2. MİRAÇ
İlgili Ayet:
Kulunu (Muhammed’i -aleyhissalâtü vesselâm-) bir gece, Mescid-i
Harâm’dan kendisine bâzı âyetlerimizi göstermek için, etrâfını
mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allâh, her türlü
noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla
bilen, hakkıyla görendir. (İsrâ 1)
-Sâhibiniz (Muhammed Mustafâ) sapmadı ve bâtıla inanmadı. O,
arzûsuna göre de konuşmamaktadır. O’nun konuşması vahiyden
başka bir şey değildir. Çünkü (bildirdiklerini) O’na güçlü, kuvvetli
ve üstün yaratılışlı biri(olan Cebrâîl, Rabbinin emri üzere) öğretti.
Sonra en yüksek ufukta (Sidretü’l-Müntehâ’da) iken asıl şekliyle
istivâ etti (doğruldu). (Necm 2-7)
“(Muhammed Mustafâ ile Rabbinin) araları, iki yay arası kadar, ya
da daha yakın oldu.” (Necm 9)
ERDEMLER
EĞİTİMİ
ORTAOKUL 2
MİRAÇ
3. MİRAÇ
İlgili Hadisler:
(O gece) göğe yükseltildim. Öyle bir makâma çıktım ki, orada
kalemlerin gıcırtılarını duyuyordum. (Buhârî, Salât, 1)
-Ben Kâbe’nin Hatîm kısmında uyku ile uyanıklık arasında
idim… Yanıma merkepten büyük, katırdan küçük beyaz bir
hayvan getirildi. Bu Burak’tı. Ön ayağını gözünün gördüğü en
son noktaya koyarak yol alıyordu. Ben onun üzerine
bindirilmiştim. Böylece Cibrîl -aleyhisselâm- beni götürdü.
Dünyâ semâsına kadar geldik. Kapının açılmasını istedi.
«−Gelen kim?» denildi.
«−Cibrîl!» dedi.
«−Berâberindeki kim?» denildi.
«−Muhammed -aleyhissalâtü vesselâm-» dedi.
«−Ona Mîrâc dâveti gönderildi mi?» denildi.
«−Evet!» dedi.
«−Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliştir!» denildi ve kapı açıldı.
Kapıdan geçince, orada Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-’ı
gördüm.
«−Bu babanız Âdem’dir! O’na selâm ver!» denildi.
Ben de selâm verdim. Selâmıma mukâbele etti. Sonra bana:
«−Sâlih evlât hoş geldin, sâlih peygamber hoş geldin!” dedi.
Sonra Hazret-i Cebrâîl beni yükseltti ve ikinci semâya geldik.
Burada Hazret-i Yahyâ ve Hazret-i Îsâ -aleyhimesselâm- ile
karşılaştım. Onlar teyzeoğullarıydı.
Sonra Cebrâîl beni üçüncü semâya çıkardı ve orada Hazret-i
Yûsuf -aleyhisselâm- ile karşılaştık. Dördüncü kat semâda
Hazret-i İdrîs -aleyhisselâm- ile, beşinci kat semâda Hârûn -
aleyhisselâm- ile, altıncı kat semâda ise Hazret-i Mûsâ -
aleyhisselâm- ile karşılaştık.
ERDEMLER
EĞİTİMİ
ORTAOKUL 2
4. MİRAÇ
«−Sâlih kardeş hoş geldin, sâlih peygamber hoş geldin!»
dedi. Ben onu geçince, ağladı. O’na:
«–Niye ağlıyorsun?» denildi.
«−Çünkü, benden sonra bir delikanlı peygamber oldu, O’nun
ümmetinden Cennete girecek olanlar, benim ümmetimden
Cennete girecek olanlardan daha çok!» dedi.[3]
Sonra Cebrâîl beni yedinci semâya çıkardı ve İbrâhîm -
aleyhisselâm- ile karşılaştık.
