SlideShare uma empresa Scribd logo
1 de 14
Baixar para ler offline
GÖĞÜS HASTALIKLARINDA ACİLLER; ACİL SERVİSE
           DİSPNE İLE BAŞVURAN HASTAYA YAKLAŞIM
                                          Özgür KARCIOGLU
            Olgu
               62 yaşında erkek, 45 paket/yıl sigara öyküsü var. Acil servise dispne ve öksürük yakınması
ile getiriliyor. Solunum sayısı 38/dakika ve dinlemekle wheezing duyuluyor, ateşi yok. Son zamanlarda
birkaç kez kan basıncı yüksek değerlerde ölçülmüş. Akciğer grafisinde bibaziler raller ve üst zonlarda
kabalaşma var. Spacer ile verilen beta agonist inhaler tedaviye yanıt olmayınca IV nitrat ve furosemid
başlanıyor, dakikalar içinde rahatlama görülüyor.

              Acil servislerde karşılaşılan en önemli akciğer ilişkili semptom nefes darlığıdır. Acil servis
hastaları arasında en sık başvuru nedenlerinden biridir (1). Acil Tıp Anabilim Dalına bağlı Acil
Servisimize her gün başvuran olguların yaklaşık %10’u dispne tanımlamaktadır. Hastane öncesi tüm
ambulans çağrılarında ana yakınmaların % 28’ini solunum acilleri oluşturmaktadır (2). Bu yakınmaya
yol açan ve sık karşılaşılan antiteler ise bronşiyal astım, pnömoni ve diğer akciğer enfeksiyonları,
kronik obstruktif akciğer hastalığı (KOAH), pulmoner emboli (PE), pnömotoraks ve sol kalp
yetmezliğidir (KY) (akut akciğer ödemi). Bunun yanında plevra hastalıkları, masif assit ve akut solunum
zorluğu sendromu (ARDS), anksiyete bozuklukları gibi psikiyatrik hastalıklara eşlik eden dispne gibi bir
çok klinik durumda da dispne görülmektedir.
              Yukarıdaki olgumuzda da görüldüğü gibi dispne ayırıcı tanısı her zaman kolay değildir ve
KOAH, pnömoni, astım, kalp yetmezliği bulgu ve semptomları birbiri içine geçmiştir. Tanı ile tedaviyi
birlikte düşünmek zorunda olan acil tıp ve birinci basamak hekimleri en olası tanıya yönelik sonuç alıcı
tedavileri hemen başlamak için baskı altındadır. Bu zaman baskısı kısıtlı inceleme olanakları ile
birleştiğinde hataya açık bir ortam yaratmaktadır.
              Burada dispne ile acil servislere başvuran olguların ayırıcı tanısı ve tedavi ilkeleri ana
hatları ile tartışılacaktır.

              1. DİSPNE
             Dispne hoş olmayan veya rahatsız soluk alma hissi ve bu duyuya karşı vücudun
   reaksiyonudur. En yaygın Türkçe karşılığı nefes darlığıdır. Amerikan Toraks Derneği (ATS) dispneyi
   “niteliksel olarak çeşitli yoğunlukta duyuların oluşturduğu öznel solunum rahatsızlığı deneyimi”
   olarak tanımlamıştır (3). Bu deneyim birçok fizyolojik, psikolojik, davranışsal ve çevresel etkenlerin
   birbiriyle ilişkisinden etkilenmekte ve ikincil yanıtlara yol açmaktadır.
            Dispne veya nefessizlik hakkındaki birleşik teori santral solunumsal motor aktivite ve hava
   yolları, akciğerler ve göğüs duvarı yapılarından gelen bilgiler arasındaki uyumsuzluktan
   kaynaklandığıdır. Dispne hissinin aşağıdaki mekanizmaların bir veya daha fazlası tarafından
   meydana geldiğine inanılır: astım veya KOAH’ta meydana gelen akciğer direncinin artması veya
   kompliansın azalması gibi solunum işinin artması; veya ciddi hipoksemi, asidoz veya santral etkili
   uyaranlar (toksinler, santral sinir sistemi olayları) sonucu olduğu gibi solunum dürtüsünün artması
   (1).
            Olguların çoğunda öncelikli problem kalp ve akciğer hastalıklarıdır ve bunlar öykü ve iyi bir
   fizik bakı ile tanınabilir. Tam bir fizik bakı, öykü ve tanısal testler sonrasında ekokardiyografi, toraks
   bilgisayarlı tomografisi (BT) ve standart pulmoner fonksiyon testleri nadiren gerekli olur.
          Dispne için hastalar tarafından solunum güçlüğü, hava açlığı, boğulma hissi, ağır soluma gibi
pek çok tanımlama kullanılmaktadır. Kliniğimizde yapılan bir çalışmada, acil servise dispne şikayeti ile
başvuran geriyatrik olgularda dispne şiddetini değerlendirmede hasta tarafından işaretlenen Vizüel
Analog Skala, (VAS), Borg ve hekim tarafından sorgulanan Medical Research Council (MRC)
skalalarının güvenle kullanılabildiği görülmüştür. Her üç skala da laboratuar ve klinik verilerle ve
birbirleriyle ilişkilidir (4).
             Dispneye yol açan etiyolojiler Tablo 1’de sunulmuştur. Bu nedenle tam bir öykü almak ve
   fizik bakı önemlidir. En kritik tanılar (örn. tansiyon pnömotoraks) ilk olarak düşünülmeli ve uygun
müdahale yapılmalıdır. Tablo 2’de ayırıcı tanı içinde yer alan kritik, acil ve acil olmayan antiteler
   listelenmiştir.


Tablo 1. En yaygın dispne nedenleri.
 1. Havayolu;               kitleler, yabancı cisimler, anjioödem, darlıklar, bronşektazi, trakeomalazi

2. Kardiyak;            sol ventriküler yetmezlik, myokardiyal iskemi, perikardit, perikardiyal iskemi,
                        aritmiler, myokardit, kardiyomyopati, intrakardiyak şantlar, kapak
                        hastalıkları, hipertansif kriz
3. Pulmoner:            A. Akciğer parankimle ilişkili; astım, kronik obstrüktif akciğer hastalığı
  A. Akciğer parankimle (KOAH), pnömoni, pulmoner ödem, atelektaziler, alveolit, pulmoner fibrozis,
ilişkili;               erişkin solunum zorluğu sendromu, sarkoidoz
  B. Plevral veya göğüs B. Plevral veya göğüs kafesi kökenli; pnömotoraks, plevral efüzyon,
kafesi kökenli;         plevral yapışıklıklar, göğüs duvarı yaralanmaları, abdominal distansiyon,
                        kifoskolyoz, pektus ekskavatum, gebelik
4. Vasküler;            pulmoner emboli, hava, yağ veya amniyotik emboli, pulmoner
                        hipertansiyon, veno-okluziv hastalıklar, orak hücreli anemi, vaskülitler,
                        arteriovenöz fistüller
5. Nöromusküler;        serebrovasküler olaylar, frenik sinir paralizileri, Guillain-Barré sendromu,
                        botulizm, nöropati, myopatiler

6. Diğer;                        anemi, metabolik asidoz, şok, düşük kardiyak output durumu, hipoksi,
                                 karbonmonoksit zehirlenmeleri, methemoglobinemi, ateş, hiper ve
                                 hipotiroidi, gastroözefagiyal reflü, psikojenik hiperventilasyon


Tablo 2. Akut dispnede ayırıcı tanı içinde yer alan kritik, acil ve acil olmayan antiteler.
   Organ            Kritik tanılar              Acil tanılar                  Acil olmayan tanılar
   sistemi
   Pulmoner /       Hava yolu                   Spontan pnömotoraks,          Plevral efuzyon, neoplasm,
   hava yolu        obstruksiyonu, PE,          astım, kor pulmonale,         pnömoni, KOAH
                    nonkardiojenik ödem,        aspirasyon, pnömoni
                    anaflaksi
   Travmatik        Tansiyon pnömotoraks,       Basit pnömotoraks,            Kot kırığı, yumuşak doku
                    kardiak tamponad,           hemotoraks, diafragma         ezilmesi
                    yelken göğüs                rüptürü
   Kardiyak         Pulmoner ödem,              Perikardit                    Konjenital kalp hastalığı,
                    miyokardial infarktüs,                                    valvuler kalp hastalığı,
                    kardiak tamponad                                          kardiyomiyopati
   Abdominal                                    Mekanik barsak                Gebelik, asit, obesite
                                                tıkanması,
                                                organ perforasyonu,
                                                inflamatuar/infeksiyoz
                                                süreç
   Metabolik/       Toksik alım, diabetik       Renal yetmezlik, elektrolit    Ateş, tiroid hastalığı
                    ketoasidoz                  bzk, metabolik asidoz
   Endokrin
   Enfeksiyöz       Epiglottit                  Pnömoni                       Pnömoni
   Hematolojik      CO zehirlenmesi             Anemi
Psikojenik                                                                   Hiperventilasyon sendromu,
                                                                                somatizasyon bozukluğu,
                                                                                panik atak
Nöromusküler              Serebrovaskuler /        Multipl skleroz, Guillain-   Amiyotrofik lateral skleroz,
                          intrakranial olay,       Barré sendromu               Polimiyozit
                          organofosfat
                          zehirlenmesi




        2. ÖYKÜ VE FİZİK BAKI
        Önceki dispne atakları, süresi, artıran ve azaltan etkenler, balgam, morarma, göğüs ağrısı
sorgulanır. Yine entübasyon, yoğun bakım yatışı not edilmelidir. Özellikle önceki enfeksiyon veya
çevresel maruziyet öyküsü araştırılır. Bu anlamda mesleksel karşılaşma öyküsü de önemlidir. Sigara,
alkol ve diğer kötüye kullanım ajanları sorgulanır. KKY ile ayırım için tuz rejimi, diüretik kullanımı, kan
basıncı izlemi önemlidir. Eşlik eden hastalıklar, kullanılan ilaçlar ve birbirleri ile olası etkileşimleri ve
hastaların tedaviye uyumları sorgulanmalıdır.
            Acil koşullarda eksiksiz fizik bakı için hasta gelir gelmez birincil ve ikincil bakı
   tamamlanmalıdır. Yapılacak inceleme ve diğer girişimler bunların önüne geçmemelidir.


   I. Birincil Bakı
              Aşağıdaki bileşenlerden oluşur:
   A (Airway) : Havayolu güvenliğinin sağlanması
   B (Breathing)           : Solunum ve ventilasyon
   C (Circulation)         : Dolaşım
   D (Disability)          : Kısa nörolojik bakı
   E (Exposure)            : Hastanın tamamen soyulması ve hipotermiden koruma
             İlk bakıda asıl olan, hayatı tehdit eden ve edebilecek durumların bulunması ve tedavi
   edilmesidir. Yaşamsal tehlikenin tanınarak resusitasyonunun başlatılması ikincil bakıdan önce gelir.
              Ilk olarak hava yolu açılmalıdır. Periferik oksijen saturasyonu (en pratik olarak pulse
   oksimeter ile) ve kardiyak ritm monitorize edilmelidir. Hastaya en önce verilmesi gereken ajan
   oksijendir. Periferik oksijen saturasyonu (SpO2) % 98’in altındaysa saptanan düzeye göre hastaya
   nasal kanül veya maske ile oksijen verilir (1). %95’in altındaki SpO2 değerleri ilerleyici solunumsal
   yetmezlik açısından dikkatli izlem gerektirirken, önceden sağlıklı olguda %90’ın altındaki değerler
   ise özel birkaç durum dışında acil entübasyonu zorunlu kılar. 4-6 litre/dakika oksijen başlangıç için
   uygundur, ancak hastaya göre titre edilmelidir (5). Dispne yabancı cisim aspirasyonu nedeniyle
   olabilir, gerekirse hava yolu temizlenmelidir. Erişkinlerde hayatı tehdit eden solunum sıkıntısı
   düşündüren bulgular;
      - Bilinç bozukluğu veya kaybı,
      - Siyanoz,
      - Stridor,
      - Uzun cümle kurulmasına izin vermeyen dispne,
      - Sessiz akciğer,
      - Taşikardi,
               - Solukluk ve terleme,
- Retraksiyonlar ve/veya yardımcı kasların kullanımı.


        İlk bakıda hastanın takipnesinin, taşikardisinin olup olmadığı, yardımcı solunum kaslarının
solunum işine katılması ve siyanoz varlığı özellikle değerlendirilmelidir. Ajitasyon veya letarji,
paradoksal abdominal solunum hareketi solunum yetmezliğini işaret eder. Hastanın kurabildiği
cümlelerin uzunluğu dispnenin şiddetinin değerlendirilmesinde yararlıdır.
   Solunum ritmi gözlenmelidir. Metabolik asidozlarda görülen Kussmaul solunumu hem derin hem de
   sık soluma şeklindedir. Cheyne-Stokes solunumu apne periodlarıyla bölünen düzensiz solunum
   paternidir. Çeşitli metabolik veya nörolojik bozukluklarda ortaya çıkabilir. Santral nörojenik
   hiperventilasyon ise çok derin, çok hızlı solunumla (hiperpne ve taşipne) karakterize olup en
   tehlikeli paternlerden biridir.
   Hava yolu ve solunumdan sonra, dolaşım durumu değerlendirilmelidir: kan basıncı, kardiyak ritm ve
   hız.. Sıvı ve diğer tedaviler için gerekli olan damar yolu açılmalıdır. Genel görünümde zorunlu
   pozisyon, bilinç düzeyi, solunum sıkıntısının şiddeti ve cilt rengi not edilmelidir. Azalan mental
   uyanıklık, tek kelimeden fazla konuşamama veya belirli vücut pozisyonu ciddi solunum sıkıntısı
   varlığının ve hızlı müdahale ihtiyacının sinyalleridir. Tüm vital bulgular (kan basıncı, nabız, solunum
   sayısı, vücut sıcaklığı, periferik oksijen saturasyonu) ölçülürken en kaygı uyandıran vital bulgu
   solunumdur. Dakikada 10’dan az veya 30’dan fazla solunum, solunum yetmezliğinin ve
   dekompansasyonun yaklaşmakta olduğunu düşündürmelidir.
   Taşikardi hipoksemi bulgusu, bradikardi ise şiddetli hipokseminin habercisi olabilir (2). Tansiyon
   pnömotoraks yaşamı tehdit eden kritik bir tanıdır. Tanı radyoloji ile değil klinik ile konmalıdır.
   Hipotansiyon, saturasyon düşüklüğü ve tek taraflı akciğer seslerinde azalma varsa acil iğne
   torakostomi ile dekompresyon yaşam kurtarıcıdır.


