3. RÜZGAR AŞINDIRMA BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ
Rüzgârlar, kopardıkları parçacıkları havalandırarak taşımak,
bu parçacıkları çarptırarak aşındırmak ve gücü bitince de
biriktirmek yoluyla yeryüzünde şekillendirme yaparlar.
Rüzgârlar, en fazla kurak ve yarıkurak bölgelerde
etkilidirler. Çünkü, bu bölgelerde bitki örtüsü zayıf, arazi
kuru, rüzgâr hızlıdır.
RÜZGAR AŞINDIRMA ŞEKİLLERİ
Rüzgârlar, güçleri ölçüsünde yeryüzünden kopardıkları
parçacıkları veya mevcut materyalleri sürükleyerek,
havalandırarak taşırlar ve önüne çıkan engellere çarptırırlar.
Bunun sonucunda, kayaların yüzeyinde çizikler ve oyuklar
oluşur. Aşınmaya karşı farklı dirençteki tabakalar üst üste
oluşmuş ise bu oyuklar büyür ve bazı şekiller meydana
gelir.
Bu şekillerin en sık görülenleri şeytan masaları (mantar
kayalar) tafoni ve yardang dır.
4. Şeytan Masası (Mantar Kaya):Rüzgarların taşıdıkları
materyallerin kayaların alt bölümlerini çarparak aşındırması ile
oluşur.Üst kısmı daha az aşınan kayalar mantar görünümünü alır.
5. Şahit kayalar: Bir yamaçta kayalar arasındaki çözülmüş
maddelerin uzaklaştırılması ile oluşmuş şekillerdir. Yani
farklı dirence ve aşınma özelliklerine sahip kaya veya
tortulların bulunduğu yerlerde rüzgârın kolay aşınan kaya
ya da tortulları aşındırması ve aşındırılan maddelerin başka
yerlere uzaklaştırılması ile oluşan şekillerdir
6. Tafoni:Taşların sular tarafından yumuşak kısımlarının
eritilmesi ve aşındırılması sonucu kayaçlar üzerinde küçük
oyuklar oluşur bu oyukara tafoni denir.
7. Yardang: Kayaçların yumuşak kısımları kolay aşınırken,
sert kısımları zor aşınır. Böylece yüzeyde küçük çukur ve
tümseklerden oluşan bir görüntü ortaya çıkar böyle
arazilere yardang denir.
8. RÜZGAR BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ
Rüzgâr biriktirme şekillerinden en yaygın
olanları kumullardır. Kumullar, rüzgâr hızının
azaldığı alanlarda kum yığınları şeklinde meydana
gelirler.
9. Rüzgâr yönünde uzanan kumul tepelerine
boyuna kumul, rüzgâra dik yönde olanlara
da enine kumul denir. Hilal biçimindeki
enine kumullara da barkan adı
verilmektedir.
10.
Kumul alanlarına yakın yerlerde oluşan
ince toz birikintilerine ise lös toprakları adı
verilmektedir.
12. Yeryüzünü şekillendirici etkisi en fazla olan dış kuvvet
akarsulardır. Kutup bölgeleri ve yüksek dağlar dışında kalan
yerlerde etkisi fazladır. Nemli ve sıcak iklimlerde daha çok etkilidir.
Türkiye'de akarsuların şekillendirici etkisi 3. zamandaki orojenik
hareketlerin tamamlanmasıyla başlamıştır. 4. zamandaki epirojenik
hareketlerle Türkiye'de yükselme sonucu akarsu yataklarında eğim
artmış, akarsuların akış hızının artmasıyla birlikte aşındırma güçleri
de arttığı için, derin vadilere gömülmüşlerdir.
"İç kuvvetlerin meydana getirdiği yerşekillerinin ana yapısı, dış
kuvvet olan akarsular tarafından aşındırma ve aşınan malzemelerin
taşınarak biriktirilmesi ile sürekli olarak değiştirilmektedir."
13. 1.Kimyasal aşındırma: Akarsuların geçtiği zeminlerde, kayaları
oluşturan mineralleri eritmesiyle yaptığı aşındırmadır. Bu aşındırma
daha çok yanlara doğru yapılır. Kimyasal aşındırmada şu koşullar
etkili olur;
Suyun sıcaklığı
Kayaların eriyebilme özelliği
Akarsular aşındırma faaliyetine ağız kesimlerinden başlar ve
yataklarını geriye (kaynağa) doğru aşındırırlar. Bu aşındırma işlemi
yatak eğimi iyice azalıncaya kadar devam eder. Bu aşındırma,
işlemi sonucunda, akarsu yatağı içbükey bir profil alır. Buna "denge
profili" denir.
