SlideShare uma empresa Scribd logo
1 de 105
MUTASYONLAR VE
  MUTAJENLER
DNA’nın (genomun) yapısında meydana gelen spontan veya indüklenebilen
değişikliklere mutasyon denir. Mutasyona neden olan fiziksel veya kimyasal
ajanlara mutajen denir.
Mutasyon çeşitli hücre tiplerinde ortaya çıkabilir. Somatik hücrelerde (vücut
hücrelerinde)   görülen   mutasyonlara   somatik    mutasyon    denir.   Somatik
mutasyonlar vücut hücrelerinde görüldüğü için canlının ömrü kadardır, alt
kuşaklara geçmez. Eşey hücrelerinde görülen mutasyonlara germinatif
mutasyonlar denir ve bu mutasyonlar gamet hücrelerinde görüldüğü için
kuşaktan kuşağa aktarılır.
Çeşitli mutasyon tipleri vardır. DNA’nın baz diziliminde (baz yapısında) görülen
mutasyonlara gen mutasyonları denir. Gen mutasyonları bir tek nükleotidde
olduğu gibi binlerce baz çiftini de etkileyebilir. Diğer mutasyonlar ise kromozom
sayısında ve yapısında olan değişmelerdir bu tür mutasyonlara da kromozom
düzeyinde mutasyonlar denir.
Buna göre mutasyonlar;

1. Kromozom sayısında görülen değişmeler

2. Kromozom yapısında görülen değişmeler

3. DNA baz yapısında görülen değişmeler (gen düzeyinde

  mutasyonlar)
1. KROMOZOM SAYISINDA OLAN
  DEĞİŞMELER
 A.Euploidi (Öploidi):
 Kromozom sayısının n’in katları şeklinde artması veya azalmasıdır ve artma
 veya azalma kat sayısına göre adlandırılır. 3n ise triploidi (ör: insan için
 3n=69), 4n ise tetraploidi (ör: insan için 4n=92) gibi adlandırılır.
 Öploidi çeşitleri;
 a) Monoploidi: Bireyin vücut hücrelerinde gamet hücrelerindeki kadar (n)
 kromozom bulunmasıdır. Bazı canlılarda doğal olarak görülen bu durum,
 insan için hayatla bağdaşmaz.
 b)   Poliploidi:     Kromozom      sayısının   n’in   katları   şeklinde   artmasıdır.
 Poliploidinin çeşitli tipleri vardır.
•   Otopoliploidi: n’in katlarının tamamının aynı türden gelmesi, aynı türe ait
    olmasıdır.

•   Endopoliploidi: Hücre çekirdeği içerisinde kromozom sayısının n’in katları
    şeklinde hücre zarı kaybolmadan (hücre bölünmesi olmadan) artmasıdır.
•   Allopoliploidi: n’in katlarının bir kısmının başka türlere ait olmasıdır. Birbirine
    yakın olan iki türün hibridizasyonu sonucu ortaya çıkar. Hayvan hücrelerinde
    görülmez. Çünkü çiftleşme türe özgüdür. Bitki hücrelerinde görülür. Daha
    çok ticari amaçlı bu tür hibridizasyonlar yapılır.
•   Mozaisim: Aynı zigottan oluşan bir organizmanın veya bir dokunun örneğin
    hücrelerinin bir kısmında 2n kadar kromozom bulunurken, diğerinde 3n
    kadar kromozom bulunmasıdır. Bir canlının hücrelerinin farklı kromozom
    kuruluşlarına sahip olmasıdır.
Öplodi Oluşum Nedenleri
1. Mayoz bölünme sırasında; kromozomların kromatitlerine ayrılmayıp

olduğu gibi bir hücreye gitmesi sonucunda diploid sayıda (2n) kromozom

taşıyan gamet hücresi oluşur. Diploid gamet hücre normal kromozom

taşıyan (n) hücre ile birleşirse, ortaya çıkan yavru triploidi (3n) olacaktır.

(Otopoliploidi)
2. Endomitoz; Bölünmeye gidecek hücre bölünmeden önce sentez evresinde
     kromozom sayısını 2 katına çıkartır. (DNA replike olur). Kromozom
     sayısını 2 katına çıkarmış hücre mitozun profaz ve metafaz evresini
     geçirir, anafaz ve telofaza girmez mitozu tamamlanmaz. Hücre bölünmesi
     (sitokinez) olmaz. Böylece kromozom sayısı her bölünmede katı kadar
     artar.
3. Endoredublikasyon; Kromozomlar S evresinde katı kadar artar yani
     kromatidler bölünür fakat hücre bölünmesi olmaz. Böylece
     sentromerinden birbirine tutunmuş çok sayıda kromatidten (4-8) oluşan
     kromozomlar ortaya çıkar. Endoredublikasyon tümör dokularında ve
     spontan düşük olgularında sık görülür.
Endopoliploidi;   endomitoz   veya   endoredublikasyon    sonucu   ortaya   çıkar.   İnsan

   megakaryosit hücreleri 8-16 kattan daha fazla kromozom sayısına sahiptir. İnsan

   kemik iliği hücrelerinde görülen bu durum normaldir.

Bazı durumlarda endopoliploidi gereksinim sonucu hücrede görülür. Bazı gen ürünlerine

   çok ihtiyaç duyulduğu zaman,      hücrede kromozomların çoğaltılarak kopyalanması

   yapılır. Genomda normalde bazı genler çok sayıda tekrarlar halinde kopyalanmış

   olarak bulunur. Ör; rRNA genleri genomda çok sayıda kopyalanmış tekrarlar halinde

   bulunmaktadır. Ancak gen ürününe çok ihtiyaç duyulan hücrede ilgili genin kopyalar

   halinde bulunması da yeterli olmayabilir. Bu durumda hücre tüm genomun

   replikasyonunu yapar ve ürüne gereksinim duyulan gen daha hızlı ifade edilir.
•   B.Anöploidi:

    Kromozom sayısındaki değişikliklerin n’in katları şeklinde olmayıp n’den

    fazla yada az olmasıdır. Diploid bir hücrede 2 adet bulunması gereken

    kromozomdan 3, 4, 5 …. adet bulunması yada haploid bir hücrede 1 tane

    bulunması gereken kromozomdan 2, 3, ….        tane bulunmasıdır. Hücreler

    kromozom sayısına göre adlandırılır. Örneğin, 2n + 1 trizomi, 2n + 2

    tetrazomi, 2n-1 monozomi, 2n-2 nüllüzomi gibi .
Anöploidi Oluş Nedenleri

1.Kromozomların    Ayrılmaması:   Kromozom     veya   kromatidlerin   sentromerlerinden
   ayrılarak bir kutba gitmesi gerekirken, kromozomlar sentromerlerinden ayrılmayarak
   sadece bir kutba giderler, diğer kutba söz konusu kromozom gitmez. Bu olaya
   kromozom ayrılmaması denir.

   Sonuçta oluşan hücreden birinde aynı kromozomdan iki tane bulunurken, diğer
   hücrede o kromozomdan bulunmaz. Aynı kromozomdan iki tane bulunan gamet
   hücresi normal kromozom kuruluna sahip eşey hücre ile birleşecek olursa, oluşacak
   hücre (kişi) söz konusu kromozomdan iki yerine üç adet bulunduracak, dolayısıyla
   tirizomik olacaktır. Söz konusu kromozomdan hiç taşımayan gamet, normal
   kromozomlu gametle birleşecek olursa, kişide söz konusu kromozom bir adet eksik
   olacak, dolayısıyla monozomik birey olacaktır.
Kromozom ayrılmaması; hem mayoz hem de mitoz bölünme sırasında

    görülür.

•   Mayoz bölünmede; I. Mayozda ayrılmama olursa bir tetrat olduğu

    gibi bir kutba gidecek, II. Mayoz bölünme de ayrılmama olursa,

    kromozom olduğu gibi bir kutba gidecektir. Hata I. Mayoz sırasında

    olursa 24 kromozomlu gamet hem maternal hem de paternal

    üyelere sahiptir. II. Mayozda hata olursa ekstra kromozomlu gamet

    ya paternal ya da metarnal kromozomların her iki kopyasını da taşır.
Mitoz bölünmede; zigot oluştuktan sonraki mitoz bölünmeler

sırasında kromozomda ayrılmama görülürse mozaisim ortaya çıkar.

Kusurun ortaya çıktığı zamana bağlı olarak, kişinin bazı hücrelerinin

kromozom sayısı normalden fazla, bazı hücrelerinde ise normalden

az olacaktır. Yani kişinin bazı hücreleri trizomik, bazı hücreleri

monozomik olacak, dolayısıyla kişi mozaik olacaktır. Buna mitotik

kromozom ayrılmaması denir.
Anafazda Geri kalma: Kromatidler sentromerlerinden ayrılıp zıt kutuplara
   giderken biri anafazda geri kalır. Sonuçta geri kalan kromozom çekirdek
   içine katılmaz sitoplazmada kalır ve oluşan hücreden biri o kromatid
   açısından monozomik olur. Yani oluşan gametlerden biri 22 kromatidli
   olurken, diğeri 23 kromatidli olacaktır. 22 kromatidli gamet, normal
   kromozomlu gametle birleşince oluşan hücre 45 kromozomlu olacaktır. Bazı
   durumlarda geri kalan kromozom özdeş hücreye katılabilir, bu durumda
   hücre 24 kromatidli olur, normal kromozomlu gametle birleşince 47
   kromozomlu birey olacaktır. Anafazda geri kalma mayoz I veya mayoz II
   anafazında gerçekleşir.

Eğer zigot oluştuktan sonraki mitoz bölünmeler arasında anafazda geri kalma
   olursa, mozaik yapıda birey oluşacaktır.
Anöploidi Türleri:
•   Hiperploidi: İnsanda diploid sayıdaki kromozomdan (2n) bir veya daha fazla
    kromozom bulunmasıdır. Sık rastlanan türleri;
     – Trizomi: Kromozom sayısının 2n’den 1 fazla olması (2n+1) durumudur.
       İnsanda toplam 47 kromozom olur. Ör; Down Sendromu, (47, XX + 21
       veya 47, XY + 21) 21. kromozomun iki yerine üç tane bulunmasıdır.
       Klinefelter Sendromu (47, XXY) , X kromozomunda bir yerine iki adet
       bulunmasıdır.
     – Tetrazomi: (2n + 2): Kromozomlardaki bu düzensizlik iki şekilde ortaya
       çıkar. Ya belli homolog kromozom çiftinden 2 yerine 4 adet olması (48,
       XXXX) ya da iki ayrı homolog kromozom çiftin trizomisi vardır. Ör; 48,
       XX, +1; +14 gibi.
•   Hipoploidi: Diploid kromozom (2n) sayısının 1 veya daha fazla
    eksik olmasına bağlı olarak çeşitli türleri vardır.
•   Nüllüzomi: Bir kromozom çiftinden herhangi birinin olmaması yani
    karyotipte bir kromozom çiftinin eksik olmasıdır. (2n-2 = 44).
    İnsanlarda nüllüzomi karyotipi görülmez. Belki de latel etkisi
    olduğu için fetüs erkenden atılmaktadır.
•   Monozomi: Diploid kromozom sayısının bir eksik olmasıdır. Yani
    bir çiftin iki eş üyesinden bir tanesinin bulunmamasıdır. Ör; Turner
    Sendromu 45, X0 ve monozomi G, (45, XX, G-) sendromları.
3. Mozaisim: Zigot oluştuktan sonraki mitoz bölünmeler sırasında
görülen hatalardan kaynaklanır. Aynı zigottan oluşan bir bireyin
hücrelerinin farklı kromozom kuruluşlarına sahip olmasıdır. Somatik
hücrede görülen bu durum, kişinin yaşıyla ilişkilidir. Eğer kromozom
ayrılmamaları veya anafazda geri kalma zigotun erken dönemdeki
mitoz bölünmeler sırasında olursa mozaiklik derecesi fazla, geç
evrelerde veya doğumdan sonra ortaya çıkacak olursa mozaiklik
derecesi az olur. Yani mozaiklik derecesi kişinin yaşı ile ters
orantılıdır.
4. Kimerizim: Mozaiklik gibidir. Bireyin vücut hücrelerinin farklı sayılarda
   kromozom içermesidir. Mozaiklikten farklı; hücrelerin kromozom sayılarına
   sahip olması, aynı zigottan değil ayrı ayrı zigottan kaynaklanmaktadır. Yani
   bir bireyin iki ayrı zigottan kaynaklanan, farklı kromozom kuruluşlarına sahip
   hücreler içermesidir. Kişide iki ayrı zigottan kaynaklanan iki ya da daha çok
   genotipin veya hücre bulunmasına kimerizim denir. Ör; ayrı cinsiyetten olan
   çift yumurta ikizlerinde, doğumdan hemen sonra kromozom analizi
   yapılacak olursa, çocuklardan birinde hem XX, hem de XY içeren hücreler
   saptanabilir.
Uniparental Dizomı: Fertilize ovumda, bir homolog kromozomun her

iki üyesinin de tek bir parental üyeden gelmesi yani ya maternal ya

da paternal kökenli olmasıdır. Uniparental dizominin tipleri vardır.

