NİSAN 2010
TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
Hazırlayanlar
Prof. Dr. Dildar KONUKOĞLU
Doç. Dr. Suat DEDE
Doç. Dr. Süleyman Murat TAĞIL
Doç. Dr. Tuncay DELİBAŞI
Uzm. Dr. Oğuz SARIYILDIZ
Uzm. Dr. Bora DEMİRÇELİK
Uzm. Dr Oytun ERBAŞ
Uzm. Dr. Ayşe SÜLEYMAN
Uzm. Dr. Aziz ÖĞÜTLÜ
Uzm. Dr. Zülfikar AKELMA
Uzm. Dr. Selman ÜNVERDİ
Uzm. Dr. İsmail ŞUBAŞI
Uzm. Dr. Nurver Özel ÖZBAY
Dr. Serkan YURTSEVEN
Dr. Tuba Duzman MUTLUER
Dr. Kübra IRMAK
www.tustime.com
Kulak embriyolojisi ve konjenital kulak hastalıkları
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
1. “Doğru Adres”
NİSAN 2010
TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
Hazırlayanlar
Prof. Dr. Dildar KONUKOĞLU
Doç. Dr. Suat DEDE
Doç. Dr. Süleyman Murat TAĞIL
Doç. Dr. Tuncay DELİBAŞI
Uzm. Dr. Oğuz SARIYILDIZ
Uzm. Dr. Bora DEMİRÇELİK
Uzm. Dr Oytun ERBAŞ
Uzm. Dr. Ayşe SÜLEYMAN
Uzm. Dr. Aziz ÖĞÜTLÜ
Uzm. Dr. Zülfikar AKELMA
Uzm. Dr. Selman ÜNVERDİ
Uzm. Dr. İsmail ŞUBAŞI
Uzm. Dr. Nurver Özel ÖZBAY
Dr. Serkan YURTSEVEN
Dr. Tuba Duzman MUTLUER
Dr. Kübra IRMAK
www.tustime.com
4. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
1. Aşağıdakilerden hangisi canalis vertebralis içerisinde bulunmaz?
A) Ligamentum denticulatum
B) Ligamentum longitudinale anterius
C) Ligamentum longitudinale posterius
D) Filum terminale
E) Cauda equina
Lig. denticulatum; medulla spinalis’i saran pia mater’in oluşturduğu bir yapıdır ve
canalis vertebralis içerisinde yer alır.
Lig. longitudinale anterius; vertebra korpuslarını ön yüzünden saran ligamenttir ve
canalis vertebralis içerisinde yer almaz.
Lig. longitudinale posterius; vertebra korpuslarını arka yüzden sararak canalis verte-
bralis’in ön duvarını oluşturan anatomik yapıdır ve kanal içerisinde yer alır.
Filum terminale; medulla spinalis’in alt ucunda pia mater’in kapanması sonucu oluşan
bir yapıdır ve kanal içerisinde yer alır.
Cauda equina; medulla spinalis’in L1 segmentinden sonraki segmentlerden çıkan
spinal sinirlerin oluşturduğu yapıdır ve kanal içerisinde yer alır.
(Cevap B)
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 5
5. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
2. Aşağıya baktığında çift gördüğünden şikâyet eden bir hastada aşağıdaki
kranial sinirlerin hangisinde paralizi olduğu düşünülmelidir?
A) N. opticus
B) N. oculomotorius
C) N. trochlearis
D) N. abducens
E) N. trigeminus
N. opticus lezyonlarında görme alanı defektleri meydana gelir, çift görme gibi bir
şikayet söz konusu olamaz.
N. oculomotorius felcinde hastada pitoz, dışa şaşılık ve midriazis 3 temel bulgudur.
N. trochlearis; gözü aşağı-dışa baktıran m. obliquus superior’un siniridir ve bu sinirin
lezyonlarında hastalar aşağı-dışa bakamazlar (çift görürler).
N. abducens; felcinde hastanın en temel bulgusu içe şaşılıktır.
N. trigeminus; felcinde çiğneme kasları çalışmaz. N. ophthalmicus dalı bulbus oculi’nin
dokunma duyusunu taşır ve lezyonunda kornea refleksinin afferent kolu bozul-
muştur.
(Cevap C)
3. Aşağıdakilerden hangisi musculus scalenus anterior’un ön yüzü ile yakın
komşuluk yapar?
A) Nervus accessorius
B) Nervus hypoglossus
C) Nervus phrenicus
D) Nervus laryngeus recurrens
E) Plexus brachialis’in kökleri
N. accessorius; boyun arka üçgenlerinden trigonum occipitale’de m. levator scapu-
lae’nın yüzeyelinde olacak şekilde seyreder. M. trapezius ve m. sternocleidomas-
toideus’un siniridir.
N. hypoglossus; boyun ön üçgenlerinden trigonum caroticum’da seyreder ve m.
palatoglossus hariç dil kaslarını inerve eder.
N. phrenicus; plexus cervicalis’in motor dalıdır. Boyunda m. scalenus anterior’un
yüzeyelinde olacak şekilde aşağı doğru ilerleyerek önce üst sonra da orta medi-
astene uğrayarak diyaframı inerve eder.
N. laryngeus recurrens; m. cricothyroideus hariç larinks kaslarının motor siniridir.
6 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
6. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Plexus brachialis’in kökleri m. scalenus anterior ile m. scalenus medius arasında (m.
scalenus anterior’un arka yüzünde) seyreder.
(Cevap C)
4. Musculus iliopsoas’ın en güçlü antagonisti aşağıdakilerden hangisidir?
A) M. tensor fasciae latae
B) M. gluteus maximus
C) M. gluteus medius
D) M. piriformis
E) M. obturatorius internus
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 7
7. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
M. iliopsoas, ilium’un fossa iliaca’sından ve lumbal vertebraların transvers çıkıntıların-
dan başlayarak aşağıya doğru ilerleyen ve kalça eklemi eksenini ön yüzden çapra-
zlayarak femur’un trochanter minor’unda sonlanan kastır. Uyluğun esas fleksör
kasıdır.
M. gluteus maximus uyluğun esas ekstensör kası olması nedeniyle m. iliopsoas’ın
en güçlü antagonistidir.
M. tensor fasciae latae, uyluğa fleksiyon,
M. gluteus medius, uyluğa iç rotasyon ve abdüksiyon,
M. piriformis, uyluğa dış rotasyon,
M. obturatorius internus, uyluğa dış rotasyon yaptıran kaslardır.
(Cevap B)
5. Aşağıdaki bağlardan hangisi koparsa caput radii serbest kalır?
A) Ligamentum collaterale radiale
B) Ligamentum collaterale ulnare
C) Ligamentum anulare radii
D) Chorda obliqua
E) Ligamentum carpi radiale
8 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
8. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Lig. anulare radii; radius başını sıkıca kuşatıp, ulna’daki incisura radialis’e tutunur ve
caput radii’yi art. radioulnaris proximalis’de tutar.
Lig. collaterale radiale, lig. collaterale ulnare ve chorda obliqua da dirsek ekleminin
diğer bağlarıdır.
Lig. carpi radiale ise el bilek ekleminde bulunur.
(Cevap C)
6. Aşağıdaki oluşumlardan hangisi capsula interna’nın medialinde bulunur?
A) Claustrum
B) Putamen
C) Globus pallidus
D) Gyri insulae
E) Talamus
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 9
9. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Geçmiş yıllarda örneği olmayan bir kesit anatomisi-topoğrafik anatomi
sorusudur.
Thalamus capsula interna’nın hemen medialinde bulunan anatomik oluşumdur. Diğer
şıklarda verilen Claustrum, Putamen, Globus pallidus ve Gyri insulae capsula in-
terna’nın lateralinde yer alır.
(Cevap E)
7. Aşağıdaki yapılardan hangisi orta kulak boşluğunda bulunmaz?
A) Stapes
B) Eminentia pyramidalis
C) Prominentia canalis facialis
D) Ductus cochlearis
E) Plexus tympanicus
Orta kulak kemikçiklerinden stapes, bu kasın orta kulağın arka duvarında yaptığı
kabarıntı olan eminentia pyramidalis, n. facialis’in orta kulağa yaptığı kabarıntı
olan prominentia canalis facialis ve promontorium’un üzerinden geçen plexus tym-
panicus orta kulakta bulunan oluşumlardır.
Ductus cochlearis; iç kulakta cochlea’nın içerisinde bulunan zar labirentin adıdır.
10 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
10. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
(Cevap D)
8. Aşağıdaki yapılardan hangisi kalbin sağ atriumunda bulunmaz?
A) Musculi pectinati
B) Ostium sinus coronarii
C) Ostium venae cavae inferioris
D) Fossa ovalis
E) Musculus papillaris posterior
Musculi pectinati’ler, sinus coronarius’un açıldığı yer olan ostium sinus coronarii, v.
cava inferior’un açıldığı ostium vena cavae inferioris ve fossa ovalis sağ atriumda
bulunan oluşumlardır.
M. papillaris’ler ise ventriküllerde bulunan kaslardır.
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 11
11. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
(Cevap E)
9. Aşağıdaki arterlerden hangisi, ductus deferens’i annulus inguinalis profun-
dus yakınında çaprazlar?
A) A. epigastrica inferior
B) A. epigastrica superior
C) A. iliaca externa
D) A. obturatoria
E) A. femoralis
Direk inguinal hernilerin geliştiği trigonum inguinale (Hesselbach üçgeni)’nin lateral
sınırını yapan a. epigastrica inferior inguinal kanalın karın içine bakan açıklığı
olan annulus inguinalis profundus’un da hemen medialinde (plica umbilicalis late-
ralis’in içerisinde) yer alır. Canalis inguinalis’den geçerek pelvis’e girecek olan
ductus deferens annulus inguinalis’den girince a. epigastrica inferior’u çapraz-
lar.
12 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
12. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
(Cevap A)
10. Pia mater spinalis hangi vertebra seviyesinde kapanır?
A) 2. lumbal
B) 4. lumbal
C) 5. lumbal
D) 2. sakral
E) 4. sakral
Pia mater spinalis, medulla spinalis’e yapışık olacak şekilde onu çepeçevre saran
zardır ve medulla spinalis’in bitiş seviyesi olan L1-2 hizasında kapanır ve aşağıya
filum terminale internum’u yapar.
Medulla spinalis’in diğer zarları olan arachnoidea mater ve dura mater ise sakral 2
vertebra seviyesinde kapanırlar.
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 13
13. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
(Cevap A)
11. Aşağıdakilerden hangisi mikrotübül stabilizasyonunu sağlar?
A) Taksol
B) Kolşisin
C) Vinblastin
D) Kolsemid
E) Vinkristin
Hücre içinde bulunan mikrotubuller tubulin denen proteinlerden oluşmaktadır.
Vinkristin, vinblastin, kolşisin gibi mikrotubul zehirleri tubulinlerin polimerizasy-
onunu engellerler. Taksol ise mikrotubul polimerizasyonunu arttırarak mitozu in-
hibe eder.
(Cevap A)
14 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
14. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
12. Aşağıdakilerin hangisinde embriyonik yapı ve yapısal gelişim ilişkisi bulun-
maktadır?
A) Mezonefrik kanal – Prostat
B) Ürogenital sinüs – Duktus deferens
C) Paramezonefrik kanal – Uterus
D) Phallus – Labia minor
E) Ürogenital kabarıklıklar – Corpus cavernosum penis
Uterus, tupler ve vajen üst kısmı Müller (paramezonefrik) kanalından gelişirler.
GONAD GELİŞİMİ
Gonadlar intrauterin 6. haftada bipotenttir. Eğer gonadal çıkıntıya spermatogonyum
ulaşırsa gonadın medullası gelişir ve testis oluşur. Oogonyum ulaşırsa kortex
gelişir ve over oluşur.
Fakat testis gelişimi için Y kromozamundaki Testis Determining Factor (TDF) gereklidir. 8.
haftada ise hem wolf (mezanefroz) hem de müller (paramezonefroz) kanalları bulunur.
Eğer fetus erkek olacaksa sertoli hücrelerinden müllerian inhibe edici faktör salınır ve
müller kanalları geriler. Wolf kanallarının gelişimi ise Testosteron salınımına bağlıdır.
