3. Giriş
• İnsanoğlunun ilk yapı yapma eylemi, doğanın olumsuz koşullarından
ve vahşi hayvanlardan korunmak için kendisine küçük barınak inşa
etme isteğinden doğmuştur. İnsan, temel gereksinimlerinden biri
olan barınma ihtiyacını başlangıçta mağara gibi doğal oluşumlarda
karşılamış, mağaranın sınırladığı alanlar yeterli gelmemeye
başladıktan sonra çevresinde bulabildiği taş, ağaç gibi doğal
malzemelerle ilk barınaklarını inşa etmiştir.
• Sonraları kerpiç ve tuğla gibi yine doğadan elde ettiğiyle ürettiği
malzemeleri kullanmıştır. Böylece, tarih öncesi insanının sığındığı
yeri ya da mağarasını bırakıp kendine daha rahat ve sağlam barınak
yapmaya başlamasıyla mimarlık doğmuştur. Şüphesiz ki hangi
malzeme çevresinde bol miktarda ise, o malzemeye bağlı yapım
teknikleri geliştirmiştir. Örneğin ilkel dönemde insanlar, çevresinde
bulabildiği ağaç dalları ya da kamışları çatarak oluşturduğu
mekânları hayvan postlarıyla örtmüşlerdir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
3
4. Giriş
• Mısır’da bolca bulunan taş, yapıların ana malzemesi olmuş,
Mezopotamya’da çok fazla taş bulunmamasından dolayı yapı malzemesi
olarak kerpiç kullanılmıştır. Kerpiç, önceleri güneşte kurutularak, sonraları
daha dayanıklı olması için pişirilerek tuğla elde edilmiştir. Çevrede bulunan
malzemeye bağlı olarak yapım teknikleri ve mimari gelişmiştir.
• İnsanoğlu zamanla becerisini temel strüktürel formlar üzerinde geliştirip
taş, tuğla ya da ahşabı üst üste yığarak kendi eliyle mekânlar
biçimlendirmiş, biçimlendirdiği mekânlara karşı daha duyarlı hale gelmiş ve
gitgide daha geniş mekânlar oluşturmak istemiştir. Bu nedenle geniş açıklık
geçme sorunu, yeni örtü sistemleri arayışını da beraberinde getirmiştir. Bu
bağlamda mimarın görevi, alt yapı ve örtüyü birlikte tasarlamak ve farklı
mekân tasarımları geliştirmek olmuştur.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
4
5. Strüktür Kavramı
• Mimarlıkta yapının ayakta durabilmesini sağlayan taşıyıcı olarak
adlandırılan ‘’strüktür’’ sözcüğü, ‘’inşa etmek’’ anlamındaki Latince
‘’stuere’’ sözcüğünden türeyen ‘’structura’’dan gelmektedir.
İngilizcesi ‘’structure‘’ dır.
• Kuban’a göre biçim, malzemeyi ayağa kaldıran düzendir ve bu
düzenin ayakta durmasını sağlayan iskeleti vardır. İşte bu iskelet,
yani biçimi ayakta tutacak olan sistem onun strüktürüdür.
• Hasol ise strüktürü ‘’bir yapının taşıyıcı bölümü’’ şeklinde ifade eder.
Taşıyıcı sistem, üzerine etkiyen yükleri kendi ağırlığı ile birlikte
taşıyarak zemine aktaran ve aynı zamanda bir hacmi örtme ve
belirleme görevini de yerine getiren elemanlar topluluğudur. Bir
başka deyişle strüktür, örtü ile taşıyıcılar arasında statik bir denge
kurma sistemidir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
5
6. Geleneksel Strüktür
• Geleneksel strüktür, çağdaş malzeme ve teknikler (betonarme, çelik,
v. b.) geliştirilmeden önce, doğal malzemelerin olanakları ile
gerçekleştirilmiş strüktürdür. Mimarlığın ilk örneklerinden
başlayarak, çağdaş strüktür sistemlerinin başlangıcı olarak kabul
edilen çeliğin yapılarda kullanılması ve betonarme iskelet
sistemlerin yapımına kadar uzanan süreci kapsar.
• İnsan, zamanla yapı yapma eyleminde kendisini geliştirip, taşları ve
pişmiş kerpiçten oluşturduğu tuğlaları üst üste koyarak ve aralarını
toprak, su ve çeşitli malzemeleri karıştırarak elde ettiği harçla
bağlayarak yığma duvarlar elde etmiş, mekân oluşturmak için de
örtü sistemleri geliştirmiştir. Önceleri düz dam biçiminde olan tavan
örtüsü geniş mekânlarda yetersiz kalmış, ancak tonoz ve kubbelerle
geniş açıklıkların geçilebilmesi mümkün olabilmiştir. Strüktür, yeni
malzemeler ve teknolojik gelişmelere paralel olarak gelişme
göstermiştir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
6
7. Geleneksel Strüktür
• Tarihi yapıların birçoğunun günümüze kadar
ayakta kalabilmesi için gerekli olan dayanım,
malzemenin ağırlığından çok yapının
geometrisinden kaynaklanmaktadır.
• Mezopotamya ve Yunan’da uygulanan strüktürel
tasarım kuralları bilinmemektedir.
• Ancak Romalıların strüktürel tasarım kuralları ile
oluşturdukları yapılar hala ayaktadır. Hepsinin
belirli bir geometrisi vardır. Belirli oranların ve
geometrik konstrüksiyonların kurallarına göre
tanımlanırlar.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
7
8. Geleneksel Strüktürler
• Doğal malzemenin
olanaklarıyla iki
taşıyıcının arası en ilkel
şekilde tek bir taş ya da
ahşap malzeme ile
geçilmiştir.
• Megalitik mimarlık da
denilen büyük taşlarla
gerçekleştirilen ilkel
mimarlığa verilebilecek
en iyi örnek dolmendir.
Stonehenge Dolmenleri, İngiltere
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
8
9. İlkel Strüktürler
İlk barınaklar mağaralar iken, sonraları çattığı
ağaç dalları, üst üste yığdığı taş bloklar ilk
mimari strüktürler olmuştur. Bu strüktürler, ilkel
strüktürler olarak da adlandırılabilir.
- Oyulmuş sistemler (mağara)
- Çatılmış sistemler (çadır, kulübe)
- Yığma sistemler (tümülüs, dolmen)
- Karma sistemler (hendek ev)
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
9
10. Geleneksel Taşıyıcı Sistemler
Kemer ve Tonoz
Hatıl ve SutunTaşıyıcı Duvar
Düşey
Dayanak
Yatay
Dayanak
Konsol
Yük
Gotik Uslup
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
10
13. Yapılara Etkiyen Dış Yükler
• Düşey Yükler
-Sabit Yükler
Yapının kendi ağırlığı.
-Hareketli Yükler
Yapı elemanına zaman zaman etkiyen ve yer değiştiren statik yüklerdir.
İnsan, eşya yükleri, kar yükü gibi.
• Yatay Yükler
-Rüzgar Yükleri
-Deprem Yükleri
• Özel Yükleme Halleri
-Patlama Yükleri
-Çarpma Yükleri
-Kar Yükü
-Su ve Toprak Yükü
-Farklı Oturma
-Isı Yükleri
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
13
15. Çekme ve Basınç Etkisi
ÇEKME, Uzama BASINÇ, Kısalma
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
15
16. Eğilme ve Burulma Etkileri
EĞİLME, Sehim
BURULMA, Kayma
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
16
17. Taşıyıcı Sistem Davranışı
Kemer Davranışı Düşey Yükler Altında Çerçeve Davranışı
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
17
18. Gevrek ve Sünek Malzemeler
Malzemeler genellikle gevrek ve sünek malzemeler olarak iki grupta toplanırlar. Kopma uzaması az olan
malzeme gevrek, tersi durumda olan ise sünek malzemedir. Gevrek kırılmada ani kırılma oluşur. Sünek
malzemeler ise kuvvetler altında büyük şekil değiştirmeler yapabilir. Gevrek malzemeye taş, beton, cam sünek
malzemeye yapısal çelik örnek gösterilebilir. Gevrek malzemelerin çekme ve basınç kuvvetleri altındaki
davranışı çok farklı olduğu halde, sünek malzeme çekme ve basınç kuvvetleri altında oldukça yakın davranış
gösteririler.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
18
Süneklik taşıyıcı sistemlerde istenen bir özelliktir. Bu özellik sayesinde sistem göçmeden önce büyük şekil
değiştirmeler yapabilir. Buna karşılık gevrek davranış gösteren bir taşıyıcı sistem fark edilebilen bir şekil değiştirme
yapmadan aniden göçer.
19. Yığma Yapılar
• Yığma sistemleri belirleyen özellikler taşıyıcı elemanların üst üste yığılıp bir
bağlayıcı ile bütünleştirerek oluşturulmasıdır.
• Bu taşıyıcı sistem türünde, duvarlar, kolonlar ve payanda gibi düşey ve eğik
elemanlar hem taşıyıcı hem mekan sınırlayıcıdır. Ayrıca köprü, su kemeri
gibi açıklık geçmekte de kullanılmışlardır.
• İnsanoğlunun en eski zamanlardan beri uyguladığı taşıyıcı sistem türüdür.
• Yığma yapılar, süneklilikleri az, gevrek bir malzeme ile inşa edilirler.
Yapımlarında ve dayanımlarında işçilik önemli rol oynar.
• Yığma sistemlerin düşey taşıyıcı elemanlarında taş, kerpiç, tuğla vb.
malzemeler kullanılır ve sistemde etkin olan gerilme türü basınçtır.
• Yukarıda sayılan malzemenin çekme dayanımı, basınç dayanımın yanında
ihmal edilecek kadar küçüktür.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
19
20. Yığma Yapılar
• Binlerce yıl önce inşaa edilmiş
olan Mısır Pramitleri yer çekimi
etkisiyle oluşan yığılma konisi
şekline çok yakın olduğundan, o
çağın malzemesi ve teknolojisine
göre etkin bir çözümdür.
• Zaman içinde yığma sistemlerdeki
malzemenin azalmasında en
büyük etken kemer, kubbe ve
tonoz gibi yığma sistem
elemanlarını etkin olarak
kullanılmasıdır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
20
21. Yığma Yapılar
Dorik İyonik Korint
İlk çağlarda yapılmış ve kalıntıları günümüze kadar gelmiş yapılara eski Yunan, Mısır, Mezopotamya ve
Anadolu uygarlıklarında rastlanan yapılarda malzeme olarak taş, tuğla ve ahşap kullanılmıştır. Doğadan
elde edilen taş işlenerek kolon adını verdiğimiz düşey taşıyıcılar ve bunların üzerine yatay olarak
yerleştirilmiş lento türü kirişler elde edilmiştir
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
21
22. Yığma Yapılar
• Yığma sistemlerde döşemeler ve çatılar, ahşap kiriş
gibi çizgisel (çubuk) taşıyıcılardan veya malzemenin
yük taşıma kapasitesine bağlı olarak düzlem veya eğri
yüzeyli yüzeysel taşıyıcı elemanlardan
oluşturulmaktadır.
• Tarihsel örneklere bakıldığına, yığma yapıların
döşemelerinde küçük ve orta ölçekli açıklık söz
konusu olduğunda, ahşap kirişli döşemeler, ahşap
kirişlerin yetmediği açıklıklarda ise yığma kemerler,
tonozlar ve kubbeler kullanıldığı görülmektedir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
22
24. Yığma Yapılar
Romalılar döneminde yüzlerce yol, köprü, su yolu,
hamam, tiyatro ve arena da inşa edilmiştir.
Kolezyum, Pont du Gard ve Panteon gibi birçok anıt
Roma mühendisliği ve kültürünün mirası olarak hâlen
durmaktadır.
MÖ1. yüzyılda Romalılar sayısız mimari tasarıma
imkan veren betonu kullanmaya başladılar.
MÖ1. yüzyılda Vitruvius muhtemelen tarihteki ilk
bilimsel mimari inceleme olan De Architectura'yı
yazdı.
Romalılar şehirlere, sanayi bölgelerine ve tarım
alanlarına su sağlamak için sayısız su yolları inşa
etmişlerdir. Roma şehri toplamda uzunlukları 350
kilometre olan on bir su yoluyla besleniyordu. Su
yollarının büyük bölümü yerin altındaydı. Yalnızca
ufak bir bölümü kemerlerle desteklenmiş olarak yerin
üstündeydi.
