3. GESTALT
• Gestalt psikolojisi ya da gestaltizm 20. Yüzyılın ilk yarısında Almanya’da ortaya çıkmıştır.
Gestaltizm (Gesatl, Almanca’da “form, konfigürasyon” anlamına gelir.) gestalt ekolü adı
altında bilişsel süreçler içerisinde özellikle “algı” ve “algısal örgütlenme” konularında
yoğunlaşmış psikoloji teorisidir. Gestaltizm, kaotik görünen bir dünyada anlamlı bir algıya
sahip olmamızın temelde hangi kanunlara dayandığını anlamaya çalışır. Gestaltizmin ana
prensibi zihnin kendi kendisini algıladığı şeylerde bir bütün görmeye organize etmesidir.
4. WERTHEİMER
• Wertheimer, Gestalt kuramı öncülerinden kabul edilir. Davranışçıların ve strukturcuların
atomcu görüşüne bir tepki hareketi olarak gelişme göstermiştir. Almanya’da doğan Gestalt
kuramı ilerleyen aşamalarda Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar yayıldı. Gestalt kelimesinin
Türkçe’de tam anlamıyla bir karşılığı bulunmamaktadır. Dilimizde “bütüncül” olarak
kullanılmaktadır.
5. GESTALT KURAMI NEDİR?
• Gestalt psikolojisi ya da gestaltizm 1912’de Almanya Wertheimer’in yazdığı bir makale ile
başlamış ve kuramının ilkelerini Wertheimer, Köhler ve Koffka tarafından geliştirilmiştir. Bu
kurama göre bütün, parçaların toplamından farklı bir anlam ifade eder ve birey, bütünü
parçalarına ayrıştırarak değil, bütünlük içinde algılar.
6. • Yazının giriş kısmında anlamın aslında şekil, biçim ve
bütünlük olduğunu söylemiştim. Bir davranışı
parçalarına bölmek, onun bütünlüğünü
bozmaktadır. Aynı zamanda anlam ve niteliğini
değiştirmektedir. Örneğin, bir nehirde su zerrecikleri
her an değişmektedir. Ancak nehir varlığını
sürdürmektedir. Bir toplum içerisinde insanlar doğup,
büyür ve ölürler. Ama toplum süre
gider. “Kalem” sözcüğünü “k-a-l-e-m” harflerine
böldüğümüz zaman anlamı kalmaz. Doğadaki
nesneler ve olaylar da en küçük parçaları değil, büyük
parçaları ve bütünü incelendiğinde daha iyi
anlaşılabilmektedir.
7. (PARETO İLKESİ)
• Wertheimer belli uyarıcıların nasıl gruplanacağını,
nasıl yapılandırılacağını ya da yorumlanacağını
belirleyen uyarıcı değişkenleri tanımlamıştır. Bir
objenin değişik koşullar altında aynı biçimde
algılanmasına algısal değişmezlik adı verilir.
Uzaktaki bir ağacı küçük, yakındakini büyük
görmemiz gerekirken, ağaç deyince her daim aynı
şekilde algılanır. Algının temel özellikleri Gestalt
yaklaşımına göre zihinde oluşan bir süreçtir.
Çevreden gelen uyarıcılar duyu organlarını uyarır
ve bu şekilde meydana gelen sinir akımı beyine
ulaştığında duyumla birlikte algılama meydana
gelir.
NOT: bu oran her zaman 80/20 olmak zorunda değildir.
Prensip aynı kalsa da oranlarda ufak değişliklikler
olmaktadır : 75/25, 85/15, 90/10 gibi.
8. • Gestalt psikologları algı konusunda birçok uyaranın karışık bağlantıları sonucu insan algısının
ürün çıkardığını öne sürmüşlerdir. Uyaran-sonuç ilişkisine odaklanan davranışsalcıların
aksine Gestalt psikologları bilişsel sürecin organizasyonunu anlamaya çalışmışlardır. Gestalt
etkisi beynimizin, özellikle basit ve bağlantısız ögeleri (çizgiler, noktalar, eğriler…) görsel
olarak bir araya getirerek, tanıdık ve bütün figürler çıkarma kabiliyetine denir. Günümüz
davranışçı kuramda öğrenmeyi sadece uyarı-tepki ilişkisi içerisinde değerlendiriyordu.
Davranışçı kuramın aksine, gestalt psikolojisi zihnin uyarıcılar arasında bir bağlantı (örüntü)
kurduğunu savunur.
9. • Örneğin, sıcak sudan çıkan elimize ılık su, soğuk su gibi geldiği halde, buzlu sudan çıkan
elimize aynı derecedeki ılık su sıcak gibi gelmektedir. Çok tatlı yendikten sonra yenilen bir
meyve, bireye olduğundan daha tatsız gelmektedir. Peki, bu kurama neden ihtiyaç
duyulmuştur? Bu soruyu cevaplayabilmek için algı kelimesini incelemek gerekir. Algı;
dikkatin yöneltildiği herhangi bir şey hakkında duyu organları aracılığıyla edinilen bilgilerdir.
Dikkat edilen şeyin bilince varması durumu da algılamaktır.
10. GESTALT İLKELERİ NELERDİR?
• Gestalt okulu, psikolojik araştırmalara yaklaşımı yeniden tanımlamak içim girişimlerde
bulunan bir dizi teorik (kuramsal) ve metodolojik (yöntem-bilimsel) ilkeler üzerinde çalıştı.
