1. İnsan vücudunun normal
Florası
Prof. Dr. A. Nedret KOÇ
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi
Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji
Anabilim Dalı, Kayseri
2. Normal Flora
İnsan vücudunda, normal koşullarda zarar
vermeden onunla birlikte yaşayan
mikrorganizma topluluğuna verilen isim.
Ortadan kaldırılsa bile, bir süre sonra tekrar
kendiliğinden oluşur.
Bulundukları yerleri değiştirmedikçe,
aralarındaki denge ve organizmanın savunma
gücü bozulmadıkça, hastalık oluşturmazlar.
3. Geç ici flora
Çoğu saprofit, bazen patojen olan
mikroorganizmaların, vü cudun belirli
bölgelerinde bir kaç saatten haftalara kadar
değişebilen sü relerle kalmasıyla oluşur.
Geç ici florada yer alan mikroorganizmalar,
kalıcı flora ortadan kalktığında, hastalık
oluşturabilirler.
Kalıcı flora vücudun normal fonksiyonlarının
sağlanmasında ö nemli rol oynar.
4. Sağlıklı bir annenin bebeği intrauterin dönemde
sterildir.
İnsanın mikroorganizmalarla tanışması doğumla
başlar.
Yenidoğan bebeğin deri ve mukozaları annenin
genital sistem florasındaki mikroorganizmalarla
kaplanır.
Daha sonra hastane ve ev ortamında bulunabilen
başka mikroorganizmlarla mikrobiyal flora
zenginleşir.
5. Doğumu takiben vücudun değişik
bölgelerine yerleşen mikroorganizmalar,
zamanla değişmekle birlikte, konakçının
deri, ağız, nazofarinks, özefagus, barsaklar,
göz, kulak, ürogenital sistem mukozası gibi
yerleri kaplayarak, patojen
mikroorganizmalardan konakçıyı korurlar.
6. İnsan vücudunda normal
Flora
Besin üretimini metabolizmasında etkili
Büyüme faktörlerinde etkili
İnfeksiyondan ve bazı hastalıklardan
korur
İmmun cevabı sitümüle eder
7. Vücudun değişik bölgelerinde farklı
mikrobiyal flora
ortamın pH'sı,
nemi,
hücrelerin farklılığı,
deri ve mukozalardaki farklı salgıların
biyokimyasal bileşimlerinin farklılıkları
farklı antimikrobiyal maddeler
içermelerinden kaynaklanır.
8.
9. Yenidoğanın florası,
bulunduğu çevreye,
beslenmeye,
annenin florasına bağlı olarak
değişkenlik gösterir.
bebeklerde ağız florası annenin florası
özellikle de deri florası ile yakından
ilişkili iken çok karmaşık ve değişken bir
yapı sergilemeye başlar.
10. Normal florayı etkileyen
nedenler
Yaş
Beslenme
Hormanal durum
Sağlık
Kişisel hijen
Medikal yaklaşım ( antibiyotikler, deri
temizliği gibi) ancak bunlar daha sonra
normal hale geçer
11. Deri Florası
Kalıcı flora olarak;
Koagüloz negatif Stapylococcus, Micrococcus,
Propionibacteria , Corynebacterium (Difteroidler),
Clostirium perfiringes, Candida ve Malassezia
Deride geçici olarak bulunabilecek
mikroorganizmalara ise; S. aureus, α ve β veya
nonhemolitik streptokoklar, Gram negatif
bakteriler
12. Deri Florası
Derinin santimetre karesinde yaklaşık 1000-10000
bakteri bulunur. Kasık ve koltuk altın derisinde bu
miktar 100 kat artabilir.
Deri florasını oluşturan bakterilerin önemli bir
kısmı saç folliküllerinin üst kısmı ile derinin
stratum corneum tabakasında bulunurlar.
Derinin mekanik veya kimyasal maddelerle
temizlenmesinden sonra buralardaki bakteri
kolonileri azalır. Bir süre sonra eski haline döner.
13. Konjuktiva Florası
Normal konjuktiva florası orijinini deriden alır.