Istanbul
Roma
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
24
25. Ayasofya
Ayasofya, MS 532 - 537 yılları arasında 6. yüzyılın ünlü mimarlarından
Milet'li İsidoros ve Tralles'li Anthemius tarafından yapılmıştır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
25
26. Mimar Sinan
Mimar Sinan veya Koca Mi'mâr Sinân Âğâ
(Sinaneddin Yusuf - Abdulmennan oğlu
Sinan) (Osmanlı Türkçesi: قوجهمعمارسنان
آغا), ) Osmanlı baş mimarı ve inşaat
mühendisi. Osmanlı padişahları I.
Süleyman (Kanuni), II. Selim ve III. Murat
dönemlerinde baş mimar olarak görev
yapan Mimar Sinan, yapıtlarıyla geçmişte
ve günümüzde dünyaca tanınmıştır.
Başyapıtı, "ustalık eserim" dediği Selimiye
Camisi'dir.
Sinaneddin Yusuf, Kayseri'nin Agrianos
(bugün Ağırnas) köyünde doğmuştur.
1511'de Yavuz Sultan Selim zamanında
devşirme olarak İstanbul'a gelmiş
yeniçeri ocağına alınmıştır.
Mimar Sinan 92 camii, 52 mescit, 57
medrese, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa
(hastane), 5 su yolu, 8 köprü, 20
kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de
hamam olmak üzere 375 eser yapmıştır.
Ayrıca, Edirne ilindeki Selimiye Camisi
Dünya Kültür Mirası listesindedir.
Mimar Sinan, Mimarbaşı olduğu sürece
birbirinden çok değişik konularla uğraştı.
Zaman zaman eskileri restore etti. Bu
konudaki en büyük çabalarını Ayasofya
için harcadı. 1573’te Ayasofya’nın
kubbesini onararak çevresine takviye
edici duvarlar yaptı ve eserin bu günlere
sağlam olarak gelmesini sağladı.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
26
37. Çelik Yapılar
Fonttan (dökme demir) yapılmıştır.
Sveti Stefan Bulgar Kilisesi, İstanbul
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
37
38. Yığma Karma Yapım Sistemleri
• Taş bir temel üzerine kurulan ahşap
iskeletin arasına kerpiç ya da tuğlalar
doldurulmasıyla oluşturulan yapılar
“hımış” (Arseven, tarihsiz), ahşap
iskeletin üzerine 2-3 cm genişlikte çıta
çakılarak, sıvananlar “bağdadi” (Hasol,
1979), iskeletin dıştan tahta ile
kaplanması, içten bağdadinin üzerinin
sıvanmasıyla oluşturulan ve iç, dış
kaplama arası boş bırakılan yapılar da
“ahşap kaplamalı” (Arseven, tarihsiz)
olarak tanımlanır.
Türkiye’de ahşap iskeletli yapım
tekniği ile yapılan en erken tarihli
konut örnekleri onyedinci yüzyıla
kadar gitmektedir. Ahşap iskeletli
konut yapımı yirminci yüzyılın ilk
çeyreğine kadar yaygın olarak devam
etmiştir. 1940’lardan sonra ise bu
gelenek, kırsal alanlarda, kısıtlı olarak
da olsa sürmüştür.
Safranbolu
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
38
39. Yığma Karma Yapım Sistemleri
Geleneksel Ahşap İskeletli Türk Konutunun Deprem Davranışları,
Dilek AKSOY*, Zeynep AHUNBAY , İTÜ Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Taşkışla,Taksim,
İstanbul
Geleneksel ahşap iskeletli yapılarda payanda yerleşimi, Düzce
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
39
44. Doğal Taş
• Taş, en eski yapı malzemelerinden birisidir ve kalıcı olması düşünülen
yapıların inşasında özellikle tercih edilmiştir. Tarihi yapılarda taşın yaygın
olarak kullanılmasının nedeni, hemen hemen her yerde ve arazi
koşullarında kolaylıkla temin edilebilir olmasıdır.
• Doğal taş, taşıma gücü ve basınç dayanımı yüksek; çekme dayanımı zayıf
olan bir malzemedir. Bu özelliğinden dolayı, yalnız basınç kuvveti alan
kemerler, tonozlar ve kubbelerde kullanılması uygundur.
• Basınç yüklerini alan duvarlar ve ayaklar da taş malzemeden yapılmıştır.
Basınç altında bazı taşların deformasyonu, betonla benzer özellikler
gösterir. Betonun elastisite modülü E = (14~30) x 103 MPa iken, granitin
elastisite modülü E = (15~70) x 103 MPa mertebesindedir. Elastisite
modülünün bilinmesi, taşıyıcı elemanın yüklenmesi sonucu yaptığı sehim
hesabı için gereklidir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
44
45. Doğal Yapı Taşlarının Ortalama Fiziksel Özellikleri
• Taşlarda genleşme çatlaklarına da rastlanır. Bu durum; çekme
gerilmelerinin, malzemenin çekme mukavemetini geçmesi
halinde meydana gelir. Taşlarda, dış etkenlerden (sıcaklık
değişimleri, rüzgar, su...) kaynaklanan çatlaklar, aşınmalar ve
bozulmalar meydana gelebilir.
• Küfeki taşı, % 93-100 oranında CaCO3 içermektedir. Yalnız örgü
ve dış cephe kaplama malzemesi olarak değil, iç mekanlarda,
duvarlarda, taşıyıcı öğelerde, döşeme kaplamalarında,
kemerlerde, mihraplarda ve parmaklıklarda kullanılmıştır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
45
46. Sıva ve Harçlar
• Kireç kullanılarak elde edilen sıva ve harçlar, Eski Yunan, Roma ve onu izleyen
dönemlerden, çimentonun bulunmasına kadar geçen sürede, yapıların
inşalarında kullanılmıştır. Bağlayıcı madde olarak kireç, dolgu malzemesi olarak
da agregaların karıştırılmasıyla kireç harcı ve sıvaları elde edilir. Kireç
harçlarının hazırlanmasında kirecin veya harcın özelliklerini geliştirmek
amacıyla kirece veya harca organik ve inorganik maddelerin katıldığı da
bilinmektedir.
• Kirecin hammaddesi, kalsiyum karbonat (CaCO3) minerallerinden oluşan kireç
taşlarıdır. Bu taşlar ısı ile kalsine olup karbondioksit gazının (CO2) yapıdan
ayrılması sonucunda kalsiyum okside (CaO) dönüşürler. Elde edilen bu ürüne
sönmemiş kireç adı verilir.
• Kalsinasyon sonucunda elde edilen sönmemiş kireç (CaO), su veya havada
bulunan nem ile reaksiyona girerek kalsiyum hidroksite (Ca(OH)2)
dönüşmektedir. Bu ürün, sönmüş kireç olarak adlandırılmaktadır. Kirecin
sönmesi için havada %15 oranında nisbi nemin olması yeterlidir
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
46
47. Sıva ve Harçlar
• Söndürülmüş kirecin uzun yıllar hava ile temas etmeden bekletildikten sonra
kullanılması, Roma ve onu izleyen dönemlerden bu yana bilinmektedir. Roma
döneminde kirecin en az üç yıl bekletildikten sonra kullanılması gerektiği ileri
sürülmüştür.
• Kirecin bekletilme süresi uzadıkça, plastik özelliği ve su tutma kapasitesi
artmaktadır.
• Agregalar, kireç harcı ve sıvalarının yapımında dolgu malzemesi olarak
kullanılırlar, kireç ile reaksiyona girmeyen (ve reaksiyona giren (puzolan)
agregalar olarak sınıflandırılabilirler. Etkisiz agregalar, taş ocağı, dere ve
denizlerden elde edilen agregalardır. Puzolanik agregalar kireç ile reaksiyona
girerek harç ve sıvaların nemli ortamlarda, hatta su altında da sertleşmesini
sağlayan amorf silikatlar ve alüminatlardan oluşan agregalardır.
• Puzolanlar doğal ve yapay olarak iki grupta incelenebilir. Doğal puzolanlar (tüf,
tras, opal vb.) genelde volkanik küllerden oluşmaktadır. Tuğla, kiremit vb.
pişirilmiş malzemeler ise yapay puzolan olarak birçok tarihi yapının harç ve
sıvalarında kullanılmıştır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
47
48. Sıva ve Harçlar
• Kireç harçlarının hazırlanmasında kirecin veya harcın fiziksel özelliklerini
geliştirmek, karbonatlaşmayı hızlandırmak amacıyla kirece veya harca
organik ve inorganik maddelerin katıldığı bilinmektedir. Bunlardan bazıları,
kan, yumurta, peynir, gübre, arap zamkı, hayvan tutkalı, bitki suları, kazein
gibi malzemelerdir.
• Katkı malzemelerinden arap zamkı, hayvan tutkalı ve incirin sütlü suyu
yapışkan olarak kullanılmıştır. Çavdar hamuru, domuz yağı, kesik süt, kan
ve yumurta beyazı kirecin daha çabuk sertleşmesini sağlamaktadır. Arpa,
idrar ve hayvan tüyleri dayanıklılığı arttırmaktadır. Şeker, suyun donma-
erime periyotlarında meydana getirdiği bozulmaları yavaşlatmaktadır.
Balmumu, harçtaki büzülmeyi önlemektedir. Yumurta akı, hayvan tutkalı,
şeker, süt, keten tohumu gibi yağlar ise kirecin plastik özelliğini arttırıp
kırılganlığı azaltarak, harcın çalışabilirliğini arttırmaktadırlar .
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
48
49. Horasan Harcı ve Sıvaları
• Topraktan elde edilen tuğlanın ve kerpicin, yapı malzemesi olarak
kullanılması harcın doğmasına neden olmuştur. Tarihte ilk olarak
çamur kullanılmıştır. Çamurun ardından, Romalılarla birlikte, kireç
harcı kullanılmaya başlanmıştır. Kireç harcından sonra, kum kireç
karışımının içine pişmiş kil veya puzolan denilen volkanik tüfün
karıştırılması ile su karşısında sertleşen bir bağlayıcı elde edilmiştir.
Tarihi yığma-kargir yapılarda özellikle, Roma, Bizans, Selçuklu ve
Osmanlı mimarisinde ise horasan harcı adı verilen bağlayıcı
kullanılmıştır (Kuban, 1998).
• Horasan harcı ise, horasan ve kireç (hava kireci) ile üretilen harca
denir. Horasan deyimi, İran’ın doğusundaki Horasan bölgesinden
gelmektedir. Bu harçlar Roma döneminde ‘Cocciopesto’ Massazza
ve Pezzuoli (1981), Hindistan’da ‘Surkhi’ Spence (1974), Arap
ülkelerinde ‘Homra’, Yunanistan’da ‘Korassa’ adını almaktadır.
Günümüzde Suudi Arabistan’da betona horasan denilmektedir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
49
50. Horasan Harcı
• Horasan’ın dayanımı, kirecin kalitesine ve tuğla tozunun inceliğine
bağlıdır. Horasan harcının dayanımının yüksek olması, harca katılan
ince çakıl takviyesi ile orantılıdır. Bunun nedeni; harca katılan kirecin
zamanla sertleşmesi olayıdır.. Ayrıca horasan harcının içine rötreyi
engellemesi için saman da katılabilir.
• Horasan çok geç sertleşen bir malzemedir. Dayanımını çok uzun
zamanda kazanır.
• Malzemenin bu özelliğini bilen eski mimarlar yapının temelini
bitirdikten sonra üst yapıya başlamaları için, uzun bir süre yapıma
ara verirlerdi. Horasanın sertleşme sürecini azaltmak ve dayanımını
kısa sürede kazanabilmesi için çeşitli katkı maddeleri kullanılabilir.
• Hidrolik özelliklerinden dolayı bu harç ve sıvalar Roma, Bizans,
Selçuklu ve Osmanlı dönemi sarnıç, su kuyusu, su kemerleri ve
hamam yapılarında kullanılmıştır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
50
51. Horasan Harcı
1. Geleneksel Horasan Harcı :
a) Dinlendirilmiş kireç + Yumurta akı + Horasan pirinci + Su
b) 1 Kireç Kaymağı + 1 Yıkanmış kavrulmuş kum + ½ Alçı + Su
c) 2 Kireç + 1 Horasan + Bir miktar dişli kum + Bir miktar meşe külü + Su
2. Kum Horasan Harcı :
a) Dövülmüş kireç + Yumurta akı + Kum + Horasan pirinci + Su olup, karma
süresi uzundur.
