SlideShare uma empresa Scribd logo
1 de 3
Baixar para ler offline
OPTİMİSTHAZİRAN 2014 100
- EDA BAYRAKTAR
Kurumsal organizasyon şirketi M3 Works’ün kurucusu, iki kitap yazarı
Erdem Genç’le girişimcilik hikâyesi üzerine konuştuk.
“ORGANIZASYONLARIMIZDA
EĞLENMEKZORUNLU!”
G İ R İ Ş İ M C İ L İ K
OPTİMİSTHAZİRAN 2014 101
FOTOĞRAF:ÖZGÜRGÜVENÇ
Girişimcilerin geçmişlerine baktığımızda
farklı hikâyelerle karşılaşıyoruz. Sizin
hikâyeniz nasıl başlıyor? 
Her genç gibi evde babayla kavgalar ediliyordu. Benim
de bir gün canıma tak etti ve “Senden bir daha para al-
mayacağım” dedim. Büyük hataymış tabii. Evden oku-
luma yürümenin 45 dakika sürdüğünü birçok kez dene-
yimledim. Babam bakkaldı. Ben beşinci sınıfa giderken
dükkânı bana bırakıp giderdi. Para alışverişini, esnaflığı,
ticareti bu sayede öğrenmiştim. Üniversiteye geldiğim-
de bir rock kulübü kurmak istedik. Müzik kulübü var
diye izin vermediler. İmza topladım. Müzik kulübünün
ismi değiştirildi, rock kulübü oldu. Ben kulübün kurucu-
su olarak başkan da seçildim. Bol bol aktivite yapmaya
başladık, partiler, konserler, organizasyonlar... 250, 500,
1000 TL derken bayağı para kazanılmaya başlandı ama
ben dokunamıyorum, çünkü kulüp başkanıyım ve kasa-
ya gidiyor. En çok çalışan benim ama beş kuruş girmi-
yordu cebe. Ondan sonra benim para kazanmaya ihti-
yacım var dedim. Önce M3 diye bir isim buldum sonra
kendi partilerimi yapmaya başladım. Oradan bayağı da
para geliyordu. Bir de havalı bir şey. Böyle konserler, or-
ganizasyonlar düzenleyerek başladım.
Üniversitede mühendislik okudunuz. Sonra 
nasıl farklı bir alana yöneldiniz?
Ben hep sevdiğim işi yapmak istedim ve makine mühen-
disliğine girdiğim zaman bunu sevmediğimi fark etmem
çok uzun sürmedi. Şan ya da tiyatro okumak için kon-
servatuvara girmek istiyordum. Babam “Aç kalırsın, ne
gerek var” dedi. Ben de bari doktor ya da mühendis ola-
yım dedim. Doktor olamam kan tutar, o zaman mühen-
dis olayım dedim. Ama şimdiki planım doktorayı bitirir-
sem ikisini bir arada olmak. Makine mühendisliği stajı
yaparken fark ettim ki bu iş bana göre değil. Rutin gel-
meye başladı. Bir de rahat durmuyorum. Her şeye karı-
şıyorum. Ben böyle bir hayat istemiyorum dedim, başka
alternatifler aramaya başladım. En sevdiğim şeyin mü-
zik olduğunu müzik kulübünde keşfettim. Hem müzikle
uğraşabiliyorum, hem sanatçılara dokunabiliyorum hem
de kendi grubuma vakit ayırabiliyorum. Ben organizatör
olacağım dedim sonunda.
Ve ilk organizasyonunuzu yaptınız?
Evet. Buna karar verdikten sonra bu işteki en önemli
adamla tanışayım dedim: Ahmet San. İletişime geçtim,
web sitesi yapacağım dedim. Kabul etmediler. Ücretsiz
yapacağım deyince kabul ettiler. Ama web sitesi yap-
mayı bilmiyordum o zaman. Biriktirdiğim param var,
benim de iş yapmam lazım dedim. Bakkallıktan paranın
nasıl zor kazanıldığını biliyordum. Harcamamayı da bi-
liyorum. Bağlantıları kurdum. Yedikule zindanlarında
konser izni aldım. Ama resmi şirketim yoktu o zaman.
Açık hava konseri yapacağım. Hayko Cepkin’e gittim,
Duman’a, Erkin Baba’ya. Öğrenciyim ona göre bir fiyat
verin dedim. Birkaç kişi daha buldum, yedi grupluk mini
bir festival organize ettim. Her yerde M3 brandaları, M3
tişörtlü 50 kişi çalışıyor. El ilanları basıldı. Benim para
çatır çutur eridi. Oysa her şey süper geçecek zannedi-
yordum. 25 bin kişilik dev alan. En az 20 bin kişi gelse
tamam. Ama o gün yağmur yağdı ve sadece 2000 bilet
satıldı. Ben ortada beş parasız kaldım. Bir sürü adam da
benden para almak istiyor ve ben  21 yaşındayım, peri-
şan, sürekli senet imzalayan bir halde...
Şirketi nasıl kurdunuz?
Bir süre ikinci el ürün ne varsa satmaya başladım evde.
Sonra Doğubank’ı keşfettim. Çok ucuz elektrik eşyala-
rının gidip fotoğrafını çekiyordum, siteye koyuyordum,
üzerine kâr koyup dağıtıyordum. Bayağı satış yapmaya
başladım. Satın almam gerekmiyor, tabii hiç para yok.
Biber gazı, telsiz ne varsa her şeyi satıyorum. Web site-
si gibi yapıyordum. Bir gün Zonguldak’tan biri benimle
iletişime geçti “Siz web sitesi yapıyorsunuz galiba, teklif
verir misiniz” dedi. Aradım ve “Zonguldak’a gelerek ih-
tiyaçlarınızı yerinizde görüp ona göre teklif vermek isti-
yorum” dedim. Bayıldı. Çünkü kimse böyle bir şey yap-
mamış. 21 yaşında olduğun için kimse seni ciddiye al-
mıyor, o yüzden takım elbise ayarladım. Web sitesini iyi
yapan bir arkadaş da buldum. Gittik görüşmeyi yaptık,
işi aldık. Aldığım paralarla borçları ödemeye başladım.
Zonguldak’a gitmeden önce de bir şahıs şirketi kurdum.
Ritmpark işi nasıl başladı?
Bas gitar çalıyordum, arkadaşım da keman çalıyordu. Bir
gün perküsyoncu Okay Temiz’in konserine gittik. Ben
de öğrenmek istiyorum dedim. Ama ona harcayacak pa-
ra yok. Ritmpark adında bir site kurduk. Kurs yapmaya
başladık, bir yerle anlaştık. Sen bize hocayı, mekânı ayar-
la, biz de sana müşteri getirelim dedik. Başladık oradan
kurs yapmaya. Az kişi geliyordu ama en azından biz işi
öğreniyorduk, bedavadan ders alıyorduk. Daha ilk hafta
Rock&Coke festivali için P&G’den aradılar. “Standımız-
da ritm atölyesi işi yapar mısınız” dediler. Tabii dedim,
ritm atölyesi bizim işimiz. “Teklif verin, referanslarınız
neler” dediler. Tabii referans yok. Ben de elimdeki en
güçlü silahı kullandım. Çok düşük bir bütçe verdim. Ka-
bul edildi. Ekip kurduk, dört kişi gittik. O işi aldık yaptık
ve çok keyifli geçti. Sonra bir sürü yerden iş geldi. Bu
tarz takım çalışması işleri başladı.
 