   II. İkincil Bakı
   Hastanın ABCDE bakısı ve bunlarda saptanan sorunların resusitasyonu başladıktan sonra, birincil
   bakı tamamlanmıştır ve ikincil bakıya geçilir. İkincil bakı; tam öykü alınması, tam fizik bakı ve vital
   bulguların tekrar değerlendirilmesini içermelidir. Tablo 3’te görüldüğü gibi değişik organ
   sistemlerindeki bulgular dispneye yol açan etiyoloji hakkında fikir verebildiğinden ayrıntılı tüm vücut
   bakısı yapılmalıdır.
Tablo 3. Dispne ile başvuran olguda fizik bakı bulguları ve bunlarla ilişkili tanılar.
BULGU               FİZİK BULGU                          DÜŞÜNÜLECEK TANI
Vital bulgular      Taşipne                              Pnömoni, pnömotoraks, PE
                    Hipopne                              Intrakranial olay, opiat toksisitesi
                    Taşikardi                            PE, travmatik göğüs yaralanması, astma
                    Hipotansiyon                         Tansiyon pnömotoraks, PE
                    Ateş                                 Pnömoni, PE
                    Kaşeksi, kilo kaybı                  Malignite, AIDS
Genel               Obesite                              Hipoventilasyon, uyku apnesi, PE
görünüm
                    Kafayı ileriye uzatma                Epiglottit
Boyun               Boyun ven dolgunluğu (JVD)           TPX, şiddetli KOAH / astım atağı, sıvı
                                                         yüklenmesi/KKY, PE
                    Stridor                              Üst hava yolu ödemi/infeksiyon, yabanı cisim,
                                                         travmatik yaralanma, anafilaksi
Akciğer             Wheezing                             Bronkospasm, KKY, anafilaksi
muayenesi
                    Raller                               KKY, pnömoni, PE, kontüzyon
                    Tek taraflı azalma                   Pnömotoraks, plevral efüzyon, konsolidasyon, kot
                                                         kırığı, pulmoner kontüzyon
                    Hemoptizi                            Malignite, infeksiyon, kanama bozuklukları, PE
                    Balgam çıkarma                       Infeksiyon (viral, bakteriyel)
                    Sürtünme sesi                        Plörezi, perikardit
Toraks              Palpasyonda krepitasyon veya         Kot veya sternum kırığı
muayenesi           ağrı
                    Subkutan amfizem                     Pnömotoraks, trakeobronşial ruptur
                    Torakoabdominal desenkroni           Diafragmatik yaralanma ile herniasyon; servikal
                                                         spinal kord travma
                    Serbest segment                      Yelken göğüs, pulmoner kontüzyon
Kardiyak            Üfürüm                               PE, endokardit
muayene
                    S3 veya S4 gallop                    PE, KKY
                    S2 sertleşmesi                       PE
                    Kalp seslerinde azalma               Perikardit / tamponad
Ekstremite          Bilateral pretibial Ödem             KKY
                    Baldırda duyarlılık, Homans          PE (DVT)
                    bulgusu
Deri                Çomaklaşma                           Kronik hipoksi, intrakardiyak şantlar veya
                                                         pulmoner vaskuler anormallik
/tırnaklar
                    Soluk cilt/konjunktiva               Anemi
                    Kas yıkımı                           Nöromuskuler hastalık
                    Ekimoz                               trombositopeni, heparin/warfarin alımı
Subkutan amfizem                     Kot kırığı, pnömotoraks, trakeobronşial
                                                         yaralanma
                    Deride döküntü, ürtiker,             Allerjik reaksiyon, infeksiyon
Nörolojik           Fokal defisit (motor, duyusal,       Strok, intrakranial hemoraji; uzun dönemde
muayene             bilişsel)                            aspirasyon pnömonisi

                    Simetrik defisit                     Nöromuskuler hastalık
                    Difüz güçsüzlük                      Metabolik veya elektrolit bzk, (hipokalsemi,
                                                         hipomagnesemi, hipofosfatemi), anemi
                    Hiporefleksi                         Hipermagnesemi
                    Assenden güçsüzlük                   Guillain-Barré hst.


   İkincil bakıda hava yolu açıklığı ve solunum tekrar değerlendirilmelidir. Yeterli ventilasyon ve
   oksijenizasyon sağlanmaya çalışılmalıdır. Bu aşamada hasta gerekliyse entübe edilmeli ve
   ventilasyona yardımcı olunmalıdır. Hava yolu ve solunumun stabilizasyonundan sonra dolaşım
   bulguları tekrar değerlendirilmelidir.
           Baş-boyun bakısında anemi açısından konjunktiva ve siyanoz için dudaklar kontrol edilir,
   ayrıca boyunda trakeanın orta hatta olup olmadığına bakılır.
             Solunum sistemi bakısında stridor, inspiryum-ekspiryum oranı, wheezing, ral, ronküs,
   frotman; kardiyak bakıda ise ek ses, üfürüm ve sürtünme sesi aranmalıdır. Boyun venlerinde
   dolgunluk 45° oturur pozisyonda aranmalıdır. Ekstremite bakısında ödem ve periferik siyanoz
   araştırılmalıdır. Tırnak yataklarına kaşık tırnak bulgusu için bakılır. Toraks muayenesi ön-arka çap
   artışını, yüksek solunum hızını, kifoz veya skolyoz gibi omurga anormalliklerini, travma bulgularını
   ve solunum için aksesuar kas kullanımını gösterebilir. Akciğer tabanları, apeks, ön ve arka en az bir
   solunum siklusu için dinlenmelidir. Oskultasyon ile ral, ronkus, wheezing veya solunum sesleri ve
   niteliği araştırılır.
   Abdominal bakıda; kardiyak kontraktilitenin azaldığı durumlarda non-okluziv mezenter iskemisi
   (NOMI) ve diğer organ perfüzyon bozuklukları nedeniyle karın ağrısı dispneye eşlik edebilir. Sağ üst
   kadranda palpabl, ağrılı karaciğer ve Glisson kapsülü gerilmesi bulguları KKY düşündürür. Alt
   ekstremitelerde simetrik ödem KKY, asimetrik ödem ise tromboembolik hastalığı destekler (6).


           3. DİSPNE AYIRICI TANISINDA LABORATUAR İNCELEMELERİNİN
   KULLANIMI
                Acil servislerde dispnenin neden ve ciddiyetini belirlemede kullanılan sayısız tanısal test
   vardır, bu testler ancak hastaya özgül olarak iyi seçildikleri durumda tanıya gerçekten yardımcı olur.
   Bedel-etkinlik ilkeleri göz önünde tutularak testlerin hangi durumda yararlı olduğu öğrenilmelidir.
                I. Brain Natriuretic Peptid (BNP): Dispne yakınması ile acil servislere başvuran
   hastaların ayırıcı tanısında yardımcı olabilecek ve son dönemlerde oldukça güncel olan bir başka
   test B-type BNP’dir. Literatürde BNP’nin dolaylı yada doğrudan dispne ayırıcı tanısında kullanımını
   araştıran ve destekleyen sonuç bildiren pek çok çalışma mevcuttur.
         Yaşlı hastalarda akut dispnenin etiyolojisini ayırt etmede BNP’nin kullanımını araştıran bir
çalışmada 250 pg/ml değeri eşik değer olarak alındığında kardiyojenik akciğer ödemi 0.78 sensitivite
ve 0.90 spesifisite ile doğru tanınmıştır (7). Acil servise solunum sıkıntısı ile başvuran 464 hastanın
alındığı çok merkezli REDHOT çalışmasında ise BNP düzeyinin 90 günlük mortalite ve klinik gidişi
öngörmede oldukça yüksek doğruluğa sahip olduğu bildirilmiştir (8). Aynı zamanda eşik değer olarak
alınan 200 pg/ml değerinin altında ve üzerindeki hastalarda yatış ve mortalite oranı sırasıyla %9 ve
%29 olarak gerçekleşmiştir. Dispne şikayeti olan hastalar üzerinde yapılan bir çalışmada
ekokardiyografileri arasında belirgin fark olmayan KOAH’lı ve kalp yetmezlikli hastaların BNP düzeyleri
arasında anlamlı fark olduğunu (KOAH’lı hastalar için 14 pg/ml, diastolik disfonksiyonlu hastalar için
224 pg/ml) saptamışlardır (9). Sonuç olarak halen BNP akut koroner sendrom, PE, kardiyojenik akciğer
ödemi gibi birçok hastalığın ayırıcı tanısında en güvenilir testlerden biri haline gelmiştir.
                II. Arteryel oksijen saturasyon (SpO2) ölçümü nabız oksimetre kullanımı ile
   kolayca yapılabilir. Bu yöntem gaz değişim bozukluklarını göstermede yeterince duyarlı değildir ve
   akut dispnenin birçok etiyolojisinde normal olabilir. Örneğin periferik vazokonstruksiyon, düşük
   hemoglobin, düşük kardiyak output, dishemoglobinemiler, tırnak cilası hatalı ölçümlere neden
   olabilir. Benzer şekilde karbon monoksit (CO) zehirlenmelerinde karboksihemoglobinin absorbsiyon
   spektrumu oksihemoglobin ile benzer olduğundan SpO2 normaldir.
                III. Arteriyel kan gazı (AKG) analizi gaz değişim bozukluklarını göstermede daha
   duyarlıdır. Ancak akut dispnede normal olabilir ve yalnız AKG analizi ile solunum değerlendirilemez.
   Yine de AKG ölçümleri solunumsal işlev bozukluklarının tanınmasında en güvenilir yöntemlerden
   biridir.
               IV. KOAH ve astım hastalarında yatakbaşı zirve ekspiratuar akım hızı (PEFR)
   ölçümü tanı ve bronkodilatör tedavi sonucunu görme amaçlı kullanılabilir. PEF, birinci saniyedeki
   zorlu ekspirasyon volumü (FEV1) ölçümü ile iyi korelasyon gösterir (10). Fakat istemli efor
   gerektirmesi nedeniyle dispneli hastalar için yapılması zor olabilir. Özellikle astım hastalarının
   takibinde PEF ölçümü yaygın olarak kullanılmaktadır. PEF ölçümünün dispneli hastalarda kardiyak
   nedenlerle pulmoner nedenlerin ayırımında kullanışlı olduğu bildirilmiştir (11).
               V. D-Dimer; pulmoner emboli tanısında özellikle ELİSA yöntemi ile çalışılması
   durumunda sensitivitesi ve negatif prediktif değeri %100’e yakın olan değerli bir tanısal
   incelemedir. Buna karşın spesifisitesinin düşük olması (%26) klinikte yararlılığını sınırlamaktadır.
   Karaciğer hastalıkları, malignansi, gebelik gibi bazı durumlarda yalancı pozitiflik yüksek orandadır.
               VI. EKG, AMI ve diğer akut koroner sendromlarda ve pulmoner emboli gibi dispne
   nedeni olabilecek pek çok hastalık için yararlı bir tanı aracıdır. Örneğin S1Q3T3 olarak bilinen
   derivasyon I'de 0.15 mV ≤ S, derivasyon III'de 0.15 ≤ Q, negatif T dalgası ortalama pulmoner
   arter basıncına bağlı olmakla birlikte pulmoner emboli tanısı alan vakalarda %24-67 arasında
   görüldüğü bildirilmektedir.
                VII. Akciğer grafisi dispneli hastada hastalığın (pnömotoraks, pnömoni, akciğer
   ödemi, atelektazi gibi) bulgularını direkt gösterebileceği gibi normal de olabilir. DePaso ve
   arkadaşları açıklanamayan, kronik dispneli hastaların çoğunda (%80.5) yalnız öykü, fizik bakı,
   akciğer grafisi ve spirometrik tetkikle kesin tanı koyulabildiğini göstermişlerdir (12). Benzer şekilde
   öykü ve fizik bakı ile beraber akciğer grafisi ve veya spirometrik testlerin tanıda yeterli olacağını
   bildiren pek çok çalışma vardır.
               VIII. Ventilasyon-perfüzyon sintigrafisi ise yine pulmoner emboli tanısında son
   yıllara kadar önemli yeri olan bir görüntüleme tekniğidir. Genel anlamda tüm pulmoner emboli
   şüphesi olan hastalara bakıldığında sensitivitesi %98, spesifisitesi %10 olarak bildirilmektedir. Son
   zamanlarda Angio-BT gibi yüksek tanısal değere sahip incelemelerin bir çok merkezde yapılabilir
   hale gelmesi sintigrafi gerekliliğini ciddi biçimde sınırlamıştır.
                 IX. Toraks BT: Tüm bu fizik bakı, öykü ve tanısal testler sonrasında toraks BT
   (pulmoner embolinin doğrulanması ve dışlanması açısından) gerekli olabilir. Pnömoni, plevral
   patolojiler, parankim ve bronş ağacını etkileyen kitlelerin görüntülenmesinde kullanılır.
                X. Ekokardiyografinin dispne araştırmasında kullanımı ise özellikle masif PE ile akut
   koroner sendromlarda gelişen akut sol KY ve kor pulmonale gibi özgül ekokardiyografik bulguları
   olan etiyolojilerin aydınlatılması için yararlı olur.
        Anjiografi: Bkz. 4. Madde

            4. DÜŞÜNÜLMEZSE ATLANAN HASTALIK; PULMONER EMBOLİ (PE):

            PE tanınması güç ve ölümcül seyreden bir hastalıktır. Otopsilerde en sık 3. ölüm nedenidir.
PE’lerin %90 kadarı bacaklarda oluşan derin ven trombozundan (DVT) kaynaklanır. Daha nadir olarak
pelvik ven trombozu, aksiler, subklaviyan ven trombozu, amniyon veya yağ embolisi veya septik
embolilere bağlı olarak da gelişebilir. Bununla birlikte PE gelişen hastaların %50’den fazlasında DVT
semptomlarının dolayısıyla emboli kaynağının klinik olarak saptanmadığı bilinmektedir. Bacak ven
trombozunun yokluğu PE’yi ekarte ettirmez.
        I. Fizyopatoloji: Venöz staz, artmış koagülabilite, damar duvarında yaralanma (Virchow
triadı)
        Trombüsten açığa çıkan vazokonstriktör maddeler ve hipoksi pulmoner vasküler rezistansın
artmasına neden olur. Sağ kalp ön yük artışına yanıt olarak sağ ventriküler dilatasyon oluşur. Sağ
ventriküler dilatasyon kritik bir hemodinamik kavram olarak PE’nin klinik prezantasyonu, seyri, ve
prognozu üzerine en önemli belirleyicidir.
        II. Klinik Özellikler: PE için risk faktörü olan hastalarda akut dispne, göğüs ağrısı ve bilinç
kaybı, hipotansiyon yada şok durumunda PE akla gelmelidir (Tablo 4) (13).

Tablo 4. PE semptom ve bulguları (sıklık sırasıyla)

            Semptomlar………………….…%
            Göğüs ağrısı……………………..%88
                Plöritik …………. ……...%74
                Nonplöritik……………...%14
            Dispne…………………………...%84
            Korku-anksiyete…….…………..%59
            Öksürük…………………………%53
            Hemoptizi………………….........%30
            Terleme………………………….%27
            Senkop………………………......%13

            Bulgular                     %
            Solunum >16/dak…………………..%92
            Raller……………………………….%58
            P2>S2……………………………...%53
            Nabız >100/dak…………………....%44
            Ateş >37.8 C……………………….%43
            Diaforez……………………………%36
            Gallop……………………………...%34
            Flebit………………………………%32
            Ödem………………………………%24
            Üfürüm………………………….…%23
            Siyanoz………………………….…%19

              III. Fizik bakı:
              Dispne, taşipne, taşikardi, S3, S4, sert P2, plevral frotman, siyanoz, hipotansiyon, şok,
taşiaritmiler önemli fizik bakı bulgularıdır.
              Kan basıncı normal, düşük veya yüksek olabilir. Siyanoz nadirdir, genellikle masif PE’de
veya altta yatan kardiyopulmoner hastalık durumunda görülür. Boyun venlerinde distansiyon,
pulmoner kalp seslerinde şiddetlenme, palpabl sağ ventrikül vurusu, S3’ün duyulduğu sağ kalp
kaynaklı gallop ritmi, triküspit yetmezliği saptanabilir.
              Masif PE’de, ciddi dispne, taşipne, apati, oligüri, hipotansiyon, taşikardi görülür.
Pulmoner 2. ses sert, S3, venöz dolgunluk, triküspit yetmezliğine bağlı pansistolik üfürüm duyulabilir.
              Akut pulmoner infarktüste; akut başlayan plevral ağrı, dispne, hemoptizi, plevral
frotman ve pleral sıvı görülebilir.
              Submasif PE’de, açıklanamayan dispne, taşipne, taşikardi, anksiyete, ve göğüs ağrısı
görülebilir. Bununla birlikte genellikle sistemik arter basıncı normaldir.

