SlideShare uma empresa Scribd logo
1 de 5
Baixar para ler offline
İdealMakale

Aralık 2013

İnanç…
Cesaret…
Azim…

Başarı İçin Rekabet, Rekabet İçin
Sürekli Gelişim

Ö. Faruk TEZCAN

Kıt kaynaklara olan rekabetle baş edenler geleceği edemeyenler ise geçmişi
temsil ederler. Evde, okulda, işte, politikada, coğrafya, evrende kısacası
hayatın tamamında en önemli kural budur. Değişim kaçınılmaz ve buna uyum
göstermekse şarttır.
Batının “bozulmuyorsa elleme” kültünden doğunun
Sürekli Gelişim kültüne alışmak hayatımda en çok
zorlandığım dönemlerden biriydi.
Profesyonel
kariyerimde en çok zorlandığım ama en çok haz
aldığım da Sürekli Gelişim kültürünü yaygınlaştırmak
olmuştur.
Sorun çevrenize neden değişime ayak uydurmaları
gerekliğini anlatmakla başlıyor.
Çok karlıyız;
kurumumuz 100 yıllık bir abide; tesisimiz çok güçlü,
pazar lideriyiz… sonra bir kriz, afet yada olumsuzluk
neticesinde oluşan batık medeniyetler, şirketler ve
başarısızlık hikayeleri. Öncelikle şunu söyleyeyim,
Sürekli Gelişimden hiçbir zarar gelmez tabi yaptınız
o ise. Çünkü yaptığınızı her daim daha iyi yapmak
ve bunu sonuçlara (her nasıl ölçülüyor ya da
değerlendiriliyorsa) yansıtmak nasıl zararlı olabilir
ki?
Kariyerim boyunca karşılaştığım birçok “başarılı” kişi
bana biz zaten işimizi çok iyi yapıyoruz ama rakipler
haksız rekabet ediyorlar ya da onların imkânları
şöyle bizimki böyle birde patron benden sürekli para
istiyor diye yakınıp çaresizliklerini ifade etmişlerdir.
Peki, ne durumsanız diye sorduğumda durumlarını
doğru ve güvenilir bilgi ve verilerle anlatamadıkları
defaten yaşamışımdır. Burada özellikle bilgi ve veri
kelimesi önemli çünkü bir doktorun hastasının
teşhis ve tanı süreçlerinde bilimsellikten uzak
“deneyimlere” dayalı yapacağı “yorumlar” ne kadar
yanıltıcı ve tehlikeli ise hayatın tamamında da aynı
hassasiyette ki bilgiye muhtacızdır. Dolayısıyla gerek
sorunu doğru anlamak gerek sorunu doğru ve kalıcı
çözümle nihayetlendirmek gerekse gelişimi genel

manada izleyebilmek için konu hakkında kanıtlara
ve çeşitli verilere sahip olmak gereklidir.
Diyelim ki bilgiler ve veriler tam ve güvenilir. Peki,
çoğu zaman çok pahalı ve zor yöntemlerle elde
ettiğimiz bu verilerle ne yapıyoruz? Eğer ki bir kişi
ya da bir zümre için onca bilgi toplanıyor da sadece
“bakmak” yada “bilmek” yada “bizde de var” demek
içinse, yıllarca söylediğim gibi, hiç zahmet etmeyin
derim çünkü israf. Kaldı ki bugüne iş yapan kişinin
kendi işini yapmakta kullanmadığı bir bilginin doğru
olduğunu görmedim. Yani, en basitinden kendi
verimliliğini bilmeyen bir işçinin ya da memurun
(istenilen düzeyde) verimli olması beklenemez.
Örneğin, bir satış elemanı sırf CRM sistemi istiyor
diye çalışmalarını doğru raporlamaz. Ancak sahada
kendi performansını yönetmek veya geliştirmek için
bu bilgiyi kullanırsa CRM doğru bilgiyi alır. Yoksa üst
yönetimden gelen olumsuz hava koşulları ile
fırtınalar eser durur…
Peki, diyelim ki ilgili kişi kendisinden ne istendiğini
biliyor ve bu beklenti konusunda kendisi ile görüş
birliği sağlandı. Bekleneni nasıl yerine getireceğini
biliyor mu?
Ya da, beklentiyi karşılayacak
gereksinimlere sahip midirler? Örneğin, renk görme
özürlü bir kimseyi yalnızca renk ile; işitme kabiliyeti
kısıtlı yada olmayan kişileri işitsel uyarılarla
çalıştıramaz veya yönlendiremezsiniz. Bu amaçla,
kendisinden beklenti içinden olduğumuz tüm kişi
(ve sistemlerin), yetkili olduğunu varsayarak,
beklentiyi yerine getirecek yeti ve deneyime sahip
olmalarını sağlamalıyız. En basitinden işi yapacak
kişinin rutin olarak ve iş başlamadan işi yapmasında
sağlıkla ilgili bir engeli var mı kontrol edilmelidir.
İdealMakale
Diyelim ki fiziki bir engel yok, hangi işi olursa olsun
tam istendiği gibi yapılabilmesi için zaman gerekir
çünkü beynimiz yapmadan öğrenemez ve
tekrarlamadan sürekliliği sağlayamaz. Dolayısıyla,
bir gelişim faaliyeti devreye alındıysa en az 1 ay
koşullar
değişmeden
işin
aynı
yapılması
sağlanmalıdır. Aksi halde neler yaşandığını eminim
birçoğunuz tecrübe etmişsinizdir.
Bu aşamada, Sürekli Gelişim ile kaotik ortamları
birbirinden ayırmak gerekir düşüncesindeyim.
Temel fark biri kontrollüdür ve yönetilir diğeri
kontrol dışıdır. Sürekli Gelişim bir şirket kültürü
olarak ele alındığında tüm gelişim çalışmaları belirli
bir düzen ve doğrultuda yapılır ve tüm paydaşlar
dahildir. Kaotik ortamlar ise kaynak yetersizliği, iç ve
dış dengesizlikler yada etkisiz yönetim unsurlardan
kaynaklanır. Zaman zaman bulunduğum firmalarda
ne üst yönetimin “zorlama” iyileştirmelerinden ne
de lokal iyileştirme çalışmalarından kalıcı bir fayda
olduğunu gördüm.
Tam tersine ekipte aşırı
yorgunluk ve gelişme çalışmalarına karşı tepki
yaratmaktadır. Dolayısıyla bu kurumlarda “biz zaten
bunu yaptık” algısını önce yıkmanız sonrada yeniden
konuyu tesis etmeniz gerekmektedir ki yapılacak işi
bir kat daha zorlaştırmaktadır.

