2. Bireyin kendine yönelik sağlıklı tutumlar
geliştirmesine, ruh sağlığını korumasına, stresle
başa çıkabilmesine ve sağlıklı ilişkiler
geliştirebilmesine yönelik pek çok psikolog
tarafından farklı kavramlar tanımlanmıştır.
Benlik saygısı Rosenberg, 1979; Coopersmith,
1967, Seligman, 1995
Özyeterlik Bandura, 1990
Kişisel karakter Damon, 1995
3. Özduyarlık kavramı Bennett-Goleman, 2001; Brown,
1999; Rosenberg, 2000; Salzberg, 1997; Wallace, 1999
2000 yıllık geleneği olan Budist felsefesini temel
almaktadır.
Öz-duyarlık kavramının ilk tanımı 2000’li yıllarda
Kristin Neff tarafından yapılmıştır.
4. Şefkat (Compassion) nedir?
Şefkat, çevresindeki insanları
kabullenme, onlarla yakından
ilgilenme, onlara sevecenlik ve
sempati ile yönelmedir.
5. 1950 yılında ilk defa
hemşirelerde teşhis
edilmiştir.
New Orleans’deki Tulane
Üniversitesi’nden Psikolog
Charles Figley, “Özellikle
acı çekenleri dinleyen ve
onlar için elinden
yeterince şey gelmeyen
kimselerde muazzam bir
yük oluştuğunu”
belirtiyor.
6. Şefkat / Merhamet Yorgunluğu
(Compassion Fatigue)
Sürekli şefkat vermesi
gereken insanlarda
görülen bir durumdur.
Siz dış dünyadan
beslenemezseniz fakat
sizden sürekli merhamet
ve şefkat beklenirse, bir
süre sonra merhamet
yorgunluğu denen hadise
ortaya çıkabiliyor.
9. Öz-duyarlılık
Başkalarına karşı duyarlılık ile ilgili
bir çeşit açık kalpliliktir
Kişi acısının, ıstırabının farkında
olmalıdır
Acının bütün insanlığın başına
geldiğinin farkından olmalıdır
Duygularına ilgi ve alaka ile
karşılık vermelidir
10. Neler acı olarak sayılabilir?
Duygusal olarak nitelendirebileceğimiz herhangi
bir deneyim
Nedenin küçük ya da büyük olması farketmez
Hoş olmayan duyguların içinde sıkışıp kalmak
Kendini değersiz hissetme, özeleştiri Includes can
sıkma, bunalma, mutsuzluk, stres, haksız yere
olumsuz tepkileri içerir
11. Öz-duyarlılık
Öz-duyarlılığı oluşturan 3 temel bileşen vardır.
Öz-sevecenlik (self-kindness)
Paylaşımların bilincinde olma (common
humanity)
Farkındalık/Bilinçlilik (mindfulness)
12. 1. Öz-sevecenlik
Bireyin ön yargısız olarak kendini
anlamaya çalışması ve benliğini sert
biçimde yargılama ve eleştirmesi
yerine ona yönelik nazik ve sevecen
bir tavır takınmasıdır.
13. 2. Paylaşımların bilincinde
olma
Bireyin yaşamın mutlu veya sıkıntılı
deneyimlerinin sadece kendi benliğine
özgü olmadığına ve diğer tüm
insanların benzer deneyimler
yaşadıklarına ilişkin farkındalığını ifade
eder.
14. 3. Farkındalık/ Bilinçlilik
Bireyin yaşamın en sıkıntılı ve
üzücü duygularını kabul
etmesine yardımcı olan ancak
bu duygular tarafından
sürüklenmesine izin vermeyen
bir farkındalıktır.
15. Farkındalık
Düşünceleri arasında boğulmaz, farkındalık
gösterir.
Deneyimlerini eleştirel olmadan kabul eder.
Yaşamı olması gerektiği gibi değil, olduğu gibi
kabul etmemizi sağlar.
18. Öz-duyarlılığımızı nasıl
geliştirebiliriz?
1. Kendinizi sevin! Bu yaşam süremizi bile
uzatabilir!
2. Öz-duyarlılığı öz-saygı ile karıştırmayın!
3. Hiç kimse mükemmel değildir! Herkesin
kusurları vardır bunu aklınızdan hiç
çıkartmayın!
4. Kendinize mektup yazın!
5. Kendinizle konuşmalarınızı kayıt altına
alın!
19. 6. Kendinize bir öz-duyarlılık mantrası geliştirin!
Bu zor bir an.
Zor zamanlar hayatımızın bir parçası.