            PE’de klinik risk olasılığının belirlenmesinde Wells ve ark.’nın kriterlerinden yararlanılabilir
(14) (Tablo 5).
Tablo 5. PE için pretest olasılık belirlemede kullanılan Wells kriterleri

            Wells Kriterleri…………………………………………………………….…puan
            DVT şüphesi………………………………………………………………….…...3
            PE dışında daha az olası alternatif bir tanı………………......................................3
            Nabız sayısı >100/dak………………………………………………………….....1.5
            Son 4 hafta içinde immobilizasyon veya cerrahi……………………………..…..1.5
            Daha önceden DVT/PE………………………………………………………...…1.5
            Hemoptizi……………………………………………………………………...….1
            Malignansi (tedavi altında, son 6 haftada tedavi görmüş veya palliatif)………….1

            Puan……………..PE olasılığı………………skordaki yüzdesi…….risk yorumu
            0-2              3.6                    40           düşük
            3-6             20.5                    53            orta
            >6              66.7                     7          yüksek

              Ayrıca hastanın AKG, klinik ve PA-AKC grafisi özelliklerine göre olasılık belirlenmesinde
     Wicki kriterleri de kullanılmaktadır. Hastanın klinik bulgularına göre acil serviste PE olasılığınının
     belirlenmesinde Kline kriterleri de oldukça yararlıdır (14).
          IV. Tanı: Klinik bulgular, D-dimer, Arteriyel kan gazı (hipoksi- hipokarbi), EKG, PA-AKc
Grafisi, Alt ekstremite dopler USG, V/Q scan, Toraks BT-anjio, EKO, pulmoner anjiografinin hepsi veya
kliniğe uygun kombinasyonları tanıya yardımcı olur. Bulgular:
     Artmış A-a oksijen gradiyenti
     ELİSA yöntemi ile bakılan plazma D-dimer testi %97 sensitiftir, metodun negatif prediktif değeri
     %99’dur.
     EKG: En sık görülen bulgu; nonspesifik ST-T değişiklikleridir. S1Q3T3 olguların yarıdan azında
     vardır.
     PA-Akciğer grafisi: Fokal infiltratlar, yüksek diyafragma, segmenter- subsegmenter atelektazi,,
     plevral efüzyon, Hampton hörgücü, Westermark bulgusu.
     USG: PE hastalarının yalnızca üçte birinde DVT’nin USG bulguları bulunur.
     Ekokardiyografide sağ ventrikül disfonksiyonuna ait kanıt yoksa hafif-orta şiddette PE tablosu
     düşünülür.
     Akciðer Angiografisi >%98 spesifik ve sensitiftir. PE tanısında gold standarttır. Mükemmel
sensitivitesi ve subsegmental düzeyin distalinde trombüsü görüntüleyebilmesi nedeniyle yararlıdır.
Kritik hastalarda komplikasyonlarda artışa neden olur, ve birçok hasta anjiografi ünitesine transfer
edilemeyecek kadar kritik hastadır. Ayrıca deneyimli personel ve maddi kaynak gerektirir. Son yıllarda
yerini BT-angiografiye bırakmıştır.
     BT-Anjiografi: Santral PE, lober ve segmental pulmoner emboli tanısında selektif olup,
subsegmental pulmoner embolide daha az duyarlıdır. Genellikle segmental ve daha proksimal
düzeylerde PE için sensitivitesi % 87-100, spesifisitesi % 95-100’dür. Standart akciğer anjiografisine
göre; BT-Anjiografi daha az invaziv, maliyeti daha düşük, daha kısa süren bu nedenlerle daha yaygın
kullanılabilen bir görüntüleme yöntemidir.

        V. Tedavi: ABC stabilizasyonu, damar yolu, kardiyak monitorizasyon, O2, sıvı tedavisi,
gerekirse dopamin, trombolitikler, vena kava filtreleri, cerrahi embolektomi…
                • Hasta stabil ise antikoagülan tedavi başlanır. PTT normalin 1.5-2 katı olacak şekilde
        heparin verilir. (5000 U veya 80 Ü/kg) ardından 1000 U/saatten infizyon yapılır. 24 saat
        heparin tedavisi sonrası oral warfarin tedavisi eklenir. Bu iki tedaviye 4 gün devam edilir.
        warfarin tedavisine en az 3 hafta devam edilir.
                • Bunun yerine düşük molekül ağırlıklı heparinler de güvenilirdir (1 mg/kg enoksaparin)
                • Dirençli hipoksisi ve sirkulatuar kollapsı olan masif PE hastalarına trombolitik
        verilmelidir. Streptokinaz 250.000 Ü bolus, 100.000 Ü/saatten 24 saat infüzyon veya t-PA 50-
        100 mg, 2 saatte gidecek şekilde.
                • Stabil olmayan tüm hastaların yoğun bakım ünitesine yatırılması gerekir.
                • Mortalite: Epidemiyolojik veriler sınırlı. Bazı kaynaklarda mortalitenin %25-50 olduğu
        belirtilmekte.
5. AKCİĞERE İTHAL EDİLEN ACİL: AKUT AKCİĞER ÖDEMİ

I. Etioloji: Sol KY, hipertansiyon, iskemik kalp hastalığı, su-tuz yüklenmesi, böbrek yetmezliği,
aritmiler
II. Semptom: Eforla ilişkili nefes darlığı, paroksismal nokturnal dispne, ortopne, göğüs ağrısı, karın
ağrısı, bilinç bozukluğu, bayılma.
III. Bulgu: Bazallerde yoğunlaşan raller, seyrek olarak sessiz akciğer, hipo- veya hipertansiyon,
parasternal lift, pulsus alternans, idrar çıkışında azalma, soğuk ve nemli deri, retraksiyonlar, atriyal ve
ventriküler aritmiler, dispne, mental durum bozukluğu. Sağ KY bulguları (JVD; HJR; PTÖ, assit, karın
ağrısı) eşlik edebilir, fakat koşul değildir.
IV. Ayırıcı tanı: PE, pnömotoraks, astma, KOAH, pnömoni, aort disseksiyonu, AMI
V. Lab: BNP, BFT, elektrolit, PA akciğer grafisi
VI. Tedavi: Diğer akciğer hastalıklarının eşlik ettiği durumlarda dahi sol KY’ne bağlı akciğer ödemi
tedavisi acil olarak başlanmalıdır. MONA (Morfin, Oksijenizasyon, Nitrat, ASA) olarak özetlenen tedavi
hastaların büyük kısmında akut atak tedavisinde köşetaşıdır (15). Özellikle IV nitrat tedavisi dakikalar
içinde rahatlama ile sonuçlanır. Bunun yanında loop diüretikleri de ilk birkaç dakikada antihipertansif,
30 dakikada ise diüretik etki ile preload ve afterload üzerinde iyileştirici etki gösterir. Dekompanse
olmayan olgularda beta bloker ajanların da iyileştirici ve semptomları hafifletici etkisi gösterilmiştir.
Digoksin uygulamasının ise akut akciğer ödemi tedavisinde yeri tartışmalıdır, kanıtlanmış bir yararı
yoktur.

6. SOLUNUMUN ‘EN ACİLİ’: TANSİYON PNÖMOTORAKS

        Hava sürekli olarak parietal-visseral plevra yaprakları arasına itilir ve hastanın aldığı her solukta
bu boşluk genişler. Böylece her solunumda akciğer kollabe olarak 5 - 8 cm. çapındaki küçük bir
top büyüklüğüne kadar küçülür. Bu durumda etkilenen göğüs kavitesinde basınç yükselir ve kollabe
akciğer karşı taraftaki akciğer ve kalbe baskı yapar. Böylece yaralanmamış akciğer de kompresyona
uğrar. Göğüs kavitesinde basınç daha da artarsa, kalbe kan getiren venler “kinking” etkisi nedeniyle
venöz dönüşü azaltır, hatta sonlandırır. Bu noktada “ani ölüm” görülebilir.
        TPX oluşumu için bozulmamış veya kapatılmış göğüs duvarı ön koşuldur. Nadiren açık yarası
ve şiddetli bir akciğer laserasyonu olan hastalarda, eksternal göğüs yarası efektif olarak bandajlanıp
kapatıldıktan sonra tansiyon pnömotoraks oluşabilir. Bu durumda akciğer kapalı hale getirilip plevral
boşluğa devamlı hava kaçırır ve tansiyon pnömotoraks gelişebilir.
        TPX bulguları şiddetli ve ilerleyici dispne, kan basıncın düşmesi, boyun venlerinde distansiyon
ve siyanozdur. Oldukça hızla ilerler ve ölüm birkaç dakikada gelişebilir.
Şekil 1.a. Tansiyon pnömotoraks şematizasyonu
Şekil 1.b. Tansiyon pnömotoraks tedavisinde iğne torakostomi.




          TPX tedavisinde amaç plevral boşluktaki artan basıncın azaltılmasıdır. Öncelikle oksijen
verilir, entübasyon hazırlığı yapılır. Kapalı göğüs yaralanmalarında bir hekim veya eğitimli paramedik
tarafından plevral boşluktaki basıncın azaltılması için, buraya geniş branül (16-18 G) yerleştirilerek
dekompresyon yapılır. Acil iğne torakostomisi yaşam kurtarıcıdır.
          Dekompresyon işlemi için genelde 2. interkostal aralıktan midklavikuler hattan girilir. Giriş açısı
90 derece yani vücuda tam dik pozisyondadır. Lokal anestezi yapılmaz, sadece Povidon iodid ile cilt
temizliği yapılır. Kaburgaların hemen altında yer alan sinir, arter ve veni zedelememek için, iğne
3.kaburganın hemen üstünden batırılır. İğne batırıldıktan sonra havanın çıkış sesi duyulur ve bu tanıyı
doğrular. Eşzamanlı olarak hastada rahatlama gözlenir. Solunum eforu azalır. Daha sonra iğne yerinde
bantla tespit edilmelidir.
          Eğer tansiyon pnömotoraks açık göğüs yarası bandajlandıktan sonra meydana gelirse
basitçe örtünün çıkartılması tansiyon pnömotoraksın azaltılmasında efektiftir. Örtünün çıkartılmasıyla
plevral boşlukta basınçlı olarak biriken hava yaradan dışarı çıkacaktır.

7. SOLUNUM ACİLLERİNDE YAŞAMI GERİ KAZANMAK: HIZLI ARDIŞIK ENTÜBASYON
(Rapid Sequence Intubation, RSI)
Hızlı ardışık entübasyon protokolunun amacı, kritik olguda aspirasyon riskini en aza indirmek, bu arada
bilinç kaybı ve kas gevşemesi yoluyla sekonder beyin hasarını önleyerek başarılı entübasyonu
olabildiğince hızlı sağlamaktır. Başarı şansının artması ön hazırlığın titiz yapılması ve uygun eğitim ile
olasıdır.
Ön hazırlıkta servikal koruma, bag-valv-maske, aspiratör, laringoskopi hazırlığı, preoksijenizasyon
önemlidir. Arteriyel oksijen saturasyonu, EKG, vital bulgular sürekli monitörize edilmelidir.
Kafa içi basınç artışı lidokain ile, bradikardi yanıtı atropin ile önlenmeye çalışılır. Sedatif ajan olarak
midazolam, etomidat ve tiopental seçilen ajanlardır. Sedasyonu kas gevşemesi izlemelidir. Kısa etkili
depolarizan nöromuskuler bloker olan süksinilkolin şu ana dek en çok önerilen ve kullanılan ajandır.
Girişimin doğrulanması yaşamsal önem taşır. Klinik gözlem ve bakı yöntemlerinin yanında end-tidal
CO2 ve özefageal detektör aygıtı gibi yüksek doğruluk oranına sahip yöntemlerden yararlanılması
yaşamsal bir komplikasyonun erken tanınmasını sağlar.
I. Ne Zaman ve Kimi Entübe Edelim?
Entübasyon ile ilgili işlemlerden en kolayı entübasyonun kendisidir. Asıl öğrenilmesi gereken ve pratikte
güçlüğü çekilen konular, hangi hastaların, ne zaman ve hangi teknikle entübe edilmesi gerektiğidir.
Entübasyon endikasyonları, RSI endikasyonlarına çok yakındır, çünkü kardiyak arrest olguları dışında
yapılan entübasyonlarda RSI protokolunun yararlılığı gösterilmiştir.
Havayolu ile ilgili problem düşünülen veya genel durumu bozuk olduğu için entübasyon
gerektirebilecek hastada 5 kritik soru yardımcı olacaktır:
          1) Patent bir havayolunu korumada yetersizlik söz konusu mu?
          2) Aspirasyona karşı havayolunu korumada yetersizlik var mı?
          3) Ventilasyonda yetersizlik var mı?
          4) Oksijenizasyonda yetersizlik var mı?
          5) Hastanın genel durumu veya yapılacak olan tedavi entübasyonu gerektiriyor mu?