3. Lökün :
a) Dövme Kireç + Üç ayda suda çürütülmüş pamuk + Su
b) Dövme kireç + Zeytinyağı + Keten elyafı + Su
c) Dövme kireç + Kızgın zeytinyağı + Koyun yünü elyafı + Su
4. Horasan Sıvası :
a) Yumurta akı + Alçı + Tuz + Kireç
b) 2 Horasan + ½ Perdah kumu + ½ Beyaz çimento + ½ Kireç şerbeti (öneri)
olarak sınıflandırılmıştır (Eriç ve diğ. 1990)
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
51
52. Kargir Malzeme
• Doğal taş veya pişmiş toprağın (tuğlanın), bir bağlayıcı harçla birlikte
kullanılması ile elde edilen malzemeye kargir adı verilir. Monolitik
taşıyıcı elemanlar (duvar, destekler), kemer, tonoz ve kubbe vb.
kagir malzeme ile yapılır. Kargir malzeme, heterojen bir malzemedir.
Birim ağırlığı 21 ∼ 22 kN/m³ arasında değişmektedir.
• Kargir malzeme, basınca belli limitlerde dayanır. Kargirin çekmeye
karşı dayanımı çok azdır. Kargir malzemenin mukavemeti, içindeki
bağlayıcı harcın mukavemetine eşdeğerdir. Bağlayıcı kireç harcı olan
kargir malzemede basınç emniyet gerilmesi, σ = 0,2 – 0,6 MPa,
horosan harçlı kargir malzeme de ise tahmini σ = 1,5 ~ 3 MPa
mertebesindedir. Horosanın dayanımının, düşük dozajlı bir çimento
harcın dayanımı civarında olması gerektiği varsayımı yapılabilir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
52
53. Ahşap Malzeme
Canlı bir organizma olan ağaçtan elde edilen ahşap;
lifli,
heterojen
anizotrop
bir yapı malzemesidir.
Birim hacim ağırlık ahşabın türüne göre ortalama olarak 0.1 t/m3 ile 1.5 t/m3
arasında değişir
Doğada çok sayıda ağaç türü olmasına karşın, önemli ekonomik değer taşıyan
ağaç sayısı sınırlıdır. Yapılarda kullanılan ahşabın önemli bir kısmı çam, meşe,
ceviz, dişbudak, kavak, selvi, kayın, köknar, sedir gibi ağaçlardan elde
edilmektedir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
53
54. Ahşap Malzeme
Kusurlu, heterojen ve anizotrop yapısı nedeniyle ahşabın mekanik özelliklerini
incelemek kolay değildir. Ahşabın değişik mekanik etkilere karşı gösterdiği dayanım
türlere göre ve aynı türlerin değişik örneklerine göre farklılıklar gösterir.
Anizotropi nedeniyle ahşabın mekanik özelliklerini iki yönde incelemek.
• Eksenel yön (lifler boyunca),
• Transversal yön (liflere dik doğrultuda)
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
54
55. Ahşap Malzeme
• Budaklar, yarıklar, peşlenme (eşit olmayan hacim değişimi), eğik lifler,
reçine keseleri kereste kusurlarındandır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
55
56. Ahşap Malzeme
• Ahşabın elastisite modülü de liflere dik ve paralel
doğrultularda değişmektedir. Elastisite modülü çamlarda
liflere paralel doğrultuda 10.000 MPa, liflere dik doğrultuda
300 MPa’dır.
• Meşe ve kayın için bu değerler sırasıyla 12.500 MPa ve 600
MPa olarak alınabilir.
• Ahşabın eğilme dayanımı 60-130 MPa arasında değişen
değerler alır. Örneğin, III. Sınıf çamın eğilme dayanımı 65 MPa,
gürgenin 130 MPa'dır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
56
57. Ahşap Malzeme
• İşlenmesi ve taşınması kolay bir malzeme olan
ahşap, yalnız konut mimarisinde yapı malzemesi
olarak kullanılmıştır. Hafif, çekme, basınç ve
eğilmeye karşı dayanımı olduğundan büyük
açıklıklar ahşapla rahatça geçilmiştir. Tarihi yığma
kargir yapılarda tavan ve döşeme taşıyıcı sistemi
malzemesi olarak ahşap kullanılmıştır.
• Ayrıca çekmeye karşı dayanımından dolayı
duvarlarda hatıl olarak, eğilmeye karşı
dayanımından dolayı çıkma (saçak, cumba,
taşma) olarak kullanılmıştır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
57
58. Ahşap Malzeme
• Nem, özellikle zararlı mantarların gelişmesini ve canlı organizma saldırısını
kolaylaştırır. Ancak tamamen tatlı su içinde gömülü ahşabın uzun yıllar (50-
500 yıl) dayandığı gözlenmiştir.
• Devamlı olarak ıslanma - kuruma etkisinde bulunan ahşap kolayca yıpranır.
İyi havalandırılmış ve nemsiz ortamlarda, tarihi yapı ve mobilyalarda
görüldüğü gibi ahşap çok fazla (3000 yıl dolaylarında) dayanabilir.
• Ahşabın dayanıklılığı doğal haliyle, koruyucu işlemlere tabi tutulmaksızın
dış etkenlere dayanmasıdır. Bu dayanıklılık türlere göre değişir. Bazı
türlerde mikroorganizma üreyemez, yapılarında doğal antiseptik maddeler
vardır. Örneğin kestane, meşe, çam, bu tür etkilere oldukça dayanıklıdır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
58
59. Ahşap Malzeme
• Ahşabın fiziksel özellikleri, nem oranı ile büyük ölçüde etkilenir. Aynı ahşap değişik
nem oranlarında farklı davranış gösterir. Ahşap kururken hacim kaybına uğrayarak
büzülür.
• Ağaç kuruyunca sertlik, dayanım gibi bir kısım özellikleri artar ancak enerji yutma
kapasitesi azalır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
59
60. Tuğla Malzeme
• Tarihi yapılarda, pişirilmiş kilden üretilen tuğlayı oluşturan
malzemeler genellikle dere yataklarında yüzeysel olarak biriken kum
taşlarının kalıntılarından elde edilirdi. Pişmiş kilden üretilen tuğlalar,
görünümleri ve işlevlerine göre sınıflandırılır; fırınlarda yüksek ısı
altında pişirilir; fırın teknolojisinin bulunmadığı yerlerde ise güneş
ısısından yararlanılarak üretildiği bilinmektedir.
• Tuğlayı oluşturan malzemenin kalitesi, kullanılan harç ve tuğlanın
örülme düzeni; tuğlanın dayanımını belirler. Tuğlaların basınç
dayanımı, malzeme özelliklerine bağlı olarak 10 MPa dan 30 MPa a
kadar değişir. İyi fırınlanmış tuğla, iyi fırınlanmamış tuğlaya göre üç
kat daha fazla dayanıma sahip olabilir. Genel olarak tuğlanın çekme
dayanımı basınç dayanımının %10’u, kayma dayanımı ise basınç
dayanımının %30’u kadardır .
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
60
61. Yığma Yapıların Mekanik Özellikleri
Yığma yapı malzemeleri homojen olmadığı için farklı davranışlar gösterebilirler. Ayrıca,
inşa safhalarındaki süreksizlikler sebebiyle farklı türden malzemeler de birbirinin
yerine kullanılmış olabilmektedir. Bunlar doğal olarak farklı mekanik davranışlar
gösterecektir.
Yığma yapıların mekanik özellikleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir :
• Mekanik davranış homojen değildir.
• Malzeme izotropik değildir, doğrultuya göre farklı davranışlar gösterir.
• Özellikle uzun vadeli yükler için çekme mukavemeti sıfır kabul edilir.
• Basınç gerilmeleri altında davranışı gevrektir. (akma bölgesine sahip değildir)
• Kayma gerilmeleri altında belirli bir oranda sünek davranış görülür.
• Elemanların gerçek rijitliklerinin hesabında çatlaklar ve elemanlar arasındaki
bağlar dikkate alınmalıdır.
• Mekanik davranış lineer değildir ve sıklıkla da elastik değildir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
61
63. Sınıflandırma
• Kuban, Mimarlık Kavramları’nda; ‘’Geleneksel strüktür
sistemlerinde, sistemin elemanları aynı zamanda
sınırlandırma görevini de üstlenebilirler. Tarihi
üsluplarda bu sınırlandırma, düşey taşıyıcı elemanlar ve
yatay ya da eğrisel örtü elemanlarıyla yapılmıştır.’’ der
ve geleneksel strüktür elemanlarını, taşıyıcılar ve örtü
elemanları olarak iki grupta inceler.
• Yığma yapılarda strüktürel elemanlar, yapısal
biçimlenişlerine göre ise doğrusal ve düzlemsel
elemanlar ve eğrisel elemanlar olarak sınıflandırılabilir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
63
64. Sınıflandırma
1. Eğrisel Elemanlar;
• Kemerler,
• Tonoz,
• Kubbe,
• Türk Üçgeni,
2. Doğrusal ve düzlemsel elemanlar;
• Sütun, Ayak,
• Duvar,
• Düz atkı (lento),
• Hatıllar
• Payanda,
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
64
65. Kemerler
• Kemerler, iki sütun veya ayak arasındaki açıklığı geçmek için yapılan
eğri eksenli kirişlerdir. Kemerler, taş ya da tuğla ile inşa edilir. Taş
kemerler, moloz, kaba yonu, ince yonu veya kesme taştan yapılır.
• Bir kemerde, kemer örgü taşı olarak üzengi, kilit taşı ve kemer
taşları olmak üzere üç eleman bulunur. Üzengi taşı, kemerin
başlama taşıdır. Kilit taşı, kemerin düşey ekseninde bulunan ve
kendisi ile üzengi arasındaki taşları kilitleyen taştır. Kemer taşları,
kilit taşı ile üzengi taşları arasında kemeri oluşturan taşlardır.
• Kemerler, yerçekiminin etkisiyle düşey yük etkisi altındadır. Bu
yükler yapıdaki detay malzeme ve taşıyıcı sistem malzemesinin
(kerpiç, tuğla veya taş) toplamıdır. Kemerler, üzerlerine gelen yükleri
basınca çalışan elemanlarıyla taşımaktadır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
65
69. Kemer Davranışı
• Yığma bir kemeri inşa etmek için
iskele üzerine kama biçiminde
kesilmiş kemer taşları yerleştirilir.
Son taş olan kilit taşı yerine
yerleştirilene kadar bu yapı ayakta
duramadığı için iskele bir geçici
destek olarak kullanılır. Destek
kaldırıldığında, kemer mesnetleri
itmeye başlar.
• Mesnetler kaçınılmaz olarak bu
itkiye yol verir ve kemer bu
hareketle beraber hafifçe yayılır,
açılır. Kemer taşları, mukavemeti
gösteremeyen ara yüzeylerden
ayrılmasıyla birlikte kemer çatlar ve
üç mafsallı kemer oluşur. Bu üç
mafsallı kemer, mükememel
sayılabilcek bir kararlılığa sahiptir.
Kemer Davranışı a) Yeni Yapılan Kemer b) Oturan 3 Mafsallı Kemer
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
69
70. Kemer Davranışı
• Doğru kemer tasarımı yapabilmek için
yaygın olarak zincir eğrisine
başvurulmuştur. İki ucundan tutularak
serbest bırakılan zincir, kendi ağırlığı
altında bütün kesitlerde çekme
oluşacak şekilde aşağıya doğru sarkar.
• Bu şeklin ters çevrilmiş halinde inşa
edilecek olan kemerde hiç çekme
gerilmesi görülmeyecektir. Böylece
tamamen basınca çalışan bir kemer elde
edilmiş olur.
• İtki çizgisi kemerin merkezine yakın
olduğunda, kemer yalnız basınç
gerilmesi taşımaktadır. Bu sebeple
kemerin istenilen şekilde davranması
için, itki çizgisi merkeze mümkün olduğu
kadar yaklaştırılmaktadır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
70
71. Kemer Davranışı
• Kemerler, geometrik
olarak uygun inşa
edilmediği takdirde, itki
çizgisinin kesit içinde
kalmaması sebebiyle
(şekil a ve b) göçecektir.
• Ayrıca yükleme
durumuna göre yer
değiştiren itki çizgisi de
kemerin kararlılığını
bozabilir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
71
72. Kemer Davranışı
• Yığma yapıların deprem etkisi altında
davranışı oldukça kötüdür. Elemanları
bir arada tutacak güçlü bağlara
ihtiyaç duyulan yığma yapılarda, en
çok hasarlar kuleler, kubbeler ile
kemerlerde meydana gelir.
