SlideShare uma empresa Scribd logo
1 de 3
Uzeyr Aleyhisselam
İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden veya velîlerden. İsmi;
Kur’ân-ı kerîmde bildirilmiş olup, peygamber olup olmadığı açıkça
bildirilmemiştir. Babasının ismi Şureyha olup Hârun aleyhisselamın
neslindendir. İsrailoğullarını Tevrat’ın hükümlerine uymaya dâvet
etmiştir. İsrailoğulları Allah’ın oğlu diye iftirâda bulunmuşlardır.
Kudüs’te doğdu ve Kudüs’te vefat etti.
Uzeyr aleyhisselam küçük yaşından îtibâren, Tevrat ilmini öğrenip
Tevrat’ı ezbere bilen sayılı kimselerden oldu. Allahü teâlâ ilâhi
emirlerden yüz çevirip, peygamberlerin nasîhat ve ikâzlarına kulak
tıkayan ve çeşitli azgınlık ve taşkınlıkta bulunan İsrailoğullarına Bâbil
hükümdârı Buhtunnasar’ı cezâ olarak musallat etti. Kalabalık bir
orduyla Şam ve Ürdün bölgelerini istilâ edip, savunmasız insanları
zâlimce öldürten Buhtunnasar Kudüs’ü de istilâ etti. Mescid-i Aksa’yı
yıkıp, Kudüs şehrinin bağ ve bahçelerini harap etti. İsrailoğullarından
çoğunu öldürüp, pekçok çocuk ve genci de esir alarak Bâbil’e götürdü.
Bâbil’e götürülen genç esirler arasında Uzeyr aleyhisselam da vardı.
Uzeyr aleyhisselam Bâbil’de bir müddet esâret hayâtı yaşadıktan
sonra elli yaşında olduğu sıralarda bir fırsatını bulup memleketi olan
Kudüs’e gitmek üzere yola çıktı. Kudüs yakınına gelince, bir bahçede
konaklayıp merkebinden yükünü indirdi ve bir ağaca bağladı. Geriden
Kudüs şehrini seyredip; şehrin harap, yolların ve bahçelerin viran
olduğunu üzülerek gördü. Bu sırada karnı acıktığı için bir miktar incir
ve üzüm koparıp, incirin bir kısmını yedi, üzümün de suyunu sıkıp içti.
Bir ağaç altına oturup, yıkılmış evlere, bozulmuş yollara, çürümüş
tenlere, yığılmış kemiklere bakıp âlemin sonunu, yeniden dirilişi ve
Allahü teâlânın kudretini düşündü. Kendi kendine: “Acabâ, bu halden
sonra Hak teâlâ bu şehri nasıl tâmir ve ihyâ eder.” diyerek tefekküre
dalıp uyudu.
Allahü teâlâ onu yüz sene öldürdü. Hayattan mahrum etti. Onun
bedenini, yiyecek ve içeceğini insanların ve hayvanların gözünden
gizledi. Uzeyr aleyhisselamı ölü bırakmasından yetmiş sene kadar
sonra, Fâris hükümdarlarından Nüşek adında bir hükümdar eliyle
Beyt-i mukaddesi (Mescid-i Aksa) ve Kudüs şehrini îmâr etti. Bu
sırada Bâbil hükümdarı Bahtunnasar öldüğünden İsrailoğulları
esâretten kurtulup memleketlerine döndüler.
Otuz sene daha geçtikten sonra Allahü teâlâ Uzeyr aleyhisselamı
yeniden diriltti. Uzeyr aleyhisselam kendisinin bir gün veya bir günden
az olarak uyumuş olduğu uykudan uyandığını zannetti. Çünkü incir ve
üzümün sanki dalından yeni koparılmış ve şıra sıkıldığı saatlerdeki
gibi bozulmamış olduğunu gördü. Allahü teâlâ Uzeyr aleyhisselama
vahy edip yüz sene kaldığını bildirdi. Uzeyr aleyhisselam merkebine
baktığı zaman onun parça parça olan kemiklerinin vücûdundan
ayrılmış olduğunu gördü. Allahü teâlâ ona, “... Ve seni, insanlara bir
âyet (delil) kılmak için böyle öldürüp dirilttik. (Seni öldükten sonra
dirilmenin var olduğuna delil kıldık.) ve (merkebin) kemiklerine
bak!Onları nasıl birbirine birleştiriyoruz? Sonra da onlara et
giydiriyoruz?” (Bakara sûresi: 259) buyurdu. Allahü teâlâ ölmüş,
