3. Gırgırın Ortaya Çıkış Öyküsü
Demokrat parti iktidarına karşı yapılan darbe mizahçılarda dahil dönem basını
tarafından büyük ölçüde destek görmüştü. Darbe sonrası gerçekleşen idamlardan
sonra toplum bazlı oluşan nefret ve duyarlılık ister istemez bazı kurum ve kişilere
yönelmişti. Metin Üstündağı'ın bu durumla ilgili tespiti önemlidir zira Üstündağ'a
göre; Çoğu sol görüşlü olan mizahçılarda bu dönemdeki suçlamalardan büyük
ölçüde payını almışlardır." Hatta durum öyle bir noktaya gelmiştir ki çoğu gazete
bünyesinde çalıştırdığı mizahçıları kovmuştur. O dönemde kovulan
karikatüristlerden biri de Oğuz Aral'ın ta kendisidir,mizaha karşı toplumun
tutumundan Aral, geçimini reklamcılıkla sağlamaya başlamıştır. O zamanlar
reklam işinden iyi para kaldırdığını bizzat "Tempo" dergisine yaptığı açıklamada
da belirtmiştir zaten. Ama bu reklamcılık işi kendisinin pekte içine
sindirememiştir, hatta bu durumdan oldukça rahatsızlık duymaktadır. Aral bu
olayı şöyle anlatır bu olayı;
"Ağlamaya başladım bir sabah. Çünkü yapmak istediğim iş o değildi. Kadın donu
reklamı yapmak beni zerre kadar ilgilendirmiyordu. O adam ben değildim.
Kalktım sıfırdan Babıali'ye geldim. Bir herifle konuştum. Haldun Simavi'ydi.“
5. Simavi’yle konuşan Oğuz Aral reklamcılık işini bırakıp, işi ortağına devretmiştir.
Günaydın gazetesinde Gırgır köşesini yapmaya başlamıştır. 1971'de Günaydın
gazetesinden aynı grubun "Gün" gazetesine geçen Aral, köşesini burada devam
ettirmiştir. Köşenin tiraja yaptığı olumlu etki fark edilince Gırgır köşe olmaktan
çıkmış, tam sayfa olarak yayınlanmaya başlamıştır.
İşte tam bu dönemde Oğuz Aral'a kardeşi Tekin Aral, Marko Paşanın yazarlarından
Mim Uykusuz, Oğuz Alplaçin ve Ferit Öngören katılır ekibe. Ağustos 72'de "Gırgır"
gazetenin ücretsiz ilave dergisi haline gelir. Bu hızlı büyümenin sonucu 73'te bizzat
Haldun Simavi’nin isteğiyle dergi bağımsız bir şekilde yoluna devam eder.
O dönemki Gırgır'a bakıldığında "Akbaba" dergisine göre daha az yazıya sahip, bol
çizimli bir dergi konumundadır, ayrıca ofset teknolojisinin gelişimiyle tasarımlara
esneklik gelmiş Gırgır emsallerinden tamamen farklı bir çizgide yoluna devam etmiştir.
Gırgır dergisi bu farklılıkların yanında daha ilk dönemlerinden beri kendi mizah
tarzını oturtmaya başlamıştır. Örneğin mizah Dünyasının eski isimlerinden Aziz Nesin
Gırgır'da yazmaya başlamış, Turan Selçuk’un meşhur tiplemesi "Abdülcanbaz"
Gırgır'da yayınlanmaya başlamıştır. Derginin bu dönem yazarları 1920-1930 doğumlu
yazarlardır.
Mim Uykusuz, Süavi Süalp, Eflatun Nuri bu ekolün temsilcileridir ve dünden bugüne
süregelen mizah anlayışı çerçevesinde iş yapmaktadırlar.
6. Yalnız Gırgır'ın gelişiyle mizah dünyasında da ayrışma başlar.
Bu ayrışma eskiyle yeninin kapışması niteliğindedir aslında.
İşin bir tarafında kendilerine 50 kuşağı adını veren klasik
gazete karikatürcüleri varken diğer yanda ise Oğuz Aral ve
onun yetiştirdiği isimlerle adeta özdeşleşen günümüz mizah
anlayışının kurucusu sayılan "popüler/ tecimsel mizahçılar"
vardır.
Gırgır o dönemde adeta Popüler mizahçıların kalesi
konumundadır ve uzun yıllar boyunca bu böyle devam
edecektir çünkü Gırgır içerik olarak alışılagelmiş mizah
anlayışından çok farklı bir tarzda çıkmaktadır. Gırgır mizah
anlayışını halkın rahatça anlayabileceği seviyelerde
tutmaktadır ve bu kıvam fazlasıyla ilgi görmektedir.
Gırgır'ın dergi haline gelmesinden kısa süre sonra Aral ilk
gençlik aşısını yapar.
7. Artık kadroda 1949-59 yılları arasında doğan Nuri
Kurtcebe, Engin Ergönültaş, İlban Ertem gibi isimler
vardır. Aral ve kardeşi bu katılımlardan sonra
derginin en yaşlı isimleri konumuna gelmişlerdir. Bu
Gırgır'ın ilk gençlik aşısıdır. Gırgır'ın tabiri caizse
mizah okulu haline gelmesinin en temel sebebi
kadroda yapılan bu değişiklikler ve gençlere adeta
mizahı öğretmesidir. İşte bu dergide yetişen gençler
günümüz mizah ekolünü oluşturan isimlerin ta
kendisidir.
Gırgır'ın temelde bir misyonu vardır aslında. Bu
misyon Menderesten sonra mizahtan soğuyan halka
mizahı tekrar sevdirmektir. Bunda da başarılı olur.
Gırgır salt politik kaygı içermeyen bir
dergidir, çünkü sayfalarında politikacılardan ziyade
Öztürk Serengil, Cem Karaca, Hale Soygazi, Barış
Manço, Yılmaz Güney, Cüneyt Arkın, Orhan
Gencebay, Tanju Okan gibi ünlüler yer almaktadır.
Dergide Hafiyesi Mahmut, utanmaz adam gibi
Aral'ın yarattığı çizgi kahramanlarda yer almakta ve
bunların başından geçen maceralarda
anlatılmaktadır.