• Kemerlerde mesnetlerin açılmasını
önlemek amacıyla ahşap veya demir
gergiler kullanılır.
• Gergilerde oluşan çekme kuvveti,
kemerin açılmasına engel olur.
Basınca çalışan kemer ve tonozlarda
ortaya çıkan çekme gerilmelerinin
yanında mesnetlerin açılmasını
önleyen gergi demirlerinin
paslanması, burkulması vb sebepler
de hasara sebep olur.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
72
76. Kemerler
• Düşey yükün şiddetinin yatay yükten büyük olması sonucu, kesit içerisindeki
çekme kuvvetlerinin şiddeti azalır. Kemerlerde kesit boyutlarının oldukça
büyük olmasının sebebi, taş veya tuğla kemerlerin kendi ağırlıklarının, kemerin
stabilitesine sağladığı avantajdır. Kemerin herhangi bir noktasında oluşacak
çekme kuvveti; zaten, çekme kuvvetlerine karşı çok zayıf olan taş veya tuğlanın
çatlamasına sebep olacaktır.
• Kemerlerin stabilitesinin bozulmasına neden olan en büyük etken, mesnetlerin
açıklık yönünde açılmasıdır. Bu nedenle, pek çok tarihi yapının taş, tuğla
kemerlerinde ahşap veya metal gergi çubuğu kullanılmıştır. Gergi çubukları iki
ayak, bir ayak bir duvar veya iki duvar arasında kullanılmıştır. Taşıyıcı öğeler
üzerine, üst örtünün üzengi seviyesinde veya hemen altında bulunan taşa
oyulmuş yuva ya da duvar içerisine bırakılmış boşluklara
mesnetlendirilmişlerdir.
• Gergi çubuklarının bir başka özelliği ise de, ayakların kemer itkisinden
etkilenmesini önlemektir. Gergi ile bağlanması istenmeyen durumlarda,
duvarlara payandalarla desteklenmiş ayaklar uzatılarak, eksenleri
doğrultusunda, kemer mesnetleri üzerine ağırlık kütleleri asılmıştır .
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
76
79. Tonozlar
• Tonoz, bir kemerin kendi düzleminde, dik doğrultusunda
ötelenmesi sonucu meydana gelen; yükleri, kemerlerin yük
taşıma prensibi ilkesine göre taşıyan, aynı zamanda da
kabuk özelliği gösteren tek eğrilikli yapı elemanıdır.
Tonozlarda, basınç kuvvetlerinden ötürü basınç gerilmeleri
oluşur .
• Tonoz çeşitleri; tek tonoz, çoklu tonoz, enine tonoz, haçvari
tonoz ve çoklu haçvari tonoz olarak söylenebilir. Tonoz,
kendi ağırlığı ile birlikte üzerindeki kaplama yüklerini de
taşır. Bir tonozun kesiti, aynı eğrilikteki bir kemerin
eşdeğeridir. Tonoz mesnetlerinde oluşan yanal kuvvetler,
temellere doğru kalınlaştırılmış duvarlar, kemerlerde olduğu
gibi gergiler veya payandalarla taşınır .
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
79
84. Kubbeler
• Kubbe, bir kemerin simetri ekseni etrafında dönmesiyle elde
edilir. Kuvvetleri pozitif çift eğrilikli yüzeylerde taşıyan
kabuklardır. Tromp (tonoz mesnet), pandantif (küresel
mesnet) ve Türk üçgeni, kubbeli mekan örtüsünde geçit
elemanı olarak kullanılan en sık karşılaşılan formların başında
gelmektedir (Kuban, 1998).
• Tarihi yığma kargir yapılarda kubbeler, küre parçası olarak
yapılmışlardır. Kargirin çekmeye karşı gösterdiği olumsuz
performans, kubbe içinde yapılan pencerelerin oluşturduğu
çekme gerilmeleri; bu iki olayın sonucunda pencerelerin
bulunduğu noktalarda kubbede çatlakların oluşmasına
sebebiyet verir .
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
84
85. Kubbeler
• Kubbeler sadece basınca çalışacak
şekilde tasarlanmalarına rağmen,
kasnağa yakın bölgelerde, derin
olmayan çevre boyunca dağılan
çekme gerilmeleri görülür. Kubbe,
aslında bir kemerin düşey eksen
etrafında çevrilmesinden oluşan
bir geometriye sahip bir dizi
kemerden meydana gelir.
• Kubbelerin geometrik tasarım
kuralları kemerler ile benzerlik
taşır. Çift yönlü eğrilik sebebiyle,
bir yöndeki gerilmeler diğer
yöndeki davranışı da etkiler.
Poisson oranı kubbelerde önem
kazanır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
85
86. Kubbeler
• Kubbenin maruz kaldığı yükün düşey
bileşeni, kubbeyi taşıyan kemer,
duvar vs elemanlarla zemine
aktarılırken, yatay bileşen de
payandalar ve gergilerle karşılanarak
kubbenin açılması önlenir.
• Kubbede açılmaya sebep olan yatay
kuvvet, kalın beden duvarlarıyla
karşılanabileceği gibi ağırlık kuleleri
yardımıyla kuvvetin düşey bileşenini
büyütmek suretiyle kısa yoldan
aşağıya doğru yönlendirilmesi
vasıtasıyla daha ince duvarlarla da
taşınabilir.
• Bu yatay kuvvet, kubbeye mesnetlik
yapan ve kubbenin açılmasını
önleyen kasnak kısmında yatay
doğrultuda çekme, düşey doğrultuda
kayma gerilmeleri meydana getirir.
Payanda
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
86
87. Kubbeler
• Kubbenin tabanında oluşacak çekme
gerilmelerine karşı alınacak en hayati
önlem, bölgenin çekme gerilmelerine
dayanıklı bir malzemeden yapılmış bir
çember ile kuşatılmasıdır. Büyük
kubbeli yapılardaki kasnaklar masif ve
ağır yapısıyla, bu bölgede oluşacak
çekme kuvvetlerini etkisiz hale
getirirler .
• Kubbenin yükü, kubbe ayakları
vasıtasıyla mesnet yüklerinin düşey
bileşenlerini kemerlere; yanal
bileşenleri ise kemer düzlemlerine dik
doğrultuda yerleştirilmiş yarım
kemerler veya payandalarla alınır.
Kubbeden kemerlere taşınan düşey
yüklerin kemer düzlemi içindeki
itkileri de gergilerle alınır .
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
87
91. Türk Üçgeni
Kare bir alt mekân üzerine kubbenin oturtulabilmesi
için yapılan bu mimari geçiş öğesine; pandantif ya da
Türk üçgeni de denilir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
91
93. Sütunlar ve Ayaklar
• Mekan örtü yüklerinin tekil noktalardan iletilmesi
hallerinde, düşey taşıyıcılar ayak ve sütunlardan
oluşur. Sütunlar yekpare ya da birkaç blok taş ile
oluşturulmuş düşey yapı elemanlarıdır.
• Birkaç blokla oluşturulduklarında, ağaç veya
bronz kenetler yardımıyla birleştirilirler. Daha çok
kare, çokgen ve daire kesitli olan sütunların
taşıdığı kiriş ya da kemer yükünü toplamak için
sütun başlığı, yükü altındaki yapı elemanına
yaymak için sütun tabanı yapılır .
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
93
96. Ayaklar
• Ayaklar, en kesiti
sütunlardan daha büyük;
duvar gibi örülerek yapılan
düşey taşıyıcılardır.
• Mekan örtüsünün formu ve
kullanım amacına ve
yüklerin iletiliş biçimlerine
göre karmaşık bir
geometride üretilmişlerdir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
96
97. Ayaklar
• Ana taşıyıcı ayaklarda meydana gelebilecek bir
çatlak veya mafsal oluşumu, yapının stabilitesini
bozarak tamamen yıkılmasına neden olabilir. Bu
sebeple, bu tür elemanlarda kesitin eğilme
eksenine dik doğrultudaki boyutunun üçte
birinden fazla bir bölümde çekme gerilmesi
oluşmayacak çok büyük kesit boyutlarına ihtiyaç
vardır.
• Tarihi yapılarda görünen büyük kesite sahip sütun
ve ayakların, geçmişte yıkılan yapılardan alınan
derslere göre bu şekilde yapıldığı anlaşılmaktadır .
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
97
98. Duvarlar
• Düşey yüklerin yanı sıra kendi ağırlığını da taşıyan duvarlar,
yatay yüklerin karşılanmasına da yardımcı olur. Yapıları
sınırlandıran taşıyıcı duvarlar, yatay yüklerin büyük
bölümünü alarak sütunların stabilitesine yardımcı olur.
Yığma yapılarda taşıyıcı duvar kalınlığı, taşıdığı elemanların
ağırlıklarına bağlı olarak artar ya da azalır.
• Yığma yapıların depreme dayanıklılığını gösteren en önemli
ölçütlerden biri taşıyıcı duvarlar üzerindeki boşluk yüzdesi
ya da uzunluğudur. Bunun yanısıra duvarlarda oluşturulan
pencere ya da kapı boşluklarının bina köşelerine olan
mesafeleri ve bu boşluklar arasında kalan dolu uzunlukların
da ilgili yönetmeliklerce belirli koşulları sağlaması gereklidir
(DBYBHY, 2007).
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
98
99. Duvarlar
• Bir yapının kendi ağırlığından, döşeme ve çatının
öz ağırlığından kaynaklanan düşey yükler; rüzgar,
deprem gibi dış etkilerden kaynaklanan yatay
yükler; kemer, tonoz gibi eğrisel örtü
elemanlarından kaynaklanan eğik yükler, duvar
kalınlığını etkileyen faktörlerdir.
• Bunun yanı sıra kapı ve pencere boşlukları da
duvarın özellikle yatay yük taşıma gücünü azaltır.
Duvarın girintili çıkıntılı olması ya da duvar
yüzeyinde destekleyiciler (payanda) olması ise
duvar dayanımını artırıcı etkenlerdir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
99
100. Duvarlar
• Yığma yapılarda duvarlar düzlem dışı etkiler ile kayma
etkileri altında güç tükenmesine ulaşır. Oldukça büyük
en kesitlere sahip olan duvarlarda, normal
gerilmelerden kaynaklanan hasar tiplerine pek
rastlanılmaz. Genellikle yığma duvarlar kapasitelerinin
çok küçük bir oranında normal gerilme taşırlar. Duvarda
normal gerilmeler mevcut kapasitenin % 10-15’ini
geçmez.
• Bağlayıcı harcın güç tükenmesine erişmesi veya yığma
birim ile bağlayıcı arasındaki aderansın kaybolması
sebebiyle kayma mekanizması oluşur. Bu
mekanizmalardan bazılarında ise yığma birim derzden
önce güç tükenmesine ulaşmaktadır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
100
101. Kayma Etkisi Altında Duvar-Göçme
Mekanizmaları ve Gerilme Dağılımı
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
101
102. Duvarlar
• Kâgir yapıların düşey yüklere ve yatay deprem
yüklerine dayanımı; duvar geometrisine, kullanılan
malzeme dayanımına, yığma blokların birleştirilme
şekline bağlıdır. Kalın bir kâgir duvar, dolu ya da arası
boşluklu yapılabilir. Kalın duvarların iki yüzünü
oluşturan duvarlar aynı tip blokla yapılabildiği gibi her
bir duvar ayrı tip blokla, karma, oluşturulabilir.
• Duvarlar arası boş bırakılır ya da moloz taş ve harçla
doldurulur. Dolu duvara tek cidarlı, iki yüzü arası
boşluklu yapılana; içi boş bırakıldıysa iki, doldurulduysa
üç cidarlı duvar ya da sandık duvar denir
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
102
103. Duvarlar
• Kâgir yapıların düşey yüklere ve yatay deprem
yüklerine dayanımı; duvar geometrisine, kullanılan
malzeme dayanımına, yığma blokların birleştirilme
şekline bağlıdır.
• Kalın bir kâgir duvar, dolu ya da arası boşluklu
yapılabilir. Kalın duvarların iki yüzünü oluşturan
duvarlar aynı tip blokla yapılabildiği gibi her bir duvar
ayrı tip blokla, karma, oluşturulabilir.