Testesteron bulunması durumunda wolf kanalı erkek iç genitali yönünde diferansiye
olmaktadır. (epididim, duktus deferens, vesikula seminalis). Dış genital sinus üro-
genitalisten farklılanır. Dihidrotestesteron varlığında erkek dış genital gelişir.
Testis yoksa sertoli ve Leyding hücreleri olmayacağından, MIF etkisi oluşamaz ve Müller
kanalı persiste olur. Müler kanalları birleşerek Kadın iç genitali (tüpler, Uterus, Vagen
2/3 üst kısmı gelişir) oluşturur. Testesteron olmadığı için Wolf kanalı regrese olur.
DHT olmadığı için dış genital sinus ürogenitalisten dişi yönünde farklılanır.
(Cevap C)
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 15
15. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
13. Aşağıdakilerden hangisi vokal kord yapısında bulunur?
A) Arjirofil fibriller
B) Elastik fibriller
C) Kübik örtü epiteli
D) Diffüz lenf folikülleri
E) Düz kas
Kord vokaller elastik lif barındıran yapılardır. Üzerleri ise çok katlı yassı epitelle döşe-
lidir. Lenfatiği bulunmaz.
(Cevap B)
14. Aşağıdakilerden hangisi böbrek medullasında bulunur?
A) Proksimal tübülün kıvrıntılı kısmı
B) Distal tübülün kıvrıntılı kısmı
C) Glomerül
D) İnce parça
E) Jukstaglomerüler kompleks
Böbrek medullasında henle kulpunun özellikle ince kısımları bulunmaktadır.
(Cevap D)
16 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
16. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
15. Serebrum, primer beyin veziküllerinin hangisinden gelişir?
A) Telensefalon
B) Diensefalon
C) Metensefalon
D) Miyelensefalon
E) Rombensefalon
Sinir sistemini oluşturan tüm yapılar, menşeyini ektoderm’den alır. Embriyonel hay-
atın üçüncü haftasının başında chorda dorsalis’in dorsal tarafındaki ektoderm
kalınlaşarak lamina neuralis denilen nöral plağı oluşturur. Bu plağın kenarları
kalınlaşarak crista neuralis’i meydana getirir.
Crista neuralis’ler arasında kalan oluğa sulcus neuralis adı verilir. 4. haftanın
başlarında (22-24. günde) iki taraf crista neuralis birleşir ve bir tüp şeklini alır.
Tubus neuralis denilen bu yapıdan sinir sisteminin bölümleri gelişir.
Tubus neuralis’in pars cranialis denilen ön (üst) kısmında üç şişlik bulunur. Primer
beyin kesecikleri denilen bu şişlikler, önden - arkaya doğru; Prosencephalon,
Mesencephalon ve Rhombencephalon olarak isimlendirilir. Bu üç yapı birlikte
Encephalon adı ile bilinir. Tubus neuralis’in pars spinalis denilen arka (alt) kıs-
mından Medulla spinalis gelişir.
Tubus neuralis’in lümeni; beyin ventriküllerini, mesencephalon içindeki aqueductus
cerebri’yi ve medulla spinalis içindeki canalis centralis’i oluşturur.
Prosencephalon (ön beyin); diencephalon + telencephalon (cerebrum)
Diencephalon; thalamus, hypothalamus, epithalamus ve subthalamus denilen bölüm-
lerden oluşur.
Telencephalon’u, iki tane hemispherium cerebri (beyin yarımküresi) yapar. Bir hemi-
spherium cerebri; cortex cerebri, substantia alba (beyaz cevher), pars basalis
telencephali (bazal ön beyin) ve nuclei basales’i (bazal çekirdekler) içerir.
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 17
17. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Mesencephalon (orta beyin); pons ile diencephalon arasında kalan bölümdür.
Rhombencephalon (arkabeyin); myelencephalon (medulla oblongata = bulbus) ve
metencephalon (pons ve cerebellum)’dan oluşur.
(Cevap A)
16. Kalpte refrakter periyodun en uzun sürdüğü lokalizasyon aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Atrium miyokardı
B) Atrioventriküler düğüm
C) Ventrikül miyokardı
D) His hüzmesi
E) Sinüs düğümu
Kalpte refrakter periodun uzunluk sırası sağ ve sol dal > purkinje hücresi > ventrikül
miyokard hücresi
(Cevap C)
18 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
18. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
17. Aşağıdakilerden hangisi Sertoli hücrelerinden salgılanır ve ön hipofizden
FSH salgısını baskılar?
A) Testosteron
B) Müllerian inhibe edici faktör
C) Folistatin
D) Östrojen
E) İnhibin B
Testisler skrotumda yerleşmiş bir çift organdır. Dışta periton uzantısı olan pros-
essus vajinalis ile örtülüdürler.
Seminifer tübüller arasındaki stromada yer alan interstisiyel hücreler (Leyding
hücresi) ise LH etkisinde androjenlerin salgılanmasından sorumludur.
Seminifer tubul duvarında yer
alan sertoli hücreleri sıkı
bağlantılarla bağlanmış
olduğundan makromolekül-
lerin geçişine izin vermezler
(Kan-testis bariyeri).
Sertoli hücreleri FSH etkisinde
Androjen bağlayıcı globulin
sentezi yaparak testos-
teronu bağlar. Spermato-
genezin sürmesi için gerekli
lokal yüksek testosteron kon-
santrasyonu böylelikle
sağlanmış olur. Ayrıca sertoli
hücresi fetusta MIF (Müllerien
İnhibisyon Faktör) yaparak
müller kanalının erkek fetusta
gerilemesini sağlar. Sertoli
hücresinin fagositoz görev-
ide vardır. İnhibin salgılayan
sertoli hücresi bu yolla FSH’ı
baskılar.
(Cevap E)
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 19
19. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
18. İskelet kasında aktin ve miyozin filamentlerini bir arada tutan esnek protein
molekülü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Titin
B) Distroglikan
C) Sarkoglikan
D) Laminin
E) Distrofin
KAS YAPISINI OLUŞTURAN PROTEİNLER
Kas hücresinde en küçük kasılabilen protein birimine sarkomer adı verilir. Işık
mikroskobunda iskelet kasında enine çizgilenmeler gösteren koyu ve açık bantlar
izlenir.
1) Koyu bantlar: A bandı (anizotropik) (H diski ve M çizgisi) - Miyozin
2) Açık bantlar: I bandı (izotropik) (Z çizgisi) – Aktin
Her bir I bandı Z çizgisi adı verilen bir hatla ikiye bölünmüştür. A bandının ortasında
açık boyanan H diski ve H diskinin ortasında M çizgisi bulunur. H diskinin ortasın-
daki M çizgisinde kalın filamentler bağlantı kurar.
20 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
20. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Aktin:
Globüler aktin monomerlerinden oluşmuştur. Globüler aktin (G-aktin) monomerleri, F-
aktin şeklinde filamentleri oluşturmak üzere polimerleşirler. Her G-aktin monomeri
üzerinde myozin bağlanma bölgesi bulundurur. Çift aktin filamenti heliks şeklinde
birbirini sarar.
Tropomyozin:
Polipeptid zincirinden oluşur. Tropomyozin iki aktin filamenti üzerinde baştan sona
uzanır.
Troponin:
Tropomyozine tutunmuş olarak bulunur. Troponin üç alt üniteden oluşmuş kompleks
bir proteindir.
1. Troponin - I: (Aktin-myozin etkileşmesini inhibe eder)
2. Troponin - C: (Kalsiyumun bağlandığı bölüm)
3. Troponin - T: (Tropomyozine bağlandığı bölüm)
Titin
Kalın filamanları (miyozin) her iki taraflarından ikişer olmak üzere 4 adet titin elastik
proteini ile Z diskine tutturur. Sarkomerin aşırı gerilmesini önler.
Alfa-aktinin
Fibriler (F) aktini Z çizgisine bağlar. Fleksör grubu kaslar kasılırken, ekstansör kaslar
Titin ile gevşeyip, yay gibi gerilirler.
Nebulin
Globuler (G) aktin monomerlerini birbirine bağlayan proteindir. G-aktin monomerlerinin
birbirine bağlanmasıyla F- aktin oluşmaktadır.
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 21
21. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Desmin
Z çizgisini iskelet kası hücre zarına bağlar.
Distrofin
Distrofin proteini, aktini kas membranına bağlar ve intraselüler stabiliteyi
oluşturur. Duchenne muskuler distrofisinde, distrofin proteini olmadığı için kas mem-
bran stabilizasyonu sağlanamaz ve dejenerasyon olur.
Cevap A)
19. Heparinle etkisi güçlenen antikoagülan aşağıdakilerden hangisidir?
A) Trombomodulin
B) Plazminojen
C) Protein C
D) Antitrombin III
E) Doku plazminojen aktivatöru
22 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
22. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
ANTİKOAGULAN SİSTEM
Protein C’nin antikoagulan sistemin parçasıdır. Pıhtılaşma sırasında oluşan trombin,
Trombomodiline bağlanır. Bu kompleks inaktif durumda olan protein C yi aktif hale
getirir. Protein S bu aktivasyon sırasında kofaktör görevini yapmaktadır.
Aktive protein C, Faktör V ve VIII i proteaz etkisiyle inaktif hale getirir. Böylece koag-
ulasyon kaskadı sınırlandırılmış olur.
Ayrıca protein C, t-PA inhibitör faktöründe yıkımını sağlar. Böylelikle t-PA (doku plazmi-
nojen aktivatörü) aktive olur. Aktive olan t-PA plazminojeni, plazmine dönüştürür.
Plazminde pıhtıdaki fibrini, Fibrinojen, Faktör V, faktör VIII, protrombin (II), faktör
XII yıkımını yapar.
Aminokaproik asit de t-PA yı inhibe ederek, fibrinolizi yavaşlatır.
Heparin endotelde bulunan glikozaminoglikandır. Heparin, antitrombin 3 ü aktive ed-
erek faktör 2, faktör, 9 ve 10 da inhibisyon yapar.
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 23
23. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
(Cevap D)
20. Aşağıdaki reseptörlerden hangisi bir iyon kanalıdır?
A) GABA-B reseptörü
B) NMDA-glutamat reseptöru
C) M1-kolinerjik reseptör
D) D1-dopaminerjik reseptör
E) β2-adrenerjik reseptör
GLUTAMAT
Beyinde en yaygın bulunan eksitatör nörotransmitterdir.
Glutamat reseptörleri 2 tiptir:
1 - Metabotropik tipte olanlar G proteine ile bağlantılı olup IP3 ve DAG seviyelerini
yükseltir yada hücre içi cAMP seviyesini düşüren serpantin reseptörleridir.
2 - İyonotropik tipte olanlar ise; AMPA-K (Kainate) ve NMDA reseptörleridir.
24 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
24. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
NMDA
Na-K- Ca kanal tipi kanaldır.. Hipokampusta yüksek miktarda NMDA reseptörü vardır.
Bu lokalizasyonlu reseptörlerin LTP (Uzun dönemli potansiyalizasyon) den so-
rumlu olduğu bilinmektedir.
LTP uzun süreli bellek ve öğrenme mekanizmalarından sorumludur.
NOT:
Serebral iskemi, Travma, epilepsi sırasında aşırı glutamat salınımı ve bu reseptörün
aktivasyonu olmaktadır. Bu reseptörlerin aktivasyonu ile nöron içine aşırı Ca girer
ve böylelikle noron hasarı gelişmektedir.
NOT:
ŞİZOFRENİ
PCP (melek tozu) NMDA reseptörünü bloke ederek şizofrenide görülen negatif semp-
tomlar oluşturur. Bu nedenle şizofrenide glutamat teoriside sözkonusudur.
NMDA reseptörü genetik olarak hasarlanıp değiştirilen farelerde sosyal çekinti, ajita-
syon oluşmaktadır.
(Cevap B)
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 25
25. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
21. Aşağıdaki amino asitlerin hangisinden nikotinamid sentezlenebilir?
A) Tirozin
B) Fenilalanin
C) Triptofan
D) Histidin
E) Glisin
Nikotinamid, diğer ismi ile Niasin (B-3 vitamini) triptofandan sentezlenir. Triptofan en-
dojen niasin kaynağıdır. Niasin sentezi için B-6 vitamini gereklidir.