etleri çürümüş, kemikleri parça parça olup kaybolmuş olan merkebi
tekrar diriltti. Bu durumu gören Uzeyr aleyhisselam, “Ben bilirim ki,
şüphesiz Allahü teâlâ herşeye kâdirdir. (Bütün ölüleri diriltmeye gücü
yeter.) buyurarak Allahü teâlânın kudretini müşâhede etti.
Uzeyr aleyhisselam yeniden dirilen merkebine binip Kudüs şehrine
girdi. Bulduğu insanları gördüğü ev ve mahalleleri tanıyamadı. Kendi
mahallesi olarak tahmin ettiği yerde bir evin önünde durdu. Kapıda
gözleri görmeyen, elleri ve ayakları tutmayan bir kadına rastladı.
Kadına Uzeyr’in evi neresidir? dedi. Âmâ ve kötürüm olan kadın da;
“Uzeyr’in evi burasıdır, ben Uzeyr’in hizmetçisiyim. Fakat Uzeyr
kaybolalı yüz yıldan fazla oldu. Ondan ümitsiziz.” deyip ağlamaya
başladı. Bunun üzerine Uzeyr aleyhisselam; “Ben Uzeyr’im” deyip
başından geçenleri anlattı. Uzeyr aleyhisselamın duası bereketiyle
kadın, hastalıklarından şifâ buldu. Kadın âilenin diğer fertlerine ve
İsrailoğullarına Uzeyr aleyhisselamın geldiğini haber verdi. Âile halkı
Uzeyr aleyhisselamı tanıyıp iknâ oldular. Uzeyr gelmiş diyerek sevinç
ve heyecanla gelen şehir halkı da Uzeyr aleyhisselamı ziyâret edip
uzun zaman geçtiği halde değişmemiş olduğunu gördüler. Yaşlılar
ona çeşitli sorular sorarak imtihan etmeye başladılar.
Bu sırada Uzeyr aleyhisselama peygamberlik emri bildirildi.
İsrailoğullarına Tevrat’ın hükümlerini tebliğ etmeye onları azgınlık ve
sapıklıklardan sakındırmağa çalıştı. Daha önce kendilerini dünyâ ve
âhiret saâdetine dâvet eden peygamberlerin apaçık mucizelerini
gördükleri halde onları yalanlayan, birçok peygamberi de şehit eden
İsrailoğulları Uzeyr aleyhisselamın dâvetini kabul etmediler. Okuduğu
Tevrat’ın uydurma olduğunu iddiâ edenler çıktı. Bâzıları onun
okuduklarından Tevrat olup olmadığını karşılaştıralım dediler.
İçlerinden biri “Benim dedem, Buhtunnasar’ın zulmü zamânında bütün
Tevrat nüshalarını yakılmak sûretiyle yok edildiğini bildirdi. Yalnız bir
nüsha Tevrat’ı filan dağın tepesine gömdüğünü söyledi. O nüshayı
getirip Uzeyr’in okuduklarıyla karşılaştıralım dedi. “Gömülü olan
yerden Tevrat nüshalarını getirip Uzeyr aleyhisselamın okuduklarıyla
karşılaştırdılar. Yazılı nüshada olanlarla Uzeyr aleyhisselamın
okuduklarının aynı olduğunu görünce “Bu kadar uzun zamandan
sonra Uzeyr’in Tevrat’ı ezbere okuması mümkün değildir düşüncesiyle
Tevbe sûresi 30. âyetinde bildirildiği gibi“Uzeyr Allah’ın oğludur.” diye
iftirâda bulundular.
Uzeyr aleyhisselam ise onların bu inanışlarının küfür ve sapıklık
olduğunu, vazgeçmedikleri halde şiddetli azâba uğrayacaklarını
bildirdi. Vefât edinceye kadar İsrailoğullarının arasında bulundu.
Onları hak yola dâvet etmeğe devâm etti. Uzeyr aleyhisselamın
vefatından sonra İsrailoğullarının isyanları ve sapıklıkları iyice arttı.
Uzeyr aleyhisselamın ismi Kur’ân-ı kerîmde (Bekara sûresi: 259 ve
Tevbe sûresi: 30. âyetlerinde) zikr edilmiştir. Fakat peygamber mi
yoksa insanları hak yola dâvet eden bir velî mi olduğu kesin olarak
bildirilmedi. Peygamber efendimiz de buyurdu ki:
“Uzeyr’in Peygamber olup olmadığını bilemiyorum. Tubba’nın
mel’ûn olup olmadığını bilemiyorum. Zülkarneyn’in peygamber
olup olmadığını bilemiyorum...”