• Duvarlar arası boş bırakılır ya da moloz taş ve harçla
doldurulur. Dolu duvara tek cidarlı, iki yüzü arası
boşluklu yapılana; içi boş bırakıldıysa iki, doldurulduysa
üç cidarlı duvar ya da sandık duvar denir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
103
104. Taşıyıcı Duvarlarda Toplam Uzunluk
Sınırı
• Planda birbirine dik
doğrultuların her biri
boyunca uzanan taşıyıcı
duvarların, pencere ve
kapı boşlukları
sayılmaksızın toplam
uzunluğunun brüt kat
alanına ( konsol döşeme
alanlarındaki alan) oran
(0.2 I) m/m2 ’den daha
az olmamalıdır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
104
105. Taşıyıcı Duvarların En Büyük
Desteklenmemiş Uzunluğu
• Herhangi bir taşıyıcı duvarın planda kendisine dik olarak saplanan taşıyıcı duvar eksenleri
arasında kalan desteklenmemi uzunluğu birinci derece deprem bölgesinde en çok 5.5 m,
diğer deprem bölgelerinde en çok 7.5 m olacaktır.
• Kerpiç Duvarları yığma binalarda desteklenmemiş duvar uzunluğu en fazla 4.5 m olacaktır.
• Deprem Yönetmeliği 2007, 5.4.5.2 – 5.4.5.1’de belirtilen en büyük desteklenmemiş duvar
boyu koşulunun sağlanamaması durumunda bina köşelerinde ve söz konusu duvarda planda
eksenden eksene aralıkları 4.0 m.’yi geçmeyen betonarme düşey hatıllar yapılacaktır.
• Ancak bu tür düşey hatıllarla desteklenen duvarların toplam uzunluğu 16.0 m’yi geçemez.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
105
106. Taşıyıcı Duvar Boşlukları
Her bir kapı ve pencere boşluğunun plandaki uzunluğu 3.0 m’den daha büyük
olamaz. Kerpiç duvarlı binalarda kapı boşlukları yatayda 1.0 m ’den, düşeyde 1.90
m’den; pencere boşlukları yatayda 0.90 m’den, düşeyde 1.20 m’den daha büyük
olamaz.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
106
108. Hatıllar
• Kalın kâgir duvarların düşey yükler
altında şişip açılmasını önlemek
amacıyla belli seviyelerde düzenlenen
hatıllar, duvar yüzlerini birbirine
bağlayıp sağlamlaştırmanın yanında
duvarın yükseklik/kalınlık oranını
azaltır ve ilk çatlağın oluşacağı yeri
belirleyerek çatlakların yapıya tehlike
oluşturacak şekilde bir başka yerde
ortaya çıkmasını önler.
• Duvarlarda oturmaları ve açılmaları
önlemek için ahşap, beton, tuğla
duvarlarda taş, taş duvarlarda tuğla
hatıllar kullanılır. Ahşap hatılların
kagir duvarlarda kullanılması 2500
yıldır bilinen bir tekniktir, ancak
ahşabın zaman içinde çürümesi, su
etkisiyle şişip sonra kuruması duvarda
oturmalara yol açar.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
108
ANALYSIS AND STRENGTHENING METHODS FOR HISTORICAL MASONRY STRUCTURES
Hafez Keypour1, Yasin M. Fahjan2, Ali Bayraktar3
111. Duvar Örgüleri
a) Kuruduvar, b) Kiklop örgüsü (mozaik örgü), c) Moloz taş duvar,
d) Kaba yonu, e) Düzensiz ince yonu, f) Düzgün ince yonu, g) Kesme taş
a b c
d e f g
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
111
112. Duvar Örgüleri
a b
c d
e f
g h
a. Normal yarım tuğla örgüsü, b. İngiliz örgüsü (blok örgü), c.
Normal bir tuğla örgüsü, d. Gotik ya da Polonya örgüsü, e:
Atlamalı örgü, f: Dörtte bir kaydırmalı yarım tuğla örgüsü, g:
Hollanda ya da Flaman örgüsü, h: Haç biçimi örgü
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
112
115. Payanda ve Uçan Payanda
Uçan Payanda
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
115
116. Temeller
• Temeller, yapının kendi ağırlığını, kullanım
yüklerini, kar, rüzgar ve deprem yüklerini
zemine ileten taşıyıcı elemanlardır.
• Yapı tekniğinin günümüz şartlarına göre çok
ilkel kaldığı, tarihi yapı temellerine bakılırsa,
bugünkü anlamda temel oluşturma
olanaklarından bahsedilemez ve temel türleri
de birkaç adedi geçmez.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
116
117. Temeller
• Sağlam zeminlerde genellikle sığ temeller (yüzeysel temel) yapılmıştır. Bu
temeller; ayak ve sütunların altına gelen ayrık temellerdir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
117
118. Temeller
• Ayrık ve sürekli temellerin, farklı boyutta yatay olarak
konmuş ahşap elemanların oluşturduğu bir (ızgara) ya
mesnetlendirildiği görülmektedir. Izgara sistemi, yapı
yüklerinin daha büyük bir temel alanı boyunca zemine
iletilmesi görevini üstlenmiştir.
• Derin temeller (ahşap kazıklı temeller), dolgu veya yumuşak
zeminlerde, daha çok su içinde inşaa edilen yapılarda
kullanılmış, aynı zamanda bu yapılar zemine çakılan
kazıkların oluşturduğu bir temel sistemine oturtulmuştur.
Kazık başlarının ahşap bir ızgara ile bağlandığı da görülür.
• Ahşap kazıkların genellikle su içinde bulunması ve hava ile
temas etmemiş olması, bozulma ve çürüme olayını
geciktirmiş hatta ve hatta en aza indirmiştir .
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
118
119. Döşemeler
• Döşemeler, binanın iki katını, yapının oturduğu zeminle
kapalı hacmi ya da en üst kat ile dış mekanı, ayırma
görevi üstlenen yatay taşıyıcı yapı elemanıdır. Yapı
döşemeleri, inşa edildikleri malzemenin cinsine göre
ahşap, kargir döşeme gibi isimlendirilir .
• Döşemeler düşey yükler altında, çeşitli yük aktarım
şekilleri dışında yapının genel davranışını etkilemezler;
fakat deprem sırasında diyafram etkisi nedeniyle yatay
yük aktarımı bakımından döşemelerin önemi artar.
Döşemenin olmaması ya da boşlukların bulunması
binada düzensiz plan oluşturur ve yapının depreme
karşı davranışını olumsuz etkiler .
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
119
122. Adi Volta Döşeme
• 0.50 – 0.56 m. aks aralığında bir dizilmiş olan NPI
profiller arasına üç tuğladan yapılan tonoz
döşemedir. Tuğlaları bağlayıcı olarak, genellikle
çimento harcı veya yapının yaşına uygun olarak
özel karışım harçları kullanılmıştır.
• Tuğlaların üstü çelik profil başlıklarının seviyesine
kadar curuf betonu ile doldurularak tesviye edilir
ve döşeme kaplaması yapılır. Profillerin altı sıva
teli ile kaplanarak tuğlalarla birlikte sıvanmasının
yanı sıra yalnız tuğlaların altı sıvanıp profillerin altı
boyanabilir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
122
124. Düz Tavanlı Adi Volta Döşeme
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
124
125. Volta Döşeme
• 1.50 m. aks aralığında dizilmiş profiller arasına kalıp
yapılarak, tuğlalarla tonoz şeklinde inşa edilir. Kalıplar,
profillere asılan kancalara oturtulurlar. Bu döşemelerde
duvar dibinde başlangıcın profille başlamasına ihtiyaç
yoktur. Tonoz, duvara oturtulur. Tonoz örgüsünde
bağlayıcı olarak, yapım yılı dikkate alındığında çimento
ya da özel karışım harçları kullanıldığı görülür.
• Dolgu malzemesi olarak curuf betonu kullanıldığında
putrellerin üstünü örtecek kalınlıkta yapılması
uygundur .
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
125
130. Giriş
Mevcut Durumun Tespiti :
• Yapının hangi tarihte yapıldığı, zaman içersinde hangi amaç
veya amaçlarla kullanıldığı,
• Herhangi bir afete (deprem, yangın, sel vb) maruz kalıp
kalmadığı, kaldıysa afet sonucunda onarım veya
güçlendirme yapılıp yapılmadığı,
• Hangi tür malzemelerin kullanıldığı,
• Yapının geometrisinin, zemin profilinin ve temel şeklinin ne
olduğu,
• Yapının taşıyıcı sistemini oluşturan duvarların yapım sistemi
ve mevcut durumu ile yapı taşıyıcı sistemi içindeki metal ve
ahşap elemanların durumunun ne durumda olduğu,
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
130
131. Rölöve
• Yapının rölövesinin yanısıra düzenlenecek çizimlerde
taşıyıcı sistemin üzerinde belirlenen tüm sorunlar
ayrıntılı biçimde gösterilmelidir.
• Rölövede belirtilen diğer bilgilere ek olarak, çatlak
genişlikleri ve derinlikleri, düşeyden ve yataydan
sapmalar, görünür/gömülü metal/ ahşap elemanlar ve
yapı taşıyıcı sisteminin özelliklerinin belirlenmesinde
yardımcı olabilecek her türlü bilgi verilmelidir.
• Gözlemlerin esas amacı, zaman içinde taşıyıcı
sisteminin nasıl çalıştığı ve nasıl zorlandığının doğru
olarak tespit edilebilmesidir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
131
132. Yapısal Hasar
Biçimlerinin Belirlenmesi
• Yığma yapı elemanlarında çatlak oluşumu,
• Yığma yapı elemanlarında ezilme,
• Kemer ve tonozlarda oluşan deformasyonlar,
• Yığma duvarlarda oluşan dönmeler,
• Gergilerdeki hasarlar,
• Temellerde farklı oturmalar,
• Kubbe hasarları,
• Ahşap çerçevelerdeki bozulmalar.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
132
133. Yığma Duvarlarda Düzlem Dışı Etkiler
• Duvar kesitlerinin geniş olması
sebebiyle en kesitte meydana
gelebilecek ayrılmalar da
hasarlara sebep olmaktadır.
• Düzlem dışı etkiler, yığma
duvarlar için çoğu zaman karşı
konulması zor etkilerdir.
• Düzlem dışı etkilere maruz
kalan duvarlar, yatay harekete
direnmek için diğer yöndeki
duvarlara iyice mesnetlenmiş
olmalıdır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
133
134. Moloz Dolgu Duvarlarda Donmanın
Etkisi
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
134
137. Çatlak Oluşumu
• Yapıda çatlak oluşumu, o bölgedeki dayanımın sona
ermesi ve yapıda serbest hareketin başladığı anlamına
gelir.
• Yığma yapılarda oluşan çatlaklarda, öncelikle çatlağın
yeni ya da eski olduğuna bakılmalıdır. Yeni çatlaklar
daha net ve keskin kenarlı olup eski çatlaklar daha kirli
ve yuvarlak kenarlıdır.
• Çatlakların yerleri ve yapı üzerindeki dağılımı, yapıdaki
gerilme dağılımı ile çatlak oluşumunun sebeplerinin
değerlendirilmesi açısından bir fikir verecektir. Ayrıca
yapıda çatlak rölövesinin çıkarılması tavsiye edilir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
137
138. Çatlak Oluşumu
• Çatlaklar her zaman yapıda göçmeye neden
olmaz. Önemli olan çatlağın zaman içinde
gelişip yapının güvenliğini tehdit etmesidir.
Böyle bir olasılıktan kuşkulanılırsa çatlağın
izlenmesi gerekir.
• Çatlağın genişliği, yapıda hareketli yük ve
sıcaklık değişimlerine bağlı olarak artıp
eksilebilir. Burada önemli olan çatlak
gelişiminin zaman içindeki devinimidir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
138
139. Yapının Dinamik Özelliklerinin
Belirlenmesi
• Tarihi yapının deprem yükleri altındaki
davranışını belirlemek amacıyla elastik titreşim
periyotlarının, sönüm oranının ve mod
şekillerinin hesaplanması gerekir.
• Bu büyüklüklerin tarihi yapıya zarar vermeden,
hasarsız yöntemlerle, örneğin mikro titreşim
yöntemi ile belirlenmesi mümkün olduğu gibi
deneysel olarak elde edilen mekanik özellikler
aracılığıyla sayısal olarak da belirlenebilir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
139
140. Yapının İzlenmesi
Yapının mevcut güvenlik düzeyinin yeterli olup
olmadığına karar verebilmek amacıyla yapılacak
hesaplamalar ile birlikte yapıda belirlenen
bozulmaların izlenmesi, yapıda kullanılmış olan
her tür malzemenin mekanik özellikleri ile temel
zemini ve temel sisteminin tüm özelliklerinin
belirlenmesi gerekir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
140
141. Temel Zemini ile ilgili
Çalışmalar
• Temel zemini ile ilgili yeterli bilgi bulunmaması
durumunda temel zemininin yeterli sayıda gözlem
çukurları ve sondajlar ile incelenmesi gerekir. Sondaj
sayısı yapı alanı, derinliği ise temel genişliği ile orantı
lıdır. Kabaca 100 m2 için bir sondaj yapılması, sondaj
derinliğinin temel altında en az 5 m olacak şekilde
seçilmesi uygun olmaktadır.