Bunlar:   İzodizomi;   Ebeveynlerden     birinden   gelen   tek   bir

kromozomun dublike olmasıdır. Heterodizomi; İki farklı homolog

kromozomun tek bir parental üyeden gelmesidir.
2. KROMOZOMLARDAKİ
    YAPISAL DEĞİŞİKLİKLER
Kromozomlardaki sayısal değişiklikler, hücre bölünmesi sırasında
oluşan    hatalardan   kaynaklanırken,     yapısal  değişiklikler
kromozomlarda kırılma ve buna bağlı olarak da kromozomlardaki
yeniden düzenlemeler sonucu ortaya çıkar.
Eğer kırılmalar ve yeniden düzenlemeler sonucu kromozom
sayısında ve gen içeriğinde bir değişiklik yoksa bu tür mutasyonlara
dengeli mutasyonlar denir.
Yapısal mutasyonlar (kırılmalar) kendiliğinden olduğu gibi çoğu
zaman fiziksel veya kimyasal mutajenik ajanlar tarafından da ortaya
çıkmaktadır.
Kromozomlarda görülen yapısal değişiklikler:
1.     Translokasyon (yer değiştirme): Translokasyon terimi bir

     kromozomdan kopan parçanın başka bir kromozoma yerleşmesidir.

     Translokasyon      homolog    olmayan    iki      kromozomlar     arasında

     gerçekleşir.    Her   iki   kromozomda       da     kırılmalar   olur.   Bir

     kromozomdan kırılan bir parçanın, diğer kromozomun kırılan

     parçasının üzerine yapışmasıdır. Translokasyonun 3 tipi vardır;

     karşılıklı   (resiprokal)   translokasyon,     sentromerde       birleşme,

     transpozisyon (insersiyonel translokasyon).
a. Karşılıklı (resiprokal) Translokasyon:
   Homolog olmayan iki kromozomda kırılma olur ve kırık parçalar karşılıklı
   olarak yer değiştirir. Translokasyon sadece iki kromozom arasında geçer ve
   değişim karşılıklı olduğu için total kromozom sayısında değişiklik olmaz.
   (n=46).
b. Sentromerde birleşme (Robertson Tipi translokasyon):

   Akrosentrik kromozomlarda görülen özel bir translokasyon tipidir. Homolog olmayan
   akrosentrik kromozomlardan birinin uzun kolunda sentromere yakın bölgede, diğer
   kromozomunda kısa kolunda sentromere yakın bölgede kırılma olur. Bir kromozomun
   sentromerli uzun parçası ile diğer kromozomun sentromer taşımayan uzun parçası
   birleşir. Yani iki kromozomun uzun ve kısa kolları (uzun-uzun) (kısa-kısa) birleşir ve
   translokasyonlu kromozom oluşur. Bu tip translokasyona Robertson tipi translokasyon
   denir. Ortaya çıkan bu anormal kromozomlardan küçük olanı bir sonraki bölünmeye
   katılmaz ve kaybolur. Böylece kısa kolların kaybı, uzun kollarında sentromere yakın
   bölgede birleşmesi sonucu, oluşan translokasyonda toplam kromozom sayısı n=45
   olacaktır. Çünkü translokasyon iki kromozomun uzun kollarının birleşmesi sonucu ortaya
   çıkmaktadır. İki homolog olmayan akrosentrik kromozomun birleşmesi söz konusudur.
Gerek    resiprokal   gerekse     Robertson     tip   translokasyonda,
translokasyonun oluşmasını sağlayan kırık parçalar büyük bir gen
kaybına neden olmayacaktır. Böyle translokasyon taşıyan kişilerde
gen kaybı olmadığından, fenotipinde fazla bir değişiklik olmayacak kişi
sağlıklı olacaktır. Bu tür translokasyonlara dengeli translokasyon
denir. Böyle translokasyonlu kromozom kuruluşuna sahip kişilere de
dengeli translokasyon taşıyıcı denir.

Böyle bir translokasyonlu kromozom taşıyan bir kişide sorun yoktur.
Ancak dengeli translokasyon taşıyıcısı olan kişinin çocuklarının
monozomik yapıda trizomik olması söz konusudur.
Robertson tipi translokasyonlar, akrosantrik kromozomlar arasında görülür D/D
     D/G en yaygın olanı da 14/21 translokasyonudur.

Ör; 14/21 translokasyonuna sahip bir anne; normalden farklı bir kromozom
     kuruluşuna sahip (genotipi farklı) olmasına rağmen, genotipi eksiksiz
     taşıdığı için fenotip olarak normal görünümlüdür. Böyle bir anneden 6 tip
     yumurta hücresi oluşabilir.

1.Sadece bir adet 21 nolu kromozom içeren yumurta (monozomi 21)

2.Sadece bir adet 14 nolu kromozom içeren yumurta (monozomi 14)

3.Sadece 14/21 translokasyonlu kromozom içeren yumurta (taşıyıcı)

4.Hem 14/21 hem de 21 (1 adet) nolu kromozom içeren yumurta

5.Hem 14/21 hem de 1 adet 14 nolu kromozom içeren yumurta (tirizomi 14)

6.Hem 1 adet 21, hem de 1 adet 14 nolu kromozom içeren yumurta (normal)
c.    İnsersiyonel translokasyon (transpozisyon): Homolog olmayan iki
     kromozomdan birinde iki noktadan, diğerinde bir noktadan kırılma olur. İki
     kırık arasında kalan parça homolog olmayan diğer kırık kromozoma gider ve
     kaynaşır. Bu tip resiprokal (karşılıklı) olmayan translokasyona transpozisyon
     tip translokasyon denir. Böyle bir translokasyon sonucu kromozomdan
     birinde delesyon diğerinde artma söz konusudur. Bu tip mutasyonlar 3 kırık
     gerektirdiği için nadir görülür. Böyle bir translokasyona sahip kişi, sağlıklı,
     normal görülür. Ancak bu kişi çocuklarına, delesyona uğramış veya artış
     olmuş kromozomlarını aktarabilir ve kromozom anomalisi göstermesine
     neden olabilir.
2.    Delesyon      (Eksilme):   Kromozomdan      bir   parçanın    koparak
     kaybolmasıdır. Kopan parçanın büyüklüğüne ve taşıdığı genlere
     bağlı olarak farklı sonuçlar açığa çıkabilir. Eğer kopan parça bir
     canlı için hayati önemi olan genleri taşıyorsa ve homoloğunda da bu
     genlerin sağlam allelleri bulunmuyorsa, canlı gelişimi son bulacaktır.
     Eğer kopan parça baskın genleri taşıyorsa, homoloğu olan alleldeki
     çekinik gen baskın bir gen gibi fenotipte kendini gösterir. Sonuçta bir
     kromozomdan bir parçanın kopup gitmesi sonucu, homoloğu olan
     kromozomda o parçanın allelinin bulunduğu gen bölgesi monozomik
     olacaktır. Genetik metaryelin tek kopyasının, normalde iki kopya
     tarafından yapılan işlevi yerine getirememesi klinik sonuçlara yol
     açmaktadır. Ör; kedi miyavlaması (cri du chat) Sendromu 5.
     kromozomun      kısa   kolundaki    bir   delesyon    sonucu    ortaya
     çıkmaktadır.
Delesyonlar iki türde görülebilir: kromozomun uç bölgesinde tek
noktada kırık olur ve kırılan parça kopup kaybolur. Kromozomun bir
darbe sonucu uç kısmının kaybolmasına terminal delesyon veya
defisiyens denir. Terminal delesyon pek olası değildir. Çünkü
parçanın koptuğu kromozomun uç bölgesi yapışkan kalır ve bir
parçanın buraya eklenmesi beklenir. Oysa delesyondan sonra
translokasyon görülmemiştir. İkinci tip delesyon da, bir kromozomda
iki noktadan kırılma olur ve iki kırık parça kopar ve kaybolur kırık
uçlar birleşir. Kopan parçanın sentromeri olmadığı için bir sonraki
bölünmede iğ ipliklerine tutunamaz ve kaybolur.
Delesyon oluş nedenleri; tek bir kromozomda, bir

  noktadan veya iki noktadan kırılma sonucu parça kaybı

  olur. Mayoz bölünme sırasında eşit olmayan crossing-

  over (kardeş kromatidler arasındaki eşit olmayan parça

  değişimi),   dengeli   translokasyon   ve   inversiyonlar,

  izokromozom, halka kromozom delesyona sebep olur.
3.   Dublikasyon: Homolog kromozomlar arasında geçen
     bir transpozisyon sonucu oluşur. 3 kırık gereklidir.
     Homolog kromozomlardan birinde iki kırık, diğerinde
     tek kırık oluşur. İki kırık arasında kalan parça, homolog
     kromozomdaki tek kırıklı bölge arasındaki aralığa
     yerleşir. Bu yerleşme tandem (1234344) ya da ters
     tandem (123443) şeklinde olur. Daha çok mayoz
     bölünme sırasında görülür, bir kromozom parçasının iki
     kopya halinde bulunmasına yol açar.
Somatik hücrelerde her kromozomdan iki adet bulunması kendiliğinden olan
bir dublikasyondur. Dublikasyonlar, delesyonlara göre daha sık görülmesine
rağmen, delesyonlar kadar zararlı değildir. Moleküler seviyedeki küçük
dublikasyonlar evrim açısından gen farklılaşmasında önemlidir. Atasal bir
genin yüzlerce yıl dublikasyonu sonucu gen aileleri oluşur. Bu gen ailelerinin
bir kısmı aynı fonksiyonu yaparken (histon ve rRNA genleri ) kimileri benzer
fonksiyonu (β globinler) bazılarıda da farklı fonksiyonları yerine getirirler. Gen
ailelerinin bazıları da mutasyonlar sonucu fonksiyonunu yitirmiş psödogenler
şeklinde bulunurlar. Bu nedenle gen dublikasyonlarının, gen ifadelerinin
farklılaşması açısından yararlı yönleri vardır. Yine de bir gamette dublikasyon
olması   kromozomal     dengesizlik   (parsiyel   trizomi)’le   sonuçlandığı   için
dublikasyon fenotipte bir takım anomalilere neden olabilir.
Dublikasyonlar; eşit olmayan crossing over sonucu ortaya çıkabilir
    (bir kromozomda dublikasyon varken diğerinde delesyon olur).
    Ayrıca translokasyon, (transpozisyon tipi translokasyon)
    izokromozom veya inversiyonlar sonucu da dublikasyonlar ortaya
    çıkabilir. Dublikasyonlar kendini iki tipte gösterilir;
•   Tandem Tipi; Kopan parçanın homolog kromozoma dönmeden
    yerleşir ve genler ardı ardına sıralanır.
•   Ters Tandem; Kopan parça homolog kromozom ters dönerek
    yerleşir.
4. İnversiyon: Tek kromozom üzerinde oluşan değişikliktir. Bir kromozomda
    iki kırık olur. İki kırık arasında kalan parça delesyona uğramayıp 180 derece
    dönerek tekrar kromozomdaki yerine yerleşirse buna inversiyon denir. İki tipi
    vardır;
•   Perisentrik inversiyon; Kromozomun uzun ve kısa kolunda birer kırık oluşur
    ve arada kalan parça sentromer içerir. Bu sentromerli parçanın 180 derece
    dönerek yerine tekrar yerleşmesine perisentrik inversiyon denir. Bu
    inversiyon tipi sentromeri içine aldığı için hem baz dizisi hem de kromozom
    şekli değişir.
•   Parasentrik inversiyon; Kromozomun tek kolunda iki kırık olur. İki kırık
    arasında    kalan   parçanın   180   derece   dönerek   tekrar   yapışmasına
    parasentrik inversiyon denir. Kromozom şeklinde değişiklik olmaz, baz sırası
    değişir.
Perisentrik veya parasentrik inversiyonlu kromozom taşıyan kişide gen
kaybı veya fazlalığı olmadığı için, kişi fenotipik olarak normaldir. Ancak
böyle bir kromozom taşıyan kişi farklı gametler oluşturur ve kişinin
çocukları    dengesiz    kromozom       taşıyabilir.   Çünkü     inversiyonlu
kromozom, mayoz bölünme sırasında eşit olmayan krosing–over (C/O)
yol açar. Parasentrik inversiyon olan kromozomda mayoz bölünmede
C/O sırasında ilmek oluşur ve bunun sonucunda disentrik ve asentrik
kromozom taşıyan gametler oluşur. Böyle bir gametin normal gamet ile
birleşmesi   sonucu     canlı   bebek     doğumları     olmaz.    Perisentrik
inversiyonlu kromozom taşıyan bir kişi mayozda C/O sırasında hem
delesyonlu hem de dublikasyonlu gamet oluşumuna sebep olur.
Halka (ring) Kromozom: Delesyon ve inversiyonda olduğu gibi tek

kromozomda oluşan yapısal değişikliktir. Bir kromozomun iki ucunda da

kırıklar oluşur ve kırık uçlar yapışkanlık kazanarak birbirine tutunur ve

sonuçta halka şeklinde kromozom oluşur, kopan parçalar kaybolur. Halka

kromozomunun oluşması için bir kromozomun iki ucundan iki parçanın

kopması (delessiyon) gereklidir. Buna bir kromozomda iki defisiyens

gereklidir denilebilir. Kopan parçanın büyüklüğüne göre, ortaya çıkan

düzensizliğin de sonucu değişir. Halka kromozoma oldukça sık rastlanır.

