1. MEME KANSERİ VE İYİ HUYLU MEME HASTALIKLARI
Meme kanseri tüm dünyada kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Kanserden
ölümlerdeyse, kadınlarda akciğer kanserinden sonra ikinci sırada gelir. Meme kanseri tedavi
edildikten sonra 5 yıllık yaşam süreleri % 55’ten %98’e kadar olabilmektedir; ortalama olarak
%79 civarındadır. Erken teşhis edilen, ilerlememiş, erken evre meme kanserinde 5 yıllık
sağkalım %98 olabilirken (yani 100 adet erken evre meme kanserli kadının 98’i sağ kalırken)
bu oran ileri evre meme kanserinde daha düşük olmaktadır.
Meme ile ilgili hastalıklar sık görülmektedir. Meme şikayetlerinin ve bulgularının ancak
küçük bir kısmı kanserle ilişkilidir ve böyle bir durumda, teşhisin erken konulması önemlidir.
Memesinde o zamana kadar olmayan bir değişiklik farkeden kişi, kendi kendine bir teşhis
koymaya çalışmamalı, konunun uzmanı olan bir doktora başvurmalıdır.
İYİ HUYLU KİTLELER
Meme, süt kanalları, bağ dokusu ve meme dokusundan oluşan bir organdır, elle muayenede
düzensiz gibi gelebilir. Adet döneminden önce ve adet süresince memelerde hassasiyet, ağrı
ve şişkinlik hissedilebilir. Bu, meme dokusunda sıvı toplanmasına ve vücuttaki hormon
seviyelerine bağlıdır ve normaldir. Ancak ele kitle geliyorsa ve bir dahaki adet dönemine
kadar geçmiyorsa en kısa zamanda meme cerrahınıza başvurunuz.
İyi huylu meme problemlerinden en sık görülenler şöyle sıralanabilir:
• Kistik hastalık (fibrokistik meme hastalığı) memedeki kitlelerin en sık nedenidir. Bu
kitle ya da kistler, içi sıvı dolu keseciklerdir. Adet döneminden önce büyürler, hassas ve ağrılı
olurlar ve menopozdan sonra genellikle kaybolurlar.
• Yağ bezeleri (lipom) genellikle tek ve ağrısız kitlelerdir. Boyutları değişik olabilir.
Lipomlar yağ dokusundan oluşur ve vücudun başka yerlerinde de olabilir.
• Fibroadenomlar sıklıkla gençlerde görülen kitlelerdir. Bu kitleler sert, hareket
ettirilebilen, genellikle oval şekilli ve ağrısızdır.
• Papillomlar süt kanalları içinde, küçük, siğil benzeri oluşumlardır. Meme başından kanlı
akıntıya yol açabilir, çoğunlukla ele gelmez.
• Memeleri sıkmak, ezmek ya da kaza gibi travmalar, kan oturmasına ya da yağ
dokusunun düzensizleşmesine yol açabilir. Bunlar da kitle gibi ele gelebilir. Çevreleyen
dokuda kızarıklık ya da morluk olabilir. Travmanın kansere yol açtığına dair bir kanıt yoktur.
MEME BAŞI AKINTISI
Bir çok kadında hayatının bir döneminde, bir memede ya da her ikisinde birden meme başı
akıntısı olabilir. Meme başı akıntılarının çoğu ciddi bir soruna işaret etmez. Birkaç kez olan
2. renksiz akıntı genellikle normal kabul edilir ve başka bir inceleme gerektirmez. Devam ederse
ya da akıntı miktarı artarsa ileri inceleme yapmak gerekebilir.
“Acaba bende de var mı” endişesiyle kadınların kendi meme başlarını sürekli sıkmaları meme
dokusunda travmaya yol açarak akıntılara ve kanamalara yol açabilir. Bu şekilde meme
başınızı sıkmayınız.
Kendiliğinden kanlı meme başı akıntısı olan kadınların çoğunda süt kanallarının içinde iyi
huylu bir kitle saptansa da, bunun iyi huylu olduğunun doğrulanması gerekir. Kanlı meme
başı akıntısı bazen meme kanserinin bir göstergesi olabilir.
MEME ABSESİ
Genellikle emziren kadınlarda olmakla birlikte, her kadında görülebilir. Emziren kadınlarda
emzirme aralıklarının uzamasıyla memede süt birikimi olabilir ve bu iltihaplanabilir; ya da
meme başındaki çatlaklardan bakteriler girerek meme absesine yol açabilir. Abse, memede
hassasiyet, meme dokusunda sertleşme, kızarıklık ve ağrıya yol açar.