Mais conteúdo relacionado

Mais procurados

Dinler Tarihi Slayt
Dinler Tarihi SlaytDinler Tarihi Slayt
Dinler Tarihi SlaytEmin Taçlı
 
Ortaokul 18. hafta peygamberimizin mucizeleri
Ortaokul 18. hafta peygamberimizin mucizeleriOrtaokul 18. hafta peygamberimizin mucizeleri
Ortaokul 18. hafta peygamberimizin mucizeleriMehmetSercan1
 
Ahir zamanin 656 alameti. turkish (türkçe) docx
Ahir zamanin 656 alameti. turkish (türkçe) docxAhir zamanin 656 alameti. turkish (türkçe) docx
Ahir zamanin 656 alameti. turkish (türkçe) docxHarunyahyaTurkish
 
Peygamber
PeygamberPeygamber
Peygamberhaber
 
Dört Halife Devri
Dört Halife DevriDört Halife Devri
Dört Halife DevriSenaa Durgut
 
Lise evrendeki mukemmellik
Lise evrendeki mukemmellikLise evrendeki mukemmellik
Lise evrendeki mukemmellikSerkan Dereli
 
9.Sınıf Tarih İslam Tarihi
9.Sınıf Tarih İslam Tarihi9.Sınıf Tarih İslam Tarihi
9.Sınıf Tarih İslam TarihiAhmet Pinar
 
Yaradılıştaki Kusursuzluk
Yaradılıştaki KusursuzlukYaradılıştaki Kusursuzluk
Yaradılıştaki KusursuzlukOmerFarukBurak
 
Peygamberimiz'den (sav) Uyku Duasi
Peygamberimiz'den (sav) Uyku DuasiPeygamberimiz'den (sav) Uyku Duasi
Peygamberimiz'den (sav) Uyku Duasiseferjan
 
Kutlu Doğum - Sorular
Kutlu Doğum  - SorularKutlu Doğum  - Sorular
Kutlu Doğum - SorularEğitim
 
Ortaokul peygamber yasantisi sunnet
Ortaokul peygamber yasantisi sunnetOrtaokul peygamber yasantisi sunnet
Ortaokul peygamber yasantisi sunnetserizci
 

Mais procurados (20)

Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Yahudilik
YahudilikYahudilik
Yahudilik
 
Dinler Tarihi Slayt
Dinler Tarihi SlaytDinler Tarihi Slayt
Dinler Tarihi Slayt
 
Ortaokul 18. hafta peygamberimizin mucizeleri
Ortaokul 18. hafta peygamberimizin mucizeleriOrtaokul 18. hafta peygamberimizin mucizeleri
Ortaokul 18. hafta peygamberimizin mucizeleri
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Ahir zamanin 656 alameti. turkish (türkçe) docx
Ahir zamanin 656 alameti. turkish (türkçe) docxAhir zamanin 656 alameti. turkish (türkçe) docx
Ahir zamanin 656 alameti. turkish (türkçe) docx
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
1.22.medine dönemi islam tarihi il üniversitesi
1.22.medine dönemi islam tarihi il üniversitesi1.22.medine dönemi islam tarihi il üniversitesi
1.22.medine dönemi islam tarihi il üniversitesi
 
Peygamber
PeygamberPeygamber
Peygamber
 
Dört Halife Devri
Dört Halife DevriDört Halife Devri
Dört Halife Devri
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Lise evrendeki mukemmellik
Lise evrendeki mukemmellikLise evrendeki mukemmellik
Lise evrendeki mukemmellik
 