(Cevap C)
22. Aşağıdaki metabolik yollardan hangisi glutatyonun antioksidan fonksiyonu
için özellikle önemlidir?
A) Glikoliz
B) Glukoneogenez
C) Pentoz fosfat yolu
D) Yağ asitlerinin oksidasyonu
E) Krebs döngüsu
Glutatyonun antioksidan özelliği gösterebilmesi için Glutatyon peroksidaz ve Glutatyon
redüktaz sisteminin beraber çalışması gereklidir. Glutatyon redüktaz NADPH kul-
lanan bir flavoenzimdir. NADPH’lar başlıca Glukoz 6-fosfat dehidrogenaz ile pen-
toz fosfat yolundan elde edilir. Glutatyonun antioksidan etkisi ile özellikle
peroksitlerin zararlı etkilerinden korunulmuş olur.
(Cevap C)
23. Antimikrobik bir etkiye sahip olan hipokloröz asit (HOCI) oluşumunu
sağlayan nötrofil enzimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Glutatyon peroksidaz
B) Süperoksit dismutaz
C) Laktoperoksidaz
D) Miyeloperoksidaz
E) Katalaz
26 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
26. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Nötrofillerde solunumsal patlama ile oluşan superoksit anyon radikalinden superoksit
dismutaz ile hidrojen peroksit meydana gelir. Oluşan hidrojen peroksit, klor iyonları
varlığında hem demiri içeren bir enzim olan miyeloperoksidaz ile hipokloroz asitini
oluşturur. Bu molekül antibakteriyel etkiye sahiptir.
(Cevap D)
24. Bir serum enziminin zamana bağlı olarak oluşturduğu ürün aşağıdaki
grafikte verilmiştir.
Bu enzimin aktivitesinin doğru tayini için hangi zaman aralıklarında oluşan ürün
miktarı ölçülmelidir?
A) t0 –t3
B) t0 –t4
C) t1 –t2
D) t1 – t3
E) t3 – t4
Grafiğin lineer yani doğrusal olduğu aralıkta ölçüm gereklidir. Bu aralıkta aktivite ile
oluşan ürün miktarı doğru orantılıdır.
(Cevap C)
25. Mitokondri elektron transport zincirinin bozulmasının en önemli metabolik
sonucu aşağıdakilerden hangisidir?
A) NADPH üretiminde artma
B) NADH oksidasyonunda artma
C) O2 nin H2O ya indirgenmesinde artma
D) NAD+ yenilenmesinde azalma
E) FAD indirgenmesinde azalma
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 27
27. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Mitokondri elektron transport sistemi nde elektronlar O2’ne aktarılıp su oluşurken,
NADH, FADH2 ve FMN2’dan oksido-redüksiyon tepkimeleri ile NAD, FAD ve FMN
oluşur. Elektron transport sistemi bozulduğunda NAD, FAD ve FMN oluşumu aza-
lır, oksijen tüketimi ve su oluşumu azalır, NADH, FADH2 ve FMNH2 oksidasyonu
azalır.
(Cevap D)
26. Kortizol sentezi için gerekli olan, adrenal korteksin zona fasikülata
tabakasında bulunup zona glomerüloza tabakasında bulunmayan enzim
aşağıdakilerden hangisidir?
A) p450scc B) 11β-hidroksilaz
C) 17α-hidroksilaz D) 21-hidroksilaz
E) 18-hidroksilaz
P450scc, tüm steroid hormonlarının sentezinde yer alan bir monooksijenaz sistemidir.
18 hidroksilaz, sadece zona gromerulosada bulunur ve aldosteron sentezinde yer
alır. 11 beta hidroksilaz ve 21 hidroksilaz hem zona gromurulosa hem de fasikulata
tabakasında bulunur. 17 alfa hidroksilaz, DHEA ve Androstenodion sentezinde
yer alan 17-hidroksiprogesteron ve 17-hidroksipregnenolon üzerien etkili enzimdir.
Zona fasikulata tabakasında bulunur.
(Cevap C)
27. Aşağıdaki hormonlardan hangisinin kalsiyum metabolizması ve fosfat me-
tabolizması üzerinde bilinen bir etkisi yoktur?
A) Paratiroid hormon B) Kalsitonin
C) Östrojenler D) Glukokortikoidler
E) Glukagon
Kan kalsiyum ve fosfat metabolizması üzerine paratiroid hormon, kalsitonin ve D vit-
amini doğrudan etkilidir. Glukokortikoidler D vitamini antogonistidir. Östrojenler
kemik üzerine anabolik etkilidir. Pozitif Ca – fosfat dengesi oluştururlar. Glukagon
ise kan glukoz düzeylerinin düzenlenmesinde görev alır, karbohidrat ve lipit me-
tabolizması üzerine etkilidir.
(Cevap E)
28 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
28. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
28. Yalnızca hayvan kaynaklı besinlerle alınabilen ve bitkilerde bulunmayan vi-
tamin aşağıdakilerden hangisidir?
A) Vitamin B12 B) Folat
C) Vitamin B6 D) Pantotenik asit
E) Niasin
Vitamin B12, eksikliği özellikle vejeteryanlarda görülür. Et ve et ürünleri ile alınır. Diğer
B vitaminleri ve C vitamini özellikle kaynak bitkiseldir.
(Cevap A)
29. Yağ asitleri, aşağıdaki moleküllerden hangisinin yapısında bulunmaz?
A) Fosfolipid B) Sfingolipid
C) Trigliserid D) Kolesterol
E) Glikolipid
Fosfolipidler; Gliserol+2 yağ asit+ Fosfat tan oluaşn fosfatidik asit türevidir.
Sfingolipit; Sfingozin+ yağ asidinden oluşan seramid türevleridir.
Trigliseridler; Bir mol gliserol ve 3 mol yağ asidinden oluşur.
Glikolipid; Sfingozin+ yağ asidinden oluşan seramid türevleridir.
Kolesterol; Steran halkası içerir. Eğer yapısına 1 mol yağ asidi girer ise ester koles-
terol oluşur. Bu seçenekte verilen serbest kolesteroldür ve yapısında yağ asidi
bulunmaz
(Cevap D)
30. Kemik yapımını gösteren biyokimyasal belirteçler aşağıdakilerin hangisinde
birlikte verilmiştir?
A) İdrar hidroksiprolini, asit fosfataz
B) İdrar hidroksiprolini, osteokalsin
C) Osteokalsin, kemik alkalen fosfatazı
D) Kemik alkalen fosfatazı, deoksipiridonilin
E) Deoksipiridonilin, idrar hidroksiprolini
İdrarda Hidroksiprolin ve asit fosfataz kemik yıkım belirteçlidir. Osteokalsin, kemikte
Ca depolayan proteindir. Alkalen fosfataz osteoblastik aktiviteyi gösterir. Deok-
sipiridonilin yıkım belirteçlerinden biri olup kollajen yıkımını gösterir.
(Cevap C)
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 29
29. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
31. Fibronektin ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Bir glikozaminoglikandır
B) Ekstraselüler matrikste bulunur
C) Fibroblastlar tarafından salgılanır
D) Kollajene bağlanır
E) Plazma proteinlerindendir.
Fibronektin ekstrasellüler matriksin bir glikoproteinidir. Kollajen, heparine bağlanır,
adezyonda rol oynar. Soluble bir molekül olduğundan dolaşımda bulunur ancak
plazmanın proteini değil doku proteinidir. Ancak fibronektin bir gikozaminoglikan
değildir. Bir glikoproteindir. Bu seçenekte hatalı seçenektir.
(Cevap E)
32. Hiperamonemili bir hastada, aşağıdakilerden hangisinin amonyak se-
viyesinin düşürülmesine katkısı olmaz?
A) Arjinin verilmesi
B) Glutamin verilmesi
C) Diyetle alınan proteinlerin azaltılması
D) Sodyum benzoat verilmesi
E) Fenilasetat verilmesi
• Hiperargininemi dışındaki üre siklusu enzim eksikliklerinde diyete arginin eklenir.
Sodyum benzoat glisin ile Hippurat oluşturmak sureti ile endojen glisinin atılımı
yolu ile amonyak yüksekliğini azaltabilir.
• Laktikol / laktuloz /Levuloz barsaktan amino gruplarının atılımını sağlar.
• Neomisin gibi bir antibiyotik tedavisi barsak bakterilerinin ölümüne yol açarak
amonyak üretimini sınırlar.
• Fenil asetat veya fenil bütirat, glutamin ile birleşerek endojen glutaminin fenil asetil/
fenil bütiril glutamin oluşturarak atılımını sağlar. Bu nedenle hiperammonemi hastasına
glutamin verilmediği gibi tedavi amaçlardan biride glutaminin uzaklaştırılmasıdır.
(Cevap B)
30 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
30. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
33. Karaciğer hastalıklarında ve alkol kullanımında serum düzeyi yükselen
enzim aşağıdakilerden hangisidir?
A) Adenilat kinaz
B) Asit fosfataz
C) Angiotensin dönüştürücü enzim
D) γ-glutamil transferaz
E) Kreatin kinaz
Serumda Kreatin kinaz kas harabiyetinde, asit fosfataz prostat ve osteoklastik kemik
hastalıklarında artış gösterir. Karaciğerin koleztaz ile seyreden hastalıklarında,
alkol tüketimi, antikonvülzan veya antideprasan kullanımı ile düzeyi artan enzim
gama glutamil transferaz (GGT)’dir.
(Cevap D)
34. Hipoglisemiye giren bir kişide aşağıdakilerden hangisi görülmez?
A) Adenilat siklaz inhibisyonu
B) Glukagon salınımında artma
C) Glikojen sentaz inaktivasyonu
D) Glikojen fosforilaz aktivasyonu
E) Protein kinaz aktivasyonu
Hipoglisemiye yanıt olarak salgılanan hormon glukagondur. Glukagon adenilat siklaz
aktivasyonu yapar, cAMP düzeyini arttırır ve buna bağlı protein kinaz aktivasyonu
gözlenir. Glikojen sentezi baskılanır, glikojen yıkılımı aktive edilir. Glikojen sen-
tezinde yer alan enzim glikojen sentaz, yıkılımda yer alan enzim glikojen fosfori-
lazdır.
(Cevap A)
35. Aşağıdaki hemoglobinlerin hangisinde oksijenin hemoglobine bağlanması
değişmez?
A) Sulfhemoglobin
B) Fetal hemoglobin
C) Methemoglobin
D) Glikozile hemoglobin
E) Karboksi hemoglobin
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 31
31. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Hb-H2 S (Sulfhemoglobin); Yeşil renkli olup normalde kadavrada bulunur. Methemo-
globinemiye neden olan bazı ilaçlar sulfhemoglobin oluşumuna da neden olur.
(Fenasetin, asetanilid, sulfanilamit ve dapson gibi) Sülfür demir atomundan ziyade
porfirin halkasına kovalent olarak bağlanır. Oksijen sülfür bağlanmış porfirin halka-
sına bağlanamaz. Oksijenin affinitesini azaltır.
Met Hb; Hemoglobinin yapısındaki demir Fe+3 şeklindedir. Oksijen Fe+2’li hem
grubuna bağlandığından met Hb oksijen taşıyamaz.
Karboksi Hb; (Karbonmonooksit - hemoglobin); CO’in hemoglobine affinitesi oksijenin
affinitesinden 210 kat daha fazladır. Hemoglobinin R konumunun stabilizasyonunu
sağlayarak anemik hipoksiye neden olur. Dissosiyasyon eğrisi hiperboliktir.
Fetal Hb; 2,3 Bisfosfogliserat’ın, fetal hemoglobine affinitesi daha azdır. Çünkü 2,3
BPG, β zincirlerine bağlanır, HbF’de ise b-zincirinin yerine, zincirdeki hisitidinin
nötral bir aminoasit olan serin ile yer değiştirmesi sonucunda γ-zinciri bulunur.