8. Gırgır duruşuna paralel olarak bol bol cinsellikte
içeren bir dergidir. Mesela "Utanmaz Adam" çizgi
serisinde zampara şeref sürekli çıplak kadınlarla tasvir
edilir. Bu uyanık, ele avuca sığmaz, Arsen Lüpen gibi
sevimli, yakışıklı, zampara ama dolandırıcı karakter
güzel Pakize'lerle (Utanmaz Adam Şeref için bütün
kadınların adı Pakize'dir) maceralar yaşardı. Dergiye
katılan Eflatun Nuri de çıplak çizim ustalarındandı.
Gırgır bu dönemler pek derin siyaset içermeyen
eğlence ve güldürü amaçlı bir yayındı..
Kendi toplumuna has bir mizah
anlayışı, üslubu, tiplemeleri yaratmak vardı
kafasında. “Akbaba gibi bir salon dergisi [olmayacaktı]
Gırgır, bir sokak dergisi [olacaktı]. Sokakta
konuşulanlar dergiye taşınıyordu, zaten sokaktan
gelen çocuklar olan derginin genç çizerleri kendi
kuşağının mizahını getirmeye başlayacaklardı
[Gırgır’a].”
Dergideki kadro değişiklikleriyle iyice gençleşen
kadroya Ergün Gündüz , Bülent Arabacıoğlu, Galip
Tekin gibi 1950-60 arası doğumlular da katılır, kadro
gitgide sağlamlaşır.
9. Aral bu durumdan 30 Nisan 1989 sayılı
Hürriyette şu şekilde bahseder;
""...sonra gençler ilgi gösterdi, onlara köşeler
açtım. Mektuplar, karikatürler derken yeni
karikatüristler gelmeye başladı. En ihtiyarı 18
yaşındaydı. Bu genç insanlarla el ele verip
dergiyi bugünlere getirdik"
Ekip kadrosunu sağlamlaştırmasına rağmen
sayfaları doldurmakta zorlanınca amatör
çizerlere de yer vermeye başladı.Aslında bu
durumda Oğuz Aral'ın gençlerin nabzını
yoklamayı sevmesi de önemli rol teşkil
ediyordu. Gençlerle iletişime geçmek için açtığı
“Okul Gırgırları” köşesine, okul üzerine fıkralar
geliyordu. Fıkra gönderenlere 3-5 kuruş cep
harçlığı gönderiyordu. Daha sonra bu köşe
komik anılarını yazıp gönderenlerin yer aldığı
"çuvalla para kazananlar" köşesine
dönüştü, ardından amatör karikatüristlere
"çiçeği burnunda çizerler" başlığıyla yer verildi.
Aral köşede amatörlere tavsiyeler
veriyor, onları eğitiyordu. Hasan
Kaçan, Behiç Pek, İrfan Sayar, Necdet
Şen, Şevket Yalaz, Orhan Alev gibi
isimler bu eğitimden geçip, dergi
kadrosuna giren ilk isimlerdir. Daha
sonra bu isimleri bugünün mizah
ustaları olarak görülen Gani
Müjde, Metin Üstündağ, Cihan
Demirci, Vedat Özdemiroğlu gibi isimler
10. Gırgır ve ilk politik yaklaşım - 1975
1975 yılına gelindiğinde Gırgır artık apolitik
duruşundan sıyrılmış bir şekilde yoluna
devam etmeye karar verir. 75'te ilk politik
karikatüre rastlanan "gırgır" artık toplumsal
olayları eleştirmeye başlayan ve kamuoyu
yaratma gücüne sahip olmaya başlamıştır.
70'lerin ortasından sonra ülkede siyaset
yeniden çok konuşulur hale gelmiş, halkın bu
konudaki suskunluğu bozulmuştur. Gırgır
ekibi bu ilgiyi görmüş ve artık siyasal olaylara
da yönelmenin gerekli olduğuna karar verir.
Bu dönemde Gırgır'ın kapağında Süleyman
Demirel, Ecevit, Erbakan gibi isimlerin
karikatürleri yer almaya başlar, zamlar ve diğer
hükümet kararları üstüne bol bol espri yapılır.
"Faşistler" ağır ifadelerle eleştirilir. Bir hafta
ülkede ne olmuşsa tümü ile ilgili mutlaka en
az bir karikatür olur böylece gazete
okumayanlar bile o hafta ülkede olan bitenden
haberdar olurlardı.
11. Gırgır sadece siyasete yönelmemiş eski
çizgisini de cinselliği gerekli ölçüde
azaltarak aynen devam ettirmiştir.
Langadank, Peynir Gemisi, Cork, En
kahraman Rıdvan, Sıdıka, Çılgın Bediş
Zihni Sinir ve daha bir çok köşe ve
tipleme yıllarca Türkiye'nin en ünlü
sanal kahramanları olmuştur. Hatta
Çılgın Bediş ve Sıdıka gibi tiplemelerin
maceraları dizi olarak da yayınlanmıştır.
Gırgır 1975'ten itibaren gündemi takip eden
çizgisiyle okumayı asla sevememiş Türk
toplumunda 500.000 ve zaman zaman daha
fazlası gibi büyük satış rakamları elde
ederek dünyanın en çok okunan 3. mizah
dergisi konumuna yükselir.
12. Çarşaf
29 Aralık 1975'te Gırgır'a bir rakip gelir, bu rakip
Hürriyet grubu tarafından çıkarılan Çarşaftır.
Çarşafta Semih Balcıoğlu, Nehar
Tüblek, Kandemir Konduk gibi usta isimlerin
yanı sıra genç kuşaktan Mesut Ekener, İlhan
Nalbant, Öznur Kalender, Bulent Düzgit, Bülent
Arabacıoğlu, Bülent Özdemir, Bülent
Çelik, Aydın Gürsel, Cafer Zorlu, Zeki
Beyner, Nuik gibi isimler yer almaktadır.
Rengarenk tasarımlı Çarşaf'ta politik mizaha yer
vermiştir ancak Gırgır ölçüsünde muhalif bir
tutum asla izlememiştir. Çarşaf Gırgır'ın amatör
ruhunu fiili bir harekete dönüştürmüş bizzat
uygulamalı karikatür okulu açmış ve oradan
yetişenleri mizah dünyasına kazandırmıştır.
13. FIRT
Gırgır Çarşaf dergisinin çıkacağı
haberiyle alternatif bir dergi çıkarma
arayışına girer. Bunun sonucunda
kardeş dergi Fırt doğar. Fırt Gırgır'ın
cinsel içerik yükünü alıp kendi
bünyesine taşır. Fırtla bizzat Oğuz
Aral'ın kardeşi Tekin Aral ilgilenir.
