SlideShare uma empresa Scribd logo
1 de 36
Baixar para ler offline
livingservices.fjordnet.com
Dönüşüm İçin
Yaşayan Servisler
Yaşayan Dönüşüm
YAŞAYAN
SERVISLER
ÇAĞI
SAYFA 2
ÖRNEK
UYGULAMALAR
SAYFA 12
YAŞAYAN
SERVISLER
HAYATIMIZI
NASIL
ETKİLEYECEK?
SAYFA 16
FİKİRLER
KAPIŞSIN!
SAYFA 26
MÜŞTERI
BEKLENTILERI
AKIŞKANLAŞTI
SAYFA 30
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
Yaşayan Dönüşüm
1
Teknolojideki gelişim ve dijitalin tüm iş yapış biçimlerini değiştirdiği ve tüm sek-
törlerin dijital dönüşümle karşı karşıya kaldığı bir dönemde yaşıyoruz. Böyle bir
ortamda, Accenture Interactive’in tasarım ve inovasyon şirketi Fjord, toplum ve iş
dünyasını etkileyen dijital dönüşümü üç aşamada ele alıyor: birinci ve ikinci aşa-
malar olan internet ve mobilite’nin ardından üçüncü aşamaya, ’Yaşayan Servisler“
adını veriyor.
‘Yaşayan Servisler’, karşımıza birbiriyle bağlantılı cihaz ve ağlar üzerinden
akan, tüketici davranışlarına ve beklentilerine göre öğrenebilen, değişebilen ve
ilerleyen dijital hizmet ve uygulamalar olarak çıkıyor. Giyilebilir cihazlar küçük ve
kablosuz programlama yapabilen akıllı cihazlar ve benzeri bir çok yeni teknoloji
“Yaşayan Servisler”in öncelikli bileşenleri olarak karşımıza çıkıyor.
‘Yaşayan Servisler’ olarak nitelendirdiğimiz ve sağlıktan, ev hayatımıza, seya-
hatlerimizden alışverişlerimize, finansal yaşantımıza kadar birçok alanımıza etki
edecek bu hizmetlerin ortaya çıkışının sadece her şeyin dijitalleşmesi ile değil, aynı
zamanda tüketici beklentilerindeki hızlı değişim ve ‘akışkan deneyimler’ ile olduğu-
nu da belirtmekte fayda var.
Tüketiciler, bugün kendilerini bir marka ile özdeşleştirdiklerinde; örneğin bir
havayolu şirketi veya banka deneyimlerini sadece diğer şirketler ile değil aynı
zamanda UBER vb. ortak araç kullanımı sağlayan servis sağlayıcı şirketler ile de
karşılaştırıyor. Havayolu ve bankada yaşadığı kesintisiz ve görünmez ödeme de-
neyiminden yola çıkarak, diğer endüstrilerde tecrübe ettiği ödeme deneyimleri-
nin de benzer şekilde olmasını bekliyor. Deneyim ile ilgili algının farklı endüstriler
arasında bu şekilde taşınmasına ‘akışkan beklentiler’ diyoruz.
Fjord olarak yeni yayınladığımız “Era of Living Services” raporu da gerçek
zamanlı olarak kendi kendine öğrenebilen ve kendini adapte edebilen ‘Yaşayan
Servisler’in tüketicilerin, çalışanların, hastaların ve vatandaşların değişen taleplerini
karşılayacağı bir döneme işaret ediyor. Rapor, aynı zamanda organizasyonların
yakın dönemde ‘Nesnelerin İnterneti’nin yakınsanmasıyla yeni bir dönüştürücü
dijital servis aşaması oluşturacağının altını çiziyor. Böylece tüketici beklentilerinin
de artarak, ‘Yaşayan Servisler’in her bir endüstride değişikliğe neden olacağını
ve markalara gelişim ve farklılaşma alanlarında büyük fırsatlar sunacağını ortaya
koyuyor. Bu sayede bugünün firmaları tarafından kitlesel tüketime göre genel ve
durağan bir şekilde oluşturulan hizmetlerin radikal bir şekilde değişmesi de söz
konusu olacak.
Tabii ki tüm bu değişimlerin bir anda olmasını beklemiyoruz. Tüketici ter-
cihlerine göre adapte olan ve değişen akıllı hizmetler konsepti yeni olmasa da
‘Yaşayan Servisler’ konseptinin markalar tarafından yaratıcı seviyede kullanılması
henüz yeni yeni mümkün olabiliyor.
Önümüzdeki dönemde ‘Yaşayan Servisler’in tasarımları ve markaları derinden
etkileyerek özel ve kamusal sektörde yeni rekabet alanları yaratacağını öngörü-
yoruz. Ortaya çıkan bu yeni alanların yaratacağı dinamikler, organizasyonların
yapılarını ve iş yapma biçimlerini, tıpkı internet ve mobil hizmetlerin hayatımıza
girdiği dönemdeki gibi, yeniden yapılanmalarına neden olacak. Şirketler ve pa-
zarlama profesyonelleri verinin daha etkili kullanımı ve analitik araçları sayesinde
tüketicilerini daha iyi anlayacak; farklı kaynak, deneyim ve durumlardaki, ürün,
hizmet ve bilgileri bir araya getirerek esnek platformlara ve teknolojilere sahip
olabilecekler. Bu sayede, servis yaklaşımı ve müşteri deneyimini ön planda tuta-
rak, “Yaşayan Servisler” konseptini müşterinin günlük yaşantısına etkili bir şekilde
yansıtabilecekler.
Harvard Business Review Türkiye ile gerçekleştirdiğimiz “Yaşayan Dönüşüm”
çalışmasından büyük heyecan duyuyor ve keyifle okumanızı diliyorum.
Tolga Ulutaş
Accenture Türkiye Genel Müdürü
Yaşayan Dönüşüm
2
Yaşayan Dönüşüm
2
20 yıl sonra bankacılık nasıl
olacak? Evlerimize yönelik
hizmet veren tedarikçileri nasıl
yöneteceğiz? İş yaşamımızı nasıl
yönlendireceğiz?
YAŞAYAN
SERVISLER
ÇAĞI
Nesnelerin İnterneti kavramını mutlaka
duymuşsunuzdur ancak markalar ve işletmeler
bu gelişmelerden nasıl yararlanacak? Örneğin sağlık
hizmetleri, ulaştırma, sigortacılık, kamu hizmetleri ve
güvenlik şirketleri neredeyse tamamen dijital hâle gelen bir
dünyada, biz müşterilerin her geçen gün daha da likitleşen
taleplerini ve beklentilerini nasıl karşılayacaklar?
Bu ve daha birçok sorunun cevabı, Accenture
Interactive’in bir bölümü olan tasarım ve inovasyon
danışmanlık şirketi Fjord’un günlük yaşamımızın
geleceğine dair hazırladığı raporunda detaylı biçimde
ele alınıyor. Rapor, petrol şirketlerinden perakendecilere
birçok işletmenin nasıl yeni müşteri hizmet türleri ve
çalışma biçimleri oluşturacakları konusunda ufuk açıcı bir
bakış açısı ortaya koyuyor.
Yaşayan Dönüşüm
4
YAŞAYAN SERVISLER: HER ŞEYİN
DİJİTALLEŞMESİNDE BİR SONRAKİ EVRE adlı
raporda şirketlerin Yaşayan Servisler hizmetleri
tasarlamak için Nesnelerin İnterneti yaklaşımını
nasıl kullanabilecekleri ele alınıyor. Yaşayan
Servisler hizmetleri tüketicilerin sürekli değişen
ihtiyaçlarını ve durumlarını tahmin etme ve bunlara
yanıt verme üzerine kurulu bir bakış açısı. Diğer bir
deyişle bu hizmetler, her bir birey için bu kişilerin
konumları ve yaptıkları şeyler özelinde değişebilen
ve kişiselleştirilebilen bir yapıya sahip oluyor.
Rapor, önümüzdeki 20 yıl içerisinde herkese
uygun olabilecek tek bir hizmet yapısından
kişiselleştirilmiş hizmet yapısına yönelik bir
dönüşüm gerçekleşeceği tahmininde bulunuyor ve
müşteriler ile hizmet sağlayıcılar arasındaki ilişkinin
devrimsel bir biçimde değişeceğini öngörüyor.
Benzer bir devrimsel değişim iş dünyasında da
yaşanacak.
Bizlerin davranışlarını ve tercihlerini
öğrenebilme becerisine sahip olan üst seviye
analitiğin de dahil olduğu bir dizi akıllı teknolojiden
güç alan Yaşayan Servisler, bizimle konuşacak, bizi
tanıyor olacak, bizi eğlendirecek, bize yardımcı
olacak ve bizi koruyacak. Daha da önemlisi bu
hizmetler, marka ile ilişkilerin tüketici tarafından
kontrol edilmesine ve kişisel verilerimizin kullanımı
ve güvenliği konusunda kendi kararlarımızı
kendimizin almasına imkan sağlayacak.
YAŞAYAN SERVISLER çağı, tüketicilere ve
iş dünyasına yönelik teknolojileri, verileri, ürün
tasarımı ve kullanıcı deneyimini (UX) bulut
bilişimi ve tüketici davranışlarını kapsayan, pazar
trendlerinin tahminini ve analizlerini temel alıyor.
Ayrıca raporda Yaşayan Servisler konseptine
yönelik gerçekleşmiş ve erken dönem örnekler de
sergilenerek bu tür gelişmelerin çeşitli sektörlerde
ve günlük hayatımızın farklı alanlarında nasıl
gelişeceği ve kullanım alanı bulabileceği tartışılıyor.
Fjord, bu gelişmelerin bütününe Yaşayan
Servisler demeyi tercih ediyor çünkü bu
yaklaşım, Nesnelerin İnterneti dünyasına ruh
kazandırıyor. Fjord, bu raporunda Yaşayan
Servisler’in kültürel ve ticari eğilimleri nasıl daha
da geniş bir alana yayacağını ve bunların iş
dünyasını ve toplumu ne yönde etkileyeceklerini
detaylı biçimde inceliyor. Rapor, ayrıca Yaşayan
Servisler’in en belirgin biçimde etki edeceği altı
alana da ışık tutuyor:
1. Evlerimiz: Bir dizi akıllı cihazın bir arada
hareket ederek hayatımızı nasıl yöneteceğini,
ailemizi ve bütçemizi nasıl koruyabileceklerini
ortaya koyuyor.
2. Vücudumuz: Her geçen gün popülaritesi
daha da artan akıllı ve giyilebilir cihazlar tüm
vücudumuzu yönettiğimiz, sağlığımızı kesintisiz,
an be an izlediğimiz, önleyici ve kişiye özel
tedavilere giden yolculuğun henüz başlangıcını
oluşturuyor.
3. Mali durumumuz: Bankalar ve sigorta
şirketleri başta olmak üzere tüm finansal
kuruluşlar her gün karşı karşıya kaldığımız
durumlara yönelik karar verme sürecimizde
bize sürekli ve doğru zamanlarda destek
olarak hayatımızda daha yardımcı bir rol
üstlenebilecekler.
4. Seyahatin geleceği: Akıllı, sürücüsüz
otomobiller veya bağlantıda olan trenler
sayesinde hayatımızın dijital boyutunu ve bu
boyutu oluşturan Yaşayan Servisler’i sürekli
yanımızda taşıyabileceğiz.
5. İş hayatımız: İşverenlerimizin, bizlerin
üzerindeki iş yükünü yönetmesi ve düzenlemesi
sürecini kişisel yetkinliklerimiz ve gerçek zamanlı
uğraşılarımız özelinde planlaması ve yönetmesi
söz konusu olabilecek.
6. Alışveriş deneyimimiz: Perakendeciler,
eski tip müşteri hizmeti yaklaşımının dijital bir
versiyonunu hayata geçirecekler, hayatımızın içine
ve tercihlerimize çok daha derinlemesine nüfuz
edebilecekler.
YAŞAYAN SERVISLER
DÜNYAMIZI NASIL
DÖNÜŞTÜRECEK?
Yaşayan Servisler’in şekillendirdiği dünyada
şirketleri ve markaları bir evrim süreci bekliyor.
1. KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ ANCAK YAYGIN
ÖLÇEKTE SUNULABİLEN HİZMETLER
Önümüzdeki 20 yıl içerisinde jenerik, herkese
uygun ve herkes için kullanılabilir olan ürün ve
hizmetlerden uzaklaştığımızı ve tüketicilerin
bireysel ihtiyaçlarına yönelik olarak düzenlenen
ve kurgulanan, yüksek oranda, kişiselleştirilmiş
hizmetler dünyasının kapılarını araladığımız
bir dönem yaşayacağız. Bu kişiselleştirilmiş
hizmetler, ihtiyaçlarımıza yanıt verebilmek için
gerçek zamanlı olarak değişme ve gelişmelere
yanıt verebilme becerisine ve yetkinliğine sahip
olacak.
Yaşayan Servisler kitlesel özelleştirme
prensiplerinin hayata geçmesine imkan
sağlayacak. İnovatif şirketler bir yandan ölçek
ekonomisinden faydalanırken diğer yandan da
özel teklifler sunma şansı yakalayacak.
Bu açıdan bakıldığında Yaşayan Servisler
markalar ile tüketiciler arasındaki ilişkiyi kökten
değiştirecek. Yeni hizmetler geliştirirken yola
çıkılan başlangıç noktası artık “net olarak
Yaşayan Dönüşüm
6
tanımlanmış hizmetimizi nasıl daha fazla kârla
satabiliriz?” sorusu olmayacak. Bunun yerine
hizmet sağlayıcılar, “tüketicilerin hayatlarını nasıl
daha fazla geliştirebiliriz?” sorusundan yola
çıkacaklar.
Bu yaklaşımla birlikte, 100 yıl öncesinde varlıklı
kişilerin evlerinde veya büyük mağazalarda
görülen “kişiye özel hizmet” biçimine geri
döneceğiz. Yalnız bu dönemde teknolojinin
ve akıllı cihazların son derece yaygın olması
nedeniyle bu tür bir özel hizmet yaklaşımı
çok daha demokratik biçimde sunulacak ve
tüketilecek. Yani daha fazla kişi bunlardan
yararlanabilecek.
2. İŞLETMELER TOPYEKÜN BİR
YAPISAL DEĞİŞİM YAŞAYACAK
Büyük ölçekli ve kitlesel özelleştirmelerin
yükselişi, sizi her an her noktada daha iyi yapmayı
vaat eden kişisel organizasyon markaları (örneğin
Evernote) ve müşterilerinin uygulamalarını daha
etkili kullanmalarına yardımcı olmayı vaat eden
bir araya getirici platformlar (Örneğin If This Then
That) gibi iş modellerinin işi eskisi kadar kolay
olmayacak.
Benzer şirketler, Amazon ve Google gibi devler,
iş modellerinin merkezine müşteri hizmetlerini ve
müşterilerin ihtiyaçlarını önceden belirleyebilme
yeteneklerini koyuyor ve buna odaklanıyor.
Google’ın tahmine dayalı tavsiye hizmetleri
Google Now veya Amazon’un tahmine dayalı
öneri ve gönderi hizmetleri bunlara örnek olarak
verilebilir.
Yaklaşımlar belirli müşteri beklentileri üzerine
kurgulanan kitlesel ürünleri sunmaya dayalı olan
işi modelleri ve kurumsal yapılar için geniş alana
yayılan ve kitlesel özelleştirme özelliği içeren iş
modelleri oldukça büyük bir tehdit oluşturuyor.
Fjord’un raporunda şirketlerin kurumsal
yapıları ve stratejilerini nasıl yeniden
biçimlendirebilecekleri ve böylelikle Yaşayan
Servisler bakış açısını benimseyebilecekleri
konusunda detaylı bir yol haritası ve tavsiyeler
bulunuyor.
Söz konusu zorluklar ve tehditler arasında
sürekli tasarım yapmayı benimseyebilmek,
kitlesel pazarlamayı yeniden tanımlamak ve
farklı bağlamsal durumlara ve değişen tüketici
ihtiyaçlarına gerçek zamanlı tepki verebilen
hizmetler oluşturabilmek için, verileri doğru
biçimde yönetebilmek ve uygulayabilmek
sayılabilir. Fjord, sonuç olarak bütün şirketlerin
müşterilerin vazgeçemeyeceği hizmetler sunmak
durumunda kalacağını, aksi takdirde daha iyi ve
Yaşayan Dönüşüm
7
daha hızlı alternatiflerin bu şirketleri devre dışı
bırakabileceğini öngörüyor.
3. EVRENSEL HİZMET SAĞLAYICILARI BULUN
Yaşayan Servisler, geleneksel pazarlar ve
sektörler arasındaki sınırların belirsizleşmesine
zemin hazırlayacak. Yerleşik markalar, Yaşayan
Servisler’in kendi geleneksel oyun alanları
dışında ortaya koyabileceği ticari fırsatlardan
yararlanmak için bir yarış içerisine girecek.
Süpermarketlerin, örneğin finansal hizmetler gibi
bazı geleneksel alanları dışında kalan faaliyetlere
girdiğini perakende sektöründe gözlemlemiştik.
Fjord’a göre buna benzer biçimde birçok farklı
şirket, start-up’ların oluşturacağı teknolojileri ve
yeni fikirleri kullanarak tüketicilerle yeni ve farklı
ilişkiler kurma şansı bulacak.
Bu yaklaşım, tüketiciler ile yaşamlarının birçok
farklı alanında etkileşim sağlayacak hizmetlerden
oluşan bir ekosistem kurma çabasında olan
Google ve Amazon gibi birçok şirket tarafından
hayata geçirildi bile.
Teknoloji dünyasının içinden gelmeyen,
köklü ve yerleşik şirketler de artık bu yolu
izliyor: Markasını spor ve yaşam tarzına yönelik
kurgulamış olan Nike’nin giyilebilir fitness
teknolojilerine girmiş olması çok da şaşırtıcı
gelmiyor. Nike, FuelBand adlı fitness aktiviteleri
izleyicisi ve Nike+ adlı spor saati ile odağını
donanım sağlamaktan çıkarıp hizmet temelli bir
yazılım sağlamaya doğru genişletiyor. (Nike’nin
Fuel ile birlikte üçüncü parti cihazlara da
açılacağını düşünüyoruz.)
4. MARKALAR SÜPER YAYGIN
VEYA ATOMİZE HALE GELECEK
Dijital çağ öncesindeki dönemde markalar, onları
görmeyi beklediğiniz, sabit yerlerde ortaya çıkar
ve gelişirdi. Dijital çağ ve akıllı mobil cihazlar
sayesinde markalar, çok daha çeşitli ve farklı
koşullarda bize ulaşma şansı buluyor. Yaşayan
Servisler yaratma süreci, bu gelişmeleri ileriye
yönelik adım atmak için bir fırsat olarak görüyor.
Markalar daha da fazla oranda kendi geleneksel
alanlarının dışına çıkacak ve diğer markalar veya
hizmetlerle iç içe geçecek.
Bu evrimi anlamak için Google Maps ve
Twitter gibi uygulamaların üçüncü parti siteler
ve uygulamalarda nasıl vazgeçilmez birer bileşen
haline geldiğine bakmak yeterlidir.
Her geçen gün daha fazla marka
müşterilere yönelik yeni yaklaşımları hayata
geçirmeye çalıştıkça, bu markaları temsil eden
hizmetlerin müşterilerin gereksinimlerine cevap
verebilecekleri noktalarda, doğru zamanda ve
doğru bağlamda ortaya çıkmaları ve hayata
geçmeleri büyük önem teşkil eder.
Bir tren bileti alırken, market alışverişi yaparken,
bir emlak komisyoncusu ile müzakere ederken
veya arabanızda yol alırken, banka markanızın
karşınıza çıkması olasılığı yüksek olacaktır.
Atomizasyon konsepti markaların kolay
kabullenebileceği bir yaklaşım değildir, çünkü
marka deneyimi üzerindeki kontrolden biraz
taviz vermeyi ve müşterilere daha fazla fayda
oluşturabilmek için hizmetlerinizin bir kısmını
üçüncü partiler ile paylaşabilme bilincini gerektirir.
Yaşayan Dönüşüm
8
Yine de tüketiciler içeriği ve bilgiyi tüketme
yaklaşımlarında çok daha fazla geçişkenlik
gösterdikleri için atomizasyon bir sonraki
kaçınılmaz trend haline gelebilir.
YAŞAYAN SERVISLER
TOPLUMU VE YAŞAM
BİÇİMİMİZİ NASIL
ETKİLEYECEK?
1. KARARLAR VE TEŞHİSLER ÇOK DAHA
KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ VE DOĞRU OLACAK
Yaşayan Servisler, birçok farklı senaryoya
yönelik olarak, günlük seçimlerimizi yapma
biçimimizi radikal biçimde yeniden ele almamıza
neden olacak. Karar verme tarzımız, ortalama
yaklaşımlardan çıkacak ve kişiselleştirilmiş,
gerçek zamanlı bilginin istediğimizde ve ihtiyaç
duyduğumuzda sağlandığı bir yapıya doğru
evrilecek.
Nesnelere ve ortama entegre edilen
akıllı sensörlerin son derece yaygın hale
gelmesi vücudumuzda, evlerimizde, yollarda,
araçlarımızda ve işimizde neler olup bittiğine
yönelik bizlere çok daha anlık, net ve doğru
bilgiler sağlayacak.
Bu gelişmeler bireylerin ve profesyonellerin
gerçek zamanlı ve özel ihtiyaçları dikkate
alarak daha doğru kararlar vermelerine imkan
sağlamakla kalmayacak, olan sorunlara yönelik
reaktif çözümlerden çıkıp çok daha proaktif ve
önlemeye yönelik çözümlere doğru evrildiğimiz
bir dönemin de kapılarını açacak.
Bu gelişmelerin etkilerinin en somut biçimde
görüleceği yerlerin başında, sağlık ve sağlıklı
yaşam alanı geliyor. Bu alanlarda popülasyonu
temel alan teşhis ve tedavilerden çıkılıp hastanın
kişisel psikolojisini ve durumunu temel alan bir
yapıya geçilecek.
Kişiselleştirilmiş, gerçek zamanlı bilgiye geçiş
Yaşayan Dönüşüm
9
süreci üretimden bakıma kadar birçok alanda bazı
etkiler ortaya koyabilecek.
2. TEKNOLOJİYİ KONTROL ETMEK İÇİN
VÜCUTLARIMIZI KULLANACAĞIZ
Yaşayan Servisler, hizmetlerin uçtan uca
kontrolünü mümkün kılacağı için teknolojiyle
fiziksel anlamda etkileşim biçimlerimizi de
değiştirmeleri söz konusu olacak.
Hâlihazırda doğal kullanıcı arabirimlerinin
yükselişte olduğunu görebiliyoruz. Bu arabirimler
işlerin daha hızlı ve sezgisel biçimde yapılabilmesi
için başta klavyeler ve işaretleme araçları olmak
üzere birçok kontrol unsurunun yerine vücut
bölümlerimizi veya genetik yapımızı kullanmayı
mümkün kılıyor.
Pazarlamadan tıbba kadar birçok alanda
inovasyon peşinde koşan oyuncular parmak
izinden ses tanımlamaya kadar birçok insani
unsurun günlük aksiyonlarımızı nasıl daha da
kolaylaştırabileceği veya teşhisleri nasıl daha etkin
kılabileceği üzerine kafa yoruyor.
Örneğin PayPal kredi kartı hesaplarına
bağlı biçimde yüz tanımlama teknolojisini
kullanıyor ve böylelikle cüzdan taşımadan işlem
yapmayı mümkün kılıyor. Aston Üniversitesi’nde
matematikçi olan Max Little, Parkinson hastalığına
yönelik semptomları belirlemek için ses kayıtlarını
kullanıyor ve doğruluk oranı yüzde 99’a erişti.
3. YAŞAYAN SERVISLER ÇAĞINDA GİZLİLİK VE ETİK
Hayatlarımızın farklı alanlarından çoklu ve gerçek
zamanlı veriler toplama ve bunu üçüncü parti
bilgilerle birleştirebilme yetkinliğine sahip olan
Yaşayan Servisler gizlilik ve etik konularında bazı
soru işaretleri oluşturabilir. Bu yüksek derecede
hassasiyet içeren verilerin sahibi kim olacak ve
bunlara kimler erişebilecek? Bağlantılı, izlenebilir
dijital yaşamlarımızın etik yansımaları ne olacak?
Bize kişisel verilerimizi yönlendirme veya
kontrol edebilme imkanı veren Yaşayan Servisler
gücü markaların elinden alarak tüketicilerin eline
verecek. Kullanıcılara hangi markaların hayatlarına
girebileceğine yönelik kontrol ve belirleme yetkisi
tanınacak. Böylece yeni markalar ve hizmetler
tüketicilere erişebilirken eski ve performans
gösteremeyenler devre dışı bırakılabilecek.
Kişisel verilerin ve gizliliğin bir fayda uğruna
takas edilebilir birer değer haline gelmesi
fikri daha da yaygınlaşacak. Güven duyulan
organizasyonlar veya markalar kişisel verilerimizin
koruyucusu olma ayrıcalığını da edinebilecekler.
Yaşayan Servisler belirli etik konularda da
soru işaretleri doğurabilecek. Örneğin sigorta
primlerini ele alalım: hayat tarzımızın ne kadar
sağlıklı olduğu, ne kadar iyi şoför olduğumuz,
evlerimizin ne kadar güvenli olduğu gibi birçok
konuda gerçek zamanlı verilerin ve bilgilerin
edinilir olması söz konusuysa sigorta primimiz
bu özelliklere bağlı olmalı mı? Kötü otomobil
kullanan veya obezite sorunu yaşayan kişilerin iyi
sürücülere veya zayıf kişilere kıyasla daha fazla
prim ödemeleri makul müdür?
Tüm bunlar son derece önemli ve zaman
içerisinde cevaplanması gereken sorular olarak
karşımızda duruyor olacak.
Yaşayan Dönüşüm
10
EVLERİMİZDE:
Enerji yönetimi, alışveriş,
güvenlik, eğlence, çevre,
planlarımız ve bütçelerimiz.
BEDENLERİMİZDE:
Fitness ve diyet tavsiyeleri,
antrenman, hastalık teşhisi
ve kişisel sağlık planları.
AİLELERİMİZDE:
Günlük ev hayatının planlanması,
günlük planlama organizasyonu,
konum ve durum güncellemeleri,
kültürel ve sosyal etkinliklere
yönelik tavsiyeler.
