5. TÜRK VİTRAY TARİHİ
Anadolu uygarlıklarından elde edilen
cam işçiliğinin en seçkin örnekleri
günümüzde ‚cam‛ın tarihi gelişimi
konusuna ışık tutmaktadır. Çeşitli
model ve formlarda vitray, Selçuklular
döneminde geliştirilmiştir. Osmanlı
İmparatorluğu döneminde İstanbul’un
fethiyle camcılığın merkezi bu kent
olmuştur. Çeşm-i bülbül, Beykoz işi bu
dönemden günümüze ulaşabilen tekniklerden
8. Anadolu’da Camın ilk kez gözboncuğu
olarak üretimi İzmir-Görece köyündeki
ustalar tarafından gerçekleştirilmiştir.
Anadolu’nun her tarafında temelinde nazar
inancı olan cam boncukları görmek
mümkündür. Nazarlık yoluyla Canlı veya
nesneye yönelen bakışların dikkatinin başka
bir nesneye yöneleceğine inanılır. Bu
nedenle nazar boncuğundan yapılan
nazarlıklar Canlının veya nesnenin görünen
bir yerine takılır
14. CAM SÜSLEME (VİTRAY) SANATININ GELİŞİMİ
Cam süsleme sanatı, çok eski zamanlardan beri bilinmektedir. Antik Çağ’a
kadar bu sanat kullanılıyordu. Cam süsleme sanatı aslen Doğu Akdeniz’den
gelmektedir. O zamanlarda da cam üretimi yapılıyordu. Kalın ve küçük
boyuttaki camlar, mermerler, bronzlar ve küçük cam parçaları ile birlikte bu
sanat ortaya çıktı. En eski boyalı vitray örnekleri 9. ve 10.yy’da bulunmuştur.
Daha sonra vitray gotik mimarlığının yayılmasına koşut bir gelişme
göstermiştir.
1260 yıllarında yeni bir dönem başladı. Bu tarihte vitray çok canlı ancak ışığı
daha az geçiren renklerden yapılıyordu. Osmanlı Devleti de yapılarında Cam
süsleme sanatını kullanmıştır. Cami, konak, saray, türbelerde vs. Rastlamak
mümkündür. Özellikle bu yapıların tepelerinde görülen camlarda birleştirici
Madde olarak Alçı kullanılmıştır. Topkapı Sarayı, Şehzade
Türbesi, Süleymaniye Camii, Yeni Cami bunlara örnek olarak gösterilebilir.
Günümüzde vitray giderek önem kazanmış, özellikle iç mimarlıkta daha çok
kullanılmaya başlanmıştır
15.
16.
17.
18.
19. {
Boyalı vitray
Boyalı vitray için gerekli olan
malzemeler cam vitray
boyaları, fırça, kontür
Eskiz çizilir ve renklendirilir. Eskiz
camın altına yerleştirilir ve kontür ile
çizilir. Daha sonra oluşturulan renkler
boyanır ve işlem biter.
Boyalı vitrayın başka bir tekniği de
var. Yukarıdaki malzemeler aynen
kullanılıyor. Ancak cam vitray boyası
yerine fuxy cam vitray boyası ve leitz
(şeffaf dosya
Eskiz çizilir ve renklendirilir. Çizilen eskizin üzerine leitz
yerleştirilir. Kontürle eskiz üzerinden geçilir. Kuruduktan sonra fuxy
boya ile renklendirilir. 4-5 Saat kuruduktan sonra eskiz leitz
üzerinden çıkartılır. Istenilen yere yapıştırılır
23. Cam, binlerce yıldır yaşamımızı
kolaylaştıran, güzelleştiren bir
malzeme... Camın doğal hali
obsidiyen, bundan milyonlarca
yıl önce yanardağ eteklerinde
yüksek sıcaklık ve basınçla
püsküren lavların hızla soğuması
ile ortaya çıkmış. Siyah, kırmızı
ve yeşil renklerde görülen doğal
cam, eski Anadolu
medeniyetlerince birtakım
gereçler ve ilk aynaların
yapımında kullanılıyordu.
Rastlantısal bir buluş olduğu
söylenen cam, ilk olarak MÖ
3500’lü yıllarda Anadolu ve
Mezopotamya civarında insan
eliyle üretilir
Osmanlı İmparatorluğu’nun
500 yıllık ‘cam yolu’ da bu
yolculuğun izlerini taşır. İlk
cam fabrikası, Beykoz’da
Venedik camcılığının dışa
açılmaya başladığı 1790’lı
yıllarda kurulmuş. Bu usta
camcılar, Avrupa’daki
saraylara cam fabrikası
kurmak için çağrılıyor;
Osmanlı İmparatorluğu da,
uzun yıllardan beri Venedik
ustalığını ülkeye getirmek
istiyordu. Beykoz camı,
Osmanlı yaratıcılığı ile Batı
sanatı ilişkilerinin ilk
simgelerinden biri... Beykoz
camcılığı geleneği üzerine
köklenen Paşabahçe Cam
Fabrikası, sonraki adıyla
Şişecam, bugün dünya
pazarında söz sahibi.
24.
25.
26. CAM TASARIMI,
UZMAN İŞİ...
1977 yılından beri Şişecam’ın çeşitli gruplarına ve farklı endüstri
kollarına tasarım yapan Oya Şenocak Akman, cama hayat veren ödüllü
tasarımcılardan biri. 2005 yılına dek İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarım
Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalışan Akman’ın çok sayıda
tasarımı, Oya Design markasıyla ulusal ve uluslararası pazarda yerini
aldı
27.
28. Camı tanıyan ve ona saygı duyan biri, camdan
karşılığını alır‛ der cam ustası. Cam sanatında en önemli
unsur, sanatçının camla kurduğu bire bir ilişki...
