2. Araştırmacılar dikkat,algı,bellek,unutma ve geri getirme gibi
bilişsel süreçleri incelerler.
Öğrenmeyi bilişsel açıdan inceleyen kuramlardan biri
olan bilgiyi işleme kuramı, insan öğrenmesinde
öğrenme sürecini bilgisayara benzetmektedir. İnsan
zihni bilgiyi alır, işler, biçim ve içeriğini değiştirir,
depolar, gerektiği zaman geri getirir ve tepkiler üretir.
Bilgiyi işleme kuramı temel olarak şu dört soruyu yanıtlamaya
çalışır:
1-) yeni bilgi dışardan nasıl alınmaktadır?
2. Alınan yeni bilgi nasıl işlenmektedir?
3. Bilgi uzun süreli nasıl depolanmaktadır?
4. Depolanan bilgi nasıl geriye getirilip hatırlanmaktadır ?
3.
4. Bilgiyi işleme kuramı iki temel öğe üzerinde durmaktadır.
Birincisi üç yapıdan oluşur; duyusal kayıt , kısa süreli bellek / çalışan bellek ve uzun
süreli bellektir.
İkincisi ise bilişsel süreçleri içerir. Bunlar içsel, zihinsel eylemlerdir ve bilginin bir
yapıdan diğerine geçişini sağlarlar.
Bilgiyi işleme kuramının birinci adımı bireyin duyu organları yolu ile çevreden gelen
uyarıcıları alması ile başlar.
Duyusal kayda gelen bilgilerin çoğu atılır ve bir kısmı da çok kısa bir süre tutularak
algılanır ve tanınır.
Duyular dikkat ve algı süreçleri aracılığı ile kısa süreli belleğe geçirilir.
Depolama yetikliği çok sınırlı olan kısa süreli bellek aynı zamanda çalışan bellektir.
Çünkü burada bilgi etkindir ve işlenir. Bilgi bazı süreçlerin yardımı ile uzun süreli
belleğe geçer
Bilgi, gereksinim olduğunda uzun süreli bellekten araştırılır ve geri getirilir.
Bu işlem bazen bilinçli olarak yapılır, bazen de otomatik olarak.
5. Bilgiyi işleme kuramına göre üç tür bellek vardır.
Bunlar ;
(1) duyusal kayıt,
(2) kısa süreli bellek,
(3) uzun süreli bellek.
6. 1.Duyusal Kayıt :
Çevreden gelen uyarıcılar duyu organları yolu ile duyusal kayıda gelirler.
Duyusal kaydın kapasitesi çok geniş olmasına karşın bilginin kalış süresi çok kısadır.
Ancak dikkat ve algı süreçleri ile bu bilginin bir kısmı alınır ve kısa süreli belleğe
gönderilir.
Duyusal kaydın varlığı insan yaşamında kritik bir öneme sahiptir.
Birey okuduğu ya da işittiği bir cümlenin sonu gelmeden başlangıçtaki sözleri
unutsaydı cümleyi anlamlandırması olanaksız olurdu.
Duyusal kaydın kapasitesinin sınırsız olmasına karşın gerekli bilgiler işlenmezse
kaybolur ya da var olan bilgi yeni bilgi tarafından itilir.
Birey dikkat ve algı süreçleri yoluyla bu bilgiyi işleme şansına sahiptir.
İşlenen bilgi bir sonraki sisteme yani kısa süreli belleğe geçer.
Kısa süreli belleğin kapasitesinin sınırlı olması nedeniyle işlenemeyen bilgi, duyusal
kayıttan kaybolacaktır
7. Duyusal kaydın kapasitesinin sınırsız olmasına karşın gerekli bilgiler işlenmezse
kaybolur ya da var olan bilgi yeni bilgi tarafından itilir.
Birey dikkat ve algı süreçleri yoluyla bu bilgiyi işleme şansına sahiptir.
İşlenen bilgi bir sonraki sisteme yani kısa süreli belleğe geçer.
Kısa süreli belleğin kapasitesinin sınırlı olması nedeniyle işlenemeyen bilgi, duyusal
kayıttan kaybolacaktır
8. 2.Kısa Süreli Bellek:
Duyusal kayıttan dikkat ve algı süreçleri sonunda ayrılan bilgi , sistemin ikinci öğesi
olan kısa süreli belleğe geçer.
Kısa süreli belleğin hem bilgi tutma süresi, hem de kapasitesi sınırlıdır.