Glikolize Hb; HbA’nın glukozla nonenzimatik bir reaksiyonla verdiği üründür. Hemo-
globinin %4-6 ‘sını oluşturur. Diyabetin metabolik göstergesidir. Βeta zincirinin N
terminal valinleri glikozillenmiştir. Oksijen-Dissosiyasyon eğrisine doğrudan etkisi
yoktur.
(Cevap D)
36. Böbreklerde glomerüler filtrasyona ve tübüler sekresyona uğrayan azotlu
bileşik aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kreatin
B) Kreatinin
C) Üre
D) Karnitin
E) İnülin
Glomerular filtrasyon hızını ölçmek için inülin, üre ve kreatinin kullanılır. Inulin bir şek-
erdir. Azotlu bileşik üre ve kreatinindir. İki molekülde glomeruler filtrata geçer.
Ancak ürenin tübuler sekresyonu ve reabsorbsiyonu bulunurken, kreatinin tubuler
sekresyonu bulunur. Sonuçta her iki molekülde tubuler sekresyona uğrar. Soruda
ürenin reabsorbe olma özelliği göz önüne alınmalıdır.
(Cevap B)
32 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
32. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
37. Ökaryotik hücre zarı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Seçici geçirgendir
B) Çift tabaka lipid içerir
C) Dinamiktir
D) 30°C altındaki sıcaklıklarda akışkan değildir
E) Biyomoleküller asimetrik yerleşimlidir
Plazma membranının yapısı AKIŞKAN MOZAYIK YAPI özelliği gösterir. Akışkan özel-
liği veren çift tabakalı lipid komponentler dir. Akışkanlığı etkileyen faktörler; Yağ
asidi zincir uzunluğu; Zincir uzunluğu arttıkça akışkanlık azalır,Melting temparatürü
(Tm) artar.Yağ asidinin doymamışlığı; Doymamışlık arttıkça akışkanlık artar,Tm
düşer. Çift bağ sayısı ile akışkanlık orantılı olarak artmaz. En büyük akışkanlık
farkı çift bağ sayısının 0’dan 1’e yükseldiği durumlarda görülür. Prokaryotlarda
membran akışkanlığı lipit yapısındaki çift bağ sayısının değiştirilmesi ile kontrol
edilir. Kolesterol miktarı: Kolesterol miktarı akışkanlığı düzenler; arttırabilir veya
azaltabilir. Yüksek Tm değerlerinde kolesterol artışı akışkanlığı azaltırken, düşük
Tm değerlerinde kolesterol artışı akışkanlığı arttırır. Temparatür; Temparatür art-
tıkça akışkanlık artar. Isı ve pH’ın oluşturduğu akışkanlık değişiklikleri reversibildir.
Temparatür azaldıkça akışkanlık azalır. Proteinlerin akışkanlığı daha azdır. Mem-
branın protein içeriğinin artması akışkanlığı azaltır.
Membran ASİMETRİK özellik taşır. Yapısal ve fonksiyonel asimetri söz konusudur. İç
kısımda yerleşen moleküller hücre dışı kısmına bakan yere göre daha küçüktür.
Karbohidratlar daima hücrenin dış ortama bakan tarafına yerleşirler. Hücre içine
ve dışına bakan yerlerde hidrofilik aminoasitler yerleşmiştir. Lipitlerin yerleşimi
asimetri gösterir. Kolin içeren lipitler (fosfatidil kolin ve sfingomiyelin) dış tabakada;
aminofosfolipidler (fosfatidil serin, fosfatidil etanolamin) iç tabakada yerleşir. Fos-
folipitlerin membrandaki hareketi (flip-flop) ATP bağımlı olup, bu işlemde flippaz,
flippaz gibi proteinler yer alır. Kolesterol dış yüzeyde iç yüzeyden daha yoğun yer-
leşim gösterir.
Membran dinamik yapı gösterir. Devamlı hareket ve yenilenme durumundadır.
(Cevap D)
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 33
33. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
38. Sentezlenmiş proteinlerin doğru katlanmasına yardımcı olan molekül aşağı-
dakilerden hangisidir?
A) Kolesterol
B) Şaperon
C) Porin
D) Lamin
E) Glikozaminoglikan
Hücreler proteinlerin katlanmalarını kolaylaştırıcı proteinler içerirler. Bunlar;
• Cis-trans prolil izomeraz
• Protein disülfit izomeraz
• Şaperon proteinler (Isı şok proteinler; hsp ); Yüksek ısıda sentezlenir Hidro-
fobik,Katlanmada aggregasyonları önler. Hsp 60, Hsp70
• Kalnexin, Ca+2 bağlayıcı şaperon proteindir. Endoplazmik retikulumun inte-
gral membran fosfoproteinidir. Yanlış katlanmış proteinin yıkılımını sağlar.
• Kalretikulin, Ca +2 bağlayan şaperon protein olup membran bağlı değildir.
BİP; (İmmunoglobulin ağır zincir bağlayıcı protein)ve GRP94 (Glukoz regule protein)
diğer proteinlerdir
(Cevap B)
39. Mutasyona açık DNA bölgeleri aşağıdaki diziler- den hangisini yüksek
oranda içerir?
A) Adenin-Adenin
B) Sitozin-Timin
C) Sitozin-Guanin
D) Timin-Adenin
E) Guanin-Adenin
DNA hasar (mutajen) tiplerinden biri tek baz değişimleridir.
• Depürinasyon; Abazik bölgeler oluşturur.
• Deaminasyon Nitrozamin, nitrit ve nitratlar bu tür değişimler yapar. Timin amino
grubu içermediğinden deaminasyona uğramaz. Sitozin→urasil, Adenin→ hipok-
santin, Guanin→ksantin dönüşümleri meydana gelir.
• Baz alkillenmesi: Daha çok pürin rezidülerinde gerçekleşir. G rezidülerinin meti-
lasyonu ile C yerine T ile çift oluşturmasına neden olur. O6-alkilguanin transferaz,
G rezidülerinden alkil gruplarını uzaklaştırır. O6 metil guanin DNA polimeraz,
tamirde yer alan bir enzimdir.
34 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
34. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
• Nükleotit eklenmesi veya çıkarılması
• Baz anologlarının yapıya girmesi; 5-bromourasil veya 2-aminopurin gibi
• Bazın diğerinin yerine geçmesi
(Cevap C)
40. Aşağıdakilerin hangisinde DNA tamir mekanizmaları etkisizdir?
A) Depürinasyon
B) Replikasyon hataları
C) Timin dimerleri oluşumu
D) Deaminasyon
E) Kromozom translokasyonu
Alkillenme, baz artışı veya azalması, çift sarmalın kopması, büyük segment kopması
şeklindeki hasarlar onarılamaz.
Genel olarak DNA onarım mekanizmaları;
1- DNA’nın kesilerek onarılması
Baz kesip çıkarma ve nükleatit kesip çıkarma şeklindedir. UV ışığının yol açtığı mutas-
yon bu şekilde giderilir. Timin dimerleri tanınır, nükleazlar ile fosfodiester bağları
kesilir, oluşan boşluk DNA pol I tarafından doldurulur. DNA ligaz ile en son eklenen
bazın 3’-OH ucu bir sonraki bazın 5’-fosfatına bağlanır.
2- Profreading ve yanlış eşleme onarımı; Yanlış eşlenen her baz DNA pol. III’ün geriye
dönüşlü kontrol etkisi ve ekzonükleaz aktivite ile uzaklaştırılır ve boşluk doldurulur.
3- Rekombinasyonel onarım; E. coli’de saptanmıştır. Onarılmamış bir hata var ise,
replikasyon durur. Hatalı kısım atlanır ve böylece yeni sentezlenmekte olan DNA
üzerinde boşluklar kalır. Rec A proteini bu boşluğu homolog DNA molekülü üz-
erinde zaten mevcut olan parçayı eksik bölgeye transfer eder. Homolog DNA
molekülündeki eksiklik replikasyon sırasında kendiliğinden doldurulur.
(Cevap E)
41. Aşağıdakilerden hangisi antiseptik ajan olarak kullanılmaz?
A) Alkol
B) Klorheksidin
C) Perasetik asit
D) Triklosan
E) Povidon iyot
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 35
35. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Cilt üzerine uygulanan kimyasal maddelerle mikroorganizmaların inhibe edilmesi ya
da uzaklaştırılması; sporlar canlı kalır. Deriye yapılan dezenfeksiyona antisepsis
denir. Gluteraldehid ve perasetik asit gibi yüksek düzey dezenfektanlar kimyasal
sterilizan kabul edilirler. Mikobakterilere ve sporlara bile etkilidirler. En kısa sürede
en yüksek seviyede etkili olan perasetik asittir ancak pahalı olduğu için az kul-
lanılır. En çok kullanılan gluteraldehittir. Bu maddeler antiseptik olarak kullanıla-
mazlar.
(Cevap C)
42. Aşağıdaki özelliklerden hangisi bir bakteriden diğerine plazmid aracılığıyla
aktarılamaz?
A) Gram boyanma özelliği
B) Toksin üretimi
C) Antibiyotik direnci
D) Dezenfektan direnci
E) Ağır metallere direnç
Gram boyanma özelliğini hücre duvarı belirler. Plazmidlerle aktarılamaz. Plazmidler,
antibiyotik direnci, ultraviyole ve antiseptiklere direnç, kapsül, fimbria, hemolizin,
ekzotoksin ve kolisin de denilen bakteriyosin (bir bakteriden salınan ve diğer bak-
terileri öldüren madde) salgılanması gibi özellikleri kodlayabilirler. Dolayısıyla
Gram boyanma özelliği plazmidlerle aktarılamaz.
(Cevap A)
43. Kapsül yapısı poli-D-glutamik asit olan bakteri aşağıdakilerden hangisidir?
A) Streptococcus pyogenes B) Streptococcus pneumoniae
C) Staphylococcus aureus D) Haemophilus influenzae
E) Bacillus anthracis
Kapsül: Bakterinin tamamını saran jelatinimsi bir katmandır. Polisakkarid yapıdadır.
Bacillus anthracis’te polimerize D-Glutamik asit (polipeptid), S. Pyogenes’de
Hyalüronik asid, Streptococcus agalactiae’de siyalik asit, H. İnfluenzae’de poliribitol
fosfat, Staphylococcus epidermidis’te slime, Pseudomonas’ta alginat içerir.
(Cevap E)
36 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
36. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
44. Akşam yemeğinde balık yemiş bir kişi sabah ani başlayan bulantı, kusma,
abdominal ağrı, ateş ve sulu diyare yakınmalarıyla acil servise
başvurmuştur. Yapılan yaymada lökosit ve 3-4 eritrosit saptanmıştır. Kanlı
agara yapılan kültürde oksidaz pozitif koloniler görülmüştür.
Bu kişide etken olarak öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir?
A) Enteropatojenik Escherichia coli
B) Salmonella Typhimurium
C) Shigella sonnei
D) Vibrio parahaemolyticus
E) Enterotoksijenik Escherichia coli
Vibrionaceae Gram negatif, virgül şeklinde aerop ve fakültatif anaerop basillerdir. Ok-
sidaz pozitif olmaları önemli özellikleridir. Bu aile içinde üç cins bulunur. Vibrio,
Plesiomonas ve Aeromonas.
Vibrio parahaemolyticus Tuzcul (halofil) bir bakteridir. Denizlerde barınır. Hem toksin
(kolerajene benzer) hem de koleradan farklı olarak invazyon ile ishal oluşturur. %
8 NaCl’li besiyerinde üremesi ile V. cholerae’den ayrılır. 12-24 saat kuluçka döne-
minden sonra karın ağrısı, kramp, ateş ve sulu yahut kanlı dışkılama ile seyreder.
Sıklıkla dışkıda lökosit görülür. 3-4 günde kendiliğinden iyileşir. Antibiyotik tedavisi
gereksizdir.
Oksidaz pozitif bakteriler
• Pseudomonas
• Vibrio
• Neisseria
• Moraxella
• Brucella
• Campylobacter, Helycobacter pylori
• Bordetella
Soruya oksidaz enziminden yaklaşırsak vibrio dışındakiler Enterobacteriaceae ailesin-
den oksidaz negatif Gram negatif basillerdir. Deniz ürünleri ile ishal yapan etken
denince de Vibrio parahaemolyticus akla gelir.