• Tarihi yapılarda zemin sorunları genelde yapının inşa
edilmesinden hemen ya da bir süre sonra ortaya
çıkmaktadır. Genelde bu tür yapılarda olası oturmalar
yıllar önce tamamlanmış durumdadır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
141
143. GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
143
State of the Art of Research on Historic Structures in Italy
L. Binda and A. Saisi
Dept. of Structural Engineering - Politecnico of Milan. Italy
145. Malzeme ile ilgili Çalışmalar
• Tarihi yapılarda basınç gerilmesi seviyesinin, taş ve tuğla ile
harç arasındaki kayma gerilmesinin, elastisite modülünün
ve malzeme kalitesinin belirlenmesi için yaygın olarak
sertlik, ultrases, flatjack vb. tahribatsız deney
yöntemlerinden yararlanılır.
• Tahribatsız deney yapılan elemanlardan alınan karot
numuneleri ile karot alınamayan malzemelerden
laboratuarda numune hazırlanması için örnekler alınır,
gerekli deneyler yapılır.
• Deneylerden elde edilen sonuçlar ile tahribatsız deney
sonuçları,birlikte değerlendirilir, böylece tarihi yapının ve
onu oluşturan malzemelerin performansı belirlenir.
Çatlakların derinliği ve yönü ultrases ölçümleri ile araştırılır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
145
146. MALZEME ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ İÇİN YAPILAN
ÇALIŞMALAR
• Ölçüm yapılacak bölgeler kodlanır,
• Ölçüm yapılacak bölgelerde varsa
kaplama kaldırılır, yüzey temizlenir,
• Yüzey sıcaklığı ve nemi belirlenir,
• Ultrases aleti ile ses geçiş süresi ölçülür,
• Yüzey sertliği ölçülür,
• Yapıdaki basınç gerilme seviyesi Flat-
Jack aleti ile belirlenir, gerilme-şekil
değiştirme ilişkisi araştırılır,
• Yapıda tuğla veya taş ile harç arasındaki
kayma dayanımı belirlenir,
• Gerektiğinde georadar ve endoskopik
muayene yöntemlerine başvurulur,
• Yapıdan yeterli sayıda örnek alınır (karot
vb.).
Laboratuarda Yapılan Çalışmalar:
• Alındığı yapıya, kata ve elemana göre
kodlanmış numuneler deneye hazırlanır,
• Ultrases aleti ile karşılıklı yüzeylerde ses geçiş
süresi ölçülür,
• Kondisyonlanan numunelerde birim ağırlık,
su emme, özgül ağırlık deneyleri yapılır,
• Tek eksenli basınç deneyi yapılır.
• Onarımda kullanılacak malzemelerin fiziksel
ve mekanik özellikleri belirlenen bu özgün
malzeme ile uyumunun araştırılması için,
yapıdan alınan özgün taş, tuğla ve özellikle
harç numunelerin mikroyapısal özellikleri
belirlenir.
• Bu amaçla;
a) İç yapı incelemesi yapılır (XRD,
SEM-EDS,…).
b) Renk ölçümü yapılarak, orijinal
malzeme ile onarımda kullanılacak
malzemenin renk uyumu araştırılır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
146
147. MALZEME ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ İÇİN YAPILAN
ÇALIŞMALAR
Yerinde Yapılan Çalışmalar
• Ölçüm yapılacak bölgeler kodlanır,
• Ölçüm yapılacak bölgelerde varsa kaplama
kaldırılır, yüzey temizlenir,
• Yüzey sıcaklığı ve nemi belirlenir,
• Ultrases aleti ile ses geçiş süresi ölçülür,
• Yüzey sertliği ölçülür,
• Yapıdaki basınç gerilme seviyesi Flat-Jack
aleti ile belirlenir, gerilme-şekil değiştirme
ilişkisi araştırılır,
• Yapıda tuğla veya taş ile harç arasındaki
kayma dayanımı belirlenir,
• Gerektiğinde georadar ve endoskopik
muayene yöntemlerine başvurulur,
• Yapıdan yeterli sayıda örnek alınır (karot vb.).
Laboratuarda Yapılan Çalışmalar
• Alındığı yapıya, kata ve elemana göre
kodlanmış numuneler deneye hazırlanır,
• Ultrases aleti ile karşılıklı yüzeylerde ses geçiş
süresi ölçülür,
• Kondisyonlanan numunelerde birim ağırlık,
su emme, özgül ağırlık deneyleri yapılır,
• Tek eksenli basınç deneyi yapılır.
• Onarımda kullanılacak malzemelerin fiziksel
ve mekanik özellikleri belirlenen bu özgün
malzeme ile uyumunun araştırılması için,
yapıdan alınan özgün taş, tuğla ve özellikle
harç numunelerin mikroyapısal özellikleri
belirlenir.
• Bu amaçla;
a) İç yapı incelemesi yapılır (XRD,
SEM-EDS,…).
b) Renk ölçümü yapılarak, orijinal
malzeme ile onarımda kullanılacak
malzemenin renk uyumu araştırılır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
147
148. Sertlik ve Ölçümü
• Malzemelerin en önemli mekanik özellikleri, süneklik,
elastisite, dayanım, tokluk ve sertliktir. Sertlik, bir
malzemenin yüzeyine batırılan sert bir cisme karşı
gösterdiği dirençtir.
• Sertliğin belirlenmesi ile malzemenin kökeni hakkında
bilgi edinilir, farklı iki numunenin aynı malzemeye ait
olup olmadığı anlaşılır. Sertlik deneylerinin yapılması
kolaydır, deneyde malzeme tahrip edilmez.
• Sertlik değerinden malzemenin iç yapısına bağlı
özelliklere geçilebilmesi için cismin homojen olması,
yüzey özelliklerinin iç yapıdan farklı olmaması gerekir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
148
149. Sertlik ve Ölçümü
• Yapı malzemelerinde sertliğin belirlenmesi için
çoğunlukla geri sıçramanın ölçülmesi prensibine
dayanan N tipi veya P tipi Schmit çekicinden
yararlanılır. Bunlardan, N tipinde, bir bilye, P tipinde ise
bir pandül, arkasında bulunan yay yardımı ile yüzeye
fırlatılır. Bilye veya pandül taş cismin yüzeyine
çarptıktan sonra geri sıçrar, geri sıçrama ne kadar
büyükse sertlik o kadar yüksektir.
• Elemanın yüzeyindeki sıva veya kaplama kaldırıldıktan
sonra değişik noktalara en az 10 vuruş yapılmalı,
maksimum vuruş değeri ile minimum vuruş değeri
arasındaki fark 10’dan küçük olmalıdır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
149
150. Yüzey Sertliğinin Ölçülmesi
N tipi Schmit Çekici P tipi Schmit Çekici
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
150
151. Ultrases Ölçümü
• Frekansı 16.000’in üzerinde olan ve insan kulağı
tarafından işitilmeyen ultrases dalgaları katı, sıvı ve gaz
içinde belirli bir hız ile yayılır. Ultrases dalgaları da ışık
dalgaları gibi yayılır, yansır, kırılır ve difraksiyona uğrar.
• Ultrases deney tekniğinde, ses dalgaları cisme boşluk
bırakılmaksızın temas ettirilen piezoelektrik transduser
ile gönderilir ve aynı özellikteki transduser yardımı ile
alınır. Alıcı ve verici problar arasındaki ses dalgalarının
iletim süresi ve hızı zaman ölçer devre ile ölçülür.
• Cismin yoğunluğu düşük ise ve/veya bünyesinde
çatlaklar var ise ses dalgalarının yayınımı ve dolayısıyla
ses geçiş hızı düşük olur.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
151
152. Ultrases Ölçümü
• Ultrases aleti ile karşılıklı yüzeylerde doğrudan ya da
aynı yüzden dolaylı ölçüm yapılarak ses geçiş süresi (t,
μs) ölçülür ve ses geçiş hızı (V, km/s) hesaplanır. Ses
geçiş hızının yüksek olması, boşlukların az, dolayısıyla
dayanımın yüksek olduğu anlamına gelir; ancak bu
deney dayanımının belirlenmesi için tek başına yeterli
değildir. Diğer ölçümle birlikte değerlendirilir.
• Özellikle çelik yapılarda çatlak oluşumunu izlemek için
gözlem yapılacak bölgelere problar yerleştirilir, ses
geçiş süresi sürekli ölçülür ve kaydedilir. Ultrases geçiş
süresindeki kayıtlar izlenerek çatlak oluşumu tespit
edilir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
152
153. Ultrases Ölçümü
Doğrudan Ölçüm
Dolaylı Ölçüm
Çatlak Derinliği Araştırması
Çatlak Yönünün Araştırılması
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
153
154. Radyoaktif Yöntemler
• Malzemelerin incelenmesi için 1950’lerde radyoaktif deney metodu
geliştirilmiştir. Bu metodun esası, elektromanyetik radyasyon üreten
ve yayan kaynak ile radyasyonun eleman içinden geçmesi için geçen
zaman aralığını ölçen sensörden oluşmaktadır. Bu teknikte sistem,
sensör, özel fotoğraf filmi formunda ise radyografi, gelen
radyasyonu elektrik dalgalarına çevirir özellikte ise radyometri
olarak adlandırılır.
• Malzemelerin iç yapısındaki elementler ile ilgili radyografik
araştırmalar için başlangıçta, 1940’ların sonunda, X ışınları
kullanılmasına odaklanılmış; ancak 1950’lerde dikkatler gama
ışınlarına yönelmiştir. İki ışının radyasyon yayma özelliğindeki temel
fark, radyasyonun üretim kaynağı ve yayınım özelliğidir. X ışınları,
yüksek voltajlı elektronik aletler ile üretilir, gama ışınları ise,
radyoaktif izotopların bölünmesi sonucu açığa çıkan yan ürünlerdir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
154
155. Yerinde Basınç Deneyi
• Yığma yapılarda, ASTM C 1196-92 (Reapproved
1997)’ye uygun olarak gerçekleştirilen yerinde
basınç deneyinde; elemana uygulanan kuvvetin
(P,kN) ve kuvvete karşılık gelen boy değişiminin
(Δl, mm) ölçülmesine olanak sağlayan flatjack
deney düzeneğinden yararlanılır.
• Bu deney düzeneği, basınç uygulayan bir
kompresör ve bir basınç ölçer, basınç kuvvetini
yüzeye uygulamaya yarayan plaklar, deplasmanı
ölçmeye yarayan komparatör ve komparatörü
tespit etmeye yarayan pimlerden oluşmaktadır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
155
157. Yerinde Basınç Deneyi
• Deneyin uygulanmasında, öncelikle deplasmanların
ölçüleceği pimler, şablona uygun olarak yapıştırılır;
başlangıçtaki uzaklık (Lo, mm) ölçülür. Elemanda, tercihen
yatay derzde plağın yerleştirileceği bölge, matkap ile açılır,
harç kaldırıldığı için yapının zati yükü nedeni ile ölçüm
bölgesinde meydana gelen boy değişiminin belirlenmesi
için pimler arasındaki mesafe (Δl, mm) tekrar ölçülür.
• Açılan bölgeye plak yerleştirilir, gerekli bağlantılar yapılır,
kuvvet uygulanır, belirli aralıklarla kuvvet ve deplasmanlar
ölçülür. Deneylerden gerilme ve şekil değiştirmeler,
elastisite modülü (E, MPa) ve ölçüm yapılan bölgedeki
gerilme seviyesi belirlenir. Bu gerilme seviyesi, şekil
değiştirmenin başlangıçtaki değerine ulaştığı gerilme düzeyi
olarak kabul edilir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
157
158. Yerinde Kayma Deneyi
• Yığma yapıdaki kayma dayanımının ASTM C 1531-
03 (American Society for Testing and Materials)’e
uygun olarak belirlendiği deney seti, kuvvet
uygulayan kompresör, kuvvet ölçer ve deplasmanı
tespit eden transducer’den oluşmaktadır.
