1. İcab-ı Hâl
HUKUKTA TOPLUMCU TAVIR
Ücretsizdir, Parayla Satılmaz
26 Aralık 2011 | SAYI 4 İ.Ü. Hukuk Fakültesi Toplumcu Hukukçular Kulübü’nün yayınıdır
Çürüme
2. Merhaba,
Bir yılı daha arkamızda bırakmamıza sayılı
günler kaldı. Geriye dönüp baktığımızda,
yaşamın bütün alanlarında etkisini gösteren;
yalnızlığın, çaresizliğin, şiddetin ve azami hırs-
ların neden ve sonucu olan toplumsal çürüme-
nin, bilinçli bir siyaset tarafından yayıldığını
ve daha da fazla yayılmak istendiğini gördük.
Buna karşı savaşmanın hepimiz için bir görev
olduğunu düşünüyoruz. Karanlığa teslim
olmamak; bilgilerimizi, hayal ve düşünce gücü-
müzü aydınlık insanlar ve aydınlık bir gelecek
için üreterek kullanmak, bilimden ve birbiri-
mizden vazgeçmemek bunun için bir yoldur.
4. sayımızda çürümenin akademide, gençlikte,
hukuk alanında ve iç siyasette taktığı maske-
leri makaleler ile çıkartmaya çalıştık. Ortadoğu
üzerinde oynanan oyunlar ve yaşanan süreç
ilgili bir makale de bu sayımızda yer aldı.
Yine Ortadoğu’daki gelişmeler hakkında bir
inceleme yazısı hazırlarken, hepimizin kanını
donduran N.Ç davasındaki yargı kararını, karar
inceleme yöntemiyle her açıdan ele alarak
işledik.
Toplumsal çürümenin hayat pratiğinde nasıl
yayıldığını göstermek amacıyla derlediği-
miz güncel haberlerin yanında, kültür sanat
bölümünde çürümenin edebiyatta, müzikte,
sinemada ve kültür üretimi dediğimiz za-
man aklımıza gelen ilk yer olan Beyoğlu’nda
kat ettiği adımları ele aldık ve yazar Italo
Calvino’nun Varolmayan Şövalye isimli eserini
tanıttık.
İcab-ı Hal ekibi olarak bu sayımızı 29 Kasım’
da hayatını kaybeden sevgili hocamız Server
Tanilli’ye adarken hocamızın bize öğrettiği gibi
aydınlık günleri yakın yapmak üzere yan yana
olmayı umut ediyor, eleştiri ve önerilerinizin
bizim için önemli olduğunu bir kez daha belir-
terek keyifli okumalar diliyoruz.
YEREL SÜRELİ YAYIN
Sahibi: Onur Güneş
Sorumlu Müdür: Cankat Aydın
Adres: Aksaray Mah. Katip Muslihiddin Sok. No:9/9 Fatih
İstanbul
Baskı: Yön Matbaa Davutpaşa Cad. Güven Sanayi Sitesi B Blok
K:1 No:366 Zeytinburnu İstanbul
topluımcuhukukcularkulubu@gmail.com
facebook.com/toplumcuhukukcularklulubu
2 | HUKUKTA TOPLUMCU TAVIR | Toplumcu Hukukçular Kulübü’nün yayınıdır
3. PADİŞAH FERMANI BUYURDU: “HUKUK, YOK HÜKMÜNDEDİR”
SUAY ERGİN
AKP iktidara gelirken Birinci Cumhuri-
yet diye nitelendirdiğimiz kendinden
önceki düzeni tasfiye etmek gibi bir
misyona sahipti. Sekiz yıllık iktidarı bo-
yunca bu misyonunu başarıyla gerçek-
leştirdiği söylenebilir. Cumhuriyetin
tüm kurum ve değerlerine pervasızca
saldıran AKP’nin saldırdığı kurumlar-
dan biri de yargıydı.
Yargıda dönüşüm olarak adlandırılan
bu süreçte AKP, hukukun iki alanında
savaştı: yasama faaliyetleri ve yargı-
lama süreçleri. Yasama faaliyetleri söz
konusu olduğunda istediği düzenle-
meyi yapmakta ısrarcı olan AKP, veto
edilen ya da yüksek yargı kurumları
tarafından iptal edilen düzenlemelerin
aynısını veya benzerini TBMM’de ka-
bul ediyor, bu da sonuç vermezse iptal
edilme sürecine kadar geçen zaman
delinecek ne bir anayasa ne de bir lerse “hukuku takmamak/arkasından
aralığında istediklerinin bir kısmını
hukuk kaldığını gözler önüne seriyor. dolanmak” yoluyla söz konusu düzen-
hayata geçiriyordu. İktidarı sağlam-
Fakat bu durum, partinin iktidara lemeyi hukuk sistemi içinde olmasa da
laştıkça kendine güveni artan parti,
geldiği andan itibaren böyle değildi. pratikte hayata geçirdiler.
zamanla hiçbir düzenlemeyi ya da
Yukarıda belirtildiği üzere AKP; yar- AKP’nin bu süreçte muhaliflerine
kararı önemsemez duruma geldi. De-
gının gösterdiği dirençle “savaştı”, bu karşı en yoğun ve yerinde kulladığı ar-
yiş yerindeyse ülke kanunlarla değil,
savaşın ardından kazandı. güman “millet iradesi” oldu. Çoğunluğu
AKP fermanlarıyla yönetilir hale geldi.
Yasama çalışmalarına yoğunluk veril- temsil eden bir partinin amaçlarına
Yargılama ayağında ise, keyfiyeti ve
diği dönemde, yüksek yargı kurumları hizmet etmeyen, bu yola taş koyan bir
hukuksuzluğu toplum tarafından ka-
bu çalışmaların bir kısmını iptal eder- hukuk sistemi dikkate alınmamalıydı.
nıksanan bir gerçek haline getirdi.
ken temel gerekçeleri “anayasaya Hukuk ya onlar için olmalıydı ya da
Yargı henüz teslim bayrağını çek-
aykırılık”tı. Görüldüğü üzere, kendi var olmamalıydı. Yargının siyasi kararlar
memişken ve muhalif pozisyonunu
korurken, AKP kimi yasal sınırlamalarla oluş koşullarını hazırlayan darbenin alması, en büyük şikayetleriydi.
karşılaşsa da bunların sonunda kaza- çocuğu, AKP’nin kardeşi olan 1982
nan iktidar partisi oldu. O artık yargıya Anayasası bile AKP’ye yetmiyordu. Devletin Yargısı ve “Yargı Bağım-
saldırmak, onu ikna etmek, bu müm- Süreç şöyle işledi: Murat ettikleri de- sızlığı” Yanılgısı
kün değilse pasifize etmek zorunda ğişim için öncelikle bir adım attılar ve Akbaş, yargı bağımsızlığı konusunu
değildi. Yargı onun olmuştu, kendi ardından gelen tepkilere baktılar. Tep- incelediği çalışmasında 1 hukukun;
yargı kurumlarıyla istediği düzenleme- ki yoksa yoluna kaldığı yerden devam devletin diğer zor aygıtlarının aksine
yi yapabilir, istediklerini tutuklatabilir, eden parti, tepkiler yoğunsa düzenle- rızaya dayalı bir işleyişe sahip olduğu-
istediklerini tahliye ettirebilirdi. meyi bir süre gündemden uzak tutup nu, hatta devletin kendi meşruiyetini
soğuttuktan sonra, bazen farklı bi- hukuk aracılığıyla kurduğunu belirti-
Süreç Nasıl Başladı, Nasıl Gelişti? çimler altına asıl niyetini yerleştirerek yor. Toplumun hiçbir şeye olmasa bile
Hukuku hukuksuzlaştırma sürecinin bazense hiçbir değişiklik yapmadan en azından hukuka saygı göstermesi
Özal döneminde başladığı söylenebilir. yeniden işe koyuldu. Gelinen noktada için ise hukukun bağımsız, tarafsız ve
Özal’ın “Anayasa’yı bir kere delmekle artık karşılarına çıkacak pek de fazla hakim olarak algılanması gerekli. Bu-
bir şey olmaz” savının büyük mirasçısı güç kalmadı. Ancak olur da karşıların- rada, bağımsızlığın özde bir bağımsız-
olan AKP’nin şimdi yaptıklarıysa, artık da iptal edilen bir düzenleme görür- lıktan ziyade, formel bir durumu ifade
HUKUKTA TOPLUMCU TAVIR | Toplumcu Hukukçular Kulübü’nün yayınıdır | 3
4. çalışıldı. Bu kanunun öngördüğü idari
yapıya uygun olarak hazırlanan İl Özel
İdaresi Kanunu, Belediyeler Kanunu
ve Büyükşehir Belediyesi Kanunu bu
yasadan hemen önce yürürlüğe girdi.
Merkezi ve yerel tüm kamu hizmet-
lerinin özel sektöre gördürülmesine
olanak sağlayan bu yasa, anayasanın
merkezi ve mahalli idarelerle ilgili
ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle
Cumhurbaşkanı tarafından tekrar gö-
rüşülmesi için meclise geri gönderildi.
Gelen tepkilerin yoğunluğu nedeniyle
yasa tekrar görüşülmeden rafa kalktı.
Ancak bu yasanın öngördüğü idari
yapıya uyumlu kanun tasarılarının bir
bölümü yasalaştı. Kalkınma Ajansları,
Aile Hekimliği uygulaması, Kamu De-
netçiliği gibi kurumların oluşturulması
böyle gerçekleşti.3 Yani AKP niyet
ettiği dönüşümlerin bir kısmını küçük
parçalara ayırarak da olsa gerçekleştir-
meyi başardı.
