2. DERSİN AMACI
On üç haftadır öğrenmekte
olduğunuz erişkin vücudu
ve organ sistemlerinden
sonra, çok önemli iki
yaşam dönemi olan
çocukluk ve yaşlılıkta
görülen anatomik
farklılıklar konusunda kısa
bilgi sahibi olmak
3. ÖĞRENİM HEDEFLERİ
BU DERSİN AMACINA ULAŞABİLMESİ İÇİN, DERSİN
SONUNDA;
Yeni doğan (neonatal) dönemde vücut sistemlerinde erişkinlerden
farklı olan görülen anatomik özellikleri öğrenmiş
Büyüme ve gelişme terimlerinin anlamını kavramış
Üç farklı büyüme döneminin neler olduğunu ve bu dönemlerde
oluşan bazı anatomik değişimleri anlamış,
Büyüme ve gelişmenin takibinde kullanılan yöntemleri kavramış,
Büyümeye ve gelişme üzerinde etkisi olan faktörleri öğrenmiş,
Yaşlılıkta ortaya çıkan, kadın ve erkekleri birlikte ya da ayrı ayrı
etkileyen anatomik değişiklikleri anlamış olmalısınız.
4. Yeni doğan (neonatal) dönem anatomisi
Yeni doğan:
normal bir gebelik ve doğum
sonrasında dünyaya gelen
yaklaşık 50 cm boyunda ve 3-
4 kg ağırlığındaki bebek
5. Yeni doğan (neonatal) dönem anatomisi
Yeni doğan: minyatür bir erişkin
değildir, çok daha farklı vücut oranlarına
sahiptir.
Yeni doğan Erişkin
Baş-boyun/TVH %30 %10
Alt ekstremite/TVH %15 %30
TVH = toplam vücut hacmi
Yeni doğan ve erişkin vücudu/organ
sistemleri arasında, boyut ve oran farkı
dışında, işlevsel nitelik açısından da
önemli farklılıklar bulunmaktadır.
6. Yeni doğan (neonatal) dönem anatomisi
Yeni doğanda farklı vücut oranları,
bebeğin doğumdan önce bulunduğu
ortamın (uterus) özelliklerinin ve organ
sistemlerinde görülen farklılığın bir
yansımasıdır.
Anneden plasenta ve göbek kordonu
ile gelen besin ve oksijenden zengin
kan, fetus dolaşım sisteminin anatomik
yapısı nedeniyle öncelikli olarak baş ve
boyuna gider. Kan gövde ve alt
ekstremiteye ulaştığında artık içerisinde
venöz kan da bulunmaktadır. Bu durum
baş ve üst ekstremite’nin gövde ve alt
ekstremiye’ye olan hacimsel
üstünlüğünü açıklar.
7. Yeni doğan (neonatal) dönem anatomisi
Yeni doğan anatomisi, algılama kolaylığı
açısından bundan sonraki bölümlerde doku ve
sistemler bazında incelenecek ve erişkinden
farklı yönleri üzerinde özellikle durulacaktır.
Bu doku ve sistemler sırasıyla,
* İskelet dokusu * Genital sistem
* Kas dokusu * Lenfatik sistem
* Sinir sistemi * Endokrin sistem’dir
* Solunum sistemi
* Dolaşım sistemi
* Sindirim sistemi
* Üriner sistem
8. Yeni doğan (neonatal) iskelet sistemi / Kafatası
Yeni doğanda kafa iskeleti (skull);
• orantısal olarak oldukça büyük bir
kafatası (neurocranium) ve
• küçük bir yüz iskeletinden
(visserocranium) oluşur.
Neurocranium’un orantısal olarak
büyük olmasının sebebi; içerisinde yer
alan yeni doğan beyninin de toplam
vücut hacmine oranla büyük olmasıdır.
9. Yeni doğan (neonatal) iskelet sistemi / Kafatası
Kafatası kubbesini (calvaria) oluşturan
kemikler birbirlerine fibröz bağlarla tutunur.