Aralık 2013

Çalışmalarım esnasında her firmada bizim şirketimiz
başkalarına
benzemez
yorumuyla
karşılaştım.
Çalışanların kurumlarına saygı ve gurur duymalarına
saygım sonsuzdur. Her en kadar ürünler, insanlar,
mekanlar ve sistemler farklı olursa olsun hepsinin ortak
bir ihtiyacı var o da başarma arzusu. Şüphesiz 50 yıllık
firma ile 10 yıllık firma kültürel olgunluk açısından farklı
ele alınmalıdır.
Şirketler yaşayan varlıklardır ve
duyguları vardır. Yeter ki ihtiyaç duyduğu başarıyı bir
teknik direktör gibi sağlayın.

Ortam ne kadar çok değişken ve belirsizse bunu
izleme, uygulama ve yönetme becerilere o kadar
gelişmiş olmalıdır. Örneğin, yapılacak iş tek düzende
ise işin tarif edilmesi ve tekrarlanması sağlamak
yeterlidir. Örneğin, ekmek almakta olduğu gibi en
yakın bakkala gidip işi tamamlamak yetiyor. Eğer
alınacaklar sayısı örneğin 4-5 kalemi geçtiğinde
bunu yazma ihtiyacı ortaya çıkıyor, gidilecek mekan
uzaksa bir taşıt aracına ihtiyaç duymaktayız ve
alınacak malzeme özelse hazırlanmasını detaylı tarif
etmemiz gerekmektedir.

Sürekli Gelişim faaliyetleri birden fazla yöntemle
organize edilebilir. 6 Sigma, kaizen, öneri sistemi,
süreç çalıştayları, beyin fırtınası, arama seminerleri
vs. Her ne yöntem kullanırsanız kullanın 4 temel
unsura dikkat ediniz. Birincisi, Sürekli Gelişime
kaynak ayırmalısınız. Yani konunun irdelenmesi,
gerekli malzeme ve işlerin temini artı çalışmanın
devreye alınması için şirketin kaynaklarına ihtiyaç
vardır. Normal bir üretim şirketinde bu oran toplam
adam saatin %3-5 kadarı olmalıdır. Yani 1.000 kişilik
bir fabrikada, herhangi anda, yaklaşık 20 kişi
iyileştirme faaliyetlerinde çalışmalıdır.

Otomobil üretim fabrikalarında neredeyse her
ürünün farklı olduğunu düşünürseniz (renk, klima,
gövde, motor vs) işi hem öğrenmek hem yapmak
takdir edersiniz ki çok daha karmaşıktır. Tekstilde ise
karmaşa hat safhadadır. Birçok olasılık içinden
müşteriye istenilen hizmeti sunmak için mükemmel
bir iletişim ağı, çok deneyimli çalışanlar ve ileri
teknoloji makinelere ihtiyaç vardır. Böyle kompleks
ortamlarda bile günlük işin yanı sıra geliştirme
faaliyetleri yapmak mümkündür.

İkinci önemli unsur ise düzenli bir eğitim sisteminin
olmasıdır. Sürekli Gelişim kültürü tüm şirkete
yaygınlaşmadan başarılamaz. Yani, eğer işi yapan
insan yerine bir başkası onun yerine düşünüyor,
geliştiriyor ve devreye alıyorsa fırsat kaçmış ve
yapılan iyileştirme eskimiş, güncelliğini yitirmiş ve
etkisiz hale gelmiş demektir.
Kaldı ki kendi
performansında sorumlu olmayan kişi nasıl
sorgulanabilir ki? Dolayısıyla günlük dinamikleri ile
baş edebilecek çok yönlü çalışanlara ihtiyaç vardır.
İdealMakale

