2. Giriş
Araştirma ve Geliştirme (AR-GE )
Araştirma Geliştirme ve Yenilik İlişkisi
Araştırma Geliştirme ve Yenilik Stratejileri
Dünya ve Yenilik Stratejileri
Yenilik Sistemleri Türkiye Örneği
3. HAYATTA KALMAYI BAŞARAN, türlerin en güçlüsü veya en akıllısı değil,
değişime en kolay ayak uyduranıdır.” Bu sözleri söylerken Charles
Darwin’in aklından elbette şirketler geçmedi. Ama tüm dünyanın ekonomik
krizi yaşadığı, dev şirketlerin battığı bu en zor günlerde CEO’ların en fazla
hatırladığı cümle oldu.
Teknoloji ve bilim dünyasının sıkça adını duyduğumuz İnovasyon, "yeni ve
değişik birşey yapmak" anlamındaki Latince "innovatus" kökünden
türetilmiştir . İnovasyon “bilim ve teknolojinin ekonomik ve toplumsal yarar
sağlayacak şekilde yenilenmesi” anlamını taşıyor. Türkçe’de “yenilik”,
“yenilenme” gibi sözcüklerle karşılanmaya çalışılsa da, içeriği tek bir
sözcükle ifade edilemeyecek kadar geniş bir anlama sahiptir.
inovasyon basit anlamlı bir yenilenme değil, yenilenmenin kuramsal
aşamasından başlayarak yenilik ürününü de içine alan ve pazarlanabilme
niteliğini kabul eden bir süreçtir.
4. Yenilik, değişim, yaratıcılık, gelişme ve risk alma kavramları ile
bütünleşmiş uzun dönemli bir performans göstergesidir.
eskiden bir dâhinin bir buluş yapması ya da akıllı birinin bir fikri
alıp ticari bir faydaya dönüştürmesi olarak görülmekteydi. Ancak
bugünün iş dünyasında yenilik, bir kerelik değil tekrarlanabilir,
sistemleştirilebilir ve şirketlerin yapısına yerleştirilebilir bir süreç
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yenilik, işletmelerin rekabet üstünlüğü elde etmesinde, karlarının ve
nakit akışlarının artmasında, sektörde rakiplerin önünde yer
almasında belirleyici bir yol, güçlü bir rekabet silahıdır.
6. Bugün, artık hiçbir ulusal ekonomi ve hatta işletme gelişmesi nitesadüflere
bırakamayacak duruma gelmiştir. Bu yüzden ülkeler ve işletmeler mâli olanakları
ölçüsünde araştırma ve geliştirme fonksiyonuna gereken önemi vermek
zorundadırlar.
AR-GE; işletmelerde yeni ürün ve üretim süreçlerinin ortaya çıkarılmasına yönelik
sistemli ve yaratıcı çalışmalardır.
İşletmelerin mevcut sorunlara çözüm yolları bulmalarının gerekliliği yanında, yeni
üretim yöntemleri ve mamuller bulmak, mevcut mamul ve üretim yöntemlerini
geliştirmek ve büyümek ihtiyacı içinde oldukları dikkate alınırsa, işletme açısından
araştırma-geliştirme fonksiyonunun önemi daha da kolay anlaşılabilir.
AR-GE fonksiyonunun temel amacı sürekli değişen bir çevrede faaliyette bulunan
işletmelerin, bu değişimlere ayak uydurmalarını sağlamak, gelişme ve
büyümelerine yardım etmek ve bunun sonucunda canlılıklarının sürekliliğini
sağlamaktır.
7. Ar-Ge, inovasyonun ön koşuludur. Ar-Ge sonucu ortaya çıkan
yenilikçi yaklaşımlar, girişimci bir bakış açısı ile ele alındığında, bu
yeniliklerin ticarileştirilmesi sonucunda inovasyon ortaya çıkar.
Tersi durumlarda, Ar-Ge çıktısı olan uygulanmamış veya
ticarileştirilememiş yeni fikirler ve projelerin çoğalması, işletmeler ve
ülkeler için kaynak israfı olmakla beraber, kurumsal atalet yaratan
bir hal almaktadır.