14.
2. Mekanik Aşındırma: Akarsuların yataklarında daha çok
derinlemesine yaptığı aşındırmadır. Bu aşındırma şu koşullara
bağlı olarak hızlı olur:
Su miktarının çok olması
Akış hızının fazla olması
Yatak eğiminin fazla olması
Taşıdığı yük miktarının (çakıl, kum, alüvyon, mil vb.) fazla olması
Akarsu havzasındaki kayaların direncinin az olması
Bitki örtüsünün cılız olması
15.
Türkiye akarsularının boylan kısa, akıttıkları su miktarı çok fazla olmadığı halde,
aşındırma güçleri fazladır. Bu durum; yüksek dağlardan (Toroslar ve Kuzey
Anadolu dağları) doğmaları ve denize doğru, eğimli yataklarında çok hızlı
akmalarındandır. Akarsu aşındırması sonucunda şu yerşekilleri oluşur:
1- VADİLER: Akarsu aşındırmasıyla oluşan en yaygın yer şeklidir. Devamlı iniş
gösteren dar uzun oluklardır. Vadiler, akarsu aşındırması sonucu derinlemesine ve
yanlamasına gelişirler. Yataklarını geriye doğru aşındırarak boylarını uzatırlar.
Vadiler görünümlerine göre şu isimleri alırlar:
Çentik (Kertik veya Tabansız) vadi: Dik yamaçlardan inen akarsular tarafından
oluşturulur. Zemin sert kayalardan oluştuğundan akarsu derinlemesine ve
yanlamasına fazla aşındırma yapamaz. Dik yamaçlı vadidir. Profili "V" şeklindedir.
Doğu Karadeniz dağlarının, kuzey yamaçlarında rastlanır.
16.
Yatık Yamaçlı Vadi: Akarsuların
yataklarında, bir yamacı daha çok
aşındırmasıyla oluşmuş asimetrik
vadilerdir.
Boğaz (Yarma) Vadi: Güçlü
akarsuların dağlık arazide sert kütleleri
aşındırarak açtıkları dik yamaçlı, derin
vadilerdir. Kızılırmak,
Yeşilırmak vadileri ile Doğu Anadolu'daki
akarsu vadileri bu türdendir.
17. • Kanyon Vadi: Yatay tabakalardan oluşmuş kalkerli
arazide, akarsuların derine ve yanlara.doğru yaptığı
aşındırmalar ile oluşan basamak şeklindeki vadilerdir.
Göksu vadisi bu tür bir vadidir.
• Tabanlı Vadi: Akarsuların geniş düzlüklere ulaştıkları
bölgelerde, taşıdıkları alüvyonları tabanlarında ve yatak
çevrelerinde biriktirmesi ile oluşmuş, geniş bir yatak
içerisinde aktıkları vadilerdir. Bu vadilerin yamaçları
yatıktır. Kızılırmak, Sakarya ve Ege bölgesindeki
akarsuların vadileri geniş tabanlıdır.
• 2. DEV KAZANI: Akarsu yatakları içinde, akarsuyun
çağlayan ve cavlan yaptıkları yerde, suyun düştüğü yerde
oluşan çukurlardır.
Akdeniz'de Düden ve Manavgat çağlayanlarında tipik
örnekleri görülür.
18.
MENDERES (BÜKLÜM): Akarsuların, yatak
eğiminin çok azaldığı geniş vadi tabanlarında,
yana doğru yaptığı aşındırmalarla oluşturduğu
büklümlerdir. Eğer menderesler, vadi tabanına
gömülmüş ise, gömük menderes olarak
adlandırılır.
PERİ BACASI: Akarsular ve sel sularının
aşındırması sonucu oluşan ilginç
yerşekilleridir.Volkanik arazilerde, tüf gibi kolay
aşınabilen kayalardan oluşan vadi ve plato
yamaçlannda sel sularının aşındırması sonucu
oluşurlar. Göreme - Nevşehir yöresinde
yaygındır.
19.