İkiden fazla kemiğin kesişme yerlerinde
fibröz bağlar daha geniş membranlar
şeklindedir ve bu membranöz yapılara
fonticulus (fontanel, bıngıldak) adı verilir.
Yeni doğan kafatasında dört fonticulus bulunur;
1) Fonticulus anterior (ön fontanel)
2) Fonticulus posterior (arka fontanel)
3) Fonticulus anterolateralis (sfenoid fontanel)
4) Fonticulus posterolateralis (mastoid fontanel)
Fibröz bağ
Fonticulus (fontanel)
10. Yeni doğan (neonatal) iskelet sistemi / Kafatası
(Baklava şeklindedir. İki parietal
kemikle yeni doğanda henüz
birleşmemiş olan iki frontal
kemik arasındadır)
Fonticulus anterior
Fonticulus posterior
(Üçgen şeklindedir. İki parietal
kemikle oksipital kemik
arasında yer alır)
11. Yeni doğan (neonatal) iskelet sistemi / Kafatası
Fonticulus anterolateralis
(kafatasının yan-ön bölümünde frontal,
parietal, temporal ve sfenoid
kemiklerin birleşme noktasında
bulunur. M. temporalis isimli kasla
örtülmüş olduğundan elle
hissedilemeyen tek fontaneldir)
Fonticulus posterolateralis
(kafatasının yan-arka bölümünde
temporal, parietal ve occipital
kemiklerin birleşme noktasında
bulunur)
12. Bebeklerde ön fontanel en geç
kapanan fontaneldir ve genellikle
kapanması 12-15. aylarda gerçekleşir.
Fibröz bağlar ve fontaneller
1) kafatasının beyin gelişimiyle uyum
içerisinde gelişmesini sağlar,
2) doğum sırasında kafa iskeletinin
doğum kanalından kolaylıkla geçmesine
olanak da tanır.
Bazı zorlu doğumlarda kemikler
komşu kemikler üzerine kayar ve yeni
doğan kafası asimetrik şekilli olabilir. Bu
durum birkaç gün içerisinde
düzelecektir.
Yeni doğan (neonatal) iskelet sistemi / Kafatası
13. Yeni doğanda kafatası tabanı oldukça
yuvarlak ve çıkıntısızdır.
Erişkinde kulak arkasında temporal kemikte
bulunan bir çıkıntı olan processus mastoideus,
yeni doğanda gelişmemiştir. Processus
mastoideus oluşturduğu çıkıntı ile nervus
facialis adı verilen yüz sinirini koruduğundan
yeni doğanda bu sinir korumasız kalır. Bu
nedenle bebeğin kafasına forceps uygulanan
zorlu doğumlarda nadiren de olsa bu sinirin
hasarlanma riski vardır.
Yeni doğan (neonatal) iskelet sistemi / Kafatası
14. Yeni doğan yüz iskeleti;
• Göreceli olarak küçük
• Büyük orbita çukurları
• Küçük nasal boşluklar
• Küçük ve dişsiz maxilla
• Horizontal seyirli ve dişsiz mandibula
• Paranasal sinüsler gelişmemiş
Yeni doğan (neonatal) iskelet sistemi / Yüz kemikleri
15. Yeni doğanda, omurgada erişkindekinden
farklı olarak açıklığı öne bakan tek bir
eğrilik mevcuttur.
Yeni doğan (neonatal) iskelet sistemi / Omurga
Omurlar (vertebra) incelendiğinde, her biri
birbirine kıkırdakla bağlı üç ayrı kemik
bölümden oluştuğu görülür
16. Yeni doğan göğüs kafesinin,
alt bölümü erişkindekine
oranla daha çıkıntılı
durumdadır. Bu durum
karaciğerin yeni doğanda
çok büyük bir yer
kaplamasına ve göğüs
kafesini öne itmesine
bağlanır
Yeni doğan (neonatal) iskelet sistemi / Göğüs kafesi
Kaburgalar (costae),
erişkinlerinkine oranla daha
horizontal (yere paralel) bir
seyir gösterirler.