Girişimsel inovasyon yoksa diğer bir deyişle ARGE’yi yapanların
girişimcilik niteliği yoksa değer yaratılamaz; AR-GE sonuçları
inovasyona dönüştürülemez.
8. İşletmelerin küresel rekabet ortamında faaliyetlerini başarı ile
sürdürebilmeleri ve mevcut-potansiyel rakipleri karşısında stratejik
bir konumlandırma yapabilmeleri için takip etmeleri gereken bazı
stratejiler vardır.
Saldırgan Yenilik Stratejisi
Savunmaya Yönelik Strateji
Taklitçi Strateji
Bağımlı Strateji
Geleneksel Strateji
Fırsatları İzleme Stratejisi
9. “Saldırgan” bir yenilik stratejisi yeni ürünlerin ortaya çıkarılması
konusunda rakiplerinin önüne geçerek teknoloji liderliğini ve piyasa
liderliğini ele geçirmek anlamına gelmektedir.
Belirli ve tek bir teknolojik buluştan yararlanmak amacıyla kurulan
küçük işletmeler dışında tüm saldırgan strateji izleyen işletmeler
yoğun bir şekilde işletme içinde AR-GE çalışmaları yapmaktadırlar.
Ancak saldırgan strateji izleyen işletmelerin sadece çok güçlü teknik
imkânlara ve AR-GE departmanına sahip olması yetmez. Aynı
zamanda bu yapıdaki işletmelerde enformasyonun çok güçlü olması,
insan kaynaklarının ve üst düzey yönetimin yeniliklere ve risk
almaya açık olmaları, işletme içi ilişkilerin ve iletişimin iyi düzeyde
olması, örgütsel yapının esnek ve öğrenen bir nitelik taşıması çok
önemlidir.
10. Bu stratejiyi izleyen bir işletme, için bir teknolojik yenilik yapma yerine
mevcut bir teknolojiyi daha ileriye götürme ve ondan tam anlamıyla
yararlanma stratejisi daha fazla önem taşımaktadır.
Savunmacı bir strateji AR-GE’nin olmadığı anlamına gelmez. En az
saldırgan bir strateji kadar araştırma yoğun olabilir.
Farkı , yeniliklerin niteliğinde ve zamanlamasındadır.
Savunmacı yenilikçiler pazar liderliği beklentisi içinde olmasalar da
teknolojik değişim dalgasının etkisiyle geride kalmak da istemezler.
İlk yeniliği gerçekleştirerek ortaya çıkacak yüksek maliyetlerin altına
girmeyi istemeyebilir ve erken yenilik yapanların karşılaşabilecekleri
sorunlardan ve pazarın yeni yapılanma sürecinden yararlanabileceklerini
düşünebilirler.
11. Taklitçi işletmelerin “sıçramak” hatta “oyunun içinde kalmak” gibi bir
isteği yoktur.
Yerleşik teknolojilerin liderlerini geriden hatta çoğu zaman uzaktan
izlemek ona yetmektedir.
Taklitçi işletmeler düşük işgücü, malzeme, enerji ve yatırım
maliyetleriyle çalışmayı tercih eden AR-GE’ye fazla kaynak
ayırmayan işletmelerdir.
Bu stratejileri izleyen işletmelerin başarısı üretim maliyetlerinin
diğerlerine göre daha az olmasına bağlıdır.
12. Bağımlı yenilik stratejisi izleyen işletmeler, teknolojik yenilik
açısından güçlü bir işletmenin uydusu ve alt kuruluşu gibi çalışırlar.
Müşterilerden bir talep gelirse pazara sundukları ürünün temel
özelliklerinde ve hizmette bir değişiklik yaparlar.
Bağımlı işletmeler genellikle ürün tasarımında ve AR-GE
çalışmalarında tamamen büyük işletmeye bağlı olan sermaye yoğun
işletmelerdir.
Tam bağımlı strateji izleyen işletmeler, büyük ölçekli ve teknolojik
bakımdan güçlü bir şirketin bir departmanı gibi çalışırlar.
13. Bağımlı işletme ile geleneksel stratejiyi izleyen işletme arasındaki en önemli
fark ürünün niteliğinden kaynaklanmaktadır.
