5. Türkiye 35 milyon internet 62 milyon GSM 46 milyon kredi kartı kullanıcısı ÖRNEK: SAAT Türkiye nüfusunun yarısı 29 yaşın altındadır. Bu da yeni teknolojilere adaptason, Gelişmiş, gelişmeye açık iş gücü anlşamını da taşır...
6. Türkiye TUI verilerine göre 2009’da 27.3 milyon turist çekerek dünyanın 7. en cazip Turizm merkezi oldu.
7. Türkiye dünyanın bilinen temiz su ve enerji kaynaklarından %70’ine yakınlığı sayesinde önümüzdeki dönemin enerji dağıtım ve depolama merkezi olmaya adaydır...
8. Türkiye Toplam 1.5 milyar nüfus ve 25 trilyon $ GDP büyüklüktebir pazara komşu Merkezi konum ve büyük pazarlara yakınlık:
9. Türkiye Türkiye ‘World Investment Prospects’araştırmasına göre 2008-2010 arasında dünyanın 15. en fazla doğrudan yabancı yatırımcı çeken ülkesi oldu.
10. Türkiye Enflasyon %30’lar seviyesinden %10’ların altına düştü (2011 Ocak %4.9) İstikrarlı bir büyüme trendi yakalama yolunda ilerliyor
Another prospective and promising aspect of Turkey is its being in close ...
On theeconomysideTurkey is among ... Andgrowingrapidly...
Geçtiğimiz aylarda Goldman Sachs tarafından yayınlanan bir araştırma Türkiye’nin GSMH’nın 2050 yılında İngiltere ile aynı seviyelerde olmak üzere Rusyanın ardından Avrupanın ikinci, dünyanın yedinci büyük ekonomisi olacağını işaret ediyordu. Oldukça ilgi çeken bu tablo bugün 600 milyar USD civarında olan GSMH’nın 40 yıl içerisinde 12-13 kat artarak nasıl 7,5 trilyon USD mertebelerine yükselebileceğine dair insanı düşünmeye zorluyor.
Bilimsel araştırmaları patent ile korumaksızın yayınlayarak ülkemiz sınırlı kaynakları ile geliştirdiği teknolojilerini tüm dünyanın kullanımına sunmakta ve ekonomik kazanca dönüştürememektedir.
Cumhuriyet döneminde girişimcilerimiz otomotivden elektroniğe teknolojik ve ekonomik açılardan güçlü dünya devi markaları bulmuş, ülkemizde satış ve pazarlama faaliyetlerini yürütmüş, bir müddet sonra teknoloji transferi ile montaj ağırlıklı üretim işine girişmiş ve son dönemlerde yeni ürünler tasarlama aşamasında gelmiştir. Ancak teknoloji üretmek ve AR&GE faaliyetleri seviyesinde fazlaca etkinlik olmamıştır. Sanayileşme sürecinde geç kalan, rekabet halinde olduğu ülkeler ile arasındaki ekonomik gelişmişlik farkını kapatmak zorunda olan ülkemizin kuruluşunun ilk dönemlerinde, uygulayabilmek için muazzam araştırma ve geliştirme yatırımları gerektiren teknolojiler yerine dünyada var olan, kendini ispat etmiş ve markalaşmış hazır çözümleri transfer etmesi oldukça sağlıklı bir yaklaşım sayılabilir. Ancak bu noktada “deniz bitmiştir”. Yapılabilecek daha fazla bir hamle kalmamıştır. 21. yüzyılın şartları gereği ve geldiğimiz noktada sürdürülebilir bir büyüme, istikrar ve ülke güvenliği ancak teknolojiye sahip olmak ve bu teknolojiyi ekonomik olarak değerlendirebilmek ile mümkündür.Dolayısıyla ne olursa olsun artık erken aşamaya ağırlık vermek şarttır.Türkiye’nin hızla bilim ve teknoloji yatırımlarına girmesi lazımdır. Bu alandaki yetersiliğimizin en temel sebebi erken aşama için gerekli destek mekanizmalarının ülkemizde neredeyse hiç bulunmamasıdır. Tüm gelişmiş pazarlarda erken aşamaya kaynak sağlayan Risk Sermayesi ve Çekirdek Sermaye fonlarının yaygın olması teknoloji geliştirme ve ekonomiye kazandırılma faaliyetlerine en büyük katkıyı sağlar. Bu yatırımlarda devletin öncü rolü oynaması şarttır. Literatür de, gerçekleşen tüm örenekler de devletin bu işe önayak olmasından, hatta kolları sıvamasından başka çare olmadığını gösteriyor. DEVLETİN NE ŞEKİLDE ÖNAYAK OLACAĞI KAPSAMLI BİR ÇALIŞMA KONUSUDUR. Başbakanın de halka ‘kısa vadede hayatınızda anlamlı rahatlamalar sağlayamayız, bunu yapmaya kalkarsak da gelecek nesillerin hayatını büsbütün zora sokarız. Bilim ve teknoloji yatırımları şarttır. Mevcut şartlarda yaşam koşullarınız kısa sürede iyileşemez. Hatta bilim ve teknoloji yatırımlarını yapmazsak borç ve sıcak parayla idare etmenin de sonu hem de kötü biçimde gelecek’ demesi lazımdır.
Osmanlıdan günümüze TT faaliyetlerine baktığımızda gecikmeli de olsa ülkemiz çağımıza şekil veren teknolojik yenilikleri trasnfer etmiştir. Genellikle bu noktada bazı atasözleri gündeme gelir. Denir ki: “çünkü biz ‘eski köye yeni adet getirme’; ‘başımıza icat çıkarma’ sözlerinin atasözü olduğu bir kültürden geliyoruz.” Ancak ben biraz dah apozitif bakmaya çalışarak: “biz aynı zamanda ‘ekmeğini taştan çıkaranların’ kültüründen de geliyoruz” demek isterim...
Cumhuriyet dönemindeki TT faaliyetlerine baktığımızda tablo pek farklı değil: Genellikle “ArGe birimlerinden sanayiye özgün bilgi ve yenilik transferi” olarak anlaşılan teknoloji transferi ifadesi ülkemizde “yurt dışından yurt içine makine, cihaz ve üretim bilgisi transferi” için kullanılmaktadır. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Türkiye’nin teknoloji transferi örnekleri temelde uluslararası teknoloji firmaları ile işbirliği yaparak veya bu firmaların teknolojilerini lisanslayarak gerçekleşmiştir. Yani aslında yukarıda çizilen teknoloji transferi akışını ülkemizin tersten yaşadığını iddia etmek mümkündür.
Tam bu notada bir kurtarma hikayesi ile içinde bulunduğumuz durumu örneklemeye çalışayim:
From the investor's perspective: We'll always look for entrepreneurs who demonstrate to us their willingness to "put their money where their mouth is" and who clearly "have skin in the game." If we don't see indications that they believe in their vision enough to invest their own hard-earned cash, then we won't invest either.