SlideShare uma empresa Scribd logo
1 de 60
Baixar para ler offline
SAYI 35 KIŞ 2013




Merak ediyoruz...
Ana babalık, çocuklar üzerindeki kimi etkileri öyle hemen
                                                                    gözlenemeyen ve kolaylıkla anlaşılamayan, çok yönlü ve
                                                                    karmaşık bir olgudur. Araştırmacılar, ebeveynlerin çocuğun
                                                                    gelişimindeki rolünü anlama çabalarını uzun yıllardır, gayretle
Sosyal psikolojinin kurucularından uluslararası üne sahip           sürdürmektedirler. Bu kitap, ana babalık konusundaki
Prof. Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın yirmi yıllık çalışmalarının            ulusal ve uluslararası çalışmaları, kuram ve güncel araştırma
bir araya getirildiği Benlik, Aile ve İnsan Gelişimi kitabı         bulgularını kapsamlı şekilde ele almaktadır. Yirmi iki
kültürün kişisel gelişime etkisini bağlamsal-gelişimsel-işlevsel    araştırmacının katkı yaptığı on dört bölümden oluşan
bir yaklaşımla inceliyor. Kültürel ve kültürlerarası psikologlara   Ana Babalık: Kuram ve Araştırma kitabı, başta psikoloji
psikolojiyi evrensel bir hale getirme ve kültüre daha bağımlı       olmak üzere, sosyal bilim ve eğitim alanlarında çalışanlar ve
kılma konusunda yol gösterirken psikoloji ve sosyal bilimler        ana babalık konusuna ilgi duyanlar için değerli bir kaynak
öğrencileri için benzersiz bir kaynak olma niteliği taşıyor.        niteliğindedir.
İÇİNDEKİLER KULE 35

     KOÇ ÜNİVERSİTESİ
        ADINA SAHİBİ
     Prof. Dr. Umran İnan

    YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
         Ayça Yürük

          EDİTÖR
    Leyla Demirbağ Atay

    GÖRSEL YÖNETMEN
     Levent Pakdamar

      KAPAK TASARIMI
        Kerem Bilek,
  Koç Üniversitesi Öğrencisi

   KATKIDA BULUNANLAR
Enis Demirbağ, Çağla Güneşler,
    Dudu Karaman, Neziha
  Mühürcü, Aykut Karadere,        2   REKTÖRÜMÜZÜN MESAJI                       28   DOSYA - DÜŞÜNCENİN ÖTESİ
        Pınar Akoğul
                                  3   ÖĞRENCİ KONSEYİ BAŞKANI’NIN MESAJI        32   DOSYA - MERAKLARIMIZA NE KADAR YAKINIZ?
  OFSET HAZIRLIK VE BASKI
      Gezegen Tanıtım             4   DOSYA - MERAK                             40   MEZUNLAR - İPLERİ ELİNDE TUTMAK

                                  6   DOSYA - HAYATIN İÇİNDEN MERAKA DAİR       42   MEZUNLAR - OKULA DÖNÜŞ
         YAPIM
 Demirbağ Yayın ve Tasarım       14   DOSYA - YAŞAMIN KAYNAĞI NE SU NE TOPRAK   45   TOPLUMA DEĞER KATACAK BİR FİKRİN Mİ VAR?
   info@demirbag.net
                                 17   DOSYA - SCHRÖDINGER’İN KEDİSİ             46   KOÇ ÜNİVERSİTESİ’NİN YÜKSELEN BAŞARI
        YAYIN KURULU                                                                 GRAFİĞİ
   Ahu Parlar, Arzum Kopşa,      20   DOSYA - MARKANIN KEŞFİNE YOLCULUK
 Bilgen Bilgin, Ebru Tan, Emre
                                                                                48   KAMPÜSTEN NOTLAR
   Alkan, Lemi Baruh, Metin
                                 22   DOSYA -“GERÇEĞİN” PEŞİNDE…
                                                                                55   CEMS’TEN HABERLER
Sezgin, Nazmi Ağıl, Özden Gür
                                 24   DOSYA - ALGILARINIZI AÇIN!
 Ali, Sanem Yükselsoy Tekcan,
 Şevket Ruacan, Veysel Onur
Kaynar, Zeynep Başak, Zeynep
         Derya Tarman

     KOÇ ÜNİVERSİTESİ
      Rumelifeneri Yolu
    34450 Sarıyer İstanbul
      Tel: 0212 338 1000
       www.ku.edu.tr
       kule@ku.edu.tr



                                                                                                                            1
REKTÖRÜN MESAJI




Merhaba...
Bilim dünyasında çığır açan son gelişmelere atıfta bulunan ve hepimi-
zin ufkunu genişleteceğine inandığımız “Merak” kavramını, kapsamlı
şekilde ele alma çabasına giriştiğimiz bir dosya konusuyla karşınızdayız.
İnsanoğlunun neden merak ettiği üzerine düşünebilmesi bile sınırları
olmayan bu zihinsel sürecin, onu taşıyacağı noktaları tahayyül edilemez
kılıyor… İşte Merak (Curiosity) robotunun şu anda Mars’ta olması da sürekli,
sistemli ve sınırları aşan bir zihinsel faaliyetin ürünü olarak, insanoğlunun
uzaydaki varlığı açısından büyük bir adım niteliğinde. Bu mühendislik
harikası, günün birinde insanlı bir aracın da Mars’a aynı şekilde inebileceği
konusunda bilim dünyasına cesaret veriyor. Bilim ve teknolojinin ulaştığı       Üyelik konumuna hak kazandı. Sean McMeekin the World War One
noktayı bir kez daha kanıtlayarak hayal gücümüzü tetikliyor.                    Historical Association’ın Norman B. Tomlinson Ödülü’ne ve Columbia
                                                                                Üniversitesi’ndeki Harriman Enstitüsü sponsorluğunda, the Association
Düşünün… Mars’ta ilk koloniyi oluşturan birkaç insanın günlük                   for Slavic, East European, and Eurasian Studies (ASEEES) tarafından dü-
hayatlarını dünyadan takip edebilmek bile milyonların hayal gücünün             zenlenen 2012 Marshall Shulman Ödüllerinde Mansiyon Ödülü’ne layık
sınırlarını zorlayarak beklenmedik kazanımlara yol açabilir. İnsanlığın         görüldü. Alessandra Ricci ise, Princeton Üniversitesi’ndeki Seeger Center
en önemli kaynağının her bireyin içindeki heyecan ve merak kapasitesi           for Hellenic Studies’e “Stanley J. Seeger Visiting Research Fellow” seçildi.
olduğunu düşünürsek, böyle maceraperestlerin 15. yüzyılda meçhule               Elvan Ceyhan IOF Fellow Ödülü almanın yanı sıra; “TWAS Young Affiliate
doğru yelken açanlardan pek de farkı olmayacağını söyleyebiliriz.
                                                                                ve Member of Board of Directors of IASC-ERS” seçilerek başarımızın
Şimdilik insanlı bir Mars macerası için önümüzde engeller var ve bu ne-
                                                                                uluslararası alandaki temsilcilerinden biri oldu.
denle bize düşen Merak’ı takip etmek, araştırma geliştirme ve teknoloji
arayışlarına son hız devam etmek…
                                                                                Diğer yandan Financial Times’ın her yıl gerçekleştirdiği En Başarılı Yük-
                                                                                sek Lisans Programları sıralamasına göre Koç Üniversitesi’nin yürüttüğü
Akademik dünya ve bilimsel ilerlemeye katkıları açısından ele alınan
                                                                                CEMS MIM (Uluslararası Yönetim Yüksek Lisans Programı), 2011’de yedi
merak kavramına ilişkin tüm konularımızın ilginizi çekeceğine, ufuk
                                                                                kategoride elde ettiği performans artışı ve şimdiye kadarki en yüksek
açıcı yönleriyle hepinizde yeni meraklar uyandıracağına inanıyorum.
                                                                                mezun memnuniyetiyle liste başındaki yerini korudu.
Öğretim üyelerimizin aldığı ödüllerle yeniden gururlanırken, üstün ba-
                                                                                Bu dönemde üniversite olarak önemli bir başarıya imza attık. Yeni
şarılı akademisyenlerimizin yaşadığı mutluluğun, kendi meraklarının en
                                                                                açıklanan 2012 Times Higher Education (THE) sıralamarında üniversite-
büyük ödülü olduğunu düşünüyorum. Çalışmalarıyla bilime uluslararası
düzeyde katkı sağlayan bu öğretim üyelerimiz TÜBİTAK 2012 Bilim,                miz, dünya üniversiteleri arasında ilk 225’te yer alan ODTÜ’den sonra,
Özel, Hizmet ve Teşvik Ödüllerinde Koç Üniversitesi’nin Türkiye’deki            Bilkent ile birlikte ilk 225-250 diliminde Türkiye’nin en iyi üç üniversitesi
en başarılı üniversite olduğunu bir kez daha kanıtladı. Mühendislik             arasında yer alarak İstanbul’un da en iyi üniversitesi olarak sıralanmış
alanında Prof. Dr. Z. Özlem Keskin Özkaya ve Sosyal Bilimler alanında           oldu. Üniversitemizin henüz 19. yılını idrak ettiğimizi, öğretim üyesi ve
Prof. Dr. Şakir Ziya Öniş çalışmalarıyla Bilim Ödülü’ne layık görüldü.          öğrenci sayılarımızın diğer üniversitelere göre nispeten çok daha az
Yrd. Doç. Dr. Menderes Işkın ise Temel Bilimler alanındaki çalışmala-           olduğunu düşününce bu başarının önemi daha iyi anlaşılmakta.
rıyla Teşvik Ödülü’nü kazandı. İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aylin Küntay, Psikoloji alanındaki araştırma-           Koç Üniversitesi olarak tüm başarılarımıza yenilerini ekleyeceğimiz,
larıyla Hollanda Prens Claus Gelişim ve Eşitlik Kürsüsü Ödülü’nü aldı.          bizi sürekli yenilenen bir merak etme sürecine sevk eden bilgi ve
Sibel Salman 2012 IBM Fakülte Ödülü’ne, Zeynep Aycan 2012 Sosyal                düşüncelerin kapısını araladığımız, başarılarla dolu bir öğretim dönemi
Konularda Psikolojik Araştırma dalında The Gordon Allport Intergroup            geçirmek dileğiyle…
Relations Ödülü’nün yanı sıra Koç Holding Yönetim ve Strateji Kürsüsü
Ödülü’ne layık görüldü. Zeynep Aycan aynı zamanda Gün Şemin ile                 2013 yılının hepinize huzur, sağlık ve mutluluk dolu günler getirmesini
birlikte Bilim Akademisi’ne üye seçildi. Kazım Büyükboduk 2012 Sedat            temenni ederim.
Simavi Fen Bilimleri Ödülü ile Koç Üniversitesi’ni onurlandırırken,
Özgür Müstecaplıoğlu Amerikan Fizik Derneği’nden Seçkin Hakem                   Prof. Dr. Umran İnan
Derecesi aldı. Mine Çağlar, Uluslararası İstatistik Enstitüsü (ISI) Seçilmiş    Rektör


2
ÖĞRENCİ KONSEYİ




                                                                           Görülmeyeni
                                                                           merak etmek
                                                                           Kuşkulanmanın, sorgulamanın ve hayal
                                                                           etmenin, aydınlığa kavuşmanın önkoşulu
                                                                           olduğunu, en başta üniversite öğrencileri
                                                                           olarak biz fark etmeliyiz.



Curiosity                                                                  Bize öğretilmiş en temel bilgileri ve değerleri dahi sorgulamamız,
may have killed the cat; more likely                                       aforoz edilme korkusu gütmeden görülmeyen tarafı merak etmemiz
the cat was just unlucky, or else curious                                  gerekir. Her ne kadar ülkemizde YÖK boyunduruğu altında tam bir
to see what death was like, having no cause                                özerkliğe sahip olamasalar da bilim yuvası olarak nitelendirdiğimiz
to go on licking paws, or fathering                                        üniversiteler bunun için çok değerli fırsatlardır. Koç Üniversitesi’nin
litter on litter of kittens, predictably.                                  imkanları ve vizyonu bize verilenle yetinmememiz için gerekli tüm alt-
                                                                           yapıyı sağlayarak bu değeri katlamaktadır. Okulumuzun bu anlamda
Never to want to see                                                       diğer okullara nazaran bir adım önde olduğuna candan inanıyorum.	
the other side of the hill                                                 Ayrıca Kule’nin yeni sayısında “merak” konusunun işlenmesi bu inancı-
or that improbable country                                                 mı önemli ölçüde pekiştirmektedir.
where living is an idyll
(although a probable hell)                                                 Bize verilenle yetinmemek sadece bilimsel hayatın değil, günlük
would kill us all.                                                         yaşantının da bir gerekliliğidir. Öğrenci Konseyi olarak kampüsteki
Only the curious                                                           günlük hayatımızın daha iyi nasıl olabileceğine kafa yormakla yüküm-
have, if they live, a tale                                                 lüyüz. Bu görevi layıkıyla yerine getirmek için gerçeklikten kopmadan
worth telling at all. (1-5, 18-26)                                         hayal ediyoruz, hayal ettikçe fikirlerimizi olgunlaştırıyoruz. Bir taraftan
                                                                           da idari birimlerin düzenlemelerini sorgulamaktan, “Neden?” sorusu-
Alastair Reid                                                              nu sormaktan asla çekinmiyoruz. Bütün arkadaşlarımızın sorularının
                                                                           cevap bulması için sosyal medya dahil her türlü iletişim kanalını en
Hayatın her alanında kendine yer bulan atasözleriyle ilk yaşlarımızdan     verimli halde kullanmaya çalışıyoruz. Bütün arkadaşlarımızdan rica-
itibaren gün aşırı karşılaşırız. Geniş toplulukların ortak kaygılarından   mız, Konsey’in sağladığı bu kanalları hiçbir çekince veya umutsuzluk
doğan atasözlerinden her zaman ders alınması gerektiği, çok eski           içine girmeden kullanmalarıdır. Dileyen herkesi Çarşamba günleri
zamanlardan gelen bu tecrübenin bize doğruyu gösterdiği söylenir.          18.30’daki haftalık olağan toplantılarımızda görmekten, herkesin
Bu düşünceye kısmen katılmak gerekse de bazı atasözlerinin yine            eleştirilerini veya merak ettiklerini bizimle paylaşmasından mutluluk
insanoğlunun ortak duygularından biri olan korkaklığı savunmaktan          duyarız.
öteye gitmediğine inanmaktayım. “Merak insanı mezara sokar” veya
“Merak kediyi öldürür” bu korkaklığın ilk akla gelen örneklerindendir.     Umarım yeni yıl öğrenmenin en keyifli haliyle hepimize başarı ve
                                                                           mutluluk getirir. Üç yaşındaki bir çocuğun “neden, neden, neden?”
Alastair Reid, yukarıda bir kısmına yer verdiğim “Curiosity” (Merak)       diye ardı ardına sorarken taşıdığı heyecanı ömür boyu taşımamız
adlı şiirinde, merakın kediyi öldürmediğini tam tersine hayatına anlam     dileğiyle...
kazandırdığını çok güzel bir sembolleştirmeyle anlatır. Kuşkulanma-
nın, sorgulamanın, hayal etmenin aydınlığa kavuşmanın önkoşulu             Veysel Onur Kaynar
olduğunu en başta biz üniversite öğrencileri fark etmek zorundayız.        Öğrenci Konseyi Başkanı


                                                                                                                                                     3
Mars’ta yaşamın gelişimine uygun bir ortam
    olup olmadığına dair araştırmalar yürütecek
    Mars robotu Curiosity (Merak), 570 milyon
    kilometrelik yolunu tamamladı. Adı üstünde bir
    teknoloji harikası yaratan insanlığın “Merak”ı,
    belki de yaşama dair yepyeni ufuklar açacak.
    Merak kediyi öldürür deseler de; insanlığın
    bugün geldiği noktaya ulaşabilmesinin, geçmişe
    ve geleceğe ışık tutabilmesinin itici gücü bu
    olgunun tam da kendisi.




4
Merak ediyoruz ve soruyoruz...
   Neyi, neden merak ederiz?

  Yeni nesil neleri merak ediyor?

  İnsanların sosyalleşme pratiklerinden
  biri olan dedikodu, gizli olanı
  merak etmekle başlamaz mı?

  Gündelik hayatın fonksiyonel
  araçları merakımızı gidermemizde
  bize yardımcı mı yoksa merak
  etmekle başlayan araştırma
  sürecinin önünde bir engel mi?




                                          5
Hayatın içinden meraka dair
    Gündelik yaşama, eğitime ve bilime
    yani hayata dair merakımıza odaklanan,
    deneysel ve deneyselliği ölçüsünde
    renkli geçen bir sohbet için Koç
    Üniversitesi Kampüsü’nde, Kule’nin
    yedinci katında buluştuk…


    Neyi neden merak ettiğimiz üzerine düşünüp,
    kendi kendimize yeniden bir sorgulama süreci
    içine girerken, bireysel düşüncelerin karması
    nasıl olurdu acaba? Bir tartışma ortamında merak
    etmek üzerine kim ne söyleyebilirdi? Farklı
    bilimsel bakış açıları, hatta sosyal bilimler ve fen
    bilimleri buluşsa merak üzerine yürütülecek bir
    tartışmada nasıl bir mozaik çıkardı ortaya? Tüm
    bu cevapları aradığımız deneysel bir sohbet için
    Koç Üniversitesi Kampüsü’nde Kule’nin yedinci
    katında buluştuk ve Kule için hazırlayacağımız
    yazıya bol bol düşünce kattık… Fizik bölümün-
    den Özgür Müstecaplıoğlu, Tıp Fakültesi’nden
    Tuğba Bağcı Önder, Hukuk’tan Murat Önok,
    Makine Mühendisliği’nden Çağatay Başdoğan,
    Felsefe’den Çiğdem Yazıcı ve Koç Üniversitesi
    İletişim Bölümü’nden Ahu Parlar merakın kendi
    hayatlarında ve akademik ilerleme sürecinde
    oynadığı roller, Türkiye’deki eğitim sisteminin ve
    özelde Koç Üniversitesi’ndeki eğitim yaklaşım-
    larının merak kavramına bakış açısı, gençlerin
    merakları ve daha fazlasını tartışmaya açtılar…



6
Her şeyin başı merak                              vurgu yapıyor. Tuğba Bağcı Önder bu
Belki de adettendir dedik, bilimsel ilerleme      noktada merakın öğretilebilirliğine dikkat
ve merak ilişkisine odaklanırken söze felse-      çekerek, “Hayvanlar üzerinde yapılan deney-
feden başlamak istedik. “Kanonik anlamda          lere göre, öğrenme bir ödül mekanizması
felsefenin temellerini atan filozofların Sokra-   sonucunda oluyor” diyor ve insanlar açısından
tes ve Aristotales gibi düşünürler olduğunu       da merakın bir ödülü olduğunu düşünüyor.
kabul edersek” diye söze başlayan Çiğdem          Ahu Parlar da bu konudaki düşüncelerini
Yazıcı “Acaba kimlerdi felsefi bilgiye temel      aktarırken merak kavramına ilişkin tutuma
olan ilk isimler?” sorusunu aklımızda canlan-     dikkat çekerek şunları söylüyor: “İnsanın
dırarak “Felsefe merakla başlar” sözünden         merak ettiği ilk şey nedir diye düşündüğü-
açtı konuyu... “Evet, felsefe merak ve sor-       müzde metaforik olarak Adem ve Havva’nın
gulamayla başlar... Gündelik hayatta kabul        elmayı merak ettiğini görüyoruz. Bu anlam-
ettiğimiz, ezbere bir rutin vardır. Bu merakı     da merak cezalandırılan bir duygu olarak
körüklemez. Merak bir şeylerin yolunda            tanımlanıyor. Galileo da dünya yuvarlaktır
                                                                                                    Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Yazıcı
gitmediği anda başlar. Onları düzeltmek           dediğinde desteklenmemişti. Ama tüm               Felsefe Bölümü
istediğimizde ortaya çıkar” diyor Yazıcı.         baskılara rağmen insanlık merak etmekten
                                                  vazgeçmedi…”
Çağatay Başdoğan neden merak ettiği-
miz üzerine düşünürken; bunun bir döngü           Merakımızın peşinden gitsek mi
sayesinde var olduğuna inanıyor. “Bir kazanç      gitmesek mi?
olmalı. Bu merakı tetikler. İnsanlar açısından    İlk tespitler konuyu, merakımızın herhangi
duygusal, finansal, kısa ya da uzun dönemli       bir kazanç elde edebilecek kadar uzun süreli
kazançlar olabilir. Örneğin Merak robotu-         olup olmadığı tartışmasına doğru yönlen-
nun Mars’ta gezinmesi uzun dönemli bir            dirirken Özgür Müstecaplıoğlu güncel
kazanç. Şimdi bu misyonu gerçekleştiren-          koşulların merak süreci üzerindeki etkilerine
ler, onun gezdiği dağlara, tepelere isim          değiniyor. Bilgiye ulaşmanın bu denli kolay
veriyor. Bu 16. ve 17. yüzyılda gemilerle         olduğu bir düzen içinde merak duygusun-
dünyayı gezen kaşiflerin yeni keşfettikleri       dan keyif alacak zamanın kaçırıldığına dikkat
boğazlara, limanlara isim vermesine ve            çekiyor ve ekliyor: “Bugün bilgiyi merak et-
daha sonra bu yolculukları finansal olarak        mek ve ona ulaşmak arasında geçen süre bir
destekleyen ülkelerin o bölgeleri kolonisi        polisiye romana başlamak ve son sayfasını       Kim ne dedi?
haline getirmesine ve ticaret yolları açması-     hemen okumak gibi…”
na benziyor. Sanırım döngü durursa merak                                                          “Kendi başına bir düşünceyi
olmayabilir” diyor.                               Çağatay Başdoğan merak ve kazanç dön-           sahiplenmek bizi zorluyor. Politik
                                                  güsünde uzun dönemli kazançların önemini        kültürümüzde de bu çok yaygın. Bu
Okuduğu kaynaklarda merakın bir içgüdü            vurgulamamız gerektiğini düşünüyor. Genel-      nedenle özne olamıyoruz.”
değil ama içsel bir duygu olarak tarif edildi-    de, kısa vadeli kazançlar peşinde olduğu-
ğini anlatan Murat Önok ise merakın niteliğine    muza dikkat çekiyor ve ekliyor: “Merak edip                                     Çiğdem Yazıcı



                                                                                                                                                  7
uzun dönemli kazançlar hedefleyince hata          verdiği örneklerle süreçlerin önemini vurgu-
                                       yapma olasılığı artar. İnsan hatalarından öğ-     luyor ve “Özellikle biyolojik bilimlerde yap-
                                       renir ve ancak böyle gelişir. Yapılan hataların   tığınız deneylerin %95’inden negatif sonuç
                                       insanın içinde negatif bir duyguya ya da          alırsınız. Ben bir şekilde tedaviye de yararı
                                       ona uygulanacak bir cezaya dönüşmemesi            olabilecek bilgiler peşindeyim ama biyolojik
                                       lazım.”                                           bilimlerde birçok insan sadece öğrenmek
                                                                                         için araştırır. Bu nedenle ‘proses’in kendisin-
                                       Çiğdem Yazıcı bu noktada söze giriyor: “Bir       den zevk almak en önemlisidir” diyor.
                                       sanatçının eserine yatırımı ya da bir adanın
                                       keşfi bambaşka kazançlar. Ama merak               Yeterince meraklı mıyız?
                                       etmeyle başlayan derinleşme sürecinin             “Merak bir duygu olabilir; ama daha fazla
                                       sonunda olacak şeyleri hatırlatmak merakı         merak edebilmek için belli bir kültür ve bilgi
                                       canlı tutmaya her zaman yetmiyor. Merak           altyapısının geliştirilmesi gerekir. Farklı bilgi
                                       duygusunu canlı tutabilmek için, sonunda          türleri arasında belli bir bağlantı kurabil-
       Yrd. Doç. Dr. Murat Önok        kazanacağınız şeyden daha çok, yaptığınız         meniz gerekir ki, daha ötesini görmeye
       Hukuk Bölümü                    pratikten keyif almanız önemli” diyor.            çalışın” diyen Murat Önok eğitim sistemi ve
                                                                                         sosyo-kültürel yapının merak kavramını nasıl
                                       Bu konuda Özgür Müstecaplıoğlu’nun                şekillendirdiğine dair bir tartışma açıyor.
                                       örneği de şu: “Keşifler çağında gemileri
                                       krallar gönderiyordu ve onlar elde edeceği        Eğitimini kısmen yurtdışında sürdüren Önok
                                       ganimetle ilgileniyordu. Ama o geminin            Avrupa’daki eğitim sisteminde çok detaylı
                                       içindekiler sürecin kendisiyle de ilgiliydi.”     bilgilerden ziyade öğrencilere yorumlama
                                                                                         üzerine kurulu bir bakış açısının kazandırıl-
                                       Tuğba Bağcı Önder de kendi alanında               maya çalışıldığına değiniyor. “Örneğin tarih




    Kim ne dedi?