(Cevap D)
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 37
37. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
45. Yüzünde ve vücudunda çok sayıda nodüler lezyonlar bulunan bir hastanın,
burun mukozasından ve deri lezyonlarından alınan örnekler Ziehl-Neelsen
tekniğiyle boyandığında asidorezistan boyanan basiller görülüyor. Yapılan
kültürlerde ise üreme saptanmıyor.
Bu hastada etken olarak aşağıdaki Mycobacterium türlerinden hangisi
düşünülmelidir?
A) M. tuberculosis
B) M. leprae
C) M. intracellulare
D) M. avium
E) M. marinum
Lepromatöz leprada temel lezyon nodüldür. Sinir tutulumu simetrik ve çok sayıda
nodüller mevcuttur. Tanı lepromatöz leprada cilt lezyonları ya da burun kazın-
tısında aside dirençli bakterilerin gösterilmesi ile konur. Tüberküloid leprada ise
basil sayısı az olduğundan tipik granülomların görülmesi tanıyı koydurur. M. leprae
besiyerlerinde üremez.
Kültürde üremeyen Mycobacterium denince akla M.leprae gelmelidir. Burun kazın-
tısından yapılan aside rezistan boyamada basillerin gösterilmesi ve noduller
soruyu tamamlıyor.
(Cevap B)
46. Ellerinde ve bileklerinde kaşıntılı, ağrılı lezyonlar ile başvuran bir çiftçinin
lezyonundan yapılan kültürde, kanlı agarda 48-72 saatte üreyen, α-hemoliz
yapan, Gram(+), hareketsiz basil üremiştir. Bu bakterinin katalaz testinin
negatif, H2S oluşumunun pozitif olduğu görülmüştür.
Bu hastada etken olarak öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir?
A) Listeria monocytogenes
B) Bacillus subtilus
C) Corynebacterium ulserans
D) Erysipelothrix rhusiopathiae
E) Staphylococcus aureus
38 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
38. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Erysipelothrix rhusiopathiae hareketsiz, sporsuz, aerop veya fakültatif anaerop Gram
pozitif basildir. H2S üreten tek Gram pozitif bakteridir. Doğada yaygın olarak bu-
lunur. İnsanda nadiren hastalık yapar. İnsana bulaşmada önemli hayvanlar, balık-
lar, kuşlar ve domuzlardır. Genellikle meslek hastalığı şeklinde veteriner, balıkçı,
kasap ve çiftçilerde görülür. Bulaşma hayvan ürünleriyle kontamine aletlerin cildi
delmesiyle olur.
Erizipeloid (Domuz erizipeli) etkenidir. Yara yerinde, 1-4 gün sonra sınırları kesin ve
düzensiz, deriden kabarık, menekşe renginde, eritemli, kaşıntılı, sıcak ve çok ağrılı
bir lezyon belirir. Lezyon genellikle ellerdedir.
H2S oluşturan tek Gram pozitif basil Erysipelothrix rhusiopathiae’dir.
(Cevap D)
47. Klasik yoldan kompleman sisteminin aktivasyonu, kompleman 1 (C1) pro-
teininin aşağıdakilerden hangisine bağlanması sonucu başlar?
A) IgA
B) Antijen-IgG kompleksi
C) Faktör B
D) C3
E) Endotoksin
Kompleman üç ayrı yolla aktive olabilir; klasik yol, alternatif yol ve lektin yolu. Kom-
plemanın klasik yoldan aktive olması için antijen antikor kompleksine ihtiyaç vardır.
Ig G1, Ig G2, Ig G3 ve Ig M’in Fab kısımları antijeni, Fc kısımları ise komplemanı
bağlar. (Komplemanın bağlanması için iki molekül Ig G veya bir molekül Ig M
gerekir) Böylece komplemanın klasik yoldan aktivasyonu başlar. İlk bağlanan kom-
pleman parçası C1q’dur. (Komplemanın diğer komponentleri antikorlara bağlan-
mamazlar).
Antijen ile antikoru görünce asla dayanamayan komplemanın C1q parçasıdır. C1q an-
tikora bağlanır ve klasik yol aktive olur.
(Cevap B)
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 39
39. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
48. İnflamatuvar reaksiyonlarda rolü olan yardımcı T hücre alt grubu Th1 aşağı-
daki sitokinlerden hangisini salgılar?
A) IL-4
B) IL-6
C) IL-10
D) IL-13
E) IFN-γ
Antijen sunulması sırasında salınan sitokinler
• Makrofajdan salınanlar
TNF α. İnflamasyonu başlatır. Ateşi yükseltir.
IL-1 ve IL-12. Th lenfositleri aktive eder. IL-12 NK hücreleri de aktive eder.
IL-6. Ateşi yükseltir. Akut faz reaktanlarını uyarır. B lenfositlerin plazma hücresine
dönüşümünü hızlandırır.
IL – 8. Nötrofil kemotaksisi yapar.
• Th1 lenfositten salınanlar
IL-2 (TCGF). Th ve Tc hücreleri ayrıca NK hücreleri aktive eder.
İnterferon γ. Makrofajları ve NK hücreleri aktive eder
• Th2 lenfositten salınanlar
IL-4 (BCGF). B lenfositleri çoğaltır
IL-5 (BCDF). B lenfositleri plazma hücresine olgunlaştırır
IL-6. Akut faz reaktanlarının yapımını uyarır, Ateşi yükseltir, B lenfositleri plazma
hücresine dönüştürür
IL-10. Hücresel immün sistemi baskılar.
(Cevap E)
49. T-hücresi üzerinde bulunan CD4 reseptörleri, antijen sunan hücredeki
moleküllerden hangisiyle etkileşerek hücresel immün yanıtta rol oynar?
A) MHC sınıf II molekülu
B) LFA-3
C) Yüzey immünoglobulini
D) İnterlökin-2
E) ICAM-1
40 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
40. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
MHC II Proteinleri HLA-D (DP, DQ, DR) genleri tarafından kodlanırlar. Güvenlik kartı
gibidir, sadece polis teşkilatında (immün sistem hücrelerinde) bulunur. Makrofaj,
Langerhans hücresi, dendritik hücre ve B lenfositlerin yüzeyinde bulunur. CD4
molekülleri ile ilişkiye girerler.
1X8 ve 2X4 = 8 başka türlü sekize ulaşılmaz. MHC sınıf II ==> CD4
(Cevap A)
50. Aşağıdaki virus ailelerinden hangisi bağışık ya nıttan sinsityum oluşturarak
kaçar?
A) Adenoviruslar B) Orthomyxoviruslar
C) Poxviruslar D) Paramyxoviruslar
E) Reoviruslar
Solunum sinsisyal virüsü (RSV)
Füzyon proteini, hücrelerin füzyonuna yol açıp çok çekirdekli dev hücrelerin (sinsisya)
oluşmasına neden olur. Etken damlacık infeksiyonu ile ya da kirli ellerden doğru-
dan temasla bulaşır. İlk çoğalma nazofarinks epitelinde olur, daha sonra sekresy-
onla akciğerlere yayılır. Yenidoğan ve süt çocuğunun öldürücü alt solunum yolu
infeksiyonlarının ve bebeklerde nozokomiyal pnömoni salgınlarının en sık nedeni
RSV’dir. Ayrıca çocuklarda atipik pnömoninin en sık etkeni de bu virüstür.
Paramikzovirüslerin Zarf Dikenleri
Virüs Hemaglutinin Nöraminidaz Füzyon protenini
Kızamık virüsü + - +
Kabakulak virüsü + + +
Parainfluenza virüs + + +
RSV - - +
(Cevap D)
51. Hepatit C virus antikorları (anti-HCV) pozitif olan bir hastada, aşağıdakiler-
den hangisi tedavi yanıtını belirlemede en yararlıdır?
A) ALT düzeyi
B) İmmün kompleks varlığı
C) Anti-HCV antikor titresi
D) Serum HCV-RNA düzeyi
E) Serum bilirübin düzeyi
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 41
41. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
MOLEKÜLER TANI YÖNTEMLERİ
Klinik örneklerde mikroroganizmaların özgül nükleik asit (DNA/RNA) dizeleri sapta-
narak bakteri, virus, parazit ve mantar hastalıklarının tanısı konabilir. Hemen her
klinik örnekte moleküler yöntemleri çalışmak mümkündür. Antibiyotik almış hasta-
lara da uygulanabilir.
Nükleik asit hibridizasyon ve amplifikasyon yöntemlerinin kullanım amaçları
• Etkenin saptanması(üretimleri zor veya olanaksız, pahalı, zaman alıcı etken-
ler)
• Etkenin tiplendirilmesi
• Kültür konfirmasyonu
• Mikroorganizmaların subtiplemesiyle prognoz tayini
• Kantitasyonla hastalığın takibi (viral yük tayini)
• Epidemiyolojik inceleme
• İlaç direnci saptanması (INH, rifampisin, ethambutol, metisillin, antiviraller)
• Hepatit C hastalığı seyrinde ALT dalgalanmalarla seyreder. Takipte çok değerli
değildir. Tanı kanda antikorların gösterilmesi ile konur. Anti-HCV 1.2. ve 3.
Kuşak ELISA testleri ile araştırılır. En duyarlı ve özgül olan 3. Kuşaktır.
Hastalıktan 1 ay sonra pozitifleşir. Bu nedenle antikorun negatif bulunması
hastalığı ekarte ettirmez. ELISA Ig G ve Ig M ayırımı yapmaz. İyileşen hasta-
larda Anti HCV pozitif kalmaya devam eder. Yalancı pozitiflikler nedeniyle
doğrulama için RIBA (Radio Immuno Blotting Assay) bakılmalıdır. RIBA pozitif
ise aktif hastalığı belirlemek için PCR ile HCV RNA varlığı gösterilir. Kesin tanı
HCV RNA ile konur. Anti HCV varlığı kesin tanı koydurmaz, yokluğu tanıyı
reddettirmez. Serum bilirübin düzeyi tedavi takibinde kullanılmaz.
(Cevap D)
52. Aşağıdaki herpes viruslardan hangisi, ilişkili olduğu kanser tipiyle birlikte
verilmiştir?
Herpes virus Kanser tipi
A) Herpes simpleks virusu Orofarengeal karsinom
B) Varicella-zoster virusu Skuamöz hücreli karsinom
C) Sitomegalovirus T-hücre lösemisi
D) İnsan Herpes virus tip 6 Kaposi sarkomu
E) Epstein-Barr virusu Nazofarenks kanseri
42 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
42. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
İnsan Tümör Virüsleri ve İlişkili Olduğu Tümörler
Virüs Tipi İlişkili Olduğu Kanser
DNA Virüsleri
Human papilloma virüs tip 16, 18, 31 Servikal kanser (E6 ve E7 proteini)
EBV Burkitt lenfoma, Nazofarinks karsinomu, B ve T hücreli
lenfoma, Hodgkin lenfoma, Timus karsinomu
Hepatil B vırüsü Primer hepatosellüler karsinom ( x proteini)
Molluskum kontagiosum virüsü Selim cilt tümörü
HSV-2 Servikal karsinom
RNA Virüsleri
HTLV-1 Erişkin akut T hücreli lenfoma
HTLV-2 Tüylü hücreli lösemi
HCV Primer hepatosellüler karsinom
(Cevap E)
53. İnfluenza tip A viruslarında gerçekleşen antijenik şift olayı, iki farklı virus alt
tipi arasında meydana gelen hangi tip ilişki sonucu ortaya çıkar?
A) Konjugasyon
B) Komplementasyon
C) Çapraz reaktivasyon
D) Genetik reasortman
E) Transkapsidasyon
İnfluenza tip A virüsleri negatif iplikli RNA içerir. RNA polimerazı vardır. RNA genomu-
nun 8 segmentli oluşu yeniden sıralanma (reassortment) sonucu genomda çok
sık rekombinasyonlar oluşmasına sebep olur. Bu rekombinasyonlar da hemaglü-
tinin ve nöraminidaz proteinlerinin değişmesine dolayısıyla yeni antijenik tiplerin
ortaya çıkmasına ve bu da pandemilere neden olur.