İŞİMİZDE:
Seyahat düzenlemelerini koordine
etmek, günlük iş planı yükünü
yönetmek, tavsiyeleri öğrenmek
ve okumak, kaynak yönetimi ve
karar vermeye yönelik tavsiyeler.
OTOMOBİLLERİMİZDE /
ULAŞIMDA:
Sürüş yönetimi ve desteği,
tamir/bakım yönetimi, rota
planlama, trafik bilgileri, sigorta
değerlendirmeleri, yol üzerindeki
etkinlikler ve hizmetler, medya
ve işle ilgili iletişim, yakıt ve enerji
yönetimi, sosyal medya ve eğlence.
PARAMIZDA:
Bütçe yönetimi, para transferleri,
alışverişe yönelik karar verme
işlemleri, yatırım tavsiyeleri, ev
kredisi tavsiyeleri ve kredi alımı.
ALIŞVERİŞLERİMİZDE:
Otomatik sipariş, fiyat
karşılaştırma, indirim veya
promosyon arama, bütçe
tavsiyeleri, otomatik arama
ve teklif karşılaştırma,
sosyal paylaşım.
ÖĞRENMEMİZDE:
Her bir çocuğa özel gelişim
ihtiyaçlarına yönelik öğrenme
ve kariyer planları, çocuğun
modunu ve heyecanını anlık
olarak izlemek, öğrencilerin
mevcutluk durumunun otomatik
olarak kaydedilmesi, sınıflarda
gerçek zamanlı veli katılımı.
EĞLENCEDE:
Gerçek zamanlı, durumsal
ve uygun tavsiyeler, içerik
organize etme, kişiye
özel teklifler, seyahat/
park bilgileri, karar verme
araçları.
ŞEHİRLERİMİZDE:
Trafik sıkışıklığını yönetmek,
suçla mücadele, yol
aydınlatması, altyapı, çevre,
ev tamiratları, atık toplama
ve planlama.
YAŞAYAN SERVISLER’İ NERELERDE DENEYİMLEYECEĞİZ?
Yaşayan Dönüşüm
11
MÜŞTERİLER İLE MARKALARIN İLİŞKİSİ
Sevdiğim ama sıkça etkileşimde
bulunmadığım markalar
GÜN İÇERİSİNDE DAHA
SINIRLI
DUYGUSAL YAKINLIK
KAPASITESI SINIRLI
Sevmediğim ve sıkça etkileşimde
bulunmadığım markalar
Sevdiğim ve sıkça etkileşimde
bulunduğum markalar
Sevmediğim ama sıkça etkileşimde
bulunduğum markalar
DUNBAR SAYISI
İngiliz antropolog Robin Dunbar, anlamlı şekilde sosyal bağlantıda olabileceğimiz kişi sayısının belirli bir sınırı
olması gerektiğini belirledi. Dunbar’a göre bu limit dünyanın her yerinde toplumlarda yaklaşık 150 kişi. Bu
rakamın üzerinde ilişki ve bağlantı anlamsızlık ve yetersizlikler içerecektir.
Fjord, müşterilerin markalarla olan ilişkilerini dört temel bölüme ayıran ve Dunbar haritası olarak adlandırdığı
bir yaklaşım ortaya koydu. Bu bölümler:
1. Sevdiğim ama sıkça etkileşimde bulunmadığım markalar
2. Sevdiğim ve sıkça etkileşimde bulunduğum markalar
3. Sevmediğim ve sıkça etkileşimde bulunmadığım markalar
4. Sevmediğim ama sıkça etkileşimde bulunduğum markalar
Her bir müşterinin haritası farklı olacak ve müşterinin markayla olan etkileşimi ve ilişkisi çerçevesinde sürekli
değişiklik gösterecektir.
Eğer siz de müşterilerin markalarla kuracağı ilişkilerde belirli bir sınırlama olacağına inanıyorsanız şu stratejik
soruları yanıtlamanızda fayda var:
• Markamız hangi bölümde yer bulabilir?
• Markam, arzu ettiğim bölüme geçebilir mi?
• Markamı birden fazla bölüme koyabilen müşteriler ile nasıl ilgilenmeliyim?
Yaşayan Dönüşüm
12
B
ugünün dünyasında, dijital dönüşüm ve
inovasyon, diğer tüm sektörlerde olduğu
gibi bankacılıkta da yeniden yapılanmanın
temeline oturuyor. Dünyadaki bu oluşumun
öncüsü olabilmek, kullanıcı ve tasarım odaklı
yaklaşımı tüm süreçlerin merkezine yerleştirmek
tüm sektörlerin karşılaştığı ve başarmak istediği
bir anlayış. İnovasyon artık sadece teknoloji ve
iş odaklı çözümlerle sağlanamıyor. Şirketlerin
kültürü ve işleyişi, problem çözümü odaklı
düşünce süreçleri ve buna yol açan tasarım
odaklı yapılar inovasyonun kilit noktasını
oluşturuyor.
Bankacılıkta inovasyon amacı ile bir araya
gelen İş Bankası ve Accenture, 2015 yılı
itibari ile Dijital Transformasyon programı
kapsamında pek çok proje ve yenilik
hedefliyor. Tasarım odaklı düşünceyi uçtan
uca, lineer bir şekilde organizasyon yapısının
geneline de yaymayı hedefleyen İş Bankası,
bu süreçte Accenture Interactive çatısı
altındaki ‘Tasarım ve İnovasyon’ şirketi Fjord ile
çalışmaya başladı. Gerçekleştirilen bu çalışma,
en bilinen şekli ile şirketlerin kendi ihtiyaçlarını
belirleyip tasarım ekiplerine ilettikleri özet
bilgilendirme anlayışından çok farklı. Tüm
sürecin temelini beraber yapılan kullanıcı
araştırmaları oluşturuyor. Sorunun çözümüne
giden yolda, yolculuk bizzat kullanıcıdan
başlıyor.
Fjord’un hem İstanbul ofisindeki hem de
uluslararası ofislerindeki tasarımcıları ile yan
yana çalışan ‘İş Bankası Müşteri Deneyimi Ekibi’
tüm süreçlere çalışmanın en başından dahil
olarak, tasarım araştırması, birebir kullanıcı
görüşmeleri, kolektif analizler, analiz sonucunda
TASARIM ODAKLI BANKACILIK
Örnek Uygulama: İŞ BANKASI
Yaşayan Dönüşüm
13
tasarım prensiplerinin belirlenmesi gibi problem
çözümü metodolojilerini Fjord tasarım ekibi
öncülüğünde kendi iş akışları için uygulamaya
başladı. İş Bankası ekibi bu işbirliği çerçevesinde
Fjord Evolution Direktörü Thomas Schneider’dan
Servis Tasarımı Eğitimi ile kendi organizasyonları
içinde bu anlayışın yayılmasının da öncüsü
oluyor.
İnovasyona giden yolun temelini farklı
disiplinlerin bir araya gelip tek bir takım
oluşturması ve çözmek istedikleri probleme
odaklanmaları oluşturmakta. İş Bankası’nın
tasarım odaklı düşünceyi organizasyonlarına
hızlı bir şekilde yayma amacı ile Fjord tasarım
ekibiyle beraber yaptıkları çalışmanın temelini
de ‘empati’ oluşturuyor. Bu nedenle Müşteri
Deneyimi ekibi, projelerinin ilk adımını tasarım
araştırması ile atmış. Bu kapsamda asıl hedef,
banka müşterileri ile empati kurabilmek ve
para ile olan ilişkilerini, dijital alışkanlıklarını,
marka ve alışveriş tercihlerini, bu aşamalardaki
müşteri deneyim yolculuğunu tam anlamıyla
gözlemlemek. Sadece İstanbul değil İstanbul
dışındaki yerlerde de yaptıkları bu araştırma
süreci çıktıları Fjord’un metodolojisindeki
‘Keşfet’ sürecinin de başlangıcı. Fjord’un
Keşfet, Tanımla, Tasarla, Geliştir, Yayınla
(Discover, Describe, Design, Develop, Release)
olarak tanımladığı bu süreçte İş Bankası ekibi
her sürecin detayını görerek bir yandan da
Fjord metodolojilerini öğreniyor. Bu şekilde
‘tasarım odaklı düşünme’, bir yetkinlik olarak
organizasyonun içinde de yaygınlaşmaya
başlıyor.
Fjord’un geçtiğimiz günlerde yayınladığı
“2016 Trendleri” raporunda yer alan ve ‘Design
From Within’ (‘İçerden Gelen Tasarım’) ismini
verdiği bu yaklaşım, bankacılık sektörünün
tahtına da göz diken startup’ların yenilikçi
kabiliyetleri ile rekabet etmenin en etkili
yollarından biri olarak gözlemleniyor. Tasarımın
iş yönetimine yön vermesinin örneklerini
dünyada eBay’den PepsiCo’ya kadar pek çok
şirkette görüyoruz. İş Bankası’nın Müşteri
Deneyimi ekibi de yenilikçi yaklaşımlarını tasarım
odaklı düşünceyle birleştirerek sektöre yön
veriyor.
Yaşayan Dönüşüm
14
Q
ualcomm yeni geliştirdiği LTE-Direct
teknolojisinin sağladığı değeri, somut,
gerçek hayatın içinden örneklerle ortaya
koyabilmek ve potansiyel tüketicileri etkilemek
istiyordu. Bu nedenle Fjord’a geldi ve Fjord’un
fikirleri keşfetmek, birlikte yaratmak ve tasarım
çözümleri üretmek için başvurduğu Makeshop
etkinliğinde yer aldı.
Makeshop’da genelde kullanım ihtiyaçları
veya davranışları konusunda içgörüler elde
etmekle işe başlanır ve bu ihtiyacı karşılamak
için çözüm üretmek üzere küçük bir fikir
ortaya atılır. Kil, köpük, tahta, eskiz araçları,
post-itler, elektronik ve yazılımlar kullanılarak
yolculuğun modelleri oluşturulur. Ardından da
daha üst seviye fiziksel ürünlerin veya hizmet
uygulamalarının geliştirilmesi aşaması gelir.
Fjord’un müşterileri ile birlikte fikir üretme ve
konseptleri hayata geçirme konusunda benzersiz
bir ortam ve deneyim sunan Makeshop etkinliği
herkesin işin bir parçası olmasını ve sorumluluk
almasını sağlar. Herkesin eşit söz hakkına
sahip olması sürecin çok daha hızlı ve başarılı
gerçekleşmesine imkan verir.
Qualcomm da bu deneyimi yaşadı. LTE-Direct
belli başlı bağlamlarda farklı uygulama alanları
ortaya koyabiliyordu. Bu noktada çözülmesi
gereken konu, kullanıcıların kişilerle, hizmetlerle
ve çevreleriyle nasıl etkileşimde ve bağlantıda
olmak istediklerini anlayabilmek, doğru ve
bağlamsal değerleri yaratabilmektir.
Bu noktada Fjord, dijital ve fiziksel ortamı
daha iyi anlamak için saha testleri, fiziksel
yolculuk haritaları ve diğer yöntemleri kullandı.
Sürecin sonucunda sadece LTE-Direct ile
çözümlenebilecek belirli noktalara yönelik
markalandırılmış, özel hizmetler oluşturuldu.
Kullanıcıların ihtiyaçlarını ve davranışlarını
anlama konusunda potansiyel fırsatları ortaya
çıkaran Qualcomm ve Fjord, bağlantı ve konum
bazlı keşif alanlarında geleceği şekillendirecek
bir yapıya imza atmış oldu.
KONUM TEMELLİ HİZMETLERİ KEŞFETMEK
Örnek Uygulama: QUALCOMM
Yaşayan Dönüşüm
15
S
on birkaç yıldır giyilebilir cihazların popüler
olduğu bir gerçek ama asıl soru şu: İnsanlar
bu cihazları ne kadar zaman kullanacak? Görülen
o ki bir heves döneminden sonra bu cihazlar
çekmeceye mahkum oluyor. Bu üreticinin suçu
değil zira insan doğası böyle.
Aslında bu durum Fitbug için bir fırsattı. Şirket
“Kiqplan” adını verdiği, giyilebilir cihazınızla veya
mobil telefonunuzla konuşabilen mobil temelli
bir uygulama geliştirme kararı aldı. Bu uygulama
kullanıcıyı 12 haftalık bir sağlıklı yaşam programına
almayı ve motive tutmayı amaçlıyor. Ürün sadece
sağlık severler için değil herkes için tasarlanmış.
Fitbug ile ilk görüşmelerde talepleri oldukça
açıktı: Her biri farklı temada 12 haftalık bir
program oluşturulması ve her bir haftanın
kendine has içeriği ve motivasyon özellikleri
olması gerekiyordu. Fjord’den istenen en uygun
platformu, en uygun etkileşim mekanizmasını ve
giyilebilir cihazın insancıllaştırılmasını sağlamaktı.
Bu platformun başarısında yazılım kadar insan
psikolojisinin de önemi vardı. Bu nedenle ilk
adımda insanların alışkanlıklarını ve ihtiyaçlarını
anlamak gerekti. Fjord, bir günlük bir çalıştayda
bu içgörüleri elde etmeye çalıştı. İkinci aşamada
teori pratiğe geçirildi. Zaman kısaydı ve Fitbug’ın
satış noktalarıyla iletişime geçebilmesi için bir an
önce prototipin oluşturulması gerekiyordu. Fjord,
kullanıcı deneyiminden sosyal entegrasyona
kadar birçok alanda Fitbug ekibiyle birlikte
çalıştı. Ayrıca geliştirme sürecinde sağlıklı yaşam,
psikoloji, beslenme uzmanlarıyla çalışıldı.
Sürecin sonucunda her biri 12 hafta süren 4
farklı sağlıklı yaşam planı ortaya çıktı. Önemli
anlarda kullanıcıyı motive edecek güncellemeler,
reçeteler ve videolar da sisteme gömüldü.
Uygulama sadece Fitbug ile değil başlıca diğer
giyilebilir sağlık ürünleriyle de uyumlu kılındı. Etkin
bir sosyal medya stratejisiyle desteklendi. Arka
planda kapsamlı ve etkin bir platform kuruldu.
Böylece gelecekteki yeni temalar için de altyapı
sağlandı.
Kiqplan kısa süre önce hayata geçirilen
Jawbone Market’da öncü uygulamalardan
biri haline geldi. Uygulama, şirketin pazardaki
profilini geliştirme ve işini büyütme amaçlarına da
mükemmel hizmet ediyor.
GIYILEBILIR TEKNOLOJIDE EKSIK HALKA
Örnek Uygulama: KIQPLAN
Yaşayan Dönüşüm
16
Yaşayan Dönüşüm
16
Yaşayan Servisler... Bu konseptin temel sac ayakları
neler? Nasıl bir gelişim sürecinin sonunda bugün
geldiğimiz noktaya ulaştık? Hayatımıza hangi noktalarda
girecek? Şirketler bu rüzgarda nasıl yol almalı? Bu ve daha
birçok sorunun cevabı Fjord Avrupa ve Latin Amerika
Bölgesi Tasarım Strateji Direktörü Daljit Singh’in Harvard
Business Review Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Serdar
Turan ile gerçekleştirdiği sohbetin içinde gizliydi.
YAŞAYAN
SERVISLER
HAYATIMIZI
NASIL
ETKİLEYECEK?
Yaşayan Dönüşüm
18
Singh, bu kavramların özünde aslında
yenilikçi ve yaratıcı düşünmenin olduğu
vurgusuyla ve Sidney Stratton’un
hikayesiyle söze başladı. The Man in
the White Suit filminde Alec Guinness
tarafından canlandırılan kimyacı Stratton,
1951 yılına gelindiğinde kariyerinde bir
dönüm noktasına varmıştı. Uzun zamandır
üzerinde çalıştığı bir buluşu hayata
geçirmek üzereydi. Sidney leke tutmayan,
kirlenmeyen ve asla buruşmayan özel bir
kumaş geliştirmeyi başarmıştı. Patronları
ve tekstil endüstrisinin önde gelenler bu
icadı ilk gördüklerinde onu tebrik etmişler,
neredeyse bir kahraman olarak görmeye
başlamışlardı. Ancak rüzgar kısa sürede
tersine döndü. Sektörün önde gelenleri, leke
tutmayan ve hiç buruşmayan bir kumaşın
deterjandan kuru temizlemeye birçok
endüstrinin sonunu getireceğini fark ettiler.
Sidney, geleceği hayal etmiş ve inovasyon
konusunda büyük bir adım atmıştı. Ancak
şirketi bunu kabullenmemişti, sektörü
değişime direnç göstermişti ve büyük bir
yıkım ustası olan Sidney de istediğini elde
edememişti.
Bugün ise durum oldukça farklı. Artık
şirketler yıkıcı inovasyona, yeniliklere
direnç göstermeye değil, bu değişimleri
kucaklamaya ve bunların yaratıcısı olarak
konumlanarak avantaj elde etmeye
çalışıyorlar. Sidney’in kirlenmeyen kumaşını
tehdit olarak gören zihniyetin ağır bastığı
günlerden bu yıl London Fahshon Week’de
sergilenen ve yürüdükçe renk değiştiren
dijital elbiselerin öne çıktığı bir dünyaya
geldik. Star Wars, Kara Şimşek gibi kült
filmler ve dizilerde bilim kurgu olarak işlenen
birçok uygulamanın, cihazın bugün gündelik
hayatlarımızda olduğunu unutmayalım.
Örnek mi? Mobil telefonlar, uçak
robotlar, kendi kendine giden ve konuşan
otomobiller... Bu listeyi daha da uzatabiliriz.
Hatta Her filmindeki karakter Theodore’un
bir işletim sistemine aşık olduğu günlere
benzer bir hayat tarzının çok uzağımızda
olmadığını da söyleyebiliriz. Değişim
kaçınılmaz, bu değişimin özünde de her
geçen gün hayatımızın her noktasına sirayet
eden ve görünmez hale gelen teknoloji
özellikle de nesnelerin interneti yaklaşımı yer
alıyor. The Economist’in İnovasyon Forumu
2015 toplantılarında konuşan Matthew
Bishop, “Değişimin hızı bir daha bugünkü
kadar yavaş olmayacak” diyordu.
Singh, tüm bu gelişmelerin ve bakış açısı
değişiminin bizi Yaşayan Servisler kavramına
taşıdığını belirtiyor. Yaşayan Servisler
adından da anlaşılabileceği gibi canlı bir
yapı. Yani hayatımızın her noktasında doğal
bir formatta bizlerle birlikte olan, gerçek
zamanlı tepkiler verebilen, öğrenen ve
hayatımızın her alanına adapte olabilen
hizmetler bütününe verdiğimiz genel
ad. Aslında Yaşayan Servisler iki temel
dinamiğin sonucu olarak karşımıza çıkıyor:
Yaşayan Dönüşüm
19
Her şeyin dijitalleşmesi: Dijitalleşme
önü alınamayan büyük bir tsunami gibi
hayatımızı kaplıyor. Bugün milyarlarca
olduğu söylenen bağlantılı cihazların
2020 yılında 30 milyar adede ulaşacağı
öngörülüyor. Neredeyse her ürün, nesne ve
hatta vücutlarımız sensörlerle donanıyor,
akıllı ve bağlantılı yapılar haline dönüşüyor.
Sistemlerle ve birbirleriyle iletişimde olan
bu yapıların aktardığı gerçek zamanlı
bilgi ve veriler sayesinde en basitinden en
karmaşığına kadar tüm ürün ve hizmetler
yeniden tanımlanmak durumunda kalıyor.
Müşterilerin beklentilerinin
akışkanlaşması: Tüm bu gelişmeler artık
ürün ve hizmet sağlama yaklaşımının da
eskisi gibi olmayacağını işaret ediyor.
Zira bu bilgi ve veri denizinde yüzmeye
alışan müşterilerin beklentileri de ciddi
bir değişim geçiriyor. İstediğine anında
erişme, karşılaştırma yapma ve gerektiğinde
kendine yönelik verileri paylaşma
hassasiyetinde olan müşteriler, iş yaşam
kültürünü kökünden değiştiriyor ve en
iyi hizmeti, kanallardan, mekandan ve
zamandan bağımsız biçimde almaya yönelik
bir beklenti dünyası yaratıyor.
Yaşayan Servisler Süreci
Aslında bu süreç bir anda ortaya çıkmadı.
1990’lar masaüstü dünyanın hüküm sürdüğü
bir dönemi işaret ediyordu. İnternet
hayatımıza girmiş, arama konsepti alan
kazanmaya başlamış, sosyal medyanın öncü
uygulamaları kullanma girmişti. Bu dönemin
ikinci yarısında internet temelli şirketlerin
yükselişiyle birlikte internet ekonomisi ve
kaldıracı üzerindeki anlayış ve beklenti
seviyesi de ciddi biçimde artmıştı.
2000’lere geldiğimizde internet
dünyası ciddi biçimde benimsenmiş
ve cep telefonlarının yaygınlaşmasıyla
birlikte mobilite çağı başlamıştı. Bu çağ,
uygulamalar, ekosistemler ve platformlarla
güçlenerek hızla gelişti. Konum temelli ve
gerçek zamanlı uygulamaların popülerliği
arttı. Müşteri üzerindeki ektisi büyük olurken
iş yapma biçimlerinin de ciddi oranda
sorgulanmasına ve yeniden tanımlanmasına
zemin hazırladı bu dönem...
Bugün içinde bulunduğumuz dünya bu
resminde yeni bir boyutu işaret ediyor.
Verinin ve bilginin bağlamsal yapısı ve
hemen hemen her şeyin bağlantıda olması
bizi Nesnelerin İnterneti dünyasına taşıyor.
Bu dünyada oyunun kuralları ciddi biçimde
değişiyor. Güç ve talebin yönlendirilmesi
kudreti tamamen müşteriye geçmiş gibi
görünüyor.
İşte Singh, tam bu noktada Yaşayan
Servisler kavramının tanımını bir kez daha
Gartner’ın raporunda
bağlantılı cihazların 2020
yılında 30 milyar adede
ulaşacağı öngörülüyor.
Yaşayan Dönüşüm
20
hatırlamamız gerektiğini düşünüyor. Bu
konsepte “yaşayan” sıfatının verilmesi
tesadüf değil. Öncelikle bu hizmetler gerçek
zamanlı olarak o kadar hızlı bir değişim
içerisinde olacaklar ve adaptasyon gücü
ortaya koyacaklar ki bugünkü uygulamalar ve
web ortamları bize son derece statik gelecek.
Giyilebilir cihazlar ve yanı başımızdaki
sistemler sayesinde bu hizmetler bize çok
yakın konumlanacak, hayatımıza adapte
olarak neredeyse görünmez ve fark edilmez
bir karaktere bürünecekler.
Yaşayan Servisler kelimenin tam
anlamıyla hayatlarımızı değiştirecek.
Önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde gözle
görebileceğimiz hemen hemen her
şeyde bir dijital unsur, bileşen olacak. Bu
değişimler sıradan noktalarda değil sağlık,
ailelerimiz, yaşam alanlarımı gibi hayatımızın
en önemli noktalarında gerçekleşecek ve
kendini hissettiriyor olacak. Nesnelerin
İnterneti dalgasının gelmesiyle birlikte bu
değişim kaçınılmaz biçimde hayatımızın
vazgeçilmez bir parçası olma özelliğini
pekiştirecek.
Hayatımızdaki Değişimler
Peki Yaşayan Servisler hayatımızı nasıl
değiştirecek? Bu kavram hangi noktalarda
kendini yoğun biçimde hissettiriyor olacak?
Yaşayan Dönüşüm
21
Daljit Singh’e göre bu etkileri günlük hayatın
her noktasında görmemiz mümkün. Örneğin
Yaşayan Servisler, günlük hayatlarımızda
verdiğimiz birçok küçük kararı ve düşük
maliyetli, müdahale gerektiren aksiyonu
dönüştürme gücüne sahip olacak. Ve bunu
yaparken de çoğu zaman otomatize hareket
edecek. Uzmanlar bu yaklaşıma “tahmine
dayalı tasarım” diyor. Yani sistemler
sizin ne karar vereceğinizi öğrenerek
sizin adınıza karar verebilecek. Örneğin
evlerimizde kişiselleştirilmiş Yaşayan
Servisler, odaya giren kişiyi tanıyarak
ışık seviyesini, müziği ve benzeri diğer
unsurları organize edebilecek. Sistemler
uzun vadede insanların davranış ve karar
verme kalıplarından öğrenecek, büyük
veri ve analitik yaklaşımların desteğiyle
bunları analiz edebilecek. Zamanla Yaşayan
Servisler bizlerin nelerden hoşlandığını
anlayacak, hayatımızdaki zamansal ve
finansal kısıtları algılayabilecek. Ne kadar
sağlıklı, mutlu olduğumuzu görebilecek.
Gerçek zamanlı olarak bizlerle ilgili bilgi
alabilen ve ana tercihlerimizi ve kısıtlarımızı
bilen bu hizmetler bize özel teklifler
oluşturacak. Zamana hava şartlarına, ruh
halimize, konumumuza ve daha birçok
parametreye göre özelleştirilmiş yaklaşımları
karşımıza çıkarabilecekler. En ideal şartlara
göre planlanan bu öneriler, hayatımıza daha
fazla heyecan, keyif ve renk katacak.
Evlerimiz: Evlerimiz ve yaşam alanlarımız
Yaşayan Servisler etkilerinin en fazla
hissedildiği ortamların başında gelecek. Şu
anda onlarca hatta yüzlerce sıradan, akıllı
olmayan cihazla donanmış olan evlerimiz
aslında zaman ve enerji kaybına neden olan
birçok aktivitenin de gerçekleştirildiği bir
ortam. Bu aktiviteler otomatize edilebilecek.
Örneğin sıcaklık tercihlerini öğrenen
termostatlar evde farklı bireylerin odalarını
farklı sıcaklıklarda iklimlendirebilecek.
Birçok küçük ve rutin işlem otomatize
edilerek bizim bunları düşünmemize gerek
kalmaması sağlanacak. Akıllı kilitler, akıllı
ışıklandırma sistemleriyle konuşacak. Eve
biri geldiğinde ve kilidi açtığında ışıklar
otomatikman devreye girecek. Hatta kişinin
giyilebilir cihazlarından alınan bilgiler
ışığında evin aydınlatması gelen kişinin
ruh haline uygun biçimde hazırlanacak.
Müzik de ruh haline uygun biçimde devreye
girebilecek. Kısacası evimizde rutin ve
sıkıcı işlemlerin otomatize olduğu ve her
şeyin yaşayan kişilerin alışkanlıklarına göre