    “Başkalarının özel hayatı
    ya da bir futbol maçının
    ardından soyunma odasında
    neler olduğu en çok merak
    edilen şey.”
                          Murat Önok



8
Kim ne dedi?


                                                             “Biz neden merak ettiğimizi merak edebiliyoruz…”

                                                                                                   Çağatay Başdoğan




     Doç. Dr. Çağatay Başdoğan
     Makine Mühendisliği Bölümü




ve coğrafyada olaylar hakkında neden sonuç               olduğunu anlatıyor. “Zaten bildiğiniz bir şeyi
ilişkisi kurmaya yönlendirilirdik. ‘Savaşı diğer taraf   tekrar sorgulayarak nasıl öğrenirsiniz? İşte size
kazanmış olsaydı bugün için ne değişirdi?’ diye          bunu irdeleme şansı tanınıyor” diyor.
sorarlardı. Ama Osmanlı Tarihi ve Kültürü der-
sinde, padişahın başlığının yüzde kaçının hangi          Murat Önok daha önce öğretim görevlisi
üründen imal edildiğini sorduğunuz bir sistemde          olduğu üniversitede karşılaştığı bir olayı           Yrd. Doç. Dr. Tuğba Bağcı Önder
merak etmek zordur” diyor.                                                                                    Tıp Fakültesi
                                                         anlatırken Türkiye’deki yaygın gerçekliğe
                                                         dikkat çekiyor: “Gerçekten bilgili bir öğren-
Özgür Müstecaplıoğlu eğitim sistemindeki                 cim vardı, ama soru sormaktan çok çekinirdi.
yapının kişiyi nasıl şekillendirdiğini şöyle             Onunla birkaç kez konuştum korkmaması
anlatıyor: “Biz gençler üniversiteye geldikten           gerektiği üzerine. Sonunda bir gün ‘Sizin için
sonra merak duygusunu yeniden canlandır-                 bunu söylemek kolay; ama ben ilkokulda ne           Kim ne dedi?
maya çalışıyoruz. Ama sınav sistemi, cevap-              zaman söz alıp soru sorsam dayak yerdim’
ları herkesin önüne sererken, geriye merak               dedi. Bu da Türkiye’nin bir hakikati, merak
                                                                                                             “Japonlar bir konuya yaklaşırken,
edecek bir şey kalmıyor. En hızlı sürede                 bizim toplumumuzda cezalandırılan bir
                                                                                                             ‘Başkası bunu yaptıysa ben
cevap vermenin ölüm kalım meselesi olduğu                duygu…” Ahu Parlar da kendi öğrenim ya-
                                                                                                             de yapabilirim. Eğer başka
bir düzende insanları tekrar soru sormaya                şamından verdiği örneklerle merakın destek-
                                                                                                             kimse yapmadıysa bunu ben
alıştırmak kolay değil.”                                 lenen bir kavram olmadığına dikkat çekiyor:
                                                         “Ben ortaokulda din dersinden kalmıştım.            yapacağım’ derken Türkler,

Doktora ve doktora sonrası eğitimine Ame-                Bunun tek sebebi, ‘Neden kadın peygamber            ‘Başkası bunu yaptıysa ben neden

rika da devam eden Tuğba Bağcı Önder de                  yok?’ diye sormuş olmamdı.”                         yapayım? Başkası yapmadıysa

oradaki insanların gerçekten meraklı olduğuna                                                                ben nasıl yapayım ki?’ dermiş...”
dikkat çekiyor. Çünkü eğitim yapısında verilen           Çağatay Başdoğan da eğitim sistemimizin
                                                                                                                                     Tuğba Bağcı Önder
ödevlerin tamamen merakı beslemek üzere                  sorgulamayı ve merakı tetiklemek yerine bil-


                                                                                                                                                     9
giyi verildiği gibi kabul etmek üzerine kurulu     mızı yönlendiren? Çiğdem Yazıcı bu konuda
                                        olduğuna değiniyor. Hem eğitim sisteminde          şunları söylüyor: “Merak bir bireysellik gerek-
                                        hem de kültürel yapıda var olan bastırılmış-       tirir. Biz de bunun önü açılmıyor. Başkalarının
                                        lık ve otoritenin kendini tanıma yeteneğini        hayatını merak ediyoruz. İlişkilerimizde bile
                                        körelttiğini vurguluyor. Başdoğan’a göre           başkalarının üzerine konuşarak bir bağ,
                                        nelerden zevk aldığını bilmemek bile bunun         yakınlık kuruyoruz. Birbirini dinlemek ve
                                        bir sonucu.                                        anlamak üzerine yoğunlaşmıyoruz. Ne var ki,
                                                                                           kendimizi araştırmaya açık olmalıyız. Kendi-
                                        Çiğdem Yazıcı da bu konuya öğrencilerinde          mizi bildiğimiz bir şey gibi düşünürüz. Ama
                                        rastladığı bir tutumla örnek veriyor: “Onlara      aslında böyle midir?”
                                        en çok neyi seversiniz diye sorduğumda
                                        bunu cevaplamaktan kaçındıklarını gö-              Murat Önok’un bu konu hakkında söy-
                                        rüyorum. Bir makalede, bir paragrafın ne           ledikleri hukukla ilişkili güncel örnekler
                                        anlattığını sormanız onlar için daha kolay         de içeriyor. Onun sorusu şu: “Merakın her
        Doç. Dr. Özgür Müstecaplıoğlu   cevaplanabilecek bir şey.”                         türlüsü yararlı mıdır? ‘Morbid curiosity’ kav-
        Fizik Bölümü
                                                                                           ramını nereye koyabiliriz?” Daha geri kalmış
                                        Murat Önok ise bu tutumun yapısal fonksi-          toplumlarda başkalarının özel hayatlarının
                                        yonlarla şekillendirilen bir yönüne değiniyor.     en ilgi çekici konu olduğuna değinen Önok:
                                        “Aslında 12 Eylül’ün ardından eğitim sistemi       “Genelleme olacak ama, başkalarının özel
                                        aracılığıyla yaratılmış bir durumla karşı karşı-   hayatı ya da bir futbol maçının ardından
                                        yayız. İktidarın hükmetme yetkisi hatta tüm        soyunma odasında neler olduğu en çok
                                        ikili ilişkilerdeki iktidar biçimi sorgulamayı     merak edilen şey” diyor ve ekliyor: “Yargıtay
                                        reddediyor. Evet, iktidar merak ve sorgu-          bir kararında buna ‘marazi (hastalıklı) merak
                                        lanmayı sevmez, belki de hataları ortaya           duyguları’ demiş. Demokratik bir toplumda
                                        çıkacak diye... İktidar için insanların kendini    bazı şeyleri bilmeye hakkınız var; ama başka-
                                        keşfetmesi büyük bir sorundur, tehlikedir.         larının özel yaşamına, hele gizli alanına giren
                                        Çünkü kendini keşfetmek başka bir yola             konularda böyle bir hakkınız yok. Mahrem
                                        gitmenin başlangıcıdır. Oysa insan kendini         alanı öğrenmeye çalışmak merakı olumlu bir
                                        keşfetmeden, başkalarını merak ederek bir          duygu olmaktan çıkarıyor.”
                                        kısırdöngüye kapılıp giderse iktidarın istedi-
                                        ği gibi şekillenip yönlendirilebilir.”             Bir rol modeliniz var mı?
     Kim ne dedi?                                                                          Merak ve ilerleme, geleceğe adım atarken
                                        Merak etmek, ama neyi?                             derinleşme…Hayatımızda bunları besleyen
                                        Kuşkusuz ki merak eden ve merakının peşin-         şeyler olmalı mutlaka. Çevresel koşullarımız,
     “Yönetenlerin yönetilenlerden                                                         yönlendirilme biçimimiz ve belki de rol
                                        den giderken yılmayan birçok insan var. Yani
     daha meraklı olması iyi bir                                                           modellerimiz... Çağatay Başdoğan “Kızıma,
                                        merak bazen çevresel koşullar tarafından
     şey değil.”                        teşvik edildiğinden bazen de çevresel koşul-       kadın rol modeller göstermekte zorlanıyo-
                                        ların yarattığı baskıya rağmen içimizde. Peki,     rum. Bizi kendi toplumumuzdan örneklerin
               Özgür Müstecaplıoğlu
                                        bizi merak etmeye iten nedir? Nedir merakı-        beslemesi gerekiyor” derken Murat Önok,


10
“Acaba birisini örnek alma irademiz var          korkulan şeylerden biridir. Çünkü sorumluluk              Akademik yapıdaki
mı?” diye soruyor ve birine öykünüp, onun        da bizdedir. Başkasının bizim adımıza karar
                                                                                                     profesyonelleşmenin yol
yolundan gidebilmek için hayatınıza dair         vermesi daha kolay. Savunduğumuz düşün-
kafanızda belli bir yolu ana hatlarıyla çizmiş   celeri referans vermek başka bir şey ama
                                                                                                   açtığı bürokrasi, araştırma
olmanız gerekir; ama çoğu kişinin bir A planı    düşündüğüne destek arama, başkalarının da             konularına yön veriyor.
bile yok” diyor.                                 onu düşünmesinden güç alma cemaat top-           Dolayısıyla bilimsel alanda
                                                 lumlarında yaygın bir şey. Kendi başına bir      da meraklarımızın peşinden
Çiğdem Yazıcı gözlemlerine dayanarak             düşünceyi sahiplenmek bizi zorluyor. Politik
                                                                                                          gitmek gün geçtikçe
başkalarını takip etmenin daha çok ilham         kültürümüzde de bu çok yaygın. Bu nedenle
almaktan değil; yapılanı aynen taklit etme       özne olamıyoruz.”                                                  zorlaşıyor.
yönünde olduğuna değiniyor. Özgür
Müstecaplıoğlu da Türkiye’deki eğitim            Çağatay Başdoğan ise “Kendini iyi tanıyan
sisteminin Türk bilim adamlarını anlatırken      insan seçimlerini de kendi arzularına göre
bile çok kuru bilgiler verildiğini vurgulu-      yapar ve bireyselleşebilir” diyor ve devam
yor. “Örneğin o bilim insanının keşfettiği       ediyor: “Bir gruba aidiyet hissederek de ken-
şeyi o tarihte bulmak zordur; ama serüven        di tercihleriniz olabilir. Ama bu bazen yadır-
anlatılmıyor” diyor.                             ganıyor, sanırım açık bir toplum olmadığımız
                                                 için…” Özgür Müstecaplıoğlu bu konuda
Bireyselleşebilenlerden misiniz?                 ailelerin, bir ebeveyn olarak kendisinin de
Bireyselleşemeyen bir toplumda merakın           eleştirilebileceğini düşünüyor. “Çocukla-
yeri ne olabilir? Biz Türk toplumu olarak        rımız söz konusu olduğunda onlara birey
yeterince meraklı mıyız? Merak ve sorgulama      olma şansı vermiyoruz” diyor.
kol kola gitmeli. Peki, sorgulama onaylanan
bir şey mi? Murat Önok, bu konuda şunları        Merak eskisi kadar değerli mi?
söylüyor: “Sorgulama, otoriteye başkaldırı       Merak duygumuz ve onun bizi götürdüğü
olarak algılanıyor. Sorgulamanın bera-           yerler dünyadaki değişim süreçlerinden
berinde getirdiği eleştiri, başlı başına         bağımsız değil. Peki, bilim politikalarındaki
olumsuz karşılanıyor. Bir cümleye bile           değişim merak duygusunun yerini nasıl
‘Yanlış anlama, eleştirmek gibi olmasın          etkiliyor? Ahu Parlar, sorduğu şu soruyla
ama…’ diye başlıyoruz. Toplumsal cinsiyet        tartışmayı açıyor: “Stephan Hawking, bir
ve rollerimiz çok net belirlenmiş. Babanın,      makalesinde felsefe eskisi kadar soru sorma-
kocanın, ağanın otoritesi sorgulanmaz…           dığı için artık fizik de büyük gelişmeler kat
Bu otoriteye bağlı olan kesim de azımsana-       edemiyor demiş. Siz ne düşünüyorsunuz?”
maz. Bu yapı içinde neyi sorgulayabilirsin,      Çiğdem Yazıcı bu noktada akademik yapı-
nasıl bireyselleşebilirsin?”                     daki profesyonelleşmenin yol açtığı bürok-
                                                 rasiden bahsediyor. “Sosyal bilimlerdeki,
Çiğdem Yazıcı da insanı özne yapan şeyin         felsefedeki profesyonelleşme araştırmak
karar verme ve yetkinlik olduğuna değinerek      istediğiniz şeyi yönlendiriyor. Felsefenin
bunların olgunlaşmanın göstergesi olduğu-        bile temel meselelerde soru sormasının
nu vurguluyor ve ekliyor: “Fakat bu en çok       zorlaşması bundan dolayı” diyor.


                                                                                                                             11
Özgür Müstecaplıoğlu da, “Artık
     bilimde merak eskisi gibi önemli
     değil ve merakı canlı tutmak zorlaştı”
     diyor. Üretkenlik, motivasyon ve
     finansal destek gibi unsurların bilim
     insanlarını eskisinden daha farklı
     yönlendirdiğini belirtiyor. “Artık bir
     problem seçerken kendi merakım-
     dan çok toplumun merak etmek
     zorunda bırakıldığı problemleri
     araştırmak zorunda kalıyorum” diyen
     Müstecaplıoğlu’nun ardından Tuğba
     Bağcı Önder, Amerika’da bile temel
     bilim konularındaki araştırmalara
     ayrılan fonların oldukça düştüğü-
     nü vurguluyor. “Merakı bu kadar
     besleyen bir ülkede bile böyle…
     Profesörlerim beni, ‘İstediğin soruyu
     araştırmak eskiden daha kolaydı ama
     sen bu kadar özgür olamayacaksın’
     diye uyarmıştı” diyor.


     Özgür Müstecaplıoğlu ise
     Amerika’da hala temel bilim yapmak
     isteyen birinin kendine bir enstitü
     bulabileceğine değinirken dünyada
     temel bilim enstitüsü olmayan üç
     ülkeden birinin Türkiye olduğu ger-
     çeğini hatırlatıyor.




         İçinizdeki merak duygusu sizi nereye sürükledi?

         Çiğdem Yazıcı:                               Özgür Müstecaplıoğlu:                Tuğba Bağcı Önder:
          “Edebiyat ve arkadaş... Sorgulayıcı merak   “Ben derslerimin dışında hep başka   “Ben lisede sınav sistemine kendini
         bende ortaokulun sonuna doğru etkili         ilgi alanlarına yöneldim. Notlarım   odaklamış, stresli bir öğrenciydim. Çağın
         olmaya başladı. Lisedeyse okulu kırarak      belki çok yüksek değildi ama bu      mesleği olduğu için genetik istiyordum.
         Fethi Paşa Korusu’nda arkadaşlarımla         başarıyı getirdi. Hayatımın sınava   Çok irdelememiştim ama çok meraklı
         kendimizce bir ölü ozanlar derneği           endeksli olmaması bir şanstı.”       öğrencilerle çok güzel bir eğitim aldım.
         kurmuştuk… Varoluşçuluktan etkilenerek                                            Yani merakın nasıl geliştirilebileceğini
         felsefeye adım attım. Üniversite de zaten                                         üniversitede öğrendim. Bu nedenle aynı şeyi
         felsefeye olan merakımı pekiştirdi.”                                              öğrencilere vermeye çalışıyorum.”




12
Öğrencilerinizin merak duygularını
                                                                                  tetiklemek için neler yapıyorsunuz?

                                                                                  Çağatay Başdoğan: “Lisans eğitiminde belli bilgileri müfre-
                                                                                  dat dahilinde belli bir periyotta aktarmak zorundayız. Ama merak
                                                                                  duygusunu artırmak için öğrencilerin öğretileni sorgulamasına,
                                                                                  test edebilmesine ve hatta hata yapabilmesine şans verecek bir
                                                                                  mekanizma kurmalıyız. Şu anda verdiğiniz projeleri, sınavları,
                                                                                  ders anlatış şeklinizi buna göre düzenlemeye çalışınca öğrenciler-
                                                                                  den tepki alabiliyorsunuz; çünkü böyle bir modele alışık değiller.
                                                                                  ‘Proje bazlı’ eğitim tarzına geçiş yapmak, hata yapmaya, hatayı
                                                                                  görmeye ve test etmeye açık olmamıza olanak vereceğinden bize
                                                                                  kazanç sağlayabilir… Bunu lisansüstü derslerde başarabiliyorum.
                                                                                  Bir proje verip ucunu açık bıraktığınızda meraklı öğrencilerin bir
                                                                                  adım daha fazla attığını görebiliyorsunuz.”


                                                                                  Özgür Müstecaplıoğlu: “İlk sınıflarda verilen temel bilgilerin
                                                                                  ardından fizik bölümünde sınıf mevcudu giderek düşüyor. Biz
                                                                                  bölümde bu gibi mevcudu düşük derslerde öğrencilere sınav ha-
                                                                                  zırlatabiliyoruz. Herkes bir soru sorarak ortak bir sınav oluşturuyor.
                                                                                  Ayrıca sordukları sözlü sorulardan da ders içinde puan alıyorlar.
                                                                                  Böyle bir ödül mekanizması da var. Çift anadal programlarındaki
                                                                                  uygulamalarımızla da bilim insanı olmaya doğru geçiş sürecini
                                                                                  hazırlamaya çalışıyoruz.”


                                                                                  Murat Önok: “Eğitim açısından öğrencilerin merakını
                                                                                  cezbedebilmek sosyal bilimler için daha kolay görünüyor. Çünkü
                                                                                  gündelik hayatla iç içe bilgiler aktarıyorsunuz. Merakı uyandırmak
                                                                                  için bilgiden ziyade neden sonuç ilişkisine odaklanabiliyorsu-
                                                                                  nuz. Verilen bilginin haberlerdeki olaylarda, Türkiye’nin siyasal
                                                                                  konjonktüründe bir yeri var. Öğrencilerime hep şunu söylüyorum:
                                                                                  Kanunları ezberlemekle hukuk eğitiminde iş bitse, her kanun de-
                                                                                  ğişiminde diplomanızı fesih etmek gerekirdi. Öğrenciler hukukun
                                                                                  ezber olduğuna inanarak geliyor. Başta bunları anlatarak o inancı
                                                                                  kırmak gerekiyor.”


Ahu Parlar:                                                                       Çiğdem Yazıcı: “Klasik felsefe tarihi müfredatını zorlayarak
“Ben uzun yıllar gazetecilik yaptım ve şimdi düşündüğümde soru sormayı çok        kim ne demiş diye sorarsanız hiç şansınız yok ve olmamalı da…
sevdiğim için buna yöneldiğimi anlıyorum. Bunun kaynağı ise babamdı. Ben          Bilginin kesinliği var mıdır yoksa tartışılabilir mi? Bunu Descartes
kimim, amacım ne gibi soruları çok küçük yaşta sormamın sebebi buydu. Bunun       okutarak yapabilirsiniz ama hayatınızla bağ kurarak yapmak,
acısını da çektim, çünkü eğitim sistemi bunu pek kabul etmiyor. Amerika’da        gündelik hayatla eşleştirmek daha önemlidir. Annem beni seviyor
okumaya başladığımda sayısal derslerim çok iyiydi, ama belli bir düşünce          ya da iki kere iki dörttür gibi ön kabulleri tartışmaya açan deneysel
sistemine göre hareket etmem gereken konularda çuvallıyordum, soru sormak         yazı ödevleri veriyorum. Genel anlamda alıştığımız şey, konuyu
bir azaptı. Yüksek lisans ise gerçekten bilinçli ve yapısı olan sorular sormaya   çalışmak ve kişiyi öğrenmektir. Otorite yazan kişidir; yani siz pasif
başlamamda dönüm noktası oldu.”                                                   okuyucu olursunuz. Bu nedenle okunan makaleden önce bu
                                                                                  tarz deneysel şeyler yaptırmak konunun ağırlığı altında ezilmeyi
                                                                                  engelliyor; kişi bakış açısını tartarak okuyabiliyor.”