Kendime karşı nazik olabilir miyim?
Kendime ihtiyacım olan şefkati verebilecek
miyim?
20. 7. Güçlü ve acıya dayanıklı olunmalı, tavşan
gibi yumuşak ve pofuduk değil!
21. Öz-duyarlılık neden daha yaygın değil?
Pek çok insan öz-duyarlılığı kendine acıma ve şikayet
etme ile karıştırıyor.
22. Öz-duyarlılık kendine acımak değildir!
Öz-duyarlılık ben merkezcilik yada acının
abartılması değildir.
Araştırmalar gösteriyor ki öz-duyarlılık
sayesinde kişiler daha az kendi odaklı
düşünüyorlar ve daha çok duygusal dengeye
sahip oluyorlar.
23. Öz-duyarlılığa karşı Rahatına Düşkünlük
Pek çok insan öz-duyarlılığı rahatına düşkünlük ile
karıştırıyor.
Eğer çok fazla öz-duyarlı olursa, tembel ve başarmak
için fazla uğraşmayacaklarını düşünüyorlar.
24. Motivasyon aracı olarak özeleştiri
Pek çok insan öz-eleştirinin etkili bir motivasyon
aracı olduğunu düşünüyorlar. (spare the whip,
spoil the child)
Her ne kadar Cezai Yaklaşım çocuklar
üzerinde daha az kullanılsa da bu yaklaşımı
hala kendi üstümüzde uyguluyoruz.
Öz-eleştiri etkili bir motivasyon aracı değildir.
Aksine öz-etkinliğimizi baltalar ve gemimizin
rüzgarını keser.
25. Öz-duyarlılık ve Motivasyon
Araştırmalar gösteriyor ki öz-duyarlılık İçsel
motivasyon, merak, keşfetme, öğrenme ve
hedeflerde artış ve daha az başarısızlık korkusu
taşırlar.
Öz-duyalılık motivasyonu Motivation of selfcompassion stems from desire for the self’s wellbeing
Değişim için destekleyici çevre sağlar.
Provides the safety needed to see oneself clearly,
uyumsuz parçaları tespit etmede ve değişiklik
yapmada, kendini daha net görmede yardımcı olur.
26. Ne kadar öz-duyarlılığa sahip olduğumuz erken
bağlanma deneyimlerine ailenin verdiği
mesajların içsel modellenmesi ile ilgilidir.
33. Kendine karşı gaddar,
merhametsiz olan bir kişinin
başkalarına karşı merhametli
olması beklenemez.
-Hasdai, Ben Ha-Melekh, ve-Ha-Nazer
34. İlişkilerde Öz-duyarlılık
• Araştırmalar gösteriyor ki öz-duyarlılık ilişkideki
etkileşimleri geliştiriyor.
Öz-duyarlılığı yüksek bireyler daha sevecen, daha
samimi, ve özerk oldukları ortaya çıktı.
Yine özduyarlılığı yüksek olan bireyler daha kontrollü,
ve daha sakin oldukları bilgisine ulaşıldı.
• Daha fazla öz-duyarlılığa sahip olan insanlar karşılıklı
ilişkilerde daha başarılıdırlar.
35. Bakıcılar için öz-duyarlılığım
önemi
• Araştırmalar gösteriyor ki öz-duyarlılığa sahip bireyler de
daha az tükenmişlik sendromuna ve merhamet
yorgunluğuna rastlanıyor.
• Öz-duyarlılık bize başkasını büyütürken sahip olmamız
gereken duygusal kaynakları sağlar.
• Başkalarına bakım uygulamanın zorluğunun farkında olan
kişi daha az öfkelenir ve pişmanlık hisseder.
• Hiçbir insanın mükemmel olmadığını kabullenen birey
üzüntülerin ve acıların ortak olduğuna inanır.
37. Öz-duyarlılık ölçeğinde
Öz-sevecenlik alt ölçeği (Self-Kindness Subscale): Kendimde sevmediğim
özelliklerime karşı anlayışlı ve sabırlı olmaya çalışırım.
Öz-yargılama alt ölçeği (Self-Judgment Subscale): Kendi hatalarım ve
yetersizliklerime karşı eleştirel olurum ve kolay kolay kabullenemem.
Paylaşımların Bilincinde Olma Alt ölçeği (Common Humanity Subscale):
Başarısız olduğumda tüm insanların başına gelen ortak bir yaşantı
olarak görürüm.
İzolasyon Alt Ölçeği (Isolation Subscale): Benim için önemli olan birşeyde
başarısız olduğumda hatamla yalnız kalmak isterim.