Erişkin göğüs kafesi
Yenidoğan göğüs kafesi
17. Yeni doğan üst ekstremitesinde;
• Carpal bölgede kemikleşme odağı görülmez,
tüm yapılar kıkırdak halindedir
• Radius, ulna, metacarpal kemikler ve
phalanx’ların kemik gövdeleri ve kıkırdak uçları
vardır,
• Humerus’un kemik yapıda bir gövdesi ve üst
ucunda yine kemik yapıda bir epifizi vardır
Yeni doğan (neonatal) iskelet sistemi / Üst extremite
18. Yeni doğan alt ekstremitesinde;
• tarsal bölgede talus ve calcaneus primer
kemikleşme odağı görülür
• Diğer tarsal bölge kemikleri ve patellanın primer
kemikleşme merkezleri henüz görülmez
• Fibula, metatarsal kemikler ve phalanx’lar kemik
gövdeleri olan, ancak uçları henüz kıkırdak
yapıda olan kemiklerdir
• Kemik gövdeleri ve epifizleri olanlar, tibia (kemik
epifiz üst uçta) ve femur’dur (kemik epifiz alt
uçta)
Yeni doğan (neonatal) iskelet sistemi / Alt extremite
19. Yeni doğan alt ekstremitesinde;
• Pelvis (leğen kemiği) küçük ve sığdır.
• Pelvis’i oluşturan iki kalça kemiği (os coxae),
erişkinde tek kemik şeklindeyken, yeni doğanda
birbirine hyalin kıkırdakla bağlı üç kemik
şeklindedir (Os ilium, os ischii, os pubis)
Yeni doğan (neonatal) iskelet sistemi / Alt extremite
20. Yeni doğan (neonatal) iskelet sistemi / Alt extremite
Yeni doğan alt ekstremitesi doğumdan
sonrada bir müddet anne karnındaki
pozisyonunu korur. Bu pozisyon;
• Kalça ekleminin flexion ve abduction,
• diz ekleminin flexion,
• ayakların dorsiflexion ve inversion
konumunda olduğu bir pozisyondur
21. Yeni doğan (neonatal) kas sistemi
Emme işlevinde kullanılan, dil, yanak ve
ağız tabanı kasları dışındaki yeni doğan
kasları iyi gelişmemiştir
Vücut konturu kaslar değil, ciltaltı yağ
dokusu tarafından oluşturulur.
22. Yeni doğan (neonatal) sinir sistemi
Beyin doğumda oldukça büyüktür (toplam
vücut ağırlığının %10’u, erişkinde %2.5)
Yeni doğan beyin ve omuriliğindeki nöron
sayısı erişkindekine eşittir, ancak bu
nöronlar arasındaki bağlantı henüz
kurulmamıştır
Glial hücreler ise doğumdan sonra
artmaya devam ederler
Yeni doğanda, aksonları saran ve sinir
iletim hızını artıran myelin kılıfı miktarı
oldukça azdır (nefes alma, emme,
yutma gibi refleks hareketleri kontrol
eden sinirlerde vardır). Bu nedenle yeni
doğanda hareketlerin kontrolü son
derece zayıftır
23. Yeni doğan (neonatal) solunum sistemi
Doğumdan önce akciğerler sönmüş durumdadır
ve solunum yolları sıvı ile doludur
Doğum sonrası alınan ilk nefesle birlikte
akciğerler genişlemeye başlar, bu genişleme
ve gelişim doğumdan sonra da devam eder
Akciğerlerin tam gelişmemiş ve solunum
kapasitelerinin düşük olmasına bağlı olarak
yeni doğanda solunum hızlı ve sığdır
Yeni doğanda larynx erişkine göre
çok daha yüksekte yer alır ve bu
bebeğin emdiği sütün solunum
sistemine kaçmasını engelleyen
önemli bir anatomik özelliktir
24. Yeni doğan (neonatal) dolaşım sistemi
Plasenta, fetal hayatta gaz değişimini
sağlayan organdır. Oysa yeni
doğanda bu işlev kalbin ve
akciğerlerin koordineli bir şekilde
çalışması ile mümkün olabilecektir.