                                                                                                                                                           13
Yaşamın kaynağı
      ne su ne toprak
      Sadece merak, o temel güdü…


      Yrd. Doç. Dr. Nazmi Ağıl   İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi




     Kutsal kitaplara kulak verirsek, Adem ve Havva’nın
     yasak meyvenin tadını merak etmeleriyle başladı yer-
     yüzünde bildiğimiz anlamda hayat, kadın doğurmaya,
     adam toprağı işleyip yiyecek elde etmeye. Oysa ne
     güzel ekmek elden su gölden mutlu mesut yaşıyorlar-
     dı Cennet Bahçesinde, onca meyve ellerinin altınday-
     ken bir elmanın tadından mahrum yaşasalar ne çıka-
     caktı sanki? Ama insan tabiatının olmazsa olmazı bu
     dürtü. Çünkü bir anlayışa göre, insan tamamlanmamış
     bir proje ve insanın binlerce yıllık serüveni kendini
     tamamlamak yolunda bir arayışın öyküsü, süreçte en
     büyük harekete geçirici güç ise merak.


     Ama o ilk huzurun kaybedilişi derin bir travma ya-
     ratmış olmalı insanda ki ta eskilerden beri tehlikeli gö-
     rülmüş bilginin verili sınırları dışına çıkma isteği. Babil
     Kulesi hikayesini bilirsiniz. İnsanlar Tanrının gizlerine
     ulaşmak için ucu bulutların arasında bir kule inşa
     etmeye başlar fakat buna kızan Tanrı onların
     dillerini farklılaştırır ve bir anda kimse kim-
     senin dediğini anlayamaz olur. Böyle
     olunca da bir türlü tamamlanamaz
     inşaat, sonunda çöker. Benzer


14
Edebiyatta, sanatta, sinemada bilgiyi ararken yoldan çıkmış,
                 kibrin ve bilginin verdiği gücün etkisiyle ruhları kirlenmiş
               ve daha fazlası için Şeytanla anlaşıp, sonsuzca lanetlenmiş
                                          bilim adamı tipine sıkça rastlarız.



bir örnek de Dr. Faustus’un hikayesidir. Or-      karısının sabrı ve uysallığının sınırlarını
taçağ Avrupa’sında anlatılagelen hikayeye         merak eden bir beyden söz eder. Bu bey
göre bu isimde bir bilim adamı sonsuz bilgi       yoksul bir kızla evlenirken ondan tüm
karşılığında ruhunu Şeytana satar. Pek çok        emirlerine kayıtsız şartsız uyacağı sözü-
farklı versiyonları olan bu kıssanın en güzel     nü alır. Sonraki yıllarda bir kızı olur, onu
anlatıldığı eserlerden biri Shakespeare’le        öldürteceğini söyleyip kadının kucağından
çağdaş Christopher Marlowe’un oyunudur.           alarak gizli bir yere yollar. Ardından doğan
Sonunda Faustus bu merakı yüzünden                oğluna da aynı şey yapar. Zavallı anne iki
cehenneme gider. Oysa yüzyıllar sonra             büyük acıya da sabırla katlanır fakat kocası-
hikayeyi yeniden ele alan Goethe, Faust           nın merakı bir türlü tatmin olmaz. Bakalım
karakterini bu doymak bilmez bilgi arayışı        bir teste daha dayanabilecek midir karısı?
nedeniyle bağışlanmaya değer görür. Ama           Yeniden evlenmek istediğini belirtip, o sıra
ondan sonra da edebiyatta, sanatta, sine-         on beş yaşına giren kızını gelin adayı olarak
mada bilgiyi ararken yoldan çıkmış, kibrin        getirtir, karısına da gerdek odasını hazırla-
ve bilginin verdiği gücün etkisiyle ruhları       ma görevi verir. Düğün gecesi eğlencede
kirlenmiş ve daha fazlası için Şeytanla           kızını tanıyan kadın buna dayanamaz, bey
anlaşıp, sonsuzca lanetlenmiş bilim adamı         her şeyin bir oyun olduğunu söylese de
tipine sıkça rastlarız. Bu yapıtlardan belki      oracıkta ölür. Chaucer bir başka hikayede
de en bilinenleri Frankenstein ile Dr. Jekyl ve   yine merak konusunda uyarıda buluna-
Mr. Hyde’dır. Biri Tanrılığa soyunup yoktan       rak bir kahramanını şöyle konuşturur: “İki
bir insan var eden, diğeri kendi kişiliğini       şeyi merakta insan fazla ileri/ Gitmemeli:
parçalayıp ikinci bir kişilik –yani yine ayrı     Bir Tanrı’nın, bir de karısının gizleri./ Belki
bir insan - oluşturmayı başaran bir başka         Tanrı’nın işlerine dilediğince/Sokabilirsin
doktorun trajedisini anlatır. Yine bir Ortaçağ    burnunu ama diğerini pek kurcalama
hikayesinde İngiliz ozan Geoffrey Chaucer         bence.”


                                                                                                    15
Bizim de kültürümüzde de fazla meraklı olmanın zararları konusunda deyişler, uya-
                                                  rılar yer alır, masallarımızda kırkıncı odanın içinde ne olduğunu öğrenme isteğinin
                                                  tehlikeli sonuçları anlatılır. Ama unutmayalım, biz bir üniversiteyiz ve işimiz merak
                                                  etmek, Alfred Lord Tennyson’ın “Ulysses” adlı şiirinde dediği gibi “bilgiyi batan
                                                  bir yıldız gibi insan düşüncesinin en uzak ufkuna kadar kovalamak… / savaşmak,
                                                  aramak ve asla yılmamak.”


                                                  Son olarak “Merakınız hiç sönmesin!” diyor, sizleri İskoçya doğumlu bir ozanın
      Yrd. Doç. Dr. Nazmi Ağıl
                                                  benzer duyguları anlatan dilimize sizin için çevirdiğim dizeleriyle selamlıyorum.




     MERAK
     Öldürmüş olabilir kediyi; daha büyük olasılıkla                 Meraklı olanlar…
     kedi şanssızdı, o kadar, ya da merak                            hayatta kalırlarsa, inanın,
     ediyordu ölümün nasıl bir şey olduğunu; tahminen,               yalnızca onların anlatmaya değer
     patilerini yalamaya devam veya                                  bir şeyleri var.
     batınlarla yavruya babalık etmek için
     bir nedeni kalmamıştı zaten.                                    Kedinin çok karılı, şehvet düşkünü, sorumsuz,
                                                                     tutarsız olduğundan, çocuklarını terk ettiğinden ve dokuz
     Ne yandan bakarsan bak,                                         canlılığına dair masallarla akşam yemeklerinde
     yeterince tehlikeli bir şey meraklı olmak:                      soğuk rüzgarlar estirdiğinden söz ediyor köpekler.
     Hep söylenene inanmamak, görünüşe aldanmamak,                   İyi ya işte, bırakın dokuz canlı ve çelişkili,
     sivri sorular sormak, hayalleri berbat etmek,                   değişmeye yeterince meraklı olsun ve her keresinde
     evi terk etmek, fareleri koklamak                               en az ilki kadar acı çekip
     ve sırtını dikleştirmek                                         ölerek ve tekrar tekrar ölerek
     pek sevimli kılmıyor onu                                        ödemeye hazır olsun kedi payını.
     sualsiz kavuk ve kuyruk                                         Gerçeği öğrenmek için güvenilir olan
     sallamanın rağbette olduğu                                      tek kaynak, sonuçta, bir kedinin dokuz canından geriye kalan.
     hoş kokulu sepetler, duruma uygun kadınlar
     ve nefis yemeklere alışkın
     köpek çevrelerinde.                                             Ve her cehennem dönüşü
                                                                     kedinin bize anlatacağı şu:
     Yine de, merakı yüzünden ölmez kedi,
     ölürse merak yoksunluğundan ölür.                               	         Ölmek yaşayanların işi,
     Tam aksine,                                                     	         Ölmek sevenlerin işi,
     tepenin öte yamacını                                            	         Ve ölü köpeklerden farksızdır
     ya da yaşamın pastoral bir şiir olduğu                          	         Yaşamak için ölmek gerektiğini
     o imkansız ülkeyi                                               	         Bilmeyen kişi.
     (gerçekte muhtemel bir cehennem olsa bile)
     görmek istemesi                                                 Alastair Reid
     öldürmez kimseyi-



16
Schrödinger’in kedisi
Schrödinger kuantum mekaniğinin temel kavramlarına yer verdiği düşünce deneyinde başrole
bir kediyi koyar. Bu sadece basit bir espri değil içten gelen doğa merakına yapılan vurgudur…

Prof. Dr. Tekin Dereli   Fizik Bölümü




Kediler kendine has huyları olan meraklı yaratıklar-
dır. Yıllar önce minik bir yavruyken gelip evimize
kapılanan ve kısa zamanda ailenin bir ferdi haline
gelen tekir kedimizin marifetlerini hala hatırlıyoruz.
Schrödinger’in kedisi oldu mu? Bir fikrim yok. Kuan-
tum fiziğinin en zor kavramlarından birini anlatmak
için verdiği örnekte başrolü bir kediye verirken ne
düşündüğünü de hiç bir yerde açıklamamış. Acaba
bu tercihinde şakadan öte bir şey var mıydı? Kesin
olan gerçekten akılda kalıcı ve uzun yıllardır ilginç-
liğini yitirmemiş bir örnekle kendini ifade edebilmiş
olduğudur.

Schrödinger’in düşünce deneyi şöyle: Kedimizi
kapalı bir kutuya koyalım. Hiçbir şekilde kutunun
içini görmeyeceğiz, tartmayacağız, dokunmayaca-
ğız. Kutunun dışında bulunan bir radyoaktif atom
eğer bozunursa, bir mekanik düzenek yardımıyla
kutunun içindeki zehirli maddeyi açığa çıkartarak
kediyi öldürecek. Eğer atom bozunmazsa bir şey
olmayacak, kedi diri kalacak. Tekil bir atomun bozu-
nup bozunmadığının olasılığı kuantum mekaniksel
durum vektörüyle belirlenir. Bu nedenle radyoaktif
atom bozunmuş durumu ile bozunmamış duru-
munun bir kuantum birleştirimindedir dersek bir
anlamı olur. Peki, kedi için ne diyebiliriz? Kutuyu açıp
bakmadan ölü mü yoksa diri mi bilemeyiz. O halde
soru şu: Kutu kapalıyken, tıpkı atomun olduğu gibi,
kedi ölü durumu ile diri durumunun bir kuantum
birleştirimindedir denebilir mi?


                                                                                                17
Schrödinger bu örnekte kuantum meka-            da yetişmiş çok yönlü bir entelektüeldi.
                                               niğinin temel kavramlarına yer vermekte-        Genelde Viyana entelektüellerinin olduğu
                                               dir. Radyoaktif atom mikroskopik ölçekte        gibi onun da sanatçı eğilimleri vardı.
                                               bir kuantum sistemidir. Kapalı kutudaki         1933’de öğretim üyesi olarak bulun-
                                               kedi ise makroskopik ölçekte bir sistem         duğu Berlin’i Nazilerden kaçarak terk
                                               olup mikroskopik sistemle etkileşimi (ze-       etti. Bir süre oradan oraya savrulduktan
                                               hiri açığa çıkaran mekanizma) bulunmak-         sonra 1936’da doğduğu ülkeye döne-
                                               tadır. Kapalı kutuyu açarak kediye bakan        rek Graz Üniversitesi’nde ders vermeye
                                               (makroskopik) gözlemci dolaylı bir kuan-        başladı. Ancak Mart 1938’de Avusturya
                                               tum ölçümü yapmaktadır. Sistemin kapak          Almanya’ya ilhak edilince burada da kala-
                                               açılmadan önceki durumuyla kapak                mayarak kendi otomobiliyle Alp Dağlarını
                                               açıldıktan sonraki durumunu karşılaştıra-       aşıp İtalya’ya ve oradan ailesiyle beraber
                                               lım. Kutu açıldıktan sonra kedi ya ölüdür       Oxford’a sığındı. Schrödinger 1940’da
                                               ya diridir. Bu ikisinden başka bir seçenek      İrlanda’nın matematikçi başbakanı Eamon
                                               olamaz. Peki, kutu kapalıyken kedi ne           de Valera tarafından kurulan Dublin
                      Prof. Dr. Tekin Dereli
                                               durumdaydı? Ölçmeden, yani kutuyu açıp          İleri Araştırmalar Enstitüsü’nün başına
                                               bakmadan kesin bir şey söyleyemeyiz.            geçmek üzere davet edildi. Bilim dünya-
                                                                                               sının kıyısında, ama 2. Dünya Savaşı’nın
                                               Birleştirici unsur: Merak                       uzağında, 1956’da emekli olup Viyana’ya
                                               Erwin Schrödinger (1887-1961) kuantum           geri dönene dek, yaşadığı İrlanda’da
                                               mekaniğini 1926’da bugün bildiğimiz             önemli çalışmalar yaptı. Dublin’deki ilk iki
                                               haliyle formüle etmiş çok ünlü bir teorik       yılını asistanlarıyla ileri düzeyde kuantum
                                               fizikçiydi. İlk yazıldığı tarihten sonra üze-   mekaniği dersleri yaparak geçirdi. Ondan
     Schrödinger denkleminin
                                               rinden neredeyse bir yüzyıl geçmiş bulu-        istenen resmi görevi ise her yıl kendi
     çözümüyle verilen dalga                   nan Schrödinger denkleminin çözümüyle           seçeceği konularda halka açık konferans-
     fonksiyonlarının fiziksel                 verilen dalga fonksiyonlarının fiziksel         lar vermesiydi. Çok ciddi hazırlanarak
     bakımdan nasıl yorumlanması               bakımdan nasıl yorumlanması gerektiğini         ilkini 1943’te sunduğu bu konferanslara
                                               bugün hala tartışmaktayız. Schrödinger          (“What is life?”) sık sık Eamon de Valera
     gerektiğini bugün hala
                                               19. yüzyıl sonu “fin de siecle” Viyanasın-      da geliyordu. Schrödinger’in hala basılan
     tartışmaktayız.

18
Viyanalı bir burjuva ailesinin çocuğu olarak
döneminin en iyi okullarında yetişen Schrödinger’i
sanata veya iş hayatına değil teorik fiziğe bağlayan
içten gelen doğa merakıdır.                                                            Erwin Schrödinger                          Eamon de Valera




“Genişleyen Evrenler” (Expanding Universes),            di? Ben bu ortak noktayı onların içgüdüsel               merak eder, ortalığı karıştırır, aletleri bozar,
“Uzay-Zamanın Yapısı” (Space-Time Structure),           merak duygularına bağlıyorum. Bir yanda                  büyüklerini bezdirirler. Çocukta kendini
“Hayat Nedir?” (What is Life?), “Us ve Madde”           fakir bir göçmen ailesinin çocuğu olarak New             erken gösterebilen bu merakı söndürmemek
(Mind and Matter) başlıklı popüler ancak an-            York’ta doğan de Valera’yı Dublin’de üniver-             gerekir. Evde ve okulda ilgilenilip sorgulayıcı
laşılması kolay olmayan kitaplarında tartıştığı         sitede matematik okumaya yönelten ve bu                  ve araştırıcı olmaya teşvik edildikleri oranda
fikirler bugün de önemlerini korumaktalar.              ilgisini uzun ömrü boyunca canlı tutan; öte              bu meraklı çocuklar arasından bilim insanları
                                                        yanda Viyanalı bir burjuva ailesinin çocuğu              ve matematikçiler çıkacaktır. Schrödinger’in
Eamon de Valera (1882-1975) İrlanda                     olarak döneminin en iyi okullarında yetişen              kedisi örneğinde sadece basit bir espri değil
Cumhuriyeti’nin kurucularından birisi ve                Schrödinger’i sanata veya iş hayatına değil              bu içten gelen doğa merakına bir vurgu
üçüncü cumhurbaşkanıdır. Onun gibi bir ey-              de teorik fiziğe bağlayan aynı içten gelen               yapıldığını da düşünüyorum.
lem adamıyla Schrödinger gibi sanatçı ruhlu             doğa merakıdır. Bazı çocuklar hikayelere
bir bilim adamının ortak noktası ne olabilir-           konu olacak kadar çok soru sorarlar; her şeyi




   Kuantum dünyasında çığır açan araştırmacılar
   Kuantum fiziğinin öngördüğü görünüşte garip pek çok olay doğrudan gözlenemez; araştırmacılar ancak bu garip olayların ilke olarak kendilerini göstere-
   cekleri düşünce deneylerini tartışmaktadırlar (Schrödinger’in Kedisi). Ancak Serge Haroche ve David J. Wineland, beraber çalıştıkları araştırma grupları içinde
   geliştirdikleri yeni laboratuvar yöntemleri yardımıyla, daha önce doğrudan gözlenemeyeceği düşünülen çok kırılgan kuantum durumlarını ölçtü, kontrol etti
   ve tanecikleri sayabildi. Böylece kuantum taneciklerinin durumlarını bozmadan doğrudan gözlemlenebileceklerini göstererek kuantum fiziği deneylerinde
   yeni bir dönem başlatan Haroche ve Wineland “Çığır açan deneysel yöntemleriyle tek tek kuantum sistemlerinin manipulasyonunu ve ölçümlerini sağlama-
   ları” nedeniyle İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi’nce 2012 Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü.


   National Institute of Standards and Technology (NIST) ve Unıversıty of Colorado Boulder’de araştırmacı ve grup lideri olarak çalışan Wineland ve şu an
   College de France ve Ecole Normale Superiore’da profesör olarak görevli olan Haroche ışık ve maddenin temel etkileşimleri üzerinde, 1980’lerin ortalarından
   bu yana çok ilerlemiş olan kuantum optik alanında çalışıyorlar. Çığır açan yöntemleri bu araştırma alanında kuantum fiziği ilkelerine göre çalışacak süper
   hızlı yeni nesil bilgisayarların tasarlanması yolunda ilk adımların atılmasını sağladı. Belki de kuantum bilgisayarları 21. yüzyılda günlük yaşamlarımızı tıpkı
   geçen yüzyılda klasik bilgisayarların yaptığı gibi kökünden değiştirecek. Bu araştırmalar aynı zamanda gelecekteki yeni bir zaman standardını oluşturabile-
   cek, günümüzün sezyum saatlerinden yüz kat daha hassas saatlerin yapımına temel olacak.




                                                                                                                                                                     19
Markanın keşfine yolculuk
                                   Hem kısa hem de uzun vadede başarılı olmak isteyen şirketlerin
                                    en büyük silahlarından biri tüketicilerin merakının doğru bir
                                                     şekilde yönetimi olacaktır.




     Nüket Ağar   Pazarlama Bölümü, Doktora Öğrencisi


                                                    Tüketiciler, mantıklarının mı yoksa duygu-        denemek için harekete geçirebildiği ölçüde
                                                    larının peşinden mi giderler? Birçok şirket       başarılı olacaktır. Tabii merak duygusunun or-
                                                    pazarlama departmanı ve akademi dünyası           taya çıkarılabilmesi için ilk yapılması gereken,
                                                    bu sorunun cevabının peşindedir. Merak, aynı      hedef kitlenin ürün hakkında bilgilendiril-
                                                    açlık ve susuzluk gibi, giderilmedikçe katlana-   mesidir. Bu sebeple yapılan tanıtımlar ve rek-
                                                    rak artan ve yeterince devam ederse bütün         lamlar (dergilerde, gazetelerde, televizyonda,
                                                    ihtiyaçların önüne geçebilen bir duygudur.        billboardlarda vb.), ürünü farklılaştıran, o
                                                    Birisine karşı ilgimiz, bizi meraklandırabildi-   kategori hakkında genel olarak bildiklerimiz-
                                                    ği ölçüde oluşur. Mitolojide ve masallarda        den uzaklaştıran noktalarını ortaya çıkararak
                                                    insanların başına gelen kötülüklerin sebebi;      yapıldığı takdirde etkili olabilir.
                                                    ama aynı zamanda insanın teknolojide ileri
                                                    gidebilmesi ve aydın olabilmesi için öncelikli    Ürün beklentilerinin, zihnimizde canlanan
       Yeni bir ürün,                               ihtiyacıdır merak.                                kategori tanımından uzaklaşmasıyla merak
       hedeflenen kitleyi                                                                             duygumuz harekete geçer ve arada oluşan
                                                    Amaca giden yolda en önemli adım                  tutarsızlığı kapatmak için ürünü keşfetmeye
       heyecanlandırabildiği
                                                    Şirketlerin, yeni ürünler ortaya koyarken ya      teşvik eder. Kısacası, genel olarak kategori
       ve meraklandırabildiği,
                                                    da yeni markalar yaratırken tüketiciyi kendine    hakkında bilgilerimizden uzaklaşan bir ürün
       böylece denemek için                         çekebilmesi için yapması gereken önemli           tanıtıldığında, gerçekten vaat ettiklerini
       harekete geçirebildiği                       işlerden biri, merakı doğru yönetebilmektir.      gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği üzerine
       ölçüde başarılı                              Yeni bir ürün, hedeflenen kitleyi heyecanlan-     merakımızı kabartabilir. Bu noktadan sonra,
       olacaktır.                                   dırabildiği ve meraklandırabildiği, böylece       potansiyel tüketicinin ürün hakkında duyarlı-


20
lığı ve deneme isteği artabilir ki, bu da şirket-    yonlara, hatta ürünü reddetmeye götürmesi                       Ürün beklentilerinin,
lerin pazarlama departmanlarının amacına             mümkündür. Konsept olarak kafamızdaki
                                                                                                           zihnimizde canlanan kategori
giden yolda büyük bir adımdır.                       ürün tanımından çok farklı bir ürün piyasaya
                                                                                                             tanımından uzaklaşmasıyla
                                                     çıktığında, vaatlerinin doğru olmaması ihti-
Merakın da fazlası zarar                             malinin çok daha yüksek olduğuna inanmaya
                                                                                                              merak duygumuz harekete
Merak, açlığa veya susuzluğa benzer demiş-           başlayabiliriz.                                               geçer ve arada oluşan
tik. Aynı bu ilkel duyular gibi, giderilmediği                                                             tutarsızlığı kapatmak için bizi
sürece yoğunlaşır merak. Fakat yine açlık            Zamanlama: Toplum buna hazır mı?                     ürünü keşfetmeye teşvik eder.
ve susuzluk gibi, çok uzun süre giderilme-           Birçok yenilikçi ürün, zamanından önce
diği takdirde, giderilmesi isteği azalmaya           çıktığı ve henüz inandırıcılığı olamadığından
başlayabilir. Uzun süre yemek yemediğinizde,         piyasada tutunamamış ya da popüler olması
bir lokma bile yiyemeyecek hale geldiğiniz za-       için uzun yıllar geçmesi beklenmiş olabilir.
manları düşünün. Aynı bunun gibi, uzun süre          Şu anda Apple firması sayesinde çok popüler
meraklandıran reklam kampanyaları veya               olan iPad (tablet bilgisayarlar), aslında türü-
kafamızdaki ürün algısından çok farklılaşan          nün ilk örneği değil. 1999 yılında, Bill Gates’in
yeni ürün tanıtımları da negatif reaksiyonlara       önderliğinde Microsoft, tablet bilgisayarları
maruz kalabilirler. Bu sebeple de etkili olduğu      tanıtmış ve piyasaya sürmüş, ama nihayetinde
kadar riskli bir stratejidir merak duygusunu         başarısız olmuştur. Microsoft’un da öncesinde
kullanmak.                                           on senelik bir geçmişi olan tabletler, birçok fir-
                                                     manın (1980 sonlarında Apple da dahil olmak
Kimi reklam kampanyaları, “gizem” konseptini         üzere) zarar etmesine sebep olmuştur. Peki,
kullanarak merak duygusunu uyandırmayı,              iPad’de farklı olan şey neydi? Neden diğerleri
böylece ürün farkındalığını artırmayı amaçlar-       değil de iPad tüketiciler tarafından tutuldu?
lar. Tanıtımı yapılan ürünü o anda açıklama-         Bunun cevabını marka ve merak konseptle-
yarak belirsizliği artıran, tüketicilerin merakını   rinin birleşmesiyle verebiliriz. Apple, tablet
yükselterek dikkatlerini çeken birçok reklam         bilgisayarları piyasaya sürdüğü 2010 yılında
kampanyasının oluşumu da buraya bağlana-             yenilikçi kişiliğiyle bilinen popüler bir marka
bilir. Reklamın sonunda ürünü gösterenler-           haline gelmişti. O döneme kadar öncelikle
den, haftalar boyunca ürünü sır gibi saklayan        iPod, sonra da iPhone ürünleriyle; tüketicileri
ve böylece belirsizliği, dolayısıyla da merakı       belli bir dizaynı ve dokunma özelliği olan
artıranlara; geniş bir yelpazesi var “gizem”         ürünlere alıştırdı. Böylece tablet bilgisayarları
konseptini işleyen kampanyaların. Fakat              piyasaya sürdüğünde, tüketicinin merakını
genelde pozitif bir ilgi uyandırması beklenen        ideal seviyede çeken marka; bu ürünleriyle
bu kampanyalar, çok uzatıldığı veya düzgün           kabul gören bir kategori oluşturdu. Kısacası,
yapılmadığı takdirde insanları sıkabilir ve          yenilikçi bir marka algısı ve ürün yönetimiyle
sinirlendirebilir de. Bu sebeple merakı artırıcı     beraber, Apple gibi şirketlerin başarısındaki
reklam kampanya stratejilerinin çok dikkatli         en önemli faktörlerden biri de merak olgusu-
işlenmesi gerekir. Yani, halk arasında da çok        nu iyi kontrol edebilmektir. Hem kısa hem de
kullanılan “fazla merak kötüdür” lafı akademik       uzun vadede başarılı olmak isteyen şirketlerin
olarak da doğrulanmıştır. Merak duygusunun           en büyük silahlarından biri tüketicilerin mera-
fazla suistimal edilmesi ve negatif reaksi-          kının doğru bir şekilde yönetimi olacaktır.


