3. Tek başına bir anlam taşımayan , ancak
kendinden önceki sözcükle birlikte
kullanıldığında belirli bir anlamı olan
sözcüklerdir.
Başlıca edatlar: “gibi, kadar, sanki, ile, dolayı,
ötürü, için, beri, üzere, dek, değin, doğru,
karşı...”
4. • Gibi:
Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili
nitelerse zarf öbeği kurar.
• Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendi. (sıfat)
• Dev gibi dalgalar sahile vuruyordu. (sıfat)
• Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner. (zarf)
• Sen de onun gibi düşünüyorsun (karşılaştırma)
• Annem gibi dolma yapan dünyada bulamazsın
(karşılaştırma)
• Yataktan kalktığı gibi dışarı fırladı.(hemen, o anda)
5. • Haberi aldığı gibi yola çıktı.(hemen, o anda)
• Ben ona insan gibi davrandım.( yakışır biçimde)
• Birbirinizle adam gibi konuşun.( yakışır biçimde)
• Saat üç gibi yanına gelirim. (dolayında)
• Final maçı akşam sekiz gibi başlar. ( dolayında)
• Bugün yağmur yağacak gibi. (tahmin)
• Galatasaray bu maçı alacak gibi (tahmin)
• Bir an onu sever gibi oldum (yaklaşma)
• O sırada güneş çıkar gibi oldu. (yaklaşma)
6. • İçin:
“-dik için” şeklinde neden- sonuç;
“-mek için” şeklinde amaç – sonuç ilişkisi kurar.
• Yağmur yağdığı için pikniğe gidemedik. (n.s)
• Hasta olduğum için dersi dinleyemedim. (n.s)
• Kadın oğlunu görmek için şehre gitti. (a.s)
• İşe girmek için ehliyet almış (a.s)
Görelik anlamında görüş bildirir:
• Sen benim için dünyanın en güzel kızısın.
• Bu çalışmalar onun için boş bir uğraştı.
7. Karşılığında, karşılık olarak:
• Bu elbise için çok para harcadım.
• Ev için size yüz bin lira veririm
Uğruna, yoluna:
• Vatan için nice şehitler verdik.
• Bu eylemi tüm insanlık için yapıyoruz.
Hakkında:
• Veliler bizim okul için ne söylüyorlar?
• Eleştirmenler, filminiz için olumlu konuşuyor.
8. Aitlik, özgülük:
• Bu pastayı sizin için ayırdım.
• Bahçeye oğlum için salıncak kurdum.
Oranla:
• O şapka senin için çok büyük.
Süre bildirir:
• Kitabı bir hafta için aldım.
• Birkaç gün için İstanbul’a gideceğim.
9. • İle (-la, -le ):
Birliktelik, araç ,durum ve sebep ilgisi kurar.
• Köye dolmuşla gidebilirsin. (araç)
• Uçakla İzmir’e gitmişti (araç)
• Çocuk, yolda babasıyla yürüyordu. (birliktelik)
• Konsere arkadaşımla gittim. (birliktelik)
• Öfkeyle kalkan zararla oturur. (durum )
• Gökyüzü, hasretle kucaklasın doğayı. (durum)
• Sınav heyecanıyla kalemimi unuttum. (sebep)
• Kaza korkusuyla araba kullanamıyor ( sebep)
NOT: «İle» sözcüğü, cümlede «ve» işlevinde bağlaçtır.
Bunun dışında edattır.
Funda ile Murat sizi bekliyor.(B)
Mine arkadaşı ile İzmir’e gitti.(E)
10. • Kadar:
Benzerlik ve karşılaştırma ilgisi kurar.
• Adana, cennet kadar güzel bir yerdir. (benzerlik)
• Siirt, bu yaz cehennem kadar sıcaktı. (benzerlik)
• Bir peri kadar güzel bir kızdı. (benzerlik)
• Sen de onun kadar çalışsaydın sınavı kazanırdın.
(karşılaştırma)
• Babası kadar iyi şarkı söylüyor. (karşılaştırma)
11. Yaklaşıklık, zaman açısından sınırlandırma, mesafe:
• Bin kadar asker cepheye gidiyordu. (yaklaşık)
• Pazardan iki kilo kadar pirinç almış. (yaklaşık)
• Bu ev akşama kadar temizlenecek. (zamanda
sınırlama)
• Cumaya kadar ödevimi bitirmeliyim. (zamanda
sınırlama)
• Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. (zamanda
sınırlama)
• Eve kadar yürümem gerekiyor. (mesafe sınırı)
12. Mesafe sınırı:
• Avuç içi kadar bir evde yaşıyorlar.
Gibi anlamında kullanılabilir:
• Bu kitabı okuyunca Aydın’ı görmüş kadar
oldum.
13. • Karşı:
Yön ve zaman ilgisi kurar. –e karşı biçiminde kullanılırsa
edat olur. Yalın halde kullanılırsa ya da bir ek alırsa edat
olmaktan çıkar isimleşir.
• Denize karşı bir ev yaptırmış. (yön)
• Duvara karşı on adım yürü. (yön)
• Sabaha karşı çok şiddetli yağmur yağdı. (zaman)
Karşılık olarak , yönelik anlamı katar:
• Bu sözüne karşı ben ne diyebilirim ki şimdi. (karşılık
olarak)
• Resme karşı ilgin ne zaman başladı?( -e yönelik)
14. UYARI: Bir ek alırsa edat olmaktan çıkar isimleşir.
İsmi belirtirse sıfat olur.
• Karşı evin penceresi açık kalmış. (sıfat)
• Önce karşı sahaya çıktı. (sıfat)
• Karşıya geçmeden önce sağına ve soluna
bak.(isim)
15. • Göre:
Görüş, düşünce, uygun olma anlamları katar:
• Bilim adamlarına göre dünya yok oluyor. (görüş)
• Anneme göre bu yıl sınavı kesin kazanırmışım. (görüş)
• Bulunduğun ortama konuşacaksın. ( uygun)
• Zevkime göre bir elbise arıyorum. (uygun)
Karşılaştırma ilgisi kurar:
• Burası eski evimize göre daha büyük.
• Yaşıtlarına göre çok hızlı koşuyorsun.
16. • Üzere:
Koşul ve amaç ilgisi kurar.
• Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsin. (koşul)
• Konuşmak üzere kürsüye çıktı. (amaç)
Yaklaşık olma, gibi şekilde… anlamları katar:
• Hemen eve dönelim, akşam olmak üzere. ( yaklaşık)
• Zil çalmak üzere. ( yaklaşık)
• Her şey planlandığı üzere yapılacak. (şeklinde)
17. • Doğru:
Yön ve zaman ilgisi kurar.
• Eve doğru yürüyorum. (yön)
• Akşama doğru misafir gelecek. (zaman)
İsmi nitelerse sıfat, fiili nitelerse zarf öbeği oluşturur:
• Eğri oturup doğru konuşalım. (zarf)
• Bu zamanda doğru insanı bulmak zordur. (sıfat)
• Tahtaya bir doğru çizdi. (isim)
18. • Sanki:
Benzetme, sitem ilgisi kurar.
• Gökyüzü sanki yaramaz bir çocuk.(benzetme)
• Sanki verdiğim her işi yapıyorsun. (sitem)
• Sanki selam verdin de almadık. (sitem)
19. • Mi
Soru edatıdır. Cümleye farklı anlamlar katabilir.
Cümleye soru anlamı katar.