PENEPLEN (YONTUK DÜZ): Akarsu
aşındırmasının son şeklidir. Bunda rüzgar ve
diğer yüzeysel erozyonlarda etkilidir. Arazinin
aşınarak düzleşmesiyle meydana gelen, hafif
dalgalı düzlüklerdir.
21.
AKARSU BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ
Akarsuların biriktirme yapabilmesi için, yatak eğimlerinin azalarak,
akış hızı ve taşıma güçlerinin azalması gerekir. Böylece yatağında
sürükleyerek, yüzdürerek taşıdığı çakıl, kum, mil, alüvyon (lığ) gibi
malzemeleri (yük) yatağının tabanında veya taşkınlarla, yatağının
çevresinde biriktirebilirler.
Akarsuların biriktirme yoluyla oluşturduğu yer şekilleri
şunlardır:
1. BİRİKİNTİ KONİSİ: Dik yamaçlardan inen akarsuların akış
hızı fazla olduğundan, aşındırma ve taşıma güçleri de fazladır.
Böyle akarsular yamaç boyunca aşındırdığı malzemeleri taşır ve
eğimin birden bire azaldığı dağ eteklerinde, hızları ve taşıma gücü
azaldığı için, taşıdığı alüvyonları biriktirir. Birikinti konisi oluştururlar.
22. • 2. BİRİKİNTİ YELPAZESİ: Birikinti konilerinin
sel suları tarafından araziye yayılması ile oluşan
daha yayvan yer şekilleridir.
• 3. DELTA OVALARI: Akarsuların alüvyonlarını
deniz ve göl tabanında biriktirmesi sonucunda
oluşan yer şekilleridir. Delta oluşması için,
denizin derin olmaması, denizde güçlü akıntılar,
dalgalar ve gelgitlerin olmaması gereklidir.
23. 4. AKARSU BOYU OVALARI: Akarsu
yataklarının her iki yakasında, akarsuların
taşıdığı alüvyonları biriktirmesiyle oluşmuş,
verimli düzlüklerdir.
5. IRMAK ADASI: Akarsu yataklarında,
tabanda kum ve çakılların birikmesiyle oluşmuş
geçici yer şekilleridir. Akarsu seviyesinin
alçaklığı kurak mevsimlerde oluşur. Yağışlı
dönemde ve sellerle kaybolur.
24.
6. AKARSU SEKİSİ (TARAÇA): Akarsu
yatağmda ve kenarlarında biriktirilen
alüvyonların, daha sonra aşındırılması ile
oluşur. Sekiler, önceki akarsu vadisinin,
akarsularla yeniden kazılması sonucu,
yüksekte kalmış düzlüklerdir. Akarsu
yataklarının kenarlarında basamaklar şeklinde
bulunurlar.
26. • Yer altı suları kalker, jips, kaya tuzu,
dolomit ve tebeşir gibi karstik maddelerin
yaygın olduğu yerlerde aşındırma ve
biriktirme şekillerinin oluşmasına sebep
olurlar. Bu şekillerin tümüne karstik şekiller
denir.
27. • A. AŞINDIRMA ŞEKİLLERİ: Karstik maddelerin
su içerisinde çözünmesiyle meydana gelir.
Çözünmeyi suyun sıcaklığı ve su içerisindeki
karbondioksit miktarı etkiler.
1. LAPYA: Karstik şekillerin en küçüğüdür.
Taşlar üzerinde çukurları oluklar ve deliklerden
oluşur. En büyükleri 30-40 cm çapındadırlar.
29.
4. POLYE: Özellikle tektonik çanaklarda dolin
ve uvalaların genişleyip bir ova görünümü alması
sonucu oluşurlar. Çapları 1-2 km yi bulabilir.
Bazı polyelerin tabanlarında yağışlı mevsimde göl
oluşur.
30.
5. KÖR VADİ: Vadi tabanı akarsu
vadisinde olduğu gibi sürekli iniş
göstermez. Aşınmanın sona erdiği yerde
vadinin önü kesilir.
6. DÜDEN: Karstik bölgelerde yüzey
sularının yeraltına battığı yada çıktığı
yerlere denir. Su yutan yada Su çıkan
isimleride verilir.