                                                                                                                                             21
“Gerçeğin” peşinde…
     Gerek hukuk gerekse tüm bilimler aynı nihai sonuca varmak için vardır:
     Gerçeği (veritas) bulmak. Peki, hukukun aradığı “gerçek” hangisi?

     Yrd. Doç. Dr. Yiğit Sayın   Hukuk Fakültesi



     Tarih bize insanoğlunun tatmin edilemez
     merak duygusunun her türlü icat ve
     gelişmenin en temel itici gücü olduğu-
     nu gösterir. İhtiyaç ve gerekliliklerle
     birleştiğinde merak, insanoğlu için
     en ulaşılamaz görünen hedeflere
     varacak yolcuklarının başlangı-
     cını teşkil eder. Tarih öncesi
     dönemlerde çimenlerin
     üzerinde yatarak gökyü-
     zündeki parlak noktalara
     bakan ve bu noktaların
     gökyüzündeki delikler
     oldukları açıklamasıyla
     tatmin olmayıp; gerçekte ne
     olduklarını, nerede olduklarını ve
     hatta gerçek olup olmadıklarını merak edenler,
     sonunda uzaya çıkan torunlarının yolculuklarının
     ilk adımlarını binlerce yıl önce atmışlardır…


     Hukuk ne tip bir düzen için var?
     Bilim meraktan beslenir ve gelişir, peki ya hukuk?
     Hukukun bir bilim olup olmadığı tartışmalarını
     bir kenara bırakırsak aslında kanaatimce gerek
     hukuk gerekse tüm bilimler aynı nihai sonuca
     varmak için vardırlar: Gerçeği (veritas) bulmak. Bu
     bağlamda hukukun aradığı ‘gerçeğin’ aslında tam
     olarak ne olduğu, hayattan ve hukuktan ne an-
     ladığınızla alakalı olarak değişebilir. Daha net bir
     ifadeyle hukukçu ‘adalet’in mi peşindedir; yoksa
     ‘düzen’in mi? Hukuku sadece bir düzen, bir emre-
     dici kurallar bütünü olarak görüyorsanız o halde


22
Bir avukat, hukuk kuralını nasıl ve ne şekilde
uygulayacağını veya bu kuralın onun amacına
nasıl hizmet edebileceğini merak ederken,
bir hukukçu o kuralın neden var olduğunu ve
hukukun gerçeğine -adalete- ne şekilde hizmet
edebileceğini merak eder.                                                                                                        Yrd. Doç. Dr. Yiğit Sayın




hukukun aradığı gerçek, aslında bir toplulu-        de belirlemesi, nelerin merak konusu edilip       uygulayacağını veya bu kuralın onun amacına
ğun sosyal hayatının ve ona hakim olacak gü-        edilmeyeceğine karar vermesi düzenin gereği       nasıl hizmet edebileceğini merak ederken,
cün konuşlanacağı yerin en kusursuz şekilde         haline gelir. Gerçeğin aydınlığa çıkması ve ona   bir hukukçu o kuralın neden var olduğunu
düzenlenebilmesine yarar. Hukuku sadece bir         bağlı olarak adaletin tecellisinin düzeni bo-     ve hukukun gerçeğine -adalete- ne şekilde
düzen değil ama adalete ve eşitliğe yönelik         zacak, yönetenlerle yönetilenler arasındaki       hizmet edebileceğini merak eder. Buna karşın
bir düzen olarak görüyorsanız bu durumda            uyuma zarar verecek ve en nihayetinde de          bir avukatın hukukçu gibi veya bir hukukçu-
hukukun aradığı gerçek, adaletin, adalet de         kamu yararına ve devlet çıkarlarına aykırılık     nun avukat gibi düşünmesi zannımca gene
gerçeğin ta kendisidir (Veritas Aequitas).          oluşturacak bir olgu olarak algısı ve sanal ile   hukuka yükledikleri anlamla ve fonksiyonla
                                                    adaletsizliğin, gerçek ve adalet olarak kabu-     açıklanabilir. Anlaşılan o ki merak aslında
Hukukun bir emredici kurallar bütünü ve             lü böylesine bir düzenin hukuk anlayışına
                                                                                                      hukukun ve hukukçunun hiçbir zaman
dolayısıyla da esasen cebri bir düzen olarak        aykırı olmaz. Buna karşın hukukun adalete
                                                                                                      kaçamayacağı bir duygudur, fark, merakın
kabulü durumunda hukukçunun merak                   ve eşitliğe yönelen ve bireyi odak alan
                                                                                                      kaynağının ve tezahürünün derecesidir.
duygusunun yerini itaat ve biat duygusunun          bir nizam olarak ele alınması durumunda
alacağını ileri sürmek çok da yanlış olmaz.         aradığı asıl değer adalet olacaktır. Gerçeğin
                                                                                                      Hukuk neye hizmet eder?
Böyle bir düzende merak duygusuna pek yer           ortaya çıkması adaletin hükümranlığıyla
                                                                                                      Tüm bunların ışığında denebilir ki, hukuk-
yoktur; zira zaten belirli bir kişi veya kesim      aynı kadere bağlanır ve böyle bir düzende
                                                                                                      çunun hukuk üzerine en merak ettiği ve
herkesin yerine merak etmiş, gerçeğe ulaşmış        hukukçunun merakı adaletin en doğru, en
                                                                                                      çağlar boyunca cevabını aradığı soru aslın-
ve sınırlarını belirlemiştir, hukukçulara bırakı-   vicdanlı ve en yalın şekilde nasıl uygulana-
                                                                                                      da en yalın ve temel olanıdır: hukuk nedir
lan ise bu gerçeğin uygun şekilde toplumsal         cağı üzerine olacaktır: sonuçları gücü ve
                                                                                                      ve neye hizmet eder? Binlerce yıldır her tür
olarak güçlüler lehine düzenlenmesidir. Böyle       güçlüyü tatmin etsin veya etmesin…
                                                                                                      soruna ve uyuşmazlığa çözüm bulmuş, her
bir düzende amaçlanan gerçeğin ‘adalet’
yerine düzen olması da aynı kaynağa dayanır.        Bakış açısı soruyu değiştirir                     çeşit düzenin hukuk eliyle tecrübe edilme-

Aranan gerçeğin değerinin sıradanlaştırılması,      Görülüyor ki, aslında hukukçuların neyi           sini sağlamış hukukçuların bu en birincil
kuşkusuz asıl gerçeğin -adaletin- hukukçular        neden merak ettikleri biraz da hukuk-             sorunun cevabı üzerine olan meraklarını
ve itaat ettiklerince tahrifine ve dönüştürül-      tan ne anladıklarıyla ilintilidir. Bir hukuk      hiçbir zaman tam olarak giderememiş
mesine yol verir. Hatta ‘bilimin gerçeği’ dahi      kuralının niye var olduğunu merak etmek           olmalarıysa hukukun bir bilim dalı olarak
böylesine bir sanal düzen yaratma uğruna            ile o hukuk kuralının nasıl uygulanacağını        durduğu istisnai ve müstesna yeri bize
aynı kaderi paylaşabilir. Böyle bir düzende         merak etmek arasındaki fonksiyonel farktır        tekrar tekrar hatırlatmaktadır; merak etsek
tüm yetkileri elinde tutan ve hukukun anlamı-       aslında tam da ifade etmeye çalıştığım. Bir       de etmesek de...
nı ve içeriğini de belirleyen bir gücün gerçeği     avukat, hukuk kuralını nasıl ve ne şekilde


                                                                                                                                                             23
Algılarınızı açın!
     “Merakın oluşmasının temellerinden biri algıların açık olmasıdır. Algıları açık
     olmayan insan merak edemez” diyen Tevfik Metin Sezgin sorularımızı yanıtladı.


     Yrd. Doç. Dr. Tevfik Metin Sezgin   Bilgisayar Mühendisliği Bölümü




                                              Koç Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği           yorum; ama belli bir yere geldikten sonra
                                              Bölümü Öğretim Üyesi Tevfik Metin Sezgin,          bu tür insansı algılama ve zekâ gerektiren
                                              insanların birbiriyle iletişim kurarken kullan-    işlemleri gerçekleştirebilen programlar
                                              dığı iletişim unsurlarını bilgisayarla da kul-     yazmanın çok zor olduğunu fark ettim. Bu
                                              lanabilmelerinin yollarını araştırıyor. Başka      gerçekten gizemli bir konu: Bir bilgisayarı,
                                              bir deyişle bilgisayarla olan iletişimi insana     insan algısını taklit edecek şekilde prog-
                                              daha uygun yöntemlerle sağlamaya çalışıyor.        ramlayabilir miyiz? Örneğin size gelişigüzel
                                              Bilgisayarla doğal iletişim unsurlarını kullan-    karalanmış bir çizim ve o çizimin temize
                                              mamızı sağlayacak metotların geliştirilmesi-       çekilmiş hallerini göstersem, hangisinin
                                              ne odaklanan araştırmaları, disiplinler arası      daha temiz olduğunu söyleyebilirsiniz. Peki,
                                              işbirliği gerektiriyor. Tevfik Metin Sezgin        bilgisayara bunu yaptırabilir miyim? İnsan
                                              ile sohbetimizde onu bu araştırma alanına          niye birine temiz, diğerine daha kötü çizilmiş
                                              yönlendiren unsurlar içinde merakın rolü           diyor? Aradaki fark nedir, bilgisayara bu farkı
                                              üzerine konuşmaya başladık ve günümüz              öğretebilir miyiz? Bu öncelikle insanı, insan
                                              dünyasında tüketim alışkanlıklarımızın             algısını, insanın nasıl düşündüğünü, nasıl
                                              nasıl yönlendirildiği, merakımızı uyandıran        hareket ettiğini anlamayı gerektiriyor. Belki
                                              şeylerin niteliği, algı açıklığının merakımızı     de bunları anlayabilirsek, bilgisayarları nasıl
                                              canlı tutabilme sürecindeki işlevleri üzerine      programlayacağımızı da anlayabiliriz.
                                              yol aldık…
                                                                                                 Bu durumda psikolojiyle iç içe bir konuyla
                                              Sizi çalışma alanınıza yönlendiren şey             ilgileniyorsunuz. Bu alanda nasıl bir çalış-
                                              neydi ve merak ilerlemenizde nasıl bir rol         ma yürütüyorsunuz?
                                              oynadı?                                            Konumla ilişkili makaleleri hem bilgisayar
                                              İnsanların birbiriyle kurduğu iletişim             mühendisliği alanında hem de psikoloji
                                              yöntemlerini ve iletişim biçimlerini anla-         literatüründe takip ediyorum. Örneğin Koç
                                              mada bilgisayarlar çok yetersiz. Örneğin           Üniversitesi’ne gelmeden önce yüz ifadele-
                                              bir bilgisayarı dijital bir fotoğraftaki yüzleri   rini tanıma üzerinde çalışmıştım. Özellikle
                                              bulmak üzere programlamak alışılageldik            o çalışmayı yaparken çok sayıda psikoloji
                                              programlama metotlarıyla mümkün değil…             makalesi okumuştum. “İnsan yüzündeki
                                              Ben 10 yaşından bu yana program yazı-              noktaların hareketinden duyguları anla-



24
mamız mümkün. Peki, bilgisayarları bunları       birçok sektörde, örneğin yiyecek sektö-           lamaları gerekiyor. Bu, bizi “sistemli merak”
kullanacak şekilde programlayabilir miyiz?”      ründe de böyle. Gıdalarda MSG, özellikle          dediğimiz olguya yaklaştırır.
sorusunu cevaplayan bir çalışma yaptım.          yurtdışında çok kullanılıyor, buralarda da
Burada tamamen psikolojiye odaklanmak            kullanılmaya başlandı. Özellikle fast food        Algıyı zamana ve mekâna yayabilme, tam da
gerekliydi. Bu çalışmalar sonucu yazdığım        üreticileri gıdalara kattıkları MSG ile tat       daha önce bahsettiğim ilk birkaç saniyede
makalelerle hem psikoloji literatürüne hem       alma duyularını daha hassaslaştırıyor ki, ilk     karar verme durumuyla ilgili. Bizler maa-
de bilgisayar bilimlerine katkıda bulundum.      ısırıktan sonra ikincisini alma isteği fazla-     lesef hayatın birçok alanında çevremizde
                                                 laşsın. Ama bu sağlıklı bir tüketim alışkan-      olup biteni anlık olarak algılıyor, anlık tepki
O zaman sorunuz, yani merakınız farklı           lığı değil. İşte, dijital alanda ve daha birçok   veriyor, reflekslerimizle yaşıyor gibiyiz.
alanlarda da derinleşmenizde itici güç           başka alanda da merakımızı uyandırmak             Örneğin insanlar niçin ritmi kısa bir zaman
oldu…                                            için bize dayatılanlar aslında yanlış bir tü-     aralığında tekrarlanan müzikleri daha çok
Kesinlikle, evet. Öğrenilen yeni şeyler farklı   ketim alışkanlığına yol açıyor. Tabii bunun       seviyorlar? Çünkü kısa zamana sıkışmış tekrar
meraklar uyandırıyor. Yine de her insan          sonucu olarak da artık insanlar gerçekten         eden müzikal cümlelerin algılanması kolay.
merakını böylesine canlı tutamıyor. Belki de     ilk ısırıkta zevk vermeyen şeylerden artık        Nota değeri açısından özelliksiz olsalar dahi
yeterince merak etmiyor... Aslında bu biraz      uzak duruyor. Mesela açıp 200 sayfalık bir        algılandıklarında dinleyiciye bir miktar zevk
insan yapısıyla biraz da içinde yaşadığımız      kitap okumaya kimsenin sabrı yok, merak           verebiliyorlar. Ama alınan zevk onunla sınırlı
toplum ve o toplumun dinamikleriyle ilgili.      da etmiyorlar içinde ne olduğunu. Bir             kalıyor. Aslında belki aynı dinleyici, algılarını
Öyle bir hale geldik ki artık bir videoyu        video iki dakikadan uzunsa izlenme oranı          daha geniş zamana yaymayı başarabilse,
açtıktan sonra birkaç saniye içinde izlemeye     düşüyor. O merak ilk birkaç saniyede oluş-        Klasik Türk Müziği gibi müzikal cümleleri
devam edip etmeyeceğimize karar veriyoruz.       malı yoksa insanları kaybediyoruz...              30-40 saniyelik ritimlerle tamamlanan,
Videoyu üreten kişi bunu bildiği için öyle                                                         muazzam mühendislik ve sanat içeren müzik
bir ürün hazırlamak zorunda ki ürünü ilk         Peki, merakımızı sürdürmek ve sistemli            türlerinden de lezzet alabilecek… Veya bir
2-3 saniye içinde merak uyandırsın ve geri       bir şekilde merak etmek bu ortam koşul-           sanat galerisindeki resimlere sadece gözüne
kalanı izlensin. Bu bizim her türlü tüketim      larında nasıl mümkün olabilir?                    dayadığı uzun ince bir borunun ucundan
alışkanlığımızı değiştiriyor. “Dijital tüketim   Öncelikle insanların gerçekten olayları daha      bakarak gezen bir ziyaretçi hayal edin.
alışkanlığı” diyebiliriz ya da okuduğumuz bir    geniş görebilmesi, daha geniş çerçevede           Galeride en büyük ressamların tabloları dahi
yazıdaki “tüketim alışkanlığı”… Artık çoğu       değerlendirebilmesi, kazanımlarını, hare-         olsa, bu ziyaretçinin bir tabloda görebildiği
şey bizde merak uyandırarak bir sonraki adı-     ketlerini ve hayatlarını sadece anlık zevklere    alan o tablonun binde birini geçmeyecek,
mı atmamız için aklımızı çelmek, geri kalanını   odaklanarak değil, daha geniş zamana ve           algılayabileceği şeyler ise sadece renkler ola-
tüketmeye yönlendirmek üzere yapılıyor. Bu       mekâna yayılmış algılara dayandırarak plan-       caktır. Elbette renkleri görmek de zevk verir,



                                                                                                                                                 25
ancak tablonun bütünü-                                                                                   kompozisyon kırmızıya
     nü algılayabilen birinin                                                                                bulanmış şekilde sayfalar
     hissesine düşen daha fazla                                                                           dolusu geribildirimle gelirdi.
     olacaktır. Bütünü algılayan kişi                                                                 Sonrasında öğretmenle oturup
     hem zaman içinde göz veya sanat                                                              kısa değerlendirmeler yapılır, yapılan
     zevki sahibi olacak hem de daha neler                                                   yanlışlar düzeltilir, yazılar tekrar yazılırdı.
     var diye merak edecek; daha güzeli bulmak için                                  Bu sistem öğrenciyi daha dikkatli düşünme,
     gayret gösterecektir.                                              hataları algılama ve daha iyisi nasıl yapılırı merak etmeye sevk
                                                                        eden bir sistem.
     Algıların açılması merak edebilmenin ön şartı gibi… Çünkü al-
     gılayamayan lezzet alamaz, lezzet alamayan ise yeni lezzetleri     Koç Üniversitesi’nde yapmaya çalıştığımız şeye gelince, örne-
     keşfetmeye yönelik merak geliştiremez.                             ğin ben sorularımı öğrencileri düşündürecek şekilde ve belki
                                                                        günlük hayatta karşılaşabilecekleri hikâyeler içerecek biçimde
     Sizce eğitim sistemi, özelde Koç Üniversitesi’nin eğitim           sormayı severim. Merak bu ya… Kestane pişirirken yakmamak
     yaklaşımı bu anlamda ne tür bir rol üstleniyor?                    için kestaneleri tek tek çevirmek yerine ara sıra bütün tepsiyi
     Lise ortamını Türkiye’de ve yurtdışında görmüş biri olarak         sallayıp onları alt üst etsem acaba hepsini teker teker çevirme
     eğitim sisteminin merak edebilen insan yetiştirmekte pek           zahmetine girmeden ve hiçbirini yakmadan işimi halledebilir
     başarılı olmadığını söyleyebilirim. Az önce reflekslerle hareket   miyim? Ama tabii sallanan kestanenin düz tarafı üzerine düş-
     etmekten bahsetmiştim... İşte, eğitim sistemimizdeki ölçme-        mesi daha olası ise belki birkaç zayiat kaçınılmaz olacak…
     değerlendirme metotları dâhil birçok şey bu tür refleksif          Ama eğer tepside çok kestane yoksa o zaman kayıp verme
     hareket etmeye yönlendiriyor öğrencileri. Türkiye’de edebi-        olasılığım da düşük olacak… Bozuk para atıp yazı-tura
     yat derslerinde “Sakla samanı gelir zamanı.” atasözü üzerine       gelmesinden bahsedince ezbere soru çözenler, atılan kes-
     kompozisyon yazmanız istenir. Yazarsınız, ama gelen geri-          tane olunca daha dikkatli düşünmek zorunda kalıyor, “Bu
     bildirim bir harf notundan ibaret kalır ve hiçbir zaman neyi       soru çok güzel; ama düşünmek gerekiyor.” diyorlar. Şimdi
     yanlış yaptığınız anlatılmaz. Birçok safhada değerlendirmeler      şikâyet etseler de bu tür sorular onlara cevabını ancak öğ-
     hâlâ düşünme gerektirmeyen, çoktan seçmeli yöntemlerle             rendikleri olasılık hesaplama tekniklerinin vereceği türden
     yapılmakta. Eğitimde başarılı olan ülkelerde ise belki kaynak-     yeni günlük yaşam bulmacalarını fark ettirecek ve onlara
     ların daha çok, belki öğretmelerin daha çalışkan ve öğrenci-       meraklar kazandıracaktır diye düşünüyorum.
     lerin daha motivasyonlu olmasından dolayı, kritik düşünmeyi
     sağlayacak uygulamalar yaygın. Örneğin, lise son sınıfta           Bu bahsettiğim benim olasılık dersime özel bir durum
     ABD’de aldığım İngilizce derslerinde, yazdığım her bir sayfa       olarak düşünülse de Koç Üniversitesi’ndeki akademik