• Evde ders çalışıyor musunuz?
• Otobüs geldi mi?
• Yarına sınav olacak mıyız?
20. Cümleye zaman kavramı katabilir.
• Bahar geldi mi buraları göreceksin.
• Evimize geldin mi çiçeklerimi görürsün.
• Bu testi de çözdün mü konuyu daha iyi anlarsın.
Cümleye pekiştirme anlamı katabilir.
• Benim çocuklarım akıllı mı akıllı.
• Ucuz mu ucuz mallarım var, gelip görünüz.
• Sana güzel mi güzel bir elbise aldım.
Cümleye rica anlamı katabilir.
• Bir çay verir misin?
• Gelirken bir simit alır mısın?
21. NOT: Soru edatı olan “mı, mi, mu, mü” ile
olumsuzluk eki olan –ma, -me’nin darlaşmış biçimi
birbiriyle karıştırılmamalıdır:
• Niçin beni dinlemiyorsun?
(Yukarıdaki cümlede ‘mi’ ayrı yazılmamalıdır; çünkü
buradaki mi soru eki değil, –ma, -me olumsuzluk
ekinin darlaşmış biçimidir. Cümleden mi’ yi çıkartıp
cümleyi tekrar okuduğumuzda cümledeki soru
anlamının kaybolmadığını sadece olumsuzluğun
kaybolduğunu görürüz. Cümleye soru anlamını katan
mi değil, ‘niçin’ sözcüğüdür.)
22. “Mİ” SORU EDATININ YAZIMI
Soru edatı olan “mi” ayrı yazılır ve kendisinden önceki sözcüğün son ünlüsüne bağlı olarak ünlü
uyumlarına uyar.
Örnek
* Bana da pasta kaldı mı?
* Arkadaşlığımız bitti mi?
Soru edatından sonra gelen ekler, bu edatla bitişik olarak yazılır.
Örnek
* Bugün sinemaya gidebilir miyim?
* Bana yardım eder misin?
* Müdür geldi mi?
* Yarın bize gelecek misiniz?
* Sen miydin dün rüyalarıma giren?
Bu edat sorudan başka görevlerde kullanıldığında da ayrı yazılır.
Örnek
* İlginç mi ilginç bir kitap.
* Gece oldu mu eve girerim.
* Yağmur yağdı mı dışarı çıkmak isterim.
* Güzel mi güzel bir evi var.
23. Diğer edatlar:
• İşten sonra bize uğrayacak.
• Bu işi ancak sen yaparsın.
• Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek.
• Sabahtan beri dışarıyı izliyor.
• Bu mutlu olaya sadece yıldızlar şahittir.
NOT: «Ancak, yalnız» sözcükleri, cümlede «ama, fakat, lakin» anlamında
ise bağlaç; «sadece» anlamında ise edattır.
Onu uyardın ancak/yalnız ona söz dinletemedim.(B)
Bu soruyu ancak/yalnız Ayşe çözebilir.(E)
24. Aşağıdaki cümlelerde yer alan edatların cümleye kattıkları
anlamlar karışık olarak verilmiştir. Bu anlamlarla cümleleri
eşleştiriniz.
1.Okuldan geldiği gibi banyoya girdi.(zaman) . uğrunda
2.Kitap okumak için sessiz bir yer arıyor. . araç
3.Bu caddede on kadar mağaza var. . uygunluk
4.Ayağına göre bir ayakkabı bulmuştu sonunda. . dışında
5.Okula her sabah taksi ile geliyormuş. . kadar,
değin
6.Elinde kalem gibi bir şey vardı. . yaklaşıklık
7.Senden başka böyle düşünen yok. . görelik
8.Ayakkabıdan çantaya dek bütün ihtiyaçlarını aldım. . zaman
9.Sınavı kazandığı için bilgisayar alınmış. . birliktelik
10.Oraya kardeşim ile gideceğim. . benzerlik
11.Denize karşı oturup çaylarımızı yudumladık. . sebep
12.Bana göre hiçbir problem yok. . sadece
13.Senin için her şeyi yaparım. . amaç
14.Bana ancak siz yardım edebilirsiniz. . yön
26. Tek başına bir anlamı olmayan, cümle içinde
kelime ve kelime gruplarını birbirine bağlayan
sözcüklerdir.
Başlıca bağlaçlar:
“ve, veya, ya da, ama, ki, de, ancak, ile, lakin,
yalnız, belki, oysaki nitekim, halbuki, ya..........ya,
hem..........hem, ne.........ne”
27. “DE” BAĞLACI
Her zaman kendinden önceki sözcükten ayrı yazılır.
*Eşitlik, gibilik anlamı katar.
• O filmi ben de seyrettim.
• Bence Aslı da bu işten anlamıyor.
*Abartma anlamı katar.
• Çocuğun okuduğu şiir de şiirdi hani.
• Aldıkları araba da araba yani.
28. *Küçümseme anlamı katar.
• Sen sınavı kazanacaksın da ben göreceğim.
• Sanki bu işten anlıyorsun da konuşuyorsun.
• Büyüyecek de adam olacak da bize bakacak.
*Sitem anlamı katar.
• Okula kadar geldin de bir selam vermedin.
• İzmir’e kadar geldin de yanıma uğramadın.
29. *Şaşma, inat, sebep, korkutma anlamı katar.
• Kardeşin de mi bizimle gelecek?(Şaşma)
• Ufaklık, kalemi vermem de vermem, diyor.(İnat)
• Ailesiyle kavga etti de evi terk etti.(Sebep)
• Dışarı çık da göreyim.
*Ama, fakat anlamında kullanılır.
• Pansiyona kaydını yaptı da yerleşmedi.
• Bize gelmiş de fazla kalmamış.”
30. Uyarı:
!!!Bağlaç olan “da, de” ayrı yazılır. Kendisinden önceki
sözcüğün son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar.
Cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamında bozulma
olmaz.
Örnek
» Durumu ona da bildirdi.
» Kardeşi de gelecekmiş.
!!!“Ya” sözüyle birlikte kullanılan da mutlaka ayrı yazılır.
Örnek
» O ya da sen, biriniz benimle gelin.
31. NOT: Ayrı yazılan “da, de” hiçbir zaman “ta, te” biçiminde yazılmaz. “Da, de”
bağlacını kendisinden önceki sözcükten kesme ile ayırmak da yanlıştır.
Örnek
Ayrılsak ta beraberiz bundan sonra. (yanlış) – Ayrılsak da beraberiz bundan sonra.
(doğru)
Orhan’da geldi. (yanlış) – Orhan da geldi. (doğru)
NOT: “Da, de” bağlacının bulunma durum eki olan “-da, -de, -ta, -te” ile hiçbir ilgisi
yoktur. Bulunma durum eki getirildiği sözcüğe bitişik yazılır. Cümleden
çıkarıldığında cümlenin anlamında bozulma olur.
Eşyaları arabada unutmuş.
Timsahlar, karada ve suda yaşar.
Bu kitap da yazarın diğer kitapları gibi başarılı. (bağlaç)
Bu kitapta çok yararlı bilgiler var. (hâl eki)
Bakkalda sebze de satılıyormuş.
Ayşe de okulda kalmış.
32. Seni hastalığım da sağlığımda da yanımda görmeliyim.
Güneşin doğduğunuda battığınıda senle izlemeliyim.