Hadis ve Sünnet
Hadis ve SünnetHadis ve Sünnet
Hadis ve Sünnet
 
9.Sınıf Tarih İslam Tarihi
9.Sınıf Tarih İslam Tarihi9.Sınıf Tarih İslam Tarihi
9.Sınıf Tarih İslam Tarihi
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Haya Örneği Hz.Osman
Haya Örneği Hz.Osman Haya Örneği Hz.Osman
Haya Örneği Hz.Osman
 
Yaradılıştaki Kusursuzluk
Yaradılıştaki KusursuzlukYaradılıştaki Kusursuzluk
Yaradılıştaki Kusursuzluk
 
Peygamberimiz'den (sav) Uyku Duasi
Peygamberimiz'den (sav) Uyku DuasiPeygamberimiz'den (sav) Uyku Duasi
Peygamberimiz'den (sav) Uyku Duasi
 
Kutlu Doğum - Sorular
Kutlu Doğum  - SorularKutlu Doğum  - Sorular
Kutlu Doğum - Sorular
 
Ortaokul peygamber yasantisi sunnet
Ortaokul peygamber yasantisi sunnetOrtaokul peygamber yasantisi sunnet
Ortaokul peygamber yasantisi sunnet
 

Destaque

Destaque (14)

Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Barla lahikasi
Barla lahikasiBarla lahikasi
Barla lahikasi
 
Socioeconomic Inequality in Brazil and South Africa
Socioeconomic Inequality in Brazil and South AfricaSocioeconomic Inequality in Brazil and South Africa
Socioeconomic Inequality in Brazil and South Africa
 
Sualar
SualarSualar
Sualar
 
Kastamonu
KastamonuKastamonu
Kastamonu
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Divani kebirdensecmelercilt 4
Divani kebirdensecmelercilt 4Divani kebirdensecmelercilt 4
Divani kebirdensecmelercilt 4
 
Isarat ul icaz
Isarat ul icazIsarat ul icaz
Isarat ul icaz
 
idris peygamber
idris peygamberidris peygamber
idris peygamber
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Divani kebirdensecmelercilt 2
Divani kebirdensecmelercilt 2Divani kebirdensecmelercilt 2
Divani kebirdensecmelercilt 2
 
Fihimafih
FihimafihFihimafih
Fihimafih
 
Sikke i tasdik_i_gaybi
Sikke i tasdik_i_gaybiSikke i tasdik_i_gaybi
Sikke i tasdik_i_gaybi
 

Semelhante a Peygamberler

Semelhante a Peygamberler (9)

53. yusuf suresi
53. yusuf suresi53. yusuf suresi
53. yusuf suresi
 
89. âl i imran suresi
89. âl i imran suresi89. âl i imran suresi
89. âl i imran suresi
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Ortaokul as er ei mubessere
Ortaokul as er ei mubessereOrtaokul as er ei mubessere
Ortaokul as er ei mubessere
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Peygamber Efendimiz
Peygamber EfendimizPeygamber Efendimiz
Peygamber Efendimiz
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Kur'an ve Hayat
Kur'an ve HayatKur'an ve Hayat
Kur'an ve Hayat
 
1.24.ifk hadisesi islam tarihi il üniversitesi
1.24.ifk hadisesi islam tarihi il üniversitesi1.24.ifk hadisesi islam tarihi il üniversitesi
1.24.ifk hadisesi islam tarihi il üniversitesi
 

Mais de Muhammed Emin (14)

Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Peygamberler
PeygamberlerPeygamberler
Peygamberler
 