Aralık 2013

Üçüncü unsur ise geliştirme yetkisinin işi yapan ve
ondan 1. seviyede sorumlu kişiye verilmesidir.
Kariyerimde birçok firmada komitelerde çalışmaların
bekletildiğini ve reddedildiğine tanık oldum. Zaten
zor olan bir çalışma ancak böyle sabote edilebilir
diye düşünüyorum. Böyle kültürde çeşitli primler,
hediyeler ve tehditler gördüm. Bence, Sürekli
Gelişim faaliyetlerine katılım bugünün dünyasının
olmazsa olmazlarındadır ve ancak “enler” (en çok
katılım, en çok fayda, vs) doğru şekilde
ödüllendirmelidirler. Çoğu zaman teşekkür almak ya
da üst yönetimle birlikte olmak bile bir kişinin
ihtiyacını karşılayabilmektedir.
Ama dönem
sonunda
tüm
paydaşlar
sürekli
gelişim
nimetlerinden adilane bir şekilde menfaat
görmelidirler.
Son önemli unsur ise denetimdir. Eğer düzenli bir
mekanizmanız yoksa onca saat çalışmanın çöpe
gittiğini görebilirsiniz. Bu problem özellikle aşırı
kompleks ve yoğun, 2-3 vardiya çalışan veya yüksek
çalışan devir hızı yaşanan ortamlarda görünüyor.
Dolayısıyla kontrolsüz kaotik ortama dönüşmemesi için gerek Sürekli Gelişim çalışmaları gerekse bu çalışmanın çıktıları
denetlenmeli ve koruma altına alınmalıdırlar.
Neticede tüm kurum ya da oluşum düzeyinde sağlanan Sürekli Gelişim kültürüyle gerek iç dinamiklerden gerekse dış
dinamiklerden kaynaklanan tüm değişim ihtiyaçları karşılanabilir, gelişen fırsatlar değerlendirilebilir. Şirketlerde
operasyon düzeyinde yapılan çalışmaların toplam kâra etkisi %5-10 arasında olabilir. Strateji ve ürün geliştirme
süreçleri ile kâr etkisi %20-30 arasında olabilir
Değişim zordur çünkü insanların alışkanlıkları sarsılır ve konfor alanları etkilenir. Ülkemizin son dönemde yüksek
rekabet adına yakaladığı rüzgarı sürmesi için Sürekli Gelişim kültürünü öğrenmemiz ya hayata geçirmemiz hayati
derece önemlidir. Çalışmalarımda en çok olmaz diyenlerin bile işler yoluna girdiğinde çalışmalara gerekli katılımı
gösterdiklerini gördüm. Yeter ki gözle görülür bir iyileştirme görsünler. Görüp de katılmayan ya da engel olanlarla
yönetimin acilen ilgilenmesi gerekir. Çürük elma misali “karşı” gruplar sistemin gelişimine ve kültürün
olgunlaşmasına son derece zararlıdırlar. Bu arada gelişim karşıtı olan birçok kişinin daha sonra gittikleri yerlerde bir
önceki yerde karşı çıktıkları yaklaşımları savunuyor olduklarını duymak ise benim zihnimin kabullenmediği bir insan
gerçeğidir.
Son olarak farklı bir şey yapmadan farklı sonuç alınamaz sloganıyla yazımı tamamlamak istiyorum. Gerçek gelişim
süreklidir ve hayatın akışına uyumludur. Eğer sürekli yapıyor ve sonuç hep aynıysa, o zaman gerçekten farklı bir şey
yapın da görelim… Görmek inanmaktır.
İdealMakale

Aralık 2013

YAZAR HAKKINDA

Ömer Faruk
Tezcan
Makine Yüksek Mühendisi
‘88 Bucknell University, ABD

• Bucknell
Üniversitesinde
(A.B.D.)
Makine
Mühendisliği lisans ve yüksek lisans eğitimini
tamamlayarak Makine Yüksek Mühendisi olan Sn.
TEZCAN, 1981-1985 yılları arasında STFA’nın Libya
tesislerinde’nde iş hayatına başladı ve dizel
motorların periyodik bakımı, atölye uygulamaları ve
depolama konularında çalıştı.
• 1988-1990 arasında Bucknell Üniversitesinde Ürün
Geliştirme Mühendisi olarak görev yaptı ve Brush
Industries’de (A.B.D.) Ürün Mühendisi olarak iş
akışının standartlaştırılması, CAD/CAM sisteminin
kurulması ve Hat Mühendisliği çalışmalarında
bulundu.
• 1990 yılında Türkiye’ye dönerek Toyota Otomotiv
Sanayi Türkiye (TMMT) Adapazarı fabrikasının
kuruluşunda Üretim Kontrol Mühendisi olarak görev
aldı.
• 2000 yılına kadar Toyota’da görev yaptı ve Üretim
Kontrol Müdürü olarak Türkiye’de hem üretimde
hem de lojistikte ilklerin hayata geçirilmesinde
liderlik yaptı. Üretim Planlama ve Malzeme Lojistiği
Sistemlerinin kurulması ve iyileştirilmesi, Kanbana
dayalı Tam Zamanında Sipariş Sisteminin kurulması,
Lojistikte karma taşıma (Milk-run) sisteminin
ülkemizde ilk defa uygulanması, Tam Zamanında
Üretim için Tedarikçi Geliştirme Sisteminin devreye
alınması, Malzeme Yönetimi Yazılım Sistemi ve
Üretim Talimatı Yazılım Sisteminin tasarım ve
koordinasyonu, Görsel Kontrol, Standart İş, Kanban
Yönetimi, etkin Yerleşim Yönetimi, Maliyet Kontrol
Sistemleri ve Yönetiminin oluşturulması projelerini
hayata geçirdi.

• 2000 yılında Karsan’da üretimden sorumlu Genel
Müdür Yardımcısı olarak çalışmaya başlayan Sn.
TEZCAN, 2002 yılına kadar Üretim Kontrol ve Lojistik
Sistemlerinin iyileştirilmesi, Peugeot Partner
parçalarının yerlileştirilmesi, Kurumsal Kaynak
Planlaması (ERP)’nın devreye alınması, QCD (KaliteMaliyet-Teslimat) hedeflerine göre Ürün Geliştirme
ve
Üretim
Yönetimi
Süreçlerinin
yeniden
yapılandırılması, İş Geliştirme fonksiyonunun devreye
alınması
ve
İnsan
Kaynakları
Performans
Değerlendirme Sisteminin Kurulması çalışmalarında
lider olarak görev yaptı.
• 2004-2009 yılları arasında Yalın Enstitü Derneği’nde
eğitmen ve danışman olarak çalıştı ve yönetim
kurulunda da görev aldı. Yalın Dönüşüm, Politikaların
Açılımı, Yerinde Kalite, Planlama ve Lojistik, Yalın
Ürün Geliştirme ve Yalın Strateji Geliştirme
konularında firmalara eğitim ve danışmanlık desteği
verdi.
• 2009 yılında Tırsan Treyler firmasında CEO olarak
göreve başlayan Sn. TEZCAN, firmanın üretim,
satış/pazarlama ve mali süreçlerinin yalınlaşması ile
gelişim projelerinin liderliğini yaptı.
• 2011 yılında İdealkoç Şirket Koçluğu firmasını
kurarak otomotiv ve tekstil sektörlerinde yeniden
yapılanma ve dönüşüm projelerine danışmanlık ve
eğitim hizmeti vermeye başladı.
İdealMakale