Cebrâîl -aleyhisselâm-:
«−Bu, baban İbrâhîm’dir; ona selâm ver!» dedi.
Ben selâm verdim; O da selâmıma mukâbele etti. Sonra:
«−Sâlih oğlum hoş geldin, sâlih peygamber hoş geldin!» dedi.
Daha sonra bana:
«−Yâ Muhammed! Ümmetine benden selâm söyle ve onlara
Cennetin toprağının çok güzel, suyunun çok tatlı, arâzisinin
son derece geniş ve dümdüz olduğunu bildir. Söyle de Cennete
çok ağaç diksinler. Cennetin ağaçları “Sübhânallâhi ve’l-
hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber!” demekten
ibârettir.» dedi.
Sonra Sidretü’l-Müntehâ’ya çıkarıldım. Bunun meyveleri
(Yemen’in) Hecer testileri gibi iri idi, yaprakları da fil kulakları
gibiydi.
Cebrâîl -aleyhisselâm- bana:
«−İşte bu, Sidretü’l-Müntehâ’dır!» dedi.”
Burada dört nehir vardı: İkisi bâtınî nehir, ikisi zâhirî nehir.
«–Bunlar nedir, ey Cibrîl?» diye sordum. Cebrâîl -
aleyhisselâm-:
«–Şu iki bâtınî nehir, Cennetin iki nehridir. Zâhirî olanların biri
Nil, diğeri de Fırat’tır!» dedi… (Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 6;
Enbiyâ, 22, 43; Menâkıbu’l-Ensâr, 42; Müslim, Îman, 264;
Tirmizî, Tefsîr 94, Deavât 58; Nesâî, Salât, 1; Ahmed, V, 418)
ERDEMLER
EĞİTİMİ
ORTAOKUL 2
5. MİRAÇ
Recep ayının 27. gecesine Miraç gecesi denir. Miraç kelime
anlamıyla itibariyle göğe çıkma, yükselme anlamlarına gelir.
İsra ve Miraç hadisesi, Peygamber Efendimizin (s.a.v)
hicretinden 18 ay evvel yaşanmaştır. Miraç olayı, Peygamber
Efendimizin (s.a.v) Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya
oradan da Allah'ın huzuruna yükseldiği hadiseye denir.
Mekke'de müşriklerin Müslümanlara uyguladıkları zulüm ve
şiddet tahammül sınırlarını aşmıştı. Müslümanlar üç yıl
boyunca her türlü insani ve ticari ilişkiyi ortadan kaldıran
büyük bir boykota maruz bırakılmışlardı. Boykotun sona erdiği
günlerde Resûlullah Efendimiz (s.a.s.), önce kendisini daima
destekleyen amcası Ebû Tâlib'i, sonra da çok sevdiği hanımı
Hz. Hatice'yi kaybetmişti. Hüznün gönülleri kuşattığı,
ümitlerin tükenme noktasına geldiği bugünlerde Yüce Allah,
habibi Muhammed Mustafa'yı huzuruna kabul ederek İsrâ ve
Mirâç ile şereflendirdi.
İslam inancına göre efendiler efendisi Hazreti Muhammed
s.a.v, Miraç gecesinde Allah-u Teâla'nın yüce daveti üzerine
Cebrail Aleyhisselam rehberliğinde, Mescid-i Haram'dan
Mescid'i Aksa'ya, oradan da ilahi huzura "Burak" adlı binek ile
yükseldi ve;
1.kat semada: Hz. Adem'le,
2. kat'ta Hz. İsa ve Hz. Yahya,
3. kat'ta Hz. Yusuf,
4. kat'ta Hz. İdris,
5. kat'ta Hz. Harun,
6. kat'ta Hz. Musa
7. kat'ta Hz. İbrahim ile görüştü.