M3 Works’te neler yapıyorsunuz?  
Biz kurumlara eğlenceli takım çalışması ve motivas-
yon  eğitimleri düzenleyen kurumsal bir organizasyon
OPTİMİSTHAZİRAN 2014 102
şirketiyiz. Şirketlere çeşitli atölyeler düzenliyoruz. Ge-
çen sene 60 atölye vardı, şimdi 100 atölye var. İlk sene
altı atölye vardı. Sürekli yeni bir şeyler ekliyoruz. İnsan-
lar powerpoint’ten sıkılıyor, biz arka plan grafiklerini de
değiştiriyoruz. Özel oyunlar yazıyoruz firmalara, Google
Glass gibi araçları da dahil edeceğiz.
M3 Works atölyelerini nasıl geliştirdiniz?
Dil kursu için İngiltere’ye gitmiştim. Orada organizas-
yonlara katıldım, firmalarla görüştüm. Ritm atölyesi sa-
dece eğlence değilmiş. İnsan kaynaklarının kullandığı
eğitim metotlarından bir tanesiymiş. Takım çalışması,
motivasyon, iç iletişimi güçlendirme, konsantrasyonu
artırma gibi detayları varmış ve başka eğitimlerle bir-
likte veriliyormuş. Artı, bunu yapan firmalar sadece ritm
yapmıyor. Dans atölyesi, define avı gibi yüzlerce hem
sanatsal hem zihinsel birçok atölye var. Biz de alterna-
tif olarak atölyeleri artırdık. Yurtdışındakileri Türk işine
uyarladım. Bir sürü atölye oldu, sonra mekân organizas-
yonlarına başladık. Toplantı ve kongre organizasyonları
da yapıyoruz ama bunun içinde eğlence, grup çalışması
oyunları olmak zorunda. Organizasyonu biz yapıyorsak
eğlenmek zorundasınız şekline dönüştü M3.
 
