Halk Eğitim Destekli Sbsye Hazırlık İngilizce Kursu 1.hafta Unit 1- Friendship Rules,Grammar Personality and Physical Appearance Adjectives /Should Shouldn't
Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...
Halk Eğitim Destekli Sbsye Hazırlık İngilizce Kursu 1.hafta Unit 1- Friendship Rules,Grammar Personality and Physical Appearance Adjectives /Should Shouldn't
1. SBS’YE HAZIRLIK KURSU – İNGİLİZCE 1.Hafta 05/06 Mart 2013 Unit 1 –
Friendship Rules ADJECTIVES – Sıfatlar
Adjectiveler (sıfatlar) bir kişiyi,bir nesneyi,bir varlığı tanımlarken,tarif ederken,özelliklerini
belirtirken kullanılır.Bu yüzden niteledikleri ismin önüne gelirler.
Jennifer is a tall and beautiful women. – WOMEN – isim Kadın nasıl bir kadın? Güzel ve
uzun bir kadın…Jenniferın nasıl bir kadın olduğunu niteleyen bir sıfattır.Fakat bu sıfatlar
gördüğünüz gibi Jennifer‟ın fiziksel özelliğini belirtmektedir
But Jennifer is a pessimistic and dishonest women… Ama Jennifer kişilik olarak nasıl bir
kadın? Pessimistic (kötümser) ve Dishonest ( dürüst olmayan) bir kadın.Bu tip bir insanın
kişiliğini tanımlayan sıfatlarsa kişilik sıfatlarıdır.
Physical Appearance Adjectives –Fiziksel Görünüm Sıfatları
Beautiful – güzel Weak- güçsüz,dayanıksız
Handsome – yakışıklı Plumb – tombul
Good looking – ağzı burnu yerinde güzel Short – kısa
görünümlü Fat – şişman
Pretty – hoş sevimli Obese- obez,çok şişman
Muscular – kaslı Ugly – çirkin
Attractive- çekici Slim –ince
Chubby -Tombiş Tall – uzun
Overweight – fazla kilolu Bald- kel
Bony –sıska cılız Thin –ince zayıf cılız
Well built –iri yapılı Medium weight – orta kilolu
Strong- güçlü Medium height – orta boylu
Bir kişinin fiziksel özelliği hakkında bilgi almak için What does he/she look like? soru
kalıbı kullanılır.Kullanılan diğer kalıplar
What do they/you/we look like? How much do they/you weight?
How tall is she? What colour is his/her hair?
How are they?
How much does she/he weight ? What colour are his/her eyes?
Note: Yukarıdaki adjectiveler am,is ,are ile birlikte kullanırlırlar.
Brad Pitt is a well built,handsome and attractive men.
Fakat saç rengi, saç şekli,göz,yüz ve cilt tipini tarif ederken kişi onlara sahip olduğu için
„HAVE GOT HAS GOT‟ kullanılır
Brad Pitt has got short straight blonde hair and green eyes.He has got fair skin and a long
face.
2. Colour Shape Lenght
Black (siyah) Straight (düz) Long (uzun)
HAIR TYPES
Blonde (sarışın kızlar için) Wavy (dalgalı) Short (kısa)
Blond (sarışın erkekler Curly Shoulder-lenght
için) (kıvırcık) (omuz
Brown (Kahverengi) hizasında)
Dark Brown (Koyu
Kahverengi)
Red (Kızıl)
Shape Colour
EYES TYPES
Big (büyük) Black (siyah)
Small (küçük) Brown (kahverengi )
Slanting (çekik ) Green (yeşil)
Blue (mavi )
Hazel (ela)
Shape
TYPES
FACE
Round (yuvarlak )
Long (uzun)
Oval ( oval)
Skin (ten)
COMPLEXİO
Fair ( açık ten,kumral)
N
Dark (koyu)
Tanned (bronzlasmıs)
Örnek – Chinese people have got slanting eyes and fair skin
African people have got dark skin
Danish people have got blonde hair and green or blue eyes.
Burada karıştırılmaması gereken en önemli nokta fiziksel görünüm sıfatları AM,İS,ARE ile
birlikte kullanılırken, saç,göz,cilt ve yüz tipi yani kişinin sahip olduğu fiziksel özellikler
HAVE GOT ve HAS GOT ile birlikte kullanılır.