kurgulandığı yeni bir düzen oluşacak. Bu
düzen; enerji yönetiminden güvenliğe,
bütçe kontrolünden evin başlıca tüketim
maddelerinin otomatik sipariş edilmesine
kadar birçok farklı alanda iyileştirmeler ve
kolaylıklar getirecek.
Bedenlerimiz: Singh’e göre Yaşayan
Servisler bedenlerimiz üzerinde de ciddi
etkiler oluşturacak. Bu etkiler iki alanda
toplanacak: kişisel sağlık ve sağlıklı yaşam
Yaşayan Dönüşüm
22
organizasyonu ve hastalık takibi. Bu iki
alanın ortak noktası hastalıkları ortaya
çıkmadan öngörebilmek ve mümkünse
engelleyebilmek. Böylelikle sağlık alanında
reaktif yaklaşımdan proaktif ve önleyici
yaklaşıma geçmek daha kolay olacak. Ayrıca
bireylerin sağlık verileri diğer bilgilerle
(örneğin demografik bilgiler) eşleştirilerek
kapsamlı analizler yapılabilecek ve sağlığın
sosyal boyutuna yönelik içgörülerimiz
gelişecek.
Bireysel bazda bakıldığında sağlıklı
yaşamın programlanması ve disipline
edilmesi süreci de oldukça etkin bir hale
gelecek. 2007 yılında San Francisco’da
doğan ve dünyada belirli bir kesimin önem
verdiği Quantified Self (QS) yaklaşımında
bireyler kendi yaşam tarzlarıyla ilgili
olabildiğince kantitatif veri toplamaya
çalışıyor. Böylece basit ve etkileşimi yüksek
araçlar üzerinden daha sağlıklı bir yaşam
kurgusu oluşturulması mümkün olabiliyor.
Alışveriş: Verilerin bu derece yaygın
olduğu bir dönemde alışveriş deneyiminin
ve konseptinin önemli ölçüde değişmesi de
kaçınılmaz olacaktır. Siparişlerin otomatize
edilmesinden müşterilere yönelik içgörüler
oluşturulmasına, bütçe planlamasından
özelleştirilmiş önerilere, karşılaştırma
uygulamalarından zenginleştirilmiş
gerçekliğe dek birçok alanda büyük fırsatlar
oluşması söz konusu olacak.
Mağazaların farklı noktalarına yerleştirilen
sensörler müşterileri tanıma ve müşterilerin
giyilebilir cihazlarına kendilerinin alışveriş
geçmişi ve profiline uygun özelleştirilmiş
teklifler göndermelerine imkan sağlayacak.
Beacon teknolojileri bu yaygınlığın hızla
artmasına zemin hazırlayacak. Örneğin
Burberry’nin merkez mağazası RFID
teknolojisini kullanıyor ve mağazadaki
ekranlarda her ürünle ilgili multimedya
içerikler göstererek alışveriş deneyimini
olabildiğince kişiselleştirmeye odaklanıyor.
Amazon’un Dash cihazı, barkod okuma
ve ses tanıma özelliğine sahip ve
müşterilerin istedikleri her an alışveriş listesi
oluşturmasına imkan veriyor.
Mağazalara yerleştirilmiş sensörlerin
dışında giyilebilir cihazlardan ve diğer
çevresel sensörlerden gelen bilgiler
müşterilerin alışveriş kalıpları ve
bilgileriyle bir arada işlenerek etkin
içgörüler oluşturuluyor. Bu içgörüler güçlü
analitik uygulamalarla işlenerek mağaza
müdürlerine müşterilerin yapısı, caddeden
geçen kişi sayısının yoğunlaştığı zaman
dilimleri gibi birçok bilgi aktarılabilecek ve
müşteriler için çok değerli ve özelleştirilmiş
teklifler oluşturmak mümkün olacak.
Yaşayan Servisler
konseptiyle birlikte
markaların önemi
daha da artıyor.
Yaşayan Dönüşüm
23
Yaşayan Servisler internet döneminin
fırsatlarını kaçıran konvansiyonel şirketlerin
aradaki farkı kapatmaları için ciddi bir fırsat
da sunuyor. Online perakendecilerle daha
etkin mücadele etmek isteyen şirketler
markalarının fiziksel ve dijital kanallarının
bütünün kapsayan bir entegre deneyim
yolculuğu tasarlayarak rekabet avantajı
ortaya koyabilme şansı kazanıyor.
Ulaşım: Seyahat ve konaklama endüstrisi
geniş anlamda ciddi bir değişim sürecinden
geçiyor. Önümüzdeki 10 yıl boyunca bu
değişimin etkilerini çok daha net biçimde
göreceğiz. Seyahatler artık birer deneyim
gibi baştan sona tasarlanıyor olacak. Sigorta,
yolculuk boyunca aktiviteler, iletişim, enerji
ve yakıt yönetimi gibi alanlarda farklı
uygulamaları görebileceğiz. Bu değişimin
bir kısmı otomobil konseptinin yeniden
tanımlanmasıyla tetikleniyor. Eğer sürücüsüz
otomobiller gerçeğe dönüşürse artık trafikte
sürme eylemi gerçekleştirmeye gerek
kalmayacak ve bu zaman bilgilenmek veya
eğlenmek için kullanılabilecek. Veri temelli
şekillenecek olan yeni müşteri beklentileri,
havalimanı, tren ve benzeri ulaşım noktalarını
yöneten şirketlerin kendilerini yeniden
tanımlamalarını gerektirecek. Örneğin
Fransız tren işletmecisi SNFC artık insanları
kapıdan aldığı bir yolculuk tasarlıyor. Vize
işlemlerini kolaylaştırmaktan seyahat
hatıralarının paylaşılmasına kadar birçok
alanda yenilikçi uygulamalar görmek
mümkün olabilecek.
Neden Şimdi?
Bu tür gelişmeler bir süredir gündemde olsa
da kimi zaman hayata geçme süreci çok
da kolay olmayabiliyor. Bu sürece yönelik
soruya Singh’in verdiği cevap oldukça
açık: Artık zamanı geldi. Bu argümanın
temelinde üç gelişme söz konusu. Öncelikle
birbirine bağlantılı cihazların sayısı ciddi
biçimde artış gösteriyor. 2020 yılında
bağlantılı cihazların sayısının 30 milyara
çıkacağına yönelik öngörüleri bir kez daha
hatırlatan Singh, bu eğilimin çok net bir itici
güç olacağını söylüyor. İkinci gelişme ise
sensörlerin sayısının ve kapsam alanlarının
çok genişlemesi. Sensörler her geçen
gün daha ucuzluyor, dayanıklı, küçük ve
bağlantı özellikleri gelişkin bir hal alıyor.
Nesnelerin İnterneti artık sözden ve vaatten
öteye geçerek gerçeğe dönüşüyor. Üçüncü
gelişme ise şebekelerin düşük maliyetli, hızlı
ve yaygın bir hale gelmesi. Sensörler bu
bağlantı yapısını maksimumda kullanarak
akıllı cihazların topladıkları verileri gerektiği
gibi büyük hacimlerde iletebiliyor olması
önem kazanıyor. Ayrıca bulut bilişim, büyük
veri, kullanıcı arayüzlerinin evrilmesi ve
tüketici beklentilerindeki değişimler de ciddi
faktörler olarak ele alınmalı.
Yaşayan Servisler’in en temel özelliği
zaman içerisinde değişim göstermesi
olduğu gerçeğinden yola çıkıldığında
Yaşayan Dönüşüm
24
önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde bu konseptin
de kullanıcı merkezinde evrim geçirmesi
kaçınılmaz. Singh’e göre bu değişimi etkin
biçimde yönetmek ve kullanıcılar, müşteriler,
çalışanlar gibi paydaşlar merkezinde
yeniden kurgulanmalarını sağlamak için
organizasyonel ve operasyonel açıdan
da değişim gerekli. Yani, organizasyon
ve operasyonlar da bu değişime ayak
uydurabilmeli. Burada sorun şu ki özellikle
büyük ölçekli organizasyonlarda ve
operasyonel süreçlerde hızlı değişimler
ve evrimler çok da kolay gerçekleşemez.
Bu noktada üst düzey yöneticiler, Yaşayan
Servisler’in gelişimini yakından izlemek
ve organizasyonel ve operasyonel
değişimleri bu gelişim paralelinde yönetmek
durumunda kalabilir. Bu süreçte yıllık
değerlendirmeler yeterli olmayacak aylık
hatta haftalık bazda değerlendirmeler ve
gözlemler yapmak gerekecektir.
Özellikle silolaşmış organizasyonlarda bu
süreç kolay olmayabilir. Ayrıca geniş ölçekli
şirketlerde bütçe tahsisleri yıllık bazda
yapılıyor olmasına karşın bütçe dönemi
öncesinde öngörülemeyen gelişmeler ve
değişim ihtiyaçlarına yönelik de bir pay
ayrılması önemlidir.
Bu değişimde çalışanlar da önemli
bir rol oynar. Kültürel değişimi sağlamak
üzere çalışanlara, anlık değişebilen hizmet
yapısını mümkün kılabilecek sorumluluk ve
becerileri kazandırmak gerekecektir. Üst
yöneticiler genel prensipleri belirledikten
sonra çalışanların kendi gözlemleri ve
sezgilerine göre süreçleri yönetmeleri için
alan tanımalıdır.
Markaları Ne Bekliyor?
Yaşayan Servisler konseptiyle birlikte
markaların önemi daha da artıyor. Singh’e
göre markalar tamamen müşterilerin
ellerinde şekillenmeye, küçük anların
ve deneyimlerin bütününü yansıtmaya
yönelik bir evrim geçiriyor. Bu süreci etkili
biçimde yönetmenin yolu üç yaklaşımı
benimsemekten geçiyor:
Müşterinizi tanıyın: Bu söylem klişe
gibi gelse de önemi artarak devam
ediyor. Müşteriyi tanımak, onu samimi
biçimde anlamak, her etkileşimde ondan
öğrenmek, her şeyin merkezine onu
koymaktan geçiyor. Müşteriler etkileşim
kurmak, bağlanmak, eğlenmek ve güvene
dayalı ilişkiler oluşturmak istiyor. Müşteriyi
anlamak için verinin, özellikle yapısal verinin
çok büyük bir önemi var. Müşterinin sürekli
daha fazlasını talep ettiği ve markalar ile
ilişkilerini her an yeniden değerlendikleri
ve tanımladıkları bir dünyada müşterinin
her etkileşimini izlemek ve anlamak kolay
bir iş değil. “Tanımak” için bağlam ve niyeti
anlamak çok önem kazanıyor. Müşterilerin
bağlam ve niyetini anlayabilmek içinse
şeffaf bir deneyim tasarlamak, müşterinin
bu bağlamı oluşturan verilerini paylaşmasını
Yaşayan Dönüşüm
25
sağlamak, alışılagelmiş geleneksel veri
yapılarından yüksek derecede organize
edilmiş ve farklı veri biçimlerini barındıran
sistemlere geçmek gerekiyor.
Teknolojinizi esnek kılın: Müşterilerle
ilgili edinilen bilgiler ve bağlam ışığında
teknolojinin yetkinliklerini ve yapısını
da esnetebilmek önemlidir. Teknoloji
her bir birey için özelleştirilebilir olmalı,
merkezinde ise esnek, adapte olabilen
ve kendi kendine öğrenebilen bir yapı
bulunmalıdır. Singh bunu uzun yıllar
tuğlalar ve çimento ile sağlam markalar
inşa etmeye alışmış yapıların Legolar ile
modüler markalar inşa etmeye geçmesi
gibi nitelendiriyor.
Anlamak ve esnek kılmak için
tasarımdan yararlanın: Şirketlerin her şeyi
bilmeleri ve teknolojilerini her noktaya
esnetebilmeleri mümkün değil. Bu nedenle
neyi bilmek istedikleri ve ne kadar esnemek
istediklerini tasarlamak durumundalar. Bilgi
ve esneklik böyle bir tasarımla bir araya
geldiğinde Yaşayan Servisler oluşumunun
temelleri atılmış olur. Böylelikle eşsiz
deneyimler oluşturmak ve müşteriye uygun
ve anlamlı teklifler ortaya koymak sürecinde
büyük bir yol alınır.
Daljit Singh, bu sürecin kültürel ve
operasyonel boyutunun kolay olmayacağını,
organizasyondaki herkesin bu bilinçle
hareket ederek Yaşayan Servisler’in
avantajını ortaya çıkaracak sorumlulukları
üstlenmeleri gerektiğini vurguluyor ve şöyle
diyor: “Herkes biraz daha Sidney Stratton
olmalı...”
Yaşayan Dönüşüm
26
The Era of Living Services etkinliğinin en hararetli geçen bölümü
şüphesiz ki workshop’tu. Fjord’un alamet-i farikalarından biri olan,
normal şartlarda 1-2 gün boyunca devam eden, Rumble Session olarak
adlandırılan fikir geliştirme uygulamasının bir benzeri gerçekleştirildi.
Fjord ekibinin katılımcılardan talebi oldukça ilginçti: Herkes 25
yaşındaymış ve bir start-up kuruyormuş gibi hissetsin. Öyle bir fikir ve
bunun sonucunda iş modeli ortaya çıksın ki bu strateji Harvard Business
Review’a kapak olsun! Dört farklı ekip; renkli kalemler, Post-it’ler,
kağıtlar, flipchart’lar ve bolca fikirler eşliğinde çalışmaya gömüldü.
FİKİRLER KAPIŞSIN!
Yaşayan Dönüşüm
27
Fjord’un uzmanları
nasıl bir süreç
izleneceği
konusunda detaylı
bilgiler verdi.
Talepleri oldukça ilginçti.
Harvard Business
Review’un kapağına
çıkacak bir yaklaşım
ortaya koymak!
Creative Matrix
şablonunu kullanan
ekipler fikir havuzu
oluşturmak için hummalı
bir çalışmaya koyuldu.
Yaşayan Dönüşüm
28
Fikirler Post-it’lere
yazıldı, gruplandı ve
içlerinden en iyisi seçildi.
Farklı uzmanlıklar yaratıcıve değişik fikirlerin
ortaya çıkmasına zeminhazırladı.
Elbette ki seçim kolay olmadı.
Yaşayan Dönüşüm
29
Salondaki herkes fikirleri oyladı. Hepsi büyük ilgi gördü.Oylar neredeyse eşitti.
VE KAZANAN... Dört ekibin fikirleri genelde
tüketicinin duygusal özelliklerini anlama ve
bunun üzerine model kurmaya dayanıyordu.
birinci olan ekip, (Mine Erdinç, Recep Taş,
Cenk Sezgin, Serdar Turan) Roohy adını
platformla giyilebilir cihazlar başta olmak
üzere olası her kaynaktan bireylerin ruh
hallerine yönelik veri toplamayı ve bu veriler
ışığında oluşacak profiller ve hizmetler
yaratmayı öneriyordu. Bu önerileri bayağı ilgi
çekmiş olacak ki Harvard Business Review’un
kapağında yerlerini aldılar! Tebrikler Roohy!
Ve hatta HBR’ın
kapağını bile
tasarladılar!
Ekipler
seçtikleri fikri
iş modeline
dönüştürdüler.
Şirket adından
değer
teklifine ana
parametreleri
ortaya koydular.
Yaşayan Servisler dönemi çoktan başladı.
Şirketler ve organizasyonlar sadece bu
dönemim fırsatlarını değerlendirmekle kalmıyor
iş yapma biçimlerini ve organizasyonlarını da
yeniden değerlendirmek durumunda kalıyor.
Fjord İstanbul Grup Direktörü Kenneth Lindfors
ile Yaşayan Servislerin gelişimini ve Türkiye’deki
potansiyeli değerlendirdik.
MÜŞTERI
BEKLENTILERI
AKIŞKANLAŞTI
Yaşayan Servisler nedir? Bu konsepti
nasıl tanımlıyorsunuz? Bu internet çağı, mobilite
ve bağlantıyı temel alan büyük bir konsept. Her
şey bağlantılı ve dijital hale geliyor. Bu da şirketler
açısından birçok fırsatı beraberinde getiriyor. Bulut
servisleri, büyük verinin getirileri… Yakında tüm
şirketler Nesnelerin İnternetinde görülen yakınsama
ile birlikte hayata geçecek olan dönüştürücü gücü
yüksek dijital hizmetler dalgasıyla karşı karşıya
kalacak. İşte Fjord’da buna “Yaşayan Servisler”
diyoruz. Bu konseptin Nesnelerin İnternetinden
daha geniş kapsamlı olduğuna inanıyoruz. Bu
iyi ve akılda kalıcı bir isim. Çok daha anlaşılır bir
tanımlama olduğuna yönelik birçok geribildirim
aldık. Müşterilerin değişen taleplerine gerçek
zamanlı biçimde yanıt verebilen “Yaşayan Servisler”
tarafından şekillendirilen yaşayan markalar ve
yaşayan konseptlere şahit oluyoruz. Sensörler,
fiyatlandırma, erişim… Endüstrilerdeki değer
zincirleri de değişecek.
Müşteriyi nasıl daha iyi anlayabiliriz? Onların
değişen davranışlarına nasıl daha iyi uyum
sağlayabiliriz? Bu, şirketlerin müşteriyi nasıl
gördüğüne ve işleyiş biçimlerini ne kadar değiştirmek
istediklerine göre farklılık gösterir. Yaşayan Servisler
konseptinde müşteri beklentilerinin akışkanlığını
vurguluyoruz. Günümüzde tüketiciler bir marka ile
bağlantı kurarken sadece o markanın sektöründeki
alternatiflerle değil diğer alanlardaki oyuncularla
da kıyaslama yapıyor. Bir endüstride yaşadıkları
deneyimi diğer endüstrilerde de görmek istiyorlar. Bir
endüstriden diğerine geçişken olan bu beklentilere
“akışkan beklentiler” diyoruz. Bir sektörde inovasyon
Yaşayan Dönüşüm
30
Yaşayan Dönüşüm
31
görüldüğünde bunun etkileri diğer endüstrilere
de yansıyacak. Yani sektör spesifik olmadığını
söyleyebiliriz. Yaşamlarımızın içine dahil olma şansına
kavuşan şirketler bu bağlamı anladıklarında ve değer
ortaya koyan şeyler yarattıklarında büyük bir fırsat ile
karşı karşıya kalacak.
Bir sektörde edindiği deneyimi başka sektörde
de bekleyen müşteriler aslında şirketler için
sektörler üstü bir meydan okuma oluşturmuyorlar
mı? Buna meydan okuma değil de büyük bir
fırsat diyelim. Artık, müşteriler için onların istediği
biçimde bir değer yaratırsanız farklılaşma şansı
elde edebiliyorsunuz. Yaşayan Servisler tasarımı
ve markaları etkileyecek. Tüm organizasyonların iş
yapılarını ve uygulamalarını, aynı masaüstü web ve
mobil dalgalarının geldiği dönemlerde yaptıkları gibi
yeniden tanımladıklarını mecburi kılarak özel sektör
ve kamu şirketleri için birçok fırsat ortaya koyacak.
Ve bunu yapmak çok da zor değil. Sadece müşteriyi
duymanız ve dinlemeniz ve ne istediklerini anlamanız
yeterli. Fjord’da yaptığımız işin temeli de bu.
Yaptığımız işler araştırma ve ardından keşfetmeye
ihtiyaçları anlamak üzere kalitatif araştırmalar ve
ardından da işi hayata geçirmeye dayanıyor.
Fjord, bu konuştuğumuz trendleri ve müşteriyi
anlama konseptini nasıl değerlendiriyor?
Müşterilerinize nasıl yardımcı oluyorsunuz?
Küresel ölçekte faaliyet gösteriyoruz, bilgiyi
sezme ve paylaşma konusunda oldukça
iyiyiz. Fjord da oldukça akışkan biçimde işler.
Herhangi bir endüstrideki en iyi uygulamaları
anlamak istediğimizde veriler elimizde hazırdır.
Yayımladığımız trendler ve Yaşayan Servisler
için de araştırmalar yapıyoruz. Ve sorunlara
yaklaşım biçimimize yönelik kendimize özel
bir metodolojimiz var. Müşterilerin ne istediği,
bir şirketten veya üründen nasıl hizmet
almak istediklerine yönelik ihtiyaçları ve
fırsatları keşfetmeye odaklanıyoruz. Şu anda
tasarım endüstrisini yeniden şekillendirmeye
çalışıyoruz. Sadece daha güzel ürünler, kullanıcı
arabirimleri tasarlamakla kalmıyor, şirketlerin
ve organizasyonların işleyiş biçimlerini de
şekillendiriyoruz. Şimdi Accenture’ın bir parçası
olarak yatırımın geri dönüşünü hesaplama ve
şirketleri işleyiş biçimlerini veya müşterilere
hizmet verme tarzlarını yeniden değerlendirmeleri
konusunda ikna edebilme gücüne de kavuştuk.
Üst yönetimin ikna edilmesinde yatırımın geri
dönüşünü göstermek oldukça güçlü bir nokta.
Biz Fjord’da bu sürece “iş tasarımı” diyoruz. İş
tasarımcıları ortaya koyduğumuz çabanın iş değeri
yarattığından emin olmamızı sağlıyor. Bu şu anda
tasarım endüstrisinde eşsiz bir özellik. Fjord olarak
yaklaşımımız şirketlerin arzularını gerçekleştirmelerine
yardımcı olmak. Bu nedenle mevcut müşteriler
için mevcut ürünler, teklifler ve servislerden değer
yaratmak için yeni yollar bulmak için keşfediyor, test
ediyor ve ispatlıyoruz. Ayrıca mevcut ürünler ve
servislerin ötesine geçmek için de çalışıyoruz.
“Tasarım” çok popular hale geldi. Tasarımı
iş stratejisindeki rolü nedir? Bu, bizim temel
yetkinliğimiz ve deneyimi geliştirme biçimimiz.
Kalbe ve akla hitap eden bir tasarım hem
olabildiğince sezgisel hem de şık olmalı. Böylece her
şeyi etkileyebilir.
Yaşayan Dönüşüm
32
Pepsi, IBM gibi şirketler genel merkezlerinin
dışında konumlandırdıkları tasarım stüdyoları
oluşturuyor. Büyük markaların tasarım odaklı
düşünceye ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Evet,
bu süreci yaşıyorlar ve kendilerini farklılaştırmak için
tasarım direktörlerini işe alıyorlar. Birçok büyük şirket
bu şekilde hareket ediyor. Aynı trendi Türkiye’de de
görüyoruz. İnovasyon hakkında, yeni ürünleri, araçları
ve deneyimleri oluşturma hakkında birçok şey
konuşuyoruz; eğer tasarım odaklı düşünce olmazsa
bunları yapmak da mümkün olmaz. Keyif veren,
omnichannel denetimler ve servisler tasarlayabilmek
için müşterinizi anlamanız gerekir. Türkiye’de
tasarımı bir farklılaşma noktası olarak kullanan lider
endüstriler finans ve telekomünikasyon. Özellikle
de mobil bankacılık uygulamaları tasarım odaklı
düşünceye iyi örnek oluşturabilir.
Siz şirketlerin kendi tasarım operasyonları
kurmalarına da yardımcı oluyorsunuz değil mi?
Bazı Türk şirketlerinin zaten tasarım disiplinleri var.
Bu şirketler web üzerinde ciddi bir iş hacmine sahip
ve kendi arabirimlerini tasarlamaları daha hızlı ve
etkili olabilir. Ancak burada bir denge gözetmek
gerekiyor. Şirketin içerisinde çalıştığınızda görüş
açınız daha daralıyor. Kullanıcılarımız küresel çapta
olduğu için biz de farklı endüstrileri izleme şansına
sahibiz.
Yaşayan Servisler konsepti oldukça yeni.
Bu alanda Türkiye’de nasıl bir potansiyel
görüyorsunuz? Türkiye’de çok iyi bir servis
deneyimi kültürü var. Türkiye gerçekten hizmet
temeli olan bir ülke, bu nedenle Türk şirketler için
birçok farklılaşma alanı söz konusu. Ayrıca bu
kavram dünyanın her yerinde yeni. Daha ilk adımları
konuşuyoruz.
Bu trendde önde gelen endüstriler hangileri
olacak? Ulaşım ve sağlık ilk anda öne çıkanlar.
Ayrıca yaşam alanlarımızda da etkileri görülecek.
10 yıl sonra ev nasıl bir yer olacak? Ve bankacılık
ve finans… Mülkiyet kavramının konsepti değişiyor.
Ulaştırma… Eğer ulaşımda Yaşayan Servisler
varsa kim otomobil sahibi olur ki? Devasa adımlar
atacağımızı düşünüyoruz. Örneğin Airbnb üç sene
önce neredeydi bugün nerede? Sağlık üzerinde
büyük bir baskı var. Veriler ortaya çıkıyor ve ilgi
büyük. Ayrıca hükümetler bu yaklaşım sayesinde
sağlık hizmetlerinin maliyetini düşürebilir. Veya daha
kaliteli hizmet sunabilirler.
Şirketler faaliyetleri yolunda giderken deneysel
olan tasarım odaklı düşünmeye sıcak bakmayabilir.
Türkiye’deki şirketleri bu konuda ne kadar hevesli
görüyorsunuz? Pazarda bir açlık var. Şirketler
gerçekten de olası en iyi çözümü arıyor. Özellikle de
Türk gençliği… Yurt dışından örnekleri kıyas noktası
olarak alıyorlar. Başka ülkelerde bu endüstrilerde
çalışan kişileri görmek istiyorlar. Bence kısa sürede
büyük adımlar atılacak.
Türkiye’de servis tasarımı alanındaki insan
kaynağını nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha
geçen ay 10 kişiyi işe aldık. Okul sistemi iyi. İnsanlar
öğrenmeye istekli. Bizim sorunları çözmeye
yönelik bir yöntemimiz var ve insanlar bunu görüp
öğreniyor. Ayrıca çalışanlarımızı çok sık yurt
dışına gönderiyoruz. Berlin, Prag, Afrika, Dubai…
Ayrıca burada yabancı çalışanlarımız da var. Bu da
zenginlik ve çeşitliliği getiriyor.
trends.fjordnet.com

