2. TÜMÖR LİZİS SENDROMU
Akut Tümör Lizis Sendromu antineoplastik ilaçlara
duyarlı, hızlı büyüyen tümörlerde kemoterapi veya
radyoterapi sonrası 1-5 günler arasında meydana
gelir.
Neoplastik hücrelerin akut yıkımı sonucu oluşan
metabolik anormallikler bütünüdür.
3. TÜMÖR LİZİS SENDROMU
Genellikle akut lösemi,lenfoma ve Burkitt lenfoma
gibi hematolojik malignitelerde görülse de küçük
hücreli akciğer ca,germ hücreli tümörlerde de
görülebilir.
Spontan veya sitotoksik tedavi sonrasında
oluşabilir.
Morbidite esas olarak böbrek yetmezliğine bağlıdır.
Tümörün tipi ve evresi, tedavi tipi, önceden var
olan renal fonksiyon da morbiditeyi etkiler.
5. KLİNİK
Efektif tedaviyle malign hücreler ölür ve nükleik
asit turnoverından kaynaklanan ürik asit artışı
meydana gelir.
Asidik ortam nedeniyle ürik asit tübüllerde,
medullada, böbrek toplayıcı sistemde birikir ve
böbrek yetmezliğine neden olur.
Laktik asidoz ve dehidratasyon ürik asit birikimini
kolaylaştırır.
6. KLİNİK
Bilinen renal fonksiyon bozukluğu olan hastalarda
bulgular silik olabilir.
Hiperfosfatemi tümör hücrelerinin lizisi ile
intraselüler fosfat havuzlarından salınım sonucu
oluşur ve resiprokal olarak serum kalsiyum düşüşü
olur.
Kalsiyum düşüşü ile nöromuskuler irritabilite ve
tetani görülebilir.
7. KLİNİK
Böbrekte kalsiyum fosfat birikimi ve
hiperfosfatemi de böbrek yetmezliğine neden
olabilecek diğer faktörlerdir.
Potasyum ana intraselüler katyon olduğu için
malign hücrelerin yıkımı hiperkalemiye sebep
olur.Hiperkalemi ventriküler aritmi ve ani ölüme
neden olarak hayatı tehdit edebilir.
Konfüzyon, konvülziyon gibi bulgular da bazı
vakalarda bildirilmiştir.
8. KLİNİK
Hiperürisemi ve yüksek serum LDH düzeyi
(LDH>1500 u/l) total tümör hacmiyle ilişkilidir ve
artmış riski gösterir.
TLS gelişme riski olan hastalarda tedavi öncesi
CBC, serum biyokimyasal parametreler ve idrar
analizi yapılmalıdır.
9. KLİNİK
Yüksek lökosit ve platelet düzeyleri varlığında
kanın süzülmesine bağlı lizis ile potasyum artabilir.
(psödohiperkalemi)
Böyle vakalarda palzma potasyum takibi daha
anlamlıdır.
Psödohiperkalemide EKG değişikliği görülmez.
10. TEDAVİ
Tedavide risk tanımlaması ve korunma çok
önemlidir.
Hayatı tehdit eden komplikasyonlardan dolayı riskli
hastalarda erken dönemde profilaksiye
başlanmalıdır.
Prerenal azotemi ve hiperürisemi gibi metabolik
bozukluklar düzelene kadar kemoterapi
ertelenmelidir.
11. TEDAVİ
Tedavide amaç hidrasyon, allopurinol ve idrarın
pH>7 olacak şekilde alkalinizasyonuyla
hiperürisemiyi kontrol altında tutmaktır.Eğer
ihtiyaç olursa diüretikler de eklenir.
Yakın elektrolit, kalsiyum ve fosfor takibi
gereklidir.
Alkalinizasyonla ürik asitin çözünebilirliği arttığı
için hidrasyon ve diürezle idrar akımı
arttırılmalıdır.
12. TEDAVİ
Bazı vakalarda bu tür koruyucu tedavilerle ürik asit
düzeyleri yeterli düşüş sağlamayabilir.
Rasburicase (rekombinant ürat oksidaz) bu durumlarda
effektif olabilir. Ürat oksidaz yavaş çözülebilen ürik
asidin hızlı çözülebilen allontoine dönüşümünü katalize
eder.
Rasburicase ürik asit düzeylerini saatler içinde hızla
düşürür.Fakat bronkospazm, hipoksemi ve
hipotansiyona neden olabilir ve G6PD eksikliği olanlarda
kontrendikedir.
13. TEDAVİ
Proflaksiye rağmen tümör lizis sendromu ve/veya
oligürik/anürik böbrek yetmezliği gelişebilir.
Tümör lizis sendromu geliştiğinde hayat kurtarıcı
olarak en kısa zamanda hemodiyaliz
planlanmalıdır.
Böylece üremik semptomlar kontrol altına alınır.