31. 7. OBRUK: Dolin çaplarının ve derinliklerinin artmasıyla oluştukları
gibi, karstik mağaraların çökmesiyle de oluşurlar. Mersin’deki Cennet
ve Cehennem obrukları oldukça meşhurdur
8. MAĞARA: Yeraltına sızan sular burada kolay çözünebilen kayaları
çözer ve zamanla burada mağaralar oluşturur.
Ülkemiz mağaralar bakımından oldukça zengindir. Tokat Ballıca
Mağarası, Gümüşhane Karaca Mağarası Antalya Karain Mağarası,
Alanya Damlataş Mağarası oldukça meşhur mağaralarımızdır.
32. B. BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ: Suda
çözünen maddelerin tekrar çökelmesiyle
karstik birikim şekilleri oluşur.
1.Travertenler: Karstik suların yeryüzüne
çıktıkları yerlerde içerisindeki
karbondioksitin uçup, bünyelerindeki
karstik maddelerin birikmesiyle oluşur.
Denizli yakınlarındaki Pamukkale
travertenleri çok güzel örnektir.
33. 2.Sarkıt,
Dikit ve Sütunlar: Mağara
tavanlarından sızan suların içerisindeki
karstik malzemelerin çökelmesiyle
sarkıtlar mağara tabanlarında
çökelmesiyle dikitler oluşur. Sarkıt ve
dikitlerin birleşmesiyle sütunlar meydana
gelir.
35. BUZUL AŞINDIRMA BİRİKTİRME
ŞEKİLLERİ
Kutuplarda ve yüksek dağlar üzerinde yağışlar genellikle kar
halinde olur. Sıcaklık çok düşük olduğu için yağan karlar
erimeden üst üste birikir. Biriken bu karlara toktağan (kalıcı)
kar denir. Yaz ve kış karla örtülü olan böyle yerlerin alt
kısımlarına ise, toktağan (kalıcı) kar sınırı adı verilir.
36.
Kar örtüsü başlangıçta yumuşak ve gevşektir. Ancak, daha sonra soğuğun
etkisi ve yağan karların sıkıştırması ile sertleşir. Buna buzkar denir.
Buzkarlar, daha sonra üstüste yağan karların basıncı ile iyice katılaşır ve
buzul haline gelir.
Binlerce km2 lik sahaları geniş ve kalın bir örtü gibi kaplayan buzullara örtü
buzulu, dağların zirvelerinde oluşan buzullara da dağ buzulu denilmektedir.
Ülkemizdeki buzullar dağ buzulu şeklinde oluşmuşlardır.
Türkiye’deki buzul dönemi, dördüncü jeolojik zamanda , Dünya’daki
iklim değişmelerine bağlı olarak başlamıştır. Bu devirde özellikle ülkemizin
yüksek yerleri buzullaşma olaylarından etkilenmiştir. Bundan dolayı, 2200
m. den daha yüksek olan dağlarımız buzullarla kaplanmıştır.
37. BUZUL AŞINDIRMA
ŞEKİLLERİ
• Buzul Vadisi: Buz örtüleri altında kalmış olan bölgelerde, buzun
yatağını aşındırıp derinleştirmesi sonucunda oluşan “U” şeklindeki
vadilerdir.
• Hörgüç kaya: Anakayanın buzullar tarafından işlenmesi sonucunda
oluşan kaya tepeleridir.
38.
Sirk Çanağı (Buz Yalağı): Dağ yamaçlarındaki bazı buzulların, bulundukları
alanı aşındırmasıyla oluşan çanaklardır. Buzullar bazen eriyince bu çanaklar
sularla dolarak sirk göllerini meydana getirirler.
40.
Dalga : Rüzgarların etkisi ile deniz veya göl yüzeylerinde oluşan
salınım hareketlerine dalga adı verilir.Dalgaların boyu ve şiddeti
rüzgarın hızına bağlı olarak değişir. Rüzgarın şiddeti arttıkça
dalgaların boyları ve dalgaların aşındırma gücü artar.Rüzgarlar
dışında denizlerde meydana gelen volkanizma ve deprem olayları
da dalga oluşumuna neden olur. Bu dalgalara tsunami dalgaları adı
verilir.Bu dalgaların boyları depremin şiddetine bağlı olarak değişir ,
kimi zaman çok yüksek boylu olan bu dalgalar bir çok kişinin
hayatına mal olur.