Mais conteúdo relacionado

Mais procurados

Geleceğin İş Dünyası - TurkishWIN Learning Circle
Geleceğin İş Dünyası - TurkishWIN Learning CircleGeleceğin İş Dünyası - TurkishWIN Learning Circle
Geleceğin İş Dünyası - TurkishWIN Learning CircleNovida Global
 
BT Günlüğü Dergisi Ocak - Şubat 2017
BT Günlüğü Dergisi Ocak - Şubat 2017BT Günlüğü Dergisi Ocak - Şubat 2017
BT Günlüğü Dergisi Ocak - Şubat 2017Eylül Medya
 
BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016
BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016 BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016
BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016 Eylül Medya
 
TinkData RPA Presentation
TinkData RPA PresentationTinkData RPA Presentation
TinkData RPA Presentationbettle bettle
 
Vision 2021 içerisinde teknoloji üreticilerinin, yönetim danışmanlarının ve k...
Vision 2021 içerisinde teknoloji üreticilerinin, yönetim danışmanlarının ve k...Vision 2021 içerisinde teknoloji üreticilerinin, yönetim danışmanlarının ve k...
Vision 2021 içerisinde teknoloji üreticilerinin, yönetim danışmanlarının ve k...Eylül Medya
 
İşin gelecegi üzerine sohbet...
İşin gelecegi üzerine sohbet...İşin gelecegi üzerine sohbet...
İşin gelecegi üzerine sohbet...Ufuk Tarhan
 
BT Günlüğü Nisan 2021 Dergisi
BT Günlüğü Nisan 2021 Dergisi BT Günlüğü Nisan 2021 Dergisi
BT Günlüğü Nisan 2021 Dergisi Eylül Medya
 
Me capabilities 2012 tur
Me capabilities 2012 turMe capabilities 2012 tur
Me capabilities 2012 turMurat Şanlı
 
BT Günlüğü Ekim 2016
BT Günlüğü Ekim 2016BT Günlüğü Ekim 2016
BT Günlüğü Ekim 2016Eylül Medya
 

Mais procurados (9)

Geleceğin İş Dünyası - TurkishWIN Learning Circle
Geleceğin İş Dünyası - TurkishWIN Learning CircleGeleceğin İş Dünyası - TurkishWIN Learning Circle
Geleceğin İş Dünyası - TurkishWIN Learning Circle
 
BT Günlüğü Dergisi Ocak - Şubat 2017
BT Günlüğü Dergisi Ocak - Şubat 2017BT Günlüğü Dergisi Ocak - Şubat 2017
BT Günlüğü Dergisi Ocak - Şubat 2017
 
BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016
BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016 BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016
BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016
 
TinkData RPA Presentation
TinkData RPA PresentationTinkData RPA Presentation
TinkData RPA Presentation
 
Vision 2021 içerisinde teknoloji üreticilerinin, yönetim danışmanlarının ve k...
Vision 2021 içerisinde teknoloji üreticilerinin, yönetim danışmanlarının ve k...Vision 2021 içerisinde teknoloji üreticilerinin, yönetim danışmanlarının ve k...
Vision 2021 içerisinde teknoloji üreticilerinin, yönetim danışmanlarının ve k...
 
İşin gelecegi üzerine sohbet...
İşin gelecegi üzerine sohbet...İşin gelecegi üzerine sohbet...
İşin gelecegi üzerine sohbet...
 
BT Günlüğü Nisan 2021 Dergisi
BT Günlüğü Nisan 2021 Dergisi BT Günlüğü Nisan 2021 Dergisi
BT Günlüğü Nisan 2021 Dergisi
 
Me capabilities 2012 tur
Me capabilities 2012 turMe capabilities 2012 tur
Me capabilities 2012 tur
 
BT Günlüğü Ekim 2016
BT Günlüğü Ekim 2016BT Günlüğü Ekim 2016
BT Günlüğü Ekim 2016
 

Semelhante a Yaşayan Dönüşüm

Mehmet Gözetlik Kurumsal Eğitim İçerikleri
Mehmet Gözetlik Kurumsal Eğitim İçerikleriMehmet Gözetlik Kurumsal Eğitim İçerikleri
Mehmet Gözetlik Kurumsal Eğitim İçerikleriMehmet Gozetlik
 
Hizmet Sektörü Özellikleri & Sınıflandırılması
Hizmet Sektörü Özellikleri & SınıflandırılmasıHizmet Sektörü Özellikleri & Sınıflandırılması
Hizmet Sektörü Özellikleri & SınıflandırılmasıMustafa TOPALOĞLU
 
Sosyal Medya Trendleri 2017
Sosyal Medya Trendleri 2017Sosyal Medya Trendleri 2017
Sosyal Medya Trendleri 2017BoomSocial
 
CVyolla.com - Ekonometri
CVyolla.com - Ekonometri CVyolla.com - Ekonometri
CVyolla.com - Ekonometri CV Yolla
 
Sektörel Bakişla İleti̇şi̇m -1- YENİ NESİL MEDYA PLANLAMASI - 2- E-TİCARETTE ...
Sektörel Bakişla İleti̇şi̇m -1- YENİ NESİL MEDYA PLANLAMASI - 2- E-TİCARETTE ...Sektörel Bakişla İleti̇şi̇m -1- YENİ NESİL MEDYA PLANLAMASI - 2- E-TİCARETTE ...
Sektörel Bakişla İleti̇şi̇m -1- YENİ NESİL MEDYA PLANLAMASI - 2- E-TİCARETTE ...salihand
 
Mobil Uygulama Pazarında Televizyon ve Sinema Entegrasyonu
Mobil Uygulama Pazarında Televizyon ve Sinema EntegrasyonuMobil Uygulama Pazarında Televizyon ve Sinema Entegrasyonu
Mobil Uygulama Pazarında Televizyon ve Sinema EntegrasyonuGozde Serimer
 
KocSistem | E-Bulten Haziran 2016
KocSistem | E-Bulten Haziran 2016KocSistem | E-Bulten Haziran 2016
KocSistem | E-Bulten Haziran 2016KocSistem_
 
Pandemiden sonra
Pandemiden sonraPandemiden sonra
Pandemiden sonragarbak
 
E-Ticaret’in Geleceğini Etkileyecek 7 İş Modeli
E-Ticaret’in Geleceğini Etkileyecek 7 İş ModeliE-Ticaret’in Geleceğini Etkileyecek 7 İş Modeli
E-Ticaret’in Geleceğini Etkileyecek 7 İş ModeliOlcay Kük
 
Pozitron Insights: Türkiye'nin Dijital Cüzdan Haritası
Pozitron Insights: Türkiye'nin Dijital Cüzdan HaritasıPozitron Insights: Türkiye'nin Dijital Cüzdan Haritası
Pozitron Insights: Türkiye'nin Dijital Cüzdan HaritasıMonitise MEA
 
Dijital Geleceğin Ticari Modelleri ve Potansiyel Servisler
Dijital Geleceğin Ticari Modelleri ve Potansiyel ServislerDijital Geleceğin Ticari Modelleri ve Potansiyel Servisler
Dijital Geleceğin Ticari Modelleri ve Potansiyel ServislerBilal Kabaklı
 
Windows Azure ile Cloud Computing Uygulamaları - 2
Windows Azure ile Cloud Computing Uygulamaları - 2Windows Azure ile Cloud Computing Uygulamaları - 2
Windows Azure ile Cloud Computing Uygulamaları - 2İbrahim ATAY
 
Türk tüketicisinin dijital dönüşümü
Türk tüketicisinin dijital dönüşümüTürk tüketicisinin dijital dönüşümü
Türk tüketicisinin dijital dönüşümüMarketing Türkiye
 
5 Temel Dijital Pazarlama Trendi
5 Temel Dijital Pazarlama Trendi5 Temel Dijital Pazarlama Trendi
5 Temel Dijital Pazarlama Trendiİrem Akçay
 
Next Step YapıKredi
Next Step YapıKrediNext Step YapıKredi
Next Step YapıKrediMustafa Kuğu
 
Yeni Medya, Nesnelerin İnterneti ve Pazarlamanın Geleceği
Yeni Medya, Nesnelerin İnterneti ve Pazarlamanın GeleceğiYeni Medya, Nesnelerin İnterneti ve Pazarlamanın Geleceği
Yeni Medya, Nesnelerin İnterneti ve Pazarlamanın GeleceğiYiğit Kalafatoğlu
 
2021 Yıllık Multi Araştırması
2021 Yıllık Multi Araştırması 2021 Yıllık Multi Araştırması
2021 Yıllık Multi Araştırması Multi Turkey
 
[TR] trendwatching.com’s SERVILE BRANDS
[TR] trendwatching.com’s SERVILE BRANDS[TR] trendwatching.com’s SERVILE BRANDS
[TR] trendwatching.com’s SERVILE BRANDSTrendWatching
 
İnterpromedya Sunum 2014
İnterpromedya Sunum 2014İnterpromedya Sunum 2014
İnterpromedya Sunum 2014Mustafa Kuğu
 

Semelhante a Yaşayan Dönüşüm (20)

Mehmet Gözetlik Kurumsal Eğitim İçerikleri
Mehmet Gözetlik Kurumsal Eğitim İçerikleriMehmet Gözetlik Kurumsal Eğitim İçerikleri
Mehmet Gözetlik Kurumsal Eğitim İçerikleri
 
Hizmet Sektörü Özellikleri & Sınıflandırılması
Hizmet Sektörü Özellikleri & SınıflandırılmasıHizmet Sektörü Özellikleri & Sınıflandırılması
Hizmet Sektörü Özellikleri & Sınıflandırılması
 
Sosyal Medya Trendleri 2017
Sosyal Medya Trendleri 2017Sosyal Medya Trendleri 2017
Sosyal Medya Trendleri 2017
 
CVyolla.com - Ekonometri
CVyolla.com - Ekonometri CVyolla.com - Ekonometri
CVyolla.com - Ekonometri
 
Sektörel Bakişla İleti̇şi̇m -1- YENİ NESİL MEDYA PLANLAMASI - 2- E-TİCARETTE ...
Sektörel Bakişla İleti̇şi̇m -1- YENİ NESİL MEDYA PLANLAMASI - 2- E-TİCARETTE ...Sektörel Bakişla İleti̇şi̇m -1- YENİ NESİL MEDYA PLANLAMASI - 2- E-TİCARETTE ...
Sektörel Bakişla İleti̇şi̇m -1- YENİ NESİL MEDYA PLANLAMASI - 2- E-TİCARETTE ...
 