ERDEMLER
EĞİTİMİ
ORTAOKUL 2
6. MİRAÇ
ERDEMLER
EĞİTİMİ
ORTAOKUL 2
Hadislere göre Hz Muhammed (SAV) yedinci kat gökten
sonra Sidret'ül münteha'ya çıkmıştır. Cebrail'in Sidretü'l-
Münteha'dan ileriye geçememesi üzerine yolculuğunu tek
olarak sürdürmüş, zaman, mekân ve yönlerin olmadığı ifade
edilen katta Allah ile aracısız görüşmüştür.
Bu gecede sevgili Peygamberimiz; şirk koşmayanların
affedilebileceği müjdesi, Bakara Suresi' nin son iki ayeti ve
beş vakit namaz hediyesiyle yüce âlemlerden dünya döndü.
İlgili Çizgi Filim:
Küçük Burak (Mirac Mucizesi)
https://www.youtube.com/watch?v=oEWs8WXha4I
İlgili Sohbet:
Ömer döngeloglu isra ve mirac
https://www.youtube.com/watch?v=nIPyv2F4r0Y
7. MİRAÇ
Hikâye:
MİRAÇDA VERİLEN HEDİYEYE SAHİP ÇIKMAK
Rasul-i Ekrem s.a.v.'in de hazır bulunduğu 'Zâtü'r-Rika' gazvesindeki
bir çarpışmada, müslümanlardan biri müşrik bir adamın muharebe
yerinde bulunan karısını öldürmüştü. Kadının kocası da misilleme
olarak mutlaka bir müslüman öldürmeye yemin etmişti. Rasulullah
s.a.v. ve arkadaşlarının peşinden onları izlemeye başladı. Allah
Rasulü akşam üstü bir yerde konaklama hazırlığı yaptı ve
yanındakilere sordu:
- Bu gece istirahatimizde bize kim bekçilik yapacak?
Muhacir ve Ensar'dan iki adam cevap verdiler:
- Ya Rasulallah, biz sizler için nöbet tutarız.
- Öyleyse şu vadinin giriş kısmında bekleyin.
Bu iki gönüllü, Ammar b. Yâsir ile Abbâd b. Bişr idiler. Gece nöbetine
duracakları sırada Ensar'dan olan Abbâd, Muhâcirler'den olan
Ammar'a:
- Gecenin hangi bölümünde nöbette olmamı istersin? diye sordu. O
da:
- Gecenini ilk bölümünde benim yerime sen bakıver, dedi.
Bu karardan sonra Muhacir, kendi nöbeti gelinceye kadar
arkadaşının yanına uzanıverdi. Nöbetteki Ensar da, vaktin
değerlendirmek için gece namazına durdu.
Meğer karısı öldürülen müşrik herif de, o sırada yakınlardaydı.
Namazda duran adamı farketti ve onun nöbette olduğunu anladı.
Bir ok atıp sapladı ve atmaya devam etti. Nöbetçi sahabi üçüncü
okla ağır yaralanmıştı. Derhal rükû ve secdeleri yapıp namazının
tamamladı ve arkadaşını uyardı:
- Kalk artık kalk! Ben yaralandım arkadaş, hareketten kesildim!..
Arkadaşı yerinden fırlayınca, okçu müşrik de korkup uzaklaştı
ERDEMLER
EĞİTİMİ
ORTAOKUL 2
8. MİRAÇ
. Yaralı arkadaşının durumunu gören Muhacir hayretle sordu:
- Fesubhanallah! Sana ilk ok atılanca beni uyandırsaydın ya!
- Okumakta olduğum bir surenin ortalarında idim. Onu
kesmek istemedim. Eğer Rasulullah'ın bize verdiği nöbetçiliğe
zarar gelmeyecek olsaydı, canım çıkasıya okuduğum sureyi
kesmezdim.
Değerledirme Soruları:
1. Miraç ne demektir?
2. Paygamber efendimiz miraçta kaç kat semaya çıkmıştır?
3. Peygamber efendimizin miraçtan bizlere getirdiği 3 hediye
nedir?
ERDEMLER
EĞİTİMİ
ORTAOKUL 2