• Deneyin uygulanmasında ölçüm yapılacak
bölgenin iki tarafı açılır, bir taraftan yatay kuvvet
(Py, kN) uygulanır, diğer tarafa yerleştirilen
transduserin deplasmanı kaydettiği andaki kayma
gerilmesi, yapıdaki kayma dayanımı olarak tespit
edilir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
158
160. Yerinde Kayma Deneyi
• Tahribatsız ölçümlerin yapıldığı bölgelerde, karot
alınacak yerler belirlenir TS10465 (1992), yeterli
sayıda 50 mm çapında, h (mm) yüksekliğinde
karot numune çıkarılır, numune kodlanarak
plastik torba içerisinde korumaya alınır.
• Laboratuara getirilen karotların ortama açık
yüzeyinden minimum 3 cm kalınlığında parça
kesilir, karot alınan bölgeler, tekniğine uygun
olarak kapatılırken, bu parça yüzeye kapak olarak
yerleştirilir, karot olarak alınan bölgelerin görüntü
olarak algılanması da önlenir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
160
161. İnfrared Tomografi Yöntemi
• İnfrared Tomografi Yöntemi, kızılötesi ışınlar ile yüzey
sıcaklığı ölçülerek yüzeye yakın hasarlı bölgelerin
belirlendiği bir tekniktir. Bu tekniğin esası, yüzeyin
sıcaklığına bağlı olarak belirli bir yoğunlukta
elektromanyetik radyasyon yaymasına dayanır. Yüzey,
yaklaşık oda sıcaklığında iken radyasyon, elektromanyetik
spektrumunun (infrared) kızılötesi ışınlar bölgesindedir.
• Eğer elemanda dışarıdan içeriye veya içinden dışarıya bir ısı
akışı var ise, kusurlu bölgeler çevresindeki malzeme farklı
termal iletkenlik gösterdiği için bu durum ısı akışını etkiler,
ısı akışı farklılığı nedeni ile yüzey sıcaklığı üniform olmaz.
Yüzey sıcaklığı ölçülerek kusurun varlığı anlaşılır, yeri
belirlenir. Pratikte yüzey sıcaklığı, video kamera sistemine
benzer şekilde çalışan infrared tarayıcılar yardımı ile ölçülür.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
161
162. Georadar Yöntemi
• Georadar yönteminde bir ortam
içinden elektromanyetik dalgalar
gönderilir, alıcı ve verici arasında
geçen zaman kaydedilir ve
hedeflenen bir bölge taranır.
Böylece ortamdaki fiziksel
süreksizliklerin varlığına bağlı
olarak bilinmeyen karakteristikler
açığa çıkarılabilir.
• Bu yöntem ile malzemenin
mekanik özellikleri araştırılamaz
ancak yapının gözle veya karotla
belirlenemeyen fiziksel
karakteristikleri belirlenebilir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
162
163. Endoskopik Yöntem
• Yapıda kullanılan taşıyıcı
elemanların boyutlarının çok
büyük olması, gözle veya karot ile
ulaşılamayan bölgelerde
kullanılan malzemelerin neler
olduğuna karar verilememesi
durumunda son zamanlarda
kullanılan yöntemlerden biridir ve
tıpta kullanılan uygulamadan
farklı değildir.
• Bu yöntem ile yapıda sadece 1 cm
çapında delik açılır ve içeriye
gönderilen kablo ile görüntü
alınarak istenilen derinlikte
kullanılan malzemenin ne
olduğuna karar verilir
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
163
164. Yapıdan Numune Alınması
• Tahribatsız ölçümlerin yapıldığı bölgelerde, karot
alınacak yerler belirlenir TS10465 (1992), yeterli
sayıda 50 mm çapında, h (mm) yüksekliğinde
karot numune çıkarılır, numune kodlanarak
plastik torba içerisinde korumaya alınır.
• Laboratuara getirilen karotların ortama açık
yüzeyinden minimum 3 cm kalınlığında parça
kesilir, karot alınan bölgeler, tekniğine uygun
olarak kapatılırken, bu parça yüzeye kapak olarak
yerleştirilir, karot olarak alınan bölgelerin görüntü
olarak algılanması da önlenir .
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
164
166. Karot Numunelerde Mekanik Deneyler
• Alındığı yapıya ve elemana göre kodlanan karot numunelerin,
deneye hazırlanması için öncelikle birbirine paralel iki başı
çap/yükseklik oranı 1/1 olacak şekilde taş kesme aleti ile düzeltilir.
Bu numuneler, ortalama 48 saat süre ile sıcaklığı 20±2 °C, bağıl nemi
%65±5 olan rüzgarsız laboratuar ortamında bekletilir. Numunelerin
çapı ve yüksekliği ölçülür, birim ağırlığının belirlenmesi için tartılır,
ses geçiş süresi ölçülür.
• Ölçüm ve tartım işleminden sonra düzeltilen yüzeylere alçı, çimento
karışımı hamur ile toplam 5-6 mm kalınlığında başlık yapılır. Başlığın
sertleşmesinden sonra başlıklı yükseklik (h,mm) ölçülür. Bu
numunelerde tek eksenli basınç deneyi yapılır, basınç etkisinde
meydana gelen boy değişimi (Δl, mm) yük-boy değişimi ve kırma
yükü (Pk, kN) belirlenir, basınç mukavemeti (fc , N/mm²), hesaplanır.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
166
167. Örneklerde Mekanik Deneyler
• Laboratuarda ilgili standartlara uygun olarak numune hazırlanır ve
deneyler gerçekleştirilir. Örneğin tuğlada mekanik deneyler için TS
704 ve TS 705’e uygun olarak hazırlanan numunelerde, tek eksenli
basınç deneyi yapılır ,kırma yükü (Pk, kN) belirlenir, kırma yükünün
kuvvet uygulanan yüzeye oranlanması ile basınç dayanımı (fb,
N/mm²) hesaplanır.
• Deney sonuçların verildiği çizelgede tuğlaların nominal boyutları,
dar kenarı (e), uzun kenarı (l) ve kalınlığı (h) da verilir.
• Fiziksel deneyler için hazırlanan numunelerde kılcal su emme ve
ağırlıkça su emme deneyler yapılır, deney sonuçlarından boşluklu
birim hacim ağırlık (β, gr/cm3), ağırlıkça su emme (as, %), hacimce su
emme (hs, %) ve kılcal su emme katsayıları (K, cm²/s) belirlenir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
167
168. Taş, Tuğla ve Harç Örneklerde
Mikroyapısal Özellikler
• Fiziksel ve mekanik özellikleri belirlenen malzemelerin,
onarımda kullanılacak malzeme ile uyumunun
araştırılması amacı ile taş, tuğla ve özelikle harç
numunelerin mikroyapısal özelliklerinin belirlenmesi
gerekmektedir. Bu amaçla XRD ve SEM-EDS analizleri
yapılır.
• XRD, kristal yapılarının X ışınları kullanılarak
incelenmesi esasına dayanır ve mikroyapı özelliklerinin
araştırılmasında yaygın olarak kullanılmaktadır.
Taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile mikro ölçekte
görüntüleme ve istenilen noktada analiz (EDS) yapılarak
elementel kompozisyonlar belirlenmektedir.
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
168
170. GİRİŞ
• Tarihi yapılarda yapılacak olan her türlü işlemin
1964 yılında tarihi yapılarla ilgili olarak yapılan
toplantıda alınan kararların özetlendiği Venedik
Tüzüğü’ne uygun olması gerekmektedir.
• Bu tüzüğe göre, restorasyon ile ilgili tüm işlemler
ayrıntılı bir arkeolojik ve tarih araştırmasını
izlemeli, yapıda değişik periyotlara ait katkılar
korunmalı, yapıya eksik parçalar ve bölümler,
yanlış anlamaya neden olmayacak ve özgün
yapıdan farklı anlaşılacak şekilde birleştirilmeli,
mevcut yapıya eklentiler yapılmamalıdır.
170
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
171. GİRİŞ
• Restorasyon işlemi geriye dönebilecek ya da gerektiğinde
sökülebilecek/düzeltilebilecek şekilde olmalı, her zaman özgün
yapım yöntemleri ve malzeme özellikleri kullanılmalıdır. Tarihi yığma
yapıların onarım ve güçlendirilmesinde öncelikle yapının gözlenmesi
gerekmektedir.
• Bu süreçte; yığma yapı elemanlarında onarım ve güçlendirme
aşamasında, çatlak oluşumu ve çatlağın eski/yeni olma durumu,
yığma yapı elemanlarında ezilme durumu, kemer ve tonozlardaki
deformasyonlar, yığma duvarlarda oluşan dönmeler, farklı
oturmalar, gergilerdeki mesnet sıyrılmaları ve kopmaları, yapı
taşıyıcı sistemini oluşturan duvarların yapım sistemi ve mevcut
durumu gözlemlenir ve zaman içinde yapı taşıyıcı sisteminin ne
şekilde zorlandığı belirlenmeye çalışılır .
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
171
172. Tarihi Yapıların Korunmasındaki Amaç
• Tarihi eserlerin korunmasında ana amaç, onların
yapısal bütünlüklerini koruyarak geleceğe güvenle
aktarılmalarının sağlanmasıdır. Ancak, bu
yapılırken tarihi eserin özgün niteliklerini
bozmadan belge değerinin korunmaya çalışılması
esastır.
• Tarihi yapıların onarım ve güçlendirilmesi bir
uzmanlık gerektirmekte, bu tür yapıların
restorasyonu gereği gibi yapılmadığında geri
dönülmez hatalara neden olunabilmektedir.
172
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
173. TARİHİ YAPILARDA UYGULANAN ONARIM VE
GÜÇLENDİRME TEKNİKLERİ
Sağlamlaştırma,
Bütünleme,
Yenileme,
Yeniden Yapma,
Temizleme ve
Taşımadır.
173
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
174. Sağlamlaştırma
• Tarihi Yapının Malzemesinin,
• Taşıyıcı Sisteminin
• Üzerinde Bulunduğu Zeminin
Sağlamlaştırılması
174
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
175. Tarihi yapının yapıldığı malzemesinin
sağlamlaştırılması
• Kerpiç malzemenin sağlamlaştırılması
• Ahşap öğelerin sağlamlaştırılması
• Taş öğelerin sağlamlaştırılması
175
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
176. Ahşap öğelerin sağlamlaştırılması
• Ahşap döşemeler genelde iki ve tek katlı yapılarda
görülmektedir. Bu tür döşemeler için söz konusu
iyileştirme yöntemi; genelde mevcut taşıyıcı
döşemenin gözden geçirilip, taşıyıcılık özelliklerini
yitirmiş parçaların değiştirilmesidir.
• Taşıyıcı vasfı istenilen özellikte olmayan döşeme
elemanlarının (ahşap döşeme kirişlerinde çürüme,
mantarlaşma vb.) taşıyıcılık özelliklerinin iyileştirilmesi,
mevcut malzemeden ya da döşemenin davranışına ters
yönde hareket etmeyecek malzemeyle takviye
edilmesiyle sağlanır.
176
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
177. Ahşap öğelerin sağlamlaştırılması
• Ahşap kirişli döşeme, deprem anında binanın
taşıyıcı elemanlarına yükü gerektiği gibi
aktaramaması (diyafram etkisi gösterememesi)
durumunda duvarlar kat yüksekliklerinin daha
üstünde bir boya sahipmiş gibi davranır.
• Bunun önlenmesi için çelik çubuk/profiller
yardımıyla döşemenin altında X şeklinde
bağlantılar yapılabilir. Yapılan müdahalelerle
birlikte döşemeyi taşıyan ahşap kirişlerin sayısı da
artırılabilir.
177
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
178. Ahşap öğelerin sağlamlaştırılması
• İkinci adımda döşemenin mevcut taşıyıcı
elemanları, yapının taşıyıcı duvarlarıyla mutlaka
bağlanmasıdır. Aynı zamanda döşemenin iki
doğrultulu çalışabilmesi için mevcut taşıyıcı tahta
malzemenin üzerine dik doğrultuda ikinci bir
tahta malzeme çivilenir.
• Her ne kadar uygulanması tarihi yığma kargir
yapının kimliğini bozsa da bir başka alternatif de
döşemenin üzerine hasır çelikli ince bir
betonarme tabaka yapılmasıdır.
178
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
180. Volta döşemeler
• Volta döşemeler, çelik kirişler arasına normal tuğlaların
kemer şeklinde örülmesiyle elde edilen, tek doğrultuda
çalışan bir döşeme çeşididir. Düşey döşeme yüklerini
tuğla tonoz kemerleri basınca çalışarak uzun
doğrultudaki çelik kirişlere, kirişler de üzerine oturduğu
duvarlara ya da kirişlere aktarır.