Bu 5 sorudan birinin cevabı “evet” ise sıradaki soru; “bu sorunu entübasyon yapmadan çözmemiz
olanaklı mı?” şeklinde olmalıdır. Örneğin konvülziyon geçiren bir hasta o anda bilinci kapalı da olsa,
oral veya nazal airway yerleştirilmesi ile entübasyona gerek kalmayacaktır.
a. RSI endikasyonları
RSI protokolunun amacı, acil entübasyonların çoğunda var olan “dolu mide” durumunda aspirasyon
riskini minimize etmek, bu arada bilinç kaybı ve kas gevşemesi yoluyla sekonder (örn. hipoksik) beyin
hasarını önleyerek başarılı entübasyonu sağlamaktır.
Dufour ve ark. RSI endikasyonu olan tanılar içinde konjestif kalp yetersizliğine bağlı akut akciğer
ödeminin %37 ile en sık tanı olduğunu belirtmişlerdir. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı ve multipl
travma her biri %14 ile ikinci ve üçüncü sıradadır. Genel gruplamada ise solunumsal yetmezlik %74 ile
en sık entübasyon endikasyonunu oluşturmuştur (16). En önemli kontrendikasyonu maske
ventilasyonu ve entübasyonu olanaksız kılacak bir durumun varlığıdır.
Tipik olarak RSI gerektiren hasta, hipoksik, hemodinamik açıdan anstabil, ajite, non-koopere ve kötüye
gitme riski taşıyan hastalardır.
b. RSI için koşullar ve bazı ‘ayrıntılar’
ETE başarılamadığı durumlarda cerrahi havayolu sağlamak için koşullar sağlanmalıdır. İdeal olan, olay
yerindeki en deneyimli kişinin girişimi gerçekleştirmesidir.
RSI dört koşul altında veya bu koşullar varsayılarak gerçekleştirilir. Acil entübasyon endikasyonunun
olması, hastanın midesinin “dolu” olması, entübasyonun başarılacağının öngörülmesi ve entübasyon
başarılamazsa hastanın en azından ventile edilebileceğinin öngörülmesi gereklidir (17).
İşlem için tüm ekipmanın kontrol edilmiş ve tam çalışır durumda olması gerekliliği vurgulanır. Bunun
için en ideali bir ‘check-list’ hazırlanması ve başhemşire tarafından sık aralıklarla kontrol edilmesidir.
Hava yolu girişimi süresince krikoid bası (Sellick manevrası) kesintisiz uygulanır. Laringoskopi ve tübün
itilmesinde güçlük olursa bunun yanında trakeanın arkaya, yukarıya, sağa doğru bastırılması
(Backward, Upward, Rightward Pressure; BURP) yardımcı olabilir. BURP manevralarının her biri bu
sırayla, ayrı bir devinim olarak yapılmalı ve entübasyon işlemini gerçekleştiren kişinin komutuyla bir
sonraki manevraya geçilmelidir (18).
c. İçeriği
Acil Tıp günlüğünde uygulanan RSI işleminde sedatif, hipnotik ve amnestik ajanlarla NMB birlikte
uygulanarak laringoskopi ve ETE gerçekleştirilir (19). RSI için önerilen sıra önce sedatiflerin, daha
sonra depolarizan NMB ajan olan süksinilkolinin uygulanmasıdır (20). Tüm bu verilerin ışığında acil
servis uygulaması için örnek oluşturabilecek RSI protokolu Tablo 6’da sunulmuştur.

Tablo 6. Hızlı ardışık entübasyon protokolunda işlem sırası.

  1. Maske ile %100 O2 verilir, ventilasyon desteği için krikoid basınç (Sellick manevrası)
 yapılarak bag-valve-mask (BVM) ile ‘bagging’ başlatılır. Entübasyon tamamlanıncaya dek krikoid
 basınç sürdürülmeli. Entübasyon girişimine kadar en az 2 dakika akciğerleri oksijenlendiriniz.
  2. IV yol, EKG monitörizasyonu sağlanır;
  3. in-line immobilizasyon için yardımcı hazır olmalıdır (travma dışlanmamışsa)
  4. nabız oksimetre ile SpO2 monitörize edilir
  5. malzeme kontrolü
  6. Gövdeye 30° açı verilir. (ters Trendelenburg pozisyonu)
  7. Ağızda yabancı cisimleri temizleyip aspire ediniz. Takma dişler bagging süresince yerinde
 bırakılır.
  8. Zaman varsa nazogastrik tüp yerleştirilir (olası en büyük French).
  9. Premedikasyon: Lidokain 1,5 mg/kg IV (-5. dakika)
                        Atropin 0,01 mg/kg IV puşe (çocuk ve adolesan)
                        Fentanyl 3-5 mcg/kg IV (özellikle ağrılı durumlarda)
  10. Sedasyon veya indüksiyon için ajanlar uygulanır (öncelikle yalnızca biri)
            Midazolam 0.1 mg/kg IV
            Etomidat 0.3 mg/kg IV
            Tiopental 1-3 mg/kg IV (hipovolemide değil)
            Ketamin 1.5 mg/kg IV (kafa travması, hipertansiyon yoksa)
  11. Sedasyon oluştuysa paralitik ajanlar uygulanır:
            Defasikülan ajan, priming dozu: Vekuronyum 0.01 mg/kg IV puşe
            ‘Hızlı’ nöromuskuler blokaj için: Süksinilkolin 1.5 mg/kg IV (priming’den 3 dakika sonra)
            Uzun etki (30 dakika) için: Vekuronyum 0.1 mg/kg IV
  12. Tekrar aspire ediniz.
13. Hasta bilincini yitirirken kafa olabildiğince ekstansiyona getirilir. SaO2 %90’ın altına düşerse
  entübasyon girişimine ara verip akciğerler ventile edilir. Apne, ağızda gevşeme, kirpik refleksinin
  kaybı hastanın kas tonusunun entübasyona hazır olduğunu gösterir.
   14. Laringoskop sol ele alınır. Blade ağzın sağ kenarından sokulur. Tüp trakeaya yerleştirildikten
  hemen sonra cuff yeterli hava ile şişirilmelidir.
   15. 30-45 sn. içinde entübe edilemezse ara verip 1-2 dak. BVM ile ventile edilir. SaO2 düzeyi yol
  gösterir. Hasta yeterince gevşemezse süksinilkolin tekrarlanabilir. Entübasyon girişimi ısrarla
  başarısız kalıyorsa BVM ile spontan solunum dönünceye kadar ventile edilir. Ventilasyon
  başarılamazsa krikotirotomi yapılır.
Entübasyon doğrulanır (Tablo 7), tüp proksimali sabitlenir. Mekanik ventilasyona geçilebilir.
ETE girişimi sonrası tüp yerleşimini doğrulamada en önemli kriter işlem sırasında tüp ucunun
kordlardan geçişinin gözlemlenmesidir. RSI ile entübasyon sonrası tüp yerleşiminin doğrulanmasında
kullanılan laboratuar ve klinik yöntemler Tablo 7’de verilmiştir. End-tidal CO2 ölçümü ve özefageal
detektör aygıtı gibi yüksek doğruluk oranına sahip yöntemlerden yararlanılması yaşamsal bir
komplikasyonun erken tanınmasını sağlar.

Tablo 7. Trakeal entübasyonun doğrulanması için kullanılan yöntemler.

tübün vokal kordlardan geçişinin görülmesi
akciğer seslerinin bilateral oskültasyonu
akciğer ekspansiyonu gözlenmesi
yerinde PA akciğer grafisi ile tüp ucunun karinanın 1,5- 2 cm proksimalinde olması
lateral akciğer grafisi ile tübün özefagusta değil, önde yani trakea içinde görülmesi
‘Esofageal detektör aygıt’ kullanımı (doğruluğu kişiye bağımlı)
tüpte buğulanma olması (duyarlılık ve özgüllüğü en düşük)
nabız oksimetre değerinin yükselerek %90’ın üzerine çıkması
arteriyel kan gazı analizinde PaO2, PaCO2, pH, HCO3 değerlerinin iyileşmesi
    klinik gözlem (deri renginin düzelmesi, bilinç durumunun iyileşmesi vb.)


KAYNAKLAR
1. Braithwaite S, Perina D. Dyspnea. Marx: Rosen’s Emergency Medicine: Concept and Clinical
  Practice, 5th ed. Mosby. 2002;155-162.
2. Sanders MJ, Lewis CM, Quick G, McKenna K. Respiratory. Mosby’s Paramedic textbook, 2nd ed.,
  Mosby Inc, 2000;729-749.
3. Dyspnea Mechanisms, Assessment, and Management: A Consensus Statement. American Thoracic
  Society. Am. J. Respir. Crit. Care Med., 1999, 159;1, 321-340.
4. Yürüktümen A. Dispne ile başvuran geriyatrik olgularda yakınma şiddeti ile klinik ve laboratuar
  verilerinin değerlendirilmesi. Uzmanlık Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir, 2004
5. Grant HD, Murray RH, Bergeron JD. Respiratory Emergencies. Emergency Care, 6th ed., Prentice
  Hall Inc, New Jersey, 1994; 369-380.
6. Stulbarg MS, Lewis A. Dyspnea. Murray& Nadel: Textbook of Respiratory Medicine, 3rd ed., W. B.
  Saunders. 2000; 541-552.
7. Ray P, Arthaud M, Lefort Y, Birolleau S, Beigelman C, Riou B. Usefulness of B-type natriuretic
  peptide in elderly patients with acute dyspnea. Intensive Care Med. 2004 Oct 22; [Epub ahead of
  print]
8. Maisel A, Hollander JE, Guss D, et al. Primary results of the Rapid Emergency Department Heart
  Failure Outpatient Trial (REDHOT). A multicenter study of B-type natriuretic peptide levels,
  emergency department decision making, and outcomes in patients presenting with shortness of
  breath. J Am Coll Cardiol. 2004 15;44(6):1328-33.24.
9. Cabores L, Richaud-Thiriez B, Fulla Y, et al. Brain Natriuretic Peptide blood levels in the differential
  diagnosis of dyspnea. Chest, 2001;120:2047-50.
10. Musellim B. Akciğer fonksiyon testleri. Solunum, 2000, 4(suppl 2): 157-59.
11. Ailani RK, Rovakhab K, DiGiovine B, et al. A new method for the rapid separation of cardiac and
  pulmonary dyspnea. Chest, 1997; 1100-1104.
12. De Paso WJ, Winterbauer RH, Lusk JA, Dreis DA, Springmayer SC. Chronic dyspnea unexplained
  by history physical examination, chest roentgenogram and spirometry. Analysis of seven year
  experience. Chest, 1991; 100(5):1293-1299.
13. Schoenfeld CN. Pulmonary embolism. In: Tintinalli JE , Kelen GD, Stapczynski JS, eds:
  Emergency Medicine A Comprehensive Study Guide, 5th ed, North Carolina, McGraw-Hill 2000,
  pp.396-401.
14. American College of Emergency Physicians Clinical Policies Committee; Clinical Policies Committee
  Subcommittee on Suspected Pulmonary Embolism. Clinical policy: critical issues in the evaluation
  and management of adult patients presenting with suspected pulmonary embolism. Ann Emerg
  Med. 2003;41(2):257-70.
15. Cummins RO, Field JM, Hazinski MF. ACLS: Principles and Practice. American Heart Association.
  2003, pp.219-238.
16. Dufour DG, Larose DL, Clement SC: Rapid-sequence intubation in the emergency department. J
  Emerg Med 1995;13:705-710.
17. Walls RM. Airway management. In Rosen P, Barkin R. Emergency Medicine: Concept and Clinical
  Practice. Mosby-Year Book, Inc. St. Louis 1998, 4th ed. pp. 2-24.
18. O’Connor RE, Levine BJ. Airway management in the trauma setting. In Ferrera PC, Colucciello SA,
  Marx JA, Verdile VP, Gibbs MA. Trauma management: An emergency medicine approach. Harcourt
  Co., St. Louis, USA; 2001, pp. 52-74.
19. Danzl DF. Tracheal intubation and mechanical ventilation. In Tintinalli JE, Kelen GD, Stapczynski
  JS,: Emergency Medicine: A Comprehensive Study Guide. FACEP, McGraw-Hill; 5th ed. 1999, pp. 85-
  97.
20. Walls RM. Rapid-sequence intubation in head trauma. Ann Emerg Med 1993, 22:6;1008-1013.

Mais conteúdo relacionado

Mais procurados

Restriktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Restriktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )Restriktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Restriktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Dispneli hastaya yaklaşım ü.benan sevim
Dispneli hastaya yaklaşım ü.benan sevimDispneli hastaya yaklaşım ü.benan sevim
Dispneli hastaya yaklaşım ü.benan sevimÜlkü Benan Sevim
 
Salon a 19 kasim 2011 11.40 12.00 levent kart
Salon a 19 kasim 2011 11.40 12.00 levent kartSalon a 19 kasim 2011 11.40 12.00 levent kart
Salon a 19 kasim 2011 11.40 12.00 levent karttyfngnc
 
Pnvmoni (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Pnvmoni (fazlası için www.tipfakultesi.org )Pnvmoni (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Pnvmoni (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Koah(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Koah(fazlası için www.tipfakultesi.org)Koah(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Koah(fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Perikard (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Perikard (fazlası için www.tipfakultesi.org)Perikard (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Perikard (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Göğüs ağrılı hastanın değerlendirilmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Göğüs ağrılı hastanın değerlendirilmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )Göğüs ağrılı hastanın değerlendirilmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Göğüs ağrılı hastanın değerlendirilmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Göğüs ağrısı olan hastaya yaklaşım (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Göğüs ağrısı olan hastaya yaklaşım  (fazlası için www.tipfakultesi.org )Göğüs ağrısı olan hastaya yaklaşım  (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Göğüs ağrısı olan hastaya yaklaşım (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Solunum yetmezliği tanı ve tedavisi
Solunum yetmezliği tanı ve tedavisiSolunum yetmezliği tanı ve tedavisi
Solunum yetmezliği tanı ve tedavisiKağan Gök
 
Obstruktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Obstruktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )Obstruktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Obstruktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Perikardit(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Perikardit(fazlası için www.tipfakultesi.org)Perikardit(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Perikardit(fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Miyokardit perikardit (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Miyokardit perikardit (fazlası için www.tipfakultesi.org )Miyokardit perikardit (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Miyokardit perikardit (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Karin ağrili hastaya yaklaşim(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Karin ağrili hastaya yaklaşim(fazlası için www.tipfakultesi.org)Karin ağrili hastaya yaklaşim(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Karin ağrili hastaya yaklaşim(fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 

Mais procurados (20)

Dr. Hanifi YILDIZ KOAH ders slaytları
Dr. Hanifi YILDIZ  KOAH ders slaytlarıDr. Hanifi YILDIZ  KOAH ders slaytları
Dr. Hanifi YILDIZ KOAH ders slaytları
 
Restriktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Restriktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )Restriktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Restriktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Dr önder tani ve siniflama
Dr önder tani ve siniflamaDr önder tani ve siniflama
Dr önder tani ve siniflama
 
Dispneli hastaya yaklaşım ü.benan sevim
Dispneli hastaya yaklaşım ü.benan sevimDispneli hastaya yaklaşım ü.benan sevim
Dispneli hastaya yaklaşım ü.benan sevim
 
Astım tanı ve sınıflama
Astım tanı ve sınıflama Astım tanı ve sınıflama
Astım tanı ve sınıflama
 
Salon a 19 kasim 2011 11.40 12.00 levent kart
Salon a 19 kasim 2011 11.40 12.00 levent kartSalon a 19 kasim 2011 11.40 12.00 levent kart
Salon a 19 kasim 2011 11.40 12.00 levent kart
 
Pnvmoni (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Pnvmoni (fazlası için www.tipfakultesi.org )Pnvmoni (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Pnvmoni (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Koah(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Koah(fazlası için www.tipfakultesi.org)Koah(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Koah(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Perikard (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Perikard (fazlası için www.tipfakultesi.org)Perikard (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Perikard (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Konsültasyon
KonsültasyonKonsültasyon
Konsültasyon
 
Göğüs ağrılı hastanın değerlendirilmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Göğüs ağrılı hastanın değerlendirilmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )Göğüs ağrılı hastanın değerlendirilmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Göğüs ağrılı hastanın değerlendirilmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Göğüs ağrısı olan hastaya yaklaşım (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Göğüs ağrısı olan hastaya yaklaşım  (fazlası için www.tipfakultesi.org )Göğüs ağrısı olan hastaya yaklaşım  (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Göğüs ağrısı olan hastaya yaklaşım (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Solunum yetmezliği tanı ve tedavisi
Solunum yetmezliği tanı ve tedavisiSolunum yetmezliği tanı ve tedavisi
Solunum yetmezliği tanı ve tedavisi
 
Postoperatif komplikasyonlar
Postoperatif komplikasyonlarPostoperatif komplikasyonlar
Postoperatif komplikasyonlar
 
Obstruktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Obstruktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )Obstruktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Obstruktif akc hst (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Perikardit(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Perikardit(fazlası için www.tipfakultesi.org)Perikardit(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Perikardit(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Astim tedavileri
Astim tedavileriAstim tedavileri
Astim tedavileri
 
Miyokardit perikardit (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Miyokardit perikardit (fazlası için www.tipfakultesi.org )Miyokardit perikardit (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Miyokardit perikardit (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Astım ve koah ilaç farmakolojisi
Astım ve koah ilaç farmakolojisiAstım ve koah ilaç farmakolojisi
Astım ve koah ilaç farmakolojisi
 
Karin ağrili hastaya yaklaşim(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Karin ağrili hastaya yaklaşim(fazlası için www.tipfakultesi.org)Karin ağrili hastaya yaklaşim(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Karin ağrili hastaya yaklaşim(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 

Semelhante a deneme

Rds(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Rds(fazlası için www.tipfakultesi.org)Rds(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Rds(fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Pnömoniler ülkü benan sevim
Pnömoniler ülkü benan sevimPnömoniler ülkü benan sevim
Pnömoniler ülkü benan sevimÜlkü Benan Sevim
 
Kardiyomiyopatiler (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Kardiyomiyopatiler (fazlası için www.tipfakultesi.org)Kardiyomiyopatiler (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Kardiyomiyopatiler (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Myasthenia gravis türkçe
Myasthenia gravis türkçeMyasthenia gravis türkçe
Myasthenia gravis türkçeBanu Arslan
 
Hemoptizi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hemoptizi (fazlası için www.tipfakultesi.org )Hemoptizi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hemoptizi (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Bulantı kusma(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Bulantı kusma(fazlası için www.tipfakultesi.org)Bulantı kusma(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Bulantı kusma(fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
29 12-2009 fmf ve amiloidoz 2009-2010
29 12-2009 fmf ve amiloidoz 2009-201029 12-2009 fmf ve amiloidoz 2009-2010
29 12-2009 fmf ve amiloidoz 2009-2010izzetonder
 
Solunum sistemi muayenesi(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Solunum sistemi muayenesi(fazlası için www.tipfakultesi.org)Solunum sistemi muayenesi(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Solunum sistemi muayenesi(fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Stabil anjina pektoris(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Stabil anjina pektoris(fazlası için www.tipfakultesi.org)Stabil anjina pektoris(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Stabil anjina pektoris(fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Karbonmonoksit zehirlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Karbonmonoksit zehirlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )Karbonmonoksit zehirlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Karbonmonoksit zehirlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
KARDİYAK SENKOP (fazlası için www.tipfakultesi.org )
KARDİYAK SENKOP (fazlası için www.tipfakultesi.org )KARDİYAK SENKOP (fazlası için www.tipfakultesi.org )
KARDİYAK SENKOP (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Hemorajik Svh
Hemorajik SvhHemorajik Svh
Hemorajik Svhmusyildiz
 
Kedi ve köpeklerde Klinik Kardiyolojik tanı ve Muayene yöntemleri
Kedi ve köpeklerde Klinik Kardiyolojik tanı ve Muayene yöntemleriKedi ve köpeklerde Klinik Kardiyolojik tanı ve Muayene yöntemleri
Kedi ve köpeklerde Klinik Kardiyolojik tanı ve Muayene yöntemleriHadi Alihosseini
 
çOcuklarda akut batın (fazlası için www.tipfakultesi.org )
çOcuklarda akut batın (fazlası için www.tipfakultesi.org )çOcuklarda akut batın (fazlası için www.tipfakultesi.org )
çOcuklarda akut batın (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Siyanotik yenidogana yaklasim (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Siyanotik yenidogana yaklasim (fazlası için www.tipfakultesi.org )Siyanotik yenidogana yaklasim (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Siyanotik yenidogana yaklasim (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 

Semelhante a deneme (20)

Rds(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Rds(fazlası için www.tipfakultesi.org)Rds(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Rds(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Pnömoniler ülkü benan sevim
Pnömoniler ülkü benan sevimPnömoniler ülkü benan sevim
Pnömoniler ülkü benan sevim
 
systemic
systemicsystemic
systemic
 
Kardiyomiyopatiler (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Kardiyomiyopatiler (fazlası için www.tipfakultesi.org)Kardiyomiyopatiler (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Kardiyomiyopatiler (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Solunum yetmezliği
Solunum yetmezliği Solunum yetmezliği
Solunum yetmezliği
 
Nefrotik Sendrom
Nefrotik SendromNefrotik Sendrom
Nefrotik Sendrom
 
Myasthenia gravis türkçe
Myasthenia gravis türkçeMyasthenia gravis türkçe
Myasthenia gravis türkçe
 
Hemoptizi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hemoptizi (fazlası için www.tipfakultesi.org )Hemoptizi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Hemoptizi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Bulantı kusma(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Bulantı kusma(fazlası için www.tipfakultesi.org)Bulantı kusma(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Bulantı kusma(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
29 12-2009 fmf ve amiloidoz 2009-2010
29 12-2009 fmf ve amiloidoz 2009-201029 12-2009 fmf ve amiloidoz 2009-2010
29 12-2009 fmf ve amiloidoz 2009-2010
 
Solunum sistemi muayenesi(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Solunum sistemi muayenesi(fazlası için www.tipfakultesi.org)Solunum sistemi muayenesi(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Solunum sistemi muayenesi(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
4. Sınıf Ders - Şok
4. Sınıf Ders - Şok4. Sınıf Ders - Şok
4. Sınıf Ders - Şok
 
Stabil anjina pektoris(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Stabil anjina pektoris(fazlası için www.tipfakultesi.org)Stabil anjina pektoris(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Stabil anjina pektoris(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Karbonmonoksit zehirlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Karbonmonoksit zehirlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )Karbonmonoksit zehirlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Karbonmonoksit zehirlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
KARDİYAK SENKOP (fazlası için www.tipfakultesi.org )
KARDİYAK SENKOP (fazlası için www.tipfakultesi.org )KARDİYAK SENKOP (fazlası için www.tipfakultesi.org )
KARDİYAK SENKOP (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Hemorajik Svh
Hemorajik SvhHemorajik Svh
Hemorajik Svh
 
Kedi ve köpeklerde Klinik Kardiyolojik tanı ve Muayene yöntemleri
Kedi ve köpeklerde Klinik Kardiyolojik tanı ve Muayene yöntemleriKedi ve köpeklerde Klinik Kardiyolojik tanı ve Muayene yöntemleri
Kedi ve köpeklerde Klinik Kardiyolojik tanı ve Muayene yöntemleri
 
çOcuklarda akut batın (fazlası için www.tipfakultesi.org )
çOcuklarda akut batın (fazlası için www.tipfakultesi.org )çOcuklarda akut batın (fazlası için www.tipfakultesi.org )
çOcuklarda akut batın (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Siyanotik yenidogana yaklasim (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Siyanotik yenidogana yaklasim (fazlası için www.tipfakultesi.org )Siyanotik yenidogana yaklasim (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Siyanotik yenidogana yaklasim (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
çOcukluk çağı baş ağrıları
çOcukluk çağı baş ağrılarıçOcukluk çağı baş ağrıları
çOcukluk çağı baş ağrıları
 