Yüksek öğretim kurumlarının, AKP’nin
gözüne kestirdiği kurumlardan biri
olduğu bilinen bir gerçek. AKP bu
alanda ilk operasyonunu TÜBİTAK
üzerine yöneltti, operasyonun başa-
rıyla sonuçlanması için kurum öncelik-
le işlemez hale getirildi. Görev süresi
dolan Kurum Başkanı ve altı Bilim
Kurulu üyesi için yapılan seçimlerde
belirlenen altı üyenin isimleri ve göre-
ve yeniden seçilen başkanın ismi Baş-
bakanlığa bildirildi. Başbakan, yeniden
başkan seçilen kişiyi göreve atanması
ettiği söylenirken;yargının tek yaptığı- sal gerçeklik olarak kurulur.2
için Cumhurbaşkanı’na önermedi ve
nın “devlet aklı”nı kullanarak bir karara Bir maddi gerçeklik olarak AKP huku-
altı üyenin seçimini onaylamadı. So-
varmaktan ibaret olduğunu belirtiliyor. ku, süreci anlamamıza yardımcı olacak nuçta TÜBİTAK Bilim Kurulu toplantı
“Devlet aklının” suç olarak nitelendiği çok sayıda örnek verse de bunlardan ve yeter sayısını yitirdi.
bir fiilin karşısında yargı çaresiz, sade- birkaçının telaffuzu, partinin mantığını Çözülmesi gerekecek sorunu yaratan
ce failin anılan fiili işleyip işlemediğini anlamak açısından yeterlidir. AKP, ardından sorunun çözümü için
araştırması gerçeği, çalışmada yerinde kurumun yasasında değişiklik yaptı.
bir örnek olarak sunuluyor. “Yasayamasak da yaşatırız” Yasa değişikliği, kurum başkanının bir
Devlet ve hukuk arasındaki bu kar- 2004 yılı düzenlemelerinden olan defaya mahsus olmak üzere, başba-
şılıklı ilişkinin yarattığı mutualizm, 5227 Sayılı Kamu Yönetiminin Temel kanın önerisi üzerine cumhurbaşkanı
hukukun siyasetten ayrıksı bir yere İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması tarafından atanmasını ve Bilim Kurulu
oturtulup incelenemeyeceğini bir kez Hakkında Kanun, AKP’nin en cüretkar üyeliklerine yine bir defaya mahsus
daha gözler önüne seriyor. girişimlerinden biri oldu. Söz konusu olmak üzere başbakan tarafından
Hukuk, toplumsal ve kimi zaman da yasanın TBMM’de kabul edilmesin- atama yapılmasını öngörüyordu.
maddi gerçekliğin hukuk düzeninde den hemen önce, bu yasanın ihtiyaç Cumhurbaşkanı tarafından tekrar
yeniden kurulmasını duyduğu düzenlemeler yapıldı. Böy- görüşülmesi için meclise gönderilen
gerektirir. Gerçeklik, bir kez de hukuk- lece anayasaya aykırılık gizlenmeye 5001 sayılı yasa, TBMM’de aynen
4 | HUKUKTA TOPLUMCU TAVIR | Toplumcu Hukukçular Kulübü’nün yayınıdır
5. kabul edildi ve 5016 sayılı yasa olarak üniversitelerin koridorlarına bakmak bunun en iyi örneğidir. 5
yürürlüğe girdi. Ardından CHP, yasada yeterli.
yer alan hükmün iptali için Anaya- Hukuk kendi hareket alanını daralttı- Yeni Sonuçlar, Yeni Görevler
sa Mahkemesi’ne başvurdu. Kurum ğında, AKP ve kurmayları niyetlerini Yüksek yargıya müdahaleler yoğun-
Başkanlığı ve Bilim Kurulu’nda boş açıkça beyan etmekte de sakınca laştıkça yeni rejime uygun düşmeyen
bulunan tüm üyelikler için başbakana görmedi. Katsayı kararını iptal eden kararların alınmasında rolü olan ha-
atama yetkisi veren düzenlemenin Danıştay kararına karşı, eski YÖK baş- kim ve savcılar, yürüttükleri dava ve
yürürlüğü Anayasa Mahkemesince kanı ve müstakbel Cumhurbaşkanlığı soruşturmalardan alınarak, ardından
durduruldu. Ancak yasanın yürürlüğe Danışmanı Yusuf Ziya Özcan: “Bunu da görev yerlerinden sürülerek et-
girmesinden yürürlüğünün durdurul- baştan biliyorduk, her şeye hazırlan- kisizleştirildi. Bununla birlikte yargı,
masına kadar geçen zaman diliminde dık. B, C, D ve E’ye kadar planlarımız tutuklama ve soruşturmalarıyla, siyasi
kurul üyeliklerine Başbakanca atama var.” dedi. “Aynı sonuçlar doğuracak iktidarın tasfiye edilmesine karar ver-
yapıldı, Kurum Başkanının da atanması karar almak hukuku dolanmak olmaz diği unsurların tasfiyesini sağlayan bir
için Cumhurbaşkanı’na sunulan karar- mı?” sorusuna önce “Gerekirse dolana- araca dönüştü. Hakimler, zamanı gel-
nameyi Cumhurbaşkanı imzalamadı. cağız.” cevabını verirken, yargı kararla- diğinde, kendi sendikasını kapatmakta
Bu işlemler Ankara 1. İdare Mahke- rına karşı saygılı olduklarının da altını bile tereddüt etmedi.
mesi tarafından iptal edilse de, gözü çizen Özcan, “Ama bizim hukuka karşı Yasaların göz ardı edildiği ve bu
kararmış hükümet, önceki yasadakine bir çözümümüz olacaktır, hiç durmaya- davranışa yargıdan tek bir ses dahi
benzer; fakat önceki yasadaki “bir cağız.” dedi. çıkmadığı, KHK yoluyla yasama yetki-
defaya mahsus” işlemleri kalıcılaştıran Özelleştirme sürecinde gerçekleşen sinin Bakanlar Kurulu’na devredildiği,
yeni bir yasayı 2005 yılında yürürlüğe birçok hukuksuzluk benzer yollarla padişah fermanları ayarında kararna-
koydu. çözüme kavuşturuldu: “hukuku tak- melerin geceden sabaha çıkarıldığı ve
Cumhurbaşkanı 5344 sayılı yasayı da mamak”. Tüpraş ve Petkim’in özelleş- bu düzenlemelerin herhangi bir hukuki
meclise geri gönderdi, yasa TBMM’de tirilme süreci en göze çarpanları oldu. engelle karşılaşmadığı bir ülkede
yine aynen kabul edildi ve 5376 sa- Bu kurumların özelleştirilmesiyle ilgili hukukun varlığından söz etmek ola-
yılı yasa olarak yürürlüğe girdi; yine yargının verdiği yürütmeyi durdurma naksızdır. Kuralsızlık ve keyfiyet kural
yapılan başvurular sonucu Anayasa kararları dikkate alınmadı. Tüpraş’ın haline gelmiş ve rafa kaldırılan hukuk
Mahkemesince düzenlemenin yürürlü- %15 civarında hissesinin Sami Ofer’e çürümeye terk edilmiştir.
ğü durduruldu ve ardından iptal edildi. satışında usülsüzlük tespit edildi ve “Hukuk devleti” ekseninde kurulmuş
TBMM, amacını gerçekleştirmek için satış iptal edildi. Buna karşın hisseler talepler için herhangi bir temelin
dört kere yasa kabul etmek durumun- geri alınmadı ve bu işleri hükümet kalmadığı bu dönemde yöneltilecek
da kaldı. adına yürütmeye yetkili Özelleştirme tek anlamlı talep “adalet” temelinde
Tüm bu kabul/iptal işlemlerinin sonu- İdaresi Başkanı hakkında dava açılma- yükseldiği ölçüde meşru olacaktır.
cunda dönemin tırnak içinde muhalif sına rağmen, Tayyip Erdoğan bürok- Hakkın, hukukun sesi kesilip ülke padi-
YÖK Başkanı Teziç, “yasal statüsü yok” ratının yargılanmasına izin vermediği
şah fermanlarıyla yönetilmeye başlasa
dediği TÜBİTAK toplantılarına bilim için bu dava da sonuçsuz kaldı. AKP
da; vicdan sahibi toplumun adalet
adamlarının katılmamasına karar verdi. bunca yasal düzenleme yapmasına
talebi öyle kolayca kenara atılıp, ses-
Başbakan’ın buna cevabı kafasını gös- karşın, en yoğun ilgi gösterdiği alan
sizliğe mahkum edilemeyecektir. Halk,
tererek “burası basmıyor” oldu.4 olan özelleştirmenin hukuki altyapısını
AKP’nin tebaası olmayı reddedecek; o
oluşturmaya da gerek duymadı.
kadarına izin vermeyecektir.
Somut Örnekler Eşliğinde Hukuk AKP’nin elinde; istendiği gibi
AKP İnadı eğilip bükülebilen, bu başarılamadığın-
Dipnotlar:
AKP, üniversite ile arasındaki gergin- da buruşturulup kenara atılan, kuralla- 1. Akbaş, Kasım, Aklını Başına
liğe yargı kararlarını da ekledi; türban rın yazılı olduğu kağıtlar bütünü halini Devşirme Süreci Olarak Yargılama, sayı
konusunda AİHM’in verdiği karara karşı almıştır. Yargı kararları ise AKP’nin 17-18, Günışığı Hukuk Dergisi
Tayyip Erdoğan tarafından verilen işine yaradığı ölçüde dikkate alınmak- 2. Karahanoğulları, Onur, Kamu
Reformu Tartışmalarına Metodolojik Bir
yanıt, sayısız örnek arasında en uçla- tadır. Ancak dikkat edilmesi gereken Bakış, sayı 2, Hukuk ve Adalet Dergisi
rından oldu: “Türban konusunda mah- bir nokta şudur ki; Yargı kararlarının 3. Gülen, Fikret, “AKP’nin İktidar
kemenin söz söyleme hakkı yoktur, uygulanıp uygulanmaması, aynı konu- Olduğu Dönemde Yasama Faali-
söz söyleme hakkı din ulemasınındır”. da verilen mücadeleyle yakından iliş- yetleri (2002-2007)”, AKP Kitabı: Bir
Dönüşümün Bilançosu, derleme
Türban ile ilgili yapılan düzenlemelerin kili. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin
4. a.g.e
karşılaştığı yürütmeyi durdurma ve yürütmenin durdurulması kararına 5. Süzük, Aşkın, Hukukun Arkasından
iptal kararlarının hukuki geçerliliği için uyarak metrobüs zamlarını geri alması Dolanmak, soL Haber Portalı
HUKUKTA TOPLUMCU TAVIR | Toplumcu Hukukçular Kulübü’nün yayınıdır | 5
6. BİLİM İTAATSİZ OLANA İHTİYAÇ DUYAR*
“Peki ne oldu da, üniversi-
teler, hem özgür düşünce-
nin hem de geleceğe gü-
venle bakmanın unutuldu-
ğu yerlere dönüştürüldü?