Aralık 2013

İdealkoç Hakkında
•İdealkoç, İnsana Saygı ve Sürekli Gelişime dayalı Toyota iş yönetimi ve gelişimi modelini
şirketlerde uygulayarak cirolarını ve kârlılıkları artırmak, sürekli ve sağlıklı büyümelerini sağlamak
amacıyla 2011 yılında İstanbul’da kurulmuştur.
•Otomotiv, Tekstil, Ağır Sanayi, İmalat Sanayi ve Tarım gibi üretim sektörlerinin yanı sıra Organize
Sanayi Bölgeleri, Ticaret ve Sanayi Odaları, Meslek Birlikleri gibi hizmet sektörleri için etkin ve
yararlı çözümler üretmekteyiz.
•İstanbul ve Bursa’da kurulu ofislerimizle Türkiye ve çevre ülkelerde hizmet veren ekibimiz, Toyota
Tarzı düşünceyi ve iş yapış biçimini bir yaşam felsefesi haline getirmiş , çeşitli sektörlerde yönetim
ve üretim kademelerinde uzun yıllar görev yaparak Toyota yönetim ve üretim tekniklerini bizzat
uygulamış tecrübeli profesyonellerden oluşmaktadır.
•İdealkoç’un ana uzmanlık konuları, kurumların tüm işlevleriyle rekabetin gerekliliklerine yeniden
yapılandırıldığı İdeal Dönüşüm Projeleri ile iş ve üretim süreçlerinin konu bazlı ele alınarak ihtiyaca
göre geliştirildiği İş Mükemmelliği Projeleridir.
•Koçluk esasına dayanan ve ülkemiz kültürüne uygun olarak geliştirdiğimiz özel çalışma
metodolojimiz sayesinde hizmet verdiğimiz kurumlarda süreçlerin yanı sıra kurum çalışanlarının ve
teknik altyapının da gelişimini sağlıyoruz.
•Türkiye’de refahının artmasına ülkemiz kurumlarının ve çalışanlarının gelişimini sağlayarak büyük
katkıda bulunacağımıza inanarak çalışmalarımıza cesaret, azim ve inanç ile devam ediyoruz.
 Tüm üretim ve hizmet sektörleri için çözüm
üretmekteyiz

Üretim
Otomotiv

Tarım
Tekstil

İş Mükemmelliği Konuları

www.idealkoc.com

İstanbul Hedef Sokak, Kastel Sitesi, A4 Blok No:20
(Merkez) Dragos Maltepe 34844 İstanbul

http://twitter.com/idealkoc
https://www.facebook.com/idealkoc

Odunluk Mh. Akademi Cad. Zeno İş Merkezi 10/5 C
Blok No:23 Nilüfer / Bursa
Ofis: 0-224 452 43 25

0 533 612 96 01 Ö.Faruk Tezcan
http://www.linkedin.com/company/2824664

Bursa
(Şube)

oftezcan@idealkoc.com

0 530 108 45 32 Gökhan Çelikliay
gokhan.celikliay@idealkoc.com
0 530 108 45 31 Melike Kartal
melike.kartal@idealkoc.com

Mais conteúdo relacionado

Destaque

Görsel ve Görsellikte Algı
Görsel ve Görsellikte AlgıGörsel ve Görsellikte Algı
Görsel ve Görsellikte AlgıNuriye Çelik
 
ASLI ŞENGÜL HALKLA İLİŞKİLERİN TEMELLERİ \GERİLLA HALKLA İLİŞKİLER SUNUMU
ASLI ŞENGÜL HALKLA İLİŞKİLERİN TEMELLERİ \GERİLLA HALKLA İLİŞKİLER SUNUMUASLI ŞENGÜL HALKLA İLİŞKİLERİN TEMELLERİ \GERİLLA HALKLA İLİŞKİLER SUNUMU
ASLI ŞENGÜL HALKLA İLİŞKİLERİN TEMELLERİ \GERİLLA HALKLA İLİŞKİLER SUNUMUaslisengul
 
Rekabet ve rekabet stratejileri
Rekabet ve rekabet stratejileriRekabet ve rekabet stratejileri
Rekabet ve rekabet stratejilerihubbudunya
 
Rekabet Stratejileri:Ebay& Boyner T-box Stratejileri
Rekabet Stratejileri:Ebay& Boyner T-box StratejileriRekabet Stratejileri:Ebay& Boyner T-box Stratejileri
Rekabet Stratejileri:Ebay& Boyner T-box StratejileriGülbahar Yurteri
 
Pazarlama ≠ Satış
Pazarlama ≠ SatışPazarlama ≠ Satış
Pazarlama ≠ SatışMelih Torlak
 
Algida halkla ilişkiler kampanyası
Algida halkla ilişkiler kampanyasıAlgida halkla ilişkiler kampanyası
Algida halkla ilişkiler kampanyasıSadettin Demirel
 
Buyume ve Rekabet Stratejileri
Buyume ve Rekabet StratejileriBuyume ve Rekabet Stratejileri
Buyume ve Rekabet StratejileriElshan S. Maharov
 
Halkla i̇li̇şki̇ler
Halkla i̇li̇şki̇lerHalkla i̇li̇şki̇ler
Halkla i̇li̇şki̇lerMeryem Akbulut
 