Yanabilir saltanatlar, olsun yeniden yaparız,
Biz de bu sevda sürdükçe ölsekte yan yanayız.
Yukarıda Mustafa Ceceli’nin seslendirdiği “Hastalıkta Sağlıkta” isimli
parçadan bir dörtlük verilmiştir. Bu dörtlükte kaç tane yazım yanlışı vardır?
A) 2 B) 3 C) 4 D) 5
33. “Kİ” BAĞLACI
*Özneyi pekiştirir.
• Ben ki yedi iklimin padişahıyım.
• Sen ki Fransa eyaletinin valisisin.
*Neden-sonuç vardır.
• Günü kötü geçmiş ki çok kızgın görünüyor.
• Sana değer veriyorum ki seninle konuşuyorum.
34. *Kuşku, yakınma, şaşma, amaç-sonuç, tahmin
• Beni tanımıyorsun ki…(Yakınma)
• Kafamı bir kaldırdım ki onu karşımda
gördüm. (Şaşma,)
• Arabayı o çizmiş olabilir mi ki?(Kuşku)
• Sana iş buldum ki kimseye muhtaç
olmayasın. (A-S)
• Geç saatlere kadar çalışmış olmalı ki sabah
uyanamamış. (tahmin)
35. NOT: Ek olan “-ki” yine ek olan “-da” ve “-de”
gibi kelimeye bitişik yazılır; bağlaç olan “ki” de
yine bağlaç olan “da/de gibi kelimeye ayrı yazılır.
Ki’den sonra «-ler, -lar» eklediğimizde kelimenin
anlamı bozulmazsa bu ek olan -ki’ dir ve bitişik
yazılır. Eğer kelimenin anlamı bozulursa bu
bağlaç olan ki’ dir ve ayrı yazılır.
36. Zeynep’in defteri güzel, Kaan’ınki de güzel.
• Kaan’ınkiler (hemen -ler ekini getiriyoruz, eğer
kelimede anlam bozulmazsa bu ektir. Yani bu
kelimedeki ki, ek olan -ki’ dir. )
Kitabındakini de çözmelisin.
• Kitabındakileri (burada da ektir.)
Tut ki dünyanın en güzel gözleri eşeklerdedir.
• Tut kiler( Burada “tutkiler” dediğimiz zaman
ortaya anlamlı bir kelime çıkmıyor. Onun için
bu ki bağlaç olan ki’ dir. Ayrı yazılır.)
37. Odaya döndüğümde baktım ki gitmiş.
• baktım kiler (burada baktımkiler dediğimiz
zaman kelime anlamsız olduğu için bu ki
bağlaç olan ki’ dir. Ayrı yazılır.)
Mevlânâ diyor ki:…
• diyor kiler (burada “diyorkiler” dediğimiz
zaman anlamsız bir kelime oluyor. Onun için
bu ki bağlaç olan ki’ dir. Ayrı yazılır.)
38. • NOT: “Ki” bağlacı birkaç örnekte kalıplaşmış olduğu
için bitişik yazılır. Bunları SOMBaHÇeMİ olarak
kodlayabiliriz:
• Sanki – Oysaki – Mademki – Belki –a- Halbuki –
Çünkü –e- Meğerki – İllaki
Örnekler:
• Belki bir deniz kenarında buluşacağız…
• Meğerki sen de beni sevmiyormuşsun…
• Sanki bir deniz renginde gözleri…
39. “İLE” - “VE” BAĞLAÇLARI
Aynı görevdeki sözcükleri birbirine bağlar.
• Evin ve bahçenin kapısı açıktı.
• Bu radyo Adana’da ve Mersin’de yayın yapıyor.
• Akşam arkadaşıma gideceğim ve her şeyi
anlatacağım.
• Cehennemle cenneti bu dünyada yaşadık.
• Evle okul arasında mekik dokuyor.
• Annesiyle babası yarın bize gelecek.
40. Uyarı: Biri bağlaç diğeri edat olan iki çeşit “ile” vardır.
Bir cümlede “ile”nin yerine “ve”yi getirebiliyorsak
bağlaç; getiremiyorsak edattır.
• Bazen oturduk bazen çocuklarla oynadık.(Edat)
• Kazaklarla ceketleri parayla aldım.(B-E)
NOT: «ile» sözcüğü kendinden önceki sözcükten ayrı
da yazılabilir, kendinden önceki sözcüğe bitişik de
yazılabilir.
41. «İle» aşağıdakilerin hangisinde diğerlerinden
farklı görevde kullanılmıştır?
A) Kardeşim ile arkadaşı tiyatroya gidecekler.
B) Kar ile yağmur karışık yağıyordu.
C) İş yerine otobüs ile geldiğini söylüyordu.
D) Pazardan meyve ile sebze aldık.
2005-DPY/5
42. “AMA” , “FAKAT” BAĞLACI
*Karşıt anlamlı iki cümleyi birbirine bağlar.
• Sınava çok iyi hazırlandı ama üniversiteyi
kazanamadı.
• Her sabah spor yapıyor ama zayıflayamıyordu.
43. *Koşul, pekiştirme anlamı katar.
• Dışarı çıkabilirsin ama eve erken döneceksin.
• Seninle sinemaya gelirim ama işim olmazsa.
• Bu kitabı sana alacağım ama okuyacaksın.
• Dışarıda soğuk ama çok soğuk bir hava var.
• Büyük ama çok büyük bir bahçesi vardı.
44. • “ANCAK” ,“YALNIZ” BAĞLACI
“Ama, fakat” anlamında kullanılıyorsa bağlaç;
“Bir tek, sadece” anlamında kullanılıyorsa edat;
Önündeki ismi niteliyorsa sıfat;
Fiili niteliyorsa zarftır.
45. • Geziye yalnız bizim sınıf katıldı. (edat)
• Bu adam evde yalnız yaşıyor. (zarf)
• Yalnız insanlar hayata karamsar bakarlar. (sıfat)
• Onunla konuşurum yalnız fikrim yine de
değişmez.(bağlaç)
• Bu işin üstesinden ancak sen gelirsin. (edat)
• Yoğun trafikte işe ancak yetişebildim. (zarf)
• Bütün gün evde yalnızdım. (ad)
• Filmi seyredebilirsin ancak yarın erken
kalkmalısın.(bağlaç)
46. “HEM…HEM” BAĞLACI
Karşılaştırılan iki unsurun hepsi anlamını vermektedir. Eş
görevli sözcükleri bağlar.
• Hem arabayı hem evi üzerine alacakmış.
(Nesne)
• Hem ucuz hem kaliteli ayakkabı satıyor.
(Sıfat)
• Hem çalışıyor hem üniversite okuyor.
(Cümle)
47. • NE…NE BAĞLACI
Cümleyi anlamca olumsuz yapar. Karşılaştırılan
iki unsurun hiçbiri anlamını verir.
• Sallanmaz o kalkışta ne bir mendil ne bir kol.
(Özne)
• Adam kızını ne arıyor ne soruyor. (yüklem)
• Ne kızı veriyor ne dünürü küstürüyor. (cümle)
• Bu konu ne seni ne beni ilgilendirir. (nesneyi)
48. NOT:
İki karşıt sıfatı birbirine bağlarsa “ikisinin arası,
ortası” anlamı verir.
• Kız ne zayıf ne şişman biriydi.
• Konuşan adam ne uzun ne kısaydı.
49. Ne…ne bağlacının kullanıldığı cümlelerin
yüklemi olumlu olmalıdır.