KÖTÜ HUYLU KİTLELER
(MEME KANSERİ)
Meme kanseri yeteri kadar büyüdüğünde, memede ele gelen bir kitle olarak kendini belli
eder. Memede ele gelen kanser ne kadar süredir oradadır? Çeşitli araştırmalara göre meme
kanserlerinin 1 santim büyümesi için geçen zaman 1 aydan 6 yıla kadar değişebilir, hastalar
arasında farklılıklar olabilir, ancak ortalama olarak bu süre 1.7 yıldır. Yani elimize gelen bir
kitle en az 2 yıla yakın bir süredir var olabilir. Bu da demektir ki, erken tanı konulabilirse,
meme kanseri ilerlemeden tedavi edilebilir.
Tabi ki, memede ele gelen her kitle kanser olmayıp, bunların %85’i iyi huyludur. Bir kitlenin
kanser olup olmadığının ayırımını, ancak meme hastalıkları konusunda uzmanlaşmış bir
genel cerrah yönetiminde konu ile ilgili uzman doktorların oluşturduğu bir kurul yapabilir. Bu
nedenle cerrah, radyolog, onkolog ve patoloğun birlikte çalışması çok önemlidir.
Erken Meme Kanseri: Meme dokusu içinde çok küçük bir tümör ya da ele hiç gelmeyen bir
odak olabilir. Erken evre meme kanseri 2 santimin altında, koltuk altına ulaşmamış, vücudun
diğer bölgelerine sıçramamıştır. Hiç ele gelmeyenlerin tanısı ancak ultrasonografi,
mammografi ve meme MR gibi görüntüleme yöntemleriyle konulur.
1. Her ay kendi kendine meme muayenesi yapan
2. Yıllık meme muayenesi için doktoruna giden
3. 3. Uygun yaş ve risk gruplarında yıllık mammografi kontrolü yaptıran kadınlarda erken
meme kanserini yakalamak ve tanı koymak daha kolaydır.
İlerlemiş Meme Kanseri: Meme dokusunun dışına, yani koltuk altı lenf bezlerine ya da
vücudun başka yerlerine sıçramış meme kanseridir.
Evreleme nasıl yapılır? Memedeki kitlenin boyutu (2 cm ve daha küçük, 2-5 cm arası, 5
cm’den büyük), koltuk altında lenf bezinde yayılım (var veya yok), karaciğerde, akciğerde ve
diğer organlarda yayılım (var veya yok) olup olmamasına göre evrelenir ve tedavi ona göre
düzenlenir.
MEME KANSERİNDE RİSK FAKTÖRLERİ:
Aşağıdaki risk faktörlerinden biri ya da bir kaçı sizde varsa, önerilen muayene ve tetkikleri
aksatmayınız:
Önemli Riskler:
• 50 yaş ve üzerinde olmak
• Anne, kız kardeş veya teyzede meme kanseri olması
• Daha önce bir memesinde meme kanseri geçirmiş olmak
Diğer Riskler:
• Kansere dönüşebilecek meme hastalığının bulunması
• Hiç doğum yapmamış olmak
• İlk doğumunu 30 yaşından sonra yapmış olmak
• İlk adetini 12 yaşından önce görmüş olmak
• Menopoza 55 yaşından sonra girmek
• Obezite (şişmanlık)
• Geçmişte göğüs bölgesine yüksek doz ışın almış olmak
• Çok miktarda alkol kullanımı
• 5 yıldan uzun süren hormon tedavisi
MEME GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ
4. Mamografi:
Her kadına, 40 yaşından itibaren her yıl düzenli olarak mamografi yapılması önerilmektedir.
Yüksek risk grubundaki kadınlarda mamografi taramaları daha erken yaşta başlayabilir.
Mamografi, meme kanseri tesbitinde en iyi metod olmakla birlikte, meme yapısına bağlı
olarak, var olan bir lezyonu göstermekte yetersiz kaldığı durumlar olabilir. Bu nedenle doktor
muayenesi ve her ay hastanın kendi kendini muayene etmesi çok önemlidir.
Mamografinin Bir Zararı Var Mıdır?
Mamografi sırasında yüksek kalitede görüntü alabilmek ve uygulanan radyasyon miktarını
azaltmak için, meme iki yandan sıkıştırılır. Bu sırada ağrı ve rahatsızlık duyulabilir.
5. Mamografinin, adet döneminin bitiminde ve kafein içeren kahve, çay, çikolata gibi gıdalardan
bir süre uzak kaldıktan sonra çekilmesi, çekim sırasındaki bu rahatsızlıkları azaltabilir.
Memeyi sıkıştırarak çekim yapmak, meme için sakıncalı bir duruma veya meme dokusunda
herhangi bir değişikliğe neden olmaz. Ağrı ve rahatsızlık hissi çekim biter bitmez ortadan
kalkar. Önerilen aralıklarla yapılan mamografinin meme kanseri riskini artırması sözkonusu
değildir. Dijital mamografide alınan radyasyon dozu, klasik mamografiye göre %30-40
oranında daha azdır.