Kişinin deri florasını şekillendiren bakterilerin bir
çoğu göz kapağı mukozasında da yer alır. Göz
yaşı, mekanik olarak yıkama ve antimikrobiyel
içeriği ile mukozayı enfeksiyonlardan korur.
S. epidermidis'ler, difteroidler ve bazı mayalar en
sık rastlanabilen flora etkenleridir.
14. Burun ve Nazofarinks
Florası
Solunum havası ile alınan partiküllerdeki
mikroorganizmalar burada ön filtrasyondan
geçmektedir.
Anaerop=X10, X100 aerop
En yaygın aerobik mikroorganizmalar;
Nazofarinksteki mikroorganizmalar, viridans
Streptokoklar, Haemophilus spp.,Neisseria ssp.
En yaygın anaerobik mikroorganizmalar;
Peptostreptoccocus, Veginalla, Actinomyces
15. Burun ve Nazofarinks
Florası
Potansiyel Patojenler: Grup A Streptoccocus,
Streptoccocus pneumoniae, S. aureus, Neisseria
menegititis, Haemophilus influenzae, Moraxella
catarrhalis, Enterobacteriacea
Gençlerdeki burun ve nazofarinks
mikroorganizma florası cins ve tür çeşitliliği
yönünden bebeklerden daha fazla çeşitli iken, sayı
bakımında da yaşlılardan daha zengindir.
16. Ağız Florası
Yenidoğanlarda ağız florası genelikle annenin
doğum kanalı florası ile kaplanır.
Lactobasiller, Stafilokoklar, Mikrokoklar,
Korinebakteriler, Enterik bakteriler, mayalar ile
aerob, anaerob ve fakultatif Streptokoklardır.
Bunlar birkaç gün içerisinde değişerek annenin
ağız, el ve meme derisi florasını andırır.
Anaerob bakteriler, özellikle diş çıkarma
dönemindeki damak yarılması esnasında
yerleşmeye başlar.
17. Ağız Florası
Ağız içi dokular, dişler, mukoza, dişeti, dişeti
oluğu gibi yüzeyler, aerob ve anaerob (> xl012/gr
yaş örnek) bir çok mikroorganizmayı barındırır.
Ağız içinde en fazla (%30-60) karşılaşılan
mikroorganizma cinsi viridans streptokoklardır.
Çocuklarda gençlerde ve erişkin ağızlarında en
yaygın cins Streptococcus mutans ve S. sanguis'a
18. Ağız Florası
Diş plağında S. salivarius'a, Lactobacillus'lara
Bacteroides (%1'den az) ve Treponemalara (%
0.1) rastlanmamaktadır.
Bakteri plaklarında erken dönemlerde anaeroblar
bulunmazken plağın zamanla kalınlaşmasıyla
aerobların ve fakultatif anaerobların üreyip
oksijeni azaltarak ve plak altı kısımlarda anaerob
ortam hazırlamasıyla anaerobların da üremeye
başladığı tespit edilmiştir,
19. Ürogenital Sistem
Florası
Ürogenital sistemin üst kısımları
(üretranın üst kısımları, mesane,
testisler, uterus, ovariumlar) steril kabul
edilir.
alt üretra ve vajina flora bulunur
Mukozalarda flora bakterileri
erişkinlerde kişisel hijyene bağlı olmakla
birlikte
Normal flora:Lactobasillus,
Streptokoklar, S. epidermidis, ve
difteroidleri barındırır.
20. Geçici flora: Enterokok,
Enterobacteriaceae, Candida
Patojen (Üretritis): N. Gonorrhoeae,
C.trachomatis
Bayanlarda çocukluk, ergenlik erişkinlik
ve menopoz dönemlerine bağlı olarak
florada değişkenlik arzeder.