Bu soru, yakın tarihimizin
siyasal tartışmalarına gir-
meksizin anlaşılamaz. Si-
yasi iktidarla, düzene karşı
eleştirel bir tutum takınan
bütün aydınların verdiği
kavga, bu soruda gizlidir.
Tarih, iktidara yaslanmayı
reddederek düşünceleri uğ-
runa savaşan isimleri yazdı.
Roger Bacon ve Giardano
Bruno, hep aklımızdadır.”
aydınların verdiği kavga, bu soruda ya da bilimsel değerlendirme ile gir-
gözde türkeli
gizlidir. Tarih, iktidara yaslanmayı red- meleri; meslekte ilerlemelerinin bilim-
dederek düşünceleri uğruna savaşan sel yeteneğe bağlanmış olması, görev
Düşünmenin ayırt etmek olduğunu, isimleri yazdı. Roger Bacon ve Giarda- güvencesine sahip olmaları, özellikle
“sapma”yı görmekle başladığını bili- no Bruno, hep aklımızdadır. bilimsel araştırmaları ve yayınları
yoruz. Bilim, sapmalar üzerinden iler- üzerine herhangi bir soruşturma ve
leyerek bize yeni ufuklar açmaktadır. Üniversite Özerkliği kovuşturma yapılamamasıdır.”1
Ayrıntıdadır ve görme kabiliyetine Demokrasi, farklı fikirlerin birbiriyle Gerek akademik ifade hürriyetinin
sahip olmak için entelektüel bir birikim çatıştığı ve yaşama şansı bulabildiği varlığı, gerekse öğrencilerin öğrenim
gerektirir. Akademi, sanatsal ve bilim- bir düzense; bir toplumda siyasi ikti- görme hakkı; özerk olamayan bir üni-
sel düşünce üretiminin kurumsallaştığı darın arzularına karşı çıkabilecek, onu versite sistemi içerisinde tehlikededir.
yapı olarak tam da burada karşımıza dengede tutabilecek mekanizmalara 1982 Anayasası, üniversiteleri YÖK
çıkıyor. Düşüncenin verimli sahasını, ihtiyaç vardır. Sendikalar, tekelleşme- düzeniyle büyük bir kıskacın altında
akademide etkin ve canlı tutabildiği- miş ve özgür bir medya ağı, denetleyi- soktuğu gibi, ilgili yasayla da üniver-
miz ölçüde yol alabiliriz. Bu yüzden ci organlar ve özerk üniversite burada sitelerdeki özerkliği tırpanlamıştır. Bu
ki, yaratıcılık ve aykırılıktan yoksun yer alır. İnsan aklını geliştirecek, araş- anayasayla, ”kamu tüzel kişiliğine ve
fikirler bizi soru sormaktan alıkoydu. tırma merakı ve duyarlılığı yaratacak bilimsel özerkliğe sahip olan” üniver-
Bugün içinde bulunduğumuz durum, üniversitelerin siyasi iktidarla olan sitelere, idari özerklik tanınmamıştır.
bu çoraklığın bir yansımasıdır. Üni- ilişkisi bu açıdan önemlidir. Aksi takdir- Akademisyenlerin gelecek kaygısı
versitelerimizde anlatılan dersler ve de iktidara tâbi bir akademi, akademi güdeceği bir performans sistemi ve
akademisyenlerimizden çıkan ses bir olmaktan çıkacaktır. mali sefaletse, bilimsel özerklik kavra-
ve aynı şarkıdır. Suskunluğu bölüşmüş “Üniversite özerkliğinin iki görünümü mını kağıt üzerinde bırakmıştır. Siyasi
gibiler. vardır: Birincisi, hizmetin örgütlen- iktidarın bir üniversite hocasını istedi-
Peki ne oldu da, üniversiteler, hem mesine ilişkin güvencelerdir. Bunlar, ği anda mesleğinden uzaklaştırabilme
özgür düşüncenin hem de geleceğe kamu tüzel kişiliklerine sahip ve ken- yetkisi, özerkliğin olmayışına işarettir.
güvenle bakmanın unutulduğu yerlere dileri tarafından seçilen organlarca YÖK düzeni, bu işlevi görmektedir.
dönüştürüldü? Bu soru, yakın tarihimi- yönetilen fakültelerin ve üniversite- Öyle ki, rektörlük seçimlerinde de aynı
zin siyasal tartışmalarına girmeksizin lerin özerkliğidir. İkincisi ise, öğretim manzarayla karşılaşıyoruz. Usulen ya-
anlaşılamaz. Siyasi iktidarla, düzene üyelerine ilişkin güvencelerdir. Bunlar, pılan oylamalar, üniversitenin tercihini
karşı eleştirel bir tutum takınan bütün onların üniversiteye yarışma sınavıyla yansıtmıyor. Sonuçta, YÖK en çok oyu
6 | HUKUKTA TOPLUMCU TAVIR | Toplumcu Hukukçular Kulübü’nün yayınıdır
7. alan adayı, sıralamada farklı gösterip geçmek de diyebiliriz. Karşımızda yönelik olumsuz etkilerine eğilmişti.
cumhurbaşkanı önüne gönderiyor; mikro ölçekli politikalara hapsedilmiş, Dilovası’nda yaşanan ölümlerin birinci
cumhurbaşkanı da kendi “takdir” yetki- sponsorlar ağıyla işleyen bir düzen nedeni olarak kanser vakalarını tespit
sini kullanıyor. var. Öğrencilerden kariyer planlaması etmişti. Ayrıca annelerin ilk sütünde
dışında hiçbir konuda bir bakış açısı ve bebeklerin ilk kakalarında bazı ağır
YÖK’ün İcadı : Hülleci Profesörler talep etmedikleri ortadadır. metaller ve eser elementlere rastlan-
YÖK düzeninin bir başka icraatı da, dığını raporlamıştı. Üniversitenin bilim-
şekli atamalarla kademeleri yükselti- TÜBA ve TÜBİTAK Nasıl Halledildi? sel araştırma fonundan desteklenerek
len “hülleci profesörler” olmuştur. Bu AKP’nin akademik araştırmaları tehdit yürütülen bir çalışmaydı bu. Sağlık
dönemde kayırılan bazı doçentler, aynı eden bir diğer icraatı ise, geçtiğimiz Bakanlığı, Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nu
kent içindeki üniversitelere atanarak aylarda uzun süre tartışılan KHKlar bu yüzden “halka yanlış bilgi verip,
profesör yapılmışlardır. Bunlar üniver- üzerinden oldu. Bu dönemde çıkar- panik ve korkuya neden olmakla”
site tarihine “hülle yoluyla profesör- tılan KHKların en önemlilerden biri, suçladı. Profesöre, bilimsel bulgulara
ler” ya da “hülleci profesörler” olarak Türkiye Bilimler Akademisi(TÜBA) ve dayanarak yaptığı açıklamanın bedeli
geçtiler.2 Bu profesörler, önce aynı TÜBİTAK’ın yapılanması ilişkin olandı. ödettirildi ve hakkında soruşturma
kentteki başka bir üniversiteye atan- Çıkartılan bu KHK’yla her iki kurum da, açıldı.
mış gösteriliyor; sonra bulundukları bilim insanlarının tercihlerine göre yö- Demek ki üniversitelerde bilimin ya-
üniversitedeki odalarından çıkmadan, netilemeyecek hale getirildi. 300 üye- pılamadığı bir eşiğe geldik. Bilimsel
yine YÖK tarafından kendi üniversite- den oluşan TÜBA’nın, bundan böyle
faaliyetin sınırını siyasi iktidarın çiz-
lerinde görevlendiriliyorlardı . Adam Akademik Genel Kurulu yalnızca 100
diği bir eşik. Artık düşün dünyamızda
kayırmacılığın müstesna bir örneği üye seçebilecekti. Kalan 200 üyeyi
büyük yarılmalar yok; teknik geliş-
olan bu uygulama, o dönemdeki birçok seçme yetkisi ise Bakanlar Kurulu ve
meler ve metinlerarası okumalarla
profesörün tepkisine neden olmuştur. YÖK arasında paylaştırıldı. TÜBİTAK’a
yetiniyoruz. Çürüme burada başlıyor.
