More than Just Lines on a Map: Best Practices for U.S Bike Routes
Bir göç hikayesi
1. Bir Göç Hikayesi<br />Merhaba. Benim adım Ongun. Ben, bir gün göçe zorunlu kaldım. İşte bu zamanı anlatacağım. <br />O günlerde, kesinlikle çok ama çok yoksul bir memlekette yaşamımı sürdürüyordum. Bu memlekette yan komşumuz olan zengin mi zengin fakat kibirli mi kibirli bir aile yaşardı. onların evi muhteşem iken bizim evimiz bir çadır gibi bir şeydi… bu durumda ise yan komşumuz bize yardım etmez, tam tersine kötü davranırdı.<br />Biz bu şekilde yaşamımızı sürdürürken, köydeki başka bir adam herkese “Haydi. Toplanın ! Çabuk!” diye bağırıyordu. Neden bizi uyardığını merak ederek yanına gittim.<br />Hadi, sende hazırlanmalısın!<br />Neye hazırlandığımızı bilmiyorum…<br />Buraya bir saldırı başlayacak!<br />Kimler peki, kimler saldıracak?<br />Bilmiyorum. Fakat kötü oldukları kesin.<br />Peki.<br />Bunları duyduktan sonra hemen aileme koşarak onları uyardım. Hemen hazırlandık. Çünkü zaten fazla eşyamız yoktu. Bu arda eşim endişe duyuyor kendi kendine bir şeyler sayıklıyordu. Bu durumdan çocuklarım da etkilendi. <br />Yolculuk yapmamız gerekiyordu. Göç zamanı gelince hepimiz bir sıra halinde gemilere bindik. Ama eşim başka ben ve çocuklar başka gemilere düştük.<br />Geldiğimizde İstanbul denen bir yerdeydik. Aslında güzel bir yerdi. Şimdi herkes başını sokacak bir yer aradılar. Biz eşimi bulduk. Buna çok mutlu olduk. Terk edilmiş ve anında yıkılabilecek bir ev bulduk. Orada duramazdık. Başımıza yıkılsın istemedik. Bu yüzden evin yanındaki değişik ve iyi durumda olan ağaç eve yerleştik.<br />Her neyse… aileyi bir arada tutarak yaşamaya devam ediyoruz. Fakat çocuklar ve eşim çok üzgün. Ben de üzgünüm. Mutlu olmaya çalışıyoruz. Paramız az ve çoğunlukla açız. Kendimi ve ailemi mutlu etmek çok zor. Yinede yaşadığım için bazen neşeli oluyorum.<br />07.02.2011 SİMLA TİRYAKKİOĞLU 5-B 428<br /> <br />