X ışınlanmasından sonra tümor hücrelerinde sık görülür.
7.Disentrik kromozom: Sentromeri olan iki kromozom
  parçasının sentromersiz kırık uçlarını kaybederek ucuca
  birleşmesinden oluşan iki sentromerli kromozomdur.
  Disentrik kromozomlar iki sentromeri olmasına karşılık, bir
  sentromerin inaktif olması veya kromozomların kutuplara
  çekilmesi sırasında birbiri ile uyumlu bir şekilde kutuplara
  gitmesi durumunda bu kromozomlara psödodisentrik
  kromozomlar denir. En fazla cinsiyet kromozomları ve
  akrosentrik     kromozomlarda       görülür.     Kromozom
  yapısındaki değişiklikler sonucu oluşan yeni düzenlemeler
  gen içeriği açısından dengeli veya dengesiz olabilir.
  Kromozom kaybı olmaz.
3. GEN MUTASYONLARI
DNA baz dizisinde oluşan değişimlere gen mutasyonları denir. Spontan

olabileceği gibi fiziksel ve kimyasallar gibi mutajenler tarafından da

indüklenebilir. DNA baz dizisinde olan değişiklikler tek bir nükleotidte

olduğu gibi binlerce baz çiftinde de olabilir. Binlerce baz çiftinde olan

değişimler büyük delesyonlar veya insersiyonlar şeklinde olabilir. Tek bir

nükleotidte olan değişimlerde delesyon, insersiyon, inversiyon gibi çeşitti

tipte olabilir.
1.Nokta Mutasyonları:

– Bir amino asit (aa)’de karşılıklı gelen kodonda (üçlü
  baz dizisi) bir nükleotidin değişmesi kodonun başka
  bir aa’de karşılık gelmesine neden olur. Bu tür
  mutasyonlara misense (yanlış anlamlı mutasyon)
  denir.
– Bir aa’de karşılık gelen kodonda nükleotidlerden birinin değişmesi sonucu

  stop kodonları (UAA, UAG, UGA) oluşur ve kodon hiçbir aa’de karşılık

  gelmez ise bu tür mutasyonlara nonsense (anlamsız) mutasyon denir.

  Non-sense mutasyonlar sentezlenmekte olan polipeptidin uzunluğunu

  etkiler. Transkripsiyonu etkilemez. mRNA üzerindeki kodonlardan birinin

  stop kodonuna dönüşmesi polipeptid sentezinin erken sonlanmasına

  neden olur. Böylece oluşan polipeptid zinciri normalden kısa olur ve

  sentezlenen polipeptid fonksiyonel olmaz. Bunun tam tersi bir mutasyonda,

  stop kodonlarından birinde, bir nükleotidin değişmesi sonucu, stop kodonu

  bir aa’de karşılık gelen kodona dönüşür. Bu durumda sentezlenen

  polipeptid normalden uzun olur.
– Bir nükleotid bir genin herhangi bir bölgesine
 eklenmiş/çıkarılmışsa    bundan   sonraki   kodonların
 dizilişi değişir ve bunlara karşılık gelen aa’ lerde
 değişir. Bu tür mutasyonlara framesthift (çerçeve
 kayması) mutasyonları denir. Bu tür mutasyonlar
 genin anlamını değiştirir.
Sonuç olarak nokta mutasyonlarında;
1. Bir baz çifti başka bir baz çiftine
  dönüşebilir.(sübstitüsyon)
2. Bir baz çifti delesyona uğrayabilir.
3. Bir baz çifti gen içine katılabilir (adisyon,
  insersiyon)
1. Sübstitüsyon: Bir baz çiftinin başka bir baz çifti ile değişmesine

   sübstitüsyon denir. Baz çiftlerinin değişmesi iki türlü olur. Bunlardan;

    – Bir pürin bazının bir pürin bazı ile, bir pirimidin bazının-bir

      pirimidin bazı ile değişmesine transisyon mutasyonları denir.

    – Bir pürin bazının- bir pirimidinle, bir pirimidin bazının- bir pürinle

      değişmesine transversiyon denir.
Normalde transversiyon mutasyonlarının transisyon mutasyonlarına

göre daha sık oluşması beklenirdi. Çünkü transversiyon oluşma riski

transisyonun iki katıdır ve her bir baz için tek bir transisyona karşılık

iki   transversiyon   oluşur.   Oysa    görülen    durum    farklı   olup

transisyonların görülme sıklığı transversiyona göre daha fazladır. Bu

durum, baz (nükleotid) değişimlerinin tesadüf ve rasgele olmadığını

baz değişimlerinin daha çok tercih edilen bir mutasyon mekanizması

olduğunu gösterir.
DNA yapısında görülen modifikasyonlar, DNA’da
transisyon tarzı mutasyonların daha sık olduğunu
göstermiştir. Ör; DNA’da “C” bazı metillenerek modifiye
olur. C’nin metilasyonu daha çok, C’ler G’nin 5’ ucuna
yakın    yerleştikleri  zaman     metillenirler.   CG’nin
dinükleotidlerinde C’nin spontan olarak deaminasyonu
C’nin T’e dönüşmesini sağlar, bu da transisyonların
oranını artırır. Sonuçta C↔T, A↔G nin transisyonları
artar. Bu nedenle CG’nin dinükleotidleri genomda
mutasyona en fazla yatkınlık gösteren bölgelerdir.
2.Bir baz çiftinin delesyonu veya bir baz çiftinin eklenmesi:

  Bir kodon 3 bazdan oluşmaktadır ve her bir kodon bir aa’de

  karşılık gelir. Gen içerisinde 3’ün katları olmayacak şekilde

  bir bazın delesyonu veya bir bazın addisyonu , bundan

  sonraki kodonların baz dizisini değiştirecek ve bunlara

  karşılık gelen aa’lerde değişecektir. Dolayısıyla 3’ün katları

  olmayacak şekilde nükleotidlerin delesyonu veya adisyonu,

  frameshift (çerçeve) kaymasına mutasyonlara yol açacak

  ve bu da genin okuma çerçevesini değiştirecektir.
• Eğer bir gene 3’ün tam katları şeklinde bir kodon
  eklenirse veya bir kodon delesyona uğrarsa; bu
  durumda; genin kodladığı polipeptid dizisinde;
  delesyona uğramış bölgeye karşılık polipeptidde
  aa delesyonu, insersiyonun olduğu bölgeye
  karşılık polipeptidde aa insersiyonu görülür.
Geniş Delesyon ve İnsersiyonlar:
 DNA baz dizisindeki değişimler; bir
 nükleotidden (bir baz çifti) binlerce baz
 çiftine kadar görünebilmektedir. Bir baz
 çiftindeki mutasyonlar nokta mutasyonları
 olup; kendini insersiyon, delesyon veya
 substitisyon şeklinde gösterir. Nokta
 mutasyonları dışında daha büyük DNA
 dizilerinde de delesyon veya insersiyonlar
 ortaya çıkar.
Daha geniş insersiyon ve delesyon mutasyonları,
•   homolog DNA dizileri arasındaki eşit olmayon C/O’dan,
•   hatalı kombinasyondan ortaya çıkar.
•    genomda bulunan çok sayıda tekrardan oluşan DNA dizileri
    (kodlanmayan DNA dizileri) arasındaki hatalı rekombinasyon,
•   genomda bulunan tekrar dizilerinden oluşan, hareketli DNA
    elemanları , genomda katıldığı yere göre farklı mutasyonlara yol
    açar. Bir genin exon bölgesine yerleşerek, buradaki kodlanan dizinin
    bozulmasına ve gen inaktivasyonuna sebep olabilir.
Nükleotid Değişimi (Nokta Mutasyon) Sonucu Oluşan
   Mutasyon Tipleri
•  Yanlış anlamlı (missense) mutasyonlar; aa
   değişimine yol açar. Bazların subtitasyonu yani
   insersiyon veya inversiyon sonucu oluşabilir. Bir aa’de
   karşılık gelen kodan başka bir aa’de karşılık gelmesine
   yol açar.
•  Anlamsız (nonsense) mutasyonlar, erken stop
   kodonu oluşturur ve hiçbir aa karşılık gelmez. Bir
   nükleotidin başka bir nükleotide dönüşmesi sonucu
   ortaya çıkar.
•  Sense mutasyonlar, stop kodonu bir aa kaşılık gelen
   kodona dönüşebilir. Bir nükleotidin başka bir nükleotide
   dönüşmesi sonucu ortaya çıkar.
•   RNA işleme mutasyonları; RNA işlenmesi sırasında,
    intron bölgelerinde oluşan mutasyonlar veya
    poliadenilasyon bölgelerinin delesyona uğraması gibi
    mutasyonlar anormal RNA işlenmesine yol açar.
    Anormal splicing (RNA işlenmesi) sıklıkla çerçeve
    koyması mutasyonlarına neden olur ve prematüre dur
    kodonu oluşturur.
•   Regülatör mutasyonlar; Regülatör bölgeyi oluşturan
    DNA dizilerindeki değişimler; transkripsiyon
    faktörlerinin bağlanmasıni, transkripsiyonel kontrolü ve
    gen ekspresyonunu etkilemektedir.
Delesyon ve İnsersiyon Sonucu Oluşan
   Mutasyon Tipleri
• Bir nükleotidin eklenmesi veya çıkarılması,
   çerçeve kayma mutasyonlarına neden olur.
• Eğer delesyon/insersiyon olan bazların sayısı
   3’ün katları şeklinde ise kodonların kaybına
   veya kazancına neden olur.
• Büyük gen delesyonları, inversiyonları,
   füzyonları ve dublikasyonlar, oluştuğu gen
   bölgesine göre gen aktivitesini farklı şekilde
   etkiler. Bu mutasyonlar hatalı
   rekombinasyonlar sonucu ortaya çıkar.
•   Alu ve L1 (tekrarlayan baz dizileri) elementlerinin

    insersiyonu, transkripsiyonu bozmakta ve kodlanan

    dizilerin arasına girmektedir.

•   3’lü nükleotid tekrar dizilerinin artması; kodlanan

    bölgede meydana gelen bir tekrar, anormal proteini

    meydana getirir. Oysa, transkribe olmayan bölgede

    artan tekrar sayısı ise transkripsiyonu ve mRNA

    işlevini engeller.
MUTAJENİK AJANLAR
 DNA yapısında oluşan mutasyonlar spontan
 olduğu gibi çeşitli fiziksel ve kimyasal mutajenik
 ajanlar tarafından da indüklenir. Hem spontan
 değişimlerin hem mutajenlerin farklı tipleri olup,
 mutasyona sebep olan ajanlar şu şekilde
 gruplandırılabilir:
Tautomerik Değişimler:
 Doğal nokta mutasyonlarına yol açan en önemli
 faktör   bazların   spontan   olarak   tautomerik
 formlara dönüşmesidir. DNA’da bulunan bazlar
 normalde keto veya amin formunda bulunur.
 Bunlardan T ve G’nin keto formunda iken A ve C
 amin formunda bulunur.
Spontan olarak bazlar bir proton kaybederek
keto formundan enol formuna, amin formundan
da imin formuna dönüşürler. Bazların bu şekilde
keto formundan enol, amin formundan imin
formuna dönüşmesine tautometrik dönüşümler
denir.
• Tautometrik      dönüşümler,         transisyon        nokta
  mutasyonlarının oluşumuna zemin hazırlamaktadır. DNA
  çift   sarmalında      tautomerize    olmuş    baz,     DNA
  replikasyonu     olmadığı    sürece    mutasyona       sebep
  olmaz. Yani hücre çoğalması olmadan tautomeri ile
  mutasyon      olmaz.    Totomer      olmuş    bazlar    DNA
  replikasyonu sırasında yanlış baz eşleşmesine yol
  açarak transisyona neden olur.
• Örneğin; A bazı totomerizasyonla imin formuna dönüşür.
  A* sahip bir DNA, ilk katlanmasında biri hatalı       (A*-C),
  diğeri doğru (A-T) baz çiftini taşıyan iki çifte sarmal verir.
  Hatalı baz çiftini taşıyan çifte sarmal, bir katlanma daha
  geçirdiğinde (A*-C---> A-C, G-C) çifte sarmallardan biri,
  başlangıçtaki A-T yerine G-C taşır olmuştur (tranzisyon):
T bazı totomerizasyonla keto formuna dönüşür. Totomer T* bazı içeren
DNA iplikçiği ilk replikasyonda biri hatalı (yanlış eşleşmiş) baz çiftini taşıyan
(T*-G), diğeri doğru (T-A)’nın baz çiftini taşıyan 2 çifte sarmal verir. Hatalı
baz çiftini taşıyan çifte sarmal bir rep. Daha geçirdiğinde başlangıçtaki T-A
baz eşleşmesi G-C baz çiftine dönüşür ve transisyon nokta mutasyonu
oluşur.
Aynı şekilde C’nin totomerizasyonu, DNA1 rep.da C-A’nın baz eşleşmesine,
2 rep.da ise T-A’nın baz çiftine dönüsüyor. Başlangıçta C-G A-T baz çiftine
dönüşmektedir.
2. Kimyasal Ajanlar: Kimyasal ajanlar, alkilleyici
  olanlar, alkilleyici olmayanlar ve interkalasyon
  yapanlar    olmak     üzere     3    başlık     altında
  incelenebilir.   Bu   ajanlar       DNA     yapısında,
  deaminasyon,      depurinizasyon,         substitüsyon,
  insersiyon ve delesyon şeklinde çeşitli tipte
  nokta mutasyonları oluştururlar.
a) Alkilleyici ajanlar: Alkilleyici ajanlar, pürin bazlarını
  özellikle de G’nin 7.N atomuna alkil grubu ekleyerek
  depurinizasyona neden olurlar. Depürinizasyon; pürin
  bazlarının     DNA’dan       koparak     ayrılmasına    denir.
  Alkillenmiş olan G’nin 1.N iyonlaşır ve 7-alkil-guanin DNA
  zincirinden tamamen kopabilir. Böylece depürinize olmuş
  iplikcikteki   boş   kalan   yere,     replikasyon   sırasında
  herhangi bir baz gelebilir. Başlangıçtaki baz çifti, C-G ise
  buraya G-C, T-A veya A-T baz çifti gelebilir.
b) Alkilleyici olmayan kimyasallar: Alkilleyici
  olmayanlar DNA’da bulunan bazların yapısında
  çeşitli değişikliklere neden olarak mutasyona yol
  açarlar. HNO2 (nitröz), H2NOH (hidroksilamin),
  formaldehid (HCOH) alkilleyici olmayan ajanlar
  olup bunlar daha çok bazların amin grubu ile
  reaksiyona girerler.
• Formaldehit : Daha çok amin grupları ile reaksiyona
  girer. Bazı durumlarda, DNA, RNA ve proteinler arasında
  çapraz bağlanmalar yapar.
• Nitroz : Bazların amin grubu ile reaksiyona girerek
  bazların deaminasyonuna neden olur. Deaminasyon,
  bazlardan amin grubunun uzaklaştırılmasına denir.
  Deaminasyon, bazların başka bazlara dönüşümüne yol
  açar. Nitröz, A, C ve G’nini deaminize eder ve G→
  ksantine, A→ hipoksantin, C → U’le dönüşür.
•   Guaninin → ksantine dönüşmesi replikasyonda bir değişiklik
    yapmaz.

