2. DAVRANIŞÇI KURAM
Bireyde, istenen davranışları elde etmeyi hedefleyen bu kuram, söz
konusu davranışlara ulaşabilmek için dış çevrenin ayarlanması
üzerinde durmaktadır.
Bu kurama göre öğrenme, büyük ölçüde uyarıcı-tepki ilişkisi içinde
gerçekleşmektedir.
Dolayısıyla eğitimciye düşen görev, istenen davranışı elde etmeye
olanak sağlayacak uyarıcıları sunmaktır.
Uygun uyarıcılar sunulduğunda bireyler kendilerinden beklenen
tepkiyi göstereceklerdir; eğer göstermiyorlarsa uyarıcı seçiminde
veya sunumunda bir sorun olduğu anlamına gelir.
2
3. DAVRANIŞÇI KURAM
Bu uyarıcılar belirlendikten ve bireye sunulduktan sonra; eğer birey
istenen tepkiyi göstermişse, olumlu geribildirim anlamında
pekiştireçler sunularak davranışın tekrarlanma olasılığı
arttırılmalıdır.
Eğer birey istenen tepkiyi göstermemişse de, olumsuz geribildirim
anlamında söndürme işlemi yapılmalı ve davranışın tekrarlanma
olasılığı azaltılmalı hatta ortadan kaldırılmaya çalışılmalıdır.
Bu kuram eğitimci merkezlidir, öğrencilerin fazla söz hakkı yoktur,
onlardan yaratıcı olmaları beklenmez ve istenmez. Bir çeşit ezbere
eğitim söz konusudur.
3
4. DAVRANIŞÇI KURAM
• Bu kuramın öncüleri Rus fizyolog Pavlov ve Amerikan psikolog
Skinner’ dir.
• Pavlov’ un «klasik koşullanma» kuramı:
Organizma önceden tepki göstermediği bir uyarıcıya onun sonucu
ya da onu izleyen başka bir uyarıcı nedeniyle tepki göstermeyi
öğrenir. Bir süre tekrarlandıktan sonra öğrenme bir reflekse
dönüşür.
Eğer uyarıcı-tepki ilişkisinde doyum sağlamayan bir değişiklik
meydana gelirse organizma öğrenilmiş davranışı artık
göstermemeye başlar; yani davranış sönmüş veya söndürülmüş olur.
• Skinner’ in «edimsel koşullanma» kuramı:
Uyarıcı-tepki ilişkisinin doyum sağlayan bir sonucu olmalıdır. Eğer
birey istenen davranışı göstermekten bir yarar elde edemiyorsa
davranışı sergilemeyecektir ya da isteksiz davranacaktır.
4
5. DAVRANIŞÇI KURAM
• Davranışçı kuramın öğretim tasarımı ve teknolojisine etkisinin en
iyi iki örneği «programlı öğretim» ve «öğretim makineleri»
olmuştur.
• Davranışçı kuramın stratejilerinden bahsedecek olursak;
Sıradan stratejiler boyutunda, pratik yapma, alıştırmalar,
pekiştirme, ayırt edici uyarıcılar sunma, ipuçları verme ve bunları
duruma göre arttırma ya da azaltma önemlidir.
Biçimlendirici stratejiler boyutunda ise, tepki türünün(ayırt
etme, genelleme, ilişkilendirme, zincirleme) çözümlemesini yapma,
öndüzenleyicileri kullanma, dikkati toplama ve içeriği
güçlendirecek biçimde ardışık olarak düzenleme ön plandadır.
Özelleştirilmiş stratejiler, daha çok özel nitelikli öğrencilerin
öğrenme sorunları için geliştirilmiştir.
5
6. DAVRANIŞÇI KURAM
Davranışçı kuramda tasarlamış bir öğretim programında;
1. Öğretimden önce öğrencilerin önbilgilerinin ölçülmesi;
2. Önbilgilerden yola çıkarak ve gereksinimler göz önünde
bulundurularak beklenen öğrenme çıktıları davranışsal terimlerle
yazılması,
3. Öngörülen davranışın kazanılıp kazanılmadığının saptanması
amacıyla ölçme araçlarının geliştirilmesi söz konusudur.
6
7. YOL GÖSTERİCİ KURAM
Yol gösterici kuram Gagne ve Briggs tarafından 1960’ larda
geliştirilmeye başlamıştır.
Gagne-Briggs kuramı hem «öğrenme nasıl gerçekleşir?» hem de
«öğretim nasıl tasarımlanmalıdır?» sorusuna yanıt vermektedir.
Genel olarak öğretim sürecindeki akış, öğrencilerin dikkatinin
çekilmesi, içeriğin kazandırılması, sonra da öğrenilenleri
kalıcılaştırılması ve genişletilmesi şeklinde ilerler.
Bu kuram, öncelikle bireylerin öğrenilmiş yeterliklerini sınıflayarak
işe başlamıştır. Bu sınıflandırmayı da sözel bilgiler, zihinsel
beceriler, tutumlar, bilişsel stratejiler ve devinsel beceriler
olarak belirlemiştir.
7
8. YOL GÖSTERİCİ KURAM
Sözel bilgiler, çoğunlukla ezberleme yoluyla belleğe saklanan ve
gereksinim duyulduğunda çağırılabilen içerik birimleridir.
Zihinsel beceriler, öğrenilecek içeriği bilgi işleme yoluyla
kalıcılaştırıp uzun dönemli belleğe yerleştirme ve uygun
durumlarda kullanmaya dayanır.
Tutumlar, açık tepkilerin arka planında bulunan ve davranışlara
yön veren eğilimlerdir.