Bu, 20. Yüzyılın başında geliştirilen, geleneksel bilimsel metodolojiye dayalı olan ve çalışma
konusunu, onun karışıklığını azaltma amacıyla ayrı ayrı analiz edilebilecek bir dizi parçalara
ayıran araştırmalara terstir.
11. • Gestalt kuramının ana bileşenleri olan Gestalt İlkeleri, tasarımda görsel algıyı açıklamak
amacıyla kullanılır. Bu ilkeler şunlardır:
12. YAKINLIK İLKESİ:
• Bu ilkeye göre insanlar çeşitli nesneleri algılarken birbirine yakın olanları grup oluşturarak
algılarlar. Bu ilke günlük hayatta sık sık reklam amblemlerinde, olayın ilişkili yönünü
vurgulamak için kullanılır.
13. BENZERLİK İLKESİ:
• Bu ilkeye göre eğer parçalar birbirine benziyorsa, bu çeşitli parçalar algısal olarak
birbirleriyle gruplaşır. Bu benzerlik; şekil, renk, gölgelendirme ya da bu gibi diğer özelliklerle
meydana gelebilir. Algı sıraları benzerlik ilkesinden kaynaklanır.
14. TAMAMLAMA (KAPATMA) İLKESİ:
• Bu ilkeye göre nesneler tamamlanmasa bile insanlar bu nesneleri bütün bir şekil, harf, resim gibi
algılar. Yani resmin bütünün bazı parçaları olmadığı zaman bizim algımız bu görsel parçaları
tamamlar. Araştırmalar gösteriyor ki aklın bir şekli tamamlamasının nedeni şekli duyu aracılığıyla
tamamlanmış şekilde algılaması değil, uyaranların etrafındaki düzeni arttırmak içindir.
15. SİMETRİ İLKESİ:
• Bu ilkeye göre akıl nesneleri simetrik olarak ve bir merkez noktası etrafında şekillendirerek
algılar. Nesneleri eşit sayıda simetrik olarak bölmek algısal olarak memnuniyet vericidir.
Sonuç olarak birbirine bağlı olmayan iki simetrik parça olduğunda akıl algısal olarak uyumlu
bir şekil oluşturmak için onları birleştirir. Birleşik simetrik nesne oluşturmak için grup olan
nesneler simetrik nesneler arasındaki benzerliği arttırabilir.
16. ORTAK KADER İLKESİ:
• Bu ilkeye göre nesneler düzgün bir yörünge şeklinde ilerleyen sıralar olarak
algılanır. Araştırmacılar görsel duyu şekilleri (modeliteleri) kullanarak insanların yörünge
üzerindeki hareketli unsurlardan oluşan objeyi algılamasını bulmuşlar. Bu ilke aynı hareket
eğilimi ve sonuçta aynı yörünge üzerinde olan bir araya gruplanmış nesneleri ifade eder.
17. DEVAMLILIK İLKESİ:
• Devamlılık İlkesi, nesnelerin parçalarının bir grup oluşturuyormuş gibi algılanma eğiliminde
olduğunu, ve bu sebeple bir nesnenin parçalarının, yan yana konumlandırıldıkları durumda
algısal bütünlük yarattıklarını belirtir. İki nesnenin kesişmeleri durumunda, bireyler bu iki
nesneyi iki ayrı bölünmemiş nesne şeklinde algılarlar. Uyarıcılar, kesişime rağmen ayrı
görünmeyi sürdürürler. Keskin ve net yön değişimleri olan nesneleri grup olarak görüp tek
bir nesne olarak daha az algılama eğilimindeyizdir.
18. İYİ GESTALT İLKESİ (PRÄGNANZ İLKESİ):
• Eğer bir nesnenin parçaları düzenli, yalın ve sıralı bir örüntü oluşturuyorlarsa grup
oluşturuyorlarmış gibi algılanırlar. Bu yasadan çıkarılabilecek şey şudur: Bireyler dünyayı
algılarken karmaşık ve yabancı olanı ortadan kaldırırlar ki gerçekliği en yalın hali ile
gözlemleyebilsinler. Konu dışı uyarıcıları dikkate almamak aklın çevresini anlamlandırmasına
yardımcı olur. Algılama sırasında yaratılan bu anlam, zihnin konumsal ilişkilerden üstün
tuttuğu evrensel düzen unsurlarının yardımıyladır. İyi Gestalt İlkesi, tüm gestalt teorisinin
temeli olan netlik fikrine odaklanır. Bu yasa aynı zamanda Prägnanz İlkesi olarak da
adlandırılır. Prägnanz, direkt olarak “özlülük” anlamına gelen Almanca bir kelimedir ve
belirginlik, netlik ve düzenlilik anlamlarını taşır.
19. GEÇMİŞ DENEYİM İLKESİ:
• Geçmiş Deneyim İlkesi’ne göre bazı koşullarda görsel uyarıcılar geçmiş deneyimlere göre
kategorize edilir. Eğer iki nesne mekansal yakınlık içinde veya küçük zaman aralıklarında
birlikte gözlemlenmişlerse bu nesnelerin birlikte algılanma ihtimali yüksektir.