Pazarlama i̇lkeleri Sunumu
Pazarlama i̇lkeleri SunumuPazarlama i̇lkeleri Sunumu
Pazarlama i̇lkeleri SunumuDavut Pars
 
Büyülemek: İnsanları Etkileme Sanatı
Büyülemek: İnsanları Etkileme SanatıBüyülemek: İnsanları Etkileme Sanatı
Büyülemek: İnsanları Etkileme SanatıSlaytSunum
 

Destaque (13)

Görsel ve Görsellikte Algı
Görsel ve Görsellikte AlgıGörsel ve Görsellikte Algı
Görsel ve Görsellikte Algı
 
Algi yöneti̇mi̇
Algi yöneti̇mi̇Algi yöneti̇mi̇
Algi yöneti̇mi̇
 
ASLI ŞENGÜL HALKLA İLİŞKİLERİN TEMELLERİ \GERİLLA HALKLA İLİŞKİLER SUNUMU
ASLI ŞENGÜL HALKLA İLİŞKİLERİN TEMELLERİ \GERİLLA HALKLA İLİŞKİLER SUNUMUASLI ŞENGÜL HALKLA İLİŞKİLERİN TEMELLERİ \GERİLLA HALKLA İLİŞKİLER SUNUMU
ASLI ŞENGÜL HALKLA İLİŞKİLERİN TEMELLERİ \GERİLLA HALKLA İLİŞKİLER SUNUMU
 
Rekabet ve rekabet stratejileri
Rekabet ve rekabet stratejileriRekabet ve rekabet stratejileri
Rekabet ve rekabet stratejileri
 
Rekabet Stratejileri:Ebay& Boyner T-box Stratejileri
Rekabet Stratejileri:Ebay& Boyner T-box StratejileriRekabet Stratejileri:Ebay& Boyner T-box Stratejileri
Rekabet Stratejileri:Ebay& Boyner T-box Stratejileri
 
Pazarlama ≠ Satış
Pazarlama ≠ SatışPazarlama ≠ Satış
Pazarlama ≠ Satış
 
Algida halkla ilişkiler kampanyası
Algida halkla ilişkiler kampanyasıAlgida halkla ilişkiler kampanyası
Algida halkla ilişkiler kampanyası
 
Buyume ve Rekabet Stratejileri
Buyume ve Rekabet StratejileriBuyume ve Rekabet Stratejileri
Buyume ve Rekabet Stratejileri
 
Halkla i̇li̇şki̇ler
Halkla i̇li̇şki̇lerHalkla i̇li̇şki̇ler
Halkla i̇li̇şki̇ler
 
Pazarlama i̇lkeleri Sunumu
Pazarlama i̇lkeleri SunumuPazarlama i̇lkeleri Sunumu
Pazarlama i̇lkeleri Sunumu
 
Büyülemek: İnsanları Etkileme Sanatı
Büyülemek: İnsanları Etkileme SanatıBüyülemek: İnsanları Etkileme Sanatı
Büyülemek: İnsanları Etkileme Sanatı
 
Temel i̇kna teknikleri
Temel i̇kna teknikleriTemel i̇kna teknikleri
Temel i̇kna teknikleri
 
Gizli İkna Taktikleri
Gizli İkna TaktikleriGizli İkna Taktikleri
Gizli İkna Taktikleri
 