» Ne Almanya’da ne Fransa’da aradığı ilacı
bulamadı. (yanlış)
» Ne Almanya’da ne Fransa’da aradığı ilacı
bulabildi. (doğru)
50. • YA….YA….BAĞLACI:
Karşılaştırılan unsurlardan birini ifade etmek için
kullanılır.
• Ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin.
• Aynayı ya Ayşe ya Özlem kırmıştır.
• Ya salonun ya mutfağın penceresi kırıldı.
• Takıma ya beni ya onu alacaksın.
51. DİĞER BAĞLAÇLAR
• Ogün okula gelemedim çünkü çok hastaydım. (sebep)
• Bu maçı kazanacağız hatta şampiyon
olacağız. (pekiştirme)
• Mademki söz verdin, sözünü tutacaksın.
• Bu mağazada elbiseler çok güzel üstelik çok ucuz.
• Sanki dağları sen yarattın.
• Meğer bütün evi o dağıtmış.
52. • Eğer kardeşine uğrarsan selamımı söyle.
• Ders çalışmıyor; üstelik yaramazlık yapıyor.
• Önce bunlardan yani çok iyi bildiğiniz sorulardan başlayın.
• Bizde yahut sizde çalışabiliriz.
• İster yazarsın ister yazmazsın.
53. Aşağıdaki cümlelerde yer alan ‘’ile’’ ve
‘’ancak’’ sözcüklerinin edat mı bağlaç mı
olduklarını boş bırakılan yerlere yazın.
Arkadaşım, memleketine otobüsle gidecekmiş.(……………………………)
Ahmet ile Ali futbol takımına katılmış.(…………………………..)
Okullar açılmadan ayakkabı ile önlük alınacak.(………………………….)
Hafta sonu kardeşim ile sinemaya gittik.(………………………..)
Dün yaşadığım olayı ancak sana anlatabilirim.(…………………………)
Bugün vaktim olmadığından onunla ancak yarın görüşebilirim.(……………………)
Tatilde oraya gittim ancak onunla görüşemedim.(…………………………)
Hazırladığın bu yemek ancak üç kişiye yeter.(…………………………)
Eve vardığımda kapının zilini çaldım ancak kimse açmadı.(………………………)
55. Kendi başına bir anlamı olmayan, cümle içinde
“sevinme, korku, şaşırma, acıma, özlem, kızma”
gibi ansızın beliren coşkun duyguları,
seslenmeleri bildiren sözcüklerdir.
- Ah ah! (özlem)
- Öf be! (kızma)
- Oh be! (rahatlama)
- Vah vah! (acıma)
Hey!, Ey!, Bre! ...
56. - Müjde! Dayımlara gidiyorum.
- Yeter be!
- Vay, güzel araba!
- Yaa! Demek almadın.
- Ey Türk Gençliği!
- Hayır!
- Aa, ne kadar kilo vermişsin!
NOT: Ünlem işareti ya ünlem sözcüklerinden sonra
ya da bu sözcüklerin kullanıldıkları cümlelerin
sonuna konur.
57. ÜNLEM OLMADIKLARI HÂLDE ÜNLEM GÖREVİ
YAPAN SÖZCÜKLER
“Kardeş, beyler, evet, hayır, asla, yok, olmaz,
pek iyi...”
• Kardeş! Bu adamı tanıyor musun?
58. • Aşağıdaki boşlukları uygun olanı ile
doldurunuz.
• ……! sıktın artık yeter.
• ……! nasılsın bakalım.
• ……! Neydi o günler.
• ……! Kimse yok mu?
• ……! Delikanlıya.
• ……! , bıktım artık.
• ……! Bak buna dayanamam.
• ……! iki gözüm neredesin?
• (Vay!, Yoo!, Yeter be!, Bravo, A!, Ah!, Hey!)
59. EDAT BAĞLAÇ ÜNLEM
Akşama doğru iyice yoruldum.
Aslan gibi delikanlı mahvoldu.
Ayşe ve Ali’nin düğün törenlerine hoş geldiniz.
Bacak kadar çocuk deme, yaptıkları çok büyük.
Ben geleceğim sen de gel.
Ben sadece seni düşünüyorum.
Çalışmadı ki sınavı nasıl kazansın.
Deli gibi seviyorum seni ben.
Derslerimize çalışmalıyız ki başarılı olalım.
Eh! Buna da şükür diyelim.
Gel ve paranı al git.
Geldim; ama seni bulamadım.
Gelirim ama sen de bize gelirsin.
Hâlbuki bütün ödevlerimi yapmıştım.
60. Kes ulan, yeter be!
Köyümüzü özlediğimiz için tekrar geldik.
Ne gidiyor ne geliyor.
Öyle bir laf konuştu ki herkes şaşırdı.
Sabaha kadar ders çalıştım.
Sanki borcu alan benim.
Seni sevdiğim için katlanıyorum.
Senin için çok iyi bir insan diyorlar.
Senin kadar inatçısını görmedim.
Şu kitabı da okumanı öneririm.
Vay! Süper bir pas verdi.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
Yazık!... Çok yazık oldu çocuğa!
EDAT BAĞLAÇ ÜNLEM
61. Üç Nokta ( ... )
1. Anlatım olarak tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur:
Şimdi İstanbul’da olmak vardı ki…
2. Kaba sayıldığı için veya bir başka sebepten dolayı açık yazılmak is-
tenmeyen kelime ve bölümlerin yerine konur:
Kılavuzu karga olanın burnu b...tan çıkmaz.
3. Alıntılarda başta, ortada ve sonda alınmayan kelime veya
bölümlerin yerine konur:
... derken beni aradığını duymuştum.
UYARI!
Üç nokta yerine iki veya daha çok nokta kullanılmaz.
62. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde cümle sonundaki “üç nokta” nın kullanımı yanlıştır?
A) Bazı düşünceler kişiye göre değişir. Zevkler, istekler, anlatım…
B) Dünyayı, bana göre üç şey yönetiyor: Kalem, mürekkep, kağıt…
C) Ders araçları şunlardır: Pergel, cetvel, tebeşir…
D) Kadın yazarlarımızdan şu an aklıma gelenleri yazayım: Halide Edip, Adalet Ağaoğlu…
63. Kısa Çizgi ( - )
1. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna konur:
Dedemlerin kiraz bahçelerin-
de dolaşıyorduk.
2. Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya
ara cümlelerin başına ve sonuna konur, bitişik yazılır:
Selim -amcamın oğlu- bu hafta askere gidiyor.
64. 3. Kökleri ve ekleri ayırmak için kullanılır:
geç-it, göz-cü-y-e
4. Fiil kök ve gövdelerini göstermek için kullanılır:
al-, dur-, gör-, ver-; başar-, kana-, okut-, taşla-, yazdır- vb.
5. Eklerin başına getirilir:
-lı, -sız, -la, -de
6. Heceleri göstermek için kullanılır:
a-raş-tır-ma, bi-le-zik, du-ruş-ma, ku-yum-cu-luk, prog-ram, ya-zar-
lık vb.
65. 7. Arasında, ve, ile, ila, ...-den ...-e anlamlarını
vermek için kelimeler veya sayılar arasında kullanılır:
Aydın-İzmir yolu
09.30-10.30
Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşması
1914-1918 Birinci Dünya Savaşı
Türkçe-İngilizce Sözlük vb.
UYARI!