Mobil Uygulama Pazarında Televizyon ve Sinema Entegrasyonu
Mobil Uygulama Pazarında Televizyon ve Sinema EntegrasyonuMobil Uygulama Pazarında Televizyon ve Sinema Entegrasyonu
Mobil Uygulama Pazarında Televizyon ve Sinema Entegrasyonu
 
KocSistem | E-Bulten Haziran 2016
KocSistem | E-Bulten Haziran 2016KocSistem | E-Bulten Haziran 2016
KocSistem | E-Bulten Haziran 2016
 
Pandemiden sonra
Pandemiden sonraPandemiden sonra
Pandemiden sonra
 
E-Ticaret’in Geleceğini Etkileyecek 7 İş Modeli
E-Ticaret’in Geleceğini Etkileyecek 7 İş ModeliE-Ticaret’in Geleceğini Etkileyecek 7 İş Modeli
E-Ticaret’in Geleceğini Etkileyecek 7 İş Modeli
 
Pozitron Insights: Türkiye'nin Dijital Cüzdan Haritası
Pozitron Insights: Türkiye'nin Dijital Cüzdan HaritasıPozitron Insights: Türkiye'nin Dijital Cüzdan Haritası
Pozitron Insights: Türkiye'nin Dijital Cüzdan Haritası
 
Dijital Geleceğin Ticari Modelleri ve Potansiyel Servisler
Dijital Geleceğin Ticari Modelleri ve Potansiyel ServislerDijital Geleceğin Ticari Modelleri ve Potansiyel Servisler
Dijital Geleceğin Ticari Modelleri ve Potansiyel Servisler
 
Windows Azure ile Cloud Computing Uygulamaları - 2
Windows Azure ile Cloud Computing Uygulamaları - 2Windows Azure ile Cloud Computing Uygulamaları - 2
Windows Azure ile Cloud Computing Uygulamaları - 2
 
Türk tüketicisinin dijital dönüşümü
Türk tüketicisinin dijital dönüşümüTürk tüketicisinin dijital dönüşümü
Türk tüketicisinin dijital dönüşümü
 
5 Temel Dijital Pazarlama Trendi
5 Temel Dijital Pazarlama Trendi5 Temel Dijital Pazarlama Trendi
5 Temel Dijital Pazarlama Trendi
 
Next Step YapıKredi
Next Step YapıKrediNext Step YapıKredi
Next Step YapıKredi
 
Yeni Medya, Nesnelerin İnterneti ve Pazarlamanın Geleceği
Yeni Medya, Nesnelerin İnterneti ve Pazarlamanın GeleceğiYeni Medya, Nesnelerin İnterneti ve Pazarlamanın Geleceği
Yeni Medya, Nesnelerin İnterneti ve Pazarlamanın Geleceği
 
2021 Yıllık Multi Araştırması
2021 Yıllık Multi Araştırması 2021 Yıllık Multi Araştırması
2021 Yıllık Multi Araştırması
 
[TR] trendwatching.com’s SERVILE BRANDS
[TR] trendwatching.com’s SERVILE BRANDS[TR] trendwatching.com’s SERVILE BRANDS
[TR] trendwatching.com’s SERVILE BRANDS
 
İnterpromedya Sunum 2014
İnterpromedya Sunum 2014İnterpromedya Sunum 2014
İnterpromedya Sunum 2014
 
Step To City
Step To CityStep To City
Step To City
 

Mais de Accenture Middle East

Unfolding the next growth chapter in the Middle East
Unfolding the next growth chapter in the Middle East Unfolding the next growth chapter in the Middle East
Unfolding the next growth chapter in the Middle East Accenture Middle East
 
The Role of the CFO in Response to the COVID-19 Crisis
The Role of the CFO in Response to the COVID-19 CrisisThe Role of the CFO in Response to the COVID-19 Crisis
The Role of the CFO in Response to the COVID-19 CrisisAccenture Middle East
 
Fjord Trends 2020 COVID-19 Presentation
Fjord Trends 2020 COVID-19 PresentationFjord Trends 2020 COVID-19 Presentation
Fjord Trends 2020 COVID-19 PresentationAccenture Middle East
 
Accenture Middle East Innovation Maturity Index
Accenture Middle East Innovation Maturity IndexAccenture Middle East Innovation Maturity Index
Accenture Middle East Innovation Maturity IndexAccenture Middle East
 
Accenture IWD 2018 Araştırması - Türkiye Sonuçları
Accenture IWD 2018 Araştırması - Türkiye SonuçlarıAccenture IWD 2018 Araştırması - Türkiye Sonuçları
Accenture IWD 2018 Araştırması - Türkiye SonuçlarıAccenture Middle East
 
Harvard Business Review Leading The Digital Era
Harvard Business Review Leading The Digital EraHarvard Business Review Leading The Digital Era
Harvard Business Review Leading The Digital EraAccenture Middle East
 
Accenture Dijital Tüketici Eğilimleri Araştırması
Accenture Dijital Tüketici Eğilimleri Araştırması Accenture Dijital Tüketici Eğilimleri Araştırması
Accenture Dijital Tüketici Eğilimleri Araştırması Accenture Middle East
 
Kesintisiz Perakende Türkiye Araştırması 2015
Kesintisiz Perakende Türkiye Araştırması 2015Kesintisiz Perakende Türkiye Araştırması 2015
Kesintisiz Perakende Türkiye Araştırması 2015Accenture Middle East
 

Mais de Accenture Middle East (20)

Unfolding the next growth chapter in the Middle East
Unfolding the next growth chapter in the Middle East Unfolding the next growth chapter in the Middle East
Unfolding the next growth chapter in the Middle East
 
The Role of the CFO in Response to the COVID-19 Crisis
The Role of the CFO in Response to the COVID-19 CrisisThe Role of the CFO in Response to the COVID-19 Crisis
The Role of the CFO in Response to the COVID-19 Crisis
 
Systems Resilience
Systems ResilienceSystems Resilience
Systems Resilience
 
Fjord Trends 2020 COVID-19 Presentation
Fjord Trends 2020 COVID-19 PresentationFjord Trends 2020 COVID-19 Presentation
Fjord Trends 2020 COVID-19 Presentation
 
Travel Technology Vision 2019
Travel Technology Vision 2019Travel Technology Vision 2019
Travel Technology Vision 2019
 
Accenture Middle East Innovation Maturity Index
Accenture Middle East Innovation Maturity IndexAccenture Middle East Innovation Maturity Index
Accenture Middle East Innovation Maturity Index
 
Innovation Maturity Index 2018
Innovation Maturity Index 2018Innovation Maturity Index 2018
Innovation Maturity Index 2018
 
Fjord Trends 2019
Fjord Trends 2019 Fjord Trends 2019
Fjord Trends 2019
 
Accenture Overview
Accenture Overview Accenture Overview
Accenture Overview
 
Tech Vision 2019
Tech Vision 2019Tech Vision 2019
Tech Vision 2019
 
Teknoloji Vizyonu 2018
Teknoloji Vizyonu 2018Teknoloji Vizyonu 2018
Teknoloji Vizyonu 2018
 
Accenture IWD 2018 Araştırması - Türkiye Sonuçları
Accenture IWD 2018 Araştırması - Türkiye SonuçlarıAccenture IWD 2018 Araştırması - Türkiye Sonuçları
Accenture IWD 2018 Araştırması - Türkiye Sonuçları
 
CEO'nun Yeni Dijital Ajandası
CEO'nun Yeni Dijital AjandasıCEO'nun Yeni Dijital Ajandası
CEO'nun Yeni Dijital Ajandası
 
Digital Fragmentation
Digital Fragmentation Digital Fragmentation
Digital Fragmentation
 
Harvard Business Review Leading The Digital Era
Harvard Business Review Leading The Digital EraHarvard Business Review Leading The Digital Era
Harvard Business Review Leading The Digital Era
 
Accenture Tech Vision 2017
Accenture Tech Vision 2017Accenture Tech Vision 2017
Accenture Tech Vision 2017
 
Accenture Dijital Tüketici Eğilimleri Araştırması
Accenture Dijital Tüketici Eğilimleri Araştırması Accenture Dijital Tüketici Eğilimleri Araştırması
Accenture Dijital Tüketici Eğilimleri Araştırması
 
Fjord Living Services
Fjord Living ServicesFjord Living Services
Fjord Living Services
 
Kesintisiz Perakende Türkiye Araştırması 2015
Kesintisiz Perakende Türkiye Araştırması 2015Kesintisiz Perakende Türkiye Araştırması 2015
Kesintisiz Perakende Türkiye Araştırması 2015
 
Accenture Technology Vision 2015
Accenture Technology Vision 2015Accenture Technology Vision 2015
Accenture Technology Vision 2015
 