26
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı
Kule Dergisi // 35. Sayı

Mais conteúdo relacionado

Semelhante a Kule Dergisi // 35. Sayı

Kule Dergisi // 28. Sayı
Kule Dergisi // 28. SayıKule Dergisi // 28. Sayı
Kule Dergisi // 28. SayıKoç University
 
Muammer Dereli Fen Lisesi
Muammer Dereli Fen LisesiMuammer Dereli Fen Lisesi
Muammer Dereli Fen Lisesiabdulbaki_sahin
 
Ülkemizde ki Üniversite Eğitimi ve Sorunları
Ülkemizde ki Üniversite Eğitimi ve SorunlarıÜlkemizde ki Üniversite Eğitimi ve Sorunları
Ülkemizde ki Üniversite Eğitimi ve SorunlarıAli Osman Öncel
 
Anadolu Gelişim Okulları Dijital Kataloğu
Anadolu Gelişim Okulları Dijital KataloğuAnadolu Gelişim Okulları Dijital Kataloğu
Anadolu Gelişim Okulları Dijital KataloğuAnadoluGeliimOkullar
 
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocak
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocakAgo brosur 23x23_dijital_9_ocak
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocakfadialameer
 
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocak
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocakAgo brosur 23x23_dijital_9_ocak
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocakfadialameer
 
Anadolu Gelişim Okulları Dijital Kataloğu
Anadolu Gelişim Okulları Dijital KataloğuAnadolu Gelişim Okulları Dijital Kataloğu
Anadolu Gelişim Okulları Dijital KataloğuAnadoluGeliimOkullar
 
İÜ AKADEMİK YILI AÇILIŞ KONUŞMASI
İÜ AKADEMİK YILI AÇILIŞ KONUŞMASIİÜ AKADEMİK YILI AÇILIŞ KONUŞMASI
İÜ AKADEMİK YILI AÇILIŞ KONUŞMASIAli Osman Öncel
 
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocak
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocakAgo brosur 23x23_dijital_9_ocak
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocakfadialameer
 
Paraşüt Kariyer Fuarı'21.pdf
Paraşüt Kariyer Fuarı'21.pdfParaşüt Kariyer Fuarı'21.pdf
Paraşüt Kariyer Fuarı'21.pdfRumeysaKse
 
Cihangir Okulları E-Katalog.pdf
Cihangir Okulları E-Katalog.pdfCihangir Okulları E-Katalog.pdf
Cihangir Okulları E-Katalog.pdfCihangir Okullari
 
2012 turkiye'yi anlamak
2012 turkiye'yi anlamak2012 turkiye'yi anlamak
2012 turkiye'yi anlamakAtıf ÜNALDI
 
Görsel Sanatlar Program ve Öğretmen Klavuz Kitabı
Görsel Sanatlar Program ve Öğretmen Klavuz KitabıGörsel Sanatlar Program ve Öğretmen Klavuz Kitabı
Görsel Sanatlar Program ve Öğretmen Klavuz KitabıHaldun Bilgi
 

Semelhante a Kule Dergisi // 35. Sayı (20)

Kule Dergisi // 28. Sayı
Kule Dergisi // 28. SayıKule Dergisi // 28. Sayı
Kule Dergisi // 28. Sayı
 
Muammer Dereli Fen Lisesi
Muammer Dereli Fen LisesiMuammer Dereli Fen Lisesi
Muammer Dereli Fen Lisesi
 
Ülkemizde ki Üniversite Eğitimi ve Sorunları
Ülkemizde ki Üniversite Eğitimi ve SorunlarıÜlkemizde ki Üniversite Eğitimi ve Sorunları
Ülkemizde ki Üniversite Eğitimi ve Sorunları
 
Anadolu Gelişim Okulları Dijital Kataloğu
Anadolu Gelişim Okulları Dijital KataloğuAnadolu Gelişim Okulları Dijital Kataloğu
Anadolu Gelişim Okulları Dijital Kataloğu
 
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocak
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocakAgo brosur 23x23_dijital_9_ocak
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocak
 
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocak
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocakAgo brosur 23x23_dijital_9_ocak
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocak
 
Anadolu Gelişim Okulları Dijital Kataloğu
Anadolu Gelişim Okulları Dijital KataloğuAnadolu Gelişim Okulları Dijital Kataloğu
Anadolu Gelişim Okulları Dijital Kataloğu
 
İÜ AKADEMİK YILI AÇILIŞ KONUŞMASI
İÜ AKADEMİK YILI AÇILIŞ KONUŞMASIİÜ AKADEMİK YILI AÇILIŞ KONUŞMASI
İÜ AKADEMİK YILI AÇILIŞ KONUŞMASI
 
GSF KATALOG
GSF KATALOGGSF KATALOG
GSF KATALOG
 
Gaundem 03
Gaundem 03Gaundem 03
Gaundem 03
 
Kule Dergisi- Sayı 30
Kule Dergisi- Sayı 30Kule Dergisi- Sayı 30
Kule Dergisi- Sayı 30
 
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocak
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocakAgo brosur 23x23_dijital_9_ocak
Ago brosur 23x23_dijital_9_ocak
 
Ago brosur web
Ago brosur webAgo brosur web
Ago brosur web
 
Enderun Liseleri Veli El Rehberi 2018-2019
Enderun Liseleri Veli El Rehberi 2018-2019Enderun Liseleri Veli El Rehberi 2018-2019
Enderun Liseleri Veli El Rehberi 2018-2019
 
Paraşüt Kariyer Fuarı'21.pdf
Paraşüt Kariyer Fuarı'21.pdfParaşüt Kariyer Fuarı'21.pdf
Paraşüt Kariyer Fuarı'21.pdf
 
Cihangir Okulları E-Katalog.pdf
Cihangir Okulları E-Katalog.pdfCihangir Okulları E-Katalog.pdf
Cihangir Okulları E-Katalog.pdf
 
Türkiye'yi Anlama Kılavuzu
Türkiye'yi Anlama KılavuzuTürkiye'yi Anlama Kılavuzu
Türkiye'yi Anlama Kılavuzu
 
2012 turkiye'yi anlamak
2012 turkiye'yi anlamak2012 turkiye'yi anlamak
2012 turkiye'yi anlamak
 
Yüksek Öğretim Vizyonu
Yüksek Öğretim VizyonuYüksek Öğretim Vizyonu
Yüksek Öğretim Vizyonu
 
Görsel Sanatlar Program ve Öğretmen Klavuz Kitabı
Görsel Sanatlar Program ve Öğretmen Klavuz KitabıGörsel Sanatlar Program ve Öğretmen Klavuz Kitabı
Görsel Sanatlar Program ve Öğretmen Klavuz Kitabı
 