Tecvid
TecvidTecvid
Tecvid
 
Lemalar
LemalarLemalar
Lemalar
 
Mecalis i saba
Mecalis i sabaMecalis i saba
Mecalis i saba
 
Mektubat
MektubatMektubat
Mektubat
 

Peygamberler

  • 1. Uzeyr Aleyhisselam İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden veya velîlerden. İsmi; Kur’ân-ı kerîmde bildirilmiş olup, peygamber olup olmadığı açıkça bildirilmemiştir. Babasının ismi Şureyha olup Hârun aleyhisselamın neslindendir. İsrailoğullarını Tevrat’ın hükümlerine uymaya dâvet etmiştir. İsrailoğulları Allah’ın oğlu diye iftirâda bulunmuşlardır. Kudüs’te doğdu ve Kudüs’te vefat etti. Uzeyr aleyhisselam küçük yaşından îtibâren, Tevrat ilmini öğrenip Tevrat’ı ezbere bilen sayılı kimselerden oldu. Allahü teâlâ ilâhi emirlerden yüz çevirip, peygamberlerin nasîhat ve ikâzlarına kulak tıkayan ve çeşitli azgınlık ve taşkınlıkta bulunan İsrailoğullarına Bâbil hükümdârı Buhtunnasar’ı cezâ olarak musallat etti. Kalabalık bir orduyla Şam ve Ürdün bölgelerini istilâ edip, savunmasız insanları zâlimce öldürten Buhtunnasar Kudüs’ü de istilâ etti. Mescid-i Aksa’yı yıkıp, Kudüs şehrinin bağ ve bahçelerini harap etti. İsrailoğullarından çoğunu öldürüp, pekçok çocuk ve genci de esir alarak Bâbil’e götürdü. Bâbil’e götürülen genç esirler arasında Uzeyr aleyhisselam da vardı. Uzeyr aleyhisselam Bâbil’de bir müddet esâret hayâtı yaşadıktan sonra elli yaşında olduğu sıralarda bir fırsatını bulup memleketi olan Kudüs’e gitmek üzere yola çıktı. Kudüs yakınına gelince, bir bahçede konaklayıp merkebinden yükünü indirdi ve bir ağaca bağladı. Geriden Kudüs şehrini seyredip; şehrin harap, yolların ve bahçelerin viran olduğunu üzülerek gördü. Bu sırada karnı acıktığı için bir miktar incir ve üzüm koparıp, incirin bir kısmını yedi, üzümün de suyunu sıkıp içti. Bir ağaç altına oturup, yıkılmış evlere, bozulmuş yollara, çürümüş tenlere, yığılmış kemiklere bakıp âlemin sonunu, yeniden dirilişi ve Allahü teâlânın kudretini düşündü. Kendi kendine: “Acabâ, bu halden sonra Hak teâlâ bu şehri nasıl tâmir ve ihyâ eder.” diyerek tefekküre dalıp uyudu. Allahü teâlâ onu yüz sene öldürdü. Hayattan mahrum etti. Onun bedenini, yiyecek ve içeceğini insanların ve hayvanların gözünden gizledi. Uzeyr aleyhisselamı ölü bırakmasından yetmiş sene kadar sonra, Fâris hükümdarlarından Nüşek adında bir hükümdar eliyle Beyt-i mukaddesi (Mescid-i Aksa) ve Kudüs şehrini îmâr etti. Bu sırada Bâbil hükümdarı Bahtunnasar öldüğünden İsrailoğulları esâretten kurtulup memleketlerine döndüler. Otuz sene daha geçtikten sonra Allahü teâlâ Uzeyr aleyhisselamı yeniden diriltti. Uzeyr aleyhisselam kendisinin bir gün veya bir günden
  • 2. az olarak uyumuş olduğu uykudan uyandığını zannetti. Çünkü incir ve üzümün sanki dalından yeni koparılmış ve şıra sıkıldığı saatlerdeki gibi bozulmamış olduğunu gördü. Allahü teâlâ Uzeyr aleyhisselama vahy edip yüz sene kaldığını bildirdi. Uzeyr aleyhisselam merkebine baktığı zaman onun parça parça olan kemiklerinin vücûdundan ayrılmış olduğunu gördü. Allahü teâlâ ona, “... Ve seni, insanlara bir âyet (delil) kılmak için böyle öldürüp dirilttik. (Seni öldükten sonra dirilmenin var olduğuna delil kıldık.) ve (merkebin) kemiklerine bak!Onları nasıl birbirine birleştiriyoruz? Sonra da onlara et