6. Ordu savaşa gidiyordu. Savaştan daha önemli bir mesele yoktu ve bu bir ölüm kalım meselesi idi.
7. Bu durumda bile Allah’ın Resulü hanımını ihmal etmiyor ve hatta bugün için bile bize çok aykırı gelecek, hatta koca koca adamların hayatta yapamayacakları bir şeyi istiyordu hanımından.
9. Ordu silahlarını kuşanmış, düşman üzerine süzülüyordu. Dünyevi anlamda bundan daha büyük bir konu olamazdı. Savaş, ölüm ve kan belki de biraz sonra yollara dökülecekti. O ise hanımına soruyordu.
13. Öylece orduya yetiştiler. Hz Peygamber iş olsun diye değil, bugün idrak dahi edemeyeceğimiz bir tarzda savaşa giderken dahi hanımına vakit ayırmıştı. O’nun gönlünü hoş eylemişti. Ve bu hadiseyi savaşa giden sahabelerden hiç birinin kınadığına, aleyhine konuştuğuna dair bir kayıt yok.
14. Sonra bir başka seferde orduyu yine ileriye gönderdi Hz Peygamber. Hanımına yine sordu: -Yarışalım mı ya Ayşe.
15. Ve hanımı yine tamam dedi. Yarıştılar kızgın kumların üstünde yürüyen orduya doğru. Bu defa Hz Peygamber kazanmıştı.
16. -Bu dedi, âlemlere Rahmet olarak gönderilen. Geçen seferkinin rövanşı idi ve tebessümle baktı hanımına.