Aslında "Fırt" pastadan pay kaptırmak
istemeyen Gırgır'ın stratejik bir açılımı
niteliğindedir.
Daha çok cinsel içerikli karikatürlerin
yer aldığı Fırt dergisinin arka kapağı
içinde yer alan "Yavrunuzun sayfası" çok
ama çok tutan bir sayfaydı.
14. Sayfaya yabancı erotik dergilerden kopyalama tam
renkli kocaman bir çıplak kız fotoğrafı konur onun
yanlarında yer alan vinyetlerde bir sürü tip bu kıza
laf atardı ("Düdüğün olayım çal beni abla" gibi espri
bile denilemeyecek boş lakırdılardı ama müthiş
seksi kızın yanında okur bu tipleri pek kendinden
bulur, hoşlaşırdı) Henüz yeni yeni Erkek dergileri
çıkıyordu ve bunları bayiden almaya dahi utanan bir
halkımız vardı. İşte onlar için Fırt'ın bu cinsel
ağırlıklı yayını bir nimet olacak ve "Resimleri için
değil ben esprileri için alıyorum, yazıları için
alıyorum" savunması da lügatimize girecekti. Fırt
Tekin Aral'ın yönetiminde çıkar. Dergi, Tarzan,
Kalamiti Jane, Süpermen, Tarzan gibi batı kaynaklı
popüler kültür ikonlarının Türkçe mizahi
versiyonlarının yanı sıra Stereo Seyfi gibi yerli
çizgilerle oldukça beğenildi. Çarşaf ve Fırt Gırgır'ın
bölünme sürecinde değildir çünkü Çarşaf Gırgır dışı
bir kadro kurmuş, Fırt ise zaten Gırgırda devam
edenlerle kardeş dergi olarak sürmüştü.
15. GIRGIR'DAN İLK KOPMA
MİKROP - 1978
Daha sert bir muhalefet yapmak için Gırgır
kadrosundan ayrılan ve 23 Mart 1978'de yayın
yaşamına başlayan bu dergi Engin Ergönültaş
öncülüğünde çıktı. Kadrosunda İrfan Sayar, Latif
Demirci, Gülay Batur, Hasan Kaçan, Behiç Pek
gibi isimler vardı. Levent Cantek “Çizgili hayat
kılavuzu” kitabında, Mikrop çalışanlarının TKP
sempazitanı olduğunu belirtmektedir. Gelişim
Yayınları tarafından çıkarılan derginin sahibi
Ercan Arıklı ve sorumlu yazı işleri müdürü ise
Engin Ergönültaş’tır. Ancak gazetelerin
kıskacında olan dağıtım şirketlerinin olumsuz
tavırlarıyla Mikrop Dergisi kısa ömürlü oldu.
Dergi 5 Temmuz 1979 tarihli 68. Sayısında
okurlarına ara verdiğini duyurmuştur.
16. 12 EYLÜL 1980 DARBESİ VE
GIRGIR
1980 yılına gelindiğinde Gırgır’ın politik
tavrı dozunu koruyarak devam
etmektedir. 12 Eylül 1980 darbesiyle ülkede
oluşan katı dönemden Gırgır dergisi de
nasibini alacaktır. Bu süreçte Gırgır
malum paşanın karikatürlerini çizemez.
Burada artık mizahçı hinliği ve ince zekâsı
konuşmaya başlar. Gırgır bu dönemde
imalı ve ince esprilerle yol almaya devam
eder. Oğuz Aral’ın yetiştirdiği çok genç bir
kadrosunun olması sayesinde Gırgır
dergisi daha fazla gençlik
sorunlarıyla, genç insanların dünyalarıyla
ilgilenmeye başlar.
17. 12 Eylül Askeri darbe dönemi gazeteler bazı
haberleri açıkça yazamazken Gırgır
mizahla, karikatürle yazıyordu ve bazı şeyler
gazetelerden değil Gırgırdan öğreniliyordu.
Haberleri mizahla kısmen
değiştirilerek, hicvedilerek yazıldığı içinde
direkt bir yasak getirilemiyordu. Ayrıca bu
dönemde Gırgır’ın eleştiri oklarının en fazla
hedefi olan kişi ise Süleyman Demirel’dir. Gırgır
kapaklarının çoğunda Demirel başroldedir.
18. 12 Eylül dönemi "Türkiye'm Türkiye'm" şarkısıyla
sık sık TV'ye çıkan Müşerref Akay'ı (O zamanki
soyadıyla Tezcan) kapak yapınca Gırgır dergisine
de kapama cezası verildi. Sebep olarak şu
açıklama yapılmıştı : "Ucube bir kadının üzerine
Türk bayrağı elbise çizerek bayrak kanununa
muhalefet etmek." Oysa o ucube olarak
tanımlanmış kadının kendisi her gün bu elbiseyle
TV'de (adeta 12 Eylül marşı olmuş) şarkısını
söylemeye devam ediyordu.
Gırgır dergisinin çıkmadığı bir aylık sürede gırgır
ekibi Fırt dergisinde çizmeye devam ettiler. Fırt
Dergisi yönetmeni Tekin Aral Gırgır’ın kapanışını
şu şekilde duyurmuştur. “Gırgır Dergisi 4 Hafta
Süreyle Yasaklandı” Sonra bir iki kez daha ara ara
kapatılsa da Gırgır’ın yayını hep sürdü.
19. Askeri rejimin ardından
gelen Özal döneminde de
Gırgır aynı çizgisini
sürdürdü. Kapaklarında
ve sayfalarında Özal'la
ilgili yüzlerce karikatür
yer aldı. Özal, IMF’den
yurtdışına kredi istemeye
giderken bir valiz dolusu
Gırgır karikatürü ile gidip
"Bakın beni bu hale
düşürdüler para yardımı
yapmanız şart" deyip
kredi aldığını kendi
anlatmıştır. Medyanın
fazla muhalefet
yapmadığı bu dönemde
Gırgır oldukça muhalif
kalıyordu ve yine çok
satmaya devam ediyordu.
20. GIRGIR'DAN ÖNEMLİ BİR
KOPUŞLA “LİMON’UN” İLK
SAYISI ÇIKTI - 13 MART 1986
Bu dönemlerde Güneş Gazetesi büyük ve
Amerikanvari bir reklamla piyasaya
çıkmış, bir anda en çok satan gazete
olmuştu. Bir süre geçtikten sonra mizahtaki
tatlı satıştan bu gazetede pay almak istedi.