Kısa süreli belleğin kapasitesinin yaklaşık 7±2 birimlik bilgi olduğunu
belirtmektedir .
Bireyler her birimin büyüklüğünü artırarak kapasiteyi fazlalaştırabilirler.
Gruplama (chunking) adı verilen bu işlemle kısa süreli belleğin sınırlılığı artırılır .
Kısa süreli bellekte bilginin kalma süresi yaklaşık 20-30 saniyedir .
Bilginin kısa süreli bellekte daha uzun süre kalması , bilgi üzerinde düşünmek ve onu
yinelemekle sağlanır. Kısa süreli bellekte zihinsel tekrarın (rehearsal) öğrenmede
önemi büyüktür.
9. Kısa süreli bellekte kalan bilgi tekrar yoluyla büyük bir olasılıkla uzun süreli belleğe
geçer.
Kısa süreli belleğin kapasitesinin sınırlılığı nedeniyle geçiş yaptırılamayan bilgi yeni
gelen bilgilerin zorlamasıyla kaybolur.
Özetle, daha fazla bilginin kısa süreli bellekte daha uzun süre kalması için; (1)
gruplama, küçük parçaları ilişkilendirerek geniş parçalar haline getirme, (2) zihinsel
tekrar gerekir.
Kısa süreli belleğe bilgi, duyusal kayıt ve uzun süreli bellekten gelir.
Genellikle her ikisi aynı anda olur.
Kısa süreli belleğin iki yaşamsal işlevi vardır.
1. Birincisi, bilgiyi kısa süre için de olsa depolamaktır.
2. İkinci önemli işlevi de, zihinsel işlemlerin yapılmasıdır.
10. 3.Uzun Süreli Bellek :
Bilgiyi işleme modelinde bilgiyi, özellikle iyi öğrenilmiş bilgiyi, uzun süre saklayan
kısmına uzun süreli bellek adı verilmektedir.
Uzun süreli belleği, kitaplara milyonlarca girişi olan bir kütüphaneye benzetmektedir.
Düzenlenmiş bilgiler, gerektiğinde kullanıma hazır olarak beklemektedir.
Uzun süreli bellek, bilgiyi her istendiğinde kullanılmaya izin veren bir ağa sahiptir.
Kapasitesi sınırsızdır,bazı kestirimlere göre, sınır bir milyondan fazladır ve bazı
olaylar sonsuza dek kalmaktadır.
Uzun süreli bellekte bilgiler kaybolmaz, ancak bilgi, uygun biçimde
kodlanmamış ve uygun yere yerleştirilmemişse, geri getirmede zorluklarla
karşılaşılır.
Özetle uzun süreli belleğin kapasitesi çok geniştir, hatta doldurmaya
yaşamımız yeterli değildir
11. Kimi kuramcılar, uzun süreli belleği :anısal bellek (episodic memory) ve anlamsal
bellek (semantic memory) olarak iki temel bölümden oluştuğunu ileri sürerken, kimi
kuramcılar da bunlara işlemsel belleği (procedure memory) eklemektedirler.
Anısal bellek, kişisel yaşantılarla ilgili bölümdür. Belirli bir zaman, yer ve olaylarla
ilgilidir.
Anlamsal bellek uzun süreli belleğin kurallar, genellemeler, kavramlar,
problem çözme becerileri gibi genel bilgilerin yer aldığı bölümdür
12. Bilginin Duyusal Kayıttan Kısa Süreli Belleğe Aktarılmasını Sağlayan Süreçler
Dikkat:
Uyarıcı ya da uyarıcılara tepkiye yönelmedir.
Dikkat, hangi bilginin kısa süreli belleğe geçip geçmeyeceğini belirler,
Dikkat seçici ve kendiliğinden olabilmektedir. Seçici dikkat bireyin denetimi
altındadır.
Algı:
Duyusal bilginin yorumlanması ya da anlamlandırılması işlemidir.
Bir uyaranın anlamlandırılabilmesi için öncelikle bireyin, o uyaranla ilgili bilgilerinin
olması gerekir.
Eğer birey karşılaştığı uyarana ilişkin hiçbir bilgiye sahip değilse, uyarıcıya anlam
vermesi olanaksızdır.
Algı büyük ölçüde geçmiş yaşantılara dayalıdır.
Algıyı etkileyen bir başka etken de beklentilerdir Beklentiler bir olay ya da objeye
hazır olmayı etkiler.