(Cevap D)
54. Aşağıdakilerden hangisi patolojik prionların özelliklerinden biri değildir?
A) Çekirdek asidi içermemeleri
B) Protein yapısında olmaları
C) İnterferon oluşturmamaları
D) Esas olarak merkezi sinir sistemine yerleşmeleri
E) Dezenfektanlara dirençli olmaları
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 43
43. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Aslında şıkların hepsi doğru. Çünkü prionlara karşı immun cevap oluşmaz. Dolayısıyla
interferon da oluşturmaz. Prionlar DNA ve RNA içermeyen, nükleazlara dirençli,
proteazlara da nispeten dirençli özel protein yapılı etkenlerdir. İnsan (Kuru,
Creutzfeld-Jacop, fatal familyal insomnia, Gertzman-Strausller sendromu) ve hay-
vanlarda (Scrapie, deli dana hastalığı,...vb) beyin hasarıyla karakterize klinik tablo-
lar oluştururlar. Prionlar ısı ve dezenfektanlara çok dirençli, immun yanıt ve antikor
oluşturmayan protein yapılardır. Nöronlarda vakuolizasyon ve amiloid plak birikimi
ile karakterize süngerimsi (spongioform) ansefalopati tipik lezyondur.
(Cevap C)
55. Keratinize dokuda enfeksiyon oluşturmasına karşın, in vitro koşulda üreye-
bilmesi için lipide gereksinim duyan etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Trichophyton verrucosum
B) Trichosporon beigelii
C) Malassezia furfur
D) Hortaea (Exophiala) werneckii
E) Piedraia hortae
M. furfur (Pytirosporum orbiculare) gövdenin üst kısmında, sırt ve boyunda kahverengi,
yuvarlak lezyonlar yapar. Yaptığı hastalığı Tinea versicolor veya Pitriasis versicolor
denir. Sadece deriyi tutar. Zorunlu lipofiliktir, lipitten zengin parenteral beslenme
uygulananlarda invazif katater infeksiyonu ve sepsis yapabilir. Malessezia ayrıca
seboroik dermatit, atopik dermatite de neden olabilir. Deri lezyonlarında dimorfizm
gösterir. Tanıda KOH ile yapılan deri kazıntısında maya ve hiflerin oluşturduğu
kıymalı spagetti görünümü tipiktir. Rutin mantar besiyerlerinde üremez. Üretilmesi
için besiyerine lipid eklenmelidir. Ancak florada bulunduğu için kültürde üretilmesi
tanı koydurmaz. Tedavide %2’lik selenyum sülfitli losyon veya lokal antimikotikli
kremler verilir. Relapslar sık görülür.
(Cevap C)
56. Aşağıdakilerden hangisi Candida türlerinin patojenite faktörlerinden biri
değildir?
A) Dokulara tutunma yeteneği B) Hücre yüzeyi hidrofobisitesi
C) Proteinaz enzimi yapımı D) Melanin yapımı
E) Fenotip değişimi yeteneği
44 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
44. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Kriptokokkoz (Torulosis)
Diğer sistemik mikozların aksine etken monomorfiktir. Güvercinlerde hastalık yap-
madan bulunur. Kuşların gübresi ile ilişkilidir. Polisakkarit kapsülü vardır. Kapsüllü
tek mantardır. Fenol oksidaz testi pozitiftir. Oluşturduğu melanin pigmenti
sayesinde immün sistemden kaçar.
Virülans faktörleri (Candida)
• Konak yüzeyine tutunma (adezinler)
• Östrojen reseptörü. Üreme hormonlarının vajen epitellerindeki glikojeni artırıcı
etkisi ve maya hücrelerindeki östrojen reseptörleri vajinal kolonizasyonu artırır.
• Salgısal proteinazlar
• Maya hif dimorfizmi
• Fosfolipazlar
• Faktör 6
• Laminin reseptörü
• Fenotipik değişim
• Fibrinojen bağlayan proteinler
• Fibronektin reseptörü
• C3 reseptörü
• Yapışkan mannoprotein. O kan grubu kişilerde kandida kolonizasyonunun
fazla olmasından sorumludur.
Melanin yapımı Kriptokok için bir virülans faktörüdür.
(Cevap D)
57. Sistemik aspergilloza en sık neden olan etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Aspergillus flavus
B) Aspergillus niger
C) Aspergillus fumigatus
D) Aspergillus terreus
E) Aspergillus nidulans
Aspergillus cinsinin en sık görülen türü A. fumigatus’tur.
(Cevap C)
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 45
45. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
58. Ekinokandin grubu antifungal ilaçlar aşağıdaki mantar türlerinden
hangisinin tedavisinde etkilidir?
A) Candida türleri
B) Zygomycetes türleri
C) Cryptococcus türleri
D) Trichosporon türleri
E) Fusarium türleri
Ekinokandinler mantar hücre duvarındaki kitin sentezi için gerekli olan beta glukan
formasyonunu önler. Bu ilaçlar (1,3)-beta-D glukan sentetaz enzimini inhibe ed-
erler. Candida cinsine fungisidal, Aspergillus cinsine bazı türler dışında ise fun-
gostatik etkilidirler. Amfoterisin B’ye dirençli aspergilloz vakalarında kullanılırlar.
Hücre duvarına etkili olduğu için, hücre zarına etki eden ilaçlarla yani amfoterisin
ve azollerle çarpraz direnç görülmez. Mucor ve Cryptococcus neoformans’a etkili
değildirler.
(Cevap A)
59. Kanser tedavisi alan bir hastada pnömoni ve menenjit tablosu gelişmiş,
yapılan balgam ve dışkı incelemelerinde rabditiform larvalar saptanmıştır.
Bu hastada etken olarak öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir?
A) Echinococcus granulosus
B) Pneumocystis jiroveci
C) Enterobius vermicularis
D) Naegleria fowleri
E) Strongyloides stercoralis
Strogyloides stercoralis, erişkin şekliyle ince barsakta, larva şekli ise iç organlarda
hastalık yapan bir parazittir. Bu nematodun strongiloid (parazit) ve rabtidioid
(serbest) iki şekli vardır. Üç değişik evrimi vardır.
1) Direkt evrim: Yumurtalar dışkı ile dışarı atılmadan önce ince barsakta açılarak
rabtidiform larvalar açığa çıkar. Bunlar dışkıyla atılır. Dış ortamda flariform lar-
vaya dönüşerek insanı infekte eder.
2) İndirekt evrim: Rabtidiform larvalar toprakta erkek ve dişiye farklılaşarak
serbest yaşarlar. Toprakta yumurtlayarak rabtidiform larvalar oluşur, bu lar-
valar da erişkin hale gelerek döngüyü toprakta devam ettirirler. Birkaç kuşak
sonra flariform larvalar oluşarak insanı infekte eder. Erişkin şekli toprakta
yaşayan tek helminttir.
46 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
46. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
3) Hiperinfeksiyon: Rabtidiform larvalar barsakta flariform larvalara olgunlaşarak
hasta yeniden infekte olur. Buna otoinfeksiyon denir. İmmün sistemi normal
kişilerde kan dolaşımına karışan larva sayısı fazla değildir. Ancak immün süp-
rese konakta özellikle AIDS’lilerde ve organ nakli alıcılarında çok fazla sayıda
larva kana karışır ve sepsis gelişir. Buna hiperinfeksiyon denir.
(Cevap E)
60. Aşağıdakilerden hangisi kene aracılığıyla bulaşan bir parazit hastalığıdır?
A) Babesiozis B) Lyme hastalığı
C) Kırım-Kongo kanamalı ateşi D) Afrika uyku hastalığı
E) Veba
Babesia microti, sıtmaya benzer hücre içi bir sporozoa’dır. Sığır, geyik ve kemiricilerde
bulunur. İnsan rastlantısal konaktır. Bulaşma keneler aracılığıyla olur. Sıtmadan
farklı olarak karaciğer dönemi bulunmaz. Merozoitler sadece eritrositlerin içinde
çoğalıp onları parçalayarak, üşüme-titreme-ateş ve terleme nöbetlerine neden
olurlar. Kalın damlada eritrositlerin içinde Malta haçı şeklinde trofozoidleri görülür.
Splenektomili hastalarda Plasmodium ve Babesia infeksiyonları ağır geçirilir. Te-
davi edilmeyen hastaların çoğu kendiliğinden iyileşir. Tedavide klindamisin ve kinin
kombinasyonu verilir.
(Cevap A)
61. Aşağıdakilerden hangisi, apoptotik hücrelerin yüzeylerinde bulunması ile
makrofajlar tarafından tanınıp fagositozu sağlar?
A) Bcl-2 ailesi B) Fosfatidilserin
C) TNF reseptöru D) Kaspaz 9
E) Fas ligand
Fosfotidilserin ve p53 ün kodladıgı trombospandin apopitotik hücrede fagositozu ko-
laylaştırarak hücrenin ortadan kaldırılmasına neden olur.
Fas Ligand ve TNF reseptörü ekstrensek apoptotik yolun aktifleşmesine neden olur.
Bcl-2 ailesi apopitozis önler.
Kaspaz 9 ise diger kaspazlar ve sitokrom c ile birleşerek hücre ölümüne neden olur.
Cevap B)
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 47
47. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
62. Endojen ve ekzojen uyaranlara karşı hücrenin canlılığını koruyarak, olgun
bir hücre tipinin bir başka olgun hücre tipine dönüsumü ile kendini gösteren
̧ ̈
adaptif patolojik değişim aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hiperplazi B) Nekroz
C) Atrofi D) Metaplazi
E) Apoptoz
Metaplazi matür bir hücrenin yerini başka bir matür hücre grubunun almasıdır. Re-
versibl bir lezyondur. En sık epitel hücrelerinde görülür. En yaygın tipi skuamöz
metaplazidir.
Hiperplazi hücrelerde sayıca artış olmasıdır.
Nekroz hücrelerin topluca ölümü, apoptoz ise tek hücrelerin ölümünü ifade eden hücre
intihar programıdır.
Atrofide hücre sayısı, hacmi ve organellerinde azalma vardır.
(Cevap D)
63. Aşağıdaki mediyatörlerden hangisi lökosit aktivasyonuna ve kemotaksisi
artırıcı etkiye sahiptir?
A) Nitrik oksit B) C5a
C) Histamin D) Lökotrien C4
E) PAF
C5a lökosit aktivasyonu ve adezyonunu uyarır. Nötrofil, monosit, eozinofil ve bazofiller
için kemotaktiktir
Nitrik Oksid endotel hücrelerinde üretildiğinde vazodilatasyon ve antitrombotik etki
yapar. Septik şokta miyokardiyal kontraktiliteyi azaltıcı ve vasküler düz kasları
gevşetici etkisi vardır. Vazodilatasyon, antitrombotik etki ve aktive makrofajlarda
mikrobisidal etkilidir. Histamin artmış vasküler geçirgenliğin en önemli mediy-
atörüdür.
LTC4, LTD4, LTE4 ise vazokostriksiyon, bronkospazm ve permeabiliteyi artırıcı etki
yapar.
PAF trombosit aktivasyonu yanı sıra vazokonstrüksiyon ve bronkokonstrüksiyon yapar.
(Cevap B)
48 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
48. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
64. On iki yaşında bir kız çocuğunun deniz ürünlerinin tüketimini takiben,
vücudunda kaşıntılı, eritemli deri lezyonları gelişiyor.
Bu tablonun gelişmesine katkıda bulunabilen immünolojik mekanizma aşağı-
dakilerden hangisidir?
A) Gecikmiş tip hipersensitivite
B) C1 esteraz eksikliği
C) Tip 1 hipersensitivite
D) İmmün kompleks birikimi
E) IgA eksikliği
Tip I hipersensitivite reaksiyonu önceden sensitize mast hücrelerinin yüzeyinde an-
tikor-antijen bağanması sonucu dakikalar içinde oluşan, hemen gelişen bir reak-
siyondur. Lokal anafilaksi örnekleri ürtiker, anjiyonörotik ödem, alerjik rinit, ekzama,
gıda allerjileri, böcek ısırığı, allerjik astımdır. Soruda oluşan gıda alerjisidir.
C1 esteraz eksikliginde ise herediter anjionörotik ödem yapar.