Başarı İçin Rekabet

  • 1. İdealMakale Aralık 2013 İnanç… Cesaret… Azim… Başarı İçin Rekabet, Rekabet İçin Sürekli Gelişim Ö. Faruk TEZCAN Kıt kaynaklara olan rekabetle baş edenler geleceği edemeyenler ise geçmişi temsil ederler. Evde, okulda, işte, politikada, coğrafya, evrende kısacası hayatın tamamında en önemli kural budur. Değişim kaçınılmaz ve buna uyum göstermekse şarttır. Batının “bozulmuyorsa elleme” kültünden doğunun Sürekli Gelişim kültüne alışmak hayatımda en çok zorlandığım dönemlerden biriydi. Profesyonel kariyerimde en çok zorlandığım ama en çok haz aldığım da Sürekli Gelişim kültürünü yaygınlaştırmak olmuştur. Sorun çevrenize neden değişime ayak uydurmaları gerekliğini anlatmakla başlıyor. Çok karlıyız; kurumumuz 100 yıllık bir abide; tesisimiz çok güçlü, pazar lideriyiz… sonra bir kriz, afet yada olumsuzluk neticesinde oluşan batık medeniyetler, şirketler ve başarısızlık hikayeleri. Öncelikle şunu söyleyeyim, Sürekli Gelişimden hiçbir zarar gelmez tabi yaptınız o ise. Çünkü yaptığınızı her daim daha iyi yapmak ve bunu sonuçlara (her nasıl ölçülüyor ya da değerlendiriliyorsa) yansıtmak nasıl zararlı olabilir ki? Kariyerim boyunca karşılaştığım birçok “başarılı” kişi bana biz zaten işimizi çok iyi yapıyoruz ama rakipler haksız rekabet ediyorlar ya da onların imkânları şöyle bizimki böyle birde patron benden sürekli para istiyor diye yakınıp çaresizliklerini ifade etmişlerdir. Peki, ne durumsanız diye sorduğumda durumlarını doğru ve güvenilir bilgi ve verilerle anlatamadıkları defaten yaşamışımdır. Burada özellikle bilgi ve veri kelimesi önemli çünkü bir doktorun hastasının teşhis ve tanı süreçlerinde bilimsellikten uzak “deneyimlere” dayalı yapacağı “yorumlar” ne kadar yanıltıcı ve tehlikeli ise hayatın tamamında da aynı hassasiyette ki bilgiye muhtacızdır. Dolayısıyla gerek sorunu doğru anlamak gerek sorunu doğru ve kalıcı çözümle nihayetlendirmek gerekse gelişimi genel manada izleyebilmek için konu hakkında kanıtlara ve çeşitli verilere sahip olmak gereklidir. Diyelim ki bilgiler ve veriler tam ve güvenilir. Peki, çoğu zaman çok pahalı ve zor yöntemlerle elde ettiğimiz bu verilerle ne yapıyoruz? Eğer ki bir kişi ya da bir zümre için onca bilgi toplanıyor da sadece “bakmak” yada “bilmek” yada “bizde de var” demek içinse, yıllarca söylediğim gibi, hiç zahmet etmeyin derim çünkü israf. Kaldı ki bugüne iş yapan kişinin kendi işini yapmakta kullanmadığı bir bilginin doğru olduğunu görmedim. Yani, en basitinden kendi verimliliğini bilmeyen bir işçinin ya da memurun (istenilen düzeyde) verimli olması beklenemez. Örneğin, bir satış elemanı sırf CRM sistemi istiyor diye çalışmalarını doğru raporlamaz. Ancak sahada kendi performansını yönetmek veya geliştirmek için bu bilgiyi kullanırsa CRM doğru bilgiyi alır. Yoksa üst yönetimden gelen olumsuz hava koşulları ile fırtınalar eser durur… Peki, diyelim ki ilgili kişi kendisinden ne istendiğini biliyor ve bu beklenti konusunda kendisi ile görüş birliği sağlandı. Bekleneni nasıl yerine getireceğini biliyor mu? Ya da, beklentiyi karşılayacak gereksinimlere sahip midirler? Örneğin, renk görme özürlü bir kimseyi yalnızca renk ile; işitme kabiliyeti kısıtlı yada olmayan kişileri işitsel uyarılarla çalıştıramaz veya yönlendiremezsiniz. Bu amaçla, kendisinden beklenti içinden olduğumuz tüm kişi (ve sistemlerin), yetkili olduğunu varsayarak, beklentiyi yerine getirecek yeti ve deneyime sahip olmalarını sağlamalıyız. En basitinden işi yapacak kişinin rutin olarak ve iş başlamadan işi yapmasında sağlıkla ilgili bir engeli var mı kontrol edilmelidir.
  • 2. İdealMakale Diyelim ki fiziki bir engel yok, hangi işi olursa olsun tam istendiği gibi yapılabilmesi için zaman gerekir çünkü beynimiz yapmadan öğrenemez ve tekrarlamadan sürekliliği sağlayamaz. Dolayısıyla, bir gelişim faaliyeti devreye alındıysa en az 1 ay koşullar değişmeden işin aynı yapılması sağlanmalıdır. Aksi halde neler yaşandığını eminim birçoğunuz tecrübe etmişsinizdir. Bu aşamada, Sürekli Gelişim ile kaotik ortamları birbirinden ayırmak gerekir düşüncesindeyim. Temel fark biri kontrollüdür ve yönetilir diğeri kontrol dışıdır. Sürekli Gelişim bir şirket kültürü olarak ele alındığında tüm gelişim çalışmaları belirli bir düzen ve doğrultuda yapılır ve tüm paydaşlar dahildir. Kaotik ortamlar ise kaynak yetersizliği, iç ve dış dengesizlikler yada etkisiz yönetim unsurlardan kaynaklanır. Zaman zaman bulunduğum firmalarda ne üst yönetimin “zorlama” iyileştirmelerinden ne de lokal iyileştirme çalışmalarından kalıcı bir fayda olduğunu gördüm. Tam tersine ekipte aşırı yorgunluk ve gelişme çalışmalarına karşı tepki yaratmaktadır. Dolayısıyla bu kurumlarda “biz zaten bunu yaptık” algısını önce yıkmanız sonrada yeniden konuyu tesis etmeniz gerekmektedir ki yapılacak işi bir kat daha zorlaştırmaktadır. Aralık 2013 Çalışmalarım esnasında her firmada bizim şirketimiz başkalarına benzemez yorumuyla karşılaştım. Çalışanların kurumlarına saygı ve gurur duymalarına saygım sonsuzdur. Her en kadar ürünler, insanlar, mekanlar ve sistemler