Cümle içinde sayı adlarının yinelenmesinde araya kısa çizgi konmaz:
On on beş yıl.
Üç beş kişi geldi.
8. Matematikte çıkarma işareti olarak kullanılır:
50-20=30
9. Sıfırdan küçük değerleri göstermek için kullanılır:
-2 °C
66. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde kısa çizgi (-) yanlış kullanılmıştır?
A) Osmanlı – Rus savaşlarından söz etti öğretmenimiz.
B) Turistin elinde Türkçe – İtalyanca bir sözlük vardı.
C) Seni – güvendiğim tek dostumu – kaybetmekten korktum.
D) Onunla ileri – geri konuşmana dayanamıyorum.
67. KISALTMALARIN YAZILIŞI
• Kuruluş, ülke, kitap, dergi ve yön adlarının
kısaltmaları her kelimenin ilk harfinin büyük
yazılmasıyla yapılır.
TBMM ( Türkiye Büyük Millet Meclisi)
TDK ( Türk Dil Kurumu)
ABD (Amerika Birleşik Devletleri)
TD ( Türk Dili)
B ( Batı)
D ( Doğu)
NOT: Gelenekleşmiş olan T.C. (Türkiye Cumhuriyeti) ve T.
(Türkçe) kısaltmalarının dışında büyük harflerle yapılan
kısaltmalarda nokta kullanılmaz.
68. • Kısaltılan kelime veya kelime grubu; özel ad, unvan veya
rütbe ise ilk harf büyük; cins isim ise ilk harf küçük olur:
Alm. (Almanca)
İng. (İngilizce)
Kocatepe Mah. (Kocatepe Mahallesi)
Güniz Sok. (Güniz Sokağı)
Prof. (Profesör)
Dr. (Doktor),
Av. (Avukat)
Alb. (Albay)
Gen. (General)
sf. (sıfat)
haz. (hazırlayan)
çev. (çeviren) vb.
69. • Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kelimenin
okunuşu esas alınır:
cm’yi, kg’dan, mm’den, kr'un.
• Büyük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde ise kısalt-
manın son harfinin okunuşu esas alınır:
» TDK -Te De Ke şeklinde okunur.-
“TDK’da çalışıyorum.” ifadesi yanlıştır.
“TDK’de çalışıyorum.” ifadesi doğrudur.
BDT’ye, TDK’den, THY’de, TRT’den, TL’nin vb.
» TRT’dan (yanlış) TRT’den (doğru)
THY’dan (yanlış) THY’den (doğru)
kg’den (yanlış) kg’dan (doğru)
70. NOT: Kısaltması büyük harflerle yapıldığı hâlde bir kelime gibi okunan
kısaltmalara getirilen eklerde kısaltmanın okunuşu esas alınır:
ASELSAN’da, BOTAŞ’ın, NATO’dan, UNESCO’ya vb.
71. UYARI: Sonunda nokta bulunan kısaltmalarla üs işaretli
kısaltmalara gelen ekler kesmeyle ayrılmaz. Bu tür kısaltmalarda ek
noktadan ve üs işaretinden sonra, kelimenin veya üs işaretinin
okunuşuna uygun olarak yazılır:
vb.leri
Alm.dan
İng.yi
cm³e (santimetreküpe)
m²ye (metrekareye) vb.
UYARI: Numara sözünün kısaltması da kelime gibi
okunduğundan getirilecek olan ek okunuşa göre getirilecektir:
No.lu, No.suz
73. Türkçede kelime içinde iki ünlü arasındaki ünsüz,
kendinden sonraki ünlüyle hece kurar:
a-ra-ba, bi-çi-mi-ne, in-sa-nın, ka-ra-ca vb.
Kelime içinde yan yana gelen iki ünsüzden ilki
kendinden önceki ünlüyle, ikincisi kendinden sonraki
ünlüyle hece kurar:
al-dı, bir-lik, sev-mek vb.
Kelime içinde yan yana gelen üç ünsüz harften ilk ikisi
kendinden önceki ünlüyle, üçüncüsü kendinden
sonraki ünlüyle hece kurar:
alt-lık, Türk-çe, kork-mak vb.
74. Türkçede satır sonunda kelimeler bölünebilir fakat heceler
bölünemez. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna
kısa çizgi (-) konur.
Burasını ilk defa görüyormuş gibi duvarlara, perdelere, möblelere,
eş-
yalara bakıyor, hayret ediyordu. Bütün bu muhitte Türk hayatına,
Türk ruhu-
na ait bir gölge, bir çizgi bile yoktu. Birden Bursa’daki çocukluğunun
geçti-
ği babaevini hatırladı; sofada rahat ve beyaz örtülü divanlar vardı.
İlk heceden sonraki heceler ünsüzle başlar. Bitişik yazılan
kelimelerde de bu kurala uyulur:
ba-şöğ-ret-men, il-ko-kul, Ka-ra-os-ma-noğ-lu vb.
75. Ayırmada satır sonunda ve satır başında tek harf bırakılmaz:
........................................................................................................... u-
çurtma değil,
......................................................................................................uçurt-
ma;
.................................................................................................. müdafa-
a değil,
..................................................................................................... müda-
faa;
76. Kesme işareti satır sonuna geldiğinde yalnız kesme işareti kullanılır; ayrıca çizgi
kullanılmaz.
................................................................................................... Edirne’
nin...
.................................................................................................. Ankara’
dan...
..................................................................................................... 1996’
da...
78. Bir isteği, bir şikayeti duyurmak veya bir konuda bilgi vermek, bilgi istemek için yazılan
başvuru yazısına dilekçe denir.
Dilekçe Yazarken Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar:
* Dilekçeler, konularına göre uzun veya kısa olabilir. Konular kısa ve öz olarak
belirtilir. Gereksiz ayrıntılara yer verilmez.
* Dilekçelerde ciddi, ağırbaşlı bir dil kullanılır. Anlatımın yalın ve duru olmasına özen
gösterilir. Süslü, yapmacık, laubali ifadelerden kesinlikle kaçınılmalıdır.
79. * Dilekçeler; çizgisiz, beyaz dosya kağıdına daktiloyla (bilgisayarla) veya
dolmakalemle, okunaklı el yazısıyla yazılmalıdır. Dilekçe yazarken kağıdı iyi
ortalamak gerekir.
* Sağ üst köşeye (kağıdın üst kısmından belli bir aralık bırakıldıktan sonra)
tarih yazılır.
* Dilekçe hangi kuruma veriliyorsa bu makamın adı başa yazılır. Kurum adının
sağ altına kurumun bulunduğu şehir adı yazılır.
* Daha sonra konunun belirlendiği metin bölümüne geçilir. Bu bir şikayet
dilekçesiyse şikayet sağlam kanıtlara dayandırılmalıdır. Eğer iş isteme
dilekçesiyse, öğrenim durumu, yaş, kısa bir özgeçmiş, kurumca aranan seçkin
nitelikler açık seçik belirtilmelidir.
80. * Ardından arz bölümüne geçilir. Bu bölümde dilekçede bir durum belirtiliyorsa,
son cümle “… bilgilerinize saygılarımla sunarım/arz ederim.”, bir istek
belirtiliyorsa “Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.” gibi ifadeler
kullanılarak dilekçenin metin kısmı tamamlanır.
* Dilekçe bitiminde sağ alt köşeye dilekçe sahibinin ad ve soyadı yazılır ve altına
imza atılır.
* Sol alt köşeye açık adres yazılmalıdır.