PERSONALİTY ADJECTİVES –Kişilik Sıfatları
Pessimistic = the person who always see Supportive = people who support their
the bad sides of events -- Kötümser friends -- destekleyici - ( support -
desteklemek)
Optimistic = the person who always see
the good sides of events -- İyimser Understanding = anlayışlı ( understand –
anlamak )
3. Selfish = the person who always thinks of Stubborn - people who won't change plans
on his / her own -- Bencil or ideas (inatçı – plan veya fikirlerini
değiştirmeyecek olan kişiler)
Bossy = the person who always says others
what to do-- patronluk taslayan Helpful - people who like helping others
(yardımsever – başkalarına yardım etmeyi
Reliable= Güvenilir seven kişiler)
Honest = the person who doesn‟t tell lies Moody - often angry or unhappy
– Dürüst (karamsar – sık öfkelenen ve mutsuz olan)
Dishonest - hilekar dürüst olamayan Patient - people who don't get angry when
they have to wait a long time for
Reserved - Çekingen,içine kapanık something (sabırlı – bir şey için uzun süre
beklemesi gerektiğinde sinirlenmeyen
Persistent - İnatçı kişiler)
Rude – kaba , kibar olmayan Imaginative – hayal gücü kuvvetli,
yaratıcı kişi
Mean , Stingy –people who don‟t like
spending money (cimri,para harcamayı Talkative – people who likes talking too
sevmeyen kişiler) much ( çok konuşmayı seven kişiler)
Perfectionist – mükemmeliyetçi ( perfect Happy – mutlu
– mükemmel)
Loyal – sadık vefalı
Generous – cömert eli açık
Funny – people who like making the
Punctual – people who never be late others laugh (komik eğlenceli – başklarını
(dakik- asla geç kalmayan kişiler ) güldürmeyi seven kişiler)
Thankful – minnettar , müteşekkir Sociable – people who make friends easily
(sosyal – kolay arkadaş edinen kişiler)
Proud - gururlu
Serious – ciddi ağırbaşlı
Sincere – içten samimi
Jealous – kıskanç
Trustworthy – güvenilir (trust –
güvenmek) Brave – people who aren‟t afraid of
anything (cesur – hiçbir şeyden korkmayan
Clever – akıllı zeki kişiler)
Shy - not confident (çekingen – güvensiz) Passionate –şehvetli hırslı tutkulu
Bright - intelligent (parlak – zeki) Lazy - people who don't want to work
(tembel – çalışmak istemeyen kişiler)
Noisy - people who make a lot of noise
(sesli,gürültücü– çok ses yapan kişiler) Warm-hearted – iyi kalpli, sevgi dolu
Spoilt- şımarık
4. Encouraging – cesaretlendirici (encourage Aggressive - people who behave in an
– cesaretlendirmek , discourage – angry or violent way (agresif – kızgın veya
cesaretini kırmak) şiddetli şekilde davranan kişiler)
Forgiving – bağışlayıcı (forgive – Ambitious - people who want to be very
bağışlamak) successful or powerful (hırslı – çok başarılı
veya güçlü olmak isteyen kişiler)
Respectful – saygılı ( show respect – saygı
göstermek) Organised - people who plan things well
and don't waste time (düzenli – işlerini iyi
Honest - people who always tell the truth planlayan ve zaman kaybetmeyen kişiler)
(dürüst – her zaman doğruyu söyleyen
kişiler) Considerate - people who are very kind
and helpful (anlayışlı – çok kibar ve
Selfish - people who only think about yardımsever olan kişiler)
themselves (bencil – sadece kendini
düşünen kişiler) Easy-going - people who are very relaxed
and don't worry about things (rahat – çok
Mature - people who behave like adults, gevşek olan ve olaylara aldırmayan kişiler)
not children (olgun – yetişkinler gibi
davranan kişiler, çocuk gibi değil)
Polite - people who show respect for
others and aren't rude (kibar – başkalarına
saygı gösteren ve kaba olmayan kişiler)
Kişilik sıfatlarını bir kişinin kişiliğini tarif etmek için kullanırız.Sıfatlar tek başına
veya isimler ile yay yana kullanılabilir.Bu sıfatlar to be fiili ile yani „ am, is ,are (present
tense) was, were (past tense)‟ ile kullanılır.
For example: (Örneğin:)
She is considerate. (O anlayışlıdır.) She is a considerate person. (O anlayışlı bir
kişidir.)
NOTE: What + (is,am,are) + (he,I,they) + like?
A: What is Selim like? ( Selim nasıl biridir – kişilik olarak)
B:He is polite and generous.
* Burda en çok karıştırılan nokta , like kelimesinin hoşlanmak olarak algılanması sonucu
Selim nasıl birisi ? yerine Selim ne yapmaktan hoşlanır? gibi algılanması.Bunu
karıştırmamanın yolu ise kullanılan yardımcı fiile bakmamız. (am,is,are )–kullanılmışsa
karakter olarak nasıl olduğu sorulur. (do,does )– what does Selim like? (selim ne yapmaktan
hoşlanır ) kullanılmışsa hoşlanmak anlamında kullanılmıştır.
DİKKAT :::: Eğer LOOK LİKE fiili kullanılıyorsa What DOES he LOOK LİKE ? o zaman
kişinin dış görünüşünden bahsediliyordur. Fakat sadece LİKE varsa ve yardımcı fiil do/does
değil am,is,are ise What IS he LİKE? Kişinin kişilik özelliği soruluyordur.