Kule Dergisi // 35. Sayı

  • 1. SAYI 35 KIŞ 2013 Merak ediyoruz...
  • 2. Ana babalık, çocuklar üzerindeki kimi etkileri öyle hemen gözlenemeyen ve kolaylıkla anlaşılamayan, çok yönlü ve karmaşık bir olgudur. Araştırmacılar, ebeveynlerin çocuğun gelişimindeki rolünü anlama çabalarını uzun yıllardır, gayretle Sosyal psikolojinin kurucularından uluslararası üne sahip sürdürmektedirler. Bu kitap, ana babalık konusundaki Prof. Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın yirmi yıllık çalışmalarının ulusal ve uluslararası çalışmaları, kuram ve güncel araştırma bir araya getirildiği Benlik, Aile ve İnsan Gelişimi kitabı bulgularını kapsamlı şekilde ele almaktadır. Yirmi iki kültürün kişisel gelişime etkisini bağlamsal-gelişimsel-işlevsel araştırmacının katkı yaptığı on dört bölümden oluşan bir yaklaşımla inceliyor. Kültürel ve kültürlerarası psikologlara Ana Babalık: Kuram ve Araştırma kitabı, başta psikoloji psikolojiyi evrensel bir hale getirme ve kültüre daha bağımlı olmak üzere, sosyal bilim ve eğitim alanlarında çalışanlar ve kılma konusunda yol gösterirken psikoloji ve sosyal bilimler ana babalık konusuna ilgi duyanlar için değerli bir kaynak öğrencileri için benzersiz bir kaynak olma niteliği taşıyor. niteliğindedir.
  • 3. İÇİNDEKİLER KULE 35 KOÇ ÜNİVERSİTESİ ADINA SAHİBİ Prof. Dr. Umran İnan YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Ayça Yürük EDİTÖR Leyla Demirbağ Atay GÖRSEL YÖNETMEN Levent Pakdamar KAPAK TASARIMI Kerem Bilek, Koç Üniversitesi Öğrencisi KATKIDA BULUNANLAR Enis Demirbağ, Çağla Güneşler, Dudu Karaman, Neziha Mühürcü, Aykut Karadere, 2 REKTÖRÜMÜZÜN MESAJI 28 DOSYA - DÜŞÜNCENİN ÖTESİ Pınar Akoğul 3 ÖĞRENCİ KONSEYİ BAŞKANI’NIN MESAJI 32 DOSYA - MERAKLARIMIZA NE KADAR YAKINIZ? OFSET HAZIRLIK VE BASKI Gezegen Tanıtım 4 DOSYA - MERAK 40 MEZUNLAR - İPLERİ ELİNDE TUTMAK 6 DOSYA - HAYATIN İÇİNDEN MERAKA DAİR 42 MEZUNLAR - OKULA DÖNÜŞ YAPIM Demirbağ Yayın ve Tasarım 14 DOSYA - YAŞAMIN KAYNAĞI NE SU NE TOPRAK 45 TOPLUMA DEĞER KATACAK BİR FİKRİN Mİ VAR? info@demirbag.net 17 DOSYA - SCHRÖDINGER’İN KEDİSİ 46 KOÇ ÜNİVERSİTESİ’NİN YÜKSELEN BAŞARI YAYIN KURULU GRAFİĞİ Ahu Parlar, Arzum Kopşa, 20 DOSYA - MARKANIN KEŞFİNE YOLCULUK Bilgen Bilgin, Ebru Tan, Emre 48 KAMPÜSTEN NOTLAR Alkan, Lemi Baruh, Metin 22 DOSYA -“GERÇEĞİN” PEŞİNDE… 55 CEMS’TEN HABERLER Sezgin, Nazmi Ağıl, Özden Gür 24 DOSYA - ALGILARINIZI AÇIN! Ali, Sanem Yükselsoy Tekcan, Şevket Ruacan, Veysel Onur Kaynar, Zeynep Başak, Zeynep Derya Tarman KOÇ ÜNİVERSİTESİ Rumelifeneri Yolu 34450 Sarıyer İstanbul Tel: 0212 338 1000 www.ku.edu.tr kule@ku.edu.tr 1
  • 4. REKTÖRÜN MESAJI Merhaba... Bilim dünyasında çığır açan son gelişmelere atıfta bulunan ve hepimi- zin ufkunu genişleteceğine inandığımız “Merak” kavramını, kapsamlı şekilde ele alma çabasına giriştiğimiz bir dosya konusuyla karşınızdayız. İnsanoğlunun neden merak ettiği üzerine düşünebilmesi bile sınırları olmayan bu zihinsel sürecin, onu taşıyacağı noktaları tahayyül edilemez kılıyor… İşte Merak (Curiosity) robotunun şu anda Mars’ta olması da sürekli, sistemli ve sınırları aşan bir zihinsel faaliyetin ürünü olarak, insanoğlunun uzaydaki varlığı açısından büyük bir adım niteliğinde. Bu mühendislik harikası, günün birinde insanlı bir aracın da Mars’a aynı şekilde inebileceği konusunda bilim dünyasına cesaret veriyor. Bilim ve teknolojinin ulaştığı Üyelik konumuna hak kazandı. Sean McMeekin the World War One noktayı bir kez daha kanıtlayarak hayal gücümüzü tetikliyor. Historical Association’ın Norman B. Tomlinson Ödülü’ne ve Columbia Üniversitesi’ndeki Harriman Enstitüsü sponsorluğunda, the Association Düşünün… Mars’ta ilk koloniyi oluşturan birkaç insanın günlük for Slavic, East European, and Eurasian Studies (ASEEES) tarafından dü- hayatlarını dünyadan takip edebilmek bile milyonların hayal gücünün zenlenen 2012 Marshall Shulman Ödüllerinde Mansiyon Ödülü’ne layık sınırlarını zorlayarak beklenmedik kazanımlara yol açabilir. İnsanlığın görüldü. Alessandra Ricci ise, Princeton Üniversitesi’ndeki Seeger Center en önemli kaynağının her bireyin içindeki heyecan ve merak kapasitesi for Hellenic Studies’e “Stanley J. Seeger Visiting Research Fellow” seçildi. olduğunu düşünürsek, böyle maceraperestlerin 15. yüzyılda meçhule Elvan Ceyhan IOF Fellow Ödülü almanın yanı sıra; “TWAS Young Affiliate doğru yelken açanlardan pek de farkı olmayacağını söyleyebiliriz. ve Member of Board of Directors of IASC-ERS” seçilerek başarımızın Şimdilik insanlı bir Mars macerası için önümüzde engeller var ve bu ne- uluslararası alandaki temsilcilerinden biri oldu. denle bize düşen Merak’ı takip etmek, araştırma geliştirme ve teknoloji arayışlarına son hız devam etmek… Diğer yandan Financial Times’ın her yıl gerçekleştirdiği En Başarılı Yük- sek Lisans Programları sıralamasına göre Koç Üniversitesi’nin yürüttüğü Akademik dünya ve bilimsel ilerlemeye katkıları açısından ele alınan CEMS MIM (Uluslararası Yönetim Yüksek Lisans Programı), 2011’de yedi merak kavramına ilişkin tüm konularımızın ilginizi çekeceğine, ufuk kategoride elde ettiği performans artışı ve şimdiye kadarki en yüksek açıcı yönleriyle hepinizde yeni meraklar uyandıracağına inanıyorum. mezun memnuniyetiyle liste başındaki yerini korudu. Öğretim üyelerimizin aldığı ödüllerle yeniden gururlanırken, üstün ba- Bu dönemde üniversite olarak önemli bir başarıya imza attık. Yeni şarılı akademisyenlerimizin yaşadığı mutluluğun, kendi meraklarının en açıklanan 2012 Times Higher Education (THE) sıralamarında üniversite- büyük ödülü olduğunu düşünüyorum. Çalışmalarıyla bilime uluslararası düzeyde katkı sağlayan bu öğretim üyelerimiz TÜBİTAK 2012 Bilim, miz, dünya üniversiteleri arasında ilk 225’te yer alan ODTÜ’den sonra, Özel, Hizmet ve Teşvik Ödüllerinde Koç Üniversitesi’nin Türkiye’deki Bilkent ile birlikte ilk 225-250 diliminde Türkiye’nin en iyi üç üniversitesi en başarılı üniversite olduğunu bir kez daha kanıtladı. Mühendislik arasında yer alarak İstanbul’un da en iyi üniversitesi olarak sıralanmış alanında Prof. Dr. Z. Özlem Keskin Özkaya ve Sosyal Bilimler alanında oldu. Üniversitemizin henüz 19. yılını idrak ettiğimizi, öğretim üyesi ve Prof. Dr. Şakir Ziya Öniş çalışmalarıyla Bilim Ödülü’ne layık görüldü. öğrenci sayılarımızın diğer üniversitelere göre nispeten çok daha az Yrd. Doç. Dr. Menderes Işkın ise Temel Bilimler alanındaki çalışmala- olduğunu düşününce bu başarının önemi daha iyi anlaşılmakta. rıyla Teşvik Ödülü’nü kazandı. İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aylin Küntay, Psikoloji alanındaki araştırma- Koç Üniversitesi olarak tüm başarılarımıza yenilerini ekleyeceğimiz, larıyla Hollanda Prens Claus Gelişim ve Eşitlik Kürsüsü Ödülü’nü aldı. bizi sürekli yenilenen bir merak etme sürecine sevk eden bilgi ve Sibel Salman 2012 IBM Fakülte Ödülü’ne, Zeynep Aycan 2012 Sosyal düşüncelerin kapısını araladığımız, başarılarla dolu bir öğretim dönemi Konularda Psikolojik Araştırma dalında The Gordon Allport Intergroup geçirmek dileğiyle… Relations Ödülü’nün yanı sıra Koç Holding Yönetim ve Strateji Kürsüsü Ödülü’ne layık görüldü. Zeynep Aycan aynı zamanda Gün Şemin ile 2013 yılının hepinize huzur, sağlık ve mutluluk dolu günler getirmesini birlikte Bilim Akademisi’ne üye seçildi. Kazım Büyükboduk 2012 Sedat temenni ederim. Simavi Fen Bilimleri Ödülü ile Koç Üniversitesi’ni onurlandırırken, Özgür Müstecaplıoğlu Amerikan Fizik Derneği’nden Seçkin Hakem Prof. Dr. Umran İnan Derecesi aldı. Mine Çağlar, Uluslararası İstatistik Enstitüsü (ISI) Seçilmiş Rektör 2
  • 5. ÖĞRENCİ KONSEYİ Görülmeyeni merak etmek Kuşkulanmanın, sorgulamanın ve hayal etmenin, aydınlığa kavuşmanın önkoşulu olduğunu, en başta üniversite öğrencileri olarak biz fark etmeliyiz. Curiosity Bize öğretilmiş en temel bilgileri ve değerleri dahi sorgulamamız, may have killed the cat; more likely aforoz edilme korkusu gütmeden görülmeyen tarafı merak etmemiz the cat was just unlucky, or else curious gerekir. Her ne kadar ülkemizde YÖK boyunduruğu altında tam bir to see what death was like, having no cause özerkliğe sahip olamasalar da bilim yuvası olarak nitelendirdiğimiz to go on licking paws, or fathering üniversiteler bunun için çok değerli fırsatlardır. Koç Üniversitesi’nin litter on litter of kittens, predictably. imkanları ve vizyonu bize verilenle yetinmememiz için gerekli tüm alt- yapıyı sağlayarak bu değeri katlamaktadır. Okulumuzun bu anlamda Never to want to see diğer okullara nazaran bir adım önde olduğuna candan inanıyorum. the other side of the hill Ayrıca Kule’nin yeni sayısında “merak” konusunun işlenmesi bu inancı- or that improbable country mı önemli ölçüde pekiştirmektedir. where living is an idyll (although a probable hell) Bize verilenle yetinmemek sadece bilimsel hayatın değil, günlük would kill us all. yaşantının da bir gerekliliğidir. Öğrenci Konseyi olarak kampüsteki Only the curious günlük hayatımızın daha iyi nasıl olabileceğine kafa yormakla yüküm- have, if they live, a tale lüyüz. Bu görevi layıkıyla yerine getirmek için gerçeklikten kopmadan worth telling at all. (1-5, 18-26) hayal ediyoruz, hayal ettikçe fikirlerimizi olgunlaştırıyoruz. Bir taraftan da idari birimlerin düzenlemelerini sorgulamaktan, “Neden?” sorusu- Alastair Reid nu sormaktan asla çekinmiyoruz. Bütün arkadaşlarımızın sorularının cevap bulması için sosyal medya dahil her türlü iletişim kanalını en Hayatın her alanında kendine yer bulan atasözleriyle ilk yaşlarımızdan verimli halde kullanmaya çalışıyoruz. Bütün arkadaşlarımızdan rica- itibaren gün aşırı karşılaşırız. Geniş toplulukların ortak kaygılarından mız, Konsey’in sağladığı bu kanalları hiçbir çekince veya umutsuzluk doğan atasözlerinden her zaman ders alınması gerektiği, çok eski içine girmeden kullanmalarıdır. Dileyen herkesi Çarşamba günleri zamanlardan gelen bu tecrübenin bize doğruyu gösterdiği söylenir. 18.30’daki haftalık olağan toplantılarımızda görmekten, herkesin Bu düşünceye kısmen katılmak gerekse de bazı atasözlerinin yine eleştirilerini veya merak ettiklerini bizimle paylaşmasından mutluluk insanoğlunun ortak duygularından biri olan korkaklığı savunmaktan duyarız. öteye gitmediğine inanmaktayım. “Merak insanı mezara sokar” veya “Merak kediyi öldürür” bu korkaklığın ilk akla gelen örneklerindendir. Umarım yeni yıl öğrenmenin en keyifli haliyle hepimize başarı ve mutluluk getirir. Üç yaşındaki bir çocuğun “neden, neden, neden?” Alastair Reid, yukarıda bir kısmına yer verdiğim “Curiosity” (Merak) diye ardı ardına sorarken taşıdığı heyecanı ömür boyu taşımamız adlı şiirinde, merakın kediyi öldürmediğini tam tersine hayatına anlam dileğiyle... kazandırdığını çok güzel bir sembolleştirmeyle anlatır. Kuşkulanma- nın, sorgulamanın, hayal etmenin aydınlığa kavuşmanın önkoşulu Veysel Onur Kaynar olduğunu en başta biz üniversite öğrencileri fark etmek zorundayız. Öğrenci Konseyi Başkanı 3
  • 6. Mars’ta yaşamın gelişimine uygun bir ortam olup olmadığına dair araştırmalar yürütecek Mars robotu Curiosity (Merak), 570 milyon kilometrelik yolunu tamamladı. Adı üstünde bir teknoloji harikası yaratan insanlığın “Merak”ı, belki de yaşama dair yepyeni ufuklar açacak. Merak kediyi öldürür deseler de; insanlığın bugün geldiği noktaya ulaşabilmesinin, geçmişe ve geleceğe ışık tutabilmesinin itici gücü bu olgunun tam da kendisi. 4
  • 7. Merak ediyoruz ve soruyoruz... Neyi, neden merak ederiz? Yeni nesil neleri merak ediyor? İnsanların sosyalleşme pratiklerinden biri olan dedikodu, gizli olanı merak etmekle başlamaz mı? Gündelik hayatın fonksiyonel araçları merakımızı gidermemizde bize yardımcı mı yoksa merak etmekle başlayan araştırma sürecinin önünde bir engel mi? 5
  • 8. Hayatın içinden meraka dair Gündelik yaşama, eğitime ve bilime yani hayata dair merakımıza odaklanan, deneysel ve deneyselliği ölçüsünde renkli geçen bir sohbet için Koç Üniversitesi Kampüsü’nde, Kule’nin yedinci katında buluştuk… Neyi neden merak ettiğimiz üzerine düşünüp, kendi kendimize yeniden bir sorgulama süreci içine girerken, bireysel düşüncelerin karması nasıl olurdu acaba? Bir tartışma ortamında merak etmek üzerine kim ne söyleyebilirdi? Farklı bilimsel bakış açıları, hatta sosyal bilimler ve fen bilimleri buluşsa merak üzerine yürütülecek bir tartışmada nasıl bir mozaik çıkardı ortaya? Tüm bu cevapları aradığımız deneysel bir sohbet için Koç Üniversitesi Kampüsü’nde Kule’nin yedinci katında buluştuk ve Kule için hazırlayacağımız yazıya bol bol düşünce kattık… Fizik bölümün- den Özgür Müstecaplıoğlu, Tıp Fakültesi’nden Tuğba Bağcı Önder, Hukuk’tan Murat Önok, Makine Mühendisliği’nden Çağatay Başdoğan, Felsefe’den Çiğdem Yazıcı ve Koç Üniversitesi İletişim Bölümü’nden Ahu Parlar merakın kendi hayatlarında ve akademik ilerleme sürecinde oynadığı roller, Türkiye’deki eğitim sisteminin ve özelde Koç Üniversitesi’ndeki eğitim yaklaşım- larının merak kavramına bakış açısı, gençlerin merakları ve daha fazlasını tartışmaya açtılar… 6
  • 9. Her şeyin başı merak vurgu yapıyor. Tuğba Bağcı Önder bu Belki de adettendir dedik, bilimsel ilerleme noktada merakın öğretilebilirliğine dikkat ve merak ilişkisine odaklanırken söze felse- çekerek, “Hayvanlar üzerinde yapılan deney- feden başlamak istedik. “Kanonik anlamda lere göre, öğrenme bir ödül mekanizması felsefenin temellerini atan filozofların Sokra- sonucunda oluyor” diyor ve insanlar açısından tes ve Aristotales gibi düşünürler olduğunu da merakın bir ödülü olduğunu düşünüyor. kabul edersek” diye söze başlayan Çiğdem Ahu Parlar da bu konudaki düşüncelerini Yazıcı “Acaba kimlerdi felsefi bilgiye temel aktarırken merak kavramına ilişkin tutuma olan ilk isimler?” sorusunu aklımızda canlan- dikkat çekerek şunları söylüyor: “İnsanın dırarak “Felsefe merakla başlar” sözünden merak ettiği ilk şey nedir diye düşündüğü- açtı konuyu... “Evet, felsefe merak ve sor- müzde metaforik olarak Adem ve Havva’nın gulamayla başlar... Gündelik hayatta kabul elmayı merak ettiğini görüyoruz. Bu anlam- ettiğimiz, ezbere bir rutin vardır. Bu merakı da merak cezalandırılan bir duygu olarak körüklemez. Merak bir şeylerin yolunda tanımlanıyor. Galileo da dünya yuvarlaktır Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Yazıcı gitmediği anda başlar. Onları düzeltmek dediğinde desteklenmemişti. Ama tüm Felsefe Bölümü istediğimizde ortaya çıkar” diyor Yazıcı. baskılara rağmen insanlık merak etmekten vazgeçmedi…” Çağatay Başdoğan neden merak ettiği- miz üzerine düşünürken; bunun bir döngü Merakımızın peşinden gitsek mi sayesinde var olduğuna inanıyor. “Bir kazanç gitmesek mi? olmalı. Bu merakı tetikler. İnsanlar açısından İlk tespitler konuyu, merakımızın herhangi duygusal, finansal, kısa ya da uzun dönemli bir kazanç elde edebilecek kadar uzun süreli kazançlar olabilir. Örneğin Merak robotu- olup olmadığı tartışmasına doğru yönlen- nun Mars’ta gezinmesi uzun dönemli bir dirirken Özgür Müstecaplıoğlu güncel kazanç. Şimdi bu misyonu gerçekleştiren- koşulların merak süreci üzerindeki etkilerine ler, onun gezdiği dağlara, tepelere isim değiniyor. Bilgiye ulaşmanın bu denli kolay veriyor. Bu 16. ve 17. yüzyılda gemilerle olduğu bir düzen içinde merak duygusun- dünyayı gezen kaşiflerin yeni keşfettikleri dan keyif alacak zamanın kaçırıldığına dikkat boğazlara, limanlara isim vermesine ve çekiyor ve ekliyor: “Bugün bilgiyi merak et- daha sonra bu yolculukları finansal olarak mek ve ona ulaşmak arasında geçen süre bir destekleyen ülkelerin o bölgeleri kolonisi polisiye romana başlamak ve son sayfasını Kim ne dedi? haline getirmesine ve ticaret yolları açması- hemen okumak gibi…” na benziyor. Sanırım döngü durursa merak “Kendi başına bir düşünceyi olmayabilir” diyor. Çağatay Başdoğan merak ve kazanç dön- sahiplenmek bizi zorluyor. Politik güsünde uzun dönemli kazançların önemini kültürümüzde de bu çok yaygın. Bu Okuduğu kaynaklarda merakın bir içgüdü vurgulamamız gerektiğini düşünüyor. Genel- nedenle özne olamıyoruz.” değil ama içsel bir duygu olarak tarif edildi- de, kısa vadeli kazançlar peşinde olduğu- ğini anlatan Murat Önok ise merakın niteliğine muza dikkat çekiyor ve ekliyor: “Merak edip Çiğdem Yazıcı 7
  • 10. uzun dönemli kazançlar hedefleyince hata verdiği örneklerle süreçlerin önemini vurgu- yapma olasılığı artar. İnsan hatalarından öğ- luyor ve “Özellikle biyolojik bilimlerde yap- renir ve ancak böyle gelişir. Yapılan hataların tığınız deneylerin %95’inden negatif sonuç insanın içinde negatif bir duyguya ya da alırsınız. Ben bir şekilde tedaviye de yararı ona uygulanacak bir cezaya dönüşmemesi olabilecek bilgiler peşindeyim ama biyolojik lazım.” bilimlerde birçok insan sadece öğrenmek için araştırır. Bu nedenle ‘proses’in kendisin- Çiğdem Yazıcı bu noktada söze giriyor: “Bir den zevk almak en önemlisidir” diyor. sanatçının eserine yatırımı ya da bir adanın keşfi bambaşka kazançlar. Ama merak Yeterince meraklı mıyız? etmeyle başlayan derinleşme sürecinin “Merak bir duygu olabilir; ama daha fazla sonunda olacak şeyleri hatırlatmak merakı merak edebilmek için belli bir kültür ve bilgi canlı tutmaya her zaman yetmiyor. Merak altyapısının geliştirilmesi gerekir. Farklı bilgi duygusunu canlı tutabilmek için, sonunda türleri arasında belli bir bağlantı kurabil- Yrd. Doç. Dr. Murat Önok kazanacağınız şeyden daha çok, yaptığınız meniz gerekir ki, daha ötesini görmeye Hukuk Bölümü pratikten keyif almanız önemli” diyor. çalışın” diyen Murat Önok eğitim sistemi ve sosyo-kültürel yapının merak kavramını nasıl Bu konuda Özgür Müstecaplıoğlu’nun şekillendirdiğine dair bir tartışma açıyor. örneği de şu: “Keşifler çağında gemileri krallar gönderiyordu ve onlar elde edeceği Eğitimini kısmen yurtdışında sürdüren Önok ganimetle ilgileniyordu. Ama o geminin Avrupa’daki eğitim sisteminde çok detaylı içindekiler sürecin kendisiyle de ilgiliydi.” bilgilerden ziyade öğrencilere yorumlama üzerine kurulu bir bakış açısının kazandırıl- Tuğba Bağcı Önder de kendi alanında maya çalışıldığına değiniyor. “Örneğin tarih Kim ne dedi? “Başkalarının özel hayatı ya da bir futbol maçının ardından soyunma odasında neler olduğu en çok merak edilen şey.” Murat Önok 8
  • 11. Kim ne dedi? “Biz neden merak ettiğimizi merak edebiliyoruz…” Çağatay Başdoğan Doç. Dr. Çağatay Başdoğan Makine Mühendisliği Bölümü ve coğrafyada olaylar hakkında neden sonuç olduğunu anlatıyor. “Zaten bildiğiniz bir şeyi ilişkisi kurmaya yönlendirilirdik. ‘Savaşı diğer taraf tekrar sorgulayarak nasıl öğrenirsiniz? İşte size kazanmış olsaydı bugün için ne değişirdi?’ diye bunu irdeleme şansı tanınıyor” diyor. sorarlardı. Ama Osmanlı Tarihi ve Kültürü der- sinde, padişahın başlığının yüzde kaçının hangi Murat Önok daha önce öğretim görevlisi üründen imal edildiğini sorduğunuz bir sistemde olduğu üniversitede karşılaştığı bir olayı Yrd. Doç. Dr. Tuğba Bağcı Önder merak etmek zordur” diyor. Tıp Fakültesi anlatırken Türkiye’deki yaygın gerçekliğe dikkat çekiyor: “Gerçekten bilgili bir öğren- Özgür Müstecaplıoğlu eğitim sistemindeki cim vardı, ama soru sormaktan çok çekinirdi. yapının kişiyi nasıl şekillendirdiğini şöyle Onunla birkaç kez konuştum korkmaması anlatıyor: “Biz gençler üniversiteye geldikten gerektiği üzerine. Sonunda bir gün ‘Sizin için sonra merak duygusunu yeniden canlandır- bunu söylemek kolay; ama ben ilkokulda ne Kim ne dedi? maya çalışıyoruz. Ama sınav sistemi, cevap- zaman söz alıp soru sorsam dayak yerdim’ ları herkesin önüne sererken, geriye merak dedi. Bu da Türkiye’nin bir hakikati, merak “Japonlar bir konuya yaklaşırken, edecek bir şey kalmıyor. En hızlı sürede bizim toplumumuzda cezalandırılan bir ‘Başkası bunu yaptıysa ben cevap vermenin ölüm kalım meselesi olduğu duygu…” Ahu Parlar da kendi öğrenim ya- de yapabilirim. Eğer başka bir düzende insanları tekrar soru sormaya şamından verdiği örneklerle merakın destek- kimse yapmadıysa bunu ben alıştırmak kolay değil.” lenen bir kavram olmadığına dikkat çekiyor: “Ben ortaokulda din dersinden kalmıştım. yapacağım’ derken Türkler, Doktora ve doktora sonrası eğitimine Ame- Bunun tek sebebi, ‘Neden kadın peygamber ‘Başkası bunu yaptıysa ben neden rika da devam eden Tuğba Bağcı Önder de yok?’ diye sormuş olmamdı.” yapayım? Başkası yapmadıysa oradaki insanların gerçekten meraklı olduğuna ben nasıl yapayım ki?’ dermiş...” dikkat çekiyor. Çünkü eğitim yapısında verilen Çağatay Başdoğan da eğitim sistemimizin Tuğba Bağcı Önder ödevlerin tamamen merakı beslemek üzere sorgulamayı ve merakı tetiklemek yerine bil- 9