Dalgalar dik ve yüksek kıyılarda aşındırma , alçak ve basık kıyılarda
ise biriktirme yapmaktadır. Örneğin Karadeniz ve kıyılarında
aşındırma şekilleri Ege kıyılarında ise biriktirme şekilleri daha
yaygındır.
41. DALGA AŞINDIRMA ŞEKİLLERİ
•
FALEZ (YALIYAR ) : Kıyının dik ve yüksek olduğu yerlerde
dalgaların yamacın altını oyması ve üst kısmın çökmesi sonucunda
oluşmaktadır. Aşındırma sonucunda içeriye doğru genişleyen
oyuğun üst kısmında onu destekleyecek bir yer kalmaz ve
ağırlığının etkisi ile çöker. Türkiye'de Karadeniz ve Akdeniz
kıyılarında , özellikle Doğu ve Batı Karadeniz ile Antalya kıyılarında
ayrıca Tekirdağ -İstanbul arasında yalıyarların en güzel örneklerine
rastlanmaktadır.
42. DALGA BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ
KUMSAL(plaj ): Dalgaların aşındırarak taşıdığı
malzemeleri sığ kıyılarda biriktirmesiyle oluşan
kum depolarıdır. Dalgalar deniz tabanlarından
sürükledikleri kumulları deniz ile karanın birleşim
çizgisinde biriktirmesi ile plajlar meydana
gelmektedir.
43. DALGA ve AKINTILARIN
BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ
KIYI OKU (KIYI KORDONU ): Dalga ve akıntıların , kıyı boyunca
sürükledikleri kumulları kıyıdan denize doğru biriktirmeleri ile oluşur.
Kıyı kordonlarına Köyceğiz yakınlarında Dalyan kordonları , Çukurova
deltasında bulunan kıyı kordonları örnek olarak gösterilebilir.
LAGÜN ( DENİZ KULAĞI ): Dalga ve akıntıların birlikte oluşturduğu
kıyı oklarının bir koy veya körfezin önünü kapatması sonucunda oluşan
göllerdir. Bu göllerin bir çok yerde deniz ile bağlantısı kesilir. Bu göllere
örnek olarak ; Marmara denizinde yer alan Küçük ve Büyük Çekmece
gölü ile Terkos gölü verilebilir.
44.
TOMBOLO (SAPLIADA) : Kıyının açıklarında bulunan bir
adanın kıyı okları ile karaya bağlanmasına tombolo adı
verilir. Türkiye'den verilebilecek en güzel örnek Marmara
Denizinin güneyinde yer alan Kapıdağ Yarımadasıdır.
GEL- GİT ( MED CEZİR )
Ay'ın ve Güneş'in Dünya üzerindeki çekim etkisi ile su kütlelerinin belirli periyodlarla
kabarma ve çekilmelerine gelgit denir.Gelgit okyanus kıyılarında kenar denizlere ve iç
denizlere göre daha fazladır. Ülkemiz iç denizlerle çevrili olduğu için gelgitin etkisi
yok denecek kadar azdır. Gelgit özellikle yeniay ve dolunay dönemleri ile ekinoks
tarihlerinde daha belirgindir. Güneş günü ile ay günü arasındaki 50 dakikalık zaman
farkından dolayı her gün bir önceki güne göre 50 dk geç olmaktadır. Gelgitin etkili
olduğu kıyılarda haliç adı verilen yer şekli oluşmaktadır. Bu kıyılarda akarsu birikim
şekillerinden olan delta kesinlikle oluşmaz.
45. AKINTILAR
Deniz yüzeyindeki suların , bulundukları yerlerden daha uzak alanlara
taşınması ile akıntılar oluşmaktadır.
Akıntılara neden olan belli başlı nedenler şunlardır ;
1. Sürekli Rüzgarlar : Alize,Batı ve Kutup rüzgarları yıl boyunca estikleri
yönlerde okyanus sularının taşınmasına neden olmaktadır. Okyanus
akıntıları ilk doğdukları bölgenin sıcaklık durumuna göre sıcak veya soğuk
akıntı olarak adlandırılmaktadır.
Sıcak Su akıntıları : Alçak enlemlerden yüksek enlemlere doğru olan akıntılar etkili
oldukları kıyılarda sıcaklığın artmasına neden olmaktadır. Örnek ; Golf Stream ,
Kuroşiva , Brezilya , Mozambik akıntıları.