deneme

  • 1. GÖĞÜS HASTALIKLARINDA ACİLLER; ACİL SERVİSE DİSPNE İLE BAŞVURAN HASTAYA YAKLAŞIM Özgür KARCIOGLU Olgu 62 yaşında erkek, 45 paket/yıl sigara öyküsü var. Acil servise dispne ve öksürük yakınması ile getiriliyor. Solunum sayısı 38/dakika ve dinlemekle wheezing duyuluyor, ateşi yok. Son zamanlarda birkaç kez kan basıncı yüksek değerlerde ölçülmüş. Akciğer grafisinde bibaziler raller ve üst zonlarda kabalaşma var. Spacer ile verilen beta agonist inhaler tedaviye yanıt olmayınca IV nitrat ve furosemid başlanıyor, dakikalar içinde rahatlama görülüyor. Acil servislerde karşılaşılan en önemli akciğer ilişkili semptom nefes darlığıdır. Acil servis hastaları arasında en sık başvuru nedenlerinden biridir (1). Acil Tıp Anabilim Dalına bağlı Acil Servisimize her gün başvuran olguların yaklaşık %10’u dispne tanımlamaktadır. Hastane öncesi tüm ambulans çağrılarında ana yakınmaların % 28’ini solunum acilleri oluşturmaktadır (2). Bu yakınmaya yol açan ve sık karşılaşılan antiteler ise bronşiyal astım, pnömoni ve diğer akciğer enfeksiyonları, kronik obstruktif akciğer hastalığı (KOAH), pulmoner emboli (PE), pnömotoraks ve sol kalp yetmezliğidir (KY) (akut akciğer ödemi). Bunun yanında plevra hastalıkları, masif assit ve akut solunum zorluğu sendromu (ARDS), anksiyete bozuklukları gibi psikiyatrik hastalıklara eşlik eden dispne gibi bir çok klinik durumda da dispne görülmektedir. Yukarıdaki olgumuzda da görüldüğü gibi dispne ayırıcı tanısı her zaman kolay değildir ve KOAH, pnömoni, astım, kalp yetmezliği bulgu ve semptomları birbiri içine geçmiştir. Tanı ile tedaviyi birlikte düşünmek zorunda olan acil tıp ve birinci basamak hekimleri en olası tanıya yönelik sonuç alıcı tedavileri hemen başlamak için baskı altındadır. Bu zaman baskısı kısıtlı inceleme olanakları ile birleştiğinde hataya açık bir ortam yaratmaktadır. Burada dispne ile acil servislere başvuran olguların ayırıcı tanısı ve tedavi ilkeleri ana hatları ile tartışılacaktır. 1. DİSPNE Dispne hoş olmayan veya rahatsız soluk alma hissi ve bu duyuya karşı vücudun reaksiyonudur. En yaygın Türkçe karşılığı nefes darlığıdır. Amerikan Toraks Derneği (ATS) dispneyi “niteliksel olarak çeşitli yoğunlukta duyuların oluşturduğu öznel solunum rahatsızlığı deneyimi” olarak tanımlamıştır (3). Bu deneyim birçok fizyolojik, psikolojik, davranışsal ve çevresel etkenlerin birbiriyle ilişkisinden etkilenmekte ve ikincil yanıtlara yol açmaktadır. Dispne veya nefessizlik hakkındaki birleşik teori santral solunumsal motor aktivite ve hava yolları, akciğerler ve göğüs duvarı yapılarından gelen bilgiler arasındaki uyumsuzluktan kaynaklandığıdır. Dispne hissinin aşağıdaki mekanizmaların bir veya daha fazlası tarafından meydana geldiğine inanılır: astım veya KOAH’ta meydana gelen akciğer direncinin artması veya kompliansın azalması gibi solunum işinin artması; veya ciddi hipoksemi, asidoz veya santral etkili uyaranlar (toksinler, santral sinir sistemi olayları) sonucu olduğu gibi solunum dürtüsünün artması (1). Olguların çoğunda öncelikli problem kalp ve akciğer hastalıklarıdır ve bunlar öykü ve iyi bir fizik bakı ile tanınabilir. Tam bir fizik bakı, öykü ve tanısal testler sonrasında ekokardiyografi, toraks bilgisayarlı tomografisi (BT) ve standart pulmoner fonksiyon testleri nadiren gerekli olur. Dispne için hastalar tarafından solunum güçlüğü, hava açlığı, boğulma hissi, ağır soluma gibi pek çok tanımlama kullanılmaktadır. Kliniğimizde yapılan bir çalışmada, acil servise dispne şikayeti ile başvuran geriyatrik olgularda dispne şiddetini değerlendirmede hasta tarafından işaretlenen Vizüel Analog Skala, (VAS), Borg ve hekim tarafından sorgulanan Medical Research Council (MRC) skalalarının güvenle kullanılabildiği görülmüştür. Her üç skala da laboratuar ve klinik verilerle ve birbirleriyle ilişkilidir (4). Dispneye yol açan etiyolojiler Tablo 1’de sunulmuştur. Bu nedenle tam bir öykü almak ve fizik bakı önemlidir. En kritik tanılar (örn. tansiyon pnömotoraks) ilk olarak düşünülmeli ve uygun
  • 2. müdahale yapılmalıdır. Tablo 2’de ayırıcı tanı içinde yer alan kritik, acil ve acil olmayan antiteler listelenmiştir. Tablo 1. En yaygın dispne nedenleri. 1. Havayolu; kitleler, yabancı cisimler, anjioödem, darlıklar, bronşektazi, trakeomalazi 2. Kardiyak; sol ventriküler yetmezlik, myokardiyal iskemi, perikardit, perikardiyal iskemi, aritmiler, myokardit, kardiyomyopati, intrakardiyak şantlar, kapak hastalıkları, hipertansif kriz 3. Pulmoner: A. Akciğer parankimle ilişkili; astım, kronik obstrüktif akciğer hastalığı A. Akciğer parankimle (KOAH), pnömoni, pulmoner ödem, atelektaziler, alveolit, pulmoner fibrozis, ilişkili; erişkin solunum zorluğu sendromu, sarkoidoz B. Plevral veya göğüs B. Plevral veya göğüs kafesi kökenli; pnömotoraks, plevral efüzyon, kafesi kökenli; plevral yapışıklıklar, göğüs duvarı yaralanmaları, abdominal distansiyon, kifoskolyoz, pektus ekskavatum, gebelik 4. Vasküler; pulmoner emboli, hava, yağ veya amniyotik emboli, pulmoner hipertansiyon, veno-okluziv hastalıklar, orak hücreli anemi, vaskülitler, arteriovenöz fistüller 5. Nöromusküler; serebrovasküler olaylar, frenik sinir paralizileri, Guillain-Barré sendromu, botulizm, nöropati, myopatiler 6. Diğer; anemi, metabolik asidoz, şok, düşük kardiyak output durumu, hipoksi, karbonmonoksit zehirlenmeleri, methemoglobinemi, ateş, hiper ve hipotiroidi, gastroözefagiyal reflü, psikojenik hiperventilasyon Tablo 2. Akut dispnede ayırıcı tanı içinde yer alan kritik, acil ve acil olmayan antiteler. Organ Kritik tanılar Acil tanılar Acil olmayan tanılar sistemi Pulmoner / Hava yolu Spontan pnömotoraks, Plevral efuzyon, neoplasm, hava yolu obstruksiyonu, PE, astım, kor pulmonale, pnömoni, KOAH nonkardiojenik ödem, aspirasyon, pnömoni anaflaksi Travmatik Tansiyon pnömotoraks, Basit pnömotoraks, Kot kırığı, yumuşak doku kardiak tamponad, hemotoraks, diafragma ezilmesi yelken göğüs rüptürü Kardiyak Pulmoner ödem, Perikardit Konjenital kalp hastalığı, miyokardial infarktüs, valvuler kalp hastalığı, kardiak tamponad kardiyomiyopati Abdominal Mekanik barsak Gebelik, asit, obesite tıkanması, organ perforasyonu, inflamatuar/infeksiyoz süreç Metabolik/ Toksik alım, diabetik Renal yetmezlik, elektrolit Ateş, tiroid hastalığı ketoasidoz bzk, metabolik asidoz Endokrin Enfeksiyöz Epiglottit Pnömoni Pnömoni Hematolojik CO zehirlenmesi Anemi
  • 3. Psikojenik Hiperventilasyon sendromu, somatizasyon bozukluğu, panik atak Nöromusküler Serebrovaskuler / Multipl skleroz, Guillain- Amiyotrofik lateral skleroz, intrakranial olay, Barré sendromu Polimiyozit organofosfat zehirlenmesi 2. ÖYKÜ VE FİZİK BAKI Önceki dispne atakları, süresi, artıran ve azaltan etkenler, balgam, morarma, göğüs ağrısı sorgulanır. Yine entübasyon, yoğun bakım yatışı not edilmelidir. Özellikle önceki enfeksiyon veya çevresel maruziyet öyküsü araştırılır. Bu anlamda mesleksel karşılaşma öyküsü de önemlidir. Sigara, alkol ve diğer kötüye kullanım ajanları sorgulanır. KKY ile ayırım için tuz rejimi, diüretik kullanımı, kan basıncı izlemi önemlidir. Eşlik eden hastalıklar, kullanılan ilaçlar ve birbirleri ile olası etkileşimleri ve hastaların tedaviye uyumları sorgulanmalıdır. Acil koşullarda eksiksiz fizik bakı için hasta gelir gelmez birincil ve ikincil bakı tamamlanmalıdır. Yapılacak inceleme ve diğer girişimler bunların önüne geçmemelidir. I. Birincil Bakı Aşağıdaki bileşenlerden oluşur: A (Airway) : Havayolu güvenliğinin sağlanması B (Breathing) : Solunum ve ventilasyon C (Circulation) : Dolaşım D (Disability) : Kısa nörolojik bakı E (Exposure) : Hastanın tamamen soyulması ve hipotermiden koruma İlk bakıda asıl olan, hayatı tehdit eden ve edebilecek durumların bulunması ve tedavi edilmesidir. Yaşamsal tehlikenin tanınarak resusitasyonunun başlatılması ikincil bakıdan önce gelir. Ilk olarak hava yolu açılmalıdır. Periferik oksijen saturasyonu (en pratik olarak pulse oksimeter ile) ve kardiyak ritm monitorize edilmelidir. Hastaya en önce verilmesi gereken ajan oksijendir. Periferik oksijen saturasyonu (SpO2) % 98’in altındaysa saptanan düzeye göre hastaya nasal kanül veya maske ile oksijen verilir (1). %95’in altındaki SpO2 değerleri ilerleyici solunumsal yetmezlik açısından dikkatli izlem gerektirirken, önceden sağlıklı olguda %90’ın altındaki değerler ise özel birkaç durum dışında acil entübasyonu zorunlu kılar. 4-6 litre/dakika oksijen başlangıç için uygundur, ancak hastaya göre titre edilmelidir (5). Dispne yabancı cisim aspirasyonu nedeniyle olabilir, gerekirse hava yolu temizlenmelidir. Erişkinlerde hayatı tehdit eden solunum sıkıntısı düşündüren bulgular; - Bilinç bozukluğu veya kaybı, - Siyanoz, - Stridor, - Uzun cümle kurulmasına izin vermeyen dispne, - Sessiz akciğer, - Taşikardi, - Solukluk ve terleme,
  • 4. - Retraksiyonlar ve/veya yardımcı kasların kullanımı. İlk bakıda hastanın takipnesinin, taşikardisinin olup olmadığı, yardımcı solunum kaslarının solunum işine katılması ve siyanoz varlığı özellikle değerlendirilmelidir. Ajitasyon veya letarji, paradoksal abdominal solunum hareketi solunum yetmezliğini işaret eder. Hastanın kurabildiği cümlelerin uzunluğu dispnenin şiddetinin değerlendirilmesinde yararlıdır. Solunum ritmi gözlenmelidir. Metabolik asidozlarda görülen Kussmaul solunumu hem derin hem de sık soluma şeklindedir. Cheyne-Stokes solunumu apne periodlarıyla bölünen düzensiz solunum paternidir. Çeşitli metabolik veya nörolojik bozukluklarda ortaya çıkabilir. Santral nörojenik hiperventilasyon ise çok derin, çok hızlı solunumla (hiperpne ve taşipne) karakterize olup en tehlikeli paternlerden biridir. Hava yolu ve solunumdan sonra, dolaşım durumu değerlendirilmelidir: kan basıncı, kardiyak ritm ve hız.. Sıvı ve diğer tedaviler için gerekli olan damar yolu açılmalıdır. Genel görünümde zorunlu pozisyon, bilinç düzeyi, solunum sıkıntısının şiddeti ve cilt rengi not edilmelidir. Azalan mental uyanıklık, tek kelimeden fazla konuşamama veya belirli vücut pozisyonu ciddi solunum sıkıntısı varlığının ve hızlı müdahale ihtiyacının sinyalleridir. Tüm vital bulgular (kan basıncı, nabız, solunum sayısı, vücut sıcaklığı, periferik oksijen saturasyonu) ölçülürken en kaygı uyandıran vital bulgu solunumdur. Dakikada 10’dan az veya 30’dan fazla solunum, solunum yetmezliğinin ve dekompansasyonun yaklaşmakta olduğunu düşündürmelidir. Taşikardi hipoksemi bulgusu, bradikardi ise şiddetli hipokseminin habercisi olabilir (2). Tansiyon pnömotoraks yaşamı tehdit eden kritik bir tanıdır. Tanı radyoloji ile değil klinik ile konmalıdır. Hipotansiyon, saturasyon düşüklüğü ve tek taraflı akciğer seslerinde azalma varsa acil iğne torakostomi ile dekompresyon yaşam kurtarıcıdır. II. İkincil Bakı Hastanın ABCDE bakısı ve bunlarda saptanan sorunların resusitasyonu başladıktan sonra, birincil bakı tamamlanmıştır ve ikincil bakıya geçilir. İkincil bakı; tam öykü alınması, tam fizik bakı ve vital bulguların tekrar değerlendirilmesini içermelidir. Tablo 3’te görüldüğü gibi değişik organ sistemlerindeki bulgular dispneye yol açan etiyoloji hakkında fikir verebildiğinden ayrıntılı tüm vücut bakısı yapılmalıdır.
  • 5. Tablo 3. Dispne ile başvuran olguda fizik bakı bulguları ve bunlarla ilişkili tanılar. BULGU FİZİK BULGU DÜŞÜNÜLECEK TANI Vital bulgular Taşipne Pnömoni, pnömotoraks, PE Hipopne Intrakranial olay, opiat toksisitesi Taşikardi PE, travmatik göğüs yaralanması, astma Hipotansiyon Tansiyon pnömotoraks, PE Ateş Pnömoni, PE Kaşeksi, kilo kaybı Malignite, AIDS Genel Obesite Hipoventilasyon, uyku apnesi, PE görünüm Kafayı ileriye uzatma Epiglottit Boyun Boyun ven dolgunluğu (JVD) TPX, şiddetli KOAH / astım atağı, sıvı yüklenmesi/KKY, PE Stridor Üst hava yolu ödemi/infeksiyon, yabanı cisim, travmatik yaralanma, anafilaksi Akciğer Wheezing Bronkospasm, KKY, anafilaksi muayenesi Raller KKY, pnömoni, PE, kontüzyon Tek taraflı azalma Pnömotoraks, plevral efüzyon, konsolidasyon, kot kırığı, pulmoner kontüzyon Hemoptizi Malignite, infeksiyon, kanama bozuklukları, PE Balgam çıkarma Infeksiyon (viral, bakteriyel) Sürtünme sesi Plörezi, perikardit Toraks Palpasyonda krepitasyon veya Kot veya sternum kırığı muayenesi ağrı Subkutan amfizem Pnömotoraks, trakeobronşial ruptur Torakoabdominal desenkroni Diafragmatik yaralanma ile herniasyon; servikal spinal kord travma Serbest segment Yelken göğüs, pulmoner kontüzyon Kardiyak Üfürüm PE, endokardit muayene S3 veya S4 gallop PE, KKY S2 sertleşmesi PE Kalp seslerinde azalma Perikardit / tamponad Ekstremite Bilateral pretibial Ödem KKY Baldırda duyarlılık, Homans PE (DVT) bulgusu Deri Çomaklaşma Kronik hipoksi, intrakardiyak şantlar veya pulmoner vaskuler anormallik /tırnaklar Soluk cilt/konjunktiva Anemi Kas yıkımı Nöromuskuler hastalık Ekimoz trombositopeni, heparin/warfarin alımı