22. Vajen
Doğumda
6 hafta annenin hormanları etkisi altında
Lactobasillus
>6 hafta üzerinde
Stafilokok, Streptokok, Enterobacteriaceae
Pupertede: Österojen etkisi
Lactobasillus
Stafilokok, Streptokok, Enterokok, Gardnerella,
Mycoplasma, Ureaplasma, Enterobacteriaceae
anaeroplar
24. Sindirim Sistemi Florası
Mikroorganizma çeşidi ve toplam sayısı
bakımından en karmaşık ve kalabalık
sistemini oluşturur. Hem kalıcı hemde
geçici (besinlerle alınanlar)
mikroorganizmaları barındırır.
Fetüste sterildir
Doğumda bakterial kolonizasyon oluşur
25. Yenidoğanların barsak
floraları
Steril iken 24 saat içeririnde yetişkin florası ile
benzerlik göstermeye başlar.
Memeden beslenenlerde en yaygın bakteri
Lactobacillus bifidus'tur.
Ayrıca Enterik bakteriler, Enterokoklar ve
Stafilokoklarda bulunur.
Biberonla beslenenlerde ise, en fazla bulunan
bakteri L. acidophilus'tur.
İnek sütü ve-ya mamalara (% 12 oranında) laktoz
katılması L. bifidus'un miktarını arttırır.
26. Sindirim Sistemi Florası
Yemek borusunda (özofagus) az miktarda flora
bulunur.
Mide ortamı asid olduğundan, steril kabul edilir.
Asit içeriği değişirse mikroorganizma
barındırabilir ve hatta hastalık oluşabilir
Asitlere dayanıklı bir bakteri olan Helicobacter
pylori bazı kimselerde mide mukozasına kolonize
olabilir
Koşullara oluşunca mide ülseri ve nadiren mide
kanserine yol açabilir.
27. Sindirim Sistemi Florası
İleum steril kabule edilen veya çok az
bakteri bulunduran kısımdır.
Deudenum ve jejunum da ise lactobasiller,
Streptokoklar,Enterokoklar ve maya.
28. kolon (kalın bağırsak)
İnsan vücudundaki mikroorganizmaların en
önemlisidir.
Dışkının 1 gramında 1013'ten fazla bakteri
Anaerop=1000aerop, maya ve patojen olmayan
parazitler
Bunlarında %90'dan fazlasını zorunlu anaeroblar
(Bacteroides, Clostridium, Fusobacterium,
Eubacterium, Ruminococcus, Peptococcus,
Peptostreptococcus ve Bifidobacterium cinslerine )
Escherichia ve Lactobacillus gibi aeroblar daha az
miktarda bulunurlar
29. Bağırsak florası
Mikroorganizmalar ve insanlar arasındaki ilişki
simbiyotik ve mutualistiktir, her iki tarafa da
yarar sağlar
Kullanılmayan maddeleri fermantasyon ile
kullanılır maddelere dönüştürmek,
Bağışıklık sistemini situmüle etmek ve zararlı
organizmaların büyümesini engellemek gibi
yararlı işlevleri vardır
Bazı bağırsak mikroorganizmaları hastalık da
yapabilir.
İnsanlar bağırsak florası olmadan yaşayabilir
30. Sindirim Sistemi
Florasının yararları
Karbonhidrat fermantasyonu ve emilimi
Bağırsak dokusuna etkileri
Patojen bakterilerin engellenmesi
Sindirilemeyen gıdaların parçalanıp emilmelerine
yardımcı olmak, hücre büyümesini teşvik etmek,
bağışıklık sisteminin hem erken gelişiminde hem
de hayat boyunca işleyişinde bakterilerin anahtar
bir rolü vardır.
Alerjilere engel olma
Probiyotikler salgılayarak
bazı hastalıklara karşı korumak sayılabilir
31. Karbonhidrat
fermantasyonu ve emilimi
Mikroorganizmaların fermente ettikleri
karbonhidratları kısa zincirli yağ
asitlerine (KZYA) dönüştürüler.
İnsan ünemli bir enerji kaynağı
oluştururlar
Yağ asitleri bağırsağın su emme
kapasitesini artırırlar,
32. Karbonhidrat
fermantasyonu ve emilimi
Fermantasyon sonucu laktik asit gibi organik
asitler ve gazlar da oluşur. Bu organik asitler
vücut tarafından kullanılıp enerji üretiminde
kullanılırlar.