Bu uygulamanın hemen ardından ge- olan müdahaleyse, TÜBİTAK Bilim
İktidarın gölgesi altında, ancak güncel
çici bir yasa çıkartılarak, üniversitelere Kurulu’nun başkan seçme yetkisini
ihtiyaçlara cevap verecek nitelikte
kadrosu olmayan pek çok akademis- kaldırmakla yapıldı. Önceden Bilim
araştırmalar yapılıyor; kalıcı kadroların
yen atanmış oldu. İşin vahim yanı, Kurulu iki başkan adayı belirliyordu ve
yerine sözleşme düzeni ikame ediliyor.
bu hülleci profesörlerden birisi, daha başbakan bu iki aday arasından birini
Böylece “bilimi” sertifikalarla satın
sonra YÖK başkanı olmuştur. Bu isim seçiyordu. Çıkartılan KHK’yla bu alan-
alıyor, elimizdeki diplomaların bir yet-
Kemal Gürüz’dür.3 YÖK döneminde daki bütün yetki Bakanlar Kurulu’na
kinlik ya da kabiliyet belgesi olmadığı-
gittikçe yükselen grafiğiyle sırasıyla geçmiş oldu. Çünkü başkan, müşterek
nı anlıyoruz.
dekan,rektör,YÖK ve TÜBİTAK başkanı kararnameyle seçilecekti.
17 Aralık 2011
olmuştur. Özgür bilimsel faaliyeti boğmak anla-
Kabiliyetin aranmadığı ve liyakatsizli- mına gelen bu düzenlemenin ardından
ğin esas alındığı bu süreç, günümüzde Dipnotlar:
TÜBA’daki 50’ye yakın bilimadamı
de sürmektedir. Görev süresi sona görevinden istifa etti.5 Bu bilim insan- * Theodor W. Adorno
erdiği için yerini yeni YÖK başkanı ları, kendilerine imkan tanıyan gazete 1. İbrahim Kaboğlu, Özgürlükler
Prof. Dr.Gökhan Çetinsaya’ya bırakan ve kanallarda açıklamalar yaptılar ama Hukuku, İmge Kitabevi, Kasım 2002,
Yusuf Ziya Özcan da bu anlayışın bir hükümetin bu tepkilere yönelik her- s.493-494
uzantısıdır. Öyleyse şu çok açıktır : hangi bir açıklaması olmadı.Olay kısa 2. M. Tahir Hatiboğlu, Türkiye Üni-
Bilimi zapturapt altına alan bu düzeni süre içerisinde örtbas edildi. versite Tarihi (1845-1997), Selvi Yayı-
devam ettirdiği sürece, giden ve gelen O halde, bugün bilimden ve düşünce nevi, Ankara, 1998, s.188
önemli değildir. Hepsi, aynı yerdedir. üretiminden hiç olmadığı kadar korkan 3. Hatipoğlu, s.305
AKP, bu 12 Eylül düzenine teşnedir ve bir iktidarla karşı karşıyayız. Sana- 4. Tülay Arın, “Dünyada ve
üniversitelerin akademik faaliyetlerini yileşmenin yoğun olduğu bir bölge Türkiye’de Yükseköğretim Sistemleri
her geçen gün daha da baskı altına olan Dilovası’nda çevre ve halk sağlığı ve Diploma Sistemleri”, Bilim,Bilim Po-
almaktadır. Üstelik bugün, bilimin üzerine araştırmalar yapan bir profe- litikası ve Üniversiteler (der.), Bağlam
temel alanlarında yapılacak araştırma- sörün maruz kaldığı suçlama da bunun Yayınları, Ekim 1997, s.67
lar için kamusal fonlar yerine piyasa kanıtıdır : Kocaeli Üniversitesi Halk 5. http://www.gazetecileronline.
mekanizmaları devreye sokulmakta- Sağlığı Anabilim Dalı’nda çalışan Prof. com/newsdetails/4001-/Gazete-
dır. Buna bir anlamda Kıta Avrupası Dr. Onur Hamzaoğlu, bu organize cilerOnline/bilim-dunyasinda-khk-
anlayışından Anglo-Sakson anlayışa sanayi bölgesinin insan sağlığına depremi-tuba-coktu
HUKUKTA TOPLUMCU TAVIR | Toplumcu Hukukçular Kulübü’nün yayınıdır | 7
8. ORTA DOĞU’DAKİ DENGELER VE TÜRKİYE
Bir taraftan Orta Doğu’da
gelişen emperyal siyasette
AKP hükümetinin ve
Türkiye burjuvazisinin
pastadan kendi rızkını
alma derdi, diğer taraftan
ise mahallenin ağbilerinin
canını sıkmamak için kayda
değer bir dalkavukluk
gösterme çabası, kimsenin
‘one minute’ demeden
geçemeyeceği bir tablo
karşımıza çıkarmakta.
durumu değiştirdi ve iktidarın İsrail’le müdahale sonucu iktidar fiilen düştü;
ezginur şahin ancak bununla yetinilmedi ve Kaddafi
olan restleşmesine ABD’nin göz yum-
ması halini bertaraf etti. Amerika, des- insanlık dışı bir şekilde dünya kamuo-
‘Mahallenin delikanlısı’ olma sözü teğini çekebileceğini hissettirince de yu önünde katledildi. Dış müdahaleyi
çokça zamandır Türkiye’nin içinde Türkiye’nin bölgesel güç olma hayali gerekli kılan nedenlere bakacak olur-
yok oldu. Ne var ki gururu örselenmiş sak, Libya’nın bilinen petrol ve gaz re-
bulunduğu politik durumu anlat-
olan AKP iktidarı durumu toparlamak zervi 46.6 milyon varil. Bunula birlikte,
mak için manidar. Bir taraftan Orta
adına Türkiye’nin kimseye boyun eğ- Libya’nın Atlantikçi güçlerle Avrasyacı
Doğu’da gelişen emperyal siyasette,
meyeceğini ifade etti ve hatta abartıp güçler arasındaki mücadelenin cephe-
AKP hükümetinin ve Türkiye burju-
İsrail’e diz çöktürdüklerini söyledi. si haline geldiği anlaşılıyor. Libya, Çin
vazisinin pastadan kendi rızkını alma
Ancak bu dağılan imajı toparlamak için petrol tüketiminin %3’ünü karşılıyor
derdi diğer taraftan ise mahallenin
kendilerini Arap rüzgarına bırakmaları ve Çin, Libya’nın Asya’daki en büyük
ağbilerinin canını sıkmamak için kayda
en iyi seçenekti... müşterisi. Ayrıca Çin’in, Libya’da rejim
değer bir dalkavukluk gösterme ça-
devrilmeden önce 75 şirketi ve 36 bin
bası, kimsenin ‘one minute’ demeden
Arap Baharı Ve Orta Doğu Yalanları çalışanı olduğu biliniyor. Rusya’nın da
geçemeyeceği bir tablo karşımıza Gazprom ve Dofnet gibi şirketlerinin
Tunus’ta bir gencin, işsiz olduğu için
çıkarmakta. Bu, Gül ‘ün dediği gibi, zo- Libya’da çok büyük yatırımları bulunu-
kendini yakmasıyla başlayan olayların
raki bir liderlik olmaktan çok kendine yor.(1) Amerika ve Avrupa ekonomisi
ardından Mısır ve Libya’ya sirayet
biçilen politikayı en kusursuz şekilde bu kadar sıkışmış ve kriz her an kapı-
etmiş ve tüm Arap coğrafyasını dalga
yerine getirebilme hevesi olsa gerek. gibi saran bir etki yaratmıştı. Tunus’ta- dayken Libya gibi kaynakları bol bir
Osmanlı’nın mirasına sahip çıkan bu ki eylem diğer ülkelere göre daha ülkenin kendi ellerine geçmesi bu-
millliyetçi-muhafazakar cephe; cet- doğaçlama ve düzensiz olarak gelişse lunmaz bir fırsat olsa gerek. Yaşanan
lerinin çizdiği dünyaya hakim olma de, Mısır’daki Hüsnü Mübarek rejiminin bu pazar kavgası sonucu hem Orta
düşüncesini günümüze uyarlayarak, yıkılması uzun süredir ülkede var olan Doğu’daki Amerika projesi hız kazandı
bu tür bir fikrin her zaman geçerli ekonomik çöküşle beraber kaçınılmaz hem de Batı’yla tam uyumlu ülke eko-
olabileceğine inananarak hareket etti. hale gelmişti. ABD ise gelişmelere ka- nomileri ortaya çıktı
Böylece Amerika’nın Orta Doğu’da yıtsız kalmamış ve eylemin sonuçlan- Arap Baharı’nın en önemli sonuç-
yürüttüğü sömürgeci siyasette pa- ması için gereken hassasiyeti göster- larından biri de, yönetimi değişen
razit olma görevini üstlenip Arap mişti. Mübarek’in devrilmesinden son- ülkelerdeki siyasal islamcılıktır. Böl-
Baharı’nın en önde destekleyicisi ra yönetimi üstlenen ordunun yüksek gede ise bu misyonu hakkıyla yerine
ve Esad rejiminin ise düşmanı oldu. kademelerinde bulunan generallerin getiren bir Türkiye mevcut. Müslü-
İsrail’in Mavi Marmara gemisine sal- ABD ile yakın ilişkili içinde olduğu ise man dünyanın sözde yeni kahramanı
dırmasından sonra da AKP, kendine iç saklanılmayan bir gerçek. Erdoğan, bir taraftan Batı yanlısı
ve dış siyasette puan kazandıracağını Devam eden süreçte ise silah ihtiya- görüntüsü bir taraftan da yürüttüğü
düşündüğü hamleler yapmaya başla- cını Batı’dan karşılayan Libyalı mu- ılımlı islam siyasetiyle, Türkiye’nin
dı. Bu hamleler, iç siyasetteki şoven halifler Kaddafi’ye karşı ayaklandılar. bölgede örnek teşkil ettiğini her
tavrı körüklese de dışta hem İran’la BM tarafından gerçekleştirilen ve açıklamasında dile getirdi. Zamanında
hem de Hamas’la olan yakınlaşma binlerce sivil kayba yol açan havadan Başbakan’ın “Nato’nun Libya’da ne
8 | HUKUKTA TOPLUMCU TAVIR | Toplumcu Hukukçular Kulübü’nün yayınıdır
9. işi var?” açıklaması, Bingazi’yi ziyaret yapıldığı Türkiye-Suriye ilişkisi bugün; Savaş Naraları!
eden Davutoğlu’nun ise “Nato’nun Türkiye’nin muhaliflere açık politik Anlaşılıyor ki, hem Türkiye’yi hem de
ülke güvenliği için Libya’da kalacağını destek verdiği, para transferi ve kredi Orta Doğu’yu çalkantılı günler bekli-
söylemesi”(2) sağlanmaya çalışılan ilişkilerinin durdurulduğu, enerji gibi yor. Krizle boğuşan Batı dünyası ve
uyumun utanmaz söylemleridir.
stratejik önemi olan konuların ise Amerika ekonomileri kendilerine yeni
askıya alındığı bir hal aldı. Sınırda bir kaynak oluşturmak adına tekrar
Yeni Düşman Suriye
yığılan muhaliflerin varlığı ve bunlara savaş hazırlıkları yapmaya başladı.