•   Adenin → hipoksantine dönüşmesi, DNA replikasyonu sırasında
    yanlış baz eşleşmesine yol açar. Çünkü hipoksantin T yerine C ile
    baz eşleşmesi yapar.

•   Sitozinin → Uralise dönüşmesi, replikasyon sırasında yanlış baz
    eşleşmesine yol açarak mutasyonlara sebep olur. Sitozinin
    deaminasyonu sonucu G’nin yerine A’le baz eşleşmesi yapar.
• DNA’da C çoğu zaman 5.atomundan metilenmiş olarak

  bulunur ve metilenmiş C’de deamine olabilir. Metilenmiş

  C’nin deaminasyonu sonucu T bazına dönüşür. Sonuçta,

  G’ninle eşleşen C’in A’le eşleşebilir duruma gelir.

• Hidroksilamin: Özellikle tek zincirli nükleik asitleri etkiler

  C’nin 6.atomundaki amin grubunun yerine geçer ve

  G’ninle eşleşen C’ni A’ninle eşleşebilir duruma getirir.
c) İnterkalasyon yapan kimyasallar: Çift sarmaldaki
  bazların arasına girip yerleşebilen kimyasallardır. Örnek
  olarak akridin arange, proflavin, akriflavin verilebilir.
  İnterkalasyon yapanlar, replikasyon sırasında DNA
  polimerazın hata yapmasına yol açar. İnsersiyon,
  delesyon ve substitasyonlara sebep olur.
3. Baz anologları: Bazların yerine geçen, bazlarla aynı fonksiyonu
  yapan, ancak kimyasal yapısı farklı olan ajanlardır. Spontan

  mutasyonlarda olduğu gibi, (tautomer formlar) baz anologları nedeni

  ile mutasyonların oluşabilmesi içinde replikasyon, başka bir deyimle

  hücre çoğalması gereklidir. Çoğalmadan stabil duran hücrelerde bu

  tür mutasyonlar oluşmaz. Oysa bazı kimyasal mutajenler (nitröz,

  hidrosilamin), bazların yapılarını doğrudan (replikasyona gerek

  kalmadan) değiştirebilirler. 2 önemli baz anoloğu vardır. Bunlar;
5’-Bromodeoksiüridin (5’-BUdR): 5-Broma-deoksiüridin
bir T bazı anoloğudur. T yerine geçer. Bromo-urasil
T’deki metil grubu yerini Brom atomunu alması ile oluşur.
Normalde T gibi davranır ve A’le eşleşir. Bazen keto
formundan enol forma dönüşür ve A’nın yerine G’le
eşleşir. Sonuç olarak başlangıçta A-BUdR olan baz çifti 2
replikasyon sonra başlangıçtaki A-T yerini G-C olacaktır.
2-amino-pürin (2-AP) : Bu baz anoloğu bir A baz anoloğudur.

DNA’da A’nın yerine geçer A’nın gibi davranır T’le eşleşir. Bazı

durumlarda ise T yerine C’le eşleşerek, başlangıçtaki A-T baz çifti

yerine G-C’nin baz çiftinin oluşmasına yol açar ve böylece

transisyon nokta mutasyonları ortaya çıkar.
4. Fiziksel Ajanlar: Bunlardan en çok bilinenleri,
    elektromanyetik     ışınımlar        ve      parçacık
    ışınımlardır.
•   Elektromanyetik ışınımlar:

    Kendi    arasında    iyonlaştırıcı        olanlar   ve
    olmayanlar şeklinde ikiye ayrılır:
İyonlaştırıcı olmayan ışınımlar: İyonlaştırmadan
mutasyon yapan ışınımlar olup, ultraviyole (UV)
mor ötesi ışınımlardır. UV, DNA yapısında pirimidin
dimerlerinin oluşmasını sağlar. Komşu iki pirimidin
bazlarının    (T,   C)   birbirleri   ile     bağlanmasına
pirimidin    dimerleri   denir.   UV        özellikle   Timin
dimerlerinin oluşmasını sağlar. Pirimidin dimeri
içeren DNA çift sarmalından replikasyon yapmak
zordur ve bu bölgelerde DNA replikasyonu durur.
Oluşan primidin dimerleri DNA tamir enzimleri tarafından
tanınanarak onarılır. Bazı durumlarda, hücre DNA
onarım mekanizması da yetersiz kalır ve hücre ölüme
gider. Ancak bunların yerini almak için çoğalmaya
çalışan hücreler de sponton mutasyon ve kanserleşme
riski artar. DNA replikasyon sayısı arttıkça hata olasılığı
da artabilir. Xeroderma pigmentosumlu hastaların cilt
kanserine yakalanmaları bu duruma bir örnektir.
İyonlaştırıcı ışınımlar;

  X, gama ve kozmik ışınlardır. Bu ışınımlar hücre
  içerisinde reaktif iyonlar ve serbest radikaller
  oluşturur. Oluşan serbest radikaller, DNA baz
  yapısına girerek onların yapılarını değiştirir.

  X ışınları kromozom kırıklarına yol açar.
b) Parçacık ışınımlar: Parçacık ışınımlar da hücre
içerisinde iyonların ve serbest radikallerin oluşumuna yol
açar. Serbest radikallerde DNA yapısına girerek DNA’da
bozulmalara neden olur. Parçacık ışınımların belli
başlıları; β- (hızlandırılmış serbest elektron), β + (hız-
landırılmış serbest pozitron), p+ (hidrojen çekirdeği),nº
(nötron),α+2 (Helyum çekirdeği) ve değişik izotop
çekirdekleri olarak bilinirler.
Gerek dalga karakterli
(elektromanyetik)iyonlaştırıcı ,gerekse partikül
yapılı iyonlaştırıcı ışınımlar, alındıkları dozlara
göre, canlının bir kaç saat içindeki ölümünden
tutun da birkaç yıl sonrasında bağışıklık
(immün) yetmezliği ya da kanserden ölüm gibi
sonuçlara yol açabilirler.

Mais conteúdo relacionado

Mais procurados

2013 3 4 genetik bilgi- dna yapısı ve i̇şlevi
2013 3 4 genetik bilgi- dna yapısı ve i̇şlevi2013 3 4 genetik bilgi- dna yapısı ve i̇şlevi
2013 3 4 genetik bilgi- dna yapısı ve i̇şleviMuhammed Arvasi
 
SIK GÖRÜLEN TEK GEN HASTALIKLARININ PRENATAL TANISI
SIK GÖRÜLEN TEK GEN HASTALIKLARININ PRENATAL TANISI SIK GÖRÜLEN TEK GEN HASTALIKLARININ PRENATAL TANISI
SIK GÖRÜLEN TEK GEN HASTALIKLARININ PRENATAL TANISI www.tipfakultesi. org
 
Genetik slayt
Genetik slaytGenetik slayt
Genetik slaytsananeee
 
MOLEKÜLER DİZİLEME TEKNOLOJİLERİ
MOLEKÜLER DİZİLEME TEKNOLOJİLERİ MOLEKÜLER DİZİLEME TEKNOLOJİLERİ
MOLEKÜLER DİZİLEME TEKNOLOJİLERİ www.tipfakultesi. org
 
Mayoz Bölünme Slaytı Fontsuz
Mayoz Bölünme Slaytı FontsuzMayoz Bölünme Slaytı Fontsuz
Mayoz Bölünme Slaytı FontsuzFrom Freedom
 
4.Sınıf Ders - Tümör Biyolojisi ve Genetiği
4.Sınıf Ders - Tümör Biyolojisi ve Genetiği4.Sınıf Ders - Tümör Biyolojisi ve Genetiği
4.Sınıf Ders - Tümör Biyolojisi ve GenetiğiSüleyman Engin Akhan
 
Mikrodelesyon sendromları
Mikrodelesyon sendromlarıMikrodelesyon sendromları
Mikrodelesyon sendromları06AYDIN
 
Rna yapisi ve özellikleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Rna yapisi ve özellikleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )Rna yapisi ve özellikleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Rna yapisi ve özellikleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Hücre yaşlanmasi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hücre yaşlanmasi (fazlası için www.tipfakultesi.org )Hücre yaşlanmasi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hücre yaşlanmasi (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 

Mais procurados (20)

Dna dizi analizi ve klonlama
Dna dizi analizi ve klonlamaDna dizi analizi ve klonlama
Dna dizi analizi ve klonlama
 
2013 3 4 genetik bilgi- dna yapısı ve i̇şlevi
2013 3 4 genetik bilgi- dna yapısı ve i̇şlevi2013 3 4 genetik bilgi- dna yapısı ve i̇şlevi
2013 3 4 genetik bilgi- dna yapısı ve i̇şlevi
 
Kalıtım Biçimleri
Kalıtım BiçimleriKalıtım Biçimleri
Kalıtım Biçimleri
 
Genetik sözlük
Genetik sözlükGenetik sözlük
Genetik sözlük
 
SIK GÖRÜLEN TEK GEN HASTALIKLARININ PRENATAL TANISI
SIK GÖRÜLEN TEK GEN HASTALIKLARININ PRENATAL TANISI SIK GÖRÜLEN TEK GEN HASTALIKLARININ PRENATAL TANISI
SIK GÖRÜLEN TEK GEN HASTALIKLARININ PRENATAL TANISI
 
Mendel Genetiği
Mendel GenetiğiMendel Genetiği
Mendel Genetiği
 
Sitogenetik
SitogenetikSitogenetik
Sitogenetik
 
Epigenetik
EpigenetikEpigenetik
Epigenetik
 
Genetik slayt
Genetik slaytGenetik slayt
Genetik slayt
 
MOLEKÜLER DİZİLEME TEKNOLOJİLERİ
MOLEKÜLER DİZİLEME TEKNOLOJİLERİ MOLEKÜLER DİZİLEME TEKNOLOJİLERİ
MOLEKÜLER DİZİLEME TEKNOLOJİLERİ
 
DNA İzolayonu Yöntemleri
DNA İzolayonu YöntemleriDNA İzolayonu Yöntemleri
DNA İzolayonu Yöntemleri
 
Mayoz Bölünme Slaytı Fontsuz
Mayoz Bölünme Slaytı FontsuzMayoz Bölünme Slaytı Fontsuz
Mayoz Bölünme Slaytı Fontsuz
 
1.sınıf2h nukleus
1.sınıf2h nukleus1.sınıf2h nukleus
1.sınıf2h nukleus
 
4.Sınıf Ders - Tümör Biyolojisi ve Genetiği
4.Sınıf Ders - Tümör Biyolojisi ve Genetiği4.Sınıf Ders - Tümör Biyolojisi ve Genetiği
4.Sınıf Ders - Tümör Biyolojisi ve Genetiği
 
Mikrodelesyon sendromları
Mikrodelesyon sendromlarıMikrodelesyon sendromları
Mikrodelesyon sendromları
 
Rna yapisi ve özellikleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Rna yapisi ve özellikleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )Rna yapisi ve özellikleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Rna yapisi ve özellikleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Translasyon
TranslasyonTranslasyon
Translasyon
 