* Adresin altına eğer varsa dilekçemizde başvurulanla ilgili ekler “Ek 1:…,2…”
şeklinde alt alta belirtilerek yazılır.
81.
82. DİLEKÇE YAZALIM
Mahallemizde oyun parkımız yok değil mi?
Cadde ve sokaklarda da oyun oynayamazsınız. O halde belediyemize bir dilekçe yazalım.
“Oyun parkı istiyoruz !”
85. Bir tren düşünün. Bir vagonu gri renkli, diğerlerinin hepsi siyah…
Düşüncenin akışını bozan cümle gri renkli vagon gibidir.
Paragrafı oluşturan cümlelerin hepsi aynı konuyu anlatır. Yani her
paragrafta bir konu işlenir. Farklı bir konu, farklı bir paragraf demektir. İşte
düşüncenin ya da anlatımın akışını bozan bu tür sorularda diğer
cümlelerden farklı bir konuyu işleyen cümleyi bulmalıyız.
Bazen paragrafta bir konu anlatılırken farklı bir düşünce veya konunun
farklı bir yönü bir cümle hâlinde araya girer. Düşüncenin akışını bozan
cümlelerin sorulduğu sorularda bizden istenen, işte bu farklı cümleyi bul-
maktır.
86. Bu soruların çözümünde yapılacak iş; her bir cümlenin ne anlattığını, bir
iki sözcükle belirlemektir. Sonra bu belirlemelerimizi karşılaştırmaktır.
Görülecektir ki bir cümle haricinde hepsi aynı konudan veya konunun aynı
yönünden bahsediyor. Farklı konudan bahseden cümle, düşüncenin
akışını bozan cümledir.
Bu tip sorular “parçanın bütünlüğüne uymayan, parçayla çelişen,
düşüncenin akışını bozan, anlatımın akışını bozan, parçayla tutarlı
olmayan cümle” şeklinde karşımıza çıkar.
87. Örnek
“Bundan yaklaşık yirmi yıl önce yazılı olarak haberleşmek için mektup
kullanıyorduk. Bu yolla mektupların yerine varması günlerce, bazen haftalarca
sürüyordu. Bugün, haberleşmek için çoğunlukla elektronik posta (e-posta)
kullanıyoruz. Hatta çok uzaktaki tanıdıklarımıza mektupların aylar sonra ulaştığı
bile oluyordu.”
Yukarıdaki paragrafta yıllar önce haberleşmek için mektup kullandığımızdan ve
bu mektupların gönderilen yerlere ulaşma sürelerinden bahsedilirken altı çizili
kısımda günümüzde e-posta kullandığımız belirtilmiş. Altı çizili kısımda anlatılan
parçanın bütünlüğüne ve anlam akışına uymadığından parçanın anlam akışını
bozmuştur.
88. (1) O, çocuktu; büyüdü. (2) Usta bir hikâye yazarı oldu. (3)
Bu kitabı büyükler de okumalı. (4) Bir gün geldi, çocuklar
için yazdı.
Bir yazarın anlatıldığı bu paragrafta, numaralandırılmış
cümlelerden hangisi yer almamalıdır?
A) 1
B) 2
C) 3
D) 4
2012-DPY/5
89. (1) Çocukların televizyon karşısında fazla kalmaları, onların konuşma gelişimlerini
olumsuz yönde etkilemektedir. (2) Şiddet, korku, uygunsuz davranışlar, medyanın
olumsuz tesirleri olarak yansımaktadır. (3) Yaşamın ilk yıllarında ise, televizyonun
olumsuz tesiri daha farklı olmaktadır. (4) Medyanın çocuklarımız üzerindeki etkisi
tartışılmaz. İletişim ve yayın organları çocuklarımızı etkiliyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi çıkarıldığında, paragrafın anlamında
bir daralma ya da bozulma olmaz?
A) 1 B) 2 C) 3 D) 4
90. Yukarıdaki altı çizilip numaralandırılmış cümlelerden hangisi
paragrafın konu bütünlüğünü bozmaktadır?
A) 1 B) 2 C) 3 D) 4
92. Olumlu Cümle
Herhangi bir eylemin yapıldığını veya yargının gerçekleştiğini anlatan cümlelere
olumlu cümle denir.
» Kırtasiyeden kalem aldı.
cümlesinde “alma” eyleminin yapıldığı bildirilmiştir. Bu cümlede yargı gerçekleşmiştir. Bu nedenle
cümle anlamına göre olumludur.
» Bugün hava güzeldi.
cümlesinde ise eylem söz konusu değildir. Burada yapma değil de olma söz konusudur. Bu cümlede
yargının olumluluğu isim cümlesiyle ifade edilmiştir.
» Arkadaşına güzel bir mektup yazdı.
cümlesinde “yazma” eyleminin yapıldığı, gerçekleştiği anlatılmaktadır. Bu, olumlu cümledir.
» Şimdi mevsimlerden yazdı.
cümlesinde “yaz” sözcüğü mevsim adıdır. Burada bir durumun olduğu anlatılmaktadır. Bu, olumlu
cümledir.
93. Olumsuz Cümle
Eylemin yapılmadığını, sözü edilen yargının bulunmadığını, gerçekleşmediğini anlatan
cümlelere olumsuz cümle denir.
Örnek
» Kırtasiyeden kalem almadı.
cümlesinde “alma” eyleminin yapılmadığı belirtilmiştir. Bu, olumsuzluk eki “-ma, -me” ile
sağlanmıştır.
94. NOT: Olumsuz cümleler yalnızca “-ma, -me” ekleriyle “değil, yok, ne …ne” gibi
sözcüklerle veya “-sız, -siz, -suz, -süz” gibi eklerle de yapılabilir.
» Bugün hava güzel değildi.
cümlesinde eylem yoktur. Bu cümlede olumsuzluk “değil” sözcüğü ile yapılmıştır.
Cümlede sözü edilen yargının bulunmadığı anlatıldığı için cümle olumsuzdur.
» Bu yemek çok tuzsuz.
cümlesinde “-suz” eki, “tuz”un olmadığını belirtmek için kullanılmıştır. Bu nedenle cümle
olumsuzdur.
» Bu kitap bende yok.
cümlesinde “yok” sözcüğü sözü edilen nesnenin (kitap) olmadığını belirtmektedir.
Öyleyse bu cümle olumsuzdur.
95. UYARI: Kimi cümleler “yok, değil, -ma, -me, -sız, -siz…” gibi olumsuzluk
bildiren unsurları aldığı hâlde anlamca olumlu olabilir. Yani cümle yapıca
(şekilce) olumsuz olduğu hâlde anlamca olumlu olabilir.
» Bu basit soruyu çözemeyecek değilim.
cümlesinde yüklem “çözemeyecek değilim” sözlerinden oluşmuştur. İki olumsuz
unsur cümlenin anlamını olumlu yapmıştır: “Bu basit soruyu çözeceğim.”
» Orada beni tanıyan yok değil. (var)
cümlesinde yüklem “yok değil” sözleridir. Burada da iki olumsuz sözcük cümlenin
anlamını olumlu yapmıştır: “Orada beni tanıyan var.”
» Bu çocuk akılsız değil. (akıllı)
» Onun evi yok değil. (var)
» Çocuk okula gitmiyor değil. (gidiyor)
cümleleri de anlamca olumludur.