İmmün komplekslerle oluşan Tip III reaksiyonda kompleman aktivasyonu ve polimorf
lökosit birikimiyle karakterizedir. İmmün kompleks endogen ya da eksojen antijen
içerebilir.
Gecikmiş tipte hipersensitiviteye örnek, ajan alındıktan 2-3 hafta sonra oluşan
granülomlardır.
IgA eksikligi en sık görülen primer immün yetmezliktir. Hastalığın çoğu asemptomatik
olup, serum transfüzyonu yapılırsa içerdiği Ig A nedeniyle anaflaksiye yol açabilir.
(Cevap C)
65. Aşağıdaki hastalıkların hangisinde, merkezinde nötrofiller ve granüler
materyalin bulunduğu granülomatöz iltihap görülür?
A) Tüberküloz
B) Sarkoidoz
C) Lepramatöz lepra
D) Sifiliz
E) Kedi tırmığı hastalığı
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 49
49. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Kedi tırmığı hastalığı Bartonella henselae’nin neden olduğu servikal - aksiller LAP
gelişmesi ile karakterizedir. Lenf düğümünde düzensiz stellat apse adı verilen
sarkoidoz benzeri granülomların ortasında mikroabseleşmelerin olduğu yapılar
vardır. Lenfogranüloma venerumdaki lezyonlara benzer, nötrofiller ve granüler
materyal bulunur.
Tüberkülozda kazeifikasyon nekrozu içeren granülomlar vardır.
Sarkoidozda granülomlar ve dev hücrelerde “Asteroid body” ve “Schaumann body”
vardır.
Lepromatöz leprada granülom yapıları görülebilir.
Sifilizde granülom benzeri yapılar, plazma hücreleri ve endarterit görülür.
(Cevap E)
66. Aşağıdaki durumların hangisinde ödem oluşma mekanizması diğerlerinden
farklıdır?
A) Konjestif kalp yetmezliği
B) Malnütrisyon
C) Nefrotik sendrom
D) Karaciğer yetmezliği
E) Hipoalbüminemi
Konjestif kalp yetmezliğinde azalan renal perfüzyon nedeniyle aktive olan renin-an-
jiotensin-aldosteron sistemi sonucu kanda hidrostatik basınç artar. Bunun sonucu
sistemik ödem oluşur.
Malnutrisyon, nefrotik sendrom, karaciğer yetmezliği ve hipoalbüminemi nedeniyle
kan albümin seviyesi azalır. Bu durumların hepsinde kanda onkotik basınç azalır.
Sıvı interstisyel alana sızar, sistemik ödem oluşur.
(Cevap A)
67. Aşağıdakilerin hangisinde metastatik kalsifikasyon gelişebilir?
A) Yağ nekrozu
B) Nekrozlu tüberküloz granülomu
C) Ateroskleroz
D) Multipl miyelom
E) Hasarlı kalp kapakçıkları
50 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
50. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Patolojik (metastatik) kalsifikasyon kan kalsiyumunun yüksek olması nedeniyle görülen
kalsifikasyon tablosudur. Metastatik kalsifikasyon nedenleri
. Hiperparatiroidizm(en sık)
· Multipl miyelom
· Metastatik tümörler
· Vit D intoksikasyonu
· Süt- alkali sendromu
· Sarkoidoz
· Kemiğin Paget hastalığı
Distrofik kalsifikasyon nekrotik odaklarda, aterom plakları, tüberküloz granülomları,
zedelenmiş kalp kapakçıklarına kalsiyum çökmesidir.
(Cevap D)
68. Aşağıdakilerden hangisinin gelişiminde viral etki söz konusu değildir?
A) Gastrik MALToma
B) Sinonazal papillom
C) Servikal in situ karsinom
D) Nazofarenks karsinomu
E) Hepatoselüler karsinom
Gastrik MALtomada etken H. Pyloridir. Bu üreaz pozitif onkojenik bir bakteridir.
Sinonazal papillom ve servikal in situ karsinomda etken yüksek riskli HPV grubudur.
Nazofarenks karsinomu etkeni en sık Ebstein Bar virusudur.
Hepatoselüler karsinom ise en sık HBV ve HCV ile oluşur
(Cevap A)
69. Aşağıdaki vaskülitlerin hangisinde morfolojik olarak farklı evredeki lezyon-
ların aynı anda, hatta aynı damarda bulunması karakteristiktir?
A) Kawasaki hastalığı
B) Takayasu arteriti
C) Temporal arterit
D) Poliarteritis nodosa
E) Wegener granülomatozu
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 51
51. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Poliarteritis nodosa küçük ve orta çaplı arterleri tutan transmural (tüm duvar katlarını)
nekrotizan inflamasyonla karakterize vaskülit tablosudur. Akut fazda nötrofil, eozi-
nofil, ve makrofaj infiltrasyonu ile birlikte fibrinoid nekroz görülür. Geç evrede ad-
ventisyaya kadar uzanan fibröz kalınlaşma başlar. Aynı damarda akut ve geç evre
birlikte görülebilir.
Kawasaki hastalığı erken çocukluk döneminde koroner arterleri tutan arterittir.
Mikroskopisi PAN’a benzer nitelikte nekroz ve iltihabi hücre infiltrasyonu gösterir.
Lezyonlar eş zamanlıdır.
Takayasu arteriti media ve adventisyada vasa vasorumları da tutan mononükleer ilti-
habi hücre infiltrasyonu vardır. Mediada granülomlar ve dev hücreler nadiren ola-
bilir.
Temporal arterit erişkinlerde en sık görülen sistemik vaskülittir. Büyük arterlerden
küçük arterlere segmental tutulum yapan vaskülittir. Media tabakasında yabancı
cisim tipi veya Langhans tipi dev hücreler içeren granülomatöz reaksiyon,
mononükleer iltihabi hücre infiltrasyonu vardır.
Wegener granülomatozu üst solunum yolları, böbrek ve damarları tutan nekrotizan
vaskülittir. Nekrotizan vaskülit, PAN’da görülenden ayrılamaz. Granülomlar, nekroz
odakları çevresinde lenfositler, eozinofil, plazma hücreleri ve makrofajlarla değişik
sayıda dev hücrelerden oluşur.
(Cevap D)
70. Özellikle uzun ekstremiteleri, bilateral lens ektopisi, mitral valv prolapsusu
ve aort dilatasyonu bulunan bir hastanın genetik incelemesinde fibrillin-1
geninde mutasyon saptanmıştır.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ehlers-Danlos sendromu
B) Marfan sendromu
C) α1- antitripsin eksikliği
D) von Hippel-Lindau hastalığı
E) Niemann-Pick hastalığı
Marfan sendromu otozomal dominant geçişli hastalıkta esas bozukluk ekstrasellüler
matriksteki elastin liflere ara madde oluşturan fibrilin 1' in yapısındadır. Fibrilin
genlerinden biri 15 kromozomun uzun kolunda mevcuttur (15q21.1). Hastaların
klinik özellikleri kollar ve bacakların uzun olması, eklemlerde hiperfleksibilite,
gögüs deformiteleri, bilateral lens dislokasyonu veya subluksasyonu, aortta
anevrizmal dilatasyon ve disseksiyon, mitral kapakta floppy kapak sendromudur.
52 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
52. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Ehlers-Danlos sendromunda kollajen sentezi veya yapısında defekt vardır. Bağ
dokusunun gerilme gücü azalmıştır. Cilt frajil, eklemler hiperekstansıbldır. Kolon-
büyük arter rüptürleri kornea rüptürü, retina ayrışması, diafragmatik herni (tip1)
görülebilir.
α1-antitripsin eksikliğinde en sık neonatal hepatit oluşturur. Daha büyük çocuklarda
hepatit, siroz ya da panasiner amfizemle ilgili semptomlar görülebilir.
von Hippel-Lindau hastalığında vücutta benign veya malign tümörler oluşur. En sık
retinal ve serebellar hemanjiyomlar, böbrek-epididim adenomları, pankreas-
karaciğer-böbrek kistleri izlenir. %50 olguda renal hücreli karsinom gelişip ölüme
yol açar.
Niemann-Pick hastalığında Lizozomlarda sfingomiyelin ve kolesterol birikir. Bunlarda
yaygın nörolojik tutulum, organlarda belirgin sfingomiyelin birikimi ve ilk 3 yaş
içinde ölüm görülür. Dalak, karaciğer, lenf düğümleri, kemik iliği, tonsiller, GİS ve
akciğerde birikim olur.
(Cevap B)
71. Aşağıdakilerden hangisi bakteriyal lobar pnömoni gelişiminin mikroskopik
evrelerinden biri değildir?
A) Konjesyon
C) Kırmızı hepatizasyon
B) Gri hepatizasyon
D) Organizasyon
E) Rezolüsyon
Lober pnömoninin 4 evresi vardır:
1) Konjesyon: Vasküler konjesyonla, alveolde proteinöz materyal, nötrofiller, bak-
teriler ve eritrositler görülür.
2) Kırmızı hepatizasyon: Alveoller; nötrofil, eritrosit ve fibrinle dolar.
3) Gri hepatizasyon: Eritositler azalmış, lökositler çoğunluktadır.
4) Rezolüsyon (iyileşme): Komplikasyon olmayan olgularda alveoller içindeki ek-
suda enzimatik olarak parçalanıp öksürükle atılır.
(Cevap D)
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 53
53. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
72. Reaktif germinal merkezler çevresindeki küçük lenfoid hücrelerin prolif-
erasyonu ve t(11; 14) translokasyonu ile karakterize matür B hücreli lenfoma
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Küçük lenfositik lenfoma
B) Marjinal zon lenfoması
C) Foliküler lenfoma
D) Burkitt lenfoma
E) Mantle hücreli lenfoma
Mantle hücreli lenfoma follikül merkezinden değil, mantle bölgesindeki B-hücrelerinden
köken alır. Nodal ve ekstranodal (dalak, Waldeyer halkası, kemik iliği ve GIS) tu-
tulum vardır. Küçük çentikli lenfositlerden oluşan homojen tumor görünümü vardır.
t(11:14) sonucu hücre siklus düzenleyicisi siklin-D1’i kodlayan gen aktive olur.
Agresiv tümörlerdir, tedaviye dirençlidir.
Küçük lenfositik lenfomada 13 q 12-14 delesyonu vardır.
Marjinal zon lenfoması Helikobakter pylori infeksiyonu, Sjögren sendromu, Hashimoto
tiroiditi zemininde gelişebilir. Mukozal (barsak, akciğer ve en sık mide) ve non-
mukozal (tükrük bezi, meme, tiroid, orbita) bölgelerden kaynaklanabilir. t (11;18)
ve (1;14) translokasyonları nispeten bu tümörler özgüdür.
Foliküler lenfoma NHL’lerin en sık tipidir. B-hücre kökenlidir. Follikül merkezindeki
küçük veya büyük çentikli hücrelerden oluşur. CD19, CD20, CD10 (CALLA) poz-
itiftir. t(14:18) sonucu anti-apopitozis ile iligili onkogen olan BCL2 ekspresyonu
vardır
Burkitt lenfoma en hızlı prolifere olan lenfoid neoplazmdır. Nadiren nodal, sıklıkla ek-
stranodaldir. Yüksek mitotik indeks ve apoptozis vardır. Üniform, diffuz tümör
dokusu oluşur. Arada bulunan benign makrofajlar ‘yıldızlı gök manzarası ‘oluşturur.
BCL 6 ve c-MYC geni (8 numaralı kromozom) pozitiftir.
(Cevap E)
73. Altmış yaşında diyabeti ve deride yaygın pigmentasyonu olan bir erkek has-
tada hepatomegali nedeniyle yapılan karaciğer biyopsisinde siroz ve he-
patosit sitoplazmalarında yoğun demir birikimi saptanmıştır.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Wilson hastalığı B) Hemakromatozis
C) α1- antitripsin eksikliği D) Steatohepatit
E) Biliyer siroz
54 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
54. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Hemokromatozis triadı; mikronodüler siroz, diabetüs mellitüs ve deride pigmentasyon
artışıdır (bronz diabet). Biriken demir, serbest radikal yolunda oluşan lipid peroksi-
dasyonu, kollojen oluşumunun uyarması ve DNA ile reaksiyonlara girerek hücre
hasarı ve hepatosellüler karsinoma yol açar.