Kitap yazma fikri nasıl ortaya çıktı?  
Çocukluktan beri günlük tutuyordum, deşarj olmak için
yazı yazıyordum. Birikmiş öykülerim vardı, çoğunu lise-
deyken yazmıştım. İlk kitap Debut öyle çıktı. Young Ceo
Club bünyesinde üniversitelere seminerlere davet edil-
meye başlandım. Sonra kendi öykümü “20 yaşında pat-
ron olmak” diye slayt haline getirdim. Bol bol anlatmaya
başlayınca dedim ben bunu kitap yapayım. 20 Yaşında
Patron Olmak kitabına kendi deneyimlerim yanında di-
ğer girişimci arkadaşlarımın da öykülerini aldım.
Ve kendi yayınevinizi kurdunuz…
İlk kitabımı birçok yayınevine yolladım. “Hayır” dedi-
ler. Eyvah kimse yayınlamayacak derken Ankara’dan bir
yayınevi basabiliriz dedi. Sonra İstanbul’dan da onay
gelince ben İstanbul’dakine gittim. Yayınevinden çıktı
ama pek tanıtım yapılmadı, tek tek gazete kitap ekleri-
ni aradım, tanıtımını yaptım. Afişlerde, gazete eklerinde
yayılmaya başladı. Ben bir yayınevi kurabilirim dedim.
O sırada kitap eleştirileri yazan reklam yazarı Sedat De-
mir ile karşılaştık. Benim en büyük hayalim bir yayınevi
kurmaktı, dedi. Tamam, gel kuralım dedim. Hemen baş-
ladık. Park Kitap Yayınevi olarak kitapları çıkarttık. Ve
şu an büyük yayınevleriyle beraber Cağaloğlu’nda de-
vam ediyoruz.
Kitabınızda yer alan 20 genç girişimcinin
ortak özellikleri ne?
Emir almayı çok sevmiyorlar. Daha özgürlükçü, değişen
koşullara adapte olabilme becerileri yüksek.
 
Profesyonel anlamda bir işte
çalışmamışsınız. Bunun avantajları ve
dezavantajları neler oldu?
Stajlar yapmıştım. Ama keşke çalışıp gelseydim. Bir
organizasyon şirketinde çalışsaydım zaman ve para
kaybını önlemiş olurdum. Dezavantajı da bunun kısır
döngüye dönüşmesi. Düzenli maaş tatlı bir şey. O dön-
güye girip çıkamayan arkadaşlarım da oldu.
“Girişimcilik bana göre risk almak, sevdiğin işi bulmak, tutkuyla
çalışmaktan geçiyor. Ama herkes girişimci olmak zorunda değil,
girişimcinin yanındaki elemana da ihtiyaç var”
G İ R İ Ş İ M C İ L İ K

Mais conteúdo relacionado

Destaque

Quantum Mechanics: Lecture notes
Quantum Mechanics: Lecture notesQuantum Mechanics: Lecture notes
Quantum Mechanics: Lecture notes
polariton
 
27650534 soalan-english-bi-bahasa-inggeris-tahun-4-paper-1
27650534 soalan-english-bi-bahasa-inggeris-tahun-4-paper-127650534 soalan-english-bi-bahasa-inggeris-tahun-4-paper-1
27650534 soalan-english-bi-bahasa-inggeris-tahun-4-paper-1
Ahmad Faisal
 

Destaque (10)

Sosyal Girişimin Lafzı ve Ruhu
Sosyal Girişimin Lafzı ve Ruhu Sosyal Girişimin Lafzı ve Ruhu
Sosyal Girişimin Lafzı ve Ruhu
 
BioRezonans & Peak Performans
BioRezonans & Peak PerformansBioRezonans & Peak Performans
BioRezonans & Peak Performans
 
