülke-
bır ve yılmayan bir ruh hali ister hepsinden de öte miz bir kez daha kaybetmeden değerlendirebilir.
44 M‹MAR VE MÜHEND‹S