İsyan hareketinin kendini gösterdiği Türkiye’nin kucak açması ise bir diğer Türkiye ise tüm bu gelişmelerin tam
bir diğer ülke ise Suriye. Suriye’nin gelişme… ortasında duruyor ve savaş için safını
uzun süredir Amerika ve İsrail’le olan Türkiye’nin bir ara ekseninin kaydığını belli etmiş durumda. AKP iktidarı iç
restleşmesinin sonucunun ülkedeki düşünenler, savaştan pay kapmak siyasetteki kozlarını tüketmeye baş-
ayaklanma olarak kendini göstermesi için can atan AKP’yi görünce, bu ladığından dışarıda daha büyük ham-
şaşırtıcı değil. Suriye’deki iç siyasetin çekirge sürüsünün asla Batı’yla olan leler yapmaya başladı. Bölgenin abisi
farklı işlemesi, komşusu İran’ın aynı ilişkilerini bozmayacağını anlamış- olma fikrinin gerçek anlamda vücut
zamanda müttefiki olması, Rusya’nın lardır. NATO’nun ileri karakolu olan bulması iktidarın geleceği için çok
ise Esad rejimine destek vermesiyle Türkiye, olası bir savaş ihtimaline
önemli. Ancak bu fantezinin hayata
beraber burada ortaya çıkan durum karşı Malatya’da kurulacak olan füze
geçirilmesi baya zorlu bir süreç. Arap
yeni bir soğuk savaş arifesi şeklini kalkanı anlaşmasını da sessiz sedasız
Birliği’nin koşullu desteğine rağmen
aldı. Amerika ve İran arasında yaşanan imzaladı. Kürecik’e yerleştirilecek
Müslüman Kardeşlerin “Orta Doğu’nun
karşılıklı savaş tehditleri yıllardır karşı- olan radarın bir ünitesi de ABD-İsrail
Türkiye’nin abiliğine ihtiyacı olmadığı-
mızda. Aynı zamanda İsrail medyasın- arasında 2008’de varılmış ikili anlaş-
nı” söylemesi ve Rusya, Çin ve İran’ın
da çokça yer alan İsrail’in İran nükleer ma gereği İsrail topraklarına çoktan
santraline yönelik bir saldırı düzenlen- yerleştirildi. Bunun anlamı, Türkiye’ye bu planlara karşı önlemler almaya
mesi hazırlığı bölgedeki savaş denge- yerleştirilecek olan füze kalkanın ilk başlaması, AKP için işlerin hiç de kolay
lerini açıklıyor. Esad rejiminin yıkılması işlevi Rusya’nın olası bir İsrail saldırı- olmadığının göstergesi. AKP büyük
demek hem Baas rejiminin tasfiyesi sına karşı daha erken harekete geçe- oynuyor; ancak bu oyunun sonuçları-
hem de nüfusu çoğunlukta olan Şii’le- bilmek ki bu da İsrail’le olan ilişkilerin nın ne denli riskli olacağının farkında.
rin etkisinin kırılması anlamına geliyor. üstü kapalı bir şekilde devam ettiğini İçeride ve dışarıdaki her sorunu kendi
Bu ise Batı’nın bölgede tam hakimiyet göstermekte, ikinci olarak da İran’ın sorunu olarak gördüğünü söyleyen
kurması demek. Amerika’ya karşı müdahalesini önle- iktidar için, dış siyasetteki olası bir
İşte tüm bu siyasi çekişmelerin ara- mek şeklindedir. İran’ın önceki günler- tökezlemenin içte yaratacağı etki de
sında Erdoğan’ın “Libya için iştahı de yaptığı açıklama ise tehdit durumu bambaşka olacaktır.
kabaranlar Suriye için sessiz kalmak- olduğu takdirde ilk hedeflerinin Tür-
tadır.” açıklaması savaş çığırtkanlığının kiye’deki füze kalkanı olacağı tampon Dipnotlar:
ne boyutta olduğunun anlaşılması bölge iddialarına dair ipuçları verebilir. 1. Fatih Yaşlı,06.09.2011 tarihli sol.
için iyi bir örnek. Yaklaşık bir sene Ayrıca son YAŞ kararlarından çıkan Haber Portalı yazısı
önceye kadar vizelerin kaldırıldığı, harbe hazırlık durumunu da buraya 2. Kadri Gürsel , 26.09.2011 tarihli
ortak Bakanlar Kurulu toplantılarının eklemekte fayda var. Milliyet yazısı
HUKUKTA TOPLUMCU TAVIR | Toplumcu Hukukçular Kulübü’nün yayınıdır | 9
10. BENİM ÜNİVERSİTELERİM
Kaybedilmiş Mevziiler her şeyin önüne geçti.
onur güneş Bugün üniversiteler bilimin üretildiği Ve üniversite bitti. Üniversite öğrenci-
kurumlar olmaktan çok sistemin ka- leri hapsedildi. Sadece hapishanelere
Şimdiye Kadar Yapılan Neydi? bullenildiği oyuncaklar halini aldı. Me- değil yurtlara, cemaatlere, barlara,
İcab-ı Hal’in dördüncü sayısının makale kanizmanın işlerliğini sürdürebilmesi kafelere, kariyer günü etkinliklerine de
başlıklarının belirlendiği yazı kurulun- için adam üretilmesi gerekiyordu ve hapsedildi. Kütüphaneler, ders çalışma
da gençliğin, özellikle de üniversite üniversiteler bugün bu ihtiyacı karşılar salonlarına çevrildi. Hukuk fakülte-
gençliğinin, getirildiği durum hakkında oldu. Age of Empires diye bir oyun sinde çok kulüp kuruldu; ama etkinlik
bir yazı yazmam kararını aldık. İşimin vardır bilenler bilir; fareye (mouse) yapabilmesi için az kulübe izin verildi.
ilk bakışta kolay olduğu düşünülebi- tıkladığın sayıca adam, daha doğrusu Bu örnekleri çoğaltmak mümkün; ama
lir; bu konuda sayısız makale, kitap makine, üretir savaşa sokar, tarlaya gençlikte meydana gelen çürümeyi
vs. yazılmıştır sonuçta. Abdülhamit’ sürer, madene sokar para kazanırsın. anlatmaya yeteceğini sanmıyorum.
e baş kaldırıp sürgüne gönderilen Biz o oyunda üretilen yapma insanlar Gençliğin “özgür bırakılmasının” tele-
öğrencilerden başlar, 1960 sürecine olduk. fon operatörleri tarafından bilmem kaç
giden öğrenci tepkiselliğinden ve 68 Okumak denilince hukuk kitapları, yaz- dakika hediye verilerek sağlanacağını
kuşağından alıntılar yapar, 90’lı yılların mak denilince derste tutulan notlar, düşünen bir akıldan bahsediyorum.
üniversite gençliğinin dinamikliğinden tartışmak denilince sınavlardan sonra Özür dileyerek devam ediyorum,
de dem vurup yazımla övünebilirdim. arkadaşlarla sorulara verilen cevap- hamburger dükkanlarının yaptığı kam-
Unutmadan bu günün gençliğine de ların konuşulması, üretmek denilince panyaları unutmuşum. Ye, iç, telefonla
“8 saat Facebook başındasınız, kariye- ödev yapmak, gelişmek denilince konuş, gez, eğlen, keyfine bak, Cuma
ristsiniz” gibi şeyler söyler ve huzura kariyer günlerine katılıp sertifikalar sohbetlerine katıl, şükret, tepki verme,
kavuşurdum. Fakat mesele “biz zama- biriktirmek aklımıza gelir oldu. şükret, tepki verme, şükret…
nında ne devrimciydik” ile başlayan Akademisyenlerimize de değinmeden Gelinecek Nokta
cümleler silsilesiyle çözüme kavuşacak geçemeyeceğim. Akademiyi saran pro- “Düşmandan korku, ona duyulan
gibi görünmüyor. Bu modası geçmiş, jecilik, akademi ile öğrenci arasındaki nefreti azaltır” demiş Dostoyevski,
anlamını yitirmiş, umutsuzluk saçan bağı kopardı. Kürsü başkanının ağzına yaşadığımız tam budur. Emperyalizmin
tavrın memleketimizin aydınlarından, bakan, tepki göstermeyen, aldığı insanı olduk. Korkularına yenilen bir
yazarlarından uzak olması dileğiyle… ve hazırladığı projeleri alacaklarının insan, bir gençlik ne işe yarar ki? İn-
Memleketlerimizden büyük bir heye- teminatı olarak pazarlayan bir akade- sanların, üniversitelilerin korkularına
canla çıkıp üniversitemize ilk adımları misyen profili ortaya çıktı. Ders çıkışla- yön vererek onları yönetiyorlar. İddia-
attığımız dönemde, üniversite dendi- rında dersin hocasını bir hilal şeklinde name, polis, Hopa, soruşturma desem
ğinde akla gelen İ.Ü. Merkez Bina ana sararak, odasına kadar kuyruk gibi yeterli olur diye düşünüyorum. Tüyle-
kapısından ilk girişimizde hepimizin yapışan öğrencilerin “başarılı” olarak rimizi ürpertmeye yetiyor biliyorum.