YolYola
YolYolaYolYola
YolYola
 
Social media ppt
Social media pptSocial media ppt
Social media ppt
 
Quantum Mechanics: Lecture notes
Quantum Mechanics: Lecture notesQuantum Mechanics: Lecture notes
Quantum Mechanics: Lecture notes
 
Failure of Money
Failure of MoneyFailure of Money
Failure of Money
 
LA MOTIVACION
LA MOTIVACIONLA MOTIVACION
LA MOTIVACION
 
PM大我們換個方式寫文件吧
PM大我們換個方式寫文件吧PM大我們換個方式寫文件吧
PM大我們換個方式寫文件吧
 
27650534 soalan-english-bi-bahasa-inggeris-tahun-4-paper-1
27650534 soalan-english-bi-bahasa-inggeris-tahun-4-paper-127650534 soalan-english-bi-bahasa-inggeris-tahun-4-paper-1
27650534 soalan-english-bi-bahasa-inggeris-tahun-4-paper-1
 
Poly Cystic Ovarian Syndrome By Dr. Vidhi Agarwal
Poly  Cystic  Ovarian  Syndrome By Dr. Vidhi AgarwalPoly  Cystic  Ovarian  Syndrome By Dr. Vidhi Agarwal
Poly Cystic Ovarian Syndrome By Dr. Vidhi Agarwal
 