Bilişsel stratejiler, bireyin kendi öğrenmeleri hakkında
geliştirdikleri ve duruma göre bilinçli bir şekilde seçip kullandıkları
stratejilerdir.
Devinsel beceriler, beden gücüyle ya da fiziksel eylemlere dayalı
olarak gerçekleştirilen durumları anlatmaktadır.
8
9. YOL GÖSTERİCİ KURAM
Yol gösterici kuramın ardışık olarak belirtilen dokuz aşaması vardır;
1.Dikkati Toplama,
2.Öğrenciye Amaçları Bildirme,
3.Önbilgiyi Uyarma,
4.Uyarıcı Bilgiyi Sunma,
5.Öğrenciye Rehberlik Sağlama,
6.Performansın Sergilenmesine Fırsat Yaratma,
7.Geribildirim Verme,
8.Performansı Değerlendirme,
9.Kalıcılık ve Transferi Destekleme.
9
10. BULDURUŞSAL KURAM
Lev Landa tarafından ortaya atılmış bir kuramdır.
Bulduruşsal kuram, öğrencilere, kalıplara dayalı kesinlik içeren bir
öğretimden çok, yaratıcı düşünme süreçlerinden oluşan bilişsel
işlemler üzerinde duran bir öğretim sürecinden bahseder.
Kurama göre, öğrencilere yalnızca çeşitli bilgiler değil,
öğrendiklerinin nasıl uygulayacakları da öğretilmelidir; yani
öğrencilerin, düşünme, anlamlandırma, sorun çözme ve karar
verme becerilerini geliştirmelerine olanak sağlayacak durumlar
yaratılmalıdır.
Yaklaşımın özü, « kartopu» modeli olarak belirtilen, yeni bilgilerin
eski bilgiler üzerine eklenmesiyle birikerek ve birleşerek tıpkı bir
kartopunun gitgide büyümesi gibi bilginin çoğalması olarak
açıklanabilir.
10
11. BULDURUŞSAL KURAM
Bulduruşsal kuramın etkili bir öğrenme-öğretme süreci için
öngördüğü beş teknik vardır;
1. Herhangi bir problem karşısında gösterilen öğrenci performansına,
öğrenmesine ve karar vermesine dayanak oluşturan gözlenemez,
bilinçsiz ve sezgisel nitelikli zihinsel süreçleri harekete geçirme,
2.Bilinçli ve bilinçsiz süreçleri olabildiğince temel bileşenlerine
ayırma,
3.Bu işlemleri bilişsel ve bedensel olarak betimleme, söz konusu
süreçlerin betimsel modellerini oluşturma,
4.Bir uzmanın düzeyinde öğrenme ve uygulama için bir öğrencinin ya
da uzman olmayan kişinin kendi kafasında ne yapacağına ilişkin
betimlemelere dayalı bilinen ve bilinmeyen, bulunması amaçlanan bir
sistemle reçeteler üretme,
5.Öğrencide, uzman düzeyindeki süreçleri etkili biçimde geliştirmek
için üretilen reçetelerden yararlanarak özel öğretim programları ve
dersler yaratma.
11
12. BİLİŞSEL KURAM
Bilişsel Kuram Davranışçı Kuram’ ın tam tersini savunmaktadır.
Bu kuram, bireylerin geçmişteki deneyimleri, bireysel farklılıkları,
zihinsel modelleri, öğrenme stratejileri, beklenti ve tutumları gibi
temel değişkenler öğrenmeyi etkiler, der ve öğrenci merkezli bir
yaklaşımdır.
Eğitimcinin kendi görüşleriyle ya da öğretmeye çalıştıklarıyla
öğrencinin görüşleri arasında farklılıklar ortaya çıktığında eğitimci
bunu doğal karşılayabilmelidir.
Bu kurama göre; dışarıdan gelen uyarıcılar, duyu organları ile
algılanmakta, kısa süreli bellekte işlenmekte ve uzun süreli belleğe
aktarıldığında ise kalıcılaşmaktadır.
Öğrencilerin, yeni bilgiyi anlayabilmek için, önceden bildiklerinin
bazılarını bellekten çağırmaları, yeni ve eski bilgileri
ilişkilendirerek yapısal olarak yeniden düzenlemeleri ve uzun süreli
belleğe aktarmaları temel bilişsel süreçlerdir.
12
13. BİLİŞSEL KURAM
• Bilişsel Kuram’ ın öncüleri Piaget, Ausubel ve Bruner’ dir.
• Piaget’ ye göre; dışardan gelen bilgi, zihindeki önceki bilgilerle uyumlu ise
bilgi özümsenir; eğer yeni ve eski bilgi arasında çelişki varsa zihin yeni
bilgiye göre uyarlanır.
• Her iki durumda da bilginin özümsenmesi söz konusudur ve bu kurama
göre öğrenme; bilginin zihin tarafından özümsenmesiyle oluşur.
• Bilişsel Kuram «Bilgi İşleme Kuramı»’ dan büyük ölçüde etkilenmiştir.
• Davranışçı Kuram’ a göre ifade etmek gerekirse;
«Uyarıcı Girdi, Davranış Çıktı» olarak algılanmıştır.
• Girdi ve çıktı arasındaki süreç ise «Bilgi İşleme Süreci»’ dir.
• Ayrıca bu kuram, geribildirimin önemi ve önbilginin öğrenme üzerindeki
rolünü de ön plana çıkarmaktadır.
• Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için önbilgi yeterli ve doğru olmalıdır;
bunu sağlamak için de geribildirim oldukça önemlidir.
13