İşletmenin ürününde tasarım ve ürün spesifikasyonlarının dışarıdan
gelmesine bağlı olarak önemli değişimler ortaya çıkabilmektedir.
Geleneksel strateji izleyen işletme pazarda herhangi bir değişiklik talebi ve
rekabet koşullarında bu yönde belirgin bir uyarıcı olmaması nedeniyle
herhangi bir değişiklik yapma gereği duymamaktadır.
Bu işletmeler bir ürün yeniliği yapabilecek bilimsel ve teknik yeteneklere
sahip değildir.
Geliştirilen yeni bir teknikten çok “moda” anlamında bazı tasarım
değişiklikleri yapabilmektedirler.
14. Bu stratejiyi uygulayan işletmeler, tıpkı bir askeri stratejide olduğu
gibi rakiplerinin zayıf yönlerini ararlar.
Çoğu kez bir işletmenin diğer bir işletmeyle aynı yenilikle doğrudan
rekabet etmesi çok güç olabilmektedir.
Bu yüzden, rakip işletmenin zayıf yönlerini analiz ederek, bu
işletmeyle aynı teknolojik yeniliği kullanıp, rakibinin zayıf yönlerinde
üstünlük sağlamak ve pazar payını büyütmek mümkündür.
16. WAL MART 1962 yılında Sam Walton tarafından kurulmuş dünya
çapında şubeleri olan bir Amerikan perakende satış yapan mağazalar
zinciridir.
Şirketin sloganı şudur: ‘İnsanların her gün ihtiyaç duyduğu şeyleri
herkesten daha ucuza sat, her zaman o ucuz fiyatta sat, müşteriler
sana akın edecektir.’
Yani şirket bu başarısını çok yüksek fiyatlı ürünler satarak
sağlamıyor. Tersine, mağazalarında satılan yaklaşık 80 bin kalem
ürünün ortalama fiyatı yalnızca 3 dolar ve şirketin en fazla satan ilk
15 lokomotif ürünün ortalama fiyatı da ortalama 2,97 dolar.
17. FORTUNE 500 RANKINGS(2014)
Rankings Company Name Revenues
(million $)
Profits
(million $)
1 Wall Mart 476294 16022
2 Exxon Mobil 407666 32580
3 Chevron 220356 21423
4 Berkshire Hathaway 182150 19476
5 Apple 170910 37037
6 Philips 66 161175 3726
7 General Motors 155427 5346
8 Ford Motor 146917 7155
9 General Electric 146231 13057
10 Valero Energy 137758 2720
18. Bunu gerçekleştirebilmesinin nedeni özellikle operasyonel ve süreç
yenilikleri uygulamasından kaynaklanıyor. Şirketin en önemli
yeniliklerinin başında Wall Mart takımları geliyor.
Bu takımlar tedarikçi firmanın elemanlarıyla Wall Mart’ın ilgili
kategori elemanlarından oluşuyor. Bu gerçekten de perakendecilik
tarihinde daha önce hiç düşünülmeyen bir yenilik.
Takımların gerek Wal Mart’ın gerekse tedarikçi firmaların
sistemlerinden maliyetleri dışarı çıkarması ‘tüm sistemi nasıl verimli
hale getirebiliriz’ sorusuna yanıt araması sonucunda gerçekleşiyor.
19. Bu takımlardan ilki dünyaca ünlü hazır giyim firması Sara Lee şirketi
ile kuruluyor. Wall Mart, bu şirkete gidip şöyle diyor: Bizim satış
hacmimizin ne büyüklükte olduğunu biliyorsunuz. Bu büyüklükte bir
alıcı bulamayacağınız için bizimle sıkı fıkı çalışmaya ihtiyacınız var.
Hatta buna mecbursunuz.
Bir başka yenilik de ‘çapraz yükleme’ sistemidir. Çapraz yükleme bir
lojistik terimi olup bir depoya gelen kamyonlardaki malları depolama
yapmadan gidilecek yerlere başka kamyonlara paylaştırılarak
aktarmaya verilen isimdir. Bu sistem hem tedarik zincirini pürüzsüz
hale getiriyor hem de Wall Mart toplam maliyetlerinde %10’a varan
tasarruf sağlıyor.