Yaşayan Dönüşüm

  • 2.
  • 3. YAŞAYAN SERVISLER ÇAĞI SAYFA 2 ÖRNEK UYGULAMALAR SAYFA 12 YAŞAYAN SERVISLER HAYATIMIZI NASIL ETKİLEYECEK? SAYFA 16 FİKİRLER KAPIŞSIN! SAYFA 26 MÜŞTERI BEKLENTILERI AKIŞKANLAŞTI SAYFA 30 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ Yaşayan Dönüşüm 1 Teknolojideki gelişim ve dijitalin tüm iş yapış biçimlerini değiştirdiği ve tüm sek- törlerin dijital dönüşümle karşı karşıya kaldığı bir dönemde yaşıyoruz. Böyle bir ortamda, Accenture Interactive’in tasarım ve inovasyon şirketi Fjord, toplum ve iş dünyasını etkileyen dijital dönüşümü üç aşamada ele alıyor: birinci ve ikinci aşa- malar olan internet ve mobilite’nin ardından üçüncü aşamaya, ’Yaşayan Servisler“ adını veriyor. ‘Yaşayan Servisler’, karşımıza birbiriyle bağlantılı cihaz ve ağlar üzerinden akan, tüketici davranışlarına ve beklentilerine göre öğrenebilen, değişebilen ve ilerleyen dijital hizmet ve uygulamalar olarak çıkıyor. Giyilebilir cihazlar küçük ve kablosuz programlama yapabilen akıllı cihazlar ve benzeri bir çok yeni teknoloji “Yaşayan Servisler”in öncelikli bileşenleri olarak karşımıza çıkıyor. ‘Yaşayan Servisler’ olarak nitelendirdiğimiz ve sağlıktan, ev hayatımıza, seya- hatlerimizden alışverişlerimize, finansal yaşantımıza kadar birçok alanımıza etki edecek bu hizmetlerin ortaya çıkışının sadece her şeyin dijitalleşmesi ile değil, aynı zamanda tüketici beklentilerindeki hızlı değişim ve ‘akışkan deneyimler’ ile olduğu- nu da belirtmekte fayda var. Tüketiciler, bugün kendilerini bir marka ile özdeşleştirdiklerinde; örneğin bir havayolu şirketi veya banka deneyimlerini sadece diğer şirketler ile değil aynı zamanda UBER vb. ortak araç kullanımı sağlayan servis sağlayıcı şirketler ile de karşılaştırıyor. Havayolu ve bankada yaşadığı kesintisiz ve görünmez ödeme de- neyiminden yola çıkarak, diğer endüstrilerde tecrübe ettiği ödeme deneyimleri- nin de benzer şekilde olmasını bekliyor. Deneyim ile ilgili algının farklı endüstriler arasında bu şekilde taşınmasına ‘akışkan beklentiler’ diyoruz. Fjord olarak yeni yayınladığımız “Era of Living Services” raporu da gerçek zamanlı olarak kendi kendine öğrenebilen ve kendini adapte edebilen ‘Yaşayan Servisler’in tüketicilerin, çalışanların, hastaların ve vatandaşların değişen taleplerini karşılayacağı bir döneme işaret ediyor. Rapor, aynı zamanda organizasyonların yakın dönemde ‘Nesnelerin İnterneti’nin yakınsanmasıyla yeni bir dönüştürücü dijital servis aşaması oluşturacağının altını çiziyor. Böylece tüketici beklentilerinin de artarak, ‘Yaşayan Servisler’in her bir endüstride değişikliğe neden olacağını ve markalara gelişim ve farklılaşma alanlarında büyük fırsatlar sunacağını ortaya koyuyor. Bu sayede bugünün firmaları tarafından kitlesel tüketime göre genel ve durağan bir şekilde oluşturulan hizmetlerin radikal bir şekilde değişmesi de söz konusu olacak. Tabii ki tüm bu değişimlerin bir anda olmasını beklemiyoruz. Tüketici ter- cihlerine göre adapte olan ve değişen akıllı hizmetler konsepti yeni olmasa da ‘Yaşayan Servisler’ konseptinin markalar tarafından yaratıcı seviyede kullanılması henüz yeni yeni mümkün olabiliyor. Önümüzdeki dönemde ‘Yaşayan Servisler’in tasarımları ve markaları derinden etkileyerek özel ve kamusal sektörde yeni rekabet alanları yaratacağını öngörü- yoruz. Ortaya çıkan bu yeni alanların yaratacağı dinamikler, organizasyonların yapılarını ve iş yapma biçimlerini, tıpkı internet ve mobil hizmetlerin hayatımıza girdiği dönemdeki gibi, yeniden yapılanmalarına neden olacak. Şirketler ve pa- zarlama profesyonelleri verinin daha etkili kullanımı ve analitik araçları sayesinde tüketicilerini daha iyi anlayacak; farklı kaynak, deneyim ve durumlardaki, ürün, hizmet ve bilgileri bir araya getirerek esnek platformlara ve teknolojilere sahip olabilecekler. Bu sayede, servis yaklaşımı ve müşteri deneyimini ön planda tuta- rak, “Yaşayan Servisler” konseptini müşterinin günlük yaşantısına etkili bir şekilde yansıtabilecekler. Harvard Business Review Türkiye ile gerçekleştirdiğimiz “Yaşayan Dönüşüm” çalışmasından büyük heyecan duyuyor ve keyifle okumanızı diliyorum. Tolga Ulutaş Accenture Türkiye Genel Müdürü
  • 5. 20 yıl sonra bankacılık nasıl olacak? Evlerimize yönelik hizmet veren tedarikçileri nasıl yöneteceğiz? İş yaşamımızı nasıl yönlendireceğiz? YAŞAYAN SERVISLER ÇAĞI Nesnelerin İnterneti kavramını mutlaka duymuşsunuzdur ancak markalar ve işletmeler bu gelişmelerden nasıl yararlanacak? Örneğin sağlık hizmetleri, ulaştırma, sigortacılık, kamu hizmetleri ve güvenlik şirketleri neredeyse tamamen dijital hâle gelen bir dünyada, biz müşterilerin her geçen gün daha da likitleşen taleplerini ve beklentilerini nasıl karşılayacaklar? Bu ve daha birçok sorunun cevabı, Accenture Interactive’in bir bölümü olan tasarım ve inovasyon danışmanlık şirketi Fjord’un günlük yaşamımızın geleceğine dair hazırladığı raporunda detaylı biçimde ele alınıyor. Rapor, petrol şirketlerinden perakendecilere birçok işletmenin nasıl yeni müşteri hizmet türleri ve çalışma biçimleri oluşturacakları konusunda ufuk açıcı bir bakış açısı ortaya koyuyor.
  • 6. Yaşayan Dönüşüm 4 YAŞAYAN SERVISLER: HER ŞEYİN DİJİTALLEŞMESİNDE BİR SONRAKİ EVRE adlı raporda şirketlerin Yaşayan Servisler hizmetleri tasarlamak için Nesnelerin İnterneti yaklaşımını nasıl kullanabilecekleri ele alınıyor. Yaşayan Servisler hizmetleri tüketicilerin sürekli değişen ihtiyaçlarını ve durumlarını tahmin etme ve bunlara yanıt verme üzerine kurulu bir bakış açısı. Diğer bir deyişle bu hizmetler, her bir birey için bu kişilerin konumları ve yaptıkları şeyler özelinde değişebilen ve kişiselleştirilebilen bir yapıya sahip oluyor. Rapor, önümüzdeki 20 yıl içerisinde herkese uygun olabilecek tek bir hizmet yapısından kişiselleştirilmiş hizmet yapısına yönelik bir dönüşüm gerçekleşeceği tahmininde bulunuyor ve müşteriler ile hizmet sağlayıcılar arasındaki ilişkinin devrimsel bir biçimde değişeceğini öngörüyor. Benzer bir devrimsel değişim iş dünyasında da yaşanacak. Bizlerin davranışlarını ve tercihlerini öğrenebilme becerisine sahip olan üst seviye analitiğin de dahil olduğu bir dizi akıllı teknolojiden güç alan Yaşayan Servisler, bizimle konuşacak, bizi tanıyor olacak, bizi eğlendirecek, bize yardımcı olacak ve bizi koruyacak. Daha da önemlisi bu hizmetler, marka ile ilişkilerin tüketici tarafından kontrol edilmesine ve kişisel verilerimizin kullanımı ve güvenliği konusunda kendi kararlarımızı kendimizin almasına imkan sağlayacak. YAŞAYAN SERVISLER çağı, tüketicilere ve iş dünyasına yönelik teknolojileri, verileri, ürün tasarımı ve kullanıcı deneyimini (UX) bulut bilişimi ve tüketici davranışlarını kapsayan, pazar trendlerinin tahminini ve analizlerini temel alıyor. Ayrıca raporda Yaşayan Servisler konseptine yönelik gerçekleşmiş ve erken dönem örnekler de sergilenerek bu tür gelişmelerin çeşitli sektörlerde ve günlük hayatımızın farklı alanlarında nasıl gelişeceği ve kullanım alanı bulabileceği tartışılıyor. Fjord, bu gelişmelerin bütününe Yaşayan Servisler demeyi tercih ediyor çünkü bu yaklaşım, Nesnelerin İnterneti dünyasına ruh kazandırıyor. Fjord, bu raporunda Yaşayan Servisler’in kültürel ve ticari eğilimleri nasıl daha da geniş bir alana yayacağını ve bunların iş dünyasını ve toplumu ne yönde etkileyeceklerini detaylı biçimde inceliyor. Rapor, ayrıca Yaşayan Servisler’in en belirgin biçimde etki edeceği altı alana da ışık tutuyor: 1. Evlerimiz: Bir dizi akıllı cihazın bir arada hareket ederek hayatımızı nasıl yöneteceğini, ailemizi ve bütçemizi nasıl koruyabileceklerini ortaya koyuyor. 2. Vücudumuz: Her geçen gün popülaritesi daha da artan akıllı ve giyilebilir cihazlar tüm vücudumuzu yönettiğimiz, sağlığımızı kesintisiz, an be an izlediğimiz, önleyici ve kişiye özel tedavilere giden yolculuğun henüz başlangıcını oluşturuyor. 3. Mali durumumuz: Bankalar ve sigorta şirketleri başta olmak üzere tüm finansal kuruluşlar her gün karşı karşıya kaldığımız durumlara yönelik karar verme sürecimizde bize sürekli ve doğru zamanlarda destek olarak hayatımızda daha yardımcı bir rol üstlenebilecekler.
  • 7. 4. Seyahatin geleceği: Akıllı, sürücüsüz otomobiller veya bağlantıda olan trenler sayesinde hayatımızın dijital boyutunu ve bu boyutu oluşturan Yaşayan Servisler’i sürekli yanımızda taşıyabileceğiz. 5. İş hayatımız: İşverenlerimizin, bizlerin üzerindeki iş yükünü yönetmesi ve düzenlemesi sürecini kişisel yetkinliklerimiz ve gerçek zamanlı uğraşılarımız özelinde planlaması ve yönetmesi söz konusu olabilecek. 6. Alışveriş deneyimimiz: Perakendeciler, eski tip müşteri hizmeti yaklaşımının dijital bir versiyonunu hayata geçirecekler, hayatımızın içine ve tercihlerimize çok daha derinlemesine nüfuz edebilecekler. YAŞAYAN SERVISLER DÜNYAMIZI NASIL DÖNÜŞTÜRECEK? Yaşayan Servisler’in şekillendirdiği dünyada şirketleri ve markaları bir evrim süreci bekliyor. 1. KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ ANCAK YAYGIN ÖLÇEKTE SUNULABİLEN HİZMETLER Önümüzdeki 20 yıl içerisinde jenerik, herkese uygun ve herkes için kullanılabilir olan ürün ve hizmetlerden uzaklaştığımızı ve tüketicilerin bireysel ihtiyaçlarına yönelik olarak düzenlenen ve kurgulanan, yüksek oranda, kişiselleştirilmiş hizmetler dünyasının kapılarını araladığımız bir dönem yaşayacağız. Bu kişiselleştirilmiş hizmetler, ihtiyaçlarımıza yanıt verebilmek için gerçek zamanlı olarak değişme ve gelişmelere yanıt verebilme becerisine ve yetkinliğine sahip olacak. Yaşayan Servisler kitlesel özelleştirme prensiplerinin hayata geçmesine imkan sağlayacak. İnovatif şirketler bir yandan ölçek ekonomisinden faydalanırken diğer yandan da özel teklifler sunma şansı yakalayacak. Bu açıdan bakıldığında Yaşayan Servisler markalar ile tüketiciler arasındaki ilişkiyi kökten değiştirecek. Yeni hizmetler geliştirirken yola çıkılan başlangıç noktası artık “net olarak
  • 8. Yaşayan Dönüşüm 6 tanımlanmış hizmetimizi nasıl daha fazla kârla satabiliriz?” sorusu olmayacak. Bunun yerine hizmet sağlayıcılar, “tüketicilerin hayatlarını nasıl daha fazla geliştirebiliriz?” sorusundan yola çıkacaklar. Bu yaklaşımla birlikte, 100 yıl öncesinde varlıklı kişilerin evlerinde veya büyük mağazalarda görülen “kişiye özel hizmet” biçimine geri döneceğiz. Yalnız bu dönemde teknolojinin ve akıllı cihazların son derece yaygın olması nedeniyle bu tür bir özel hizmet yaklaşımı çok daha demokratik biçimde sunulacak ve tüketilecek. Yani daha fazla kişi bunlardan yararlanabilecek. 2. İŞLETMELER TOPYEKÜN BİR YAPISAL DEĞİŞİM YAŞAYACAK Büyük ölçekli ve kitlesel özelleştirmelerin yükselişi, sizi her an her noktada daha iyi yapmayı vaat eden kişisel organizasyon markaları (örneğin Evernote) ve müşterilerinin uygulamalarını daha etkili kullanmalarına yardımcı olmayı vaat eden bir araya getirici platformlar (Örneğin If This Then That) gibi iş modellerinin işi eskisi kadar kolay olmayacak. Benzer şirketler, Amazon ve Google gibi devler, iş modellerinin merkezine müşteri hizmetlerini ve müşterilerin ihtiyaçlarını önceden belirleyebilme yeteneklerini koyuyor ve buna odaklanıyor. Google’ın tahmine dayalı tavsiye hizmetleri Google Now veya Amazon’un tahmine dayalı öneri ve gönderi hizmetleri bunlara örnek olarak verilebilir. Yaklaşımlar belirli müşteri beklentileri üzerine kurgulanan kitlesel ürünleri sunmaya dayalı olan işi modelleri ve kurumsal yapılar için geniş alana yayılan ve kitlesel özelleştirme özelliği içeren iş modelleri oldukça büyük bir tehdit oluşturuyor. Fjord’un raporunda şirketlerin kurumsal yapıları ve stratejilerini nasıl yeniden biçimlendirebilecekleri ve böylelikle Yaşayan Servisler bakış açısını benimseyebilecekleri konusunda detaylı bir yol haritası ve tavsiyeler bulunuyor. Söz konusu zorluklar ve tehditler arasında sürekli tasarım yapmayı benimseyebilmek, kitlesel pazarlamayı yeniden tanımlamak ve farklı bağlamsal durumlara ve değişen tüketici ihtiyaçlarına gerçek zamanlı tepki verebilen hizmetler oluşturabilmek için, verileri doğru biçimde yönetebilmek ve uygulayabilmek sayılabilir. Fjord, sonuç olarak bütün şirketlerin müşterilerin vazgeçemeyeceği hizmetler sunmak durumunda kalacağını, aksi takdirde daha iyi ve
  • 9. Yaşayan Dönüşüm 7 daha hızlı alternatiflerin bu şirketleri devre dışı bırakabileceğini öngörüyor. 3. EVRENSEL HİZMET SAĞLAYICILARI BULUN Yaşayan Servisler, geleneksel pazarlar ve sektörler arasındaki sınırların belirsizleşmesine zemin hazırlayacak. Yerleşik markalar, Yaşayan Servisler’in kendi geleneksel oyun alanları dışında ortaya koyabileceği ticari fırsatlardan yararlanmak için bir yarış içerisine girecek. Süpermarketlerin, örneğin finansal hizmetler gibi bazı geleneksel alanları dışında kalan faaliyetlere girdiğini perakende sektöründe gözlemlemiştik. Fjord’a göre buna benzer biçimde birçok farklı şirket, start-up’ların oluşturacağı teknolojileri ve yeni fikirleri kullanarak tüketicilerle yeni ve farklı ilişkiler kurma şansı bulacak. Bu yaklaşım, tüketiciler ile yaşamlarının birçok farklı alanında etkileşim sağlayacak hizmetlerden oluşan bir ekosistem kurma çabasında olan Google ve Amazon gibi birçok şirket tarafından hayata geçirildi bile. Teknoloji dünyasının içinden gelmeyen, köklü ve yerleşik şirketler de artık bu yolu izliyor: Markasını spor ve yaşam tarzına yönelik kurgulamış olan Nike’nin giyilebilir fitness teknolojilerine girmiş olması çok da şaşırtıcı gelmiyor. Nike, FuelBand adlı fitness aktiviteleri izleyicisi ve Nike+ adlı spor saati ile odağını donanım sağlamaktan çıkarıp hizmet temelli bir yazılım sağlamaya doğru genişletiyor. (Nike’nin Fuel ile birlikte üçüncü parti cihazlara da açılacağını düşünüyoruz.) 4. MARKALAR SÜPER YAYGIN VEYA ATOMİZE HALE GELECEK Dijital çağ öncesindeki dönemde markalar, onları görmeyi beklediğiniz, sabit yerlerde ortaya çıkar ve gelişirdi. Dijital çağ ve akıllı mobil cihazlar sayesinde markalar, çok daha çeşitli ve farklı koşullarda bize ulaşma şansı buluyor. Yaşayan Servisler yaratma süreci, bu gelişmeleri ileriye yönelik adım atmak için bir fırsat olarak görüyor. Markalar daha da fazla oranda kendi geleneksel alanlarının dışına çıkacak ve diğer markalar veya hizmetlerle iç içe geçecek. Bu evrimi anlamak için Google Maps ve Twitter gibi uygulamaların üçüncü parti siteler ve uygulamalarda nasıl vazgeçilmez birer bileşen haline geldiğine bakmak yeterlidir. Her geçen gün daha fazla marka müşterilere yönelik yeni yaklaşımları hayata geçirmeye çalıştıkça, bu markaları temsil eden hizmetlerin müşterilerin gereksinimlerine cevap verebilecekleri noktalarda, doğru zamanda ve doğru bağlamda ortaya çıkmaları ve hayata geçmeleri büyük önem teşkil eder. Bir tren bileti alırken, market alışverişi yaparken, bir emlak komisyoncusu ile müzakere ederken veya arabanızda yol alırken, banka markanızın karşınıza çıkması olasılığı yüksek olacaktır. Atomizasyon konsepti markaların kolay kabullenebileceği bir yaklaşım değildir, çünkü marka deneyimi üzerindeki kontrolden biraz taviz vermeyi ve müşterilere daha fazla fayda oluşturabilmek için hizmetlerinizin bir kısmını üçüncü partiler ile paylaşabilme bilincini gerektirir.
  • 10. Yaşayan Dönüşüm 8 Yine de tüketiciler içeriği ve bilgiyi tüketme yaklaşımlarında çok daha fazla geçişkenlik gösterdikleri için atomizasyon bir sonraki kaçınılmaz trend haline gelebilir. YAŞAYAN SERVISLER TOPLUMU VE YAŞAM BİÇİMİMİZİ NASIL ETKİLEYECEK? 1. KARARLAR VE TEŞHİSLER ÇOK DAHA KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ VE DOĞRU OLACAK Yaşayan Servisler, birçok farklı senaryoya yönelik olarak, günlük seçimlerimizi yapma biçimimizi radikal biçimde yeniden ele almamıza neden olacak. Karar verme tarzımız, ortalama yaklaşımlardan çıkacak ve kişiselleştirilmiş, gerçek zamanlı bilginin istediğimizde ve ihtiyaç duyduğumuzda sağlandığı bir yapıya doğru evrilecek. Nesnelere ve ortama entegre edilen akıllı sensörlerin son derece yaygın hale gelmesi vücudumuzda, evlerimizde, yollarda, araçlarımızda ve işimizde neler olup bittiğine yönelik bizlere çok daha anlık, net ve doğru bilgiler sağlayacak. Bu gelişmeler bireylerin ve profesyonellerin gerçek zamanlı ve özel ihtiyaçları dikkate alarak daha doğru kararlar vermelerine imkan sağlamakla kalmayacak, olan sorunlara yönelik reaktif çözümlerden çıkıp çok daha proaktif ve önlemeye yönelik çözümlere doğru evrildiğimiz bir dönemin de kapılarını açacak. Bu gelişmelerin etkilerinin en somut biçimde görüleceği yerlerin başında, sağlık ve sağlıklı yaşam alanı geliyor. Bu alanlarda popülasyonu temel alan teşhis ve tedavilerden çıkılıp hastanın kişisel psikolojisini ve durumunu temel alan bir yapıya geçilecek. Kişiselleştirilmiş, gerçek zamanlı bilgiye geçiş
  • 11. Yaşayan Dönüşüm 9 süreci üretimden bakıma kadar birçok alanda bazı etkiler ortaya koyabilecek. 2. TEKNOLOJİYİ KONTROL ETMEK İÇİN VÜCUTLARIMIZI KULLANACAĞIZ Yaşayan Servisler, hizmetlerin uçtan uca kontrolünü mümkün kılacağı için teknolojiyle fiziksel anlamda etkileşim biçimlerimizi de değiştirmeleri söz konusu olacak. Hâlihazırda doğal kullanıcı arabirimlerinin yükselişte olduğunu görebiliyoruz. Bu arabirimler işlerin daha hızlı ve sezgisel biçimde yapılabilmesi için başta klavyeler ve işaretleme araçları olmak üzere birçok kontrol unsurunun yerine vücut bölümlerimizi veya genetik yapımızı kullanmayı mümkün kılıyor. Pazarlamadan tıbba kadar birçok alanda inovasyon peşinde koşan oyuncular parmak izinden ses tanımlamaya kadar birçok insani unsurun günlük aksiyonlarımızı nasıl daha da kolaylaştırabileceği veya teşhisleri nasıl daha etkin kılabileceği üzerine kafa yoruyor. Örneğin PayPal kredi kartı hesaplarına bağlı biçimde yüz tanımlama teknolojisini kullanıyor ve böylelikle cüzdan taşımadan işlem yapmayı mümkün kılıyor. Aston Üniversitesi’nde matematikçi olan Max Little, Parkinson hastalığına yönelik semptomları belirlemek için ses kayıtlarını kullanıyor ve doğruluk oranı yüzde 99’a erişti. 3. YAŞAYAN SERVISLER ÇAĞINDA GİZLİLİK VE ETİK Hayatlarımızın farklı alanlarından çoklu ve gerçek zamanlı veriler toplama ve bunu üçüncü parti bilgilerle birleştirebilme yetkinliğine sahip olan Yaşayan Servisler gizlilik ve etik konularında bazı soru işaretleri oluşturabilir. Bu yüksek derecede hassasiyet içeren verilerin sahibi kim olacak ve bunlara kimler erişebilecek? Bağlantılı, izlenebilir dijital yaşamlarımızın etik yansımaları ne olacak? Bize kişisel verilerimizi yönlendirme veya kontrol edebilme imkanı veren Yaşayan Servisler gücü markaların elinden alarak tüketicilerin eline verecek. Kullanıcılara hangi markaların hayatlarına girebileceğine yönelik kontrol ve belirleme yetkisi tanınacak. Böylece yeni markalar ve hizmetler tüketicilere erişebilirken eski ve performans gösteremeyenler devre dışı bırakılabilecek. Kişisel verilerin ve gizliliğin bir fayda uğruna takas edilebilir birer değer haline gelmesi fikri daha da yaygınlaşacak. Güven duyulan organizasyonlar veya markalar kişisel verilerimizin koruyucusu olma ayrıcalığını da edinebilecekler. Yaşayan Servisler belirli etik konularda da soru işaretleri doğurabilecek. Örneğin sigorta primlerini ele alalım: hayat tarzımızın ne kadar sağlıklı olduğu, ne kadar iyi şoför olduğumuz, evlerimizin ne kadar güvenli olduğu gibi birçok konuda gerçek zamanlı verilerin ve bilgilerin edinilir olması söz konusuysa sigorta primimiz bu özelliklere bağlı olmalı mı? Kötü otomobil kullanan veya obezite sorunu yaşayan kişilerin iyi sürücülere veya zayıf kişilere kıyasla daha fazla prim ödemeleri makul müdür? Tüm bunlar son derece önemli ve zaman içerisinde cevaplanması gereken sorular olarak karşımızda duruyor olacak.