5. SHOULD /SHOULDN’T - Advise
Cümle Kuruluşu
I,you,he,she,it,we,they + should (not) +Verb1 (fiilin yalın hali)
Should bizim bu dilek kipinde yardımcı fiilimizdir.Tıpkı
türkçedeki gibi ingilizcedede zaman ve dilek kipleri
vardır.Türkçede bunlar fiile eklenirken ingilizcede kimi zaman
tek başına ayrı bir kelime olarak (should,must,can,do/does
gibi) kimi zamanda fiile eklenerek (-ing, -ed verb2 gibi)
kullanılırlar.Yardımcı fiiller asıl fiilimize zaman yada dilek
kipleri olan istek,gereklilik öneri gibi anlamları katmamızda
yardımcı olurlar.
İngilizcede bir cümle olumsuz yapılırken not olumsuzluk eki
kesinlikle asıl fiile getirilmez.Her zaman yardımcı fiile
eklenir.Shouldn‟t gibi mesela.Soru yaparkende her zaman
yardımcı fiilimizi öznemizin önüne cümle başına
getiririz.Should i go to the dentist? Cümlesindeki gibi
Cümlenin kullanılışı
Should” yapısını bir cümle içerisinde gördüğünüz zaman, hatırlayın ki o cümle bize bir
şeyler yapmamızı ÖNERİYOR, yani şöyle yapmalısın, böyle yapmalısın gibi… Aynı durum
olumsuz bir önerme de olabilir, “SHOULDN‟T” gibi. Bu durumda da şöyle yapmamalısın,
böyle yapmamalısın anlamı verilmektedir.
Örneğin;
Boğaz ağrısı şikayetiyle doktora gidiyorsunuz. Doktor tedavi sonucunda sigaranın
boğazınıza zarar verdiğini ve içmemeniz gerektiğini öğütlüyor. Daha çok doğal meyve
suyu içmenizi öneriyor. İlaçlarını zamanında almanızı söylüyor.
Yani;
You shouldn‟t smoke. (Sigara içmemelisin)
You should drink fresh fruit juice. (Taze portakal suyu içmelisin)
You should take your pills on time. ( İlaçlarını zamanında almalısın)
Sonuç olarak burada kişi sigarayı illaki bırakmak zorunda veya içmemek zorunda değil,
ama içmezse kendi sağlığı açısından faydalı olacak ve iyileşmesine fayda sağlayacaktır.
Buradaki önerileri bir emir değildir sadece yaparsan iyi olur manasına gelmektedir. O
zaman neymiş…. SHOULD demek YAPARSAN İYİ OLUR, YAPMALISIN şeklinde bir
tavsiyedir…. Tabi ortada ölümcül bir hastalık varsa ve o işi yapmak zorundaysa “must”
veya „have to‟ yapısı kullanılır
6. NOT : Soru cümlelerinde SHOULD iki- anlam ifade eder:
a) Bir şeyi yapmak gereğinin bulunup bulunmadığını sorar.
(Lack of obligation to do something.)
b) Bir şeyi yapmamanın gerekli olup olmadığını sorar. (Obligation not to do something.)
Şöyte bir örnekle açıklamaya çalışalım:
a) Should I take your little sister some candy?
(Küçük kızkardeşinize biraz şeker götüreyim mi?)
«No, you don't need to.» veya «No, you needn't bother.»
(gerekmez.) (Zahmet etmeyin.)
«No, you shouldn't. She isn't allowed to eat sweets.»
(Hayır, götürmemeniz gerek. Tatlı yemesine izin verilmiyor.)
Yukardaki soru cümlelerinde de görüleceği gibi Should, soru cümlelerinde karşı tarafın
fikrini sorar. SHALL ile aynı görevi yapar.
YAPILMAMASI GEREKEN BİR İŞİ İFADE ETMEK İÇİN: SHOULD NOT
(SHOULDN'T),
YAPILMASINA GEREK OLMAYAN BİR İŞİ İFADE ET. MEK İÇİN: NEED NOT
(NEEDN'T) kullanılır
You shouldn't speak loudly in the library.(Kitaplıkta yüksek sesle konuşmamanız gerekir.)
My radio doesn't work. I should buy a new one. (Radyom çalışmıyor. Yeni bir tane alsam iyi
olacak.)
Your father is very tired. He should rest for sometime.So be quiet (Babanız çok yorgun. Bir
süre dinlense iyi olur.Bu yüzden biraz sessiz olun.)
We should be careful when we cross streets.(Caddeleri geçerken dikkatli olmalıyız)
Your sister is fat, she shouldn"t eat too much fast food.(Kız kardeşin şişman, bu kadar çok
hazır yiyecek yemese iyi olur.)