Gırgırdan kopma noktasına gelmiş bir grup
ikinci kuşak yazarçizer bu gazeteye geçerek
Limon dergisini çıkaracaktı. Tuncay
Akgün, Gani Müjde, Mehmet Çağçağ, Metin
Üstündağ gibi güçlü isimler ve onların
yarattığı tipler artık Gırgırda değil Limonda
idi. Ayrılan bu gruba Oğuz Aral çok
kızmış, "Sürüneceksiniz, pişman
olacaksınız, pazarda limon satacaksınız"
dediği için onlarda Oğuz ağabeylerini haklı
çıkarıp Limon satmış olmak için dergiye
limon ismini uygun görmüşler.
21. Limon’cular ustalarından öğrendiklerini
daha da ileri götürdüler. Gırgır
dergisi, anlatım tekniği olarak mizaha
sokaktaki adamın dilini katmıştır.
Sokaktaki adamı daha kanlı canlı çizmiştir.
Limon ise daha da ileri gidip, sokaktaki
adamın ruh röntgenlerini çıkarmıştır. Daha
absürt tabu tanımaz bir anlayış ortaya
çıkmıştır. Böylelikle Limon giderek kendi
okur kitlesini yarattı ve Gırgırdan daha
solda yer alan, daha muhalif bir dergi oldu.
Limon İlk çıktığında 20 bin satabiliyorken
Gırgır'ın 450 bin satışlardaydı. Fakat
zamanla Limon Gırgırdan da çok satmayı
başarmıştır.
22. GIRGIR'DA İKİNCİ BÜYÜK BÖLÜNME "HIBIR"
Asil Nadir'in Gırgır'ı satın alma girişimi
Oğuz Aral'ın direnmesiyle
püskürtülürken Gırgır'ın içinde bir
ihanet yaşandığından söz edilir. Bir
grup mizahçı Gırgır'ı Asil Nadir'e
sattırmayı başaramayınca, ayrılıp
Gırgır'a karşılık Asil Nadir'in
patronluğunda Hıbır'ı çıkaracaktır.
Hasan Kaçan, Ergün Gündüz, Latif
Demirci, Atilla Atalay gibi dönemin
popüler dergisi Gırgır'ın bazı popüler
yazar ve çizerlerin önderlik ettiği bir
grup tarafından 1989'da yayın hayatına
başlayan Hıbır, ilk yayınlandığı
dönemlerde Gırgır'la hemen hemen
aynı satış rakamlarına ulaştı.
23. Yayın hayatı boyunca
RR, Joker ve Akrebin
Gölgesi gibi yan çizgi
roman dergileri çıkartarak
çizgi roman dünyasına
katkıda bulunmaya çalışan
Hıbır ekibi değişik
dönemlerde değişik
çizerlerden oluştu.
Bunlardan en önemlileri
Latif Demirci, Ergün
Gündüz, Hasan
Kaçan, İrfan Sayar, Atilla
Atalay ve Bülent
Arabacıoğlu’dur.
24. ARALIK 1989'DA OĞUZ ARAL'LI GIRGIR ÖLDÜRÜCÜ DARBESİNİ ALIYOR
Asil Nadir Limon ve Hıbır'la
iki mizah dergisi sahibi
olmuş ama Gırgır'ı
alamamıştır. Ama Gırgır'ın
bir hayli kan kaybettiği de bir
gerçektir. Oğuz Aral tam Asil
Nadir'e satışı engellediğini
düşünürken çok kısa bir süre
sonra Gırgır'a ikinci darbe
gelir. Oğuz Aral ve Gırgır
ekibinin hazırladığı en son
sayı Gırgır 20 Ağustos 1989'da
satışa çıkan Gırgır olacaktır.
Yıl 18, sayı da 885, fiyatı ise
40 Turgut, yani 400 liradır.
25. Bu operasyonun önceden
planlandığı bellidir. Zira Ertuğrul
Akbay'ın Gırgır'ın bir üst katında
çıkardığı "Gölge Adam" gazetesi bir
süredir "Horoz" ismiyle bir mizah
eki verme bahanesiyle Gırgıra gelip
giden amatör gençleri merdivenden
alıp kendi gazetelerine davet
etmektedir ve sözde onları mizah
eki Horoz'a çizer yapmaktadır.
Planlanan Gırgır operasyonu sonrası
Gırgır çizerlerinin tümü Oğuz
Aral'la birlikte işi bırakıp gitse bile
Horoz eki sayesinde toplanmış bu
amatör gençler sayesinde hiç ara
vermeden Gırgır sürdürülecektir.
26. Ertuğrul Akbay eski sayılardaki çizgilerin ve karakterlerin
kendine ait olduğunu iddia edip eski malzemeleri
yeniden yayınlar, Gırgırcılara ait tipleri (Oğuz Aral'ın
Avanak Avni'si dahil) genç acemi çizerlere çizdirmeye
devam eder, Ayrılan asıl Gırgır çalışanları ise bunların
yayın hakkının kendilerine ait olduğunu söyler. Artık
dünya "Avanak Avni", "Muhlis bey" kime aittir
tartışmalarının yapıldığı mahkemelere tanıklık edecektir.
Gırgır ve Fırt uzunca bir süre biraz eskiden çizilmiş
eserler, biraz bünyesine kattığı genç çizerler, bir iki ithal
(Rus) çizerle sürdürülür.
27. DERGİSİZ, MEKANSIZ BIRAKILAN OĞUZ ARAL VE GIRGIR EKİBİ YENİ
DERGİLERİNİ SABAH GRUBUNDAN ÇIKARIR
Gırgır'ın ele geçirilmesi ile ortada kalan
Gırgır ekibine kısa bir süreliğine o dönem
yayınlanan "Sokak" dergisinde devam
ederler . İmza kampanyaları, basın
açıklamaları burada yapılır. Günlerce
basına konu olan Gırgır operasyonundan
mağlup çıkan Oğuz ve Tekin Aral'ın artık
çevresinde güçlü dönemden pek fazla
isimde kalmamış Limon ve Hıbır güçlü
isimleri transfer etmiştir. Son ana dek
Gırgır'da Oğuz ve Tekin Aral'la olan
isimlerden bazıları da Oğuz Aral'ın ne
yapacağını beklemeden diğer dergilere
geçmiştir.