  • 12. Yaşayan Dönüşüm 10 EVLERİMİZDE: Enerji yönetimi, alışveriş, güvenlik, eğlence, çevre, planlarımız ve bütçelerimiz. BEDENLERİMİZDE: Fitness ve diyet tavsiyeleri, antrenman, hastalık teşhisi ve kişisel sağlık planları. AİLELERİMİZDE: Günlük ev hayatının planlanması, günlük planlama organizasyonu, konum ve durum güncellemeleri, kültürel ve sosyal etkinliklere yönelik tavsiyeler. İŞİMİZDE: Seyahat düzenlemelerini koordine etmek, günlük iş planı yükünü yönetmek, tavsiyeleri öğrenmek ve okumak, kaynak yönetimi ve karar vermeye yönelik tavsiyeler. OTOMOBİLLERİMİZDE / ULAŞIMDA: Sürüş yönetimi ve desteği, tamir/bakım yönetimi, rota planlama, trafik bilgileri, sigorta değerlendirmeleri, yol üzerindeki etkinlikler ve hizmetler, medya ve işle ilgili iletişim, yakıt ve enerji yönetimi, sosyal medya ve eğlence. PARAMIZDA: Bütçe yönetimi, para transferleri, alışverişe yönelik karar verme işlemleri, yatırım tavsiyeleri, ev kredisi tavsiyeleri ve kredi alımı. ALIŞVERİŞLERİMİZDE: Otomatik sipariş, fiyat karşılaştırma, indirim veya promosyon arama, bütçe tavsiyeleri, otomatik arama ve teklif karşılaştırma, sosyal paylaşım. ÖĞRENMEMİZDE: Her bir çocuğa özel gelişim ihtiyaçlarına yönelik öğrenme ve kariyer planları, çocuğun modunu ve heyecanını anlık olarak izlemek, öğrencilerin mevcutluk durumunun otomatik olarak kaydedilmesi, sınıflarda gerçek zamanlı veli katılımı. EĞLENCEDE: Gerçek zamanlı, durumsal ve uygun tavsiyeler, içerik organize etme, kişiye özel teklifler, seyahat/ park bilgileri, karar verme araçları. ŞEHİRLERİMİZDE: Trafik sıkışıklığını yönetmek, suçla mücadele, yol aydınlatması, altyapı, çevre, ev tamiratları, atık toplama ve planlama. YAŞAYAN SERVISLER’İ NERELERDE DENEYİMLEYECEĞİZ?
  • 13. Yaşayan Dönüşüm 11 MÜŞTERİLER İLE MARKALARIN İLİŞKİSİ Sevdiğim ama sıkça etkileşimde bulunmadığım markalar GÜN İÇERİSİNDE DAHA SINIRLI DUYGUSAL YAKINLIK KAPASITESI SINIRLI Sevmediğim ve sıkça etkileşimde bulunmadığım markalar Sevdiğim ve sıkça etkileşimde bulunduğum markalar Sevmediğim ama sıkça etkileşimde bulunduğum markalar DUNBAR SAYISI İngiliz antropolog Robin Dunbar, anlamlı şekilde sosyal bağlantıda olabileceğimiz kişi sayısının belirli bir sınırı olması gerektiğini belirledi. Dunbar’a göre bu limit dünyanın her yerinde toplumlarda yaklaşık 150 kişi. Bu rakamın üzerinde ilişki ve bağlantı anlamsızlık ve yetersizlikler içerecektir. Fjord, müşterilerin markalarla olan ilişkilerini dört temel bölüme ayıran ve Dunbar haritası olarak adlandırdığı bir yaklaşım ortaya koydu. Bu bölümler: 1. Sevdiğim ama sıkça etkileşimde bulunmadığım markalar 2. Sevdiğim ve sıkça etkileşimde bulunduğum markalar 3. Sevmediğim ve sıkça etkileşimde bulunmadığım markalar 4. Sevmediğim ama sıkça etkileşimde bulunduğum markalar Her bir müşterinin haritası farklı olacak ve müşterinin markayla olan etkileşimi ve ilişkisi çerçevesinde sürekli değişiklik gösterecektir. Eğer siz de müşterilerin markalarla kuracağı ilişkilerde belirli bir sınırlama olacağına inanıyorsanız şu stratejik soruları yanıtlamanızda fayda var: • Markamız hangi bölümde yer bulabilir? • Markam, arzu ettiğim bölüme geçebilir mi? • Markamı birden fazla bölüme koyabilen müşteriler ile nasıl ilgilenmeliyim?
  • 14. Yaşayan Dönüşüm 12 B ugünün dünyasında, dijital dönüşüm ve inovasyon, diğer tüm sektörlerde olduğu gibi bankacılıkta da yeniden yapılanmanın temeline oturuyor. Dünyadaki bu oluşumun öncüsü olabilmek, kullanıcı ve tasarım odaklı yaklaşımı tüm süreçlerin merkezine yerleştirmek tüm sektörlerin karşılaştığı ve başarmak istediği bir anlayış. İnovasyon artık sadece teknoloji ve iş odaklı çözümlerle sağlanamıyor. Şirketlerin kültürü ve işleyişi, problem çözümü odaklı düşünce süreçleri ve buna yol açan tasarım odaklı yapılar inovasyonun kilit noktasını oluşturuyor. Bankacılıkta inovasyon amacı ile bir araya gelen İş Bankası ve Accenture, 2015 yılı itibari ile Dijital Transformasyon programı kapsamında pek çok proje ve yenilik hedefliyor. Tasarım odaklı düşünceyi uçtan uca, lineer bir şekilde organizasyon yapısının geneline de yaymayı hedefleyen İş Bankası, bu süreçte Accenture Interactive çatısı altındaki ‘Tasarım ve İnovasyon’ şirketi Fjord ile çalışmaya başladı. Gerçekleştirilen bu çalışma, en bilinen şekli ile şirketlerin kendi ihtiyaçlarını belirleyip tasarım ekiplerine ilettikleri özet bilgilendirme anlayışından çok farklı. Tüm sürecin temelini beraber yapılan kullanıcı araştırmaları oluşturuyor. Sorunun çözümüne giden yolda, yolculuk bizzat kullanıcıdan başlıyor. Fjord’un hem İstanbul ofisindeki hem de uluslararası ofislerindeki tasarımcıları ile yan yana çalışan ‘İş Bankası Müşteri Deneyimi Ekibi’ tüm süreçlere çalışmanın en başından dahil olarak, tasarım araştırması, birebir kullanıcı görüşmeleri, kolektif analizler, analiz sonucunda TASARIM ODAKLI BANKACILIK Örnek Uygulama: İŞ BANKASI
  • 15. Yaşayan Dönüşüm 13 tasarım prensiplerinin belirlenmesi gibi problem çözümü metodolojilerini Fjord tasarım ekibi öncülüğünde kendi iş akışları için uygulamaya başladı. İş Bankası ekibi bu işbirliği çerçevesinde Fjord Evolution Direktörü Thomas Schneider’dan Servis Tasarımı Eğitimi ile kendi organizasyonları içinde bu anlayışın yayılmasının da öncüsü oluyor. İnovasyona giden yolun temelini farklı disiplinlerin bir araya gelip tek bir takım oluşturması ve çözmek istedikleri probleme odaklanmaları oluşturmakta. İş Bankası’nın tasarım odaklı düşünceyi organizasyonlarına hızlı bir şekilde yayma amacı ile Fjord tasarım ekibiyle beraber yaptıkları çalışmanın temelini de ‘empati’ oluşturuyor. Bu nedenle Müşteri Deneyimi ekibi, projelerinin ilk adımını tasarım araştırması ile atmış. Bu kapsamda asıl hedef, banka müşterileri ile empati kurabilmek ve para ile olan ilişkilerini, dijital alışkanlıklarını, marka ve alışveriş tercihlerini, bu aşamalardaki müşteri deneyim yolculuğunu tam anlamıyla gözlemlemek. Sadece İstanbul değil İstanbul dışındaki yerlerde de yaptıkları bu araştırma süreci çıktıları Fjord’un metodolojisindeki ‘Keşfet’ sürecinin de başlangıcı. Fjord’un Keşfet, Tanımla, Tasarla, Geliştir, Yayınla (Discover, Describe, Design, Develop, Release) olarak tanımladığı bu süreçte İş Bankası ekibi her sürecin detayını görerek bir yandan da Fjord metodolojilerini öğreniyor. Bu şekilde ‘tasarım odaklı düşünme’, bir yetkinlik olarak organizasyonun içinde de yaygınlaşmaya başlıyor. Fjord’un geçtiğimiz günlerde yayınladığı “2016 Trendleri” raporunda yer alan ve ‘Design From Within’ (‘İçerden Gelen Tasarım’) ismini verdiği bu yaklaşım, bankacılık sektörünün tahtına da göz diken startup’ların yenilikçi kabiliyetleri ile rekabet etmenin en etkili yollarından biri olarak gözlemleniyor. Tasarımın iş yönetimine yön vermesinin örneklerini dünyada eBay’den PepsiCo’ya kadar pek çok şirkette görüyoruz. İş Bankası’nın Müşteri Deneyimi ekibi de yenilikçi yaklaşımlarını tasarım odaklı düşünceyle birleştirerek sektöre yön veriyor.
  • 16. Yaşayan Dönüşüm 14 Q ualcomm yeni geliştirdiği LTE-Direct teknolojisinin sağladığı değeri, somut, gerçek hayatın içinden örneklerle ortaya koyabilmek ve potansiyel tüketicileri etkilemek istiyordu. Bu nedenle Fjord’a geldi ve Fjord’un fikirleri keşfetmek, birlikte yaratmak ve tasarım çözümleri üretmek için başvurduğu Makeshop etkinliğinde yer aldı. Makeshop’da genelde kullanım ihtiyaçları veya davranışları konusunda içgörüler elde etmekle işe başlanır ve bu ihtiyacı karşılamak için çözüm üretmek üzere küçük bir fikir ortaya atılır. Kil, köpük, tahta, eskiz araçları, post-itler, elektronik ve yazılımlar kullanılarak yolculuğun modelleri oluşturulur. Ardından da daha üst seviye fiziksel ürünlerin veya hizmet uygulamalarının geliştirilmesi aşaması gelir. Fjord’un müşterileri ile birlikte fikir üretme ve konseptleri hayata geçirme konusunda benzersiz bir ortam ve deneyim sunan Makeshop etkinliği herkesin işin bir parçası olmasını ve sorumluluk almasını sağlar. Herkesin eşit söz hakkına sahip olması sürecin çok daha hızlı ve başarılı gerçekleşmesine imkan verir. Qualcomm da bu deneyimi yaşadı. LTE-Direct belli başlı bağlamlarda farklı uygulama alanları ortaya koyabiliyordu. Bu noktada çözülmesi gereken konu, kullanıcıların kişilerle, hizmetlerle ve çevreleriyle nasıl etkileşimde ve bağlantıda olmak istediklerini anlayabilmek, doğru ve bağlamsal değerleri yaratabilmektir. Bu noktada Fjord, dijital ve fiziksel ortamı daha iyi anlamak için saha testleri, fiziksel yolculuk haritaları ve diğer yöntemleri kullandı. Sürecin sonucunda sadece LTE-Direct ile çözümlenebilecek belirli noktalara yönelik markalandırılmış, özel hizmetler oluşturuldu. Kullanıcıların ihtiyaçlarını ve davranışlarını anlama konusunda potansiyel fırsatları ortaya çıkaran Qualcomm ve Fjord, bağlantı ve konum bazlı keşif alanlarında geleceği şekillendirecek bir yapıya imza atmış oldu. KONUM TEMELLİ HİZMETLERİ KEŞFETMEK Örnek Uygulama: QUALCOMM
  • 17. Yaşayan Dönüşüm 15 S on birkaç yıldır giyilebilir cihazların popüler olduğu bir gerçek ama asıl soru şu: İnsanlar bu cihazları ne kadar zaman kullanacak? Görülen o ki bir heves döneminden sonra bu cihazlar çekmeceye mahkum oluyor. Bu üreticinin suçu değil zira insan doğası böyle. Aslında bu durum Fitbug için bir fırsattı. Şirket “Kiqplan” adını verdiği, giyilebilir cihazınızla veya mobil telefonunuzla konuşabilen mobil temelli bir uygulama geliştirme kararı aldı. Bu uygulama kullanıcıyı 12 haftalık bir sağlıklı yaşam programına almayı ve motive tutmayı amaçlıyor. Ürün sadece sağlık severler için değil herkes için tasarlanmış. Fitbug ile ilk görüşmelerde talepleri oldukça açıktı: Her biri farklı temada 12 haftalık bir program oluşturulması ve her bir haftanın kendine has içeriği ve motivasyon özellikleri olması gerekiyordu. Fjord’den istenen en uygun platformu, en uygun etkileşim mekanizmasını ve giyilebilir cihazın insancıllaştırılmasını sağlamaktı. Bu platformun başarısında yazılım kadar insan psikolojisinin de önemi vardı. Bu nedenle ilk adımda insanların alışkanlıklarını ve ihtiyaçlarını anlamak gerekti. Fjord, bir günlük bir çalıştayda bu içgörüleri elde etmeye çalıştı. İkinci aşamada teori pratiğe geçirildi. Zaman kısaydı ve Fitbug’ın satış noktalarıyla iletişime geçebilmesi için bir an önce prototipin oluşturulması gerekiyordu. Fjord, kullanıcı deneyiminden sosyal entegrasyona kadar birçok alanda Fitbug ekibiyle birlikte çalıştı. Ayrıca geliştirme sürecinde sağlıklı yaşam, psikoloji, beslenme uzmanlarıyla çalışıldı. Sürecin sonucunda her biri 12 hafta süren 4 farklı sağlıklı yaşam planı ortaya çıktı. Önemli anlarda kullanıcıyı motive edecek güncellemeler, reçeteler ve videolar da sisteme gömüldü. Uygulama sadece Fitbug ile değil başlıca diğer giyilebilir sağlık ürünleriyle de uyumlu kılındı. Etkin bir sosyal medya stratejisiyle desteklendi. Arka planda kapsamlı ve etkin bir platform kuruldu. Böylece gelecekteki yeni temalar için de altyapı sağlandı. Kiqplan kısa süre önce hayata geçirilen Jawbone Market’da öncü uygulamalardan biri haline geldi. Uygulama, şirketin pazardaki profilini geliştirme ve işini büyütme amaçlarına da mükemmel hizmet ediyor. GIYILEBILIR TEKNOLOJIDE EKSIK HALKA Örnek Uygulama: KIQPLAN
  • 19. Yaşayan Servisler... Bu konseptin temel sac ayakları neler? Nasıl bir gelişim sürecinin sonunda bugün geldiğimiz noktaya ulaştık? Hayatımıza hangi noktalarda girecek? Şirketler bu rüzgarda nasıl yol almalı? Bu ve daha birçok sorunun cevabı Fjord Avrupa ve Latin Amerika Bölgesi Tasarım Strateji Direktörü Daljit Singh’in Harvard Business Review Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turan ile gerçekleştirdiği sohbetin içinde gizliydi. YAŞAYAN SERVISLER HAYATIMIZI NASIL ETKİLEYECEK?
  • 20. Yaşayan Dönüşüm 18 Singh, bu kavramların özünde aslında yenilikçi ve yaratıcı düşünmenin olduğu vurgusuyla ve Sidney Stratton’un hikayesiyle söze başladı. The Man in the White Suit filminde Alec Guinness tarafından canlandırılan kimyacı Stratton, 1951 yılına gelindiğinde kariyerinde bir dönüm noktasına varmıştı. Uzun zamandır üzerinde çalıştığı bir buluşu hayata geçirmek üzereydi. Sidney leke tutmayan, kirlenmeyen ve asla buruşmayan özel bir kumaş geliştirmeyi başarmıştı. Patronları ve tekstil endüstrisinin önde gelenler bu icadı ilk gördüklerinde onu tebrik etmişler, neredeyse bir kahraman olarak görmeye başlamışlardı. Ancak rüzgar kısa sürede tersine döndü. Sektörün önde gelenleri, leke tutmayan ve hiç buruşmayan bir kumaşın deterjandan kuru temizlemeye birçok endüstrinin sonunu getireceğini fark ettiler. Sidney, geleceği hayal etmiş ve inovasyon konusunda büyük bir adım atmıştı. Ancak şirketi bunu kabullenmemişti, sektörü değişime direnç göstermişti ve büyük bir yıkım ustası olan Sidney de istediğini elde edememişti. Bugün ise durum oldukça farklı. Artık şirketler yıkıcı inovasyona, yeniliklere direnç göstermeye değil, bu değişimleri kucaklamaya ve bunların yaratıcısı olarak konumlanarak avantaj elde etmeye çalışıyorlar. Sidney’in kirlenmeyen kumaşını tehdit olarak gören zihniyetin ağır bastığı günlerden bu yıl London Fahshon Week’de sergilenen ve yürüdükçe renk değiştiren dijital elbiselerin öne çıktığı bir dünyaya geldik. Star Wars, Kara Şimşek gibi kült filmler ve dizilerde bilim kurgu olarak işlenen birçok uygulamanın, cihazın bugün gündelik hayatlarımızda olduğunu unutmayalım. Örnek mi? Mobil telefonlar, uçak robotlar, kendi kendine giden ve konuşan otomobiller... Bu listeyi daha da uzatabiliriz. Hatta Her filmindeki karakter Theodore’un bir işletim sistemine aşık olduğu günlere benzer bir hayat tarzının çok uzağımızda olmadığını da söyleyebiliriz. Değişim kaçınılmaz, bu değişimin özünde de her geçen gün hayatımızın her noktasına sirayet eden ve görünmez hale gelen teknoloji özellikle de nesnelerin interneti yaklaşımı yer alıyor. The Economist’in İnovasyon Forumu 2015 toplantılarında konuşan Matthew Bishop, “Değişimin hızı bir daha bugünkü kadar yavaş olmayacak” diyordu. Singh, tüm bu gelişmelerin ve bakış açısı değişiminin bizi Yaşayan Servisler kavramına taşıdığını belirtiyor. Yaşayan Servisler adından da anlaşılabileceği gibi canlı bir yapı. Yani hayatımızın her noktasında doğal bir formatta bizlerle birlikte olan, gerçek zamanlı tepkiler verebilen, öğrenen ve hayatımızın her alanına adapte olabilen hizmetler bütününe verdiğimiz genel ad. Aslında Yaşayan Servisler iki temel dinamiğin sonucu olarak karşımıza çıkıyor:
  • 21. Yaşayan Dönüşüm 19 Her şeyin dijitalleşmesi: Dijitalleşme önü alınamayan büyük bir tsunami gibi hayatımızı kaplıyor. Bugün milyarlarca olduğu söylenen bağlantılı cihazların 2020 yılında 30 milyar adede ulaşacağı öngörülüyor. Neredeyse her ürün, nesne ve hatta vücutlarımız sensörlerle donanıyor, akıllı ve bağlantılı yapılar haline dönüşüyor. Sistemlerle ve birbirleriyle iletişimde olan bu yapıların aktardığı gerçek zamanlı bilgi ve veriler sayesinde en basitinden en karmaşığına kadar tüm ürün ve hizmetler yeniden tanımlanmak durumunda kalıyor. Müşterilerin beklentilerinin akışkanlaşması: Tüm bu gelişmeler artık ürün ve hizmet sağlama yaklaşımının da eskisi gibi olmayacağını işaret ediyor. Zira bu bilgi ve veri denizinde yüzmeye alışan müşterilerin beklentileri de ciddi bir değişim geçiriyor. İstediğine anında erişme, karşılaştırma yapma ve gerektiğinde kendine yönelik verileri paylaşma hassasiyetinde olan müşteriler, iş yaşam kültürünü kökünden değiştiriyor ve en iyi hizmeti, kanallardan, mekandan ve zamandan bağımsız biçimde almaya yönelik bir beklenti dünyası yaratıyor. Yaşayan Servisler Süreci Aslında bu süreç bir anda ortaya çıkmadı. 1990’lar masaüstü dünyanın hüküm sürdüğü bir dönemi işaret ediyordu. İnternet hayatımıza girmiş, arama konsepti alan kazanmaya başlamış, sosyal medyanın öncü uygulamaları kullanma girmişti. Bu dönemin ikinci yarısında internet temelli şirketlerin yükselişiyle birlikte internet ekonomisi ve kaldıracı üzerindeki anlayış ve beklenti seviyesi de ciddi biçimde artmıştı. 2000’lere geldiğimizde internet dünyası ciddi biçimde benimsenmiş ve cep telefonlarının yaygınlaşmasıyla birlikte mobilite çağı başlamıştı. Bu çağ, uygulamalar, ekosistemler ve platformlarla güçlenerek hızla gelişti. Konum temelli ve gerçek zamanlı uygulamaların popülerliği arttı. Müşteri üzerindeki ektisi büyük olurken iş yapma biçimlerinin de ciddi oranda sorgulanmasına ve yeniden tanımlanmasına zemin hazırladı bu dönem... Bugün içinde bulunduğumuz dünya bu resminde yeni bir boyutu işaret ediyor. Verinin ve bilginin bağlamsal yapısı ve hemen hemen her şeyin bağlantıda olması bizi Nesnelerin İnterneti dünyasına taşıyor. Bu dünyada oyunun kuralları ciddi biçimde değişiyor. Güç ve talebin yönlendirilmesi kudreti tamamen müşteriye geçmiş gibi görünüyor. İşte Singh, tam bu noktada Yaşayan Servisler kavramının tanımını bir kez daha Gartner’ın raporunda bağlantılı cihazların 2020 yılında 30 milyar adede ulaşacağı öngörülüyor.
  • 22. Yaşayan Dönüşüm 20 hatırlamamız gerektiğini düşünüyor. Bu konsepte “yaşayan” sıfatının verilmesi tesadüf değil. Öncelikle bu hizmetler gerçek zamanlı olarak o kadar hızlı bir değişim içerisinde olacaklar ve adaptasyon gücü ortaya koyacaklar ki bugünkü uygulamalar ve web ortamları bize son derece statik gelecek. Giyilebilir cihazlar ve yanı başımızdaki sistemler sayesinde bu hizmetler bize çok yakın konumlanacak, hayatımıza adapte olarak neredeyse görünmez ve fark edilmez bir karaktere bürünecekler. Yaşayan Servisler kelimenin tam anlamıyla hayatlarımızı değiştirecek. Önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde gözle görebileceğimiz hemen hemen her şeyde bir dijital unsur, bileşen olacak. Bu değişimler sıradan noktalarda değil sağlık, ailelerimiz, yaşam alanlarımı gibi hayatımızın en önemli noktalarında gerçekleşecek ve kendini hissettiriyor olacak. Nesnelerin İnterneti dalgasının gelmesiyle birlikte bu değişim kaçınılmaz biçimde hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olma özelliğini pekiştirecek. Hayatımızdaki Değişimler Peki Yaşayan Servisler hayatımızı nasıl değiştirecek? Bu kavram hangi noktalarda kendini yoğun biçimde hissettiriyor olacak?
  • 23. Yaşayan Dönüşüm 21 Daljit Singh’e göre bu etkileri günlük hayatın her noktasında görmemiz mümkün. Örneğin Yaşayan Servisler, günlük hayatlarımızda verdiğimiz birçok küçük kararı ve düşük maliyetli, müdahale gerektiren aksiyonu dönüştürme gücüne sahip olacak. Ve bunu yaparken de çoğu zaman otomatize hareket edecek. Uzmanlar bu yaklaşıma “tahmine dayalı tasarım” diyor. Yani sistemler sizin ne karar vereceğinizi öğrenerek sizin adınıza karar verebilecek. Örneğin evlerimizde kişiselleştirilmiş Yaşayan Servisler, odaya giren kişiyi tanıyarak ışık seviyesini, müziği ve benzeri diğer unsurları organize edebilecek. Sistemler uzun vadede insanların davranış ve karar verme kalıplarından öğrenecek, büyük veri ve analitik yaklaşımların desteğiyle bunları analiz edebilecek. Zamanla Yaşayan Servisler bizlerin nelerden hoşlandığını anlayacak, hayatımızdaki zamansal ve finansal kısıtları algılayabilecek. Ne kadar sağlıklı, mutlu olduğumuzu görebilecek. Gerçek zamanlı olarak bizlerle ilgili bilgi alabilen ve ana tercihlerimizi ve kısıtlarımızı bilen bu hizmetler bize özel teklifler oluşturacak. Zamana hava şartlarına, ruh halimize, konumumuza ve daha birçok parametreye göre özelleştirilmiş yaklaşımları karşımıza çıkarabilecekler. En ideal şartlara göre planlanan bu öneriler, hayatımıza daha fazla heyecan, keyif ve renk katacak. Evlerimiz: Evlerimiz ve yaşam alanlarımız Yaşayan Servisler etkilerinin en fazla hissedildiği ortamların başında gelecek. Şu anda onlarca hatta yüzlerce sıradan, akıllı olmayan cihazla donanmış olan evlerimiz aslında zaman ve enerji kaybına neden olan birçok aktivitenin de gerçekleştirildiği bir ortam. Bu aktiviteler otomatize edilebilecek. Örneğin sıcaklık tercihlerini öğrenen termostatlar evde farklı bireylerin odalarını farklı sıcaklıklarda iklimlendirebilecek. Birçok küçük ve rutin işlem otomatize edilerek bizim bunları düşünmemize gerek kalmaması sağlanacak. Akıllı kilitler, akıllı ışıklandırma sistemleriyle konuşacak. Eve biri geldiğinde ve kilidi açtığında ışıklar otomatikman devreye girecek. Hatta kişinin giyilebilir cihazlarından alınan bilgiler ışığında evin aydınlatması gelen kişinin ruh haline uygun biçimde hazırlanacak. Müzik de ruh haline uygun biçimde devreye girebilecek. Kısacası evimizde rutin ve sıkıcı işlemlerin otomatize olduğu ve her şeyin yaşayan kişilerin alışkanlıklarına göre kurgulandığı yeni bir düzen oluşacak. Bu düzen; enerji yönetiminden güvenliğe, bütçe kontrolünden evin başlıca tüketim maddelerinin otomatik sipariş edilmesine kadar birçok farklı alanda iyileştirmeler ve kolaylıklar getirecek. Bedenlerimiz: Singh’e göre Yaşayan Servisler bedenlerimiz üzerinde de ciddi etkiler oluşturacak. Bu etkiler iki alanda toplanacak: kişisel sağlık ve sağlıklı yaşam