Bu nedenle doğum sonrasında yeni
doğan dolaşım sisteminde bir seri
değişiklik oluşmaya başlar ve
dolaşım sisteminin doğum sonrası
dış ortama uyumu tamamlanması
saatler hatta günler alabilir.
26. Yeni doğan (neonatal) dolaşım sistemi
Doğum öncesinde plasenta’dan v. umbilicalis
ile karaciğere gelen kan, buradan ductus
venosus ve v. cava inferior ile sağ atrium’a
ulaşır.
Oksijen ve besin maddelerinden zengin bu kan
foramen ovale denen delik aracılığıyla sol
atriuma, daha sonrada sol ventriküle geçer.
Bu kanın önemli bir bölümü aorta aracılığıyla
baş bölgesi ve üst ekstremiteye gider.
Üst ekstremiteden dönen venöz kan v. cava
superior aracılığıyla sağ atriuma döner ve
buradan da sağ ventriküle geçer. Sağ
ventrikülden pompalanan kan akciğerler
henüz çalışmadığından ductus arteriosus
aracılığıyla inen aortaya geçer ve a.
umblicalis ile plasentaya döner
27. Yeni doğan (neonatal) dolaşım sistemi
Doğumdan sonra akciğer solunumunun
başlaması ile pulmoner kan akımı
birden artar.
Akciğerden pulmoner venlerle sol
atriuma dönen kanın artması sol atrium
basıncını artırır ve bu da foramen
ovale’nin kapanmasını sağlar.
Kanda artan parsiyel oksijen basıncı
fetal dönemde kanın sağdan sola
geçişine neden olan bir diğer yapı olan
ductus arteriosus’u kapatır ve böylece
kanın akciğerlere uğramadan sağ
kalpten sol kalbe geçişi durur.
28. Yeni doğan (neonatal) sindirim sistemi
• Süt emmeye yönelik olarak iyi gelişmiş yanak,
dil ve ağız tabanı kasları
• Göreceli olarak küçük bir mide
• İşlevsel ancak refleks aktivitesi kontrol
edilemeyen anüs sphincter’leri (büzücü kasları)
• Oldukça steril (mikroorganizma içermeyen) bir
barsak florası
• Toplam vücut hacmine olan oranı erişkinle
karşılaştırıldığında iki kat büyüklükte olan bir
karaciğer
29. Yeni doğan (neonatal) üriner sistemi
• Fetusda idrar atılımı plasenta tarafından
gerçekleştirildiğinden her iki böbreği gelişmemiş
bir fetus bile sağlıklı olarak miadında doğabilir.
Ancak doğumdan hemen sonra böbrekler
çalışmalıdır.
• Doğumdaki nefron sayısı = erişkin nefron sayısı,
yeni doğan nefron işlevi < erişkin nefron işlevi
(ilk 6 haftada işlevsel kapasite hızla artar ancak bu
dönemde kan üre düzeyi erişkin düzeylerinin üzerine
çıkabilir)
• lobüllü görünümde ve ince bir korteks
tabakasına sahip böbrekler
30. Yeni doğan (neonatal) üriner sistemi
• Konik yapıda, tepesi göbek deliğine bakan,
pelvis boşluğundan çok karın boşluğunda
bulunan bir mesane
• Mesanenin refleks olarak boşalmasının
beynin yüksek merkezlerince kontrolü ileri
dönemlerde gerçekleşir
31. Yeni doğan (neonatal) genital sistemi
• Cinsiyet ancak dış genital organlardan anlaşılır
• Erkek bebekte testisler oldukça küçüktür (çok
erken dönemde karından scrotuma inmemiş
olabilir)
• Kız bebekte ovaryumlar küçüktür. Uterus ise
anneden geçen hormonlar nedeniyle çok
büyüktür.