aklında başka hayaller vardı. Kimimiz adlandırıldığı bir üniversitenin akade- Burada çok bilinen ama meselenin
mesleğimizde en iyilerden olmayı ha- misi de zaten daha farklı olamazdı. içinden bir örnek vermek gerektiğini
yal ediyorduk, kimimiz çok kazanmayı, O zaman alt başlıktan bir sonuç çıkar- düşünüyorum. Kafka’nın böcekleşen
kimimiz kendimizi geliştirmeyi, kimi- talım. Doğru tezlerle yola çıkabilmek karakteri Gregor. Emperyalizmin insa-
miz de ülkemizde dönüşüm istiyorduk. için yapılması gereken ilk şeyi yapalım. nını orada görüyoruz. Patron korkusu,
Hepimiz üniversiteye beklentilerimizi “Ne bitmiştir? sorusuna cevap verecek işsizlik korkusu, dışlanma korkusu,
karşılamak için gelmiştik; fakat üniver- cesarette olalım. gelecek korkusu ve sonuçböcekleş-
sitenin bizden beklediklerini karşıla- 1)Üniversite bu haliyle bilim üretilen me, ölüme giden yola girme. Ve ölüyor
maktan bize hiç sıra gelmedi. bir kurumdan daha çok bir tekke- Gregor, böcekleşen insanlara sonlarını
Her dönem harç parasını denkleştir- ye benzemektedir. gösterir gibi, bir böcek gibi sürüne
mek için çaba sarf ettik, bu üç kuruşu 2)Öğrenciler mekanikleşmiş ve hisleri- sürüne ölüyor.
biriktirmek için inşaatlarda çalışan ve ni kaybetmiştir. Ve üniversite bitti dedik. Ama son
hayatını kaybeden arkadaşlarımıza 3)Üniversite öğrencisi (okumuş insan) sözümüzü daha söylemedik. Yenisi-
göz yumduk. Yemekhanemiz özelleş- artık emekçi halkın yanında değil sır- ni kurarız demedik. Güç topluyoruz
tirildi, işçileri işten atıldı, kalitesiz ye- tındadır. demedik. Her zaman olduğundan
mek yedik; ama pes etmedik yine göz 4)Akademisyenler korkularına esir daha fazla mücadeleyi sahipleniyoruz
yumduk. Protesto haklarını kullanan düşmüş, ağızlarını açamaz olmuşlardır. demedik. Biz bir yere kaçmadık öfke
arkadaşlarımıza cezalar yağdı, hapis- Gelinen Nokta biriktiriyoruz demedik. O öfke ki bizi
lere atıldılar; dönüp bakmadık yalnızca Ve üniversite bitti. Üniversiteye bilim her gün bir parça daha geliştirirken, bir
sustuk. Sistemin sevdiği, istediği uğramaz oldu; fakültenin tuvaletlerin- parça daha da “ insan”a yaklaştırıyor.
öğrenci olduk; ses etmedik, kabullen- de abdest alan adamlar, amfilerde sol- Ya insan gibi yaşayacağız ya da insan
dik, yolumuzu bulmaya koyulduk. Ve cu öğrencilerin afiş asmasına laf eden olma yolunda ömür tüketeceğiz. İlki
üniversite bitti, dört yılımızı tamam- hocaya şakşakçılık eden şaklabanlar olsa çok güzel olur; ama böcekleşmek-
lamaktan bahsetmiyorum, sadece türedi. Üniversite içinde akıldan, vic- tense ikincisinin de başımızın üstünde
oyuncak olduk. dandan, onurdan eser kalmadı. “Çıkar” yeri var. İcab-ı Hal budur.
10 | HUKUKTA TOPLUMCU TAVIR | Toplumcu Hukukçular Kulübü’nün yayınıdır
11. ARAP BAHARI VE HAPSEDİLEN ÖZGÜRLÜK
NATO’nun Libya’ya mü-
dahalesinin kamuoyunda
gösteriliş şeklini bir kena-
ra bırakıp olayın hukusal
boyutunu incelediğimiz-
de ortaya bambaşka ve
daha korkunç bir tablo
çıkıyor.
düzen medyası aracılığıyla küçük bir yalist karakterli örgütün ve gençliğin
alev topuyken bir volkan patlaması başını çektiği protestolar hükümetin
gibi gösterilen isyanlarla bölgede ya- devrilmesiyle sonuçlandı. Ancak siyasi
ratılmak istenen dönüşüme mazeretler bir liderden yoksun ve örgütsüz olan
Bugün emperyalizmin kıskacındaki bulunmaya çalışıyordu. Bu mazeretler bu hareket yeni kurulan hükümette
dünyada; baskılar, kötü yaşam koşul- özellikle Birleşmiş Milletler ve NATO düzen partilerinin yer almasını önleye-
ları, işsizlik, özgürlüklerin kısıtlanması, tarafından, yaptıkları hukuksuzlukları medi. İleride Tunus’ta ne olur bilinmez
yoksulluk gibi pek çok sorun kendini gizlemek adına kullanıldı. ancak bugün toplumsal ayaklanmanın
gösteriyor. Özellikle Arap Dünyası’nda Arap Baharı’nın perde arkasını ve kurulu düzeni değiştirmekte yetersiz
bu sorunların ve buna paralel olarak vardığı noktayı doğru anlamak için bu kaldığı devlet başkanı olarak seçilen
huzursuzlukların gün geçtikçe artması süreci daha yakından inceleyelim... Moncef Marzouki’ye bakıldığında bile
halkların iktidarlara yönelik talepleri- 18 Aralık 2010’da Tunus’ta başlayan anlaşılmaktadır. ABD destekli bir sivil
nin şekillenmeye başlamasını sağladı: protestolar daha sonra başta Mısır, toplum aktivistinin devlet başkanı ola-
Özgürlük ve daha iyi yaşam koşulları. Yemen, Cezayir, Ürdün ve Libya olmak rak seçildiği bir ülkede devrim olduğu
Tunus’ta Muhammed Buazizi’nin ken- üzere tüm Arap Yarımadası’na sıçradı. iddia edilebilir mi? Tunus’taki eski Bin
dini yakmasıyla başlayan ve tüm Arap Kuveyt, Ürdün, Umman, Yemen, Suudi Ali rejimi tamamen yabancı destekli
dünyasına yayılan protestolar aynı ta- Arabistan, Bahreyn, Fas ve Sudan’da bir burjuva rejimiydi. Bugün Tunus’a
leplerle devam edebildi ve sonucunda hükümetlerde çeşitli reformlar ya- tekrar bakıldığında bu tablonun değiş-
Arap halkları özgürlüğüne kavuşabildi pılması, istifalar ve halka bazı siyasi mediği ABD ve AB tarafından destek-
mi yoksa bu hareket başka bir yöne mi veya ekonomik haklar tanınması lenen ve kontrol edilen egemen sınıfın
evrildi? bu protestoların bir kazanımı ya da yeni yüzlerle aynı sistemi devam ettir-
Arap Baharı’nda bir umut aranadursun verilen ödünler olarak görülebilir. meye çalıştığı görülüyor.
Arap halklarının çektiği yoksulluğun, Ancak Arap Baharı denince asıl akla Mısır’da gün geçtikçe artan sınıfsal
yaşadıkları acımasız düzenin esas gelmesi gereken ülkeler Tunus, Mısır , uçurum, düşürülen hayat standartları,
sorumluları -başta ABD olmak üzere Suriye ve Libya’ydı. İsyanlardan önce azalan maaşlar, yoksulluk, işsizlik
batı emperyalizmi- patlak veren bu Tunus’a bakıldığında görüntüde çok sonunda Tahrir Meydanı’nda öfkeli bir
kargaşanın içinde Arap Dünyası’nın partili demokratik bir rejim; ancak kalabalığın toplanmasına neden oldu.
siyasi şeklini kendi çıkarları doğrultu- bunun arkasında iktidarı destekleyen Cumhurbaşkanı Mübarek’in ve hükü-
sunda yeniden çizmeye başlamışlardı. uysal göstermelik bir muhalefet, sü- metin istifası dışında net bir siyasi
Yeni düzenin ihtiyacı, sisteme daha iyi rekli artan işsizlik ve faşizan bir polis talebi ve sınıfsal bir karakteri olmayan
entegre olmuş ancak islami gericiliği devleti mevcuttu. Yirmi üç yaşında bu isyan, Mübarek’in istifasıyla talep-
de halka dayatan siyasi aktörlerdi. Bir işsiz üniversite mezunu bir genç olan lerini elde etmiş olsa da sonuç büyük
yandan bugüne dek piyon rolünün Muhammed Buazizi’nin seyyar satıcılık bir hayal kırıklığının ötesine geçemedi.