  • 24. Yaşayan Dönüşüm 22 organizasyonu ve hastalık takibi. Bu iki alanın ortak noktası hastalıkları ortaya çıkmadan öngörebilmek ve mümkünse engelleyebilmek. Böylelikle sağlık alanında reaktif yaklaşımdan proaktif ve önleyici yaklaşıma geçmek daha kolay olacak. Ayrıca bireylerin sağlık verileri diğer bilgilerle (örneğin demografik bilgiler) eşleştirilerek kapsamlı analizler yapılabilecek ve sağlığın sosyal boyutuna yönelik içgörülerimiz gelişecek. Bireysel bazda bakıldığında sağlıklı yaşamın programlanması ve disipline edilmesi süreci de oldukça etkin bir hale gelecek. 2007 yılında San Francisco’da doğan ve dünyada belirli bir kesimin önem verdiği Quantified Self (QS) yaklaşımında bireyler kendi yaşam tarzlarıyla ilgili olabildiğince kantitatif veri toplamaya çalışıyor. Böylece basit ve etkileşimi yüksek araçlar üzerinden daha sağlıklı bir yaşam kurgusu oluşturulması mümkün olabiliyor. Alışveriş: Verilerin bu derece yaygın olduğu bir dönemde alışveriş deneyiminin ve konseptinin önemli ölçüde değişmesi de kaçınılmaz olacaktır. Siparişlerin otomatize edilmesinden müşterilere yönelik içgörüler oluşturulmasına, bütçe planlamasından özelleştirilmiş önerilere, karşılaştırma uygulamalarından zenginleştirilmiş gerçekliğe dek birçok alanda büyük fırsatlar oluşması söz konusu olacak. Mağazaların farklı noktalarına yerleştirilen sensörler müşterileri tanıma ve müşterilerin giyilebilir cihazlarına kendilerinin alışveriş geçmişi ve profiline uygun özelleştirilmiş teklifler göndermelerine imkan sağlayacak. Beacon teknolojileri bu yaygınlığın hızla artmasına zemin hazırlayacak. Örneğin Burberry’nin merkez mağazası RFID teknolojisini kullanıyor ve mağazadaki ekranlarda her ürünle ilgili multimedya içerikler göstererek alışveriş deneyimini olabildiğince kişiselleştirmeye odaklanıyor. Amazon’un Dash cihazı, barkod okuma ve ses tanıma özelliğine sahip ve müşterilerin istedikleri her an alışveriş listesi oluşturmasına imkan veriyor. Mağazalara yerleştirilmiş sensörlerin dışında giyilebilir cihazlardan ve diğer çevresel sensörlerden gelen bilgiler müşterilerin alışveriş kalıpları ve bilgileriyle bir arada işlenerek etkin içgörüler oluşturuluyor. Bu içgörüler güçlü analitik uygulamalarla işlenerek mağaza müdürlerine müşterilerin yapısı, caddeden geçen kişi sayısının yoğunlaştığı zaman dilimleri gibi birçok bilgi aktarılabilecek ve müşteriler için çok değerli ve özelleştirilmiş teklifler oluşturmak mümkün olacak. Yaşayan Servisler konseptiyle birlikte markaların önemi daha da artıyor.
  • 25. Yaşayan Dönüşüm 23 Yaşayan Servisler internet döneminin fırsatlarını kaçıran konvansiyonel şirketlerin aradaki farkı kapatmaları için ciddi bir fırsat da sunuyor. Online perakendecilerle daha etkin mücadele etmek isteyen şirketler markalarının fiziksel ve dijital kanallarının bütünün kapsayan bir entegre deneyim yolculuğu tasarlayarak rekabet avantajı ortaya koyabilme şansı kazanıyor. Ulaşım: Seyahat ve konaklama endüstrisi geniş anlamda ciddi bir değişim sürecinden geçiyor. Önümüzdeki 10 yıl boyunca bu değişimin etkilerini çok daha net biçimde göreceğiz. Seyahatler artık birer deneyim gibi baştan sona tasarlanıyor olacak. Sigorta, yolculuk boyunca aktiviteler, iletişim, enerji ve yakıt yönetimi gibi alanlarda farklı uygulamaları görebileceğiz. Bu değişimin bir kısmı otomobil konseptinin yeniden tanımlanmasıyla tetikleniyor. Eğer sürücüsüz otomobiller gerçeğe dönüşürse artık trafikte sürme eylemi gerçekleştirmeye gerek kalmayacak ve bu zaman bilgilenmek veya eğlenmek için kullanılabilecek. Veri temelli şekillenecek olan yeni müşteri beklentileri, havalimanı, tren ve benzeri ulaşım noktalarını yöneten şirketlerin kendilerini yeniden tanımlamalarını gerektirecek. Örneğin Fransız tren işletmecisi SNFC artık insanları kapıdan aldığı bir yolculuk tasarlıyor. Vize işlemlerini kolaylaştırmaktan seyahat hatıralarının paylaşılmasına kadar birçok alanda yenilikçi uygulamalar görmek mümkün olabilecek. Neden Şimdi? Bu tür gelişmeler bir süredir gündemde olsa da kimi zaman hayata geçme süreci çok da kolay olmayabiliyor. Bu sürece yönelik soruya Singh’in verdiği cevap oldukça açık: Artık zamanı geldi. Bu argümanın temelinde üç gelişme söz konusu. Öncelikle birbirine bağlantılı cihazların sayısı ciddi biçimde artış gösteriyor. 2020 yılında bağlantılı cihazların sayısının 30 milyara çıkacağına yönelik öngörüleri bir kez daha hatırlatan Singh, bu eğilimin çok net bir itici güç olacağını söylüyor. İkinci gelişme ise sensörlerin sayısının ve kapsam alanlarının çok genişlemesi. Sensörler her geçen gün daha ucuzluyor, dayanıklı, küçük ve bağlantı özellikleri gelişkin bir hal alıyor. Nesnelerin İnterneti artık sözden ve vaatten öteye geçerek gerçeğe dönüşüyor. Üçüncü gelişme ise şebekelerin düşük maliyetli, hızlı ve yaygın bir hale gelmesi. Sensörler bu bağlantı yapısını maksimumda kullanarak akıllı cihazların topladıkları verileri gerektiği gibi büyük hacimlerde iletebiliyor olması önem kazanıyor. Ayrıca bulut bilişim, büyük veri, kullanıcı arayüzlerinin evrilmesi ve tüketici beklentilerindeki değişimler de ciddi faktörler olarak ele alınmalı. Yaşayan Servisler’in en temel özelliği zaman içerisinde değişim göstermesi olduğu gerçeğinden yola çıkıldığında
  • 26. Yaşayan Dönüşüm 24 önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde bu konseptin de kullanıcı merkezinde evrim geçirmesi kaçınılmaz. Singh’e göre bu değişimi etkin biçimde yönetmek ve kullanıcılar, müşteriler, çalışanlar gibi paydaşlar merkezinde yeniden kurgulanmalarını sağlamak için organizasyonel ve operasyonel açıdan da değişim gerekli. Yani, organizasyon ve operasyonlar da bu değişime ayak uydurabilmeli. Burada sorun şu ki özellikle büyük ölçekli organizasyonlarda ve operasyonel süreçlerde hızlı değişimler ve evrimler çok da kolay gerçekleşemez. Bu noktada üst düzey yöneticiler, Yaşayan Servisler’in gelişimini yakından izlemek ve organizasyonel ve operasyonel değişimleri bu gelişim paralelinde yönetmek durumunda kalabilir. Bu süreçte yıllık değerlendirmeler yeterli olmayacak aylık hatta haftalık bazda değerlendirmeler ve gözlemler yapmak gerekecektir. Özellikle silolaşmış organizasyonlarda bu süreç kolay olmayabilir. Ayrıca geniş ölçekli şirketlerde bütçe tahsisleri yıllık bazda yapılıyor olmasına karşın bütçe dönemi öncesinde öngörülemeyen gelişmeler ve değişim ihtiyaçlarına yönelik de bir pay ayrılması önemlidir. Bu değişimde çalışanlar da önemli bir rol oynar. Kültürel değişimi sağlamak üzere çalışanlara, anlık değişebilen hizmet yapısını mümkün kılabilecek sorumluluk ve becerileri kazandırmak gerekecektir. Üst yöneticiler genel prensipleri belirledikten sonra çalışanların kendi gözlemleri ve sezgilerine göre süreçleri yönetmeleri için alan tanımalıdır. Markaları Ne Bekliyor? Yaşayan Servisler konseptiyle birlikte markaların önemi daha da artıyor. Singh’e göre markalar tamamen müşterilerin ellerinde şekillenmeye, küçük anların ve deneyimlerin bütününü yansıtmaya yönelik bir evrim geçiriyor. Bu süreci etkili biçimde yönetmenin yolu üç yaklaşımı benimsemekten geçiyor: Müşterinizi tanıyın: Bu söylem klişe gibi gelse de önemi artarak devam ediyor. Müşteriyi tanımak, onu samimi biçimde anlamak, her etkileşimde ondan öğrenmek, her şeyin merkezine onu koymaktan geçiyor. Müşteriler etkileşim kurmak, bağlanmak, eğlenmek ve güvene dayalı ilişkiler oluşturmak istiyor. Müşteriyi anlamak için verinin, özellikle yapısal verinin çok büyük bir önemi var. Müşterinin sürekli daha fazlasını talep ettiği ve markalar ile ilişkilerini her an yeniden değerlendikleri ve tanımladıkları bir dünyada müşterinin her etkileşimini izlemek ve anlamak kolay bir iş değil. “Tanımak” için bağlam ve niyeti anlamak çok önem kazanıyor. Müşterilerin bağlam ve niyetini anlayabilmek içinse şeffaf bir deneyim tasarlamak, müşterinin bu bağlamı oluşturan verilerini paylaşmasını
  • 27. Yaşayan Dönüşüm 25 sağlamak, alışılagelmiş geleneksel veri yapılarından yüksek derecede organize edilmiş ve farklı veri biçimlerini barındıran sistemlere geçmek gerekiyor. Teknolojinizi esnek kılın: Müşterilerle ilgili edinilen bilgiler ve bağlam ışığında teknolojinin yetkinliklerini ve yapısını da esnetebilmek önemlidir. Teknoloji her bir birey için özelleştirilebilir olmalı, merkezinde ise esnek, adapte olabilen ve kendi kendine öğrenebilen bir yapı bulunmalıdır. Singh bunu uzun yıllar tuğlalar ve çimento ile sağlam markalar inşa etmeye alışmış yapıların Legolar ile modüler markalar inşa etmeye geçmesi gibi nitelendiriyor. Anlamak ve esnek kılmak için tasarımdan yararlanın: Şirketlerin her şeyi bilmeleri ve teknolojilerini her noktaya esnetebilmeleri mümkün değil. Bu nedenle neyi bilmek istedikleri ve ne kadar esnemek istediklerini tasarlamak durumundalar. Bilgi ve esneklik böyle bir tasarımla bir araya geldiğinde Yaşayan Servisler oluşumunun temelleri atılmış olur. Böylelikle eşsiz deneyimler oluşturmak ve müşteriye uygun ve anlamlı teklifler ortaya koymak sürecinde büyük bir yol alınır. Daljit Singh, bu sürecin kültürel ve operasyonel boyutunun kolay olmayacağını, organizasyondaki herkesin bu bilinçle hareket ederek Yaşayan Servisler’in avantajını ortaya çıkaracak sorumlulukları üstlenmeleri gerektiğini vurguluyor ve şöyle diyor: “Herkes biraz daha Sidney Stratton olmalı...”
  • 28. Yaşayan Dönüşüm 26 The Era of Living Services etkinliğinin en hararetli geçen bölümü şüphesiz ki workshop’tu. Fjord’un alamet-i farikalarından biri olan, normal şartlarda 1-2 gün boyunca devam eden, Rumble Session olarak adlandırılan fikir geliştirme uygulamasının bir benzeri gerçekleştirildi. Fjord ekibinin katılımcılardan talebi oldukça ilginçti: Herkes 25 yaşındaymış ve bir start-up kuruyormuş gibi hissetsin. Öyle bir fikir ve bunun sonucunda iş modeli ortaya çıksın ki bu strateji Harvard Business Review’a kapak olsun! Dört farklı ekip; renkli kalemler, Post-it’ler, kağıtlar, flipchart’lar ve bolca fikirler eşliğinde çalışmaya gömüldü. FİKİRLER KAPIŞSIN!
  • 29. Yaşayan Dönüşüm 27 Fjord’un uzmanları nasıl bir süreç izleneceği konusunda detaylı bilgiler verdi. Talepleri oldukça ilginçti. Harvard Business Review’un kapağına çıkacak bir yaklaşım ortaya koymak! Creative Matrix şablonunu kullanan ekipler fikir havuzu oluşturmak için hummalı bir çalışmaya koyuldu.
  • 30. Yaşayan Dönüşüm 28 Fikirler Post-it’lere yazıldı, gruplandı ve içlerinden en iyisi seçildi. Farklı uzmanlıklar yaratıcıve değişik fikirlerin ortaya çıkmasına zeminhazırladı. Elbette ki seçim kolay olmadı.
  • 31. Yaşayan Dönüşüm 29 Salondaki herkes fikirleri oyladı. Hepsi büyük ilgi gördü.Oylar neredeyse eşitti. VE KAZANAN... Dört ekibin fikirleri genelde tüketicinin duygusal özelliklerini anlama ve bunun üzerine model kurmaya dayanıyordu. birinci olan ekip, (Mine Erdinç, Recep Taş, Cenk Sezgin, Serdar Turan) Roohy adını platformla giyilebilir cihazlar başta olmak üzere olası her kaynaktan bireylerin ruh hallerine yönelik veri toplamayı ve bu veriler ışığında oluşacak profiller ve hizmetler yaratmayı öneriyordu. Bu önerileri bayağı ilgi çekmiş olacak ki Harvard Business Review’un kapağında yerlerini aldılar! Tebrikler Roohy! Ve hatta HBR’ın kapağını bile tasarladılar! Ekipler seçtikleri fikri iş modeline dönüştürdüler. Şirket adından değer teklifine ana parametreleri ortaya koydular.
  • 32. Yaşayan Servisler dönemi çoktan başladı. Şirketler ve organizasyonlar sadece bu dönemim fırsatlarını değerlendirmekle kalmıyor iş yapma biçimlerini ve organizasyonlarını da yeniden değerlendirmek durumunda kalıyor. Fjord İstanbul Grup Direktörü Kenneth Lindfors ile Yaşayan Servislerin gelişimini ve Türkiye’deki potansiyeli değerlendirdik. MÜŞTERI BEKLENTILERI AKIŞKANLAŞTI Yaşayan Servisler nedir? Bu konsepti nasıl tanımlıyorsunuz? Bu internet çağı, mobilite ve bağlantıyı temel alan büyük bir konsept. Her şey bağlantılı ve dijital hale geliyor. Bu da şirketler açısından birçok fırsatı beraberinde getiriyor. Bulut servisleri, büyük verinin getirileri… Yakında tüm şirketler Nesnelerin İnternetinde görülen yakınsama ile birlikte hayata geçecek olan dönüştürücü gücü yüksek dijital hizmetler dalgasıyla karşı karşıya kalacak. İşte Fjord’da buna “Yaşayan Servisler” diyoruz. Bu konseptin Nesnelerin İnternetinden daha geniş kapsamlı olduğuna inanıyoruz. Bu iyi ve akılda kalıcı bir isim. Çok daha anlaşılır bir tanımlama olduğuna yönelik birçok geribildirim aldık. Müşterilerin değişen taleplerine gerçek zamanlı biçimde yanıt verebilen “Yaşayan Servisler” tarafından şekillendirilen yaşayan markalar ve yaşayan konseptlere şahit oluyoruz. Sensörler, fiyatlandırma, erişim… Endüstrilerdeki değer zincirleri de değişecek. Müşteriyi nasıl daha iyi anlayabiliriz? Onların değişen davranışlarına nasıl daha iyi uyum sağlayabiliriz? Bu, şirketlerin müşteriyi nasıl gördüğüne ve işleyiş biçimlerini ne kadar değiştirmek istediklerine göre farklılık gösterir. Yaşayan Servisler konseptinde müşteri beklentilerinin akışkanlığını vurguluyoruz. Günümüzde tüketiciler bir marka ile bağlantı kurarken sadece o markanın sektöründeki alternatiflerle değil diğer alanlardaki oyuncularla da kıyaslama yapıyor. Bir endüstride yaşadıkları deneyimi diğer endüstrilerde de görmek istiyorlar. Bir endüstriden diğerine geçişken olan bu beklentilere “akışkan beklentiler” diyoruz. Bir sektörde inovasyon Yaşayan Dönüşüm 30
  • 33. Yaşayan Dönüşüm 31 görüldüğünde bunun etkileri diğer endüstrilere de yansıyacak. Yani sektör spesifik olmadığını söyleyebiliriz. Yaşamlarımızın içine dahil olma şansına kavuşan şirketler bu bağlamı anladıklarında ve değer ortaya koyan şeyler yarattıklarında büyük bir fırsat ile karşı karşıya kalacak. Bir sektörde edindiği deneyimi başka sektörde de bekleyen müşteriler aslında şirketler için sektörler üstü bir meydan okuma oluşturmuyorlar mı? Buna meydan okuma değil de büyük bir fırsat diyelim. Artık, müşteriler için onların istediği biçimde bir değer yaratırsanız farklılaşma şansı elde edebiliyorsunuz. Yaşayan Servisler tasarımı ve markaları etkileyecek. Tüm organizasyonların iş yapılarını ve uygulamalarını, aynı masaüstü web ve mobil dalgalarının geldiği dönemlerde yaptıkları gibi yeniden tanımladıklarını mecburi kılarak özel sektör ve kamu şirketleri için birçok fırsat ortaya koyacak. Ve bunu yapmak çok da zor değil. Sadece müşteriyi duymanız ve dinlemeniz ve ne istediklerini anlamanız yeterli. Fjord’da yaptığımız işin temeli de bu. Yaptığımız işler araştırma ve ardından keşfetmeye ihtiyaçları anlamak üzere kalitatif araştırmalar ve ardından da işi hayata geçirmeye dayanıyor. Fjord, bu konuştuğumuz trendleri ve müşteriyi anlama konseptini nasıl değerlendiriyor? Müşterilerinize nasıl yardımcı oluyorsunuz? Küresel ölçekte faaliyet gösteriyoruz, bilgiyi sezme ve paylaşma konusunda oldukça iyiyiz. Fjord da oldukça akışkan biçimde işler. Herhangi bir endüstrideki en iyi uygulamaları anlamak istediğimizde veriler elimizde hazırdır. Yayımladığımız trendler ve Yaşayan Servisler için de araştırmalar yapıyoruz. Ve sorunlara yaklaşım biçimimize yönelik kendimize özel bir metodolojimiz var. Müşterilerin ne istediği, bir şirketten veya üründen nasıl hizmet almak istediklerine yönelik ihtiyaçları ve fırsatları keşfetmeye odaklanıyoruz. Şu anda tasarım endüstrisini yeniden şekillendirmeye çalışıyoruz. Sadece daha güzel ürünler, kullanıcı arabirimleri tasarlamakla kalmıyor, şirketlerin ve organizasyonların işleyiş biçimlerini de şekillendiriyoruz. Şimdi Accenture’ın bir parçası olarak yatırımın geri dönüşünü hesaplama ve şirketleri işleyiş biçimlerini veya müşterilere hizmet verme tarzlarını yeniden değerlendirmeleri konusunda ikna edebilme gücüne de kavuştuk. Üst yönetimin ikna edilmesinde yatırımın geri dönüşünü göstermek oldukça güçlü bir nokta. Biz Fjord’da bu sürece “iş tasarımı” diyoruz. İş tasarımcıları ortaya koyduğumuz çabanın iş değeri yarattığından emin olmamızı sağlıyor. Bu şu anda tasarım endüstrisinde eşsiz bir özellik. Fjord olarak yaklaşımımız şirketlerin arzularını gerçekleştirmelerine yardımcı olmak. Bu nedenle mevcut müşteriler için mevcut ürünler, teklifler ve servislerden değer yaratmak için yeni yollar bulmak için keşfediyor, test ediyor ve ispatlıyoruz. Ayrıca mevcut ürünler ve servislerin ötesine geçmek için de çalışıyoruz. “Tasarım” çok popular hale geldi. Tasarımı iş stratejisindeki rolü nedir? Bu, bizim temel yetkinliğimiz ve deneyimi geliştirme biçimimiz. Kalbe ve akla hitap eden bir tasarım hem olabildiğince sezgisel hem de şık olmalı. Böylece her şeyi etkileyebilir.
  • 34. Yaşayan Dönüşüm 32 Pepsi, IBM gibi şirketler genel merkezlerinin dışında konumlandırdıkları tasarım stüdyoları oluşturuyor. Büyük markaların tasarım odaklı düşünceye ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Evet, bu süreci yaşıyorlar ve kendilerini farklılaştırmak için tasarım direktörlerini işe alıyorlar. Birçok büyük şirket bu şekilde hareket ediyor. Aynı trendi Türkiye’de de görüyoruz. İnovasyon hakkında, yeni ürünleri, araçları ve deneyimleri oluşturma hakkında birçok şey konuşuyoruz; eğer tasarım odaklı düşünce olmazsa bunları yapmak da mümkün olmaz. Keyif veren, omnichannel denetimler ve servisler tasarlayabilmek için müşterinizi anlamanız gerekir. Türkiye’de tasarımı bir farklılaşma noktası olarak kullanan lider endüstriler finans ve telekomünikasyon. Özellikle de mobil bankacılık uygulamaları tasarım odaklı düşünceye iyi örnek oluşturabilir. Siz şirketlerin kendi tasarım operasyonları kurmalarına da yardımcı oluyorsunuz değil mi? Bazı Türk şirketlerinin zaten tasarım disiplinleri var. Bu şirketler web üzerinde ciddi bir iş hacmine sahip ve kendi arabirimlerini tasarlamaları daha hızlı ve etkili olabilir. Ancak burada bir denge gözetmek gerekiyor. Şirketin içerisinde çalıştığınızda görüş açınız daha daralıyor. Kullanıcılarımız küresel çapta olduğu için biz de farklı endüstrileri izleme şansına sahibiz. Yaşayan Servisler konsepti oldukça yeni. Bu alanda Türkiye’de nasıl bir potansiyel görüyorsunuz? Türkiye’de çok iyi bir servis deneyimi kültürü var. Türkiye gerçekten hizmet temeli olan bir ülke, bu nedenle Türk şirketler için birçok farklılaşma alanı söz konusu. Ayrıca bu kavram dünyanın her yerinde yeni. Daha ilk adımları konuşuyoruz. Bu trendde önde gelen endüstriler hangileri olacak? Ulaşım ve sağlık ilk anda öne çıkanlar. Ayrıca yaşam alanlarımızda da etkileri görülecek. 10 yıl sonra ev nasıl bir yer olacak? Ve bankacılık ve finans… Mülkiyet kavramının konsepti değişiyor. Ulaştırma… Eğer ulaşımda Yaşayan Servisler varsa kim otomobil sahibi olur ki? Devasa adımlar atacağımızı düşünüyoruz. Örneğin Airbnb üç sene önce neredeydi bugün nerede? Sağlık üzerinde büyük bir baskı var. Veriler ortaya çıkıyor ve ilgi büyük. Ayrıca hükümetler bu yaklaşım sayesinde sağlık hizmetlerinin maliyetini düşürebilir. Veya daha kaliteli hizmet sunabilirler. Şirketler faaliyetleri yolunda giderken deneysel olan tasarım odaklı düşünmeye sıcak bakmayabilir. Türkiye’deki şirketleri bu konuda ne kadar hevesli görüyorsunuz? Pazarda bir açlık var. Şirketler gerçekten de olası en iyi çözümü arıyor. Özellikle de Türk gençliği… Yurt dışından örnekleri kıyas noktası olarak alıyorlar. Başka ülkelerde bu endüstrilerde çalışan kişileri görmek istiyorlar. Bence kısa sürede büyük adımlar atılacak. Türkiye’de servis tasarımı alanındaki insan kaynağını nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha geçen ay 10 kişiyi işe aldık. Okul sistemi iyi. İnsanlar öğrenmeye istekli. Bizim sorunları çözmeye yönelik bir yöntemimiz var ve insanlar bunu görüp öğreniyor. Ayrıca çalışanlarımızı çok sık yurt dışına gönderiyoruz. Berlin, Prag, Afrika, Dubai… Ayrıca burada yabancı çalışanlarımız da var. Bu da zenginlik ve çeşitliliği getiriyor.
  • 35.