28. Oğuz Aral nihayetinde Sabah grubu ile
anlaşır ve 25 Kasım 1989'dan başlayarak
Gırgır'a alternatif olarak
"Avni" , Fırt'a alternatif olarak ise "Fırfır"
dergilerini çıkarmaya başlar. Yazar-Çizerler:
Oğuz Aral, Tekin Aral, Zafer Temoçin, Birol
Bayram, Bülent Benli, Orhan Nuri, Vedat
Özdemiroğlu, Serhat Gürpınar, Özden
Ögrük, Birol Bayram, Emel Yiğit, Galip
Tekin, Bülent Morgök Avanak
Avni, karikatürist Oğuz Aral’ın Gırgır
sayfalarında yarattığı ünlü bir çizgi-
kahramandır. Oğuz Aral, ofis-boy olarak
çalışan Rıza Külegeç adlı çocuktan
esinlenerek bu karikatürü yaratmıştır.
29. Avni’nin ünü, Türkiye sınırlarını aşmış; Güney Afrika’daki ırkçı olaylara
karşı, Meksika’da ise ABD emperyalizmi karşıtı gurupların sembolü olmuştur. Fransa’da
AB anayasasına karşı çıkan gruplar da Avanak Avni tipini kullanmışlardır. Avni
ODTÜ’de Trockist gruplar tarafından da siyasal bir eylemde kullanılmıştı. Artık
piyasada birbirine çok benzeyen mizah dergileri vardır. Ve trajikomik olarak aynı
tiplemeler her iki dergide de yer alacaktır. Örneğin Oğuz Aral'ın kendi karakteri Avanak
Avni yeni çizimlerle "Avni" dergisinde yer alırken Oğuz Aral'ın bu karakteri Ertuğrul
Akbay'ın ele geçirdiği Gırgır'da Ayhan isimli kim olduğu bilinmeyen birinin imzası ile
yayınlanmaktadır.
30. MİZAH DÜNYASINDA AYLARCA SÜRECEK KAVGA VE DAVALAR !
Ertuğrul Akbay Gırgır'ı alıp Oğuz Aral ve ekibini Gırgır'dan kopardıktan sonra Özal
tarafından bu operasyon yaptırıldı imajını ve oluşan tepkiyi önlemek üzere Özal'a
ilişkin karikatürlere yer vermeye devam etti Bu arada Ertuğrul Akbay'ın Oğuz ve Tekin
Aral'la kavgası da bitmedi. Eski çizimlerin çizerine mi yoksa çalışılmış müesseseye mi
ait olduğu tartışmaları mahkemeye taşınırken yıllarca sadece karikatür ve mizahi
yazılarla görmeye alıştığımız Gırgır sayfaları Kara kara puntolarla Oğuz ve Tekin Aral'a
yönelik suçlamalar, eleştiriden öte hakaretlerle doldu.
31. AKBAYLI GIRGIR NE OLDU?
Ertuğrul Akbay acar muhabirlik günlerinin ardından Gölge Adam
Gazetesini çıkarmayı deneyip bu gazeteden Uluslararası silah
kaçakçısı Adnan Kaşıkçı bursları dağıtmış ama yine de egosunu
tatmin edecek kadar parlayamamışken Gırgır gibi bir efsane derginin
sahibi olmuştu. Belki başlangıçta ona verilen görev bu uslanmak
bilmeyen muhalif dergiyi ele geçirip susturmaktan ibaretti ama
Akbay mizah dergiciliğiyle eline geçen fırsatı kullanmak ve bir
mizahçı olmamasına rağmen artık mizah dünyasından patlama
yapmak istiyordu.
Bazı eski Gırgır'cıların Akbay'a rağmen Gırgır'a dönmüş olması
onun kendine güvenini de artırmıştı. Usta çizer Nuri
Kurtcebe, Akbay Gırgır'ının başına geçmiştir. Fakat en şaşırtıcı olan
Mizah dünyasına o dönem adeta bir işgal yapmış gibi giren ve büyük
tepki alan, Dünyanın en büyük silah kaçakçılarından Adnan
Kaşıkçı'nın, Turgut Özal'ın dostu olduğunu her fırsatta yineleyen bu
kişinin dergisine sıkı bir sosyalist olan Aziz Nesin'in de öykü, şiir
vererek destek olmasıdır.
32. BU KARMAŞADA BİR DERGİ DAHA DOĞAR "PİŞMİŞ KELLE"
Mikrop Dergisi için Gırgır'dan
ilk ayrılan ekip bir hayli aradan
sonra hemen hemen aynı
isimlerin öncülüğünde (Engin
Ergönültaş, Behiç Pek gibi)
Milliyet Gazetesinin bir yan
yayını olarak "Pişmiş Kelle" yi
çıkarmaya başlayacaktır.
Ertuğrul Akbay'ın Gırgır ve
Fırt'ı, Hürriyet'in
Çarşafı, Sabah'ın Avni ve
Fırfır'ı, Güneş'in
Limon'u, Gelişim Yayınlarının
Hıbır’ı sürerken Milliyet'te
Pişmiş Kelle ile mizah
piyasasında yerini aldı.
33. FIRT NE OLDU? Fırt Tekin Aral
döneminde de biraz cinselliğe açık bir
dergiydi. Bu Akbay'ın işini kolaylaştırdı
ve Fırt'ın içinin boşaltılması kolay oldu.
Bir süre sonra Fırt "Nasıl
tavlarım, tavlanırım" tarzı köşelerle
çapkın adayları için Ertuğrul Akbay'ın
taktiklerinin yayınlandığı bir dergiye
dönüşmüştü. Magazinsel haberlerin
mizahıyla da iyice çığırından çıktı.
Sanıyoruz ki bir zaman sonra sessizce
kapandı.
34. Fakat bir şey kesindir: Herkesin
bildiği Gırgır artık ölmüştür.
Oğuz ve Tekin Aral, bölünmelerden arta
kalan dar kadroyla Avni adındaki
dergilerini çıkarmaya koyulurlar. Artık
piyasada efsanevi Gırgır yoktur ve daha
başka birçok dergi bulunmaktadır. Ancak
bu dergilerin toplam tirajı eski Gırgır’ın
tirajından daha azdır. Diğer yandan
Türkiye de giderek değişmektedir.
Gırgır’ın yakaladığı ‘televizyon toplumu’
esprisi, artık ‘çok kanallı televizyonların
ortaya çıktığı’ Türkiye’de geçerliğini
kaybetmiş görünmektedir.1990’lar
başladığında Oğuz Aral’ın yeni dergisi
Avni de maalesef tutunamaz ve kapanır.