ötesine geçememiş mevcut iktidarlara yaptığı için tezgahına zabıta tarafın- Alabildiğine yoksul, çaresiz ve örgüt-
karşı halkın öfkesi kışkırtılırken bir dan el konulması ve bunun sonucunda süz Mısır halkı, canını dişine takarak
yandan da emperyalizm kendine yeni kendini yakması halkın isyanını tetik- karşısına dikildiği kanlı düzenin baş
piyonlar seçiyordu. Kamuoyuna karşı leyen olay oldu. Pek çok ilerici ve sos- sorumlularından ABD emperyalizmi-
HUKUKTA TOPLUMCU TAVIR | Toplumcu Hukukçular Kulübü’nün yayınıdır | 11
12. ne yönelik bir tepki üretemedi ve ilk ile NATO güçleri arasındaki halka gibi leceği şeklinde yorumlara neden olsa
fırsatta ABD ile pazarlık masasına hareket ettik.” demekten çekinmedi. da “korkulan” olmadı. Bugün Libya’da
oturmaktan çekinmeyen Müslüman Libya’da batılı güçlerin özel harekât faiz uygulamasının yalnızca ismi de-
Kardeşler’in başını çektiği “yeni” bir birliklerinin karada savaştıkları, görün- ğiştirilerek devam ettirildiği biliniyor.
düzene mahkûm oldu. Müslüman tülü olarak da kanıtlandı. Bu görün- Libya’nın muhtemelen örnek alacağı
Kardeşler’in eskiden beri ABD’yle tüler Birleşmiş Milletler’in yaptığı bir Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez
ilişkileri olduğu bilinmekteydi. Bu hukuksuzluğu daha ortaya çıkarmış ülkelerinde de bu sistem hakim ve bu
durumun kaçınılmaz bir sonucu olarak oldu: BM Güvenlik Konseyi’nin 1973 ülkeler Batı’ya oldukça entegre olmuş
Mısır da yaşanan sözde devrim sonrası no’lu kararının Libya’ya kara hareka- durumda.(2)
yeni düzenin liberal ekseninde yerini tı için asker çıkarılmasını kesinlikle NATO’nun Libya’ya müdahalesinin
aldı. Yeni rejimin eskiyi aratmayan reddetmesi ve amacını sadece “hava kamuoyunda gösteriliş şeklini bir ke-
karakterine bakıldığında Mübarek’in sahasını kontrol etmek ve sivilleri nara bırakıp olayın hukusal boyutunu
yargılanması bile beklenmedik bir korumak” olarak belirlemesine karşın incelediğimizde ortaya bambaşka ve
gelişmeydi. Müslüman Kardeşler’in İngiliz ve Fransız komandoları Libya’da daha korkunç bir tablo çıkıyor. BM’nin
uyguladığı Mübarek dönemini aratma- muhaliflere destek veriyordu. Tabii bu amaçlarını açıklayan madde 1/1’de
yan yasalar, daha da kısıtlanan insan noktada muhaliflere sağlanan silah de uluslararası barış ve güvenliğin
hakları, açıkça şeriata yaklaşma halkın yardımını da unutmamak gerekir. sağlanması ilk amaç olarak sayılmıştır.
elinden devrimin nasıl çalındığını gös- Bu amaçları gerçekleştirmede geçerli
teriyor.(1) Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ilkeler de madde 2’de belirlenmiştir.
Arap Baharı’ndan bahsediyorken kararıyla ABD, Fransa ve İngiltere Madde 2/3 üye devletlerin anlaşmaz-
üzerinde en çok durulması gereken önderliğinde Libya’ya 18 Mart 2011 lıklarını, uluslararası güvenliği, adaleti
konu Libya’da neler olduğudur. Mu- günü saldırı başlatıldı. Bu kuvvet ve barışı tehlikeye sokmadan, barış
haliflerin protestolarıyla başlayan ve kullanımını meşru kılmak için Kaddafi yolu ile çözeceklerini belirtmiştir.
Kaddafi’nin devrilip ülkede şeriatın emrindeki güçlerce halka -muhaliflere- Hatta BM sistemi kuvvet kullanımını
ilan edilmesine kadar gelen süreci dik- baskı ve şiddet uygulandığı bu neden- açıkça yasaklamıştır. Madde 2/4 şöyle
katli okumak gerekiyor. Emperyalizm le insani müdahalenin zorunluluğu demektedir: “Tüm üyeler, uluslara-
tüm Arap Dünyası’nı yeniden şekillen- öne sürüldü. Düzen medyası üzerine rası ilişkilerinde gerek herhangi bir
diriyorken elbette petrol kaynaklarının düşen görevi başarıyla yerine getirdi. başka devletin toprak bütünlüğüne
yoğun olduğu Libya bunun dışında Kamuoyunu bu hukuktan yoksun ya da siyasal bağımsızlığa karşı, ge-
kalamazdı. Arap liderlerinden kendine işgale ikna edebilmek adına verilen rek Birleşmiş Milletler’in amaçları ile
“uyum” gösterenlerin kaldığı, diğerleri- haberler tümüyle muhaliflere yapılan bağdaşmayacak herhangi bir biçimde
nin halkın bir isteği olarak gösterilerek baskılara ve kıyımlara ilişkindi; fakat kuvvet kullanma tehdidine ya da
devrildiği ve yenileriyle değiştirildiği bu arada muhalifler tarafından ülkede kuvvet kullanılmasına başvurmaktan
bir sürece tanık olduk. Son zamanlarda siyahî Libyalılara yönelik neredeyse kaçınırlar.”(3)
ABD’ye “uyumsuz” tavırlarıyla bilinen bir soykırım yapıldığını ya da ülkenin Birleşmiş Milletler Antlaşması’na göre
Kaddafi liderlik koltuğunda miadını NATO’ya bağlı birlikler tarafından bom- bu kuvvet kullanımının istisnai iki du-
doldurmuş isimlerden biriydi. Libya’da balandığını haber yapmak neredeyse rumu vardır: Meşru müdafaa ve ulusla-
emperyalist destekli protestolarla baş- hiç bir gazetecinin ilgisini çekmedi. rarası barış ve güvenliği korumak. Lib-
layan olaylar muhaliflerin şehirleri ele Muhaliflerin işlediği cinayetler ve ya örneğine bakıldığında uluslararası
geçirmesiyle devam etti. Peki kimdi insanlık suçları Kaddafi birliklerinin barışı tehlikeye sokan hiçbir durum
bu muhalifler? Ekim 2011’de Kaddafi üstüne yıkıldı. Bu haberlerin hiçbirin- görülmemektedir ve aynı maddenin
muhaliflerce yakalanıp vahşice, sokak de muhaliflerin kimler olduğu, halkın 7. fıkrasında “İşbu Antlaşmanın hiçbir
ortasında linç edilerek öldürüldü ve gerçekte kimin yanında yer aldığı hükmü, Birleşmiş Milletlere, herhangi
Kaddafi’nin kıyımlarından lanetlerle gösterilmiyordu. bir devletin kendi iç yetki alanına giren
bahsedenler bu insanlığa sığmaz cina- Kaddafi’nin devrilip yeni hükümetin konulara müdahale yetkisi vermez.”
yeti bir şölen havasında kutladı. Bütün kurulmasıyla birlikte ilk iş olarak Ulu- hükümleri de yer almaktadır. BM Ant-
bunların ardından Kaddafi’nin cesedi sal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa laşmasının maddelerine bakıldığında
bir soğuk hava deposunda tutularak Abdülcelil, şeriat devletini ilan etti, ve Milletlerarası Hukuk’ta genel kabul
insanlar yanında fotoğraf çektirdi. Libya yasalarının şeriat yasalarını insani müdahalenin gerektiği durum-
Tüm bu insanın kanını donduran olay- temel alacağını açıkladı. Abdülcelil’in larda bu müdahale için barışçıl yollar
lar bu “devrim”in arkasındaki muhalif ilk icraatı, tam bir yıkıma uğramış olan aranması ve kuvvet kullanımına baş-
güçlerin gerçekte kimler olduğuna ülkede her şeyden önce çok eşliliği ya- vurmadan zorlayıcı önlemler alınması-
yönelik soruyu bir kez daha gündeme saklayan kanunu kaldırmak oldu. Yani nın esas olduğu yönündedir. Ancak BM
getirdi. özgürlük adına başlayan hareket, so- Güvenlik Konseyi onaylı Libya müda-
Geçtiğimiz günlerde Libya’nın geçici nunda kadının bütün özgürlüğünü ve halesiyle BM’nin sorunların “barışçıl”
lideri Mustafa Abdülcelil, Ulusal Ge- saygıdeğerliğini elinden aldı. Bununla çözümüne ilişkin anlaşma maddeleri
çiş Konseyi’nin (NTC) vermiş olduğu birlikte faizin de yasaklanacağını ve bir kez daha işlevini yitirmiş oldu.
tüm mücadelelerde Katar’ın önemli bankacılık sisteminin İslamcı model Kuzey Atlantik Antlaşmasının 5.