giydiriyoruz?” (Bakara sûresi: 259) buyurdu. Allahü teâlâ ölmüş, etleri çürümüş, kemikleri parça parça olup kaybolmuş olan merkebi tekrar diriltti. Bu durumu gören Uzeyr aleyhisselam, “Ben bilirim ki, şüphesiz Allahü teâlâ herşeye kâdirdir. (Bütün ölüleri diriltmeye gücü yeter.) buyurarak Allahü teâlânın kudretini müşâhede etti. Uzeyr aleyhisselam yeniden dirilen merkebine binip Kudüs şehrine girdi. Bulduğu insanları gördüğü ev ve mahalleleri tanıyamadı. Kendi mahallesi olarak tahmin ettiği yerde bir evin önünde durdu. Kapıda gözleri görmeyen, elleri ve ayakları tutmayan bir kadına rastladı. Kadına Uzeyr’in evi neresidir? dedi. Âmâ ve kötürüm olan kadın da; “Uzeyr’in evi burasıdır, ben Uzeyr’in hizmetçisiyim. Fakat Uzeyr kaybolalı yüz yıldan fazla oldu. Ondan ümitsiziz.” deyip ağlamaya başladı. Bunun üzerine Uzeyr aleyhisselam; “Ben Uzeyr’im” deyip başından geçenleri anlattı. Uzeyr aleyhisselamın duası bereketiyle kadın, hastalıklarından şifâ buldu. Kadın âilenin diğer fertlerine ve İsrailoğullarına Uzeyr aleyhisselamın geldiğini haber verdi. Âile halkı Uzeyr aleyhisselamı tanıyıp iknâ oldular. Uzeyr gelmiş diyerek sevinç ve heyecanla gelen şehir halkı da Uzeyr aleyhisselamı ziyâret edip uzun zaman geçtiği halde değişmemiş olduğunu gördüler. Yaşlılar ona çeşitli sorular sorarak imtihan etmeye başladılar. Bu sırada Uzeyr aleyhisselama peygamberlik emri bildirildi. İsrailoğullarına Tevrat’ın hükümlerini tebliğ etmeye onları azgınlık ve sapıklıklardan sakındırmağa çalıştı. Daha önce kendilerini dünyâ ve âhiret saâdetine dâvet eden peygamberlerin apaçık mucizelerini gördükleri halde onları yalanlayan, birçok peygamberi de şehit eden İsrailoğulları Uzeyr aleyhisselamın dâvetini kabul etmediler. Okuduğu Tevrat’ın uydurma olduğunu iddiâ edenler çıktı. Bâzıları onun okuduklarından Tevrat olup olmadığını karşılaştıralım dediler. İçlerinden biri “Benim dedem, Buhtunnasar’ın zulmü zamânında bütün Tevrat nüshalarını yakılmak sûretiyle yok edildiğini bildirdi. Yalnız bir nüsha Tevrat’ı filan dağın tepesine gömdüğünü söyledi. O nüshayı getirip Uzeyr’in okuduklarıyla karşılaştıralım dedi. “Gömülü olan yerden Tevrat nüshalarını getirip Uzeyr aleyhisselamın okuduklarıyla karşılaştırdılar. Yazılı nüshada olanlarla Uzeyr aleyhisselamın
  • 3. okuduklarının aynı olduğunu görünce “Bu kadar uzun zamandan sonra Uzeyr’in Tevrat’ı ezbere okuması mümkün değildir düşüncesiyle Tevbe sûresi 30. âyetinde bildirildiği gibi“Uzeyr Allah’ın oğludur.” diye iftirâda bulundular. Uzeyr aleyhisselam ise onların bu inanışlarının küfür ve sapıklık olduğunu, vazgeçmedikleri halde şiddetli azâba uğrayacaklarını bildirdi. Vefât edinceye kadar İsrailoğullarının arasında bulundu. Onları hak yola dâvet etmeğe devâm etti. Uzeyr aleyhisselamın vefatından sonra İsrailoğullarının isyanları ve sapıklıkları iyice arttı. Uzeyr aleyhisselamın ismi Kur’ân-ı kerîmde (Bekara sûresi: 259 ve Tevbe sûresi: 30. âyetlerinde) zikr edilmiştir. Fakat peygamber mi yoksa insanları hak yola dâvet eden bir velî mi olduğu kesin olarak bildirilmedi. Peygamber efendimiz de buyurdu ki: “Uzeyr’in Peygamber olup olmadığını bilemiyorum. Tubba’nın mel’ûn olup olmadığını bilemiyorum. Zülkarneyn’in peygamber olup olmadığını bilemiyorum...”