Bilinçlilik Alt Ölçeği (Mindfulness Subscale): Kendimi kötü hissettiğimde
hislerimi merak ve açıklık ile incelerim.
Aşırı Özdeşleşme Alt Ölçeği (Over-identified Subscale): Bir şeye üzüldüğüm
zaman kolayca kendimi kaybederim.
Notas do Editor
Başkasını koruma, himaye altında bulundurmadır. Dolayısıyla, çevresindeki insanların iyi özelliklere sahip olmalarını arzu edip, onları felakete sürükleyecek yanlış işlerden ve kötü davranışlardan koruma isteği de şefkat duygu ve düşüncesinden kaynaklanır.
Meslek kuruluşları, yorgunluğun etkilerini telafi etme amaçlı talimatnameler dağıtmaya başlayalı on yıldan fazla oldu. Bu kılavuzlarda danışmanlara izin kullanmaları, hatta düzenli terapiye gitmeleri salık veriliyor. Eski ordu psikoloğu ve “Ayakları Yere Basmak: Görevin Ardından Hayata Uyum Sağlamak” kitabının yazarlarından Bret A. Moore, “Aynı sorunları tekrar tekrar görmenin, o sorunların müzminleşmesinin ve olumlu sonuç alamamanın” yorgunluğa yol açtığını ifade ediyor.
Bunun için bence, bizim, işimizin dışında keyif aldığımız yerlerin olması lazım. Yani işimizin dışında da bir hayatımızın olması lazım. Başka çevrelere girip çıkabilmek lazım. Başka yerlerde var olmayı başarabilmek lazım. Bu çok iyi bir müzik dinleyiciliği olabilir, çok iyi bir resim izleyiciliği olabilir, kitap okurluğu olabilir, tiyatro severlik olabilir. Değişik ortamlarda, iyilik üreten bazı kurumlarda hayır faaliyetlerinde öncülük etmek olabilir. Kendimizi gerçekleştirebileceğimiz, işimizin dışında başka alanların olması bizi çok rahatlatacaktır. Oradan şarj olarak mesleğimizde yeni enerjiler üretebileceğiz. Bir de kurumların ekip ruhunu çok ayakta tutmaları lazım. Bunun için cezalandırma yerine ödüllendirme ve taltif etmenin daha ön plana çıkarılması gerekir. Yani biz insanları ne kadar taltif edersek onların o kadar uzun süre merhamet yorgunluğuna mağlup olmayacağını var sayabiliriz. Maalesef günümüz dünyasında ve günümüz Türkiye'sinde sağlık çalışanları çok az taltif ediliyorlar. Bu iltifatları kurumsal olarak düzenli hâle getirebilirsek, kurumun içindeki yöneticiler de kendi memurlarına karşı, kendi çalışanlarına karşı müşfik, benimseyici, onların derdiyle dertlenici insanlar hâline gelirlerse, ben bu merhamet yorgunluğunun kolay kolay tecelli etmeyeceğini düşünüyorum.
1997 During Kristin’s last year of graduate school in 1997 she became interested in Buddhism, and has been practicing meditation in the Insight Meditation tradition ever since. While doing her post-doctoral work she decided to conduct research on self-compassion – a central construct in Buddhist psychology and one that had not yet been examined empirically.In addition to her pioneering research into self-compassion, she has developed an 8-week program to teach self-compassion skills. The program, co-created with her colleague Chris Germer at Harvard University, is called Mindful Self-Compassion. She has a new book titled "Self-Compassion" that will be published by William Morrow on April 19, 2011.Kristin lives in the countryside in Elgin, Texas with her husband Rupert Isaacson – an author and human rights activist – and with her young son Rowan. She and her family were recently featured in the documentary and book called The Horse Boy – www.horseboymovie.com
Bireyin duygularına açık olması, kendine özenli ve sevecen tutumlarla yaklaşması, yetersizlik başarısızlıklara karşı anlayışlı olması ve yaşadığı olumsuz deneyimleri insan yaşamının doğal bir süreci olarak kabul etmesi olarak tanımlanabilir. Araştırmalar özduyarlılık ın kendini kabul, yaşam doyumu, sosyal ilgi bilinçlilik özerklik kişisel gelişim mutluluk iyimserlik gibi pek çok kavramla pozitif ilişkili olduğunu kanıtlamıştır.