• Anneden geçen hormonlara bağlı olarak her iki
cins bebekte memeler büyüktür ve bazen süt
gelebilir (cadı sütü)
32. Yeni doğan (neonatal) lenfatik sistem
• Thymus’un boyutu yaşamın tüm dönemlerinde
olduğundan daha büyüktür (thymus her tip yeni
antijene karşı cevap oluşturan bağışıklık
sisteminde son derece önemli rolü olan bir
organdır)
• Dalak, lenf düğümleri, intestinal lenf dokusu gibi
lenfatik sistem organlarının tamamı yeni
doğanda bulunur ve erişkine göre göreceli
olarak büyüktür. Ancak bu yapılar en büyük
boyutlarına erken çocukluk döneminde ulaşırlar.
33. Yeni doğan (neonatal) endokrin sistemi
• Yeni doğanda, vücuttaki en önemli endokrin
bezlerden olan hipofiz ve tiroid bezleri erişkine
göre göreceli olarak büyüktür.
• Böbrek üstü bezleri de (gl. suprarenalis,
adrenal bez) yeni doğanda oldukça büyük olan
endokrin bezlerdendir
34. Büyüme ve Gelişme
BÜYÜME;
Boyutta meydana gelen artıştır. Uzunluk, yükseklik ve hacim gibi objektif
kriterlere dayanarak ölçülebilir
GELİŞME;
Fonksiyonel (işlevsel) nitelikte meydana gelen artıştır.
Gelişme hızı büyüme hızı ile eş zamanlı ve eş güdümlü olmayabilir.
Örneğin insan beyni büyümesinin yaklaşık %90’ını 6 yaşına ulaşan bir
çocukta tamamlar, oysa bu organın aynı orandaki gelişimi
tamamlaması çok daha uzun sürecektir
İNSAN BÜYÜME ve GELİŞMESİNDE ZAMAN ÇOK ÖNEMLİDİR
35. Büyüme ve Gelişme’nin dönemleri
Büyüme ve gelişme genellikle 3 dönemde incelenir
1) Doğumdan puberteye kadar olan dönemde büyüme ve gelişme
2) Puberte döneminde büyüme ve gelişme
3) Post-pubertal büyüme ve gelişme
36. Doğumdan Puberteye Kadar Olan Büyüme ve Gelişme
BAŞ BÖLGESİ
Beynin büyümesi ve gelişimi
Süt dişleri ve kalıcı dişlerin çıkması
Paranasal sinüslerin gelişimi
GÖVDE BÖLGESİ
Omurilik-omurga büyüme hızı farkı
Sekonder omurga eğriliklerinin oluşumu
Göğüs-Karın oranlarının değişimi ve
göbekteki çıkıklığın azalması
37. Doğumdan Puberteye Kadar Olan Büyüme ve Gelişme
EKSTREMITELER
Ekstremitelerin (özellikle alt ekstremitenin) toplam vücut hacmine olan
oranlarının artması
Ayağın inversion pozisyonu düzelmesi, ayak kemerlerinin belirmeye
başlaması
LENFOID SİSTEM
Thymus bezi küçülmesi
Dalak, lenf düğüm, tosillaların 5-6 yaşlara kadar önce büyümesi ve bu
yaşlardan sonra küçülmesi
38. Puberte Dönemi Büyüme ve Gelişmesi
• Puberte seksüel fonksiyonun başladığı dönemdir
• Zamanı belli, tek zamanlı bir olay değil birkaç yıla yayılan bir süreçtir
• En belirgin etkileri genital organlarda görülse de, tüm vücudu etkiler
• Bu dönemde, pubertal büyüme atağı denen ölçülebilir düzeyde artmış
bir vücut büyümesi gerçekleşir
• Kadın ve erkeğe özgün değişimler görülür