• Deprem yükleri altında çelik profiller kayabilir, tuğla
kemerler, düzlemine dik ve düzlemi doğrultusundaki
eğilme ile zayıflayabilir, çelik kirişlerle tuğla arasında
etkileşim olabilir ve sistem bir diyafram çalışması
göstermeyebilir.
180
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
181. Volta döşemeler
• Volta döşemelerde kemer açıklığının kiriş açıklığının 1/3’ünden
büyük olmaması istenir. Döşemenin diyafram etkisi
gösterememesi, kemer açıklığının kiriş açıklığının 1/3’ünden
büyük olması vb. durumlarda, volta döşemelerde uygulanacak
güçlendirme çeşidi çelik çubuk ya da profiller yardımıyla
döşemenin altına X şeklinde bağlantılar yapılmasıyla olabilir.
181
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
182. Duvarların güçlendirilmesi
• Bünyesinde doğal hidrolik kireç, rötre engelleyici, doğal
su tutucular, süper akışkanlaştırıcıları barındırır. Çatlak
nedeniyle yük taşıma fonksiyonu azalmış ya da
kaybolmuş tarihi değer taşıyan taş, tuğla ve tüf
yapılarda, boşlukların ve büyük oyukların
doldurulmasında, voltaların içine enjeksiyon, duvarların
içine enjeksiyon, çatlakların yapıştırılması ve
temellerde kullanılması tavsiye edilir.
• Hiçbir orijinal yapı malzemesi ve restorasyon işlemi
sırasında ve sonrasında kullanılan herhangi başka bir
malzeme ile olumsuz kimyasal etkileşim yaratmadığı
kullanıcılar tarafından belirtilmektedir.
182
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
183. Çatlak onarımı
• Yığma yapılardaki çatlakların
onarılabilmesi için çatlakların
durmuş/durdurulmuş olması gerekir.
Çatlak onarımı kendi başına bir olay
değildir. Çatlak etkileyen bir kuvvet
karşısında dayanım yetersizliğinin
ifadesidir. Çatlağa yol açan etki ortadan
kaldırıldıktan sonra çatlak onarımı
yapılmalıdır
• Taş öğelerde meydana gelen en belirgin
bozulma, çatlaklardır. Bu bölümü küçük
çatlakların ve geniş çatlakların onarımı
olarak ikiye ayırabiliriz.
• Küçük çatlakların onarımı : 0.2 mm den
küçük çatlakların onarımına ihtiyaç yoktur.
• 0.3 mm den büyük 3 mm den küçük
çatlakların onarımı için epoksi harcı
kullanılabilir.
183
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
184. Çatlakların onarımı
Bu uygulamada şu adımlar izlenir:
• Çatlakların etrafından son kat (sıva...), temizlenerek
uzaklaştırılır, sonra hava jeti veya su jeti ile tozlar ve kalan
harçlar veya maddeler kırığın etrafından temizlenir.
• Deliğin 5 cm içine doğru meme ucu uzatılır.
• Meme ucunun bulunduğu yer enjeksiyon macunu ile
kapatılır.
• Macun iyice sertleştikten sonra kırık epoksi ile
doldurulur. Uygulanan enjeksiyon 3 Mpa basınçta
uygulanmalıdır.
• Bu işlemlerden sonra çatlak tekrar hava jeti ile
temizlenir.
184
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
186. Uygulanacak epoksi malzemenin
özellikleri
• Uygulanacak epoksi malzemenin özellikleri;
• Epoksi 5 Cº den aşağıda kullanılamaz.
• Epoksi ortam sıcaklığına göre akışkanlığını taşır ya
da sertleşir.
• Sertleşme süresi, sıcaklığa bağlıdır.
• İdeal uygulama sıcaklığı 20 – 25 Cº dir.
• İnce çatlaklarda düşük basınç ve uzun süre, daha
büyük çatlaklarda büyük basınçta kısa süre
uygulanır.
186
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
187. Geniş çatlakların onarımı
• Çatlak eğer 3 mm den büyük ise grout enjeksiyonu da
uygulanabilir; ama çatlaklar 10 mm den büyükse veya
duvarı oluşturan taş ya da tuğlalar düşmüşse, daha
geniş bir uygulama gerekecektir. Uygulanacak metod
bir çeşit duvar güçlendirme yöntemi olarak
tanımlanabilir.
• Düşey çatlaklarda çatlağa bitişik taş ya da tuğlalar
çıkarılır ve dikiş elemanları ya da çelik barlar eklenir, taş
tuğla duvarın boşlukları, betonla ya da zengin çimento
grout ile birlikte uygun olarak. Bu yöntem duvarın diğer
yüzünde de uygulanmalıdır .
187
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
188. Duvardaki çatlakların çelik çubuk ya da
dikiş elemanı ile giderilmesi
188
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
192. Çatlak bölgesinin onarılması
• Duvarda, taşların ya da tuğlaların 15 – 20 cm
genişliğinde düşey olarak birbirinden ayrılması halinde,
çatlak büyütülerek tuğla veya taşla ve zengin harçla
çatlak bölgesi onarılır . Bir diğer alternatif; bütün
gevşek taş veya tuğlalar uzaklaştırılır.
• Çatlak tümüyle betonla doldurulur. Bu yöntemde tuğla
duvarda kolon oluşması sağlanır. φ 14 lük donatı
kolonun içine φ 8 lik etriyelerle sarılarak monte edilir.
• Diğer bir alternatif; tuğla duvarda tuğlalar çıkarılarak
yerlerine betonarme eleman yapılmasıdır. Böylelikle
tuğla duvar üzerine gelen gerilmeleri karşılamış olur.
192
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
194. Çatlak bölgesinin onarılması
• Yığma duvar büyük ölçüde zarar görmüşse, mesela
sürekli yanal çarpıklıklar, bükülmeler veya duvar
genişliğinde baştan başa meydana gelen
kamburlaşmalar gibi problemli duvar parçaları tümüyle
uzaklaştırılır ve duvarın o kısmı yeniden yapılır.
• Dağılmış ya da kamburlaşmış durumda olan duvarlar
eğer kalıp kurulacak kadar stabil ise, duvarın tamamen
yeniden yapılmasından kaçınılmalıdır.
• Uygulamada duvarın hasarlı kısmı uzaklaştırılır, hasarlı
kısmın boşlukları beton ya da çimento grout ile
doldurulur.
194
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
195. Duvar birleşimlerinde onarım ve
güçlendirme
• Duvar birleşimleri statik (işletme yükleri, çarpma
etkileri, trafik) ve dinamik etkiler (deprem)
altında, yetersiz bağlantı veya bağlantıların yeterli
dayanımda olmaması sonucunda, geniş düşey
kırıklar veya ayrılmalar oluşabilir.
• Duvardaki birleşimleri iyileştirmek için birçok
yöntem vardır. Günümüzde en sık kullanılan
yöntemleri şu başlıklar altında sıralayabiliriz, taş
veya tuğla ekleme, çelik levhalarla sarılarak
güçlendirme, lifli polimer ile güçlendirme.
195
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
196. Tuğla örme ya da taş ekleme yöntemi
• Tuğla örmek veya kırık
boyunca taş eklemek
kullanılan bir yöntemdir.
• Bitişik (komşu) tuğla veya
taş 1 ve 2 numaralı yerde
gösterildiği gibi çıkarılır ve
yeni tuğla veya taş 3
numarada gösterildiği gibi
yerleştirilir.
• Taş yerleştirilirken yüksek
çimento grout ile içine
yerleştirilir ve iki duvar
arasındaki boşluk zengin
grout ile doldurulur.
196
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
197. Tuğla örme ya da taş ekleme yöntemi
• Eğer köşe tamamen kopmuşsa, mevcut duvarı
güçlendirmek için; ilk önce çatı veya taşıyıcı
sistem geçici desteğe alınmalıdır, sonra yığma
duvardaki ek yerler çıkarılmalı ve temizlenmelidir.
• Betonarme donatısı hazırlanıp köşe duvarların
içine bağlanmalıdır. Bu uygulama duvar
birleşimini de güçlendirebilir.
• Uygulaması yapılacak olan bu çeşit kolonlar
minimum 4φ16 boyuna donatılı ve φ8/20 etriyeli
olmalıdır.
197
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
199. Çelik kuşaklarla güçlendirme
• Diğer bir yöntem, duvarlar
çelik levhalarla kuşaklanarak
veya duvarın her yüzünde
çatıya veya döşeme
diyaframlarına monte
edilerek kullanılan çelik
levhalarla
güçlendirilmesidir.
• Bu çeşit kuşaklama dikey
kuvvetlere karşı duvarı
güçlendirir fakat, duvarı
yatay (düzlem) kuvvetlere
karşı güçlendirmez.
199
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
200. Çelik kuşaklarla güçlendirme
• Çemberlitaş’ın yüksekliği
kaidesiyle birlikte 33 metredir.
6 parça porfir silindir bloğun
üst üste gelmesiyle
oluşmuştur. Sütun altıgen bir
kaide üzerine oturur.
• 1672’deki büyük yangında
dikilitaş, çevresindeki yapılarla
birlikte büyük zarar gördü ve
porfir bloklar çatladı. II.
Mustafa döneminde 1701’de
çatlayan sütunlar, çemberlerle
sağlamlaştırıldı.
200
Çemberlitaş
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
201. Çelik kuşaklarla güçlendirme
Çelik Levhalarla Duvarın Kuşaklanması
Çelik Levhalarla Güçlendirme
201
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
202. Kubbe ve kasnak eteğinde çelik şerit
uygulaması
202
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
204. Lifli polimer uygulaması
(FRP Uygulaması)
• Yığma duvarlarda yapılabilecek diğer bir
uygulama ise lifli polimer ile güçlendirmedir.
Bu malzemelerin, geleneksel olarak kullanılan
çelik lama-plak takviyesine karşı başta gelen
üstünlükleri korozyona dayanıklı olmaları, hafif
olmalarıdır.
• Yüksek maliyeti, en önemli dezavantajıdır.
Cam, karbon ve aramid olarak üç çeşittirler.
204
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
215. Püskürtme beton uygulaması
• Duvarın güçlendirmesinde bir yöntem; hasır çelik
donatı tek yönlü ya da iki yönlü olarak taşıyıcı duvara
uygulanır, üstten ∅18, ∅20 gibi çelik ankrajlarla tavan
döşemesine tespit edilir. Bu işlemlere binada bir simetri
dahilinde başlanır, daha sonra diğer bölümlere geçilir. İç
duvar yüzlerinde sıva temizlenip, çimento şerbeti
püskürtülerek, yüzey hazırlanır.
• Püskürtme beton uygulanırken yeterli uzaklık bırakmak
zor olduğundan bina içlerinde 450 dozlu sıva
uygulanabilir. Taşıyıcı duvarların yeniden örülmesi
gerektiğinde, kalan duvarlar geçici iksaya alınmadan
mevcut duvarlar yıkılmamalıdır.
215
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI
216. Püskürtme beton uygulaması
• Projesine uygun olarak takviye yapılacak bina köşe bölgelerinin
işaretlenmesi yapılır, bu bölgeler içindeki sıvalar kaldırılır, derz aralıkları
kısmen açılır, yüzey yabancı maddelerden olabildiğince temizlendikten
sonra çimento şerbeti püskürtülerek yüzey hazırlığı yapılıp gerekli ankraj
delikleri açılır. Ankraj delikleri toz ve nemden arındırıldıktan sonra, ankraj
çubukları projesine uygun olarak dolu tuğla veya taş duvarlarda epoksi ile
yerleştirilir.
• Duvar yüzeyine ankrajlar (örneğin:metrekarede 4 adet) yerleştirilerek hasır
çelik monte edilir. Öngörülenyerlere özenle yerleştirilen donatılar aderansı
zayıflatacak her türlü kirden arındırılmış, temiz olmalıdır. Hasır çeliklerde
bindirmeler bir veya bir buçuk göz olacak şekilde yapılır. Hasır donatının
mevcut duvarlardan belirli bir uzaklıkta tutulabilmesi için mesafe
ayarlayıcılar kullanılmalıdır. Hasır çelikler gevşek olmadan sıkı bir şekilde
tespit edilmelidir. Bu işlemler bittikten sonra püskürtme beton uygulaması
(shotcrete) yapılır .
216
GELENEKSEL STRÜKTÜREL SİSTEMLER VE
SORUNLARI