DNA RNA [in Turkish]
DNA RNA [in Turkish]DNA RNA [in Turkish]
DNA RNA [in Turkish]
 
Nükleik asitler
Nükleik asitlerNükleik asitler
Nükleik asitler
 
Hücre yaşlanmasi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hücre yaşlanmasi (fazlası için www.tipfakultesi.org )Hücre yaşlanmasi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hücre yaşlanmasi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 

Semelhante a Mutasyonlar ve mutajenler (fazlası için www.tipfakultesi.org )

Semelhante a Mutasyonlar ve mutajenler (fazlası için www.tipfakultesi.org ) (20)

Mitoz ve mayoz 2010
Mitoz ve mayoz 2010Mitoz ve mayoz 2010
Mitoz ve mayoz 2010
 
Hücre bölünmesi (mayoz ve mitoz bölünme)
Hücre bölünmesi (mayoz ve mitoz bölünme)Hücre bölünmesi (mayoz ve mitoz bölünme)
Hücre bölünmesi (mayoz ve mitoz bölünme)
 
Mayoz bölünme slayt 2
Mayoz bölünme slayt 2Mayoz bölünme slayt 2
Mayoz bölünme slayt 2
 
Sunu1 kopya
Sunu1   kopyaSunu1   kopya
Sunu1 kopya
 
Hücre Bölünmeleri ve Kalıtım
Hücre Bölünmeleri ve KalıtımHücre Bölünmeleri ve Kalıtım
Hücre Bölünmeleri ve Kalıtım
 
hucre böulnmelerı ve kalıtım
hucre böulnmelerı ve kalıtımhucre böulnmelerı ve kalıtım
hucre böulnmelerı ve kalıtım
 
Hücre Bölünmeleri ve kalıtım
Hücre Bölünmeleri ve kalıtımHücre Bölünmeleri ve kalıtım
Hücre Bölünmeleri ve kalıtım
 
Mayoz Bölünme Slaytı Fon Müzikli
Mayoz Bölünme Slaytı Fon MüzikliMayoz Bölünme Slaytı Fon Müzikli
Mayoz Bölünme Slaytı Fon Müzikli
 
8. Sınıf Fen Bilimleri Ünite 1 Hücre Bölünmesi ve Kalıtım
8. Sınıf Fen Bilimleri Ünite 1 Hücre Bölünmesi ve Kalıtım8. Sınıf Fen Bilimleri Ünite 1 Hücre Bölünmesi ve Kalıtım
8. Sınıf Fen Bilimleri Ünite 1 Hücre Bölünmesi ve Kalıtım
 
Bölünme
BölünmeBölünme
Bölünme
 
Mitoz Hücre Bölünmesi Sunusu
Mitoz Hücre Bölünmesi SunusuMitoz Hücre Bölünmesi Sunusu
Mitoz Hücre Bölünmesi Sunusu
 
Mitoz ve mayoz bölünme
Mitoz ve mayoz bölünmeMitoz ve mayoz bölünme
Mitoz ve mayoz bölünme
 
03 Genel Botanİk
03 Genel Botanİk03 Genel Botanİk
03 Genel Botanİk
 
Mi̇toz bölünme nurcan
Mi̇toz bölünme nurcanMi̇toz bölünme nurcan
Mi̇toz bölünme nurcan
 
Sunum 3
Sunum 3Sunum 3
Sunum 3
 
Kromozomlar
KromozomlarKromozomlar
Kromozomlar
 
Hucre bolunmesi mitoz_ve_mayoz_bolunme(5)
Hucre bolunmesi mitoz_ve_mayoz_bolunme(5)Hucre bolunmesi mitoz_ve_mayoz_bolunme(5)
Hucre bolunmesi mitoz_ve_mayoz_bolunme(5)
 
Nükleus( hücre çekirdeği)
Nükleus( hücre çekirdeği)Nükleus( hücre çekirdeği)
Nükleus( hücre çekirdeği)
 
Trend
TrendTrend
Trend
 
PCR
PCRPCR
PCR
 

Mais de www.tipfakultesi. org (20)

Oksijen tedavisi
 Oksijen tedavisi Oksijen tedavisi
Oksijen tedavisi
 
Noninvaziv mekanik ventilasyon
Noninvaziv mekanik ventilasyonNoninvaziv mekanik ventilasyon
Noninvaziv mekanik ventilasyon
 
astım
astım astım
astım
 
Mekanik ventilasyon
Mekanik ventilasyonMekanik ventilasyon
Mekanik ventilasyon
 
Konsültasyon
KonsültasyonKonsültasyon
Konsültasyon
 
Koah
KoahKoah
Koah
 
Dr önder tani ve siniflama
Dr önder tani ve siniflamaDr önder tani ve siniflama
Dr önder tani ve siniflama
 
Diyabetes mellitus
Diyabetes mellitusDiyabetes mellitus
Diyabetes mellitus
 
Bronşektazi
BronşektaziBronşektazi
Bronşektazi
 
Bbh'da pnömoni
Bbh'da pnömoniBbh'da pnömoni
Bbh'da pnömoni
 
Astım tanı ve sınıflama
Astım tanı ve sınıflama Astım tanı ve sınıflama
Astım tanı ve sınıflama
 
Astım ve koah ilaç farmakolojisi
Astım ve koah ilaç farmakolojisiAstım ve koah ilaç farmakolojisi
Astım ve koah ilaç farmakolojisi
 
Astim tedavileri
Astim tedavileriAstim tedavileri
Astim tedavileri
 
Astim tani ve tedavi rehberi
Astim tani ve tedavi rehberiAstim tani ve tedavi rehberi
Astim tani ve tedavi rehberi
 
Astım ilaçları
Astım ilaçlarıAstım ilaçları
Astım ilaçları
 
Ape
ApeApe
Ape
 
bronkoskopi ünitesi yönetimi
bronkoskopi ünitesi yönetimi bronkoskopi ünitesi yönetimi
bronkoskopi ünitesi yönetimi
 
Akciğer kanseri
Akciğer kanseriAkciğer kanseri
Akciğer kanseri
 
Akut ve subakut öksürük
Akut ve subakut öksürükAkut ve subakut öksürük
Akut ve subakut öksürük
 
bronşit ve bronlşektazi alevlenme tedavisi
bronşit ve bronlşektazi alevlenme tedavisibronşit ve bronlşektazi alevlenme tedavisi
bronşit ve bronlşektazi alevlenme tedavisi
 

Mutasyonlar ve mutajenler (fazlası için www.tipfakultesi.org )