Meme Ultrasonografisi:
Meme yapısını, muayenede farkedilen anormal alanları ve kitlelerin kistik ya da sert olup
olmadığını belirlemek amacıyla kullanılır. Bu yöntemle hasta radyasyon almamış olur.
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG):
Memenin yapısı ve varsa lezyonlar hakkında en detaylı bilgiyi sunan görüntüleme yöntemidir.
Meme yapısı ileri derecede yoğun olanlarda, gençlerde, meme protezi olanlarda, meme
kanseri saptanmış olan, ancak birlikte başka odakların olup olmadığının araştırılması gereken
durumlarda uygulanmaktadır. Radyasyon kullanılmaması ve meme dokusunun
sıkıştırılmaması hasta açısından kolaylık sağlamaktadır.
Galaktografi (Duktografi):
6. Mamografi ünitesinde meme süt kanallarının düşük doz radyasyon kullanılarak
görüntülenmesidir. Kanallarda meme başı akıntısına neden olabilecek kitle ya da hastalık
olup olmadığı araştırılır.
Hangi Sıklıkla Meme Muayenesi Olunmalı?
Her ay kendi kendinizi muayene etmeli ve yılda bir kez meme muayenesi için doktorunuza
başvurmalısınız.
Memede Kitle Saptandığında Neler Yapılır?
Muayeneyle ve/veya görüntüleme yöntemleriyle saptanan bir kitlenin türünü belirlemek
amacıyla biyopsiye karar verilebilir. Biyopsi, şüphe edilen kitleden iğne ile veya cerrahi
yöntemle küçük bir parçanın alınması, parçanın patolojik olarak incelenmesi ve kitlenin
türünün belirlenmesidir. Biyopsiler çeşitli yollarla yapılabilir:
• İnce iğne biyopsisi: Çok ince bir iğne ile memedeki kitleden hücre alınmasıdır, ancak
sıvıların inceleneceği zaman kullanılır. Esas kanser şüphesinde tru-cut biyopsisi kullanılır.
•Tru-cut biyopsisi:
Kitlenin içine bir iğne ile girilerek doku parçalarının alınmasıdır. Uyuşturularak yapıldığından
hastanın ağrı duyması söz konusu değildir. İğne biyopsileri ultrasonografi ya da mamografi
eşliğinde yapılır.
•Mamografi ile işaretleme ve biyopsi:
7. Ele gelmeyen fakat mammografi ile saptanan kitlelerin mamografi görüntüsü eşliğinde
işaretlenerek cerrah tarafından çıkartılmasıdır. Aynı gün işaretleme yapılarak hemen
arkasından cerrahi olarak işaretlenen kısım çıkartılır ve patolojik inceleme yapılır.
•Ultrasonografi ile işaretleme ve biyopsi:
Mamografi ile olduğu gibi, işlemin ultrasonografi eşliğinde yapılması ve kitlenin
çıkartılmasıdır.
• Cerrahi biyopsi:
Memede kitle saptandığında, yukarıdaki işlemlerden uygun olanların yapılmasına rağmen
teşhiste şüphenin devam ettiği veya başka bir sebeple gerektiği durumlarda, kitlenin cerrahi
yöntemlerle (ameliyatla) çıkartılmasıdır.
Memenizde bir kitlenin saptanması veya cerrahınızın biyopsi kararı vermesi, korkulacak bir
durum değildir. Memede saptanan her kitleye, kitle saptandığı anda biyopsi yapılması
gerekmeyebilir; muayene ve görüntüleme yöntemleriyle yapılan aralıklı kontrollerle takip
edilebilir. Size düşen, kendi kendinize yapacağınız muayeneleri ve doktor kontrollerinizi
aksatmamak, doktorunuzun önerilerini dikkate almaktır.
MEME KANSERİ SAPTANDIĞINDA
Memedeki kitlenin kanser olduğu iğne biyopsisi ya da cerrahi biyopsiyle anlaşılırsa yapılması
gerekenler şunlardır:
• Evreleme
o Laboratuar
o Karın ultrasonografisi
8. o Akciğer grafisi
o Diğer vücut taramaları
• Genel Cerrah/Radyolog/Onkolog/Patolog ortak değerlendirme
• Gerekirse ameliyat öncesi kemoterapi (ender olgularda)
• Ameliyat
o Yalnız tümörün (memedeki kitlenin) alınması, koltuk altı lenf bezlerinin
biyopsisi (sentinel nod biyopsisi)
o Tümör ve koltuk altı lenflerin alınması
o Tüm memenin alınması
o Tüm memenin koltuk altı lenfleriyle birlikte alınması
o Hiçbir ameliyat diğerine göre daha iyi değildir, hastalığın durumuna göre her
birinin kullanım alanı değişir.
• Ameliyat sonrası
o Gerekirse kemoterapi
o Gerekirse radyoterapi
• Takip
Sağlıklı günler dilerim
Prof. Dr. Gülüm ALTACA
gulum@gulumaltaca.com
www.gulumaltaca.com