bir müttefik olduğunu söyledi. Katar olan “katılım bankacılığı” temeline ve 6. maddelerine bakıldığında ise
Genelkurmay Başkanı Hamad bin Ali oturtulacağını açıkladı. Bu durum bazı NATO’nun görev yeri ve sınırlarının
el-Atiya da, yüzlerce Katar askerinin Batılı gazetelerin “batı kapitalizmiyle Libya müdahalesiyle nasıl göz ardı
Libyalı muhaliflere katılarak destek daha fazla entegre olacağı” umulan edildiği görülüyor. Madde 5: “Taraflar,
verdiğini açıkladı ve “Biz muhalifler Libya’da, bu beklentinin boşa çıkabi- Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da
12 | HUKUKTA TOPLUMCU TAVIR | Toplumcu Hukukçular Kulübü’nün yayınıdır
13. yönündeki açıklamalarıyla, yeni türde
bir savaş tazminatı olgusu dünya si-
yasetine tanıtılıyor. İngiltere’nin Libya
ganimeti, yeniden inşa sözleşmeleri
dışında petrolü de içeriyor. İngiliz
petrol tekeli BP’nin Libya Ulusal Geçiş
Konseyi ile görüşmelere devam ettiği
de biliniyor. Aralarında Total, Tecnip,
GDF Suez Exploration et Production
gibi 11 petrol ve doğalgaz şirketinin
de bulunduğu, enerji, ulaştırma, tarım,
telekomünikasyon, güvenlik, şehircilik
sektörlerinden 80 Fransız şirketi tem-
silcisinden oluşan dev bir heyet, iki
hafta önce Libya’daydı. Fransız heyeti,
UGK yöneticileri ile iş anlaşmaları bağ-
lamak üzere temaslarda bulundu.(5)
Sonuç olarak Arap dünyasında yaşa-
nan bütün bu değişimlere bakıldığında
görülen; halkın, talepleri karşılığında
herhangi bir sonuca ulaşamamış ol-
içlerinden bir veya daha çoğuna birine ya da birkaçına yönelik bir sal- duğu ve kaos halinin emperyalizmin
yöneltilecek silahlı bir saldırının dırı gerçekleşmediği sürece sınırları isine yaradığıdır. Dış güçler tarafından
hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak dışında silahlı kuvvet kullanımına bölgeye yapılan müdahaleler ve özel-
değerlendirileceği ve eğer böyle başvuramaz. Bütün bu bilgilerden de likle Libya’ya yapılan askeri harekat
bir saldırı olursa BM Yasası’nın 51. anlaşıldığı gibi NATO’nun Libya’ya mü- ise Birleşmiş Milletler’in dünya barışı-
Maddesinde tanınan bireysel ya da dahale etmek için hiçbir meşru sebebi na değil egemen güçler e hizmet eden
toplu öz savunma hakkını kullanarak, bulunmamaktadır. bir kuruluş olduğunu tekrardan gözler
Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği Devletlerarası Hukuk’ta müdahale önüne sermiştir. Arap Baharı’ndan çı-
karılacak en önemli sonuç ise güçlü bir
sağlamak ve korumak için bireysel müessesesinin doğru kullanılması
sol öznesi ve öncüsü olmayan kendili-
olarak ve diğerler ile birlikte, silahlı amacıyla müdahale kriterleri belir-
ğinden bir halk hareketinin, taleplerini
kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere lenmiştir. Bu kriterlerin belki de en
sonuna kadar götüremeyeceği ve bu
gerekli görülen eylemlerde bulunarak önemlisi müdahalenin öncelikli olarak
taleplerin egemenlerin elinde şekille-
saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraf- müdahale edenin çıkarlarına hizmet
nip halka karşı doğrultulacağıdır. Baskı
lara yardımcı olacakları konusunda etmemesidir.(4) Libya müdahalesini
ve yoksulluğa karşı başlatılan hareket
anlaşmışlardır.” Ancak burada madde müteakiben yaşanan gelişmeler kim-
ideolojiden yoksun bir biçimde devam
6’da silahlı kuvvet kullanımını gerek- lerin çıkarlarını bu sayede güvenceye
ettiği için emperyalizmin bölgeyi
tirecek durumlara getirilen sınırlama aldığını gözler önüne seriyor. ABD’nin
yeniden şekillendirmesine ve elini
önemlidir. Madde 6: “Taraflardan bir Afrika Komutanlığı’nın komutanı Car- güçlendirmesine engel olamamıştır.
ya da daha çoğuna karş silahlı saldın, ter Ham tarafından yapılan açıklamaya Yoksulluk ve baskı ise eskisinden daha
aşağıdakileri de kapsar: 1- Tarafların göre, ABD Libya’nın ulusal bir ordu da derin bir biçimde hissedilecektir.
Avrupa ya da Kuzey Amerika’daki oluşturma sürecinde ülkeye yardımda Bölgeye üşüşen büyük şirketler –tekel-
topraklarına Fransa’nın Cezayir Böl- bulunacak. USA Today gazetesinde ler- ve Libya’da şeriatın ilanı bunun en
gesine Türkiye topraklarına veya Ta- verdiği röportajda, Libyalı subayları büyük göstergesidir.
raflardan herhangi birinin egemenliği ABD’de eğitmek istediklerini söyleyen
altında olan ve Yengeç Dönencesi’nin Ham, Libya ordusuna teçhizat satabi- KAYNAKÇA:
kuzeyinde yer alan adalara yapılan leceklerini ve eğitim verebileceklerini 1. http://haber.sol.org.tr/yazarlar/
silahlı saldırı; 2- Bu topraklarda ya da belirtti. Ayrıca Libya’nın, ülkeyi her kemal-okuyan/devrimi-calinan-dev-
bu toprakların üzerindeki hava sa- anlamda geriye götüreceği tahmin rim-38928
hasında bulunan ya da Antlaşma’nın edilen ve Kaddafi’nin linç edilmesinin 2. http://haber.sol.org.tr/dunyadan/
yürürlüğe girdiği tarihte Taraflardan hemen ardından şeriatı da kullanıma sasirdiniz-mi-libyada-seriat-ilan-edildi-
herhangi birinin işgal kuvvetlerinin sokan yeni yönetimi, şimdi de ABD’ye haberi-47644
üslerinin bulunduğu herhangi bir Av- olan borcunu ödemeye hazırlanmak- 3. http://www.turkhukuksitesi.com/
rupa toprağında veya Akdeniz’de, ya ta. ABD başta olmak üzere NATO showthread.php?t=6920
da Yengeç Dönencesi’nin kuzeyindeki şemsiyesiyle yapılan emperyalist 4. http://www.21yyte.org/
Kuzey Atlantik bölgesinde bulunan müdahalenin diğer ortakları da, ABD tr/yazi6399-Kuvvet_Kullan-
Tarafların herhangi birine ait kuvvet- kadar cüretli olmasa bile, saldırının ma_Yasagi_%E2%80%93_Egemen-
lere, gemilere, ya da uçaklara yapılan masraflarının “özgürleşmiş” Libya lik_Prensibi_ve_Insan%C3%AE_Muda-
silahlı saldırı.” 6. Maddeden anlaşıldığı tarafından karşılanması taleplerini hale.html
gibi NATO’nun görev bölgesi yengeç dile getirmeye başladı. İngiltere ile 5. http://haber.sol.org.tr/dunyadan/
dönencesinin kuzeyinde kalan Kuzey Fransa’nın, Libya pastasından öncelikli libyada-islamcilardan-isbirlikcilik-reko-
Atlantik ülkeleridir. Bu ülkelerden payın kendilerine verilmesi gerektiği ru-haberi-47697
HUKUKTA TOPLUMCU TAVIR | Toplumcu Hukukçular Kulübü’nün yayınıdır | 13
14. SİYAH-BEYAZ FİLMLERE BENZEYEN SİYASET
Evet, siyaset insanların hayatına yolsuzluk haberi kimseyi şaşırtmıyor.
cankat aydın etki ediyor ve hayatına etki eden bir Her gelen kendi yandaşının, eşinin,
şeyle insanların ilgilenmemesi ilk dostunun cebini doldurmuş; kamu
bakışta saçma geliyor. Fakat siyaset malını yağmalamış sonra da yerini bir
Bugün Türkiye’de siyaset halkın sev-
sahnesine, bu sahnede ortaya konan başkasına bırakmıştır. Düşünün, bu
diği; içinde bulunmaktan, takip etmek-
“oyunlara“, “oyunculara” bakınca insan ülkede üç kuşak Demirel ve Ecevit’i ve
ten keyif aldığı bir “uğraş” değildir. On
gerçekten de milyonların siyasetle onların bitmek bilmeyen kavgalarını
yıldan uzun süredir iktidarda olan bir ilgilenmemesine kızamıyor. Çünkü dinlemiştir. Özal’ın zenginlere karşı
partinin yönetiminde, siyasetin çeşit- bu sahneye bakınca sorunların çözü- olan sevgisi milyonların hafızasında
liliğinin azalması ve ilgi çekici bir alan leceğine dair bir umut görünmüyor. silinmemek üzere yer etmiştir. Tansu
olmaktan çıkması normal karşılanabilir. Sadece izlemekten sıkıldığımız; ge- Çiller’in hitabet “yeteneğini” eminim
Fakat siyasete olan ilgisizliğin sadece nellikle yaşlı, yalancı, takım elbiseli annelerimiz ve babalarımız hala hatır-
günümüzün bir sorunu olmadığı da kişiler ve bunların birbirleriyle yaptık- lamaktadırlar.
ortadadır. Yakın tarihimize baktığımız- ları düzeysiz ve yararsız tartışmalar Sadece bu örnekler bile tablonun uzun
da insanların siyasetle yakından haşır görünüyor. İnsanların siyasetçilere yıllardır sürdüğünü ve Türkiye’de siya-
neşir olduğu dönemler bulmak zordur. güveni o kadar azalmış ki, herhangi bir setin neden halkın değil zenginlerin,
patronların, dolandırıcıların işi olarak
görüldüğünü gösteriyor. Bu noktada
Türkiye’de siyasetin temiz ellerde
Evet, siyaset insanların hayatına etki ediyor ve olmadığını ve bunun uzun yıllardır
süregelen bir sorun olduğunu yani
hayatına etki eden bir şeyle insanların ilgilenmemesi bir süreklilik barındırdığını görmek ilk
adımda anlam taşıyor. Fakat AKP ikti-
ilk bakışta saçma geliyor. Fakat siyaset sahnesine, darıyla birlikte tablonun daha da kö-
bu sahnede ortaya konan “oyunlara“, “oyunculara” tüleşmek dışında fazla değişmediğini
söylemek, içinden geçtiğimiz dönemi
bakınca insan gerçekten de milyonların siyasetle anlamak ve onu değiştirmek için ye-
tersiz kalıyor. Çünkü sürece biraz dışa-
ilgilenmemesine kızamıyor. Çünkü bu sahneye rıdan bakabilenler bile, Türkiye’de bir
şeylerin köklü bir biçimde değiştiğini
bakınca sorunların çözüleceğine dair bir umut fark edeceklerdir.
görünmüyor. AKP ile birlikte tablo fazlasıyla de-
ğişmiştir; fakat bu kötünün daha kötü
14 | HUKUKTA TOPLUMCU TAVIR | Toplumcu Hukukçular Kulübü’nün yayınıdır