farklı olursa olsun hepsinin ortak bir ihtiyacı var o da başarma arzusu. Şüphesiz 50 yıllık firma ile 10 yıllık firma kültürel olgunluk açısından farklı ele alınmalıdır. Şirketler yaşayan varlıklardır ve duyguları vardır. Yeter ki ihtiyaç duyduğu başarıyı bir teknik direktör gibi sağlayın. Ortam ne kadar çok değişken ve belirsizse bunu izleme, uygulama ve yönetme becerilere o kadar gelişmiş olmalıdır. Örneğin, yapılacak iş tek düzende ise işin tarif edilmesi ve tekrarlanması sağlamak yeterlidir. Örneğin, ekmek almakta olduğu gibi en yakın bakkala gidip işi tamamlamak yetiyor. Eğer alınacaklar sayısı örneğin 4-5 kalemi geçtiğinde bunu yazma ihtiyacı ortaya çıkıyor, gidilecek mekan uzaksa bir taşıt aracına ihtiyaç duymaktayız ve alınacak malzeme özelse hazırlanmasını detaylı tarif etmemiz gerekmektedir. Sürekli Gelişim faaliyetleri birden fazla yöntemle organize edilebilir. 6 Sigma, kaizen, öneri sistemi, süreç çalıştayları, beyin fırtınası, arama seminerleri vs. Her ne yöntem kullanırsanız kullanın 4 temel unsura dikkat ediniz. Birincisi, Sürekli Gelişime kaynak ayırmalısınız. Yani konunun irdelenmesi, gerekli malzeme ve işlerin temini artı çalışmanın devreye alınması için şirketin kaynaklarına ihtiyaç vardır. Normal bir üretim şirketinde bu oran toplam adam saatin %3-5 kadarı olmalıdır. Yani 1.000 kişilik bir fabrikada, herhangi anda, yaklaşık 20 kişi iyileştirme faaliyetlerinde çalışmalıdır. Otomobil üretim fabrikalarında neredeyse her ürünün farklı olduğunu düşünürseniz (renk, klima, gövde, motor vs) işi hem öğrenmek hem yapmak takdir edersiniz ki çok daha karmaşıktır. Tekstilde ise karmaşa hat safhadadır. Birçok olasılık içinden müşteriye istenilen hizmeti sunmak için mükemmel bir iletişim ağı, çok deneyimli çalışanlar ve ileri teknoloji makinelere ihtiyaç vardır. Böyle kompleks ortamlarda bile günlük işin yanı sıra geliştirme faaliyetleri yapmak mümkündür. İkinci önemli unsur ise düzenli bir eğitim sisteminin olmasıdır. Sürekli Gelişim kültürü tüm şirkete yaygınlaşmadan başarılamaz. Yani, eğer işi yapan insan yerine bir başkası onun yerine düşünüyor, geliştiriyor ve devreye alıyorsa fırsat kaçmış ve yapılan iyileştirme eskimiş, güncelliğini yitirmiş ve etkisiz hale gelmiş demektir. Kaldı ki kendi performansında sorumlu olmayan kişi nasıl sorgulanabilir ki? Dolayısıyla günlük dinamikleri ile baş edebilecek çok yönlü çalışanlara ihtiyaç vardır.
  • 3. İdealMakale Aralık 2013 Üçüncü unsur ise geliştirme yetkisinin işi yapan ve ondan 1. seviyede sorumlu kişiye verilmesidir. Kariyerimde birçok firmada komitelerde çalışmaların bekletildiğini ve reddedildiğine tanık oldum. Zaten zor olan bir çalışma ancak böyle sabote edilebilir diye düşünüyorum. Böyle kültürde çeşitli primler, hediyeler ve tehditler gördüm. Bence, Sürekli Gelişim faaliyetlerine katılım bugünün dünyasının olmazsa olmazlarındadır ve ancak “enler” (en çok katılım, en çok fayda, vs) doğru şekilde ödüllendirmelidirler. Çoğu zaman teşekkür almak ya da üst yönetimle birlikte olmak bile bir kişinin ihtiyacını karşılayabilmektedir. Ama dönem sonunda tüm paydaşlar sürekli gelişim nimetlerinden adilane bir şekilde menfaat görmelidirler. Son önemli unsur ise denetimdir. Eğer düzenli bir mekanizmanız yoksa onca saat çalışmanın çöpe gittiğini görebilirsiniz. Bu problem özellikle aşırı kompleks ve yoğun, 2-3 vardiya çalışan veya yüksek çalışan devir hızı yaşanan ortamlarda görünüyor. Dolayısıyla kontrolsüz kaotik ortama dönüşmemesi için gerek Sürekli Gelişim çalışmaları gerekse bu çalışmanın çıktıları denetlenmeli ve koruma altına alınmalıdırlar. Neticede tüm kurum ya da oluşum düzeyinde sağlanan Sürekli Gelişim kültürüyle gerek iç dinamiklerden gerekse dış dinamiklerden kaynaklanan tüm değişim ihtiyaçları karşılanabilir, gelişen fırsatlar değerlendirilebilir. Şirketlerde operasyon düzeyinde yapılan çalışmaların toplam kâra etkisi %5-10 arasında olabilir. Strateji ve ürün geliştirme süreçleri ile kâr etkisi %20-30 arasında olabilir Değişim zordur çünkü insanların alışkanlıkları sarsılır ve konfor alanları etkilenir. Ülkemizin son dönemde yüksek rekabet adına yakaladığı rüzgarı sürmesi için Sürekli Gelişim kültürünü öğrenmemiz ya hayata geçirmemiz hayati derece önemlidir. Çalışmalarımda en çok olmaz diyenlerin bile işler yoluna girdiğinde çalışmalara gerekli katılımı gösterdiklerini gördüm. Yeter ki gözle görülür bir iyileştirme görsünler. Görüp de katılmayan ya da engel olanlarla yönetimin acilen ilgilenmesi gerekir. Çürük elma misali “karşı” gruplar sistemin gelişimine ve kültürün olgunlaşmasına son derece zararlıdırlar. Bu arada gelişim karşıtı olan birçok kişinin daha sonra gittikleri yerlerde bir önceki yerde karşı çıktıkları yaklaşımları savunuyor olduklarını duymak ise benim zihnimin kabullenmediği bir insan gerçeğidir. Son olarak farklı bir şey yapmadan farklı sonuç alınamaz sloganıyla yazımı tamamlamak istiyorum. Gerçek gelişim süreklidir ve hayatın akışına uyumludur. Eğer sürekli yapıyor ve sonuç hep aynıysa, o zaman gerçekten farklı bir şey yapın da görelim… Görmek inanmaktır.