20. Sektörüne yeni yaklaşımlar getiren
Wall Mart, daha çok küçük
süpermarketlerin olduğu küçük
şehirlerde ve şehirdışı yerlerde çok
büyük ‘süpercenter’lar kurarak pazara
hakim oluyor.
Etkin dağıtım sisteminin ve büyük
olmasının getirdiği maliyet
avantajlarıyla küçük mağazaların
pazarını ele geçiriyor.
Bu tip agresif yenilik stratejisi
uygulayan Wall Mart, bugün
dünyanın en büyük perakende
zinciridir. Yalnızca Amerika’da 2500
tane mağazası olan Wall Mart, her
girdiği ülkede perakendecilerin kabusu
oluyor
21. Wall Mart, herhangi bir müşterisinin rakibe gitmesini engelleyecek
kadar fazlaca ürün bulunduruyor. Sıradan bir Wall Mart’ta en az
150 bin ürün bulunuyor. Eğer her gün, 50 değişik ürün alsanız bile
aynı ürüne sıra gelmesi için 7.5 yıl beklemeniz gerekiyor.
Ayrıca, her hafta Wall Mart’tan 127 milyon Amerikalı alışveriş
ediyor.Saatte 40 milyon dolar ciro yapıyor ve her dakika 23 bin dolar
kar ediyor. Kısaca Wall Mart, daima en ucuz fiyat anlayışı
çerçevesinde yenilikler yaparak hem piyasayı ele geçirip pazar payını
artırıyor hem de bulunduğu ülkenin firmalarını gözleyip kendisine
rakip olabilecek firmaları önceden saptıyor.
Bu başarıları sağlamak için de Wall Mart Labs denilen bir kuruluş ile
müşterilerin her türlü ihtiyacı anında karşılık bulmuş oluyor.
23. IBM şirketi aslında bazı saldırgan unsurlar içerse de esas olarak
savunmacı bir yenilik stratejisi uygulamaktadır.
Bu stratejiye örnek olarak IBM’nin kişisel bilgisayarı daha geç
geliştirmesini verebiliriz.
Günümüzdeki modern bilgisayarlara geçiş amacıyla ilk çalışmalar
1830’larda Charles Babbage tarafından ‘analitik makine’ adı altında
ortaya çıkmıştı.
Daha sonra bu çalışmalar öylesine yoğunlaştı ki her firma kendi
teknolojisine göre çeşitli elektronik bilgisayar üretmeye başladı.
24. Fakat çoğu kişi bu bilgisayarların veri işleme amacıyla büyük çapta
kullanılabileceğini öngörmemişti.
IBM şirketi de aynı şekilde gelecek piyasa potansiyelini çok küçük
görmüştü. Şirket, 1950’lerde 650 adet bilgisayar üretse de bu
bilgisayarların normal şartlarda ticari satışının yapılamayacağını
düşünürken aksine sonunda 1800 adet bilgisayar satıldı.
Bütün firmalar içinde özellikle IBM’nin elektronik veri işlemenin
ticari piyasa potansiyelini değerlendirememiş olması bir sürprizdi.
Diğer birçok firma bilgisayar üretimi için hazırdı.
Ancak sonunda IBM’nin haklı olduğu ortaya çıktı. Makinenin
geliştirilmesi dört yıl almıştı. IBM bu dönemde hem çalışanlarının
eğitimiyle ilgilendi hem de Arge çalışmalarıyla diğer başka makineler
üretmeye başladı.
25. Ayrıca bu dönemde, IBM veri
işleme teçhizatı( delikli kart
kullanan hesap makineleri ve
tebulatörler yani tablo
düzenleyici hesap makineleri)
konusunda kendisini geliştirerek
patent almış ve oldukça fazla kar
elde etmiştir.
Sonuç olarak, firmaların bu
durumda elektronik
bilgisayarları getirerek bu
teçhizatı kullanım dışı
bırakmasında bir isteksizlik
mevcuttu. Birçok firma yenilik
yapamadı veya bu işte çok geç
kaldı.
26. Kısaca, IBM savunma yenilik stratejisi uygulamış, diğer firmalar
bilgisayar üretme konusunda çaba gösterip kar elde edemezken
IBM, veri işleme teçhizatları konusunda yüklü karlar elde etmiştir..