96. UYARI: Bazı cümleler ise şekilce olumlu olduğu hâlde anlamca olumsuz olabilir. “Ne …
ne …” bağlacı cümleleri olumsuz yapar. Kimi cümlelerde ise olumsuzluk anlamı bazı ek ya
da sözcüklerle sağlanır.
» Ben sizi kırar mıyım hiç! (kırmam)
cümlesindeki “mi” soru eki ve “hiç” sözcüğü bir araya gelerek olumsuzluk anlamını
oluşturmuştur: “Ben sizi kırmam.”
» Bu soğuk havada denize mi girilirmiş! (girilmez)
cümlesinde “mi” soru eki cümleye olumsuz bir anlam katmış: “Bu soğuk havada denize
girilmez.”
97. » Ben bu sözü söyler miyim? (söylemem)
cümlesinde de aynı durum söz konusudur. Bu iki cümle de yüklemine göre olumludur.
Ama “mi” bu cümleyi olumsuz yapmıştır: “Ben bu sözleri söylemem.”
» Evde ne kalem var ne kömür. (yok)
cümlesinde “ne… ne…” bağlacı “odun ve kömür” ün olmadığını belirtmektedir. Bu
cümlede “var” yüklemi olumlu olduğu hâlde “ne … ne …” bağlacı cümleyi olumsuz
yapmıştır.
98. Aşağıdaki cümlelerin hangisi, biçimce olumlu olduğu halde anlamca olumsuzdur?
A) Yarın sizinle sinemaya gelecek değilim.
B) Başarısızlığından ne annesinin ne babasının haberi var.
C) Araçlar yoğun trafik yüzünden hareket edemiyor.
D) “Onunla bir daha görüşmem.” demiştim.
Dün gece damdaki kiremitlerden biri gürültüyle düştü.
Bu cümlenin olumsuz, soru ve devrik biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dün gece damdaki kiremitlerden biri gürültüyle düştü değil mi?
B) Damdaki kiremitlerden hiçbiri dün gece, gürültüyle yere düşmedi mi?
C) Dün gece gürültüyle düşmedi mi damdaki kiremitlerden biri?
D) Gürültüyle damdaki kiremitlerden biri dün gece düştü mü?
100. İnsanların uzunluk, kilo, yaş vb. özellikleri onların dış görünüşleri
ile ilgilidir.
• yaşlı, şişman, kısa, beyaz saçlı, kırışık yüzlü…
• Orta yaşlı, uzun, yakışıklı, zayıf, siyah saçlı, yeşil gözlü, yuvarlak
yüzlü…
• Genç, uzun, sarışın, düz saçlı, beyaz tenli…
101. İnsanların karakterleriyle ilgili özelliklerine kişilik özellikleri denir.
* Sıcakkanlı, dürüst, içten, düzenli, mutlu, cesur, utangaç, güler yüzlü, fedakâr, sinirli,
yardımsever, alçak gönüllü, rahat, komik, korkak…
??? Siz de kendinizi tanıtan bir yazı yazınız.
…………………………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………
103. 1. Abartma (Mübalağa)
Bir şeyin niteliklerini veya bir olayı olduğundan fazla büyüterek veya
küçülterek anlatmaya abartma denir.
» Çantayı taşımaktan kolum koptu.
Bu cümlede kişi, kolunun fiziksel olarak koptuğunu değil, “çok yorulduğunu” abartma
yaparak anlatmaktadır.
» Bir ah çeksem dağı taşı eritir
Gözüm yaşı değirmeni yürütür
Bu hasretlik beni dahi çürütür
Bana sıla da bir, gurbet il de bir
Karacaoğlan bu dörtlükte memleketinden ayrı olmanın verdiği acıyı abartarak anlatmıştır.
Çünkü gerçekte gözyaşı dağları eritmez, değirmeni yürütmez.
104. 2. Benzetme
Anlatımı kuvvetlendirmek, sözün etkisini artırmak için aralarında değişik yönlerden ilgi
bulunan iki şeyden zayıf olanın kuvvetli olana benzetilmesine benzetme denir. Çoğunlukla
benzetme yapılırken birbirleri ile ilgi kurulan varlıklar arasındaki ilişki bilinmektedir.
Tam bir benzetmede dört temel unsur vardır:
► Benzeyen: Zayıf unsur.
► Benzetilen: Kuvvetli unsur.
► Benzetme yönü: İki unsur arasındaki benzetme sebebi.
► Benzetme edatı: Benzetmede kullanılan “gibi, kadar” edatlarıdır.
105. • Serkan keçi gibi inatçı bir çocuktur.
• Benzeyen Benzetilen Benz. Edatı Benz. Yönü
Bu cümlede “Serkan”, “inatçılık” bakımından “keçi” ye benzetilmiştir.
Burada “keçi” nin inatçılık özelliği herkes tarafından bilindiğinden,
benzetme çok rahat anlaşılmakta, söz daha etkili olarak anlatılmaktadır.
• Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım
İstiklâl Marşı’ndan alınan bu dizelerin ilkinde şair kendisini “sel” e
benzetmiştir. İkinci dizede ise “dağları yırtarım” sözüyle abartma
sanatına başvurmuştur.
106. 3. Kişileştirme
İnsan dışındaki varlıklara insana özgü özelliklerin verilmesine
kişileştirme denir. Bu sanatta hayvanlara, bitkilere ve diğer varlıklara
insana özgü özellikler verilerek ifade daha çekici hâle getirilir, duygular
daha güzel anlatılır.
» Köyün çayı boş yere akmaktan sıkılıyor, bir bostanı sulayacağı günlerin
gelmesini iple çekiyordu.
Bu cümlede “köyün çayı” kişileştirilmiştir. “Sıkılmak”, “iple çekmek
(sabırsızlıkla beklemek)” insana özgü niteliklerdir. İnsana özgü nitelikler
“köyün çayı”na verilerek çay kişileştirilmiştir.
» Toplanırken göklerde bulutlar yığın yığın
Hırçın bir fırtınayı düşünüyordu deniz.
Bu dizelerde “kişileştirilme” vardır. Burada “düşünüyordu” denerek
“deniz” kişileştirilmiştir.
107. 4. Konuşturma
İnsan dışındaki varlıkları konuşturma, onların ağzından söz söyleme sanatına
konuşturma denir.
Konuşturma, genellikle kişileştirme sanatı ile birlikte kullanılır. Teşhis sanatı ile
insan özelliği içinde gösterilen varlıklar konuşturulduğu zaman intak sanatı
yapılmış olur.
» Akşam rüzgârları der ki Ali’ye:
“Gözler ileriye, gönül geriye…”
Sanki köydekiler görünsün diye
Tepeler alçalır, dereler dolar!
Bu dörtlükte “rüzgârlar” önce kişileştirilmiş, daha sonra da konuşturulmuştur.
Zaten şiirde intak varsa, konuşturulan varlığın sözleri de vardır.
» Google: Ben her şeyi bilirim.
Facebook: Ben herkesi tanırım.
İnternet: Ben olmasam ikiniz de işe yaramazsınız!
Elektrik: Tartışmayı fazla uzatmayın yoksa hepinizin işini bitiririm!
108. Güneş, bulutların arasından ağlar gibi
görünüyor; yağmurun içinde ürperiyordu.
Çağlayarak akan derenin sesini dinliyordu.
Bu paragrafta aşağıdakilerden hangisine
«insan» a ait özellikler verilmiştir?