  • 1. MUTASYONLAR VE MUTAJENLER
  • 2. DNA’nın (genomun) yapısında meydana gelen spontan veya indüklenebilen değişikliklere mutasyon denir. Mutasyona neden olan fiziksel veya kimyasal ajanlara mutajen denir. Mutasyon çeşitli hücre tiplerinde ortaya çıkabilir. Somatik hücrelerde (vücut hücrelerinde) görülen mutasyonlara somatik mutasyon denir. Somatik mutasyonlar vücut hücrelerinde görüldüğü için canlının ömrü kadardır, alt kuşaklara geçmez. Eşey hücrelerinde görülen mutasyonlara germinatif mutasyonlar denir ve bu mutasyonlar gamet hücrelerinde görüldüğü için kuşaktan kuşağa aktarılır. Çeşitli mutasyon tipleri vardır. DNA’nın baz diziliminde (baz yapısında) görülen mutasyonlara gen mutasyonları denir. Gen mutasyonları bir tek nükleotidde olduğu gibi binlerce baz çiftini de etkileyebilir. Diğer mutasyonlar ise kromozom sayısında ve yapısında olan değişmelerdir bu tür mutasyonlara da kromozom düzeyinde mutasyonlar denir.
  • 3. Buna göre mutasyonlar; 1. Kromozom sayısında görülen değişmeler 2. Kromozom yapısında görülen değişmeler 3. DNA baz yapısında görülen değişmeler (gen düzeyinde mutasyonlar)
  • 4. 1. KROMOZOM SAYISINDA OLAN DEĞİŞMELER A.Euploidi (Öploidi): Kromozom sayısının n’in katları şeklinde artması veya azalmasıdır ve artma veya azalma kat sayısına göre adlandırılır. 3n ise triploidi (ör: insan için 3n=69), 4n ise tetraploidi (ör: insan için 4n=92) gibi adlandırılır. Öploidi çeşitleri; a) Monoploidi: Bireyin vücut hücrelerinde gamet hücrelerindeki kadar (n) kromozom bulunmasıdır. Bazı canlılarda doğal olarak görülen bu durum, insan için hayatla bağdaşmaz. b) Poliploidi: Kromozom sayısının n’in katları şeklinde artmasıdır. Poliploidinin çeşitli tipleri vardır.
  • 5. Otopoliploidi: n’in katlarının tamamının aynı türden gelmesi, aynı türe ait olmasıdır. • Endopoliploidi: Hücre çekirdeği içerisinde kromozom sayısının n’in katları şeklinde hücre zarı kaybolmadan (hücre bölünmesi olmadan) artmasıdır. • Allopoliploidi: n’in katlarının bir kısmının başka türlere ait olmasıdır. Birbirine yakın olan iki türün hibridizasyonu sonucu ortaya çıkar. Hayvan hücrelerinde görülmez. Çünkü çiftleşme türe özgüdür. Bitki hücrelerinde görülür. Daha çok ticari amaçlı bu tür hibridizasyonlar yapılır. • Mozaisim: Aynı zigottan oluşan bir organizmanın veya bir dokunun örneğin hücrelerinin bir kısmında 2n kadar kromozom bulunurken, diğerinde 3n kadar kromozom bulunmasıdır. Bir canlının hücrelerinin farklı kromozom kuruluşlarına sahip olmasıdır.
  • 6. Öplodi Oluşum Nedenleri 1. Mayoz bölünme sırasında; kromozomların kromatitlerine ayrılmayıp olduğu gibi bir hücreye gitmesi sonucunda diploid sayıda (2n) kromozom taşıyan gamet hücresi oluşur. Diploid gamet hücre normal kromozom taşıyan (n) hücre ile birleşirse, ortaya çıkan yavru triploidi (3n) olacaktır. (Otopoliploidi)
  • 7.
  • 8. 2. Endomitoz; Bölünmeye gidecek hücre bölünmeden önce sentez evresinde kromozom sayısını 2 katına çıkartır. (DNA replike olur). Kromozom sayısını 2 katına çıkarmış hücre mitozun profaz ve metafaz evresini geçirir, anafaz ve telofaza girmez mitozu tamamlanmaz. Hücre bölünmesi (sitokinez) olmaz. Böylece kromozom sayısı her bölünmede katı kadar artar. 3. Endoredublikasyon; Kromozomlar S evresinde katı kadar artar yani kromatidler bölünür fakat hücre bölünmesi olmaz. Böylece sentromerinden birbirine tutunmuş çok sayıda kromatidten (4-8) oluşan kromozomlar ortaya çıkar. Endoredublikasyon tümör dokularında ve spontan düşük olgularında sık görülür.
  • 9.
  • 10.
  • 11. Endopoliploidi; endomitoz veya endoredublikasyon sonucu ortaya çıkar. İnsan megakaryosit hücreleri 8-16 kattan daha fazla kromozom sayısına sahiptir. İnsan kemik iliği hücrelerinde görülen bu durum normaldir. Bazı durumlarda endopoliploidi gereksinim sonucu hücrede görülür. Bazı gen ürünlerine çok ihtiyaç duyulduğu zaman, hücrede kromozomların çoğaltılarak kopyalanması yapılır. Genomda normalde bazı genler çok sayıda tekrarlar halinde kopyalanmış olarak bulunur. Ör; rRNA genleri genomda çok sayıda kopyalanmış tekrarlar halinde bulunmaktadır. Ancak gen ürününe çok ihtiyaç duyulan hücrede ilgili genin kopyalar halinde bulunması da yeterli olmayabilir. Bu durumda hücre tüm genomun replikasyonunu yapar ve ürüne gereksinim duyulan gen daha hızlı ifade edilir.
  • 12. B.Anöploidi: Kromozom sayısındaki değişikliklerin n’in katları şeklinde olmayıp n’den fazla yada az olmasıdır. Diploid bir hücrede 2 adet bulunması gereken kromozomdan 3, 4, 5 …. adet bulunması yada haploid bir hücrede 1 tane bulunması gereken kromozomdan 2, 3, …. tane bulunmasıdır. Hücreler kromozom sayısına göre adlandırılır. Örneğin, 2n + 1 trizomi, 2n + 2 tetrazomi, 2n-1 monozomi, 2n-2 nüllüzomi gibi .
  • 13. Anöploidi Oluş Nedenleri 1.Kromozomların Ayrılmaması: Kromozom veya kromatidlerin sentromerlerinden ayrılarak bir kutba gitmesi gerekirken, kromozomlar sentromerlerinden ayrılmayarak sadece bir kutba giderler, diğer kutba söz konusu kromozom gitmez. Bu olaya kromozom ayrılmaması denir. Sonuçta oluşan hücreden birinde aynı kromozomdan iki tane bulunurken, diğer hücrede o kromozomdan bulunmaz. Aynı kromozomdan iki tane bulunan gamet hücresi normal kromozom kuruluna sahip eşey hücre ile birleşecek olursa, oluşacak hücre (kişi) söz konusu kromozomdan iki yerine üç adet bulunduracak, dolayısıyla tirizomik olacaktır. Söz konusu kromozomdan hiç taşımayan gamet, normal kromozomlu gametle birleşecek olursa, kişide söz konusu kromozom bir adet eksik olacak, dolayısıyla monozomik birey olacaktır.
  • 14. Kromozom ayrılmaması; hem mayoz hem de mitoz bölünme sırasında görülür. • Mayoz bölünmede; I. Mayozda ayrılmama olursa bir tetrat olduğu gibi bir kutba gidecek, II. Mayoz bölünme de ayrılmama olursa, kromozom olduğu gibi bir kutba gidecektir. Hata I. Mayoz sırasında olursa 24 kromozomlu gamet hem maternal hem de paternal üyelere sahiptir. II. Mayozda hata olursa ekstra kromozomlu gamet ya paternal ya da metarnal kromozomların her iki kopyasını da taşır.
  • 15. Mitoz bölünmede; zigot oluştuktan sonraki mitoz bölünmeler sırasında kromozomda ayrılmama görülürse mozaisim ortaya çıkar. Kusurun ortaya çıktığı zamana bağlı olarak, kişinin bazı hücrelerinin kromozom sayısı normalden fazla, bazı hücrelerinde ise normalden az olacaktır. Yani kişinin bazı hücreleri trizomik, bazı hücreleri monozomik olacak, dolayısıyla kişi mozaik olacaktır. Buna mitotik kromozom ayrılmaması denir.
  • 16.
  • 17.
  • 18. Anafazda Geri kalma: Kromatidler sentromerlerinden ayrılıp zıt kutuplara giderken biri anafazda geri kalır. Sonuçta geri kalan kromozom çekirdek içine katılmaz sitoplazmada kalır ve oluşan hücreden biri o kromatid açısından monozomik olur. Yani oluşan gametlerden biri 22 kromatidli olurken, diğeri 23 kromatidli olacaktır. 22 kromatidli gamet, normal kromozomlu gametle birleşince oluşan hücre 45 kromozomlu olacaktır. Bazı durumlarda geri kalan kromozom özdeş hücreye katılabilir, bu durumda hücre 24 kromatidli olur, normal kromozomlu gametle birleşince 47 kromozomlu birey olacaktır. Anafazda geri kalma mayoz I veya mayoz II anafazında gerçekleşir. Eğer zigot oluştuktan sonraki mitoz bölünmeler arasında anafazda geri kalma olursa, mozaik yapıda birey oluşacaktır.
  • 19.
  • 20. Anöploidi Türleri: • Hiperploidi: İnsanda diploid sayıdaki kromozomdan (2n) bir veya daha fazla kromozom bulunmasıdır. Sık rastlanan türleri; – Trizomi: Kromozom sayısının 2n’den 1 fazla olması (2n+1) durumudur. İnsanda toplam 47 kromozom olur. Ör; Down Sendromu, (47, XX + 21 veya 47, XY + 21) 21. kromozomun iki yerine üç tane bulunmasıdır. Klinefelter Sendromu (47, XXY) , X kromozomunda bir yerine iki adet bulunmasıdır. – Tetrazomi: (2n + 2): Kromozomlardaki bu düzensizlik iki şekilde ortaya çıkar. Ya belli homolog kromozom çiftinden 2 yerine 4 adet olması (48, XXXX) ya da iki ayrı homolog kromozom çiftin trizomisi vardır. Ör; 48, XX, +1; +14 gibi.
  • 21. Hipoploidi: Diploid kromozom (2n) sayısının 1 veya daha fazla eksik olmasına bağlı olarak çeşitli türleri vardır. • Nüllüzomi: Bir kromozom çiftinden herhangi birinin olmaması yani karyotipte bir kromozom çiftinin eksik olmasıdır. (2n-2 = 44). İnsanlarda nüllüzomi karyotipi görülmez. Belki de latel etkisi olduğu için fetüs erkenden atılmaktadır. • Monozomi: Diploid kromozom sayısının bir eksik olmasıdır. Yani bir çiftin iki eş üyesinden bir tanesinin bulunmamasıdır. Ör; Turner Sendromu 45, X0 ve monozomi G, (45, XX, G-) sendromları.
  • 22.
  • 23. 3. Mozaisim: Zigot oluştuktan sonraki mitoz bölünmeler sırasında görülen hatalardan kaynaklanır. Aynı zigottan oluşan bir bireyin hücrelerinin farklı kromozom kuruluşlarına sahip olmasıdır. Somatik hücrede görülen bu durum, kişinin yaşıyla ilişkilidir. Eğer kromozom ayrılmamaları veya anafazda geri kalma zigotun erken dönemdeki mitoz bölünmeler sırasında olursa mozaiklik derecesi fazla, geç evrelerde veya doğumdan sonra ortaya çıkacak olursa mozaiklik derecesi az olur. Yani mozaiklik derecesi kişinin yaşı ile ters orantılıdır.
  • 24. 4. Kimerizim: Mozaiklik gibidir. Bireyin vücut hücrelerinin farklı sayılarda kromozom içermesidir. Mozaiklikten farklı; hücrelerin kromozom sayılarına sahip olması, aynı zigottan değil ayrı ayrı zigottan kaynaklanmaktadır. Yani bir bireyin iki ayrı zigottan kaynaklanan, farklı kromozom kuruluşlarına sahip hücreler içermesidir. Kişide iki ayrı zigottan kaynaklanan iki ya da daha çok genotipin veya hücre bulunmasına kimerizim denir. Ör; ayrı cinsiyetten olan çift yumurta ikizlerinde, doğumdan hemen sonra kromozom analizi yapılacak olursa, çocuklardan birinde hem XX, hem de XY içeren hücreler saptanabilir.
  • 25.
  • 26. Uniparental Dizomı: Fertilize ovumda, bir homolog kromozomun her iki üyesinin de tek bir parental üyeden gelmesi yani ya maternal ya da paternal kökenli olmasıdır. Uniparental dizominin tipleri vardır. Bunlar: İzodizomi; Ebeveynlerden birinden gelen tek bir kromozomun dublike olmasıdır. Heterodizomi; İki farklı homolog kromozomun tek bir parental üyeden gelmesidir.
  • 27.
  • 28. 2. KROMOZOMLARDAKİ YAPISAL DEĞİŞİKLİKLER Kromozomlardaki sayısal değişiklikler, hücre bölünmesi sırasında oluşan hatalardan kaynaklanırken, yapısal değişiklikler kromozomlarda kırılma ve buna bağlı olarak da kromozomlardaki yeniden düzenlemeler sonucu ortaya çıkar. Eğer kırılmalar ve yeniden düzenlemeler sonucu kromozom sayısında ve gen içeriğinde bir değişiklik yoksa bu tür mutasyonlara dengeli mutasyonlar denir. Yapısal mutasyonlar (kırılmalar) kendiliğinden olduğu gibi çoğu zaman fiziksel veya kimyasal mutajenik ajanlar tarafından da ortaya çıkmaktadır. Kromozomlarda görülen yapısal değişiklikler:
  • 29. 1. Translokasyon (yer değiştirme): Translokasyon terimi bir kromozomdan kopan parçanın başka bir kromozoma yerleşmesidir. Translokasyon homolog olmayan iki kromozomlar arasında gerçekleşir. Her iki kromozomda da kırılmalar olur. Bir kromozomdan kırılan bir parçanın, diğer kromozomun kırılan parçasının üzerine yapışmasıdır. Translokasyonun 3 tipi vardır; karşılıklı (resiprokal) translokasyon, sentromerde birleşme, transpozisyon (insersiyonel translokasyon).
  • 30.
  • 31. a. Karşılıklı (resiprokal) Translokasyon: Homolog olmayan iki kromozomda kırılma olur ve kırık parçalar karşılıklı olarak yer değiştirir. Translokasyon sadece iki kromozom arasında geçer ve değişim karşılıklı olduğu için total kromozom sayısında değişiklik olmaz. (n=46).
  • 32. b. Sentromerde birleşme (Robertson Tipi translokasyon): Akrosentrik kromozomlarda görülen özel bir translokasyon tipidir. Homolog olmayan akrosentrik kromozomlardan birinin uzun kolunda sentromere yakın bölgede, diğer kromozomunda kısa kolunda sentromere yakın bölgede kırılma olur. Bir kromozomun sentromerli uzun parçası ile diğer kromozomun sentromer taşımayan uzun parçası birleşir. Yani iki kromozomun uzun ve kısa kolları (uzun-uzun) (kısa-kısa) birleşir ve translokasyonlu kromozom oluşur. Bu tip translokasyona Robertson tipi translokasyon denir. Ortaya çıkan bu anormal kromozomlardan küçük olanı bir sonraki bölünmeye katılmaz ve kaybolur. Böylece kısa kolların kaybı, uzun kollarında sentromere yakın bölgede birleşmesi sonucu, oluşan translokasyonda toplam kromozom sayısı n=45 olacaktır. Çünkü translokasyon iki kromozomun uzun kollarının birleşmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. İki homolog olmayan akrosentrik kromozomun birleşmesi söz konusudur.