Uluslararası bir cam ve güzel sanatlar merkezi olan Cam
Ocağı, deneyimli ustalardan oluşan kadrosu ve özel
tasarım ekibiyle Beykoz Öğümce köyündeki üretim
faaliyetlerini sürdürüyor.
Tamamen el yapımı üretime ağırlık veren Cam Ocağı,
özel tasarımlara yönelik çalışmalar da yapıyor. Ustalar,
Cam Ocağı’na eğitim vermek üzere gelen dünyaca ünlü
cam sanatçılarının çalışmalarını izleme ve farklı
teknikleri öğrenme imkânına da sahip oluyorlar. Hiç
cam deneyimi olmayanların da katılabildiği bu eğitimler,
cam üfleme, sıcak döküm, füzyon, kalıpla şekillendirme,
boncuk yapımı, alevle şekillendirme, neon ve karışık
malzeme gibi farklı camla çalışma tekniklerini kapsıyor.
32. Cam Ocağı Vakfı’nda Alman Helga
Seimel’den eğitim alan Lokman
Kurşunlu, son dört yıldır Kurshuni
Cam Atölyesi’ndeki atölye çalışmaları
ile Türkiye’yi dünya cam sanatı
alanında önemli bir noktaya taşımak
istediğini söylüyor. Çubuk camların
eritilmesi yöntemiyle hiçbir kalıp, alet,
seri üretim gereci kullanılmadan
üretilen boncuk, takı ve objeleri ABD,
İrlanda, Almanya, İspanya, Hollanda
ve Japonya’da satılıyor. ‚Camı
anlamak diye bir kavram vardır,‛
diyor Kurşunlu, ‚siz onu anlayıp
birlikte bir şey yapıyorsunuz. Erimiş
bal kıvamındaki cam, sürekli bir ritim
ile döndürülür ve böylece küre
formunu alır. Tüm evrende olduğu
gibi; ritim, denge ve düzen içinde...‛
33. Cam Sanatı’nın Selçuklular zamanında geliştiği
bilinmektedir. 19. yüzyılda Türk camcılığı ilerlemiş ve
Beykoz’da cam imalathanesi kurulmuştur. Bu
imalathane çeşmibülbülleri ile tanınır. Çeşm-i bülbül
(Bülbülün gözü), 18.yüzyılın sonunda III.Selim'in
Mevlevi dervişi Mehmet Dede'yi cam tekniklerini
öğrenmek için Venedik'e göndermesi sonucunda ortaya
çıkmış bir cam işleme sanatıdır. Cam, özel kum ve kaya
çeşitlerinin yüksek sıcaklıkta eritilip soğutulmaya
bırakılmasıyla işlenir. Çeşmibülbül yapımının normal
cam yapımından farkı, camın içindeki beyaz ve renkli
çizgileri oluşturan cam çubuklardır. Çeşitli renklerde
olabilmekle beraber, çeşmibülbüller genellikle mavi
beyaz üretilmektedir
34.
35.
36. {
Cam İşlemeciliği – Vitray
Antik çağlardan beri çok çeşitli kullanım alanları bulunan camın çeşitli
ebatlarda kesilerek, değişik teknikler uygulanmak suretiyle
şekillendirilip, dekoratif olarak süslenmesi cam işlemeciliği olarak
tanımlanmaktadır. Gerekli kesme, düzeltme, şekil verme ve dekoratif süsleme
işlemi, finisaj adıyla da bilinir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde camcılığın
merkezi İstanbul olmuştur. Çeşm-i bülbül, Beykoz işi bu dönemden günümüze
ulaşan tekniklerdir. Gazyağı lambaları, lale vazoları, gülsuyu şişeleri, fincan
kâseleri, şekerdanlıklar, vitray panoları, sürahiler vb. diğer kullanım
objeleri, Osmanlı cam sanatında yaygın olarak üretilmiştir. Anadolu’da ise
yaygın bir şekilde cam boncuk yapımı gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de çağdaş
anlamda ilk cam fabrikası 1934 yılında kurulan Paşabahçe’dir.
42. Bugün, bu geleneği yaşatan az sayıdaki boncuk
ustasının kökeni, 19. yüzyılın sonlarında Osmanlı
İmparatorluğunun dağılmaya başlamasıyla, İzmir ve
çevresine yerleşen Arap asıllı cam ustalarına
dayanmakta. Anadolu'da unutulmaya yüz tutmuş olan
cam işleme tekniği, bu tarihten sonra göz sembolüyle
birleşerek yeniden hayat bulur.
Önceleri Araphan ve Kemeraltın'da ocak kurup hal hal
ve nazar boncuğu yapan ustalar, fırınların çıkardığı
dumanın, çevre sakinlerini rahatsız etmesi ve yangın
tehlikesi yaratması üzerine bu bölgeden sürülürler.
1930'larda, büyük miktarlarda tükettikleri çam
odununun bol olduğu Görece'ye, 1950'lerde ise
Kurudere köyüne yerleşirler.
43.
44.
45. {
Nazar Boncuğu bugün sadece
Türkiye'de, İzmir'e bağlı Görece
ve Kurudere köylerinde, bu işe
gönül vermiş son bir kaç usta
tarafından yapılmaktadır. Bu
ustalar, evrensel bir inancın sihirli
nesnelerini şaşırtıcı bir cam işleme
tekniğiyle üretmektedirler.
Bu sanat, binlerce yıllık süreç
içinde, çok az değişime
uğramıştır. 3000 yıllık Antik
Akdeniz Cam Sanatı tüm
incelikleriyle Anadolu nazar
boncuğu fırınlarında
yaşamaktadır.