Mikroorganizmaların proteolitik fermantasyon
neden olup, enzimler, ölü konak ve bakteri
hücreleri ve gıdada bulunan kollajen ve
elastin gibi sindirilememiş proteinlerin
birikimni sağlar
33. Karbonhidrat
fermantasyonu ve emilimi
Mikroorganizmaların lipitlerin emilimi ve
depolanmasını artırır
Bakteriler ayrıca K2 vitamini üretip bunun
vücut tarafından emilimini sağlarlar
KZYA vücudun kalsiyum, magnezyum ve
demir emmesine yardım eder.
bazı zararlı bakterilerin sayısın azaltır
Hem bağırsak hücrelerinin hem de yararlı
bakterilerin büyümesini artırılar
34. Bağırsak dokusuna etkileri
KZYA'nın bir diğer yararı, bağırsak epitel
hücrelerinin büyümesini artırmaları,
onların çoğalma ve gelişimineni kontrol
etmeleridir. Bunun yanı sıra, bağırsak
yakınındaki lenf dokularının büyümesini
sağlarlar.
35. Patojen bakterilerin
engellenmesi
Konağa zarar verebilecek türlerin bağırsaklarda
yerleşmelerine engel olmalarıdır.
bağırsak florası kaybolunca kolayca enfeksiyonlar
meydana gelir.
Yararlı bakteriler kalın bağırsak yüzeyindeki
bağlanma noktaları ve bağırsağın içindeki gıda için
yarışarak patojen türlerin büyümesini engel olurlar
Flora bakteriler ayrıca bakteriosinler salgılarlar;
zararlı bakterileri öldürür.
oluşturdukları yağ asitleri ortamın asitliğini artırıp
zararlı organizmaların çoğalmasını engellemesidir.
36. Bağışıklık
Bağırsak bakterileri konağın bağırsak ve sistemik
bağışıklık sistemine sürekli etki ederler.
Bağırsak mukozasındaki bağışıklık sisteminin hem
erken gelişiminde hem de hayat boyunca işleyişinde
bakterilerin anahtar bir rolü vardır.
Bağırsak mukozası lenf dokularını stimüle ederek
patojenlere karşı antikor üretmelerini sağlarlar.
Bağışıklık sistemi yararlı bakterilere dokunmayıp
zararlılara karşı mücadele verir.
Bakteriler oral tolerans neden olur
37. Alerjilere engel olma
Bakterilerin alerjilere, yani bağışıklık
sisteminin zarasız antijenlere karşı aşırı
tepki göstermesine, engel olduğu da
gösterilmiştir.
38. bazı hastalıklara karşı korumak
sayılabilir
Bağırsak florasındaki bakterilerin sayı
ve türlerini değiştirmek, vücudun
karbonhidratları fermente etme ve
safrayı metabolize etme yeteneklerini
azaltarak ishale yol açabilir
Flora bakterilerin azalmasının bir diğer
etkisisi zararlı bakterilerin çoğalmasına
neden olmaktır.
39. Probiyotikler, Prebiyotiker
Bağırsak florasının yokluğunun olumsuz
etkilerine karşın besin yoluyla yararlı
bakterilerin(Bifidobacter ve Lactobacillus) yani
probiyotiklerin alınması bağırsaktaki normal
dengeyi düzeltip sağlığın düzelmesinde rol
oynayabilmektedir.
Prebiyotik olarak adlandırılan, bakteri
içermeyen ama yararlı bakterilerin
çoğalmasına yardımcı olan beslenme katkı
maddelerinin de faydalı olduğu iddia
edilmektedir.
40. Probiyotikler patojen mikroorganizmaların
inhibisyonunda rol oynayan mekanizmalar
Laktik asit üreterek lümenin pH’sını düşürmek
Antimikrobiyal mikrosin, hidrojen peroksid ve
serbest radikaller üretmek
Reseptörlere tutunarak ve besin kaynakları için
rekabet etmek
Koruyucu musin oluşumunu uyarmak
Sekretuvar IgA yapımını uyarmaktır.