Geride kalan ise Gırgır ‘Efsanesi’dir.
Bugün aynı adı taşıyan bir mizah dergisi
hala yayınlanıyor ancak 70’li ve 80’li
yılların Gırgır’ı çoktan tarih oldu.
35. ”EFSANE GIRGIR YENİDEN ÇIKTI”
1971'de kurulan 80'lerde zirveye çıkan ve 1989 sonlarında Ertuğrul Akbay'ca ele
geçirilen Gırgır 2000'li yıllarda giderek söndü söndü ve adeta yok oldu.2008 ‘de Her
ne kadar Yeniden doğuyor haberleri yayılsa da aslında gırgır hiç kapanmadı
diyebiliriz.2000 ve 2007 yılları arası çok sıkıntılı bir dönemden geçmiş çizer ve
karikatüristlerine ödeme yapamaz hale gelmiştir.
"Yeniden yayında" vurgusuna karşın aslında zaten Gırgır'da kapanmamış sönük bir
şekilde hep sürmüştü.
Yani Ertuğrul Akbay’ın satın aldığı Gırgır zaten hep sürmüştü. En son dönemlerin
Gırgır ekibinde yer aldığını öğrendiğimiz Serdar Pakırel adlı kişinin sitesinde
yayınlanmış karikatürleri arasında en yeni tarihle 3.8.2007'de Gırgır'da yayınlanmış
bir karikatürüne rastladık. Yani Ertuğrul Akbay’la silikleşmiş sözde Gırgır Ağustos
2007 ye dek zaten sürmüş. Belki o tarihten sonra da sürmüştü. Sürmediğini
varsaysak dahi bu kapanma (Ağustos 2007 - Mart 2008) birkaç aylık göstermelik bir
kapanma olsa gerek.
36. Yani Gırgır satın alınmış özü ve içeriği boşaltılıp
giderek küçülen kadrosu ve okuruyla zoraki
sürdürülmüştü.. Şimdi yeniden çıkarken “Efsane
Gırgır'ın yeniden dönüşü” gibi lanse edilmesi
sadece bir dikkatleri çekme ya da dikkatlerden bir
şeyleri kaçırma girişimi yani reklamcılık olsa
gerek.
Şu an piyasaya çıkan derginin künyesinde sahibi
olarak bir yayınevi adı görüp Ertuğrul Akbay
adını göremesek de başında Seyfi Şahin’in
olduğunu görmekteyiz. Harun Karakuş ve Seyfi
Şahin Ertuğrul Akbay dönemi Gırgır'ının ilk
günden itibaren hiç değişmeden yerini koruyan
en baş isimleridir ve bugün yeniden diye sunulan
dergide de yine başköşededirler. Kısaca "Eski
Gırgır'cılar" diye sunulan bazı isimlere rağmen bu
Gırgır O gırgır değildir, Efsane falan da dönmüş
değildir. Eğer bir dönüş varsa bile bu 1971 de
yayınlanmaya başlayan, 80’lerde zirveye çıkan
Oğuz Aral'ın Efsane Gırgır'ının değil , Akbay
dönemi ve devamının silik Gırgır'ının dönüşüdür.
37.
38. 2008 yılında çıkarılmaya başlayan Yeni gırgırın sahibi künyesinde Estetik Yayıncılık
Havacılık ve Hava taş. Tic. Aş olarak görünüyor. Tüzel Kişi Temsilcisi Metin
SARIKINACI
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Seyfi ŞAHİN Yayın Yönetmeni Mehmet İLHAN Editörü
ise Rıdvan BAĞIŞ. Yazar ve çizer kadrosu, mizanpajı ve yayın politikası tamamen
deşmiştir.
Yeni dönemle birlikte siyasi konular ağırlık kazanmış ve hükümet karşıtı bir yayın
politikası benimsenmiştir. Ancak Rıdvan BAĞIŞ’A göre bu böyle değildir. - Bizim
Başbakan’la kişisel bir derdimiz varmış gibi algılanıyor. Halbuki bütün meselemiz
zihniyetle. Bu yeri gelir Başbakan olur, muhalefet lideri olur, Fethullah Hoca
olur, Ordu olur, PKK olur… Kim kendi tutarsızlığını utanmadan savunuyorsa, kim
bir başkasını ötekileştiriyorsa odur hedefimiz, bir nevi kral çıplak demek… diyor.
Yeni dönem kadrosun da Seyfi ŞAHİN Mehmet İLHAN Rıdvan BAĞIŞ Anıl GÜROK
Ali ÇATAL Eda ORAL Sinan ARIK Alper OCAK Barış BERKANT Cenk APTİ gibi
isimler yer alıyor. Eski gırgırın o şaşalı dolu dolu görüntüsünün yanında boş ve
sönük kalan yeni gırgırın tirajı ortalama 12.000.
İsim ve ismin yazılışı aynıdır. Kapak ta haftanın olayını anlatan sade bir karikatür
yer alıyor. Boyutu enine genişletilmiş sayfa sayısı azaltılmış ve eski gırgırdaki yazı
ağırlığının yerini karikatürler almıştır.
39.
40.
41. Gırgır Dergisi Yazarları
Oğuz Aral Gırgır dergisinin kurucusudur.
Oğuz Aral, İstanbul Silivri'de 1936 yılında
doğmuştur. Davutpaşa Lisesi'nin ardından
girdiği İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin
üçüncü sınıfından ayrılmıştır. 1950'den sonra çeşitli dergi
ve gazetelerde karikatür çizmeye başlamıştır.
Güncel, halkın anlayabileceği, basite indirgenmiş bir
karikatür anlayışına önem veren Aral, kendi mizahi
görüşünde ve doğrultusunda birçok karikatürcü
yetiştirmiştir.
Gırgır mizah dergisinin kurucusu ve yöneticisi olan
Aral, daha sonra Avni dergisini çıkardı. Aral, Gırgır
dergisinin tirajını 500 bin adedin üzerine
çıkararak, dünyanın üçüncü büyük güldürü dergisi
durumuna getirmiştir.
Avanak Avni tiplemesinin yaratıcısı olan Oğuz Aral, Hayk
Mammer, Köstebek Hüsnü, Utanmaz Adam ve Vites
Mahmut gibi tiplemeleriyle de tanınıyordu.
