1. 114 (110). NASR SÛRESİ
MEDENÎ, 3 ÂYET
GİRİŞ
Adını ilk âyetinde geçen ve mü’minlere Allah'ın yardımını bildiren [نصرnasr]
kelimesinden alan sûrenin, Medîne'de 114. sırada (son sûre olarak) indiği kabul
edilir. Sûreye, “İzâcâe sûresi” adı verildiği gibi, –Veda haccı esnasında inmiş
olması nedeniyle– “Tevdi sûresi” de denilir.
Bu sûre, İslâm'ın geniş bir coğrafyaya yayıldığı, Mekke'nin fethedildiği,
Müslümanların güçlendiği, müşrik ve münâfıkların bellerinin kırıldığı bir dönemde
inmiştir.
Rasûlullah'a yönelik olan sûrede, Elçi'ye, Allah'ın yardımı ve fetih geldiği ve
insanların bölük bölük Allah'ın dinine girdikleri zaman, bu zaferi eğlenceyle değil
Rabbinin hamdiyle tesbih ederek ve O'ndan bağışlanma dileyerek kutlaması
emredilmektedir.
RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA
MEAL:
1,2
Allah'ın yardımı ve fetih geldiği ve sen, insanların, bölük bölük, Allah'ın
dinine girdiklerini gördüğün zaman, 3
hemen Rabbinin övgüsüyle birlikte her
türlü noksanlıktan Kendisini arındır ve O'ndan bağışlanma dile. Şüphesiz O,
ezelden beri tevbeleri çokça kabul eden, çok tevbe fırsatı verendir.
TAHLİL:
1,2
Allah'ın yardımı ve fetih geldiği ve sen, insanların, bölük bölük, Allah'ın
dinine girdiklerini gördüğün zaman, 3
hemen Rabbinin övgüsüyle birlikte her
türlü noksanlıktan Kendisini arındır ve O'ndan bağışlanma dile. Şüphesiz O,
ezelden beri tevbeleri çokça kabul eden, çok tevbe fırsatı verendir.
Âyetteki fetih ile, “Mekke'nin, o bölgedeki diğer kentlerin, site devletlerin
fethi” kastedilmiştir. Zira sözcüğün başındaki “lam-ı tarif”, mahzuf muzafın
ileyhten bedel olup لللال للحل[فتfethullâh/Allah'ın fethi] anlamındadır. Allah'ın
lutfedeceği fethi de, sadece Mekke'nin fethine indirgemek uygun değildir. Zaten
bu sûre Mekke'nin fethinden iki sene sonra inmiştir.
Târih kaynaklarına göre bu âyetlerin indiği dönemde Yemenliler, grup grup
gelip Müslüman olmuşlardı. O nedenle bu seneye, “heyetler senesi” denilir.
Bu sûrenin iniş sebebiyle ilgili şu bilgiler verilmiştir:
İbn Ömer dedi ki: Bu sûre Veda haccı sırasında Mina'da nâzil oldu. Daha sonra, Bugün sizin
için dininizi kemale erdirdim. Üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm'ı beğenip
seçtim (Mâide/3) buyruğu nâzil oldu. Bundan sonra Peygamber (s.a) 80 gün yaşadı. Daha sonra da
Kelâle âyeti (aynı zamanda sûrenin son âyeti olan Nisâ/176. âyet) nâzil oldu. Ondan sonra
1
2. Peygamber elli gün yaşadı. Daha sonra, Andolsun ki içinizden size öyle bir Peygamber geldi ki...
(Tevbe/128) âyeti nâzil oldu. Bundan sonra 35 gün yaşadı.1
Sûrede dikkat çeken, Hemen Rabbinin övgüsüyle birlikte tesbih et ve O'ndan
bağışlanma dile ifadesiyle, önce Rasûlullah'a, sonra da insanlığa kulluk terbiyesi
öğretilmektedir. Şöyle ki: Herkes şâhit olmuştur ki, Rasûlullah canını dişine
takarak elçilik görevini yapmıştır. Ama her ne olursa olsun Allah'ın hakkının
ödendiği düşünülmemeli ve kusurlar için Allah'tan bağışlanma dilenmelidir. Zira
Allah'ın hakkının ödenmesi mümkün değildir. Öyleyse kul, O'nun tevvâblığına,
gaffârlığına sığınmalıdır.
Allah, doğrusunu en iyi bilendir.
1
Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi'l-Kur’ân.
2