  • 33.
  • 34.
  • 35. Gerek resiprokal gerekse Robertson tip translokasyonda, translokasyonun oluşmasını sağlayan kırık parçalar büyük bir gen kaybına neden olmayacaktır. Böyle translokasyon taşıyan kişilerde gen kaybı olmadığından, fenotipinde fazla bir değişiklik olmayacak kişi sağlıklı olacaktır. Bu tür translokasyonlara dengeli translokasyon denir. Böyle translokasyonlu kromozom kuruluşuna sahip kişilere de dengeli translokasyon taşıyıcı denir. Böyle bir translokasyonlu kromozom taşıyan bir kişide sorun yoktur. Ancak dengeli translokasyon taşıyıcısı olan kişinin çocuklarının monozomik yapıda trizomik olması söz konusudur.
  • 36. Robertson tipi translokasyonlar, akrosantrik kromozomlar arasında görülür D/D D/G en yaygın olanı da 14/21 translokasyonudur. Ör; 14/21 translokasyonuna sahip bir anne; normalden farklı bir kromozom kuruluşuna sahip (genotipi farklı) olmasına rağmen, genotipi eksiksiz taşıdığı için fenotip olarak normal görünümlüdür. Böyle bir anneden 6 tip yumurta hücresi oluşabilir. 1.Sadece bir adet 21 nolu kromozom içeren yumurta (monozomi 21) 2.Sadece bir adet 14 nolu kromozom içeren yumurta (monozomi 14) 3.Sadece 14/21 translokasyonlu kromozom içeren yumurta (taşıyıcı) 4.Hem 14/21 hem de 21 (1 adet) nolu kromozom içeren yumurta 5.Hem 14/21 hem de 1 adet 14 nolu kromozom içeren yumurta (tirizomi 14) 6.Hem 1 adet 21, hem de 1 adet 14 nolu kromozom içeren yumurta (normal)
  • 37.
  • 38. c. İnsersiyonel translokasyon (transpozisyon): Homolog olmayan iki kromozomdan birinde iki noktadan, diğerinde bir noktadan kırılma olur. İki kırık arasında kalan parça homolog olmayan diğer kırık kromozoma gider ve kaynaşır. Bu tip resiprokal (karşılıklı) olmayan translokasyona transpozisyon tip translokasyon denir. Böyle bir translokasyon sonucu kromozomdan birinde delesyon diğerinde artma söz konusudur. Bu tip mutasyonlar 3 kırık gerektirdiği için nadir görülür. Böyle bir translokasyona sahip kişi, sağlıklı, normal görülür. Ancak bu kişi çocuklarına, delesyona uğramış veya artış olmuş kromozomlarını aktarabilir ve kromozom anomalisi göstermesine neden olabilir.
  • 39.
  • 40. 2. Delesyon (Eksilme): Kromozomdan bir parçanın koparak kaybolmasıdır. Kopan parçanın büyüklüğüne ve taşıdığı genlere bağlı olarak farklı sonuçlar açığa çıkabilir. Eğer kopan parça bir canlı için hayati önemi olan genleri taşıyorsa ve homoloğunda da bu genlerin sağlam allelleri bulunmuyorsa, canlı gelişimi son bulacaktır. Eğer kopan parça baskın genleri taşıyorsa, homoloğu olan alleldeki çekinik gen baskın bir gen gibi fenotipte kendini gösterir. Sonuçta bir kromozomdan bir parçanın kopup gitmesi sonucu, homoloğu olan kromozomda o parçanın allelinin bulunduğu gen bölgesi monozomik olacaktır. Genetik metaryelin tek kopyasının, normalde iki kopya tarafından yapılan işlevi yerine getirememesi klinik sonuçlara yol açmaktadır. Ör; kedi miyavlaması (cri du chat) Sendromu 5. kromozomun kısa kolundaki bir delesyon sonucu ortaya çıkmaktadır.
  • 41. Delesyonlar iki türde görülebilir: kromozomun uç bölgesinde tek noktada kırık olur ve kırılan parça kopup kaybolur. Kromozomun bir darbe sonucu uç kısmının kaybolmasına terminal delesyon veya defisiyens denir. Terminal delesyon pek olası değildir. Çünkü parçanın koptuğu kromozomun uç bölgesi yapışkan kalır ve bir parçanın buraya eklenmesi beklenir. Oysa delesyondan sonra translokasyon görülmemiştir. İkinci tip delesyon da, bir kromozomda iki noktadan kırılma olur ve iki kırık parça kopar ve kaybolur kırık uçlar birleşir. Kopan parçanın sentromeri olmadığı için bir sonraki bölünmede iğ ipliklerine tutunamaz ve kaybolur.
  • 42. Delesyon oluş nedenleri; tek bir kromozomda, bir noktadan veya iki noktadan kırılma sonucu parça kaybı olur. Mayoz bölünme sırasında eşit olmayan crossing- over (kardeş kromatidler arasındaki eşit olmayan parça değişimi), dengeli translokasyon ve inversiyonlar, izokromozom, halka kromozom delesyona sebep olur.
  • 43.
  • 44. 3. Dublikasyon: Homolog kromozomlar arasında geçen bir transpozisyon sonucu oluşur. 3 kırık gereklidir. Homolog kromozomlardan birinde iki kırık, diğerinde tek kırık oluşur. İki kırık arasında kalan parça, homolog kromozomdaki tek kırıklı bölge arasındaki aralığa yerleşir. Bu yerleşme tandem (1234344) ya da ters tandem (123443) şeklinde olur. Daha çok mayoz bölünme sırasında görülür, bir kromozom parçasının iki kopya halinde bulunmasına yol açar.
  • 45. Somatik hücrelerde her kromozomdan iki adet bulunması kendiliğinden olan bir dublikasyondur. Dublikasyonlar, delesyonlara göre daha sık görülmesine rağmen, delesyonlar kadar zararlı değildir. Moleküler seviyedeki küçük dublikasyonlar evrim açısından gen farklılaşmasında önemlidir. Atasal bir genin yüzlerce yıl dublikasyonu sonucu gen aileleri oluşur. Bu gen ailelerinin bir kısmı aynı fonksiyonu yaparken (histon ve rRNA genleri ) kimileri benzer fonksiyonu (β globinler) bazılarıda da farklı fonksiyonları yerine getirirler. Gen ailelerinin bazıları da mutasyonlar sonucu fonksiyonunu yitirmiş psödogenler şeklinde bulunurlar. Bu nedenle gen dublikasyonlarının, gen ifadelerinin farklılaşması açısından yararlı yönleri vardır. Yine de bir gamette dublikasyon olması kromozomal dengesizlik (parsiyel trizomi)’le sonuçlandığı için dublikasyon fenotipte bir takım anomalilere neden olabilir.
  • 46. Dublikasyonlar; eşit olmayan crossing over sonucu ortaya çıkabilir (bir kromozomda dublikasyon varken diğerinde delesyon olur). Ayrıca translokasyon, (transpozisyon tipi translokasyon) izokromozom veya inversiyonlar sonucu da dublikasyonlar ortaya çıkabilir. Dublikasyonlar kendini iki tipte gösterilir; • Tandem Tipi; Kopan parçanın homolog kromozoma dönmeden yerleşir ve genler ardı ardına sıralanır. • Ters Tandem; Kopan parça homolog kromozom ters dönerek yerleşir.
  • 47.
  • 48. 4. İnversiyon: Tek kromozom üzerinde oluşan değişikliktir. Bir kromozomda iki kırık olur. İki kırık arasında kalan parça delesyona uğramayıp 180 derece dönerek tekrar kromozomdaki yerine yerleşirse buna inversiyon denir. İki tipi vardır; • Perisentrik inversiyon; Kromozomun uzun ve kısa kolunda birer kırık oluşur ve arada kalan parça sentromer içerir. Bu sentromerli parçanın 180 derece dönerek yerine tekrar yerleşmesine perisentrik inversiyon denir. Bu inversiyon tipi sentromeri içine aldığı için hem baz dizisi hem de kromozom şekli değişir. • Parasentrik inversiyon; Kromozomun tek kolunda iki kırık olur. İki kırık arasında kalan parçanın 180 derece dönerek tekrar yapışmasına parasentrik inversiyon denir. Kromozom şeklinde değişiklik olmaz, baz sırası değişir.
  • 49. Perisentrik veya parasentrik inversiyonlu kromozom taşıyan kişide gen kaybı veya fazlalığı olmadığı için, kişi fenotipik olarak normaldir. Ancak böyle bir kromozom taşıyan kişi farklı gametler oluşturur ve kişinin çocukları dengesiz kromozom taşıyabilir. Çünkü inversiyonlu kromozom, mayoz bölünme sırasında eşit olmayan krosing–over (C/O) yol açar. Parasentrik inversiyon olan kromozomda mayoz bölünmede C/O sırasında ilmek oluşur ve bunun sonucunda disentrik ve asentrik kromozom taşıyan gametler oluşur. Böyle bir gametin normal gamet ile birleşmesi sonucu canlı bebek doğumları olmaz. Perisentrik inversiyonlu kromozom taşıyan bir kişi mayozda C/O sırasında hem delesyonlu hem de dublikasyonlu gamet oluşumuna sebep olur.
  • 50.
  • 51. Halka (ring) Kromozom: Delesyon ve inversiyonda olduğu gibi tek kromozomda oluşan yapısal değişikliktir. Bir kromozomun iki ucunda da kırıklar oluşur ve kırık uçlar yapışkanlık kazanarak birbirine tutunur ve sonuçta halka şeklinde kromozom oluşur, kopan parçalar kaybolur. Halka kromozomunun oluşması için bir kromozomun iki ucundan iki parçanın kopması (delessiyon) gereklidir. Buna bir kromozomda iki defisiyens gereklidir denilebilir. Kopan parçanın büyüklüğüne göre, ortaya çıkan düzensizliğin de sonucu değişir. Halka kromozoma oldukça sık rastlanır. X ışınlanmasından sonra tümor hücrelerinde sık görülür.
  • 52.
  • 53. 7.Disentrik kromozom: Sentromeri olan iki kromozom parçasının sentromersiz kırık uçlarını kaybederek ucuca birleşmesinden oluşan iki sentromerli kromozomdur. Disentrik kromozomlar iki sentromeri olmasına karşılık, bir sentromerin inaktif olması veya kromozomların kutuplara çekilmesi sırasında birbiri ile uyumlu bir şekilde kutuplara gitmesi durumunda bu kromozomlara psödodisentrik kromozomlar denir. En fazla cinsiyet kromozomları ve akrosentrik kromozomlarda görülür. Kromozom yapısındaki değişiklikler sonucu oluşan yeni düzenlemeler gen içeriği açısından dengeli veya dengesiz olabilir. Kromozom kaybı olmaz.
  • 54.
  • 56. DNA baz dizisinde oluşan değişimlere gen mutasyonları denir. Spontan olabileceği gibi fiziksel ve kimyasallar gibi mutajenler tarafından da indüklenebilir. DNA baz dizisinde olan değişiklikler tek bir nükleotidte olduğu gibi binlerce baz çiftinde de olabilir. Binlerce baz çiftinde olan değişimler büyük delesyonlar veya insersiyonlar şeklinde olabilir. Tek bir nükleotidte olan değişimlerde delesyon, insersiyon, inversiyon gibi çeşitti tipte olabilir.
  • 57. 1.Nokta Mutasyonları: – Bir amino asit (aa)’de karşılıklı gelen kodonda (üçlü baz dizisi) bir nükleotidin değişmesi kodonun başka bir aa’de karşılık gelmesine neden olur. Bu tür mutasyonlara misense (yanlış anlamlı mutasyon) denir.
  • 58. – Bir aa’de karşılık gelen kodonda nükleotidlerden birinin değişmesi sonucu stop kodonları (UAA, UAG, UGA) oluşur ve kodon hiçbir aa’de karşılık gelmez ise bu tür mutasyonlara nonsense (anlamsız) mutasyon denir. Non-sense mutasyonlar sentezlenmekte olan polipeptidin uzunluğunu etkiler. Transkripsiyonu etkilemez. mRNA üzerindeki kodonlardan birinin stop kodonuna dönüşmesi polipeptid sentezinin erken sonlanmasına neden olur. Böylece oluşan polipeptid zinciri normalden kısa olur ve sentezlenen polipeptid fonksiyonel olmaz. Bunun tam tersi bir mutasyonda, stop kodonlarından birinde, bir nükleotidin değişmesi sonucu, stop kodonu bir aa’de karşılık gelen kodona dönüşür. Bu durumda sentezlenen polipeptid normalden uzun olur.
  • 59. – Bir nükleotid bir genin herhangi bir bölgesine eklenmiş/çıkarılmışsa bundan sonraki kodonların dizilişi değişir ve bunlara karşılık gelen aa’ lerde değişir. Bu tür mutasyonlara framesthift (çerçeve kayması) mutasyonları denir. Bu tür mutasyonlar genin anlamını değiştirir.
  • 60.
  • 61.
  • 62.
  • 63. Sonuç olarak nokta mutasyonlarında; 1. Bir baz çifti başka bir baz çiftine dönüşebilir.(sübstitüsyon) 2. Bir baz çifti delesyona uğrayabilir. 3. Bir baz çifti gen içine katılabilir (adisyon, insersiyon)
  • 64. 1. Sübstitüsyon: Bir baz çiftinin başka bir baz çifti ile değişmesine sübstitüsyon denir. Baz çiftlerinin değişmesi iki türlü olur. Bunlardan; – Bir pürin bazının bir pürin bazı ile, bir pirimidin bazının-bir pirimidin bazı ile değişmesine transisyon mutasyonları denir. – Bir pürin bazının- bir pirimidinle, bir pirimidin bazının- bir pürinle değişmesine transversiyon denir.
  • 65.
  • 66.
  • 67. Normalde transversiyon mutasyonlarının transisyon mutasyonlarına göre daha sık oluşması beklenirdi. Çünkü transversiyon oluşma riski transisyonun iki katıdır ve her bir baz için tek bir transisyona karşılık iki transversiyon oluşur. Oysa görülen durum farklı olup transisyonların görülme sıklığı transversiyona göre daha fazladır. Bu durum, baz (nükleotid) değişimlerinin tesadüf ve rasgele olmadığını baz değişimlerinin daha çok tercih edilen bir mutasyon mekanizması olduğunu gösterir.
  • 68. DNA yapısında görülen modifikasyonlar, DNA’da transisyon tarzı mutasyonların daha sık olduğunu göstermiştir. Ör; DNA’da “C” bazı metillenerek modifiye olur. C’nin metilasyonu daha çok, C’ler G’nin 5’ ucuna yakın yerleştikleri zaman metillenirler. CG’nin dinükleotidlerinde C’nin spontan olarak deaminasyonu C’nin T’e dönüşmesini sağlar, bu da transisyonların oranını artırır. Sonuçta C↔T, A↔G nin transisyonları artar. Bu nedenle CG’nin dinükleotidleri genomda mutasyona en fazla yatkınlık gösteren bölgelerdir.