41. Prebiyotiklerin yararlı
etkileri.
Mikrofloranın oluşumunu ve aktivitesini olumlu yönde
etkiler
Bağırsak hareketlerini düzenler
Minerallerin (Ca ve Mg gibi) emilimini ve
biyoyararlanımını artırır
Kan kolesterol ve trigliserid düzeylerini olumlu yönde
düzenler
Kolon kanser gelişim riskini azaltır
İntestinal ve ekstraintestinal enfeksiyonu gelişme
riskini azaltır
Konağın immün sistemini güçlendirir
43. bağırsak florasının
değismesine neden ne olabilir
Antibiyotik kullanımı
bağırsak iskemisi,
yemek yememek,
bağışıklık yetersizliği sayılabilir.
44. Antibiyotik Kullanımının
Flora Üzerine Etkisi
Antibiyotik kullanımı antibiyotiklere duyarlı
normal flora ü yelerinin azalmasına neden olur.
Bu durumda antibiyotiğe direnç li olan
mikroorganizmalarda artma gö lü rü r.
Flora üyelerinin dağılımı ve dengesi bozulur.
Bu koşullarda, geç ici flora olarak sö edilen
z
mikroorganizmalar, hastalık oluşturabilirler.
Antibiyotik kesildikten sonra, tekrar kalıcı
floraları oluşur.
45. Sonuç olarak;
Sağlıklı insan vücudunda bulunan ve
organizmaya zarar vermeden yaşayan
mikroorganizma topluluklarına, vü cudun
normal mikrop florası denir.
Kalıcı flora vücudun normal fonksiyonlarının
sağlanmasında ö nemli rol oynar.
Normal flora ü yeleri, bulundukları yerleri
değiştirmedikç e, aralarındaki denge ve
organizmanın savunma gü bozulmadıkç a,
cü
hastalık oluşturmazlar.
46. Gram negatif bakterilerin
endotoksinleri, mukozadaki, dişeti
oluğundaki veya periodontal cepteki
nötrofillerin (PMNL) parçalanmasına ve
bu hücrelerden açığa çıkan lizozimler,
dişetini olumsuz etkileyerek, asit
fosfatazlar, esterazlar ve diğer enzim
lerin serbest kalmasına sebep olarak
peridontal hastalıklar oluştururlar.
47. Mikroorganizmaların büyük çoğunluğu
ağız içinde ürerken karbonhidratlardan
asit oluşturular.
Oluşan asitler minenin
dekalsifikasyonuna sebep olarak diş
çürüğünü başlatırlar. Streptococcus
mutans, L.acidophilus, Porphyromonas
gingivalis gibi bakterilerin üremesiyle de
çürük görülür hale gelir.
Bazı bakterilerin oluşturduğu hidrojen
sülfür (H2S) zehirli bir gaz olduğu gibi
hem kötü kokuya hemde dokularda
48. Bakterilerdeki mukolitik enzimler de
tükürükteki müsinleri hidrolize ederek
sialik asit oluştururlar. Sialik asitte plak
oluşumunu stimüle eder. Plak
oluşumunda karbonhidratların
(sukroz)bakterilerin (özellikle
Streptococcus mutans) hücre dışı olarak
ürettiği dekstran ve levan polimerlerinin
plağın büyüklüğü ve yapışma kapasitesi
ile önemli derecede ilişkisi vardır.
Dışardan radyoaktif ışınlarla tedavi
gören hastalarda, görülmeyen veya
49. Ağız Florası
Dil florası ve diş plağı bakterileri ile mukayese
edildiğinde bir çok mikroorganizmanın benzer
cins ve türler olduğu görülecektir.
Özellikle periodontal enfeksiyonlarda benzer
cinslerde türün sayıca artması mikrobiyolojik
olarak enfeksiyon bulgusudur.
Ağız içi dokularda mikroorganizmaların üreyerek
yaptıkları tahribatın yanısıra toksinleri ve diğer
metabolizma artıkları da ağız içi enfeksiyonlarda
etkin rol oynarlar.