  • 4. İdealMakale Aralık 2013 YAZAR HAKKINDA Ömer Faruk Tezcan Makine Yüksek Mühendisi ‘88 Bucknell University, ABD • Bucknell Üniversitesinde (A.B.D.) Makine Mühendisliği lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamlayarak Makine Yüksek Mühendisi olan Sn. TEZCAN, 1981-1985 yılları arasında STFA’nın Libya tesislerinde’nde iş hayatına başladı ve dizel motorların periyodik bakımı, atölye uygulamaları ve depolama konularında çalıştı. • 1988-1990 arasında Bucknell Üniversitesinde Ürün Geliştirme Mühendisi olarak görev yaptı ve Brush Industries’de (A.B.D.) Ürün Mühendisi olarak iş akışının standartlaştırılması, CAD/CAM sisteminin kurulması ve Hat Mühendisliği çalışmalarında bulundu. • 1990 yılında Türkiye’ye dönerek Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye (TMMT) Adapazarı fabrikasının kuruluşunda Üretim Kontrol Mühendisi olarak görev aldı. • 2000 yılına kadar Toyota’da görev yaptı ve Üretim Kontrol Müdürü olarak Türkiye’de hem üretimde hem de lojistikte ilklerin hayata geçirilmesinde liderlik yaptı. Üretim Planlama ve Malzeme Lojistiği Sistemlerinin kurulması ve iyileştirilmesi, Kanbana dayalı Tam Zamanında Sipariş Sisteminin kurulması, Lojistikte karma taşıma (Milk-run) sisteminin ülkemizde ilk defa uygulanması, Tam Zamanında Üretim için Tedarikçi Geliştirme Sisteminin devreye alınması, Malzeme Yönetimi Yazılım Sistemi ve Üretim Talimatı Yazılım Sisteminin tasarım ve koordinasyonu, Görsel Kontrol, Standart İş, Kanban Yönetimi, etkin Yerleşim Yönetimi, Maliyet Kontrol Sistemleri ve Yönetiminin oluşturulması projelerini hayata geçirdi. • 2000 yılında Karsan’da üretimden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışmaya başlayan Sn. TEZCAN, 2002 yılına kadar Üretim Kontrol ve Lojistik Sistemlerinin iyileştirilmesi, Peugeot Partner parçalarının yerlileştirilmesi, Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)’nın devreye alınması, QCD (KaliteMaliyet-Teslimat) hedeflerine göre Ürün Geliştirme ve Üretim Yönetimi Süreçlerinin yeniden yapılandırılması, İş Geliştirme fonksiyonunun devreye alınması ve İnsan Kaynakları Performans Değerlendirme Sisteminin Kurulması çalışmalarında lider olarak görev yaptı. • 2004-2009 yılları arasında Yalın Enstitü Derneği’nde eğitmen ve danışman olarak çalıştı ve yönetim kurulunda da görev aldı. Yalın Dönüşüm, Politikaların Açılımı, Yerinde Kalite, Planlama ve Lojistik, Yalın Ürün Geliştirme ve Yalın Strateji Geliştirme konularında firmalara eğitim ve danışmanlık desteği verdi. • 2009 yılında Tırsan Treyler firmasında CEO olarak göreve başlayan Sn. TEZCAN, firmanın üretim, satış/pazarlama ve mali süreçlerinin yalınlaşması ile gelişim projelerinin liderliğini yaptı. • 2011 yılında İdealkoç Şirket Koçluğu firmasını kurarak otomotiv ve tekstil sektörlerinde yeniden yapılanma ve dönüşüm projelerine danışmanlık ve eğitim hizmeti vermeye başladı.
  • 5. İdealMakale Aralık 2013 İdealkoç Hakkında •İdealkoç, İnsana Saygı ve Sürekli Gelişime dayalı Toyota iş yönetimi ve gelişimi modelini şirketlerde uygulayarak cirolarını ve kârlılıkları artırmak, sürekli ve sağlıklı büyümelerini sağlamak amacıyla 2011 yılında İstanbul’da kurulmuştur. •Otomotiv, Tekstil, Ağır Sanayi, İmalat Sanayi ve Tarım gibi üretim sektörlerinin yanı sıra Organize Sanayi Bölgeleri, Ticaret ve Sanayi Odaları, Meslek Birlikleri gibi hizmet sektörleri için etkin ve yararlı çözümler üretmekteyiz. •İstanbul ve Bursa’da kurulu ofislerimizle Türkiye ve çevre ülkelerde hizmet veren ekibimiz, Toyota Tarzı düşünceyi ve iş yapış biçimini bir yaşam felsefesi haline getirmiş , çeşitli sektörlerde yönetim ve üretim kademelerinde uzun yıllar görev yaparak Toyota yönetim ve üretim tekniklerini bizzat uygulamış tecrübeli profesyonellerden oluşmaktadır. •İdealkoç’un ana uzmanlık konuları, kurumların tüm işlevleriyle rekabetin gerekliliklerine yeniden yapılandırıldığı İdeal Dönüşüm Projeleri ile iş ve üretim süreçlerinin konu bazlı ele alınarak ihtiyaca göre geliştirildiği İş Mükemmelliği Projeleridir. •Koçluk esasına dayanan ve ülkemiz kültürüne uygun olarak geliştirdiğimiz özel çalışma metodolojimiz sayesinde hizmet verdiğimiz kurumlarda süreçlerin yanı sıra kurum çalışanlarının ve teknik altyapının da gelişimini sağlıyoruz. •Türkiye’de refahının artmasına ülkemiz kurumlarının ve çalışanlarının gelişimini sağlayarak büyük katkıda bulunacağımıza inanarak çalışmalarımıza cesaret, azim ve inanç ile devam ediyoruz.  Tüm üretim ve hizmet sektörleri için çözüm üretmekteyiz Üretim Otomotiv Tarım Tekstil İş Mükemmelliği Konuları www.idealkoc.com İstanbul Hedef Sokak, Kastel Sitesi, A4 Blok No:20 (Merkez) Dragos Maltepe 34844 İstanbul http://twitter.com/idealkoc https://www.facebook.com/idealkoc Odunluk Mh. Akademi Cad. Zeno İş Merkezi 10/5 C Blok No:23 Nilüfer / Bursa Ofis: 0-224 452 43 25 0 533 612 96 01 Ö.Faruk Tezcan http://www.linkedin.com/company/2824664 Bursa (Şube) oftezcan@idealkoc.com 0 530 108 45 32 Gökhan Çelikliay gokhan.celikliay@idealkoc.com 0 530 108 45 31 Melike Kartal melike.kartal@idealkoc.com