13. Bilginin Uzun Süreli Belleğe Aktarılmasında Kullanılan Süreçler
1-)Açık ve örtük tekrar: Bilgi yeterli sıklıkta tekrarlanırsa uzun süreli belleğe geçer
2-)Kodlana: Kodlama, uzun süreli bellekte varolan bilgi ile kısa süreli bellekteki
bilginin
ilişkilendirilerek transfer edilmesidir.
Bilginin anlamlılığını artırarak kodlama sürecini zenginleştirmede dört temel öğe
vardır:
1. Etkinlik,
2. Örgütleme,
3. Eklemleme,
4. Bellek destekleyici ipuçları.
14. Etkinlik;
Öğrenen kişinin etkin olmasıdır.
Bilgiyi işleme kuramına göre, birey bilginin pasif bir alıcısı değil, kendi öğrenme
sorumluluğunu taşıyan etkin bir kişidir.
Birey, bilgiyi bir sünger gibi içine çekmez, onun yerine uzun süreli belleğinde
depolamak için bilgiyi düzenler ve yapılandırır.
Örgütleme;
Düzenleme ya da bilgiyi gruplama, tutarlı yapılar oluşturma, kodlamaya yardım eden
önemli bir süreçtir.
Örgütleme, geniş ya da karmaşık bilgiler için öğrenme ve anımsamayı kolaylaştırıcı
bir süreç olarak işlev görür.
Yapıda yer alan bir kavram hem genel açıklamaları hem de belirli örnekleri öğrenme
ve anımsamada bireye yardımcı olur .
15. Eklemleme;
Bilginin uzun süreli belleğe yerleştirilmesinde en etkili strateji olan
eklemleme, bilgi birimleri arasında ilişkiyi ve anlamdırmayı artırma sürecidir
.
Eklemlemeyi yeni materyalle daha tanıdık, bilinen materyal arasında ilişki
kurma olarak tanımlamaktadırlar.
Eklemleme uzun süreli bellekte var olan şemaya yeni bilgi
ilişkilendirildiğinde oluşur.
Yeni bilgi var olan şemaya eklenerek hem yeni bilgiye anlam verilir, hem de
mevcut şemanın anlamı artırılır.
Bellek destekleyici ipuçları:
Örgütleme ve eklemleme etkili kodlama stratejileridir.
Ancak tüm bilgiler bu stratejileri kullanmaya uygun olmayabilir.
16. Bellek destekleyici ipuçları, içerikle doğal olarak varolmayan ilişkileri kurarak
kodlamaya yardımcı olurlar.
Bir başka söylemle doğal bağlantının varolmadığı durumlarda, çağrışımlar
oluşturarak bağlantı yaratırlar.
Bellek destekleyici ipuçları iki biçimde sınıflandırılır.
Birincisi, imajlar kullanmak, ikincisi ise sözel sembollerdir.
İmajların kullanıldığı bellek destekleyici ipuçlarında bilgi, bilişsel resimler içine
kodlanır.
Sözel semboller kullanmada ise yeni bilgi ile daha anlamlı sözel yapılar arasında
bağlar oluşturulur.
GERİ GETİRME VE UNUTMA:
Öğrenme sürecinde ön bilginin geri getirilmesi öğrenme düzeyini etkiler.
Çünkü yeni bilgiler ön bilgi ile ilişkilendirilirse anlamlı hale gelir.
Öğrenme hem sunulana hem de buna uyum sağlayan mevcut bilgiye bağlıdır.
Böylece geri getirilip kullanılan varolan bilgi birimi öğrenileni etkileyebilir.
17. YÜRÜTÜCÜ BİLİŞ:
Birçok bilişsel psikolog bazı bireylerin neden diğerlerinden daha fazla
öğrendiği ve öğrendiklerini anımsadığı sorusunu yanıtlamaya çalışmaktadır.
Sorunun yanıtı yürütücü kontrol sürecinde yatmaktadır.
Yürütücü kontrol bireyin tüm biliş süreçlerini denetleyen sisteme verilen
addır.
Yürütücü kontrol sistemi bireyin kendi öğrenmesinin iki temel yönünü
denetlemektedir. Bunlardan birincisi güdüsel süreçlerle ilgilidir.
Güdüsel süreçler bireyin bir şeyi elde etmeye niyet etmesi, onu elde etmeyi
amaçlaması gibi birey tarafından bilinçli olarak denetlenebilen durumlardır.
İkincisi ise, bilgiyi işleme ile ilgili tüm süreçlerdir