A) Dere
B) Yağmur
C) Güneş
D) Bulut
2012-DPY/5
109. Sen bir çiçeksin
Annen saksı
Hemen hastalansan
Odalar yaslı
(Behçet NECATİGİL)
Yukarıdaki dörtlükte sırasıyla hangi edebî sanatlar kullanılmıştır?
A) Kişileştirme – Benzetme B) Abartma – Kişileştirme
C) Benzetme – Kişileştirme D) Konuşturma – Benzetme
Hayat bir aynadır, sen ona gülersen o da sana güler.
Yukarıdaki cümlede aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurulmuştur?
A) Benzetmeye B) Abartmaya
C) Karşılaştırmaya D) Konuşturmaya
111. Yukarıdaki grafik bir kişinin 5 gün boyunca içtiği su miktarını göstermektedir.
Bu grafik ile ilgili aşağıdaki yorumları yapabiliriz.
Pazartesi günü diğer günlerden daha az su içmiştir.
Salı ve cuma günü eşit miktarda su içmiştir.
En fazla suyu perşembe günü içmiştir.
Beş günde toplam 18 litre su içmiştir.
112. Bu grafikten aşağıdaki sonuçları çıkarabiliriz:
Enfazla kitabı 5/ B sınıfı okumuşt ur.
En az kitabı 5/ Dsınıfı okumuştur.
5/ A sınıfı 40 kitap okumuştur.
5/ Esınıfı 50 kitap okumuştur.
3 sınıf 4 0' ın üzer inde kitap okumuştur.
113. 1. Öğrenci en çok hangi gün kitap okumuştur?
2. Öğrenci en az hangi gün kitap okumuştur?
3. Öğrenci hangi günlerde kitap okuma sayısını düşürmüştür?
4. Öğrenci toplam kaç sayfa okumuştur?
5. Öğrenci hangi günlerde eşit sayıda kitap okumuştur?
114. Yukarıdaki grafikte bazı takımların bir okuldaki taraftar sayıları
verilmiştir. Bu grafik yorumlandığında bu okulla ilgiliaşağıdakilerden
hangilerine ulaşılabilir? İşaretleyiniz.
115. O Sivasspor'un 30 taraftarı vardır.
O Enaztaraftarı olan Bursaspor'dur.
OGalatasaray'ın 60 taraftarı vardır.
O Enfazla taraftarı olan Fenerbahçe'dir.
O Trabzonspor'un 20 taraftarı vardır.
O Galatasaray' n taraftar sayısı Beşiktaş taraftarından azdır.
O Sivasspor'un taraftar sayısı Beşiktaş'ıntaraftar sayısınınyarısı kadardır.
117. Hayatımın en mutlu anını yaşadığım o an sanki bizim suçtan,
cezadan ve pişmanlıktan kurtulduğumuz gibi dünya da yer çekimi
ve zamanın kurallarından kurtulmuş gibiydi.
Bu paragrafta aşağıdaki sanatsal anlatım yollarından hangisi
kullanılmıştır?
A) Benzetme B) Kişileştirme
C) Abartma D) Konuşturma
Masaya oturunca terbiye edilmiş bir makine gibi yazının başına geçerim.
Bazı törencikler, bazı kurallar, ezberlenmiş alışkanlıklar beni terbiye eder.
Bu paragrafta aşağıdaki sanatsal anlatım yollarından hangisi
kullanılmıştır?
A) Abartma B) Benzetme
C) Kişileştirme D) Konuşturma
(l)Toprak, ipek gibi yumuşacıktı. (2) Bahçıvanın deyimiyle tam
kıvamındaydı. (3) Nemliydi ama yine de bir susamışlık vardı toprağın
hâlinde. (4) Belli ki beklediği bir şey vardı.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde insana ait özellikler,
insan dışı varlıklara verilmiştir?
A) 1 ve 3 C) 1 ve 4
C) 2 ve 3 D) 3 ve 4
118. Aşağıdaki cümlelerin hangisinin yüklemi olumsuz bir fiil değildir?
A) Bir o terk etmedi köyünü, toprağını, bağını…
B) Gidenler bir daha dönmezdi bu harabeye.
C) Şimdi o köylere hiç kimse uğramıyor.
D) Bu kuzey ülkesinde kışlar çok uzun olurdu.
“Ali, sınıfın en çalışkan öğrencilerinden biridir.” cümlesinin olumsuz
soru şekli aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ali. sınıfın en çalışkan öğrencilerinden biri değildir.
B) Ali. sınıfın en çalışkan öğrencilerinden biri midir?
C) Ali, sınıfın en çalışkan öğrencilerinden biri değil midir?
D) Ali, sınıfın en çalışkan öğrencilerinden biri değilmiş.
Aslıma karışıp toprak olunca
Çiçek olur mezarımı süslerim
Dağlar yeşil giyer, bulutlar ağlar
Gökyüzünde dalgalanır seslerim
Yukarıdaki şiirde kişileştirilen unsurlar hangileridir?
A) Toprak – çiçek B) Bulutlar – sesler
C) Dağlar – sesler D) Dağlar – bulutlar
119. Aşağıdakilerin hangisinde ‘’kısa çizgi’’(-)kullanılmaz?
A) Bir olayın bitiş ve başlangıç tarihleri arasında
B) Cümle içinde arasözlerin başında ve sonunda
C) Dilbilgisi incelemelerinde, eklerin başında
D) Cümle içinde eş görevli sözcüklerin arasında
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde parantezle gösterilen yere üç nokta (…) getirilemez?
A) Sofrada neler yoktu ki; börekler, tatlılar, meyveler, kızartmalar ()
B) Annesinin öğütleri bitmiyordu; Çalış, erken kalk, erken yat ()
C) Sonra alabildiğine uzanan yemyeşil bir ova ()
D) Belirtme sıfatları kendi içinde dörde ayrılır: Sayı, işaret, soru sıfatları ve belgisiz
sıfatlar ()
(1) Akılcılık, bilim ve teknoloji arasında sıkı bir ilişki vardır. (2) Bunlar birbirinin
bütünleyicisidir. (3) Bu değişme ve gelişmelere ayak uydurmak
gerekir. (4) Akılcılığın olmadığı yerde bilim ve teknolojiden, bilim ve teknolojinin
olmadığı yerde de akılcılıktan söz edilemez. (5) Olaylara akılcılıkla yaklaşmayan, bilim
ve teknolojiye sırt çeviren toplumlar hiçbir zaman ilerleyemez.
Paragrafın akışını bozan cümle aşağıdakilerden hangisidir?
A) 2 B) 3 C) 4 D) 5
2006 OKS
120. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “de” lerin yazımı ile ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?
A) Oda bizimle gelecekti.
B) Odada ağır bir koku var.
C) Oda yeni boyanmış çok güzel olmuş.
D) O da beni çok üzdü.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “ki” lerin yazımı ile ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?
A) Erken gel ki ders çalışalım.
B) Bizimki yine bozulmuş sizin ki nasıl?
C) Banyodaki çamaşırları yıkadın mı?
D) O kadar tatlı bir bebek ki…
Aşağıda cümlelerde kısaltmaların yazımı ile bir yanlışlık yapılmıştır?
A) Bu hafta sonu TBMM’ne gezi düzenledik.
B) Tuttuğu balık 2 kg’ın üstündeydi
C) TDK’nin son çıkan sözlüğünü aldın mı?
D) Ahmet yapılan yarışmada 3’üncü oldu.