42. Karikatürleri ve 'Huysuz İhtiyar' başlığı altında
yazıları ölümüne kadar Hürriyet gazetesinde
yayınlanan Aral'ın, tiyatro, müzik ve sinema
konularında da çalışmaları bulunmaktadır.
Anadolu'nun çeşitli yerlerinde pandomim
gösterileri sergileyen Aral, Koca
Yusuf (1966), Direkler Arası (1967), Bu Şehri
İstanbul (1968), Ağustos Böceği ile
Karınca (1971) adında çizgi filmleriyle de Türk
çizgi film sektöründe önemli bir yere sahiptir.
26 Temmuz 2004'te Muğla'nın Bodrum ilçesinde
kalp krizi sonucu vefat etti. Ölümünün 1. yıl
dönümünde anısına (26 Temmuz 2005)
İstanbul Cihangir parkına heykeli dikildi.
Heykeli 2006 ve 2007 yıllarında 2 kez saldırıya
uğramasına rağmen tekrar onarılmıştır. Ancak
Şubat 2008'de gerçekleştirilen son saldırı
sonucu parçalara ayrılan heykel yerine yenisi
yapılması planlanmaktadır.
Oğuz Aral, karikatürist Tekin Aral'ın ağabeyidir.
43. Tekin Aral
Darüşşafaka Lisesi mezunu olan Aral, karikatür
denemelerine okul dergisinde başladı. ilk Karikatürü 1956
yılında Dolmuş dergisinde yayımlandı. Dolmuş Dergisi'nde
çizmeye başlayan Tekin Aral'ın karikatürleri daha sonra
Tef, Karikatür, Vatan, Yeni Tanin, Yeni Sabah ve Akşam
gazete ve dergilerinde de yayınlandı. Vatan, Yeni
Sabah, Akşam ve Yeni Tanin gazetelerinde çizer olarak
çalışan Tekin Aral, kardeşi Oğuz Aral ile birlikte Türkiye'de
ilk çizgi film çalışmalarını yapanlar arasında yer aldı. 1968
yılında Günaydın gazetesinde çalışmaya başladı. Bu süreçte
yine Oğuz Aral'la birlikte Gırgır dergisinin oluşumunda yer
aldıktan sonra, 1976 yılında Fırt adlı bir dergi
çıkardı, yarattığı Arap Kadri tiplemesi ilgi gördü. Tekin
Aral, 7 Eylül 1985 tarihinden beri de Hürriyet
Gazetesi'ndeki “TV'de Ne Var Ne Yok” adlı köşesinde ilk kez
yazılı-çizili televizyon eleştirileri yapıyordu. Karikatürcü bir
kuşağın yetişmesinde büyük rol oynayan ve gülmece içerikli
yazılar yazan sanatçı, böbrek ve akciğer kanseri nedeniyle
yaşamını yitirdi.
44. Ferit Öngören
(1932 - ): Gazeteci, yazar. Diyarbakır'ın
Hacıhan köyünde doğdu. Afyon Lisesini
(1954) ve İ.Ü. Hukuk Fakültesini (1958)
bitirdi. Avukatlık yaptı. Mizah
dergilerinde, Gün, Günaydın, Sabah, Cumhur
iyet gazetelerinde ressam ve yazar olarak
çalıştı.
Şiirler yazdı. Yeni a dergisini yayınladı (27
sayı, 1972-1974).
Eserleri: Yeni Mizah Hikâyeleri Antolojisi
(1959), Cumhuriyet Halk Partisi Ne Olacak?
(1960), Türküleri Dinlerken (Albüm, 1963), 50
Yılın Mizahı ve Karikatürü (1973. "Karikatür"
ile "Mizah ve Hiciv" bölümleri ayrı kitaplar
olarak Cumhuriyet Dönemi Türk Mizahı ve
Hicvi adıyla yayınlandı, 1983).
45. Suavi Süalp
(23 Nisan 1926; Üsküdar, İstanbul - 14 Nisan 1981)
İstanbul Üsküdar’da doğmuştur. Babası Kurtuluş
Savaşı gazilerinden Arif Hikmet Bey'dir.
Haydarpaşa lisesinden sonra İDGSA afiş bölümüne
devam etti. 1948'da Akademiyi terk edip askere
gittikten sonra sünnetlerde saz takımlarında kanun
çalmak, Babıali'de grafikerlik, Karagözcülük gibi
pek çok işte çalıştı. İlk yazıları
1954'te TEF dergisinde çıktı. 1959'da kendisinin
yazıp çizdiği 'Çapkın Hırsız' çizgi roman dergisini
çıkardı. Dolmuş, Gölge,Karakedi, Taş, Pardon, Akba
ba dergilerinde çalıştı.
1972 yılında Türk mizahında bir dönüm noktası
olan Salata dergisini çıkardı. Daha
sonra Gırgır, Çarşaf ve Atmaca dergilerinde çalıştı.
1968'de Üç Maymun Kabare tiyatrosuna Aç
koynunu ben geldim oyununu yazdı. Daha
sonra Nejat Uygur, Gazanfer Özcan ve Muammer
Karaca kabare tiyatrolarına 20'den fazla oyun yazdı.
46. Süalp pek çok Türk filminin senaryosunu yazmıştır. 1960'larda aile komedileriyle
başladığı senaryoları 70'li yıllarda seks komedilerine dönüşmüştür.
Sualp'ın Zavallı Behçet, Meşhur Rezaletler ve Gene İyi Dayandık isimli üç kitabı
vardır.
Türkiye'de absürd mizahın öncüsü olmuş, hayatı boyunca geçim sıkıntısı çekmiştir.
14 Nisan 1981'de geçirdiği bir kalp krizi sonucu vefat etmiş, Zincirlikuyu
mezarlığına defnedilmiştir.
Dönemin alternatifsiz tek kanalı olan TRT'de yayınlanan dizi filmlerdeki ünlü
karakterleri ti'ye alan çoğu birkaç sayfalık mizahi çizgi romanlar hazırlayarak
oluşturduğu Akbaba çizgi roman geleneğinden nasiplenerek kendine has bir mizah
ekolü oluşturan Suavi Sualp, bilinen tarzında gerçekleştirdiği yarım düzineden
fazla çizgi romanı dergi için hazırlamıştır. Akbaba, iki kez üçer yıllık aralar vererek
yayınına 1922-1930, 1949-1930 ve 1952-1977 yılları arasında devam etmiştir.