  • 69. 2.Bir baz çiftinin delesyonu veya bir baz çiftinin eklenmesi: Bir kodon 3 bazdan oluşmaktadır ve her bir kodon bir aa’de karşılık gelir. Gen içerisinde 3’ün katları olmayacak şekilde bir bazın delesyonu veya bir bazın addisyonu , bundan sonraki kodonların baz dizisini değiştirecek ve bunlara karşılık gelen aa’lerde değişecektir. Dolayısıyla 3’ün katları olmayacak şekilde nükleotidlerin delesyonu veya adisyonu, frameshift (çerçeve) kaymasına mutasyonlara yol açacak ve bu da genin okuma çerçevesini değiştirecektir.
  • 70. • Eğer bir gene 3’ün tam katları şeklinde bir kodon eklenirse veya bir kodon delesyona uğrarsa; bu durumda; genin kodladığı polipeptid dizisinde; delesyona uğramış bölgeye karşılık polipeptidde aa delesyonu, insersiyonun olduğu bölgeye karşılık polipeptidde aa insersiyonu görülür.
  • 71. Geniş Delesyon ve İnsersiyonlar: DNA baz dizisindeki değişimler; bir nükleotidden (bir baz çifti) binlerce baz çiftine kadar görünebilmektedir. Bir baz çiftindeki mutasyonlar nokta mutasyonları olup; kendini insersiyon, delesyon veya substitisyon şeklinde gösterir. Nokta mutasyonları dışında daha büyük DNA dizilerinde de delesyon veya insersiyonlar ortaya çıkar.
  • 72. Daha geniş insersiyon ve delesyon mutasyonları, • homolog DNA dizileri arasındaki eşit olmayon C/O’dan, • hatalı kombinasyondan ortaya çıkar. • genomda bulunan çok sayıda tekrardan oluşan DNA dizileri (kodlanmayan DNA dizileri) arasındaki hatalı rekombinasyon, • genomda bulunan tekrar dizilerinden oluşan, hareketli DNA elemanları , genomda katıldığı yere göre farklı mutasyonlara yol açar. Bir genin exon bölgesine yerleşerek, buradaki kodlanan dizinin bozulmasına ve gen inaktivasyonuna sebep olabilir.
  • 73. Nükleotid Değişimi (Nokta Mutasyon) Sonucu Oluşan Mutasyon Tipleri • Yanlış anlamlı (missense) mutasyonlar; aa değişimine yol açar. Bazların subtitasyonu yani insersiyon veya inversiyon sonucu oluşabilir. Bir aa’de karşılık gelen kodan başka bir aa’de karşılık gelmesine yol açar. • Anlamsız (nonsense) mutasyonlar, erken stop kodonu oluşturur ve hiçbir aa karşılık gelmez. Bir nükleotidin başka bir nükleotide dönüşmesi sonucu ortaya çıkar. • Sense mutasyonlar, stop kodonu bir aa kaşılık gelen kodona dönüşebilir. Bir nükleotidin başka bir nükleotide dönüşmesi sonucu ortaya çıkar.
  • 74. RNA işleme mutasyonları; RNA işlenmesi sırasında, intron bölgelerinde oluşan mutasyonlar veya poliadenilasyon bölgelerinin delesyona uğraması gibi mutasyonlar anormal RNA işlenmesine yol açar. Anormal splicing (RNA işlenmesi) sıklıkla çerçeve koyması mutasyonlarına neden olur ve prematüre dur kodonu oluşturur. • Regülatör mutasyonlar; Regülatör bölgeyi oluşturan DNA dizilerindeki değişimler; transkripsiyon faktörlerinin bağlanmasıni, transkripsiyonel kontrolü ve gen ekspresyonunu etkilemektedir.
  • 75. Delesyon ve İnsersiyon Sonucu Oluşan Mutasyon Tipleri • Bir nükleotidin eklenmesi veya çıkarılması, çerçeve kayma mutasyonlarına neden olur. • Eğer delesyon/insersiyon olan bazların sayısı 3’ün katları şeklinde ise kodonların kaybına veya kazancına neden olur. • Büyük gen delesyonları, inversiyonları, füzyonları ve dublikasyonlar, oluştuğu gen bölgesine göre gen aktivitesini farklı şekilde etkiler. Bu mutasyonlar hatalı rekombinasyonlar sonucu ortaya çıkar.
  • 76. Alu ve L1 (tekrarlayan baz dizileri) elementlerinin insersiyonu, transkripsiyonu bozmakta ve kodlanan dizilerin arasına girmektedir. • 3’lü nükleotid tekrar dizilerinin artması; kodlanan bölgede meydana gelen bir tekrar, anormal proteini meydana getirir. Oysa, transkribe olmayan bölgede artan tekrar sayısı ise transkripsiyonu ve mRNA işlevini engeller.
  • 77. MUTAJENİK AJANLAR DNA yapısında oluşan mutasyonlar spontan olduğu gibi çeşitli fiziksel ve kimyasal mutajenik ajanlar tarafından da indüklenir. Hem spontan değişimlerin hem mutajenlerin farklı tipleri olup, mutasyona sebep olan ajanlar şu şekilde gruplandırılabilir:
  • 78. Tautomerik Değişimler: Doğal nokta mutasyonlarına yol açan en önemli faktör bazların spontan olarak tautomerik formlara dönüşmesidir. DNA’da bulunan bazlar normalde keto veya amin formunda bulunur. Bunlardan T ve G’nin keto formunda iken A ve C amin formunda bulunur.
  • 79. Spontan olarak bazlar bir proton kaybederek keto formundan enol formuna, amin formundan da imin formuna dönüşürler. Bazların bu şekilde keto formundan enol, amin formundan imin formuna dönüşmesine tautometrik dönüşümler denir.
  • 80.
  • 81.
  • 82. • Tautometrik dönüşümler, transisyon nokta mutasyonlarının oluşumuna zemin hazırlamaktadır. DNA çift sarmalında tautomerize olmuş baz, DNA replikasyonu olmadığı sürece mutasyona sebep olmaz. Yani hücre çoğalması olmadan tautomeri ile mutasyon olmaz. Totomer olmuş bazlar DNA replikasyonu sırasında yanlış baz eşleşmesine yol açarak transisyona neden olur.
  • 83. • Örneğin; A bazı totomerizasyonla imin formuna dönüşür. A* sahip bir DNA, ilk katlanmasında biri hatalı (A*-C), diğeri doğru (A-T) baz çiftini taşıyan iki çifte sarmal verir. Hatalı baz çiftini taşıyan çifte sarmal, bir katlanma daha geçirdiğinde (A*-C---> A-C, G-C) çifte sarmallardan biri, başlangıçtaki A-T yerine G-C taşır olmuştur (tranzisyon):
  • 84.
  • 85. T bazı totomerizasyonla keto formuna dönüşür. Totomer T* bazı içeren DNA iplikçiği ilk replikasyonda biri hatalı (yanlış eşleşmiş) baz çiftini taşıyan (T*-G), diğeri doğru (T-A)’nın baz çiftini taşıyan 2 çifte sarmal verir. Hatalı baz çiftini taşıyan çifte sarmal bir rep. Daha geçirdiğinde başlangıçtaki T-A baz eşleşmesi G-C baz çiftine dönüşür ve transisyon nokta mutasyonu oluşur. Aynı şekilde C’nin totomerizasyonu, DNA1 rep.da C-A’nın baz eşleşmesine, 2 rep.da ise T-A’nın baz çiftine dönüsüyor. Başlangıçta C-G A-T baz çiftine dönüşmektedir.
  • 86. 2. Kimyasal Ajanlar: Kimyasal ajanlar, alkilleyici olanlar, alkilleyici olmayanlar ve interkalasyon yapanlar olmak üzere 3 başlık altında incelenebilir. Bu ajanlar DNA yapısında, deaminasyon, depurinizasyon, substitüsyon, insersiyon ve delesyon şeklinde çeşitli tipte nokta mutasyonları oluştururlar.
  • 87. a) Alkilleyici ajanlar: Alkilleyici ajanlar, pürin bazlarını özellikle de G’nin 7.N atomuna alkil grubu ekleyerek depurinizasyona neden olurlar. Depürinizasyon; pürin bazlarının DNA’dan koparak ayrılmasına denir. Alkillenmiş olan G’nin 1.N iyonlaşır ve 7-alkil-guanin DNA zincirinden tamamen kopabilir. Böylece depürinize olmuş iplikcikteki boş kalan yere, replikasyon sırasında herhangi bir baz gelebilir. Başlangıçtaki baz çifti, C-G ise buraya G-C, T-A veya A-T baz çifti gelebilir.
  • 88. b) Alkilleyici olmayan kimyasallar: Alkilleyici olmayanlar DNA’da bulunan bazların yapısında çeşitli değişikliklere neden olarak mutasyona yol açarlar. HNO2 (nitröz), H2NOH (hidroksilamin), formaldehid (HCOH) alkilleyici olmayan ajanlar olup bunlar daha çok bazların amin grubu ile reaksiyona girerler.
  • 89. • Formaldehit : Daha çok amin grupları ile reaksiyona girer. Bazı durumlarda, DNA, RNA ve proteinler arasında çapraz bağlanmalar yapar. • Nitroz : Bazların amin grubu ile reaksiyona girerek bazların deaminasyonuna neden olur. Deaminasyon, bazlardan amin grubunun uzaklaştırılmasına denir. Deaminasyon, bazların başka bazlara dönüşümüne yol açar. Nitröz, A, C ve G’nini deaminize eder ve G→ ksantine, A→ hipoksantin, C → U’le dönüşür.
  • 90. Guaninin → ksantine dönüşmesi replikasyonda bir değişiklik yapmaz. • Adenin → hipoksantine dönüşmesi, DNA replikasyonu sırasında yanlış baz eşleşmesine yol açar. Çünkü hipoksantin T yerine C ile baz eşleşmesi yapar. • Sitozinin → Uralise dönüşmesi, replikasyon sırasında yanlış baz eşleşmesine yol açarak mutasyonlara sebep olur. Sitozinin deaminasyonu sonucu G’nin yerine A’le baz eşleşmesi yapar.
  • 91. • DNA’da C çoğu zaman 5.atomundan metilenmiş olarak bulunur ve metilenmiş C’de deamine olabilir. Metilenmiş C’nin deaminasyonu sonucu T bazına dönüşür. Sonuçta, G’ninle eşleşen C’in A’le eşleşebilir duruma gelir. • Hidroksilamin: Özellikle tek zincirli nükleik asitleri etkiler C’nin 6.atomundaki amin grubunun yerine geçer ve G’ninle eşleşen C’ni A’ninle eşleşebilir duruma getirir.
  • 92.
  • 93. c) İnterkalasyon yapan kimyasallar: Çift sarmaldaki bazların arasına girip yerleşebilen kimyasallardır. Örnek olarak akridin arange, proflavin, akriflavin verilebilir. İnterkalasyon yapanlar, replikasyon sırasında DNA polimerazın hata yapmasına yol açar. İnsersiyon, delesyon ve substitasyonlara sebep olur.
  • 94. 3. Baz anologları: Bazların yerine geçen, bazlarla aynı fonksiyonu yapan, ancak kimyasal yapısı farklı olan ajanlardır. Spontan mutasyonlarda olduğu gibi, (tautomer formlar) baz anologları nedeni ile mutasyonların oluşabilmesi içinde replikasyon, başka bir deyimle hücre çoğalması gereklidir. Çoğalmadan stabil duran hücrelerde bu tür mutasyonlar oluşmaz. Oysa bazı kimyasal mutajenler (nitröz, hidrosilamin), bazların yapılarını doğrudan (replikasyona gerek kalmadan) değiştirebilirler. 2 önemli baz anoloğu vardır. Bunlar;
  • 95. 5’-Bromodeoksiüridin (5’-BUdR): 5-Broma-deoksiüridin bir T bazı anoloğudur. T yerine geçer. Bromo-urasil T’deki metil grubu yerini Brom atomunu alması ile oluşur. Normalde T gibi davranır ve A’le eşleşir. Bazen keto formundan enol forma dönüşür ve A’nın yerine G’le eşleşir. Sonuç olarak başlangıçta A-BUdR olan baz çifti 2 replikasyon sonra başlangıçtaki A-T yerini G-C olacaktır.
  • 96.
  • 97. 2-amino-pürin (2-AP) : Bu baz anoloğu bir A baz anoloğudur. DNA’da A’nın yerine geçer A’nın gibi davranır T’le eşleşir. Bazı durumlarda ise T yerine C’le eşleşerek, başlangıçtaki A-T baz çifti yerine G-C’nin baz çiftinin oluşmasına yol açar ve böylece transisyon nokta mutasyonları ortaya çıkar.
  • 98. 4. Fiziksel Ajanlar: Bunlardan en çok bilinenleri, elektromanyetik ışınımlar ve parçacık ışınımlardır. • Elektromanyetik ışınımlar: Kendi arasında iyonlaştırıcı olanlar ve olmayanlar şeklinde ikiye ayrılır:
  • 99. İyonlaştırıcı olmayan ışınımlar: İyonlaştırmadan mutasyon yapan ışınımlar olup, ultraviyole (UV) mor ötesi ışınımlardır. UV, DNA yapısında pirimidin dimerlerinin oluşmasını sağlar. Komşu iki pirimidin bazlarının (T, C) birbirleri ile bağlanmasına pirimidin dimerleri denir. UV özellikle Timin dimerlerinin oluşmasını sağlar. Pirimidin dimeri içeren DNA çift sarmalından replikasyon yapmak zordur ve bu bölgelerde DNA replikasyonu durur.
  • 100. Oluşan primidin dimerleri DNA tamir enzimleri tarafından tanınanarak onarılır. Bazı durumlarda, hücre DNA onarım mekanizması da yetersiz kalır ve hücre ölüme gider. Ancak bunların yerini almak için çoğalmaya çalışan hücreler de sponton mutasyon ve kanserleşme riski artar. DNA replikasyon sayısı arttıkça hata olasılığı da artabilir. Xeroderma pigmentosumlu hastaların cilt kanserine yakalanmaları bu duruma bir örnektir.
  • 101. İyonlaştırıcı ışınımlar; X, gama ve kozmik ışınlardır. Bu ışınımlar hücre içerisinde reaktif iyonlar ve serbest radikaller oluşturur. Oluşan serbest radikaller, DNA baz yapısına girerek onların yapılarını değiştirir. X ışınları kromozom kırıklarına yol açar.
  • 102.
  • 103.
  • 104. b) Parçacık ışınımlar: Parçacık ışınımlar da hücre içerisinde iyonların ve serbest radikallerin oluşumuna yol açar. Serbest radikallerde DNA yapısına girerek DNA’da bozulmalara neden olur. Parçacık ışınımların belli başlıları; β- (hızlandırılmış serbest elektron), β + (hız- landırılmış serbest pozitron), p+ (hidrojen çekirdeği),nº (nötron),α+2 (Helyum çekirdeği) ve değişik izotop çekirdekleri olarak bilinirler.
  • 105. Gerek dalga karakterli (elektromanyetik)iyonlaştırıcı ,gerekse partikül yapılı iyonlaştırıcı ışınımlar, alındıkları dozlara göre, canlının bir kaç saat içindeki ölümünden tutun da birkaç yıl sonrasında bağışıklık (immün) yetmezliği ya da kanserden ölüm gibi sonuçlara yol açabilirler.