  • 6. Subkutan amfizem Kot kırığı, pnömotoraks, trakeobronşial yaralanma Deride döküntü, ürtiker, Allerjik reaksiyon, infeksiyon Nörolojik Fokal defisit (motor, duyusal, Strok, intrakranial hemoraji; uzun dönemde muayene bilişsel) aspirasyon pnömonisi Simetrik defisit Nöromuskuler hastalık Difüz güçsüzlük Metabolik veya elektrolit bzk, (hipokalsemi, hipomagnesemi, hipofosfatemi), anemi Hiporefleksi Hipermagnesemi Assenden güçsüzlük Guillain-Barré hst. İkincil bakıda hava yolu açıklığı ve solunum tekrar değerlendirilmelidir. Yeterli ventilasyon ve oksijenizasyon sağlanmaya çalışılmalıdır. Bu aşamada hasta gerekliyse entübe edilmeli ve ventilasyona yardımcı olunmalıdır. Hava yolu ve solunumun stabilizasyonundan sonra dolaşım bulguları tekrar değerlendirilmelidir. Baş-boyun bakısında anemi açısından konjunktiva ve siyanoz için dudaklar kontrol edilir, ayrıca boyunda trakeanın orta hatta olup olmadığına bakılır. Solunum sistemi bakısında stridor, inspiryum-ekspiryum oranı, wheezing, ral, ronküs, frotman; kardiyak bakıda ise ek ses, üfürüm ve sürtünme sesi aranmalıdır. Boyun venlerinde dolgunluk 45° oturur pozisyonda aranmalıdır. Ekstremite bakısında ödem ve periferik siyanoz araştırılmalıdır. Tırnak yataklarına kaşık tırnak bulgusu için bakılır. Toraks muayenesi ön-arka çap artışını, yüksek solunum hızını, kifoz veya skolyoz gibi omurga anormalliklerini, travma bulgularını ve solunum için aksesuar kas kullanımını gösterebilir. Akciğer tabanları, apeks, ön ve arka en az bir solunum siklusu için dinlenmelidir. Oskultasyon ile ral, ronkus, wheezing veya solunum sesleri ve niteliği araştırılır. Abdominal bakıda; kardiyak kontraktilitenin azaldığı durumlarda non-okluziv mezenter iskemisi (NOMI) ve diğer organ perfüzyon bozuklukları nedeniyle karın ağrısı dispneye eşlik edebilir. Sağ üst kadranda palpabl, ağrılı karaciğer ve Glisson kapsülü gerilmesi bulguları KKY düşündürür. Alt ekstremitelerde simetrik ödem KKY, asimetrik ödem ise tromboembolik hastalığı destekler (6). 3. DİSPNE AYIRICI TANISINDA LABORATUAR İNCELEMELERİNİN KULLANIMI Acil servislerde dispnenin neden ve ciddiyetini belirlemede kullanılan sayısız tanısal test vardır, bu testler ancak hastaya özgül olarak iyi seçildikleri durumda tanıya gerçekten yardımcı olur. Bedel-etkinlik ilkeleri göz önünde tutularak testlerin hangi durumda yararlı olduğu öğrenilmelidir. I. Brain Natriuretic Peptid (BNP): Dispne yakınması ile acil servislere başvuran hastaların ayırıcı tanısında yardımcı olabilecek ve son dönemlerde oldukça güncel olan bir başka test B-type BNP’dir. Literatürde BNP’nin dolaylı yada doğrudan dispne ayırıcı tanısında kullanımını araştıran ve destekleyen sonuç bildiren pek çok çalışma mevcuttur. Yaşlı hastalarda akut dispnenin etiyolojisini ayırt etmede BNP’nin kullanımını araştıran bir çalışmada 250 pg/ml değeri eşik değer olarak alındığında kardiyojenik akciğer ödemi 0.78 sensitivite ve 0.90 spesifisite ile doğru tanınmıştır (7). Acil servise solunum sıkıntısı ile başvuran 464 hastanın alındığı çok merkezli REDHOT çalışmasında ise BNP düzeyinin 90 günlük mortalite ve klinik gidişi öngörmede oldukça yüksek doğruluğa sahip olduğu bildirilmiştir (8). Aynı zamanda eşik değer olarak alınan 200 pg/ml değerinin altında ve üzerindeki hastalarda yatış ve mortalite oranı sırasıyla %9 ve %29 olarak gerçekleşmiştir. Dispne şikayeti olan hastalar üzerinde yapılan bir çalışmada ekokardiyografileri arasında belirgin fark olmayan KOAH’lı ve kalp yetmezlikli hastaların BNP düzeyleri arasında anlamlı fark olduğunu (KOAH’lı hastalar için 14 pg/ml, diastolik disfonksiyonlu hastalar için
  • 7. 224 pg/ml) saptamışlardır (9). Sonuç olarak halen BNP akut koroner sendrom, PE, kardiyojenik akciğer ödemi gibi birçok hastalığın ayırıcı tanısında en güvenilir testlerden biri haline gelmiştir. II. Arteryel oksijen saturasyon (SpO2) ölçümü nabız oksimetre kullanımı ile kolayca yapılabilir. Bu yöntem gaz değişim bozukluklarını göstermede yeterince duyarlı değildir ve akut dispnenin birçok etiyolojisinde normal olabilir. Örneğin periferik vazokonstruksiyon, düşük hemoglobin, düşük kardiyak output, dishemoglobinemiler, tırnak cilası hatalı ölçümlere neden olabilir. Benzer şekilde karbon monoksit (CO) zehirlenmelerinde karboksihemoglobinin absorbsiyon spektrumu oksihemoglobin ile benzer olduğundan SpO2 normaldir. III. Arteriyel kan gazı (AKG) analizi gaz değişim bozukluklarını göstermede daha duyarlıdır. Ancak akut dispnede normal olabilir ve yalnız AKG analizi ile solunum değerlendirilemez. Yine de AKG ölçümleri solunumsal işlev bozukluklarının tanınmasında en güvenilir yöntemlerden biridir. IV. KOAH ve astım hastalarında yatakbaşı zirve ekspiratuar akım hızı (PEFR) ölçümü tanı ve bronkodilatör tedavi sonucunu görme amaçlı kullanılabilir. PEF, birinci saniyedeki zorlu ekspirasyon volumü (FEV1) ölçümü ile iyi korelasyon gösterir (10). Fakat istemli efor gerektirmesi nedeniyle dispneli hastalar için yapılması zor olabilir. Özellikle astım hastalarının takibinde PEF ölçümü yaygın olarak kullanılmaktadır. PEF ölçümünün dispneli hastalarda kardiyak nedenlerle pulmoner nedenlerin ayırımında kullanışlı olduğu bildirilmiştir (11). V. D-Dimer; pulmoner emboli tanısında özellikle ELİSA yöntemi ile çalışılması durumunda sensitivitesi ve negatif prediktif değeri %100’e yakın olan değerli bir tanısal incelemedir. Buna karşın spesifisitesinin düşük olması (%26) klinikte yararlılığını sınırlamaktadır. Karaciğer hastalıkları, malignansi, gebelik gibi bazı durumlarda yalancı pozitiflik yüksek orandadır. VI. EKG, AMI ve diğer akut koroner sendromlarda ve pulmoner emboli gibi dispne nedeni olabilecek pek çok hastalık için yararlı bir tanı aracıdır. Örneğin S1Q3T3 olarak bilinen derivasyon I'de 0.15 mV ≤ S, derivasyon III'de 0.15 ≤ Q, negatif T dalgası ortalama pulmoner arter basıncına bağlı olmakla birlikte pulmoner emboli tanısı alan vakalarda %24-67 arasında görüldüğü bildirilmektedir. VII. Akciğer grafisi dispneli hastada hastalığın (pnömotoraks, pnömoni, akciğer ödemi, atelektazi gibi) bulgularını direkt gösterebileceği gibi normal de olabilir. DePaso ve arkadaşları açıklanamayan, kronik dispneli hastaların çoğunda (%80.5) yalnız öykü, fizik bakı, akciğer grafisi ve spirometrik tetkikle kesin tanı koyulabildiğini göstermişlerdir (12). Benzer şekilde öykü ve fizik bakı ile beraber akciğer grafisi ve veya spirometrik testlerin tanıda yeterli olacağını bildiren pek çok çalışma vardır. VIII. Ventilasyon-perfüzyon sintigrafisi ise yine pulmoner emboli tanısında son yıllara kadar önemli yeri olan bir görüntüleme tekniğidir. Genel anlamda tüm pulmoner emboli şüphesi olan hastalara bakıldığında sensitivitesi %98, spesifisitesi %10 olarak bildirilmektedir. Son zamanlarda Angio-BT gibi yüksek tanısal değere sahip incelemelerin bir çok merkezde yapılabilir hale gelmesi sintigrafi gerekliliğini ciddi biçimde sınırlamıştır. IX. Toraks BT: Tüm bu fizik bakı, öykü ve tanısal testler sonrasında toraks BT (pulmoner embolinin doğrulanması ve dışlanması açısından) gerekli olabilir. Pnömoni, plevral patolojiler, parankim ve bronş ağacını etkileyen kitlelerin görüntülenmesinde kullanılır. X. Ekokardiyografinin dispne araştırmasında kullanımı ise özellikle masif PE ile akut koroner sendromlarda gelişen akut sol KY ve kor pulmonale gibi özgül ekokardiyografik bulguları olan etiyolojilerin aydınlatılması için yararlı olur. Anjiografi: Bkz. 4. Madde 4. DÜŞÜNÜLMEZSE ATLANAN HASTALIK; PULMONER EMBOLİ (PE): PE tanınması güç ve ölümcül seyreden bir hastalıktır. Otopsilerde en sık 3. ölüm nedenidir. PE’lerin %90 kadarı bacaklarda oluşan derin ven trombozundan (DVT) kaynaklanır. Daha nadir olarak pelvik ven trombozu, aksiler, subklaviyan ven trombozu, amniyon veya yağ embolisi veya septik embolilere bağlı olarak da gelişebilir. Bununla birlikte PE gelişen hastaların %50’den fazlasında DVT
  • 8. semptomlarının dolayısıyla emboli kaynağının klinik olarak saptanmadığı bilinmektedir. Bacak ven trombozunun yokluğu PE’yi ekarte ettirmez. I. Fizyopatoloji: Venöz staz, artmış koagülabilite, damar duvarında yaralanma (Virchow triadı) Trombüsten açığa çıkan vazokonstriktör maddeler ve hipoksi pulmoner vasküler rezistansın artmasına neden olur. Sağ kalp ön yük artışına yanıt olarak sağ ventriküler dilatasyon oluşur. Sağ ventriküler dilatasyon kritik bir hemodinamik kavram olarak PE’nin klinik prezantasyonu, seyri, ve prognozu üzerine en önemli belirleyicidir. II. Klinik Özellikler: PE için risk faktörü olan hastalarda akut dispne, göğüs ağrısı ve bilinç kaybı, hipotansiyon yada şok durumunda PE akla gelmelidir (Tablo 4) (13). Tablo 4. PE semptom ve bulguları (sıklık sırasıyla) Semptomlar………………….…% Göğüs ağrısı……………………..%88 Plöritik …………. ……...%74 Nonplöritik……………...%14 Dispne…………………………...%84 Korku-anksiyete…….…………..%59 Öksürük…………………………%53 Hemoptizi………………….........%30 Terleme………………………….%27 Senkop………………………......%13 Bulgular % Solunum >16/dak…………………..%92 Raller……………………………….%58 P2>S2……………………………...%53 Nabız >100/dak…………………....%44 Ateş >37.8 C……………………….%43 Diaforez……………………………%36 Gallop……………………………...%34 Flebit………………………………%32 Ödem………………………………%24 Üfürüm………………………….…%23 Siyanoz………………………….…%19 III. Fizik bakı: Dispne, taşipne, taşikardi, S3, S4, sert P2, plevral frotman, siyanoz, hipotansiyon, şok, taşiaritmiler önemli fizik bakı bulgularıdır. Kan basıncı normal, düşük veya yüksek olabilir. Siyanoz nadirdir, genellikle masif PE’de veya altta yatan kardiyopulmoner hastalık durumunda görülür. Boyun venlerinde distansiyon, pulmoner kalp seslerinde şiddetlenme, palpabl sağ ventrikül vurusu, S3’ün duyulduğu sağ kalp kaynaklı gallop ritmi, triküspit yetmezliği saptanabilir. Masif PE’de, ciddi dispne, taşipne, apati, oligüri, hipotansiyon, taşikardi görülür. Pulmoner 2. ses sert, S3, venöz dolgunluk, triküspit yetmezliğine bağlı pansistolik üfürüm duyulabilir. Akut pulmoner infarktüste; akut başlayan plevral ağrı, dispne, hemoptizi, plevral frotman ve pleral sıvı görülebilir. Submasif PE’de, açıklanamayan dispne, taşipne, taşikardi, anksiyete, ve göğüs ağrısı görülebilir. Bununla birlikte genellikle sistemik arter basıncı normaldir. PE’de klinik risk olasılığının belirlenmesinde Wells ve ark.’nın kriterlerinden yararlanılabilir (14) (Tablo 5).
  • 9. Tablo 5. PE için pretest olasılık belirlemede kullanılan Wells kriterleri Wells Kriterleri…………………………………………………………….…puan DVT şüphesi………………………………………………………………….…...3 PE dışında daha az olası alternatif bir tanı………………......................................3 Nabız sayısı >100/dak………………………………………………………….....1.5 Son 4 hafta içinde immobilizasyon veya cerrahi……………………………..…..1.5 Daha önceden DVT/PE………………………………………………………...…1.5 Hemoptizi……………………………………………………………………...….1 Malignansi (tedavi altında, son 6 haftada tedavi görmüş veya palliatif)………….1 Puan……………..PE olasılığı………………skordaki yüzdesi…….risk yorumu 0-2 3.6 40 düşük 3-6 20.5 53 orta >6 66.7 7 yüksek Ayrıca hastanın AKG, klinik ve PA-AKC grafisi özelliklerine göre olasılık belirlenmesinde Wicki kriterleri de kullanılmaktadır. Hastanın klinik bulgularına göre acil serviste PE olasılığınının belirlenmesinde Kline kriterleri de oldukça yararlıdır (14). IV. Tanı: Klinik bulgular, D-dimer, Arteriyel kan gazı (hipoksi- hipokarbi), EKG, PA-AKc Grafisi, Alt ekstremite dopler USG, V/Q scan, Toraks BT-anjio, EKO, pulmoner anjiografinin hepsi veya kliniğe uygun kombinasyonları tanıya yardımcı olur. Bulgular: Artmış A-a oksijen gradiyenti ELİSA yöntemi ile bakılan plazma D-dimer testi %97 sensitiftir, metodun negatif prediktif değeri %99’dur. EKG: En sık görülen bulgu; nonspesifik ST-T değişiklikleridir. S1Q3T3 olguların yarıdan azında vardır. PA-Akciğer grafisi: Fokal infiltratlar, yüksek diyafragma, segmenter- subsegmenter atelektazi,, plevral efüzyon, Hampton hörgücü, Westermark bulgusu. USG: PE hastalarının yalnızca üçte birinde DVT’nin USG bulguları bulunur. Ekokardiyografide sağ ventrikül disfonksiyonuna ait kanıt yoksa hafif-orta şiddette PE tablosu düşünülür. Akciðer Angiografisi >%98 spesifik ve sensitiftir. PE tanısında gold standarttır. Mükemmel sensitivitesi ve subsegmental düzeyin distalinde trombüsü görüntüleyebilmesi nedeniyle yararlıdır. Kritik hastalarda komplikasyonlarda artışa neden olur, ve birçok hasta anjiografi ünitesine transfer edilemeyecek kadar kritik hastadır. Ayrıca deneyimli personel ve maddi kaynak gerektirir. Son yıllarda yerini BT-angiografiye bırakmıştır. BT-Anjiografi: Santral PE, lober ve segmental pulmoner emboli tanısında selektif olup, subsegmental pulmoner embolide daha az duyarlıdır. Genellikle segmental ve daha proksimal düzeylerde PE için sensitivitesi % 87-100, spesifisitesi % 95-100’dür. Standart akciğer anjiografisine göre; BT-Anjiografi daha az invaziv, maliyeti daha düşük, daha kısa süren bu nedenlerle daha yaygın kullanılabilen bir görüntüleme yöntemidir. V. Tedavi: ABC stabilizasyonu, damar yolu, kardiyak monitorizasyon, O2, sıvı tedavisi, gerekirse dopamin, trombolitikler, vena kava filtreleri, cerrahi embolektomi… • Hasta stabil ise antikoagülan tedavi başlanır. PTT normalin 1.5-2 katı olacak şekilde heparin verilir. (5000 U veya 80 Ü/kg) ardından 1000 U/saatten infizyon yapılır. 24 saat heparin tedavisi sonrası oral warfarin tedavisi eklenir. Bu iki tedaviye 4 gün devam edilir. warfarin tedavisine en az 3 hafta devam edilir. • Bunun yerine düşük molekül ağırlıklı heparinler de güvenilirdir (1 mg/kg enoksaparin) • Dirençli hipoksisi ve sirkulatuar kollapsı olan masif PE hastalarına trombolitik verilmelidir. Streptokinaz 250.000 Ü bolus, 100.000 Ü/saatten 24 saat infüzyon veya t-PA 50- 100 mg, 2 saatte gidecek şekilde. • Stabil olmayan tüm hastaların yoğun bakım ünitesine yatırılması gerekir. • Mortalite: Epidemiyolojik veriler sınırlı. Bazı kaynaklarda mortalitenin %25-50 olduğu belirtilmekte.
  • 10. 5. AKCİĞERE İTHAL EDİLEN ACİL: AKUT AKCİĞER ÖDEMİ I. Etioloji: Sol KY, hipertansiyon, iskemik kalp hastalığı, su-tuz yüklenmesi, böbrek yetmezliği, aritmiler II. Semptom: Eforla ilişkili nefes darlığı, paroksismal nokturnal dispne, ortopne, göğüs ağrısı, karın ağrısı, bilinç bozukluğu, bayılma. III. Bulgu: Bazallerde yoğunlaşan raller, seyrek olarak sessiz akciğer, hipo- veya hipertansiyon, parasternal lift, pulsus alternans, idrar çıkışında azalma, soğuk ve nemli deri, retraksiyonlar, atriyal ve ventriküler aritmiler, dispne, mental durum bozukluğu. Sağ KY bulguları (JVD; HJR; PTÖ, assit, karın ağrısı) eşlik edebilir, fakat koşul değildir. IV. Ayırıcı tanı: PE, pnömotoraks, astma, KOAH, pnömoni, aort disseksiyonu, AMI V. Lab: BNP, BFT, elektrolit, PA akciğer grafisi VI. Tedavi: Diğer akciğer hastalıklarının eşlik ettiği durumlarda dahi sol KY’ne bağlı akciğer ödemi tedavisi acil olarak başlanmalıdır. MONA (Morfin, Oksijenizasyon, Nitrat, ASA) olarak özetlenen tedavi hastaların büyük kısmında akut atak tedavisinde köşetaşıdır (15). Özellikle IV nitrat tedavisi dakikalar içinde rahatlama ile sonuçlanır. Bunun yanında loop diüretikleri de ilk birkaç dakikada antihipertansif, 30 dakikada ise diüretik etki ile preload ve afterload üzerinde iyileştirici etki gösterir. Dekompanse olmayan olgularda beta bloker ajanların da iyileştirici ve semptomları hafifletici etkisi gösterilmiştir. Digoksin uygulamasının ise akut akciğer ödemi tedavisinde yeri tartışmalıdır, kanıtlanmış bir yararı yoktur. 6. SOLUNUMUN ‘EN ACİLİ’: TANSİYON PNÖMOTORAKS Hava sürekli olarak parietal-visseral plevra yaprakları arasına itilir ve hastanın aldığı her solukta bu boşluk genişler. Böylece her solunumda akciğer kollabe olarak 5 - 8 cm. çapındaki küçük bir top büyüklüğüne kadar küçülür. Bu durumda etkilenen göğüs kavitesinde basınç yükselir ve kollabe akciğer karşı taraftaki akciğer ve kalbe baskı yapar. Böylece yaralanmamış akciğer de kompresyona uğrar. Göğüs kavitesinde basınç daha da artarsa, kalbe kan getiren venler “kinking” etkisi nedeniyle venöz dönüşü azaltır, hatta sonlandırır. Bu noktada “ani ölüm” görülebilir. TPX oluşumu için bozulmamış veya kapatılmış göğüs duvarı ön koşuldur. Nadiren açık yarası ve şiddetli bir akciğer laserasyonu olan hastalarda, eksternal göğüs yarası efektif olarak bandajlanıp kapatıldıktan sonra tansiyon pnömotoraks oluşabilir. Bu durumda akciğer kapalı hale getirilip plevral boşluğa devamlı hava kaçırır ve tansiyon pnömotoraks gelişebilir. TPX bulguları şiddetli ve ilerleyici dispne, kan basıncın düşmesi, boyun venlerinde distansiyon ve siyanozdur. Oldukça hızla ilerler ve ölüm birkaç dakikada gelişebilir. Şekil 1.a. Tansiyon pnömotoraks şematizasyonu