Üstelik bunu yaparken çalışanlarını da Arge konusunda teşvik
etmiştir.
IBM, birçok alanda geç kalmış bir firma olsa bile rakiplerinin ne
yaptığını iyi gözlemleyip, yenilikler yoluyla durumu fırsata
çevirmeyi başarıyla uygulayan bir firmadır.
28. Pekçok uzakdoğu firması taklitçi strateji uygulamakta bunlardan
dünya çapında tanınan firmalardan biri de elektronik eşya üretimi
yapan Samsung’dur.
Taklitten yeniliğe ulaşma noktasında Samsung bu süreçte önemli
işler yapmıştır. Çok önemli davalara maruz kalsalar da firmanın
yenilik konusundaki anlayışı rakibin yeniliklerini bekleyip sonra
ondan daha iyi bir biçimde ürünü geliştirmektir.
Samsung, kuruluşundan itibaren pekçok ürünü başka firmalardan
esinlenerek üretmiştir. Örneğin; 1976 yılında firma yöneticisi Chung
ABD’yi ziyaretinde mikrodalga firınların oldukça revaçta olduğunu
görmüştür.
29. Ülkesine döndüğünde Chu isimli mühendisine mikrodalga fırının
prototipinin yapılmasını söylemiştir. Chu öncelikle General
Electrics’ten bir mikrodalga fırın ithal ederek işe başlamıştır.
Geliştirdiği fırında ‘on (çalıştır) düğmesine bastığında dış kabı
erimiştir. Haftalarca devam eden uğraşılar sonunda yaptığı yeni
fırında çalıştır düğmesine basıldığında fırının dış kabının erimediğini
görmüştür.
Bundan sonra maliyet düşüklüğü stratejisi kullanılarak siparişler
gelmeye başlamış ve firma yönetimi yurtdışına açılmaya karar
vermiştir. Bugün ABD’de satılan her 3 fırından birisi Samsung
patentlidir.
30. Samsung, günümüzde de taklit konusunda özellikle akıllı telefonlar
açısından Apple firmasıyla önemli ilişkiler içindedir. Hatta Samsung
Apple ürünlerinin iyi bir imitasyonudur ve başarılıdır denilebilir.
Samsung, I-phone ve Ipad gibi ürünleri kutularına kadar taklit ettiği
için 2012 yılında sonuçlanan davada 1 milyar dolar ceza ödemiştir.
Üstelik, pekçok dava da Samsung ve Apple arasında devam
etmektedir.
31. Samsung, yine de akıllı telefonlar pazarında üst sıralarda ve hatta
2013 yılında %31,4 pazar payına sahip olarak liderliğe yükselmiştir.
Samsung, bu başarısını Arge konusundaki başarılı çalışmalarına ve
pazarlama stratejilerinde üstün bir konumda olmasına borçludur.
Apple gibi diğer firmalar ürünü üretirken riske girerek, Samsung ise
üründeki hatalardan ders çıkararak üretim yapmaktadır.
32. Kısaca, Samsung örneğinde olduğu gibi özellikle uzakdoğulu firmalar
yenilik konusundaki üstünlükleriyle ürünü asıl üretip piyasaya sunan
firmadan daha fazla satabilmekte ve kazanabilmektedir.
Burada asıl önemli olan taklitçi yeniliğin başarılarıdır. Bu yüzden
taklitçi yenilik stratejisi bazen hırsızlık gibi görünse de aslında
yeniliğin bir çeşididir.
33. Dünyanın 17. büyük ekonomisi olan Türkiye Dünyanın 32. ihracatçı
ülkesi ihracatımızın sadece %2’ si ileri teknoloji ürünlerinden
oluşuyor. Türkiye’nin bu durumdan kurtulması refah ve zenginlik
üretebilmesi için yenilikçi bir stratejiye ve sağlam uygulama planına
ihtiyacı vardır.Rekabetçi gücümüzü arttırmanın yolu ise inovasyon
(yenilik) ve verimlilikten geçiyor.
Yarışa sonradan giren Çin,Malezya,Güney Kore gibi ülkeler ile
karşılaştırdığımızda ülkemizin performansı düşük,doğal
avantajlarımızla uyumlu olmayan bir durumla karşı karşıyayız
34.