öz-sevecenlik bireyin beklentilerini
karşılayamadığı durumlarda benliğini sert biçimde eleştirmemesini, kınamamasını ve gelişim
sağlaması adına benliğine zarar vermemesini gerektirir. Bunun yerine davranışlarının değişimi için,
gayet kibar ve sabırlı biçimde benliğini cesaretlendirmesini önerir.
Böyle bir farkındalığa
sahip olan birey başarısızlık, acı ve sıkıntı veren deneyimler karşısında öz-yargılama, toplumsal
yabancılaşma ve izole olma duyguları yaşamaktan ziyade bu yaşantıları geniş insanlık deneyimlerinin
bir parçası olarak görür (Neff, 2003b). İnsanoğlunun genel paylaşımlarına yönelik bu farkındalık,
bireyin benliğinin diğer insanlarla bağlantısını ve insanların birbirleriyle olan bağlarını vurgular
(Kirkpatrick, 2005).
Common humanity – Seeing own experience as part of larger human experience rather than isolating
Remembering that as humans, we are not perfect, life is not perfect
bu kavramı; “bireyin dikkatinin herhangi bir bakış açısına bağlı kalmaksızın sakin ve
esnek olduğu zamanlarda meydana gelen bir psikolojik özgürlük durumu” (s. 292) olarak
tanımlamıştır. Bilinçlilik aynı zamanda bireyin güç ve sıkıntılı duygu ve düşüncelerini dengede
tutması, onlarla aşırı biçimde özdeşleşmemesi ve kendini onlara kaptırmamasını içerir. Bilinçlilik
düzeyi yüksek olan birey, kişisel deneyimleri iyi-kötü veya sağlıklı-sağlıksız şeklinde değil “şu anda
oldukları gibi kabul eder”
Mindfulness – Avoiding extremes of disconnection from or over-identification with painful feelings
Present-moment awareness, not lost in thought
Acceptance and non-judgment of one’s experience
Mindfulness allows us to experience life as it is right now, not just how we think about how it “should” be
Öz-duyarlılık neden yaygın değil?
Öz-duyarlılık batı kültüründe takdir edilen, desteklenen bir şey değil.
Neden desteklenmesin?
The first phrase, "This is a moment of suffering" brings awareness to the fact that you're in pain. The second phrase, "Suffering is part of life" reminds you that imperfection is part of the shared human experience. The third phrase "May I be kind to myself in this moment" helps bring a sense of caring concern to your present moment experience. The final phrase, "May I give myself the compassion I need," firmly sets your intention to be self-compassionate. You might find these phrases work for you, but it's worth seeing if you can find wording that fits you better. Repeat the phrases until they're memorized. Then, the next time you judge yourself or have a difficult experience, you can use your mantra to remind yourself to be self-compassionate. It's a handy tool to help soothe and calm troubled states of mind.
self-indulgence
self-efficacy Öz-etkinlik
Self-criticism öz-eleştiri
Spare The Rod, Spoil the Child
This was a common phrase in the previous century, and still exists today. It refers to the practice of spanking your children in discipline; the phrase "spare the rod, spoil the child" means that if you don't punish your children when they do wrong, you'll spoil them. This comes from a Biblical proverb (Prov 13:24): "He who withholds his rod hates his son, but he who loves him disciplines him diligently."
Well-being: refah
Jill (age 3 ½) loves cherries, is eating them from the bowl and unless stopped at some point will happily go on to eat all of them. Her mother asks her to stop eating them. Jill objects, truthfully stating that she feels like eating them all. Her mother then says, “Don’t be a selfish girl. Leave some cherries for your brother and sister.” Jill’s appetite is overwhelming and she keeps eating cherries. Her mother calls her a bad and selfish girl, slaps her hands and takes away the cherries.
Compassion and Self Hate, Theodore Rubin, 1975.
Jill cries for a minute, stops and then goes on to play with a doll. But much has happened…
…What then did Jill really hear? She heard that appetite is bad; that wanting all the cherries is selfish; that selfishness is a bad feeling; that a desire to share is a good feeling; that bad feelings bring on deprivation of love as well as consequent punishment.
Compassion and Self Hate, Theodore Rubin, 1975.
Her mother might have said, “Of course you want all the cherries, Jill. Eating cherries makes us feel like eating more and more so that we forget other people want them, too, and we want to eat them all. The other children will want some, too, so I have to put some away for them.” The important difference in this message is that it makes none of Jill’s feelings pejorative. In effect it says, “You are allowed to feel any way at all and indeed you ought to have and own all your feelings even if you can’t satisfy them.” Thus, there is no repression of them and no inclination to punishment for having them.
Compassion and Self Hate, Theodore Rubin, 1975.