  • 11. Şekil 1.b. Tansiyon pnömotoraks tedavisinde iğne torakostomi. TPX tedavisinde amaç plevral boşluktaki artan basıncın azaltılmasıdır. Öncelikle oksijen verilir, entübasyon hazırlığı yapılır. Kapalı göğüs yaralanmalarında bir hekim veya eğitimli paramedik tarafından plevral boşluktaki basıncın azaltılması için, buraya geniş branül (16-18 G) yerleştirilerek dekompresyon yapılır. Acil iğne torakostomisi yaşam kurtarıcıdır. Dekompresyon işlemi için genelde 2. interkostal aralıktan midklavikuler hattan girilir. Giriş açısı 90 derece yani vücuda tam dik pozisyondadır. Lokal anestezi yapılmaz, sadece Povidon iodid ile cilt temizliği yapılır. Kaburgaların hemen altında yer alan sinir, arter ve veni zedelememek için, iğne 3.kaburganın hemen üstünden batırılır. İğne batırıldıktan sonra havanın çıkış sesi duyulur ve bu tanıyı doğrular. Eşzamanlı olarak hastada rahatlama gözlenir. Solunum eforu azalır. Daha sonra iğne yerinde bantla tespit edilmelidir. Eğer tansiyon pnömotoraks açık göğüs yarası bandajlandıktan sonra meydana gelirse basitçe örtünün çıkartılması tansiyon pnömotoraksın azaltılmasında efektiftir. Örtünün çıkartılmasıyla plevral boşlukta basınçlı olarak biriken hava yaradan dışarı çıkacaktır. 7. SOLUNUM ACİLLERİNDE YAŞAMI GERİ KAZANMAK: HIZLI ARDIŞIK ENTÜBASYON (Rapid Sequence Intubation, RSI) Hızlı ardışık entübasyon protokolunun amacı, kritik olguda aspirasyon riskini en aza indirmek, bu arada bilinç kaybı ve kas gevşemesi yoluyla sekonder beyin hasarını önleyerek başarılı entübasyonu olabildiğince hızlı sağlamaktır. Başarı şansının artması ön hazırlığın titiz yapılması ve uygun eğitim ile olasıdır. Ön hazırlıkta servikal koruma, bag-valv-maske, aspiratör, laringoskopi hazırlığı, preoksijenizasyon önemlidir. Arteriyel oksijen saturasyonu, EKG, vital bulgular sürekli monitörize edilmelidir. Kafa içi basınç artışı lidokain ile, bradikardi yanıtı atropin ile önlenmeye çalışılır. Sedatif ajan olarak midazolam, etomidat ve tiopental seçilen ajanlardır. Sedasyonu kas gevşemesi izlemelidir. Kısa etkili depolarizan nöromuskuler bloker olan süksinilkolin şu ana dek en çok önerilen ve kullanılan ajandır. Girişimin doğrulanması yaşamsal önem taşır. Klinik gözlem ve bakı yöntemlerinin yanında end-tidal CO2 ve özefageal detektör aygıtı gibi yüksek doğruluk oranına sahip yöntemlerden yararlanılması yaşamsal bir komplikasyonun erken tanınmasını sağlar. I. Ne Zaman ve Kimi Entübe Edelim? Entübasyon ile ilgili işlemlerden en kolayı entübasyonun kendisidir. Asıl öğrenilmesi gereken ve pratikte güçlüğü çekilen konular, hangi hastaların, ne zaman ve hangi teknikle entübe edilmesi gerektiğidir. Entübasyon endikasyonları, RSI endikasyonlarına çok yakındır, çünkü kardiyak arrest olguları dışında yapılan entübasyonlarda RSI protokolunun yararlılığı gösterilmiştir. Havayolu ile ilgili problem düşünülen veya genel durumu bozuk olduğu için entübasyon gerektirebilecek hastada 5 kritik soru yardımcı olacaktır: 1) Patent bir havayolunu korumada yetersizlik söz konusu mu? 2) Aspirasyona karşı havayolunu korumada yetersizlik var mı? 3) Ventilasyonda yetersizlik var mı? 4) Oksijenizasyonda yetersizlik var mı? 5) Hastanın genel durumu veya yapılacak olan tedavi entübasyonu gerektiriyor mu? Bu 5 sorudan birinin cevabı “evet” ise sıradaki soru; “bu sorunu entübasyon yapmadan çözmemiz olanaklı mı?” şeklinde olmalıdır. Örneğin konvülziyon geçiren bir hasta o anda bilinci kapalı da olsa, oral veya nazal airway yerleştirilmesi ile entübasyona gerek kalmayacaktır. a. RSI endikasyonları
  • 12. RSI protokolunun amacı, acil entübasyonların çoğunda var olan “dolu mide” durumunda aspirasyon riskini minimize etmek, bu arada bilinç kaybı ve kas gevşemesi yoluyla sekonder (örn. hipoksik) beyin hasarını önleyerek başarılı entübasyonu sağlamaktır. Dufour ve ark. RSI endikasyonu olan tanılar içinde konjestif kalp yetersizliğine bağlı akut akciğer ödeminin %37 ile en sık tanı olduğunu belirtmişlerdir. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı ve multipl travma her biri %14 ile ikinci ve üçüncü sıradadır. Genel gruplamada ise solunumsal yetmezlik %74 ile en sık entübasyon endikasyonunu oluşturmuştur (16). En önemli kontrendikasyonu maske ventilasyonu ve entübasyonu olanaksız kılacak bir durumun varlığıdır. Tipik olarak RSI gerektiren hasta, hipoksik, hemodinamik açıdan anstabil, ajite, non-koopere ve kötüye gitme riski taşıyan hastalardır. b. RSI için koşullar ve bazı ‘ayrıntılar’ ETE başarılamadığı durumlarda cerrahi havayolu sağlamak için koşullar sağlanmalıdır. İdeal olan, olay yerindeki en deneyimli kişinin girişimi gerçekleştirmesidir. RSI dört koşul altında veya bu koşullar varsayılarak gerçekleştirilir. Acil entübasyon endikasyonunun olması, hastanın midesinin “dolu” olması, entübasyonun başarılacağının öngörülmesi ve entübasyon başarılamazsa hastanın en azından ventile edilebileceğinin öngörülmesi gereklidir (17). İşlem için tüm ekipmanın kontrol edilmiş ve tam çalışır durumda olması gerekliliği vurgulanır. Bunun için en ideali bir ‘check-list’ hazırlanması ve başhemşire tarafından sık aralıklarla kontrol edilmesidir. Hava yolu girişimi süresince krikoid bası (Sellick manevrası) kesintisiz uygulanır. Laringoskopi ve tübün itilmesinde güçlük olursa bunun yanında trakeanın arkaya, yukarıya, sağa doğru bastırılması (Backward, Upward, Rightward Pressure; BURP) yardımcı olabilir. BURP manevralarının her biri bu sırayla, ayrı bir devinim olarak yapılmalı ve entübasyon işlemini gerçekleştiren kişinin komutuyla bir sonraki manevraya geçilmelidir (18). c. İçeriği Acil Tıp günlüğünde uygulanan RSI işleminde sedatif, hipnotik ve amnestik ajanlarla NMB birlikte uygulanarak laringoskopi ve ETE gerçekleştirilir (19). RSI için önerilen sıra önce sedatiflerin, daha sonra depolarizan NMB ajan olan süksinilkolinin uygulanmasıdır (20). Tüm bu verilerin ışığında acil servis uygulaması için örnek oluşturabilecek RSI protokolu Tablo 6’da sunulmuştur. Tablo 6. Hızlı ardışık entübasyon protokolunda işlem sırası. 1. Maske ile %100 O2 verilir, ventilasyon desteği için krikoid basınç (Sellick manevrası) yapılarak bag-valve-mask (BVM) ile ‘bagging’ başlatılır. Entübasyon tamamlanıncaya dek krikoid basınç sürdürülmeli. Entübasyon girişimine kadar en az 2 dakika akciğerleri oksijenlendiriniz. 2. IV yol, EKG monitörizasyonu sağlanır; 3. in-line immobilizasyon için yardımcı hazır olmalıdır (travma dışlanmamışsa) 4. nabız oksimetre ile SpO2 monitörize edilir 5. malzeme kontrolü 6. Gövdeye 30° açı verilir. (ters Trendelenburg pozisyonu) 7. Ağızda yabancı cisimleri temizleyip aspire ediniz. Takma dişler bagging süresince yerinde bırakılır. 8. Zaman varsa nazogastrik tüp yerleştirilir (olası en büyük French). 9. Premedikasyon: Lidokain 1,5 mg/kg IV (-5. dakika) Atropin 0,01 mg/kg IV puşe (çocuk ve adolesan) Fentanyl 3-5 mcg/kg IV (özellikle ağrılı durumlarda) 10. Sedasyon veya indüksiyon için ajanlar uygulanır (öncelikle yalnızca biri) Midazolam 0.1 mg/kg IV Etomidat 0.3 mg/kg IV Tiopental 1-3 mg/kg IV (hipovolemide değil) Ketamin 1.5 mg/kg IV (kafa travması, hipertansiyon yoksa) 11. Sedasyon oluştuysa paralitik ajanlar uygulanır: Defasikülan ajan, priming dozu: Vekuronyum 0.01 mg/kg IV puşe ‘Hızlı’ nöromuskuler blokaj için: Süksinilkolin 1.5 mg/kg IV (priming’den 3 dakika sonra) Uzun etki (30 dakika) için: Vekuronyum 0.1 mg/kg IV 12. Tekrar aspire ediniz.
  • 13. 13. Hasta bilincini yitirirken kafa olabildiğince ekstansiyona getirilir. SaO2 %90’ın altına düşerse entübasyon girişimine ara verip akciğerler ventile edilir. Apne, ağızda gevşeme, kirpik refleksinin kaybı hastanın kas tonusunun entübasyona hazır olduğunu gösterir. 14. Laringoskop sol ele alınır. Blade ağzın sağ kenarından sokulur. Tüp trakeaya yerleştirildikten hemen sonra cuff yeterli hava ile şişirilmelidir. 15. 30-45 sn. içinde entübe edilemezse ara verip 1-2 dak. BVM ile ventile edilir. SaO2 düzeyi yol gösterir. Hasta yeterince gevşemezse süksinilkolin tekrarlanabilir. Entübasyon girişimi ısrarla başarısız kalıyorsa BVM ile spontan solunum dönünceye kadar ventile edilir. Ventilasyon başarılamazsa krikotirotomi yapılır. Entübasyon doğrulanır (Tablo 7), tüp proksimali sabitlenir. Mekanik ventilasyona geçilebilir. ETE girişimi sonrası tüp yerleşimini doğrulamada en önemli kriter işlem sırasında tüp ucunun kordlardan geçişinin gözlemlenmesidir. RSI ile entübasyon sonrası tüp yerleşiminin doğrulanmasında kullanılan laboratuar ve klinik yöntemler Tablo 7’de verilmiştir. End-tidal CO2 ölçümü ve özefageal detektör aygıtı gibi yüksek doğruluk oranına sahip yöntemlerden yararlanılması yaşamsal bir komplikasyonun erken tanınmasını sağlar. Tablo 7. Trakeal entübasyonun doğrulanması için kullanılan yöntemler. tübün vokal kordlardan geçişinin görülmesi akciğer seslerinin bilateral oskültasyonu akciğer ekspansiyonu gözlenmesi yerinde PA akciğer grafisi ile tüp ucunun karinanın 1,5- 2 cm proksimalinde olması lateral akciğer grafisi ile tübün özefagusta değil, önde yani trakea içinde görülmesi ‘Esofageal detektör aygıt’ kullanımı (doğruluğu kişiye bağımlı) tüpte buğulanma olması (duyarlılık ve özgüllüğü en düşük) nabız oksimetre değerinin yükselerek %90’ın üzerine çıkması arteriyel kan gazı analizinde PaO2, PaCO2, pH, HCO3 değerlerinin iyileşmesi klinik gözlem (deri renginin düzelmesi, bilinç durumunun iyileşmesi vb.) KAYNAKLAR 1. Braithwaite S, Perina D. Dyspnea. Marx: Rosen’s Emergency Medicine: Concept and Clinical Practice, 5th ed. Mosby. 2002;155-162. 2. Sanders MJ, Lewis CM, Quick G, McKenna K. Respiratory. Mosby’s Paramedic textbook, 2nd ed., Mosby Inc, 2000;729-749. 3. Dyspnea Mechanisms, Assessment, and Management: A Consensus Statement. American Thoracic Society. Am. J. Respir. Crit. Care Med., 1999, 159;1, 321-340. 4. Yürüktümen A. Dispne ile başvuran geriyatrik olgularda yakınma şiddeti ile klinik ve laboratuar verilerinin değerlendirilmesi. Uzmanlık Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir, 2004 5. Grant HD, Murray RH, Bergeron JD. Respiratory Emergencies. Emergency Care, 6th ed., Prentice Hall Inc, New Jersey, 1994; 369-380. 6. Stulbarg MS, Lewis A. Dyspnea. Murray& Nadel: Textbook of Respiratory Medicine, 3rd ed., W. B. Saunders. 2000; 541-552. 7. Ray P, Arthaud M, Lefort Y, Birolleau S, Beigelman C, Riou B. Usefulness of B-type natriuretic peptide in elderly patients with acute dyspnea. Intensive Care Med. 2004 Oct 22; [Epub ahead of print] 8. Maisel A, Hollander JE, Guss D, et al. Primary results of the Rapid Emergency Department Heart Failure Outpatient Trial (REDHOT). A multicenter study of B-type natriuretic peptide levels, emergency department decision making, and outcomes in patients presenting with shortness of breath. J Am Coll Cardiol. 2004 15;44(6):1328-33.24. 9. Cabores L, Richaud-Thiriez B, Fulla Y, et al. Brain Natriuretic Peptide blood levels in the differential diagnosis of dyspnea. Chest, 2001;120:2047-50. 10. Musellim B. Akciğer fonksiyon testleri. Solunum, 2000, 4(suppl 2): 157-59. 11. Ailani RK, Rovakhab K, DiGiovine B, et al. A new method for the rapid separation of cardiac and pulmonary dyspnea. Chest, 1997; 1100-1104. 12. De Paso WJ, Winterbauer RH, Lusk JA, Dreis DA, Springmayer SC. Chronic dyspnea unexplained by history physical examination, chest roentgenogram and spirometry. Analysis of seven year experience. Chest, 1991; 100(5):1293-1299.
  • 14. 13. Schoenfeld CN. Pulmonary embolism. In: Tintinalli JE , Kelen GD, Stapczynski JS, eds: Emergency Medicine A Comprehensive Study Guide, 5th ed, North Carolina, McGraw-Hill 2000, pp.396-401. 14. American College of Emergency Physicians Clinical Policies Committee; Clinical Policies Committee Subcommittee on Suspected Pulmonary Embolism. Clinical policy: critical issues in the evaluation and management of adult patients presenting with suspected pulmonary embolism. Ann Emerg Med. 2003;41(2):257-70. 15. Cummins RO, Field JM, Hazinski MF. ACLS: Principles and Practice. American Heart Association. 2003, pp.219-238. 16. Dufour DG, Larose DL, Clement SC: Rapid-sequence intubation in the emergency department. J Emerg Med 1995;13:705-710. 17. Walls RM. Airway management. In Rosen P, Barkin R. Emergency Medicine: Concept and Clinical Practice. Mosby-Year Book, Inc. St. Louis 1998, 4th ed. pp. 2-24. 18. O’Connor RE, Levine BJ. Airway management in the trauma setting. In Ferrera PC, Colucciello SA, Marx JA, Verdile VP, Gibbs MA. Trauma management: An emergency medicine approach. Harcourt Co., St. Louis, USA; 2001, pp. 52-74. 19. Danzl DF. Tracheal intubation and mechanical ventilation. In Tintinalli JE, Kelen GD, Stapczynski JS,: Emergency Medicine: A Comprehensive Study Guide. FACEP, McGraw-Hill; 5th ed. 1999, pp. 85- 97. 20. Walls RM. Rapid-sequence intubation in head trauma. Ann Emerg Med 1993, 22:6;1008-1013.