Erdem Genç - M3 Works

  • 1. OPTİMİSTHAZİRAN 2014 100 - EDA BAYRAKTAR Kurumsal organizasyon şirketi M3 Works’ün kurucusu, iki kitap yazarı Erdem Genç’le girişimcilik hikâyesi üzerine konuştuk. “ORGANIZASYONLARIMIZDA EĞLENMEKZORUNLU!” G İ R İ Ş İ M C İ L İ K
  • 2. OPTİMİSTHAZİRAN 2014 101 FOTOĞRAF:ÖZGÜRGÜVENÇ Girişimcilerin geçmişlerine baktığımızda farklı hikâyelerle karşılaşıyoruz. Sizin hikâyeniz nasıl başlıyor?  Her genç gibi evde babayla kavgalar ediliyordu. Benim de bir gün canıma tak etti ve “Senden bir daha para al- mayacağım” dedim. Büyük hataymış tabii. Evden oku- luma yürümenin 45 dakika sürdüğünü birçok kez dene- yimledim. Babam bakkaldı. Ben beşinci sınıfa giderken dükkânı bana bırakıp giderdi. Para alışverişini, esnaflığı, ticareti bu sayede öğrenmiştim. Üniversiteye geldiğim- de bir rock kulübü kurmak istedik. Müzik kulübü var diye izin vermediler. İmza topladım. Müzik kulübünün ismi değiştirildi, rock kulübü oldu. Ben kulübün kurucu- su olarak başkan da seçildim. Bol bol aktivite yapmaya başladık, partiler, konserler, organizasyonlar... 250, 500, 1000 TL derken bayağı para kazanılmaya başlandı ama ben dokunamıyorum, çünkü kulüp başkanıyım ve kasa- ya gidiyor. En çok çalışan benim ama beş kuruş girmi- yordu cebe. Ondan sonra benim para kazanmaya ihti- yacım var dedim. Önce M3 diye bir isim buldum sonra kendi partilerimi yapmaya başladım. Oradan bayağı da para geliyordu. Bir de havalı bir şey. Böyle konserler, or- ganizasyonlar düzenleyerek başladım. Üniversitede mühendislik okudunuz. Sonra  nasıl farklı bir alana yöneldiniz? Ben hep sevdiğim işi yapmak istedim ve makine mühen- disliğine girdiğim zaman bunu sevmediğimi fark etmem çok uzun sürmedi. Şan ya da tiyatro okumak için kon- servatuvara girmek istiyordum. Babam “Aç kalırsın, ne gerek var” dedi. Ben de bari doktor ya da mühendis ola- yım dedim. Doktor olamam kan tutar, o zaman mühen- dis olayım dedim. Ama şimdiki planım doktorayı bitirir- sem ikisini bir arada olmak. Makine mühendisliği stajı yaparken fark ettim ki bu iş bana göre değil. Rutin gel- meye başladı. Bir de rahat durmuyorum. Her şeye karı- şıyorum. Ben böyle bir hayat istemiyorum dedim, başka alternatifler aramaya başladım. En sevdiğim şeyin mü- zik olduğunu müzik kulübünde keşfettim. Hem müzikle uğraşabiliyorum, hem sanatçılara dokunabiliyorum hem de kendi grubuma vakit ayırabiliyorum. Ben organizatör olacağım dedim sonunda. Ve ilk organizasyonunuzu yaptınız? Evet. Buna karar verdikten sonra bu işteki en önemli adamla tanışayım dedim: Ahmet San. İletişime geçtim, web sitesi yapacağım dedim. Kabul etmediler. Ücretsiz yapacağım deyince kabul ettiler. Ama web sitesi yap- mayı bilmiyordum o zaman. Biriktirdiğim param var, benim de iş yapmam lazım dedim. Bakkallıktan paranın nasıl zor kazanıldığını biliyordum. Harcamamayı da bi- liyorum. Bağlantıları kurdum. Yedikule zindanlarında konser izni aldım. Ama resmi şirketim yoktu o zaman. Açık hava konseri yapacağım. Hayko Cepkin’e gittim, Duman’a, Erkin Baba’ya. Öğrenciyim ona göre bir fiyat verin dedim. Birkaç kişi daha buldum, yedi grupluk mini bir festival organize ettim. Her yerde M3 brandaları, M3 tişörtlü 50 kişi çalışıyor. El ilanları basıldı. Benim para çatır çutur eridi. Oysa her şey süper geçecek zannedi- yordum. 25 bin kişilik dev alan. En az 20 bin kişi gelse tamam. Ama o gün yağmur yağdı ve sadece 2000 bilet satıldı. Ben ortada beş parasız kaldım. Bir sürü adam da benden para almak istiyor ve ben  21 yaşındayım, peri- şan, sürekli senet imzalayan bir halde... Şirketi nasıl kurdunuz? Bir süre ikinci el ürün ne varsa satmaya başladım evde. Sonra Doğubank’ı keşfettim. Çok ucuz elektrik eşyala- rının gidip fotoğrafını çekiyordum, siteye koyuyordum, üzerine kâr koyup dağıtıyordum. Bayağı satış yapmaya başladım. Satın almam gerekmiyor, tabii hiç para yok. Biber gazı, telsiz ne varsa her şeyi satıyorum. Web site- si gibi yapıyordum. Bir gün Zonguldak’tan biri benimle iletişime geçti “Siz web sitesi yapıyorsunuz galiba, teklif verir misiniz” dedi. Aradım ve “Zonguldak’a gelerek ih- tiyaçlarınızı yerinizde görüp ona göre teklif vermek isti- yorum” dedim. Bayıldı. Çünkü kimse böyle bir şey yap- mamış. 