* PUBERTE’NİN NASIL BAŞLADIĞINI NOTLARINIZDAN OKUYUNUZ
ve ARAŞTIRINIZ
39. Puberte Dönemi Büyüme ve Gelişmesi
ERKEKLERDE PUBERTE DEĞİŞİMLERİ
Puberte ile birlikte kanda artmaya başlayan testesteron şu etkileri
gösterir
1) Üreme organlarında büyüme ve gelişme, spermatogenesis
2) Sekonder cinsiyet karakterleri gelişmesi,
3) Genel vücut büyümesinin hızlanması
40. Puberte Dönemi Büyüme ve Gelişmesi
KIZLARDA PUBERTE DEĞİŞİMLERİ
Puberte ile birlikte kanda artmaya başlayan gonadal hormonlar
(östrojen ve progesteron) şu etkileri gösterir;
1) Üreme organlarında büyüme ve gelişme, menarş (ilk adet) ve
ovulasyon (yumurtlama)
2) Sekonder cinsiyet karakterlerinin gelişmesi
3) Genel vücut büyümesinin hızlanması
41. Post-pubertal Büyüme ve Gelişme
Puberte’nin sonunu belirleyebilmek güçtür. Bu nedenle pubertal ve
post-pubertal dönem büyümesi iç içe geçmiş durumdadır.
Kızlarda menstrasyon düzeninin tam olarak oluşması ile
puberte’nin sonlandığı kabul edilir. Erkeklerde bu sınırı belirlemek
daha güçtür.
Bu dönemde puperte ile başlayan değişikler devam eder ve daha
belirgin hale gelir.
Post-pubertal büyüme ortalama olarak kızlarda 20-22, erkeklerde 22-
25 yaşlarda sonlanır.
43. Büyüme ve Gelişme’nin Ölçülmesi
Aynı kişinin büyümesi de yaşamın değişik evrelerinde farklı hızlarda
olabilir
44. Büyüme ve Gelişme’nin Ölçülmesi
Bir çocuğun büyüme ve gelişmesini takip etmek isteyen bir hekim
öncelikle belirli aralıklarla çocuğun boyunu, ağırlığını ve kafa
çevresini ölçer ve çocuğun bulunduğu popülasyondaki yerini
tablolar ve persentil eğrilerini kullanarak saptar
45. Büyüme ve Gelişme’nin Ölçülmesi
Ancak, normal büyüme indeks limitlerinin çok dışında kalan bir
çocukta dahi, büyüme ve gelişme geriliği tanısı koyup ileri tetkik
ve tedavilere başlamadan önce çocuğun fonksiyonel gelişiminin
durumuna odaklanan maturasyon indekslerinin de incelenmesi
gerekir
Maturasyon indeksleri gelişimin dört temel kısmına odaklanır;
1) Diş yaşı
2) İskelet yaşı
3) Üreme yaşı
4) Davranış yaşı
47. Yaşlı Anatomisi
Yaşlılığa bağlı olarak ortaya çıkan değişiklikler 2 gruba ayrılır
1) HER İKİ CİNSTE GÖRÜLENLER
• Konnektif dokuda elastikiyet kaybı
• Kıkırdaklarda, elastikiyet kabı,
incelme, kemikleşme
• Kemik kırılganlığında artış
• Kas kütlesinde kayıp
• Damarlarda kıvrımlanma ve
sertleşme, kalpte büyüme ve
yetmezlik
• Hafızada zayıflama, motor
hareketlerde yavaşlama ve tremor,
yüksek entelektüel fonksiyonlarda
yavaşlama
2) CİNSE ÖZGÜ DEĞİŞİKLER
• KADINLAR; menapoz, üreme
organları ve memede atrofi,
osteoporosis ve kemik
kırılmalarında artma
• ERKEKLER; prostat bezi
hipertrofisi (büyümesi)