  • 12. giyi verildiği gibi kabul etmek üzerine kurulu mızı yönlendiren? Çiğdem Yazıcı bu konuda olduğuna değiniyor. Hem eğitim sisteminde şunları söylüyor: “Merak bir bireysellik gerek- hem de kültürel yapıda var olan bastırılmış- tirir. Biz de bunun önü açılmıyor. Başkalarının lık ve otoritenin kendini tanıma yeteneğini hayatını merak ediyoruz. İlişkilerimizde bile körelttiğini vurguluyor. Başdoğan’a göre başkalarının üzerine konuşarak bir bağ, nelerden zevk aldığını bilmemek bile bunun yakınlık kuruyoruz. Birbirini dinlemek ve bir sonucu. anlamak üzerine yoğunlaşmıyoruz. Ne var ki, kendimizi araştırmaya açık olmalıyız. Kendi- Çiğdem Yazıcı da bu konuya öğrencilerinde mizi bildiğimiz bir şey gibi düşünürüz. Ama rastladığı bir tutumla örnek veriyor: “Onlara aslında böyle midir?” en çok neyi seversiniz diye sorduğumda bunu cevaplamaktan kaçındıklarını gö- Murat Önok’un bu konu hakkında söy- rüyorum. Bir makalede, bir paragrafın ne ledikleri hukukla ilişkili güncel örnekler anlattığını sormanız onlar için daha kolay de içeriyor. Onun sorusu şu: “Merakın her Doç. Dr. Özgür Müstecaplıoğlu cevaplanabilecek bir şey.” türlüsü yararlı mıdır? ‘Morbid curiosity’ kav- Fizik Bölümü ramını nereye koyabiliriz?” Daha geri kalmış Murat Önok ise bu tutumun yapısal fonksi- toplumlarda başkalarının özel hayatlarının yonlarla şekillendirilen bir yönüne değiniyor. en ilgi çekici konu olduğuna değinen Önok: “Aslında 12 Eylül’ün ardından eğitim sistemi “Genelleme olacak ama, başkalarının özel aracılığıyla yaratılmış bir durumla karşı karşı- hayatı ya da bir futbol maçının ardından yayız. İktidarın hükmetme yetkisi hatta tüm soyunma odasında neler olduğu en çok ikili ilişkilerdeki iktidar biçimi sorgulamayı merak edilen şey” diyor ve ekliyor: “Yargıtay reddediyor. Evet, iktidar merak ve sorgu- bir kararında buna ‘marazi (hastalıklı) merak lanmayı sevmez, belki de hataları ortaya duyguları’ demiş. Demokratik bir toplumda çıkacak diye... İktidar için insanların kendini bazı şeyleri bilmeye hakkınız var; ama başka- keşfetmesi büyük bir sorundur, tehlikedir. larının özel yaşamına, hele gizli alanına giren Çünkü kendini keşfetmek başka bir yola konularda böyle bir hakkınız yok. Mahrem gitmenin başlangıcıdır. Oysa insan kendini alanı öğrenmeye çalışmak merakı olumlu bir keşfetmeden, başkalarını merak ederek bir duygu olmaktan çıkarıyor.” kısırdöngüye kapılıp giderse iktidarın istedi- ği gibi şekillenip yönlendirilebilir.” Bir rol modeliniz var mı? Kim ne dedi? Merak ve ilerleme, geleceğe adım atarken Merak etmek, ama neyi? derinleşme…Hayatımızda bunları besleyen Kuşkusuz ki merak eden ve merakının peşin- şeyler olmalı mutlaka. Çevresel koşullarımız, “Yönetenlerin yönetilenlerden yönlendirilme biçimimiz ve belki de rol den giderken yılmayan birçok insan var. Yani daha meraklı olması iyi bir modellerimiz... Çağatay Başdoğan “Kızıma, merak bazen çevresel koşullar tarafından şey değil.” teşvik edildiğinden bazen de çevresel koşul- kadın rol modeller göstermekte zorlanıyo- ların yarattığı baskıya rağmen içimizde. Peki, rum. Bizi kendi toplumumuzdan örneklerin Özgür Müstecaplıoğlu bizi merak etmeye iten nedir? Nedir merakı- beslemesi gerekiyor” derken Murat Önok, 10
  • 13. “Acaba birisini örnek alma irademiz var korkulan şeylerden biridir. Çünkü sorumluluk Akademik yapıdaki mı?” diye soruyor ve birine öykünüp, onun da bizdedir. Başkasının bizim adımıza karar profesyonelleşmenin yol yolundan gidebilmek için hayatınıza dair vermesi daha kolay. Savunduğumuz düşün- kafanızda belli bir yolu ana hatlarıyla çizmiş celeri referans vermek başka bir şey ama açtığı bürokrasi, araştırma olmanız gerekir; ama çoğu kişinin bir A planı düşündüğüne destek arama, başkalarının da konularına yön veriyor. bile yok” diyor. onu düşünmesinden güç alma cemaat top- Dolayısıyla bilimsel alanda lumlarında yaygın bir şey. Kendi başına bir da meraklarımızın peşinden Çiğdem Yazıcı gözlemlerine dayanarak düşünceyi sahiplenmek bizi zorluyor. Politik gitmek gün geçtikçe başkalarını takip etmenin daha çok ilham kültürümüzde de bu çok yaygın. Bu nedenle almaktan değil; yapılanı aynen taklit etme özne olamıyoruz.” zorlaşıyor. yönünde olduğuna değiniyor. Özgür Müstecaplıoğlu da Türkiye’deki eğitim Çağatay Başdoğan ise “Kendini iyi tanıyan sisteminin Türk bilim adamlarını anlatırken insan seçimlerini de kendi arzularına göre bile çok kuru bilgiler verildiğini vurgulu- yapar ve bireyselleşebilir” diyor ve devam yor. “Örneğin o bilim insanının keşfettiği ediyor: “Bir gruba aidiyet hissederek de ken- şeyi o tarihte bulmak zordur; ama serüven di tercihleriniz olabilir. Ama bu bazen yadır- anlatılmıyor” diyor. ganıyor, sanırım açık bir toplum olmadığımız için…” Özgür Müstecaplıoğlu bu konuda Bireyselleşebilenlerden misiniz? ailelerin, bir ebeveyn olarak kendisinin de Bireyselleşemeyen bir toplumda merakın eleştirilebileceğini düşünüyor. “Çocukla- yeri ne olabilir? Biz Türk toplumu olarak rımız söz konusu olduğunda onlara birey yeterince meraklı mıyız? Merak ve sorgulama olma şansı vermiyoruz” diyor. kol kola gitmeli. Peki, sorgulama onaylanan bir şey mi? Murat Önok, bu konuda şunları Merak eskisi kadar değerli mi? söylüyor: “Sorgulama, otoriteye başkaldırı Merak duygumuz ve onun bizi götürdüğü olarak algılanıyor. Sorgulamanın bera- yerler dünyadaki değişim süreçlerinden berinde getirdiği eleştiri, başlı başına bağımsız değil. Peki, bilim politikalarındaki olumsuz karşılanıyor. Bir cümleye bile değişim merak duygusunun yerini nasıl ‘Yanlış anlama, eleştirmek gibi olmasın etkiliyor? Ahu Parlar, sorduğu şu soruyla ama…’ diye başlıyoruz. Toplumsal cinsiyet tartışmayı açıyor: “Stephan Hawking, bir ve rollerimiz çok net belirlenmiş. Babanın, makalesinde felsefe eskisi kadar soru sorma- kocanın, ağanın otoritesi sorgulanmaz… dığı için artık fizik de büyük gelişmeler kat Bu otoriteye bağlı olan kesim de azımsana- edemiyor demiş. Siz ne düşünüyorsunuz?” maz. Bu yapı içinde neyi sorgulayabilirsin, Çiğdem Yazıcı bu noktada akademik yapı- nasıl bireyselleşebilirsin?” daki profesyonelleşmenin yol açtığı bürok- rasiden bahsediyor. “Sosyal bilimlerdeki, Çiğdem Yazıcı da insanı özne yapan şeyin felsefedeki profesyonelleşme araştırmak karar verme ve yetkinlik olduğuna değinerek istediğiniz şeyi yönlendiriyor. Felsefenin bunların olgunlaşmanın göstergesi olduğu- bile temel meselelerde soru sormasının nu vurguluyor ve ekliyor: “Fakat bu en çok zorlaşması bundan dolayı” diyor. 11
  • 14. Özgür Müstecaplıoğlu da, “Artık bilimde merak eskisi gibi önemli değil ve merakı canlı tutmak zorlaştı” diyor. Üretkenlik, motivasyon ve finansal destek gibi unsurların bilim insanlarını eskisinden daha farklı yönlendirdiğini belirtiyor. “Artık bir problem seçerken kendi merakım- dan çok toplumun merak etmek zorunda bırakıldığı problemleri araştırmak zorunda kalıyorum” diyen Müstecaplıoğlu’nun ardından Tuğba Bağcı Önder, Amerika’da bile temel bilim konularındaki araştırmalara ayrılan fonların oldukça düştüğü- nü vurguluyor. “Merakı bu kadar besleyen bir ülkede bile böyle… Profesörlerim beni, ‘İstediğin soruyu araştırmak eskiden daha kolaydı ama sen bu kadar özgür olamayacaksın’ diye uyarmıştı” diyor. Özgür Müstecaplıoğlu ise Amerika’da hala temel bilim yapmak isteyen birinin kendine bir enstitü bulabileceğine değinirken dünyada temel bilim enstitüsü olmayan üç ülkeden birinin Türkiye olduğu ger- çeğini hatırlatıyor. İçinizdeki merak duygusu sizi nereye sürükledi? Çiğdem Yazıcı: Özgür Müstecaplıoğlu: Tuğba Bağcı Önder: “Edebiyat ve arkadaş... Sorgulayıcı merak “Ben derslerimin dışında hep başka “Ben lisede sınav sistemine kendini bende ortaokulun sonuna doğru etkili ilgi alanlarına yöneldim. Notlarım odaklamış, stresli bir öğrenciydim. Çağın olmaya başladı. Lisedeyse okulu kırarak belki çok yüksek değildi ama bu mesleği olduğu için genetik istiyordum. Fethi Paşa Korusu’nda arkadaşlarımla başarıyı getirdi. Hayatımın sınava Çok irdelememiştim ama çok meraklı kendimizce bir ölü ozanlar derneği endeksli olmaması bir şanstı.” öğrencilerle çok güzel bir eğitim aldım. kurmuştuk… Varoluşçuluktan etkilenerek Yani merakın nasıl geliştirilebileceğini felsefeye adım attım. Üniversite de zaten üniversitede öğrendim. Bu nedenle aynı şeyi felsefeye olan merakımı pekiştirdi.” öğrencilere vermeye çalışıyorum.” 12
  • 15. Öğrencilerinizin merak duygularını tetiklemek için neler yapıyorsunuz? Çağatay Başdoğan: “Lisans eğitiminde belli bilgileri müfre- dat dahilinde belli bir periyotta aktarmak zorundayız. Ama merak duygusunu artırmak için öğrencilerin öğretileni sorgulamasına, test edebilmesine ve hatta hata yapabilmesine şans verecek bir mekanizma kurmalıyız. Şu anda verdiğiniz projeleri, sınavları, ders anlatış şeklinizi buna göre düzenlemeye çalışınca öğrenciler- den tepki alabiliyorsunuz; çünkü böyle bir modele alışık değiller. ‘Proje bazlı’ eğitim tarzına geçiş yapmak, hata yapmaya, hatayı görmeye ve test etmeye açık olmamıza olanak vereceğinden bize kazanç sağlayabilir… Bunu lisansüstü derslerde başarabiliyorum. Bir proje verip ucunu açık bıraktığınızda meraklı öğrencilerin bir adım daha fazla attığını görebiliyorsunuz.” Özgür Müstecaplıoğlu: “İlk sınıflarda verilen temel bilgilerin ardından fizik bölümünde sınıf mevcudu giderek düşüyor. Biz bölümde bu gibi mevcudu düşük derslerde öğrencilere sınav ha- zırlatabiliyoruz. Herkes bir soru sorarak ortak bir sınav oluşturuyor. Ayrıca sordukları sözlü sorulardan da ders içinde puan alıyorlar. Böyle bir ödül mekanizması da var. Çift anadal programlarındaki uygulamalarımızla da bilim insanı olmaya doğru geçiş sürecini hazırlamaya çalışıyoruz.” Murat Önok: “Eğitim açısından öğrencilerin merakını cezbedebilmek sosyal bilimler için daha kolay görünüyor. Çünkü gündelik hayatla iç içe bilgiler aktarıyorsunuz. Merakı uyandırmak için bilgiden ziyade neden sonuç ilişkisine odaklanabiliyorsu- nuz. Verilen bilginin haberlerdeki olaylarda, Türkiye’nin siyasal konjonktüründe bir yeri var. Öğrencilerime hep şunu söylüyorum: Kanunları ezberlemekle hukuk eğitiminde iş bitse, her kanun de- ğişiminde diplomanızı fesih etmek gerekirdi. Öğrenciler hukukun ezber olduğuna inanarak geliyor. Başta bunları anlatarak o inancı kırmak gerekiyor.” Ahu Parlar: Çiğdem Yazıcı: “Klasik felsefe tarihi müfredatını zorlayarak “Ben uzun yıllar gazetecilik yaptım ve şimdi düşündüğümde soru sormayı çok kim ne demiş diye sorarsanız hiç şansınız yok ve olmamalı da… sevdiğim için buna yöneldiğimi anlıyorum. Bunun kaynağı ise babamdı. Ben Bilginin kesinliği var mıdır yoksa tartışılabilir mi? Bunu Descartes kimim, amacım ne gibi soruları çok küçük yaşta sormamın sebebi buydu. Bunun okutarak yapabilirsiniz ama hayatınızla bağ kurarak yapmak, acısını da çektim, çünkü eğitim sistemi bunu pek kabul etmiyor. Amerika’da gündelik hayatla eşleştirmek daha önemlidir. Annem beni seviyor okumaya başladığımda sayısal derslerim çok iyiydi, ama belli bir düşünce ya da iki kere iki dörttür gibi ön kabulleri tartışmaya açan deneysel sistemine göre hareket etmem gereken konularda çuvallıyordum, soru sormak yazı ödevleri veriyorum. Genel anlamda alıştığımız şey, konuyu bir azaptı. Yüksek lisans ise gerçekten bilinçli ve yapısı olan sorular sormaya çalışmak ve kişiyi öğrenmektir. Otorite yazan kişidir; yani siz pasif başlamamda dönüm noktası oldu.” okuyucu olursunuz. Bu nedenle okunan makaleden önce bu tarz deneysel şeyler yaptırmak konunun ağırlığı altında ezilmeyi engelliyor; kişi bakış açısını tartarak okuyabiliyor.” 13
  • 16. Yaşamın kaynağı ne su ne toprak Sadece merak, o temel güdü… Yrd. Doç. Dr. Nazmi Ağıl İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Kutsal kitaplara kulak verirsek, Adem ve Havva’nın yasak meyvenin tadını merak etmeleriyle başladı yer- yüzünde bildiğimiz anlamda hayat, kadın doğurmaya, adam toprağı işleyip yiyecek elde etmeye. Oysa ne güzel ekmek elden su gölden mutlu mesut yaşıyorlar- dı Cennet Bahçesinde, onca meyve ellerinin altınday- ken bir elmanın tadından mahrum yaşasalar ne çıka- caktı sanki? Ama insan tabiatının olmazsa olmazı bu dürtü. Çünkü bir anlayışa göre, insan tamamlanmamış bir proje ve insanın binlerce yıllık serüveni kendini tamamlamak yolunda bir arayışın öyküsü, süreçte en büyük harekete geçirici güç ise merak. Ama o ilk huzurun kaybedilişi derin bir travma ya- ratmış olmalı insanda ki ta eskilerden beri tehlikeli gö- rülmüş bilginin verili sınırları dışına çıkma isteği. Babil Kulesi hikayesini bilirsiniz. İnsanlar Tanrının gizlerine ulaşmak için ucu bulutların arasında bir kule inşa etmeye başlar fakat buna kızan Tanrı onların dillerini farklılaştırır ve bir anda kimse kim- senin dediğini anlayamaz olur. Böyle olunca da bir türlü tamamlanamaz inşaat, sonunda çöker. Benzer 14
  • 17. Edebiyatta, sanatta, sinemada bilgiyi ararken yoldan çıkmış, kibrin ve bilginin verdiği gücün etkisiyle ruhları kirlenmiş ve daha fazlası için Şeytanla anlaşıp, sonsuzca lanetlenmiş bilim adamı tipine sıkça rastlarız. bir örnek de Dr. Faustus’un hikayesidir. Or- karısının sabrı ve uysallığının sınırlarını taçağ Avrupa’sında anlatılagelen hikayeye merak eden bir beyden söz eder. Bu bey göre bu isimde bir bilim adamı sonsuz bilgi yoksul bir kızla evlenirken ondan tüm karşılığında ruhunu Şeytana satar. Pek çok emirlerine kayıtsız şartsız uyacağı sözü- farklı versiyonları olan bu kıssanın en güzel nü alır. Sonraki yıllarda bir kızı olur, onu anlatıldığı eserlerden biri Shakespeare’le öldürteceğini söyleyip kadının kucağından çağdaş Christopher Marlowe’un oyunudur. alarak gizli bir yere yollar. Ardından doğan Sonunda Faustus bu merakı yüzünden oğluna da aynı şey yapar. Zavallı anne iki cehenneme gider. Oysa yüzyıllar sonra büyük acıya da sabırla katlanır fakat kocası- hikayeyi yeniden ele alan Goethe, Faust nın merakı bir türlü tatmin olmaz. Bakalım karakterini bu doymak bilmez bilgi arayışı bir teste daha dayanabilecek midir karısı? nedeniyle bağışlanmaya değer görür. Ama Yeniden evlenmek istediğini belirtip, o sıra ondan sonra da edebiyatta, sanatta, sine- on beş yaşına giren kızını gelin adayı olarak mada bilgiyi ararken yoldan çıkmış, kibrin getirtir, karısına da gerdek odasını hazırla- ve bilginin verdiği gücün etkisiyle ruhları ma görevi verir. Düğün gecesi eğlencede kirlenmiş ve daha fazlası için Şeytanla kızını tanıyan kadın buna dayanamaz, bey anlaşıp, sonsuzca lanetlenmiş bilim adamı her şeyin bir oyun olduğunu söylese de tipine sıkça rastlarız. Bu yapıtlardan belki oracıkta ölür. Chaucer bir başka hikayede de en bilinenleri Frankenstein ile Dr. Jekyl ve yine merak konusunda uyarıda buluna- Mr. Hyde’dır. Biri Tanrılığa soyunup yoktan rak bir kahramanını şöyle konuşturur: “İki bir insan var eden, diğeri kendi kişiliğini şeyi merakta insan fazla ileri/ Gitmemeli: parçalayıp ikinci bir kişilik –yani yine ayrı Bir Tanrı’nın, bir de karısının gizleri./ Belki bir insan - oluşturmayı başaran bir başka Tanrı’nın işlerine dilediğince/Sokabilirsin doktorun trajedisini anlatır. Yine bir Ortaçağ burnunu ama diğerini pek kurcalama hikayesinde İngiliz ozan Geoffrey Chaucer bence.” 15
  • 18. Bizim de kültürümüzde de fazla meraklı olmanın zararları konusunda deyişler, uya- rılar yer alır, masallarımızda kırkıncı odanın içinde ne olduğunu öğrenme isteğinin tehlikeli sonuçları anlatılır. Ama unutmayalım, biz bir üniversiteyiz ve işimiz merak etmek, Alfred Lord Tennyson’ın “Ulysses” adlı şiirinde dediği gibi “bilgiyi batan bir yıldız gibi insan düşüncesinin en uzak ufkuna kadar kovalamak… / savaşmak, aramak ve asla yılmamak.” Son olarak “Merakınız hiç sönmesin!” diyor, sizleri İskoçya doğumlu bir ozanın Yrd. Doç. Dr. Nazmi Ağıl benzer duyguları anlatan dilimize sizin için çevirdiğim dizeleriyle selamlıyorum. MERAK Öldürmüş olabilir kediyi; daha büyük olasılıkla Meraklı olanlar… kedi şanssızdı, o kadar, ya da merak hayatta kalırlarsa, inanın, ediyordu ölümün nasıl bir şey olduğunu; tahminen, yalnızca onların anlatmaya değer patilerini yalamaya devam veya bir şeyleri var. batınlarla yavruya babalık etmek için bir nedeni kalmamıştı zaten. Kedinin çok karılı, şehvet düşkünü, sorumsuz, tutarsız olduğundan, çocuklarını terk ettiğinden ve dokuz Ne yandan bakarsan bak, canlılığına dair masallarla akşam yemeklerinde yeterince tehlikeli bir şey meraklı olmak: soğuk rüzgarlar estirdiğinden söz ediyor köpekler. Hep söylenene inanmamak, görünüşe aldanmamak, İyi ya işte, bırakın dokuz canlı ve çelişkili, sivri sorular sormak, hayalleri berbat etmek, değişmeye yeterince meraklı olsun ve her keresinde evi terk etmek, fareleri koklamak en az ilki kadar acı çekip ve sırtını dikleştirmek ölerek ve tekrar tekrar ölerek pek sevimli kılmıyor onu ödemeye hazır olsun kedi payını. sualsiz kavuk ve kuyruk Gerçeği öğrenmek için güvenilir olan sallamanın rağbette olduğu tek kaynak, sonuçta, bir kedinin dokuz canından geriye kalan. hoş kokulu sepetler, duruma uygun kadınlar ve nefis yemeklere alışkın köpek çevrelerinde. Ve her cehennem dönüşü kedinin bize anlatacağı şu: Yine de, merakı yüzünden ölmez kedi, ölürse merak yoksunluğundan ölür. Ölmek yaşayanların işi, Tam aksine, Ölmek sevenlerin işi, tepenin öte yamacını Ve ölü köpeklerden farksızdır ya da yaşamın pastoral bir şiir olduğu Yaşamak için ölmek gerektiğini o imkansız ülkeyi Bilmeyen kişi. (gerçekte muhtemel bir cehennem olsa bile) görmek istemesi Alastair Reid öldürmez kimseyi- 16
  • 19. Schrödinger’in kedisi Schrödinger kuantum mekaniğinin temel kavramlarına yer verdiği düşünce deneyinde başrole bir kediyi koyar. Bu sadece basit bir espri değil içten gelen doğa merakına yapılan vurgudur… Prof. Dr. Tekin Dereli Fizik Bölümü Kediler kendine has huyları olan meraklı yaratıklar- dır. Yıllar önce minik bir yavruyken gelip evimize kapılanan ve kısa zamanda ailenin bir ferdi haline gelen tekir kedimizin marifetlerini hala hatırlıyoruz. Schrödinger’in kedisi oldu mu? Bir fikrim yok. Kuan- tum fiziğinin en zor kavramlarından birini anlatmak için verdiği örnekte başrolü bir kediye verirken ne düşündüğünü de hiç bir yerde açıklamamış. Acaba bu tercihinde şakadan öte bir şey var mıydı? Kesin olan gerçekten akılda kalıcı ve uzun yıllardır ilginç- liğini yitirmemiş bir örnekle kendini ifade edebilmiş olduğudur. Schrödinger’in düşünce deneyi şöyle: Kedimizi kapalı bir kutuya koyalım. Hiçbir şekilde kutunun içini görmeyeceğiz, tartmayacağız, dokunmayaca- ğız. Kutunun dışında bulunan bir radyoaktif atom eğer bozunursa, bir mekanik düzenek yardımıyla kutunun içindeki zehirli maddeyi açığa çıkartarak kediyi öldürecek. Eğer atom bozunmazsa bir şey olmayacak, kedi diri kalacak. Tekil bir atomun bozu- nup bozunmadığının olasılığı kuantum mekaniksel durum vektörüyle belirlenir. Bu nedenle radyoaktif atom bozunmuş durumu ile bozunmamış duru- munun bir kuantum birleştirimindedir dersek bir anlamı olur. Peki, kedi için ne diyebiliriz? Kutuyu açıp bakmadan ölü mü yoksa diri mi bilemeyiz. O halde soru şu: Kutu kapalıyken, tıpkı atomun olduğu gibi, kedi ölü durumu ile diri durumunun bir kuantum birleştirimindedir denebilir mi? 17
  • 20. Schrödinger bu örnekte kuantum meka- da yetişmiş çok yönlü bir entelektüeldi. niğinin temel kavramlarına yer vermekte- Genelde Viyana entelektüellerinin olduğu dir. Radyoaktif atom mikroskopik ölçekte gibi onun da sanatçı eğilimleri vardı. bir kuantum sistemidir. Kapalı kutudaki 1933’de öğretim üyesi olarak bulun- kedi ise makroskopik ölçekte bir sistem duğu Berlin’i Nazilerden kaçarak terk olup mikroskopik sistemle etkileşimi (ze- etti. Bir süre oradan oraya savrulduktan hiri açığa çıkaran mekanizma) bulunmak- sonra 1936’da doğduğu ülkeye döne- tadır. Kapalı kutuyu açarak kediye bakan rek Graz Üniversitesi’nde ders vermeye (makroskopik) gözlemci dolaylı bir kuan- başladı. Ancak Mart 1938’de Avusturya tum ölçümü yapmaktadır. Sistemin kapak Almanya’ya ilhak edilince burada da kala- açılmadan önceki durumuyla kapak mayarak kendi otomobiliyle Alp Dağlarını açıldıktan sonraki durumunu karşılaştıra- aşıp İtalya’ya ve oradan ailesiyle beraber lım. Kutu açıldıktan sonra kedi ya ölüdür Oxford’a sığındı. Schrödinger 1940’da ya diridir. Bu ikisinden başka bir seçenek İrlanda’nın matematikçi başbakanı Eamon olamaz. Peki, kutu kapalıyken kedi ne de Valera tarafından kurulan Dublin Prof. Dr. Tekin Dereli durumdaydı? Ölçmeden, yani kutuyu açıp İleri Araştırmalar Enstitüsü’nün başına bakmadan kesin bir şey söyleyemeyiz. geçmek üzere davet edildi. Bilim dünya- sının kıyısında, ama 2. Dünya Savaşı’nın Birleştirici unsur: Merak uzağında, 1956’da emekli olup Viyana’ya Erwin Schrödinger (1887-1961) kuantum geri dönene dek, yaşadığı İrlanda’da mekaniğini 1926’da bugün bildiğimiz önemli çalışmalar yaptı. Dublin’deki ilk iki haliyle formüle etmiş çok ünlü bir teorik yılını asistanlarıyla ileri düzeyde kuantum fizikçiydi. İlk yazıldığı tarihten sonra üze- mekaniği dersleri yaparak geçirdi. Ondan Schrödinger denkleminin rinden neredeyse bir yüzyıl geçmiş bulu- istenen resmi görevi ise her yıl kendi çözümüyle verilen dalga nan Schrödinger denkleminin çözümüyle seçeceği konularda halka açık konferans- fonksiyonlarının fiziksel verilen dalga fonksiyonlarının fiziksel lar vermesiydi. Çok ciddi hazırlanarak bakımdan nasıl yorumlanması bakımdan nasıl yorumlanması gerektiğini ilkini 1943’te sunduğu bu konferanslara bugün hala tartışmaktayız. Schrödinger (“What is life?”) sık sık Eamon de Valera gerektiğini bugün hala 19. yüzyıl sonu “fin de siecle” Viyanasın- da geliyordu. Schrödinger’in hala basılan tartışmaktayız. 18
  • 21. Viyanalı bir burjuva ailesinin çocuğu olarak döneminin en iyi okullarında yetişen Schrödinger’i sanata veya iş hayatına değil teorik fiziğe bağlayan içten gelen doğa merakıdır. Erwin Schrödinger Eamon de Valera “Genişleyen Evrenler” (Expanding Universes), di? Ben bu ortak noktayı onların içgüdüsel merak eder, ortalığı karıştırır, aletleri bozar, “Uzay-Zamanın Yapısı” (Space-Time Structure), merak duygularına bağlıyorum. Bir yanda büyüklerini bezdirirler. Çocukta kendini “Hayat Nedir?” (What is Life?), “Us ve Madde” fakir bir göçmen ailesinin çocuğu olarak New erken gösterebilen bu merakı söndürmemek (Mind and Matter) başlıklı popüler ancak an- York’ta doğan de Valera’yı Dublin’de üniver- gerekir. Evde ve okulda ilgilenilip sorgulayıcı laşılması kolay olmayan kitaplarında tartıştığı sitede matematik okumaya yönelten ve bu ve araştırıcı olmaya teşvik edildikleri oranda fikirler bugün de önemlerini korumaktalar. ilgisini uzun ömrü boyunca canlı tutan; öte bu meraklı çocuklar arasından bilim insanları yanda Viyanalı bir burjuva ailesinin çocuğu ve matematikçiler çıkacaktır. Schrödinger’in Eamon de Valera (1882-1975) İrlanda olarak döneminin en iyi okullarında yetişen kedisi örneğinde sadece basit bir espri değil Cumhuriyeti’nin kurucularından birisi ve Schrödinger’i sanata veya iş hayatına değil bu içten gelen doğa merakına bir vurgu üçüncü cumhurbaşkanıdır. Onun gibi bir ey- de teorik fiziğe bağlayan aynı içten gelen yapıldığını da düşünüyorum. lem adamıyla Schrödinger gibi sanatçı ruhlu doğa merakıdır. Bazı çocuklar hikayelere bir bilim adamının ortak noktası ne olabilir- konu olacak kadar çok soru sorarlar; her şeyi Kuantum dünyasında çığır açan araştırmacılar Kuantum fiziğinin öngördüğü görünüşte garip pek çok olay doğrudan gözlenemez; araştırmacılar ancak bu garip olayların ilke olarak kendilerini göstere- cekleri düşünce deneylerini tartışmaktadırlar (Schrödinger’in Kedisi). Ancak Serge Haroche ve David J. Wineland, beraber çalıştıkları araştırma grupları içinde geliştirdikleri yeni laboratuvar yöntemleri yardımıyla, daha önce doğrudan gözlenemeyeceği düşünülen çok kırılgan kuantum durumlarını ölçtü, kontrol etti ve tanecikleri sayabildi. Böylece kuantum taneciklerinin durumlarını bozmadan doğrudan gözlemlenebileceklerini göstererek kuantum fiziği deneylerinde yeni bir dönem başlatan Haroche ve Wineland “Çığır açan deneysel yöntemleriyle tek tek kuantum sistemlerinin manipulasyonunu ve ölçümlerini sağlama- ları” nedeniyle İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi’nce 2012 Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü. National Institute of Standards and Technology (NIST) ve Unıversıty of Colorado Boulder’de araştırmacı ve grup lideri olarak çalışan Wineland ve şu an College de France ve Ecole Normale Superiore’da profesör olarak görevli olan Haroche ışık ve maddenin temel etkileşimleri üzerinde, 1980’lerin ortalarından bu yana çok ilerlemiş olan kuantum optik alanında çalışıyorlar. Çığır açan yöntemleri bu araştırma alanında kuantum fiziği ilkelerine göre çalışacak süper hızlı yeni nesil bilgisayarların tasarlanması yolunda ilk adımların atılmasını sağladı. Belki de kuantum bilgisayarları 21. yüzyılda günlük yaşamlarımızı tıpkı geçen yüzyılda klasik bilgisayarların yaptığı gibi kökünden değiştirecek. Bu araştırmalar aynı zamanda gelecekteki yeni bir zaman standardını oluşturabile- cek, günümüzün sezyum saatlerinden yüz kat daha hassas saatlerin yapımına temel olacak. 19