Soğuk Su akıntıları : Yüksek enlemlerden alçak enlemlere doğru olan akıntılar etkili
oldukları kıyılarda sıcaklığın düşmesine neden olmaktadır. Örnek ; Labrador ,
Kanarya , Kaliforniya , Oyaşivo , Peru , Benguala , Atlantik akıntıları
46. 2. Gelgit : Gelgit hareketinin etkisi alçalıp yükselen sular akıntılara neden
olmaktadır.Batı Avrupa'da Hollanda ve Almanya'da görülmektedir.
3. Yoğunluk Farkı : Sıcaklıkları ve tuzluluk oranları farklı olan iki denizin
birleştiği boğazlarda görülen akıntılardır. Sıcak ve tuzluluk oranı yüksek olan
denizden diğer tarafa doğru alt akıntı , tersi yönde ise üst akıntı
görülmektedir. Türkiye'de Akdeniz'den Ege - Marmara ve Karadenize doğru
bu şekilde bir alt akıntı görülmektedir
4. Seviye Farkı : Boğazlarla birbirine bağlanan denizler arasında beslenme
kaynaklarının farklılığı nedeniyle iki deniz arasında bir seviye farkı vardır.
Seviyesi fazla olan denizden az olan denize doğru bir üst akıntı
görülmektedir. Türkiye'de Karadeniz'den diğer denizlere doğru bir üst akıntı
vardır.
5. Dalgalar : Kıyıya doğru gelerek kıyıda çatlayan dalgalar kıyıda suların
dibe doğru dalmasına ya da kıyı boyunca akıntıya geçmesine neden olur.
Kıyıların şekillenmesinde kıyı akıntılarının etkisi oldukça fazladır.
47. KIYI TİPLERİ
Kıyıların şekillenmesinde etkili olan belli başlı kuvvetler şunlardır :
Dalgalar - Akıntılar - Gelgit - Akarsular - Buzullar - İç Kuvvetler Dağların uzanış şekli
ENİNE KIYILAR : Dağların kıyıya dik olarak uzandığı kıyılarda
görülmektedir. Örnek : Türkiye'de Ege Denizi kıyıları. Enine kıyıların en
önemli özellikleri şunlardır ;
a) Kıyıda girinti ve çıkıntı fazladır
b) kıyıda koy ve körfez sayısı fazladır
c) kıta sahanlığı geniştir .
d) kıyıya yakın irili ufaklı bir çok ada bulunmaktadır.
e) bir çok doğal liman bulunmaktadır.
48.
BOYUNA KIYILAR : Dağların kıyıya paralel uzandığı
yerlerde görülmektedir. Örnek Türkiye'de Karadeniz ve
Akdeniz kıyıları. Boyuna kıyıların en önemli özelikleri
şunlardır ;
a) Kıyıda girinti ve çıkıntı azdır. Kıyı çizgisi düzdür.
b) Kıyıda koy ve körfez sayısı azdır
c) kıta sahanlığı dardır
d) Doğal liman oldukça azdır
50. KÜTLE HAREKETLERİ
Hiçbir taşıyıcı (rüzgâr, su, buzul) etkisi olmaksızın yeryüzünün
aşağıya doğru hareket etmesi, şekil ve yer değiştirmesidir.
Kütle hareketlerinin sınıflandırılması
Düşme (Fall)
Akma (Flow)
Yavaş Akma (Creep)
Hızlı Akma
Devrilme (Topple)
Kayma (Slide)
Düzlemsel Kayma
Dairesel Kayma (Heyelan, Landslide)
Yanal Yayılma (Spread)
51. DÜŞME (FALL)
Tanım: Dış ve iç faktörler etkisi ile kopan malzemenin aşağıya doğru hareket etmesidir.
Sebepleri
Topuk oyulmaları
Çatlak ve kırıklardaki erime ve donma olayları
Hidrostatik basınç sonucu genişlemeyle yerçekiminin bağlayıcı kuvvetlerinden daha büyük hale
gelmesidir.
Düşme hareketi başlangıcı; dalgaların etkisiyle meydana gelen topuk oyulması
Düşme hareketi; kırık ya da çatlaklardaki donma olayları ve yerçekimi
AKMA (FLOW)
Tanım:Yüzeyde kayaların ayrışması sonucu oluşmuş kumlu, killi zeminlerde, toprak ya da taştoprak karışımından ibaret yüzeysel örtüde, su miktarının artması sonucunda gelişen harekettir.