21 yaşında olduğun için kimse seni ciddiye al- mıyor, o yüzden takım elbise ayarladım. Web sitesini iyi yapan bir arkadaş da buldum. Gittik görüşmeyi yaptık, işi aldık. Aldığım paralarla borçları ödemeye başladım. Zonguldak’a gitmeden önce de bir şahıs şirketi kurdum. Ritmpark işi nasıl başladı? Bas gitar çalıyordum, arkadaşım da keman çalıyordu. Bir gün perküsyoncu Okay Temiz’in konserine gittik. Ben de öğrenmek istiyorum dedim. Ama ona harcayacak pa- ra yok. Ritmpark adında bir site kurduk. Kurs yapmaya başladık, bir yerle anlaştık. Sen bize hocayı, mekânı ayar- la, biz de sana müşteri getirelim dedik. Başladık oradan kurs yapmaya. Az kişi geliyordu ama en azından biz işi öğreniyorduk, bedavadan ders alıyorduk. Daha ilk hafta Rock&Coke festivali için P&G’den aradılar. “Standımız- da ritm atölyesi işi yapar mısınız” dediler. Tabii dedim, ritm atölyesi bizim işimiz. “Teklif verin, referanslarınız neler” dediler. Tabii referans yok. Ben de elimdeki en güçlü silahı kullandım. Çok düşük bir bütçe verdim. Ka- bul edildi. Ekip kurduk, dört kişi gittik. O işi aldık yaptık ve çok keyifli geçti. Sonra bir sürü yerden iş geldi. Bu tarz takım çalışması işleri başladı.   M3 Works’te neler yapıyorsunuz?   Biz kurumlara eğlenceli takım çalışması ve motivas- yon  eğitimleri düzenleyen kurumsal bir organizasyon
  • 3. OPTİMİSTHAZİRAN 2014 102 şirketiyiz. Şirketlere çeşitli atölyeler düzenliyoruz. Ge- çen sene 60 atölye vardı, şimdi 100 atölye var. İlk sene altı atölye vardı. Sürekli yeni bir şeyler ekliyoruz. İnsan- lar powerpoint’ten sıkılıyor, biz arka plan grafiklerini de değiştiriyoruz. Özel oyunlar yazıyoruz firmalara, Google Glass gibi araçları da dahil edeceğiz. M3 Works atölyelerini nasıl geliştirdiniz? Dil kursu için İngiltere’ye gitmiştim. Orada organizas- yonlara katıldım, firmalarla görüştüm. Ritm atölyesi sa- dece eğlence değilmiş. İnsan kaynaklarının kullandığı eğitim metotlarından bir tanesiymiş. Takım çalışması, motivasyon, iç iletişimi güçlendirme, konsantrasyonu artırma gibi detayları varmış ve başka eğitimlerle bir- likte veriliyormuş. Artı, bunu yapan firmalar sadece ritm yapmıyor. Dans atölyesi, define avı gibi yüzlerce hem sanatsal hem zihinsel birçok atölye var. Biz de alterna- tif olarak atölyeleri artırdık. Yurtdışındakileri Türk işine uyarladım. Bir sürü atölye oldu, sonra mekân organizas- yonlarına başladık. Toplantı ve kongre organizasyonları da yapıyoruz ama bunun içinde eğlence, grup çalışması oyunları olmak zorunda. Organizasyonu biz yapıyorsak eğlenmek zorundasınız şekline dönüştü M3.   Kitap yazma fikri nasıl ortaya çıktı?   Çocukluktan beri günlük tutuyordum, deşarj olmak için yazı yazıyordum. Birikmiş öykülerim vardı, çoğunu lise- deyken yazmıştım. İlk kitap Debut öyle çıktı. Young Ceo Club bünyesinde üniversitelere seminerlere davet edil- meye başlandım. Sonra kendi öykümü “20 yaşında pat- ron olmak” diye slayt haline getirdim. Bol bol anlatmaya başlayınca dedim ben bunu kitap yapayım. 20 Yaşında Patron Olmak kitabına kendi deneyimlerim yanında di- ğer girişimci arkadaşlarımın da öykülerini aldım. Ve kendi yayınevinizi kurdunuz… İlk kitabımı birçok yayınevine yolladım. “Hayır” dedi- ler. Eyvah kimse yayınlamayacak derken Ankara’dan bir yayınevi basabiliriz dedi. Sonra İstanbul’dan da onay gelince ben İstanbul’dakine gittim. Yayınevinden çıktı ama pek tanıtım yapılmadı, tek tek gazete kitap ekleri- ni aradım, tanıtımını yaptım. Afişlerde, gazete eklerinde yayılmaya başladı. Ben bir yayınevi kurabilirim dedim. O sırada kitap eleştirileri yazan reklam yazarı Sedat De- mir ile karşılaştık. Benim en büyük hayalim bir yayınevi kurmaktı, dedi. Tamam, gel kuralım dedim. Hemen baş- ladık. Park Kitap Yayınevi olarak kitapları çıkarttık. Ve şu an büyük yayınevleriyle beraber Cağaloğlu’nda de- vam ediyoruz. Kitabınızda yer alan 20 genç girişimcinin ortak özellikleri ne? Emir almayı çok sevmiyorlar. Daha özgürlükçü, değişen koşullara adapte olabilme becerileri yüksek.   Profesyonel anlamda bir işte çalışmamışsınız. Bunun avantajları ve dezavantajları neler oldu? Stajlar yapmıştım. Ama keşke çalışıp gelseydim. Bir organizasyon şirketinde çalışsaydım zaman ve para kaybını önlemiş olurdum. Dezavantajı da bunun kısır döngüye dönüşmesi. Düzenli maaş tatlı bir şey. O dön- güye girip çıkamayan arkadaşlarım da oldu. “Girişimcilik bana göre risk almak, sevdiğin işi bulmak, tutkuyla çalışmaktan geçiyor. Ama herkes girişimci olmak zorunda değil, girişimcinin yanındaki elemana da ihtiyaç var” G İ R İ Ş İ M C İ L İ K