35. 1990’larda mobil telefonlar çıktı
Türkiye’de Netaş ile yarışa katıldı.
Ama çok erken çekilmek zorunda
kaldı bunun sebebi ulusal politika
yetersizliği ve eko-sistemin elverişli
olmaması denilebilir.
Netaş 1994 yılında piyasaya girdi
Netas’ın Pazar payı %5-7 arasında
idi hiçbir zaman ilk sıralarda yer
alamadı ve 4 yıl sonra pazardan
çekildi.
Şuanda Netaş bilişim teknolojileri
alanında faaliyet gösteren aynı
zamanda Türk silahlı kuvvetleri’nin
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla
savunma iletişim ağının
modernizasyonunda da önemli bir
rol oynayan büyük şirketlerdendir.
36. Türkiye gelişim ve yenilik dalgalarına göre pozisyon alamıyor çoğu
zaman gelişim dalgalarının çok gerisinde kalıyoruz örnek verecek
olursak; Ford’un 1903 yılında otomobil üretmeye başladığı bir
dünyada biz daha yeni yeni yerli bir otomobil üretmenin zamanının
geldiğini söylüyoruz. Zamanlama bu yüzden çok önemlidir.
Ülkelerin AR-GE harcamalarının gayri safi milli hasıla içindeki
oranının arttığını görüyoruz bunun bir tek amacı var ülkelerin AR-
GE ve yenilik ile rekabet güçlerini korumak istemeleri ve
güçlendirmeye çalışmalarıdır.
40. İllere göre sanayi imalatı dağıtıldığında Türkiye’nin sanayileşmesi
coğrafi olarak çok daha net görülüyor. 25 ilimizde Türkiye’nin en
büyük 1000 sanayi işletmesinden bir tane bile bulunmuyor.
Türkiye’nin problemi sadece yüksek teknolojili mallar imal edememe
değil aynı zamanda, yeterli düzey ve ölçekte sanayi imalatı
yapamamakta ve üretimi ülke çapında yayamamakta ülkemizin en
önemli sorunları arasındadır.
41.
42.
43. Türkiye’nin ekonomik kalkınma modelinin gözden geçirilmesi ve
rekabet kanallı bir kalkınma anlayışının benimsenmesi gerekli
AR-GE ve yenilik sistemimizin merkezinde yetenek ve girişimci
olmalı
Sadece temel araştırma icat değil ticarileşme sürecinin de
desteklendiği bir eko-sistem ile fikirden kazanca giden bir yol
kurgusu yapılmalı
Yenilikçi taklit dahil teknoloji transferlerini hızlandıracak tüm
enstrümanlar inovasyon sisteminin kaldıracı olarak kullanılmalıdır
44. Ülkemizin yerli,yabancı teknoloji herkes için cazip hale getirilmeli ve
gerekli düzenlemeler yapılmalı alt yapısı güçlendirilmelidir.
Kamu yönetiminden kamu işletmeciliğine geçilmelidir. Kamu; yol
gösterici,kolaylaştırıcı,destekleyici olmalıdır
Doğru zamanda doğru teknolojilere odaklanılmalı ve kaynakların
verimli kullanılması hedeflenmelidir.
Gelecek için bilim,sanat ve eğitime yatırım yapılmalı yenilik ve
girişimcilik konuları müfredata entegre edilmelidir.
Kobilere AR-GE ve yenilik projesi desteğinin yeniden gözden
geçirilmesi ve yenibir anlayış benimsenmelidir.
45. Türkiye tedbir almazsa taklitten özgün ürünler geliştiren,yenilik
ekonomilerine dönüşen Asya ile Bilim ve yeniliğin beşiği sayılan Batı
ekonomiler arasına sıkışacaktır.
Küreselleşmenin etkisi ve baş döndürücü teknolojik gelişmeler
işletmeleri kıyasıya rekabetin yaşandığı ekonomik bir yarışa
sürüklemektedir.işletmeler uzun dönemde varlıklarını sürdüre
bilmek istiyorsalar rekabet temelli bir stratejiye sahip
olmalılar,rekabetçi güç elde etmek için ise hem yenilikçi hem de
verimli olmak zorundayız.