Belirtileri
Ağaçların gövdelerinin eğilmesi
Yapıların, duvarların ve telefon direklerinin düşeyden kaçması
Yol, çit ve duvar gibi yapıların yer değiştirmesi
Tabaka uçlarının dışarıya doğru kıvrılması
Tabakaların aşağıya doğru akması
Topografya yüzeyinin küçük basamaklı bir yapı kazanması
52.
1. Yavaş Akma (Creep)
Tanım:Yamacın ya da şevin yüzeysel kısmının sürekli ama çok yavaş yer değiştirmesidir.
Hareket hızı yılda 2–3 cm olabilir.
Bloktan, silt ve kile kadar her çaptaki malzemede görülebilir.
Sebepleri
Yerçekimi
Yüzeydeki malzemenin ıslanması-kuruması
Yüzeydeki malzemenin ıslak olması halinde içerdiği suyun donması-erimesi
Yeraltı ve yerüstü sularının etkisi
Bitki köklerinin büyümesi
Oyucu hayvanlarınetkisi
2. Hızlı Akma
Tanım: Yavaş akmanın oluştuğu toprak, taş-toprak karışımı yada ayrışma sonucu gevşemiş bloklu kısımların
alttaki kısmen veya tamamen geçirimsiz temel üzerinde gözle görülebilecek bir hızla yamaç aşağı hareket
etmeleridir.
DEVRİLME (TOPPLE)
Tanım:Bu harekette eğik yüzey boyunca kayma söz konusu değildir. Buradaki hareket bir dönme hareketidir.
Dönme bloğun eğim açısındaki kenarı boyunca olmaktadır.
54. AYRIŞMANIN YER ŞEKİLLERİNE
ETKİSİ
Dış güçlerin yeryüzünü biçimlendirmesi, ufalanmış
materyallerin taşınması ve biriktirilmesi
şeklindedir.Materyallerin taşındığı yerde aşınma
şekilleri, yığıldığı yerlerde ise biriktirme şekilleri
oluşmaktadır. Taşların ufalanması fiziksel ve
kimyasal olmak üzere iki şekildedir. Kayaçların
kimyasal yapılarında değişiklik olmadan küçük
parçacıklarına ayrılmasına fiziksel(mekanik)
ayrışma denir.Çöl ve karasal iklim bölgelerinde
fiziksel ufalanma daha çoktur.Fiziksel ufalanmaya
neden olan başlıca etkenler şunlardır:
Sıcaklık farkları:Gece gündüz ve mevsimler
arasındaki sıcaklık farklarıikayaçların
ufalanmasına neden olmaktadır.
59.
3-) Rialı kıyılar: Nispeten yüksek ve akarsularla derin bir şekilde yarılmış
olan bir alanda, vadilerin aşağı kesimlerinin deniz seviyesinin yükselmesi
ile sular altında kalmasıyla oluşan kıyılara“Rialı Kıyı “ denir. İstanbul
Boğazı, Çanakkale Boğazı, Haliç gibi
60. • 4- ) Dalmaçya tipi kıyılar: Kıyıya paralel uzanan dağlar arasındaki
vadilerin sular altında kalmasıyla; eski dağların kıyıya paralel adalar
şekline geldiği kıyı tipine de ” Dalmaçya Tipi Kıyı ” denilmektedir.
Ülkemizin güney batısında Teke Yarımadası kıyılarında olduğu
( Kaş Çevresi) gibi.
61.
5-) Limanlı kıyılar: Alçak tepelik alanlardaki koyların önünün kıyı okları ile
kapanması sonucu oluşan kıyılara “ limanlı kıyılar “ denir. Ülkemizde Güney
Marmara’da Büyük ve Küçük Çekmece kıyıları buna örnektir.
63.
7-) HALİÇ (ESTUAR) TİPİ KIYILAR: Gel-git genliğinin (yüksekliğinin)
fazla olduğu kıyılarda okyanus sularının akarsu ağızlarından iç
kısımlara kadar girerek akarsuyun ağızlarını aşındırması ve
genişletmesiyle oluşan kıyılardır. Bu kıyılar önemli limanları
barındırır. Ülkemizde gel-git genliği az olduğundan haliç görülmez.