  • 22. Markanın keşfine yolculuk Hem kısa hem de uzun vadede başarılı olmak isteyen şirketlerin en büyük silahlarından biri tüketicilerin merakının doğru bir şekilde yönetimi olacaktır. Nüket Ağar Pazarlama Bölümü, Doktora Öğrencisi Tüketiciler, mantıklarının mı yoksa duygu- denemek için harekete geçirebildiği ölçüde larının peşinden mi giderler? Birçok şirket başarılı olacaktır. Tabii merak duygusunun or- pazarlama departmanı ve akademi dünyası taya çıkarılabilmesi için ilk yapılması gereken, bu sorunun cevabının peşindedir. Merak, aynı hedef kitlenin ürün hakkında bilgilendiril- açlık ve susuzluk gibi, giderilmedikçe katlana- mesidir. Bu sebeple yapılan tanıtımlar ve rek- rak artan ve yeterince devam ederse bütün lamlar (dergilerde, gazetelerde, televizyonda, ihtiyaçların önüne geçebilen bir duygudur. billboardlarda vb.), ürünü farklılaştıran, o Birisine karşı ilgimiz, bizi meraklandırabildi- kategori hakkında genel olarak bildiklerimiz- ği ölçüde oluşur. Mitolojide ve masallarda den uzaklaştıran noktalarını ortaya çıkararak insanların başına gelen kötülüklerin sebebi; yapıldığı takdirde etkili olabilir. ama aynı zamanda insanın teknolojide ileri gidebilmesi ve aydın olabilmesi için öncelikli Ürün beklentilerinin, zihnimizde canlanan Yeni bir ürün, ihtiyacıdır merak. kategori tanımından uzaklaşmasıyla merak hedeflenen kitleyi duygumuz harekete geçer ve arada oluşan Amaca giden yolda en önemli adım tutarsızlığı kapatmak için ürünü keşfetmeye heyecanlandırabildiği Şirketlerin, yeni ürünler ortaya koyarken ya teşvik eder. Kısacası, genel olarak kategori ve meraklandırabildiği, da yeni markalar yaratırken tüketiciyi kendine hakkında bilgilerimizden uzaklaşan bir ürün böylece denemek için çekebilmesi için yapması gereken önemli tanıtıldığında, gerçekten vaat ettiklerini harekete geçirebildiği işlerden biri, merakı doğru yönetebilmektir. gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği üzerine ölçüde başarılı Yeni bir ürün, hedeflenen kitleyi heyecanlan- merakımızı kabartabilir. Bu noktadan sonra, olacaktır. dırabildiği ve meraklandırabildiği, böylece potansiyel tüketicinin ürün hakkında duyarlı- 20
  • 23. lığı ve deneme isteği artabilir ki, bu da şirket- yonlara, hatta ürünü reddetmeye götürmesi Ürün beklentilerinin, lerin pazarlama departmanlarının amacına mümkündür. Konsept olarak kafamızdaki zihnimizde canlanan kategori giden yolda büyük bir adımdır. ürün tanımından çok farklı bir ürün piyasaya tanımından uzaklaşmasıyla çıktığında, vaatlerinin doğru olmaması ihti- Merakın da fazlası zarar malinin çok daha yüksek olduğuna inanmaya merak duygumuz harekete Merak, açlığa veya susuzluğa benzer demiş- başlayabiliriz. geçer ve arada oluşan tik. Aynı bu ilkel duyular gibi, giderilmediği tutarsızlığı kapatmak için bizi sürece yoğunlaşır merak. Fakat yine açlık Zamanlama: Toplum buna hazır mı? ürünü keşfetmeye teşvik eder. ve susuzluk gibi, çok uzun süre giderilme- Birçok yenilikçi ürün, zamanından önce diği takdirde, giderilmesi isteği azalmaya çıktığı ve henüz inandırıcılığı olamadığından başlayabilir. Uzun süre yemek yemediğinizde, piyasada tutunamamış ya da popüler olması bir lokma bile yiyemeyecek hale geldiğiniz za- için uzun yıllar geçmesi beklenmiş olabilir. manları düşünün. Aynı bunun gibi, uzun süre Şu anda Apple firması sayesinde çok popüler meraklandıran reklam kampanyaları veya olan iPad (tablet bilgisayarlar), aslında türü- kafamızdaki ürün algısından çok farklılaşan nün ilk örneği değil. 1999 yılında, Bill Gates’in yeni ürün tanıtımları da negatif reaksiyonlara önderliğinde Microsoft, tablet bilgisayarları maruz kalabilirler. Bu sebeple de etkili olduğu tanıtmış ve piyasaya sürmüş, ama nihayetinde kadar riskli bir stratejidir merak duygusunu başarısız olmuştur. Microsoft’un da öncesinde kullanmak. on senelik bir geçmişi olan tabletler, birçok fir- manın (1980 sonlarında Apple da dahil olmak Kimi reklam kampanyaları, “gizem” konseptini üzere) zarar etmesine sebep olmuştur. Peki, kullanarak merak duygusunu uyandırmayı, iPad’de farklı olan şey neydi? Neden diğerleri böylece ürün farkındalığını artırmayı amaçlar- değil de iPad tüketiciler tarafından tutuldu? lar. Tanıtımı yapılan ürünü o anda açıklama- Bunun cevabını marka ve merak konseptle- yarak belirsizliği artıran, tüketicilerin merakını rinin birleşmesiyle verebiliriz. Apple, tablet yükselterek dikkatlerini çeken birçok reklam bilgisayarları piyasaya sürdüğü 2010 yılında kampanyasının oluşumu da buraya bağlana- yenilikçi kişiliğiyle bilinen popüler bir marka bilir. Reklamın sonunda ürünü gösterenler- haline gelmişti. O döneme kadar öncelikle den, haftalar boyunca ürünü sır gibi saklayan iPod, sonra da iPhone ürünleriyle; tüketicileri ve böylece belirsizliği, dolayısıyla da merakı belli bir dizaynı ve dokunma özelliği olan artıranlara; geniş bir yelpazesi var “gizem” ürünlere alıştırdı. Böylece tablet bilgisayarları konseptini işleyen kampanyaların. Fakat piyasaya sürdüğünde, tüketicinin merakını genelde pozitif bir ilgi uyandırması beklenen ideal seviyede çeken marka; bu ürünleriyle bu kampanyalar, çok uzatıldığı veya düzgün kabul gören bir kategori oluşturdu. Kısacası, yapılmadığı takdirde insanları sıkabilir ve yenilikçi bir marka algısı ve ürün yönetimiyle sinirlendirebilir de. Bu sebeple merakı artırıcı beraber, Apple gibi şirketlerin başarısındaki reklam kampanya stratejilerinin çok dikkatli en önemli faktörlerden biri de merak olgusu- işlenmesi gerekir. Yani, halk arasında da çok nu iyi kontrol edebilmektir. Hem kısa hem de kullanılan “fazla merak kötüdür” lafı akademik uzun vadede başarılı olmak isteyen şirketlerin olarak da doğrulanmıştır. Merak duygusunun en büyük silahlarından biri tüketicilerin mera- fazla suistimal edilmesi ve negatif reaksi- kının doğru bir şekilde yönetimi olacaktır. 21
  • 24. “Gerçeğin” peşinde… Gerek hukuk gerekse tüm bilimler aynı nihai sonuca varmak için vardır: Gerçeği (veritas) bulmak. Peki, hukukun aradığı “gerçek” hangisi? Yrd. Doç. Dr. Yiğit Sayın Hukuk Fakültesi Tarih bize insanoğlunun tatmin edilemez merak duygusunun her türlü icat ve gelişmenin en temel itici gücü olduğu- nu gösterir. İhtiyaç ve gerekliliklerle birleştiğinde merak, insanoğlu için en ulaşılamaz görünen hedeflere varacak yolcuklarının başlangı- cını teşkil eder. Tarih öncesi dönemlerde çimenlerin üzerinde yatarak gökyü- zündeki parlak noktalara bakan ve bu noktaların gökyüzündeki delikler oldukları açıklamasıyla tatmin olmayıp; gerçekte ne olduklarını, nerede olduklarını ve hatta gerçek olup olmadıklarını merak edenler, sonunda uzaya çıkan torunlarının yolculuklarının ilk adımlarını binlerce yıl önce atmışlardır… Hukuk ne tip bir düzen için var? Bilim meraktan beslenir ve gelişir, peki ya hukuk? Hukukun bir bilim olup olmadığı tartışmalarını bir kenara bırakırsak aslında kanaatimce gerek hukuk gerekse tüm bilimler aynı nihai sonuca varmak için vardırlar: Gerçeği (veritas) bulmak. Bu bağlamda hukukun aradığı ‘gerçeğin’ aslında tam olarak ne olduğu, hayattan ve hukuktan ne an- ladığınızla alakalı olarak değişebilir. Daha net bir ifadeyle hukukçu ‘adalet’in mi peşindedir; yoksa ‘düzen’in mi? Hukuku sadece bir düzen, bir emre- dici kurallar bütünü olarak görüyorsanız o halde 22
  • 25. Bir avukat, hukuk kuralını nasıl ve ne şekilde uygulayacağını veya bu kuralın onun amacına nasıl hizmet edebileceğini merak ederken, bir hukukçu o kuralın neden var olduğunu ve hukukun gerçeğine -adalete- ne şekilde hizmet edebileceğini merak eder. Yrd. Doç. Dr. Yiğit Sayın hukukun aradığı gerçek, aslında bir toplulu- de belirlemesi, nelerin merak konusu edilip uygulayacağını veya bu kuralın onun amacına ğun sosyal hayatının ve ona hakim olacak gü- edilmeyeceğine karar vermesi düzenin gereği nasıl hizmet edebileceğini merak ederken, cün konuşlanacağı yerin en kusursuz şekilde haline gelir. Gerçeğin aydınlığa çıkması ve ona bir hukukçu o kuralın neden var olduğunu düzenlenebilmesine yarar. Hukuku sadece bir bağlı olarak adaletin tecellisinin düzeni bo- ve hukukun gerçeğine -adalete- ne şekilde düzen değil ama adalete ve eşitliğe yönelik zacak, yönetenlerle yönetilenler arasındaki hizmet edebileceğini merak eder. Buna karşın bir düzen olarak görüyorsanız bu durumda uyuma zarar verecek ve en nihayetinde de bir avukatın hukukçu gibi veya bir hukukçu- hukukun aradığı gerçek, adaletin, adalet de kamu yararına ve devlet çıkarlarına aykırılık nun avukat gibi düşünmesi zannımca gene gerçeğin ta kendisidir (Veritas Aequitas). oluşturacak bir olgu olarak algısı ve sanal ile hukuka yükledikleri anlamla ve fonksiyonla adaletsizliğin, gerçek ve adalet olarak kabu- açıklanabilir. Anlaşılan o ki merak aslında Hukukun bir emredici kurallar bütünü ve lü böylesine bir düzenin hukuk anlayışına hukukun ve hukukçunun hiçbir zaman dolayısıyla da esasen cebri bir düzen olarak aykırı olmaz. Buna karşın hukukun adalete kaçamayacağı bir duygudur, fark, merakın kabulü durumunda hukukçunun merak ve eşitliğe yönelen ve bireyi odak alan kaynağının ve tezahürünün derecesidir. duygusunun yerini itaat ve biat duygusunun bir nizam olarak ele alınması durumunda alacağını ileri sürmek çok da yanlış olmaz. aradığı asıl değer adalet olacaktır. Gerçeğin Hukuk neye hizmet eder? Böyle bir düzende merak duygusuna pek yer ortaya çıkması adaletin hükümranlığıyla Tüm bunların ışığında denebilir ki, hukuk- yoktur; zira zaten belirli bir kişi veya kesim aynı kadere bağlanır ve böyle bir düzende çunun hukuk üzerine en merak ettiği ve herkesin yerine merak etmiş, gerçeğe ulaşmış hukukçunun merakı adaletin en doğru, en çağlar boyunca cevabını aradığı soru aslın- ve sınırlarını belirlemiştir, hukukçulara bırakı- vicdanlı ve en yalın şekilde nasıl uygulana- da en yalın ve temel olanıdır: hukuk nedir lan ise bu gerçeğin uygun şekilde toplumsal cağı üzerine olacaktır: sonuçları gücü ve ve neye hizmet eder? Binlerce yıldır her tür olarak güçlüler lehine düzenlenmesidir. Böyle güçlüyü tatmin etsin veya etmesin… soruna ve uyuşmazlığa çözüm bulmuş, her bir düzende amaçlanan gerçeğin ‘adalet’ yerine düzen olması da aynı kaynağa dayanır. Bakış açısı soruyu değiştirir çeşit düzenin hukuk eliyle tecrübe edilme- Aranan gerçeğin değerinin sıradanlaştırılması, Görülüyor ki, aslında hukukçuların neyi sini sağlamış hukukçuların bu en birincil kuşkusuz asıl gerçeğin -adaletin- hukukçular neden merak ettikleri biraz da hukuk- sorunun cevabı üzerine olan meraklarını ve itaat ettiklerince tahrifine ve dönüştürül- tan ne anladıklarıyla ilintilidir. Bir hukuk hiçbir zaman tam olarak giderememiş mesine yol verir. Hatta ‘bilimin gerçeği’ dahi kuralının niye var olduğunu merak etmek olmalarıysa hukukun bir bilim dalı olarak böylesine bir sanal düzen yaratma uğruna ile o hukuk kuralının nasıl uygulanacağını durduğu istisnai ve müstesna yeri bize aynı kaderi paylaşabilir. Böyle bir düzende merak etmek arasındaki fonksiyonel farktır tekrar tekrar hatırlatmaktadır; merak etsek tüm yetkileri elinde tutan ve hukukun anlamı- aslında tam da ifade etmeye çalıştığım. Bir de etmesek de... nı ve içeriğini de belirleyen bir gücün gerçeği avukat, hukuk kuralını nasıl ve ne şekilde 23
  • 26. Algılarınızı açın! “Merakın oluşmasının temellerinden biri algıların açık olmasıdır. Algıları açık olmayan insan merak edemez” diyen Tevfik Metin Sezgin sorularımızı yanıtladı. Yrd. Doç. Dr. Tevfik Metin Sezgin Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Koç Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği yorum; ama belli bir yere geldikten sonra Bölümü Öğretim Üyesi Tevfik Metin Sezgin, bu tür insansı algılama ve zekâ gerektiren insanların birbiriyle iletişim kurarken kullan- işlemleri gerçekleştirebilen programlar dığı iletişim unsurlarını bilgisayarla da kul- yazmanın çok zor olduğunu fark ettim. Bu lanabilmelerinin yollarını araştırıyor. Başka gerçekten gizemli bir konu: Bir bilgisayarı, bir deyişle bilgisayarla olan iletişimi insana insan algısını taklit edecek şekilde prog- daha uygun yöntemlerle sağlamaya çalışıyor. ramlayabilir miyiz? Örneğin size gelişigüzel Bilgisayarla doğal iletişim unsurlarını kullan- karalanmış bir çizim ve o çizimin temize mamızı sağlayacak metotların geliştirilmesi- çekilmiş hallerini göstersem, hangisinin ne odaklanan araştırmaları, disiplinler arası daha temiz olduğunu söyleyebilirsiniz. Peki, işbirliği gerektiriyor. Tevfik Metin Sezgin bilgisayara bunu yaptırabilir miyim? İnsan ile sohbetimizde onu bu araştırma alanına niye birine temiz, diğerine daha kötü çizilmiş yönlendiren unsurlar içinde merakın rolü diyor? Aradaki fark nedir, bilgisayara bu farkı üzerine konuşmaya başladık ve günümüz öğretebilir miyiz? Bu öncelikle insanı, insan dünyasında tüketim alışkanlıklarımızın algısını, insanın nasıl düşündüğünü, nasıl nasıl yönlendirildiği, merakımızı uyandıran hareket ettiğini anlamayı gerektiriyor. Belki şeylerin niteliği, algı açıklığının merakımızı de bunları anlayabilirsek, bilgisayarları nasıl canlı tutabilme sürecindeki işlevleri üzerine programlayacağımızı da anlayabiliriz. yol aldık… Bu durumda psikolojiyle iç içe bir konuyla Sizi çalışma alanınıza yönlendiren şey ilgileniyorsunuz. Bu alanda nasıl bir çalış- neydi ve merak ilerlemenizde nasıl bir rol ma yürütüyorsunuz? oynadı? Konumla ilişkili makaleleri hem bilgisayar İnsanların birbiriyle kurduğu iletişim mühendisliği alanında hem de psikoloji yöntemlerini ve iletişim biçimlerini anla- literatüründe takip ediyorum. Örneğin Koç mada bilgisayarlar çok yetersiz. Örneğin Üniversitesi’ne gelmeden önce yüz ifadele- bir bilgisayarı dijital bir fotoğraftaki yüzleri rini tanıma üzerinde çalışmıştım. Özellikle bulmak üzere programlamak alışılageldik o çalışmayı yaparken çok sayıda psikoloji programlama metotlarıyla mümkün değil… makalesi okumuştum. “İnsan yüzündeki Ben 10 yaşından bu yana program yazı- noktaların hareketinden duyguları anla- 24
  • 27. mamız mümkün. Peki, bilgisayarları bunları birçok sektörde, örneğin yiyecek sektö- lamaları gerekiyor. Bu, bizi “sistemli merak” kullanacak şekilde programlayabilir miyiz?” ründe de böyle. Gıdalarda MSG, özellikle dediğimiz olguya yaklaştırır. sorusunu cevaplayan bir çalışma yaptım. yurtdışında çok kullanılıyor, buralarda da Burada tamamen psikolojiye odaklanmak kullanılmaya başlandı. Özellikle fast food Algıyı zamana ve mekâna yayabilme, tam da gerekliydi. Bu çalışmalar sonucu yazdığım üreticileri gıdalara kattıkları MSG ile tat daha önce bahsettiğim ilk birkaç saniyede makalelerle hem psikoloji literatürüne hem alma duyularını daha hassaslaştırıyor ki, ilk karar verme durumuyla ilgili. Bizler maa- de bilgisayar bilimlerine katkıda bulundum. ısırıktan sonra ikincisini alma isteği fazla- lesef hayatın birçok alanında çevremizde laşsın. Ama bu sağlıklı bir tüketim alışkan- olup biteni anlık olarak algılıyor, anlık tepki O zaman sorunuz, yani merakınız farklı lığı değil. İşte, dijital alanda ve daha birçok veriyor, reflekslerimizle yaşıyor gibiyiz. alanlarda da derinleşmenizde itici güç başka alanda da merakımızı uyandırmak Örneğin insanlar niçin ritmi kısa bir zaman oldu… için bize dayatılanlar aslında yanlış bir tü- aralığında tekrarlanan müzikleri daha çok Kesinlikle, evet. Öğrenilen yeni şeyler farklı ketim alışkanlığına yol açıyor. Tabii bunun seviyorlar? Çünkü kısa zamana sıkışmış tekrar meraklar uyandırıyor. Yine de her insan sonucu olarak da artık insanlar gerçekten eden müzikal cümlelerin algılanması kolay. merakını böylesine canlı tutamıyor. Belki de ilk ısırıkta zevk vermeyen şeylerden artık Nota değeri açısından özelliksiz olsalar dahi yeterince merak etmiyor... Aslında bu biraz uzak duruyor. Mesela açıp 200 sayfalık bir algılandıklarında dinleyiciye bir miktar zevk insan yapısıyla biraz da içinde yaşadığımız kitap okumaya kimsenin sabrı yok, merak verebiliyorlar. Ama alınan zevk onunla sınırlı toplum ve o toplumun dinamikleriyle ilgili. da etmiyorlar içinde ne olduğunu. Bir kalıyor. Aslında belki aynı dinleyici, algılarını Öyle bir hale geldik ki artık bir videoyu video iki dakikadan uzunsa izlenme oranı daha geniş zamana yaymayı başarabilse, açtıktan sonra birkaç saniye içinde izlemeye düşüyor. O merak ilk birkaç saniyede oluş- Klasik Türk Müziği gibi müzikal cümleleri devam edip etmeyeceğimize karar veriyoruz. malı yoksa insanları kaybediyoruz... 30-40 saniyelik ritimlerle tamamlanan, Videoyu üreten kişi bunu bildiği için öyle muazzam mühendislik ve sanat içeren müzik bir ürün hazırlamak zorunda ki ürünü ilk Peki, merakımızı sürdürmek ve sistemli türlerinden de lezzet alabilecek… Veya bir 2-3 saniye içinde merak uyandırsın ve geri bir şekilde merak etmek bu ortam koşul- sanat galerisindeki resimlere sadece gözüne kalanı izlensin. Bu bizim her türlü tüketim larında nasıl mümkün olabilir? dayadığı uzun ince bir borunun ucundan alışkanlığımızı değiştiriyor. “Dijital tüketim Öncelikle insanların gerçekten olayları daha bakarak gezen bir ziyaretçi hayal edin. alışkanlığı” diyebiliriz ya da okuduğumuz bir geniş görebilmesi, daha geniş çerçevede Galeride en büyük ressamların tabloları dahi yazıdaki “tüketim alışkanlığı”… Artık çoğu değerlendirebilmesi, kazanımlarını, hare- olsa, bu ziyaretçinin bir tabloda görebildiği şey bizde merak uyandırarak bir sonraki adı- ketlerini ve hayatlarını sadece anlık zevklere alan o tablonun binde birini geçmeyecek, mı atmamız için aklımızı çelmek, geri kalanını odaklanarak değil, daha geniş zamana ve algılayabileceği şeyler ise sadece renkler ola- tüketmeye yönlendirmek üzere yapılıyor. Bu mekâna yayılmış algılara dayandırarak plan- caktır. Elbette renkleri görmek de zevk verir, 25
  • 28. ancak tablonun bütünü- kompozisyon kırmızıya nü algılayabilen birinin bulanmış şekilde sayfalar hissesine düşen daha fazla dolusu geribildirimle gelirdi. olacaktır. Bütünü algılayan kişi Sonrasında öğretmenle oturup hem zaman içinde göz veya sanat kısa değerlendirmeler yapılır, yapılan zevki sahibi olacak hem de daha neler yanlışlar düzeltilir, yazılar tekrar yazılırdı. var diye merak edecek; daha güzeli bulmak için Bu sistem öğrenciyi daha dikkatli düşünme, gayret gösterecektir. hataları algılama ve daha iyisi nasıl yapılırı merak etmeye sevk eden bir sistem. Algıların açılması merak edebilmenin ön şartı gibi… Çünkü al- gılayamayan lezzet alamaz, lezzet alamayan ise yeni lezzetleri Koç Üniversitesi’nde yapmaya çalıştığımız şeye gelince, örne- keşfetmeye yönelik merak geliştiremez. ğin ben sorularımı öğrencileri düşündürecek şekilde ve belki günlük hayatta karşılaşabilecekleri hikâyeler içerecek biçimde Sizce eğitim sistemi, özelde Koç Üniversitesi’nin eğitim sormayı severim. Merak bu ya… Kestane pişirirken yakmamak yaklaşımı bu anlamda ne tür bir rol üstleniyor? için kestaneleri tek tek çevirmek yerine ara sıra bütün tepsiyi Lise ortamını Türkiye’de ve yurtdışında görmüş biri olarak sallayıp onları alt üst etsem acaba hepsini teker teker çevirme eğitim sisteminin merak edebilen insan yetiştirmekte pek zahmetine girmeden ve hiçbirini yakmadan işimi halledebilir başarılı olmadığını söyleyebilirim. Az önce reflekslerle hareket miyim? Ama tabii sallanan kestanenin düz tarafı üzerine düş- etmekten bahsetmiştim... İşte, eğitim sistemimizdeki ölçme- mesi daha olası ise belki birkaç zayiat kaçınılmaz olacak… değerlendirme metotları dâhil birçok şey bu tür refleksif Ama eğer tepside çok kestane yoksa o zaman kayıp verme hareket etmeye yönlendiriyor öğrencileri. Türkiye’de edebi- olasılığım da düşük olacak… Bozuk para atıp yazı-tura yat derslerinde “Sakla samanı gelir zamanı.” atasözü üzerine gelmesinden bahsedince ezbere soru çözenler, atılan kes- kompozisyon yazmanız istenir. Yazarsınız, ama gelen geri- tane olunca daha dikkatli düşünmek zorunda kalıyor, “Bu bildirim bir harf notundan ibaret kalır ve hiçbir zaman neyi soru çok güzel; ama düşünmek gerekiyor.” diyorlar. Şimdi yanlış yaptığınız anlatılmaz. Birçok safhada değerlendirmeler şikâyet etseler de bu tür sorular onlara cevabını ancak öğ- hâlâ düşünme gerektirmeyen, çoktan seçmeli yöntemlerle rendikleri olasılık hesaplama tekniklerinin vereceği türden yapılmakta. Eğitimde başarılı olan ülkelerde ise belki kaynak- yeni günlük yaşam bulmacalarını fark ettirecek ve onlara ların daha çok, belki öğretmelerin daha çalışkan ve öğrenci- meraklar kazandıracaktır diye düşünüyorum. lerin daha motivasyonlu olmasından dolayı, kritik düşünmeyi sağlayacak uygulamalar yaygın. Örneğin, lise son sınıfta Bu bahsettiğim benim olasılık dersime özel bir durum ABD’de aldığım İngilizce derslerinde, yazdığım her bir sayfa olarak düşünülse de Koç Üniversitesi’ndeki akademik 26