(Cevap B)
74. Viral immünizasyonu takiben gelişebilen demiyelinizan hastalık aşağıdakil-
erden hangisidir?
A) Akut dissemine ensefalomiyelit
B) Progresif multifokal lökodistrofi
C) Santral pontin miyelinolizis
D) Marchiafava-Bignami hastalığı
E) Adrenolökodistrofi
Akut dissemine ensefalomiyelit (ADEM) ya viral bir enfeksiyon yada nadiren viral im-
münizasyon sonrası oluşan demiyelinizan bir hastalıktır. Tablo olaydan 1-2 hafta
sonra oluşur. Klinik multipl skleroza benzer. % 20 ölüme neden olabilir.
Progresif multifokal lökodistrofi JC isimli polioma virusuyla oluşan demiyelinizasyona
yol açan bir hastalıktır. İmmunsupresif hastalarda, AIDS veya hematolojik malig-
nitelerde sık görülür. Öncelikle oligodendrositlerin infekte eder. Oligodendrositlerin
nükleusunda camsı amfofilik inklüzyonlar oluşur.
Santral pontin miyelinolizis pons ve tentoryumu tutan, periventriküler alanın korundugu
bir demiyelinizasyondur.
Marchiafava-Bignami hastalığı ise korpus kallosum ve anterior komissürün santral
fiberlerini tutan, simetrik miyelin hasarıdır.
Adrenolökodistrofi X e baglı geçen, segmental demiyelinizasyonla giden aksonal de-
jenerasyondur. Schwann hücrelerinde lineer inklüzyon vardır. Motor, duyusal
nöropati, adrenal yetmezlik ve parapleji vardır.
(Cevap A)
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 55
55. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
75. Tip II membranoproliferatif glomerülonefrit tanısı alan nefrotik sendromlu
bir hastanın böbrek biyopsisinde tanı koydurucu elektron-yoğun birikimler
glomerülün neresine lokalize olur?
A) Mezangiyum
B) Lamina densa
C) Subepitelyal alan
D) Subendotelyal alan
E) Bowman kapsülu
Glomerül bazal membranında immün kompleksler değil, içeriği bilinmeyen elektron-
dens materyal birikir (dens-depozit hastalığı). Serumda kompleman alternatif yol-
unu aktive eden C3NeF (C3 nefritik faktör) bulunur. C3 birikimi irregüler granüler
şekilde olabilir. Kanda hipokomplemanemi vardır. Mezengiumda da C3 birikir. IgG
ve kompleman sisteminin erken bileşenleri (C1q, C4) ile IgG yoktur. Bazal mem-
bran böbrekte ortada lamina densa ve iki tarafında lamina rara diye 3 tabakadan
oluşmaktadır.
(Cevap B)
76. Anormal matriks yapılanması ile karakterize kemik gelişim kusuru aşağıdak-
ilerden hangisidir?
A) Osteopetrozis
B) Akondroplazi
C) Osteogenezis imperfekta
D) Osteitis deformans
E) Osteomalazi
Osteogenezis imperfekta kemik matriksinde, osteoiddeki tip1 kollajenin anormal sen-
tezi nedeni ile oluşan kalıtsal bir hastalık gurubudur. Kollajenin 1 ve 2 zincirlerini
kodlayan gende mutasyon vardır. İskelette kemiklerin korteksi ince olup trabeküller
zayıf yapıdadır. Hastalarda multipl kemik kırıkları, sklerada mavi renk (kollojen
hatalı üretimi) diş anomalileri ve nöronal tipte işitme kaybı vardır.
Osteopetrozis osteoklastlarda bazen karbonik anhidraz II enzim defekti bazen de bil-
inmeyen bir nedenle enzim aktivasyon problemi vardır. Bu nedenle kemik rezorp-
siyonu gerçekleşemez. Kemikler dens ve yoğundur. Radyografide mermer gibi
görünür.
56 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
56. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
Akondroplazi kemiğin büyüme plağındaki hipoplazi onucu oluşan kalıtsal bir hastalıktır
Metafiz ve epifizde kondrositlerin proliferasyonu azalır. Çünkü fibroblast büyüme
faktörü reseptör 3’ün aktive olmasını sağlayan gen mutasyonu vardır
Osteitis deformans kemik yapım ve yıkımı ile giden, sonuçta dayanıksız ve şekli bozuk
kemik oluşumu ile karakterize bir hastalıktır. Kemik dokusunda matriks aşırı mik-
tarda artmıştır.
Osteomalazi kemiğin normal döngüsünde mineralize olamamasıdır. Sonuçta nonmin-
eralize osteoid artar. Kemikte osteopeni oluşur ve kemik kırılganlığı artar.
(Cevap C)
77. Otuz beş yaşında kadın hastada uterus kubbesinde sert nodül palpe ediliyor.
Yıllar içinde yavaş büyüyen kitlenin histolojik olarak birbirini çaprazlayan
iğsi hücrelerden oluştuğu görülüyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hematom
B) Leyomiyom
C) Karsinosarkom
D) Stromal tümör
E) Adenokarsinom
Uterin leiomiyomlar insanlardaki en yaygın tümörlerdir. Üreme çağındaki kadınların
% 30-50 ’sinde görülür. Miyometriumun düz kasından köken almışlardır. Miy-
ometrimun içindekiler intramural, endometriumun altında ise submüköz, serozanın
altına yerleşmişse subseröz miyom adını alır. Uterusta düzgün sınırlı, kapsülsüz,
yuvarlak sert, nodül şeklindedir. Histolojik olarak birbirini çaprazlayan iğsi hücrel-
erden oluşur. Uzun zamanda büyüyen lezyon benigndir.
(Cevap B)
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 57
57. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
78. Otuz beş yaşında testiste kitlesi olan bir erkek hastada yapılan biyopside
fibröz septalarla ayrılan geniş sitoplazmalı hücrelerden oluşan neoplazm
saptanmıştır. İmmünohistokimyasal incelemede neoplastik hücrelerin insan
koryonik gonadotropin (HCG) ve α-fetoprotein (AFP) ile negatif, plasental
alkalen fosfataz (PLAP) ile pozitif olduğu saptanmıştır.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Embriyonal karsinom
B) Koryokarsinom
C) Endodermal sinüs tümörü
D) Matür teratom
E) Klasik seminom
HCG ve α-fetoprotein (AFP) ile negatif, plasental alkalen fosfataz (PLAP) ile pozitif
boyanan tümör seminomdur. olduğu saptanmıştır.
Embriyonal karsinomda AFP ve HCG artar
Koryokarsinomda HCG artar.
Endodermal sinüs tümöründe AFP artar.
Teratomda germ yapraklarından gelişen tümör vardır. Hormon artışı olmaz.
(Cevap E)
79. Aşağıdaki tiroid tümörlerinden hangisinin stromasında amiloid bulunur?
A) Foliküler karsinom
B) Papiller karsinom
C) Medüller karsinom
D) Anaplastik karsinom
E) Hürthle hücreli karsinom
Klasik tus sorusu.. Meduller tiroid kanserinin stromasında amiloid bulunduğu defalarca
sorgulanmış bir bilgiydi. Medüller tiroid karsinomu diğer tiroid karsinomlarının ak-
sine follikül epitelinden değil, kalsitonin salgılayan parafolliküler C hücrelerinden
köken alır. Kalsitonin ve diğer bazı hormonları salgılayabilir (nöroendokrin). Fam-
ilyal tipte tümör erken yaşta görülür ve RET onkogen eşliği vardır. Kesitlerde
adalar, kordonlar oluşturan geniş sitoplazmalı atipik hücreler ve bu hücrelerin sito-
plazmasında ya da stromasında amiloid izlenir. Amiloid kalsitoninin yapısal
değişime uğraması sonucu oluşur.
(Cevap C)
58 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
58. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
80. Deride plaklar ve tümörler oluşturan, dermis ve epidermiste T hücre infil-
trasyonu ile karakterize neoplastik deri hastalığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mikozis fungoides
B) Psöriazis
C) Liken planus
D) Pemfigus
E) Mastositozis
Mikozis Fungoides
CD4+ T lenfositlerle oluşan primer deri lenfomasıdır. Klinikte psöriazis ile karışan kır-
mızı-kahverengi yama tarzında plaklar içerir. Daha sonra plaklar artar, büyür ve
nodül şekline dönüşür. Mikroskopide papiller dermiste ve epidermisin içinde
yayılım gösteren (epidermotrofizm), yer yer epidermal kümeler, mikroapseler oluş-
turan (Pautrier mikroabsesi) atipik lenfositik tümör hücreleri görülür. Hücrelerin
çekirdeklerinin kıvrıntılı seyirli olması nedeni ile serebriform lenfositler olarak
tanımlanırlar. Bu hücrelere Sezary Lutzner hücreleri denir.
(Cevap A)
81. Aşağıdakilerden hangisi bir ilacın farmakodinamik etkinliğini en iyi tanım-
lar?
A) İlacın etki oluşturduğu derişimdir.
B) İlacın maksimal etkiyi oluşturduğu derişimdir.
C) İlacın reseptörüne bağlanma yeteneğidir.
D) İlacın reseptöre bağlanarak uyarı oluşturabilme yeteneğidir.
E) İlacın maksimal etkinin yarısını oluşturduğu derişimdir.
Farmakodinamik faz ilacın vücutta ortaya çıkardığı etkileri inceler. Bu etkiler reseptör
düzeyinde, enzim düzeyinde, iyon kanalları düzeyinde ortaya çıkabilir. Dolayısıyla
ilacın etkinliği birçok mekanizma ile ortaya çıkabilir.
Ancak sorunun şıklarında bakıldığında burada reseptör düzeyindeki farmakolojik etkin-
liğin değerlendirilmek istendiği anlaşılıyor. Reseptör düzeyinde farmakolojik
etkinliğin en iyi göstergesi; ilacın reseptöre bağlanarak cevap oluşturabilme
kabiliyetidir. Maksimal etkiden bağımsız bir kavramdır.
(Cevap D)
KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 59
59. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
82. Aşağıdakilerden hangisi bir popülasyonda, ilaca olan duyarlılıktaki
varyasyon hakkında bilgi verir?
A) Kuvantal doz-yanıt eğrisi
B) Maksimal etkinlik
C) İlaç potensi
D) Terapötik indeks
E) Derecelendirilmiş doz-yanıt eğrisi
Kuvantal Doz-Cevap İlişkisi:
• Bu doz cevap ilişkisinde, ilaç uygulandığı zaman etki ortaya çıkar ya da hiçbir etki
oluşmaz (konvülsiyonla gelen hastaya antikonvülzan yaptığınız zaman konvül-
siyon geçer ya da geçmez).
• En önemli klinik parametre ED50 değeridir. 100 kişinin yarısında etkiyi ortaya
çıkartan dozdur.
- En iyi örnek, genel anesteziklerin MAK değeridir. 100 kişinin 50’sinde genel
anestezi oluşturan doz olarak tarif edilir. Bu bir kuvantal doz-cevap ilişkisidir.
• Kuvantal doz cevap ilişkisi tek bir birey üzerinde değil, çok sayıda birey üz-
erinde incelenir. Önce denekler eşit sayıda birey içeren gruplara ayrılır. Daha
sonra bir gruba belli dozda ilaç verilir. Her gruba geçildikçe ilacın dozu
artırılır ve bunun sonucunda elde edilen doz etki grafikleri çıkarılarak Gauss
eğrisi oluşturulur ve böylelikle incelenen doz düzeyleri arasında istatistiksel
olarak incelemeler yapılarak ilacın doza bağlı duyarlılığı hakkında fikir
edinilir.
(Cevap A)
83. Parsiyel agonist ile kompetitif nötral antagonist arasındaki benzerlik aşağı-
dakilerden hangisidir?
A) Reseptörlere kovalent bağ ile bağlanmaları
B) Tam agonistin etkilerini azaltmaları
C) Reseptörlerde uyarılmaya bağlı değişiklikler oluşturmaları
D) Etkilerinin doğrudan olması
E) Etkilerinin geç ortaya çıkması
60 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