"Gırgır"ın 1972'deki çıkışından 2 ay kadar önce "Salata"yı çıkaran Suavi Süalp'in
gülmece mantığının başlangıç dönemindeki "Gırgır"ı yani bir yerde Oğuz Aral'ı
etkilediği çok açıktı. Zaten "Gırgır"ın çıktığı dönemdeki en büyük rakibi "Salata"
oldu. Ve Oğuz Aral, Suavi Süalp'i de 1973'te "Gırgır"a transfer ederek bu rekabeti
bitirdi.
47. Turhan Selçuk
Türk mizahının isimlerinden biridir. Türkiye'de Semih
Balcıoğlu ve Ferit Öngören ile beraber Karikatürcüler
Derneği’nin kurucularındandır. İlk karikatürleri
1941'de Adana'da yayınlanan Türk Sözü gazetesi ile
İstanbul'da yayınlanan Kırmızı ve Beyaz, Şut spor
dergilerinde yayınlandı. İlk olarak 1943'de Akbaba'da
çalışmaya başlayan sanatçı, 1948'de Tasvir gazetesinde
karikatürcü ve ressam olarak çalıştı. Refik Halit
Karay'ın çıkardığı Aydede'de baş çizer oldu. Yeni
İstanbul, Yeni Gazete, Akşam,Milliyet, Cumhuriyet
gazetelerinde Akis, Yön, Devrim, Toplum dergilerinde
çizdi. Kardeşi İlhan Selçuk ile birlikte 41
Buçuk (1952), Karikatür (1953) ve Dolmuş (1956) mizah
dergilerini çıkardı.
48. 1957'de Milliyet gazetesinde çizmeye
başladığı Abdülcanbaz dizisi ile tanınan sanatçının
bu karakteri tiyatro ve sinemada da canlandırıldı.
Ayrıca Abdülcanbaz 1991 yılında PTT tarafından
bir posta pulu üzerinde resmedildi. Türkiye ve
Avrupa'da birçok müzede karikatürleri sergilenen
sanatçının "İnsan Hakları" konulu karikatür
sergisi Avrupa Konseyi’nin önerisiyle ilk
kez Strazburg’da açıldı ve dünyanın birçok
ülkesinde sergilendi (1992-1997). "Barış ve Kitap"
konulu karikatürü 1992'de Avrupa Konseyi'nin
başlattığı kitap okuma kampanyasının afiş ve
logolarında kullanıldı. Çizer Turhan Selçuk, en
son Cumhuriyet gazetesinde çizmekteydi.
Acıbadem Maslak Hastanesi'nde karın içindeki
aort damarının yırtılması nedeniyle ameliyat oldu.
Bu ameliyat sonrasında yoğun bakıma kaldırılan
Selçuk, 11 Mart 2010 tarihinde İstanbul'da yaşamını
yitirdi.
49. Nuri Kurtcebe
Nuri Kurtcebe, (d. 8 Ocak 1949 Yatağan, Muğla) çizgi-
romancı, karikatürist.
Babasının subay olması sebebiyle çocukluğu
İskilip, Hakkari, Rize, Turhal ve Denizli'de geçti. 1960
yılında İstanbul'a geldi. Lise son sınıfta babasını kaybeden
Kurtcebe'nin eğitim masraflarını futbolcu Metin Oktay
ödedi. 1970 yılında bugünkü adıyla Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi olan Devlet Devlet Güzel Sanatlar
Akademisi'nin yüksek Resim bölümünü kazandı.
Bir reklam şirketinde karikatürist Yalçın Çetin'le beraber
karton-film çizerken Oğuz Aral'la tanıştı ve Tekin
Aral, Oğuz Alpleçin, Mim Uykusuz ve Ferit Öngören'le
beraber Gırgır adlı mizah dergisinin ilk çekirdek
kadrosunda yer aldı. Çizgi roman çizmeyi daha çok seven
Nuri Kurtcebe, Gırgır'da ilk "Uyduruk Uzay Hikayeleri"
başlığı altında kısa metrajlı bilim kurgu çizgi romanları
üretmeye başladı. 1971'de Gırgır'da ünlü "Gaddar Davut"
çizgi romanını çizmeye başladı. Bu kahraman, orta çağda
yaşıyordu fakat farklı dönemlerde güncel olan ile paralel
bir hayat sürdü. 1985'te İlhan İrem'in "Pencere Köprü ve
Ötesi" müziğini resimledi. 1986 yılında Hürriyet
Gazetesi'nde günlük "Mokok" karikatür tipini çizmeye
50. 1990'da Limon ve Dıgıl mizah dergilerinde çizdiği Bilim Kurgu öykülerinden oluşan ve
"İnsanın bu eşsiz gezegendeki serüvenini evrenin sonsuzluğuyla buluşturan boyut
farkı" adlı özel çizgi-roman albümü yayımlandı.
Maganda kelimesinin isim babası olan Kurtcebe, 1994 yılında Gaddar Davut çizgi
romanını ve "Sessiz sedasız" başlığı altında günlük politik karikatürlerini çizmeye
başladı. 1996'da Uğur Mumcu'nun Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi adlı yazısını
çizgiye döktü ve Uğur Mumcu Özel Ödülü'ne layık görüldü. 1997'den 1999'a kadar
Cumhuriyet Gazetesi'nde çizdiği karikatürlerinden dolayı üç yıl üst üste "Yılın Hasan
Tahsin"'leri ödüllerine layık görüldü. 2001'de Nazım Hikmet'in ünlü "Kuvayı Milliye
Destanı"'nı çizgi-romana dönüştürdü ve aynı yıl Cumhuriyeti ve çağdaşlığı savunan
çizgileriyle Çağdaş Eğitime verdiği katkılarından dolayı ÇEV (Çağdaş Eğitim Vakfı)
Ödülü'ne layık görüldü. 2002'de Almanya Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından
"yılın Atatürkçüsü seçildi. 2006'da Anadolu kültürüne yaptığı katkılarından dolayı
plastik sanatlar dalında Truva kültür sanat ödülüne layık görüldü. Nazım HİKMETİN
Kuvayi Milliye Destanı adlı eserini çizgileriyle betimleyerek yeniden yayınladı. Nuri
Kurtcebe, Cumhuriyet Gazetesi'nde "Sessiz Sedasız" adlı köşesinde günlük
karikatürlerini çizdi. Aydınlık gazetesinde Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL ile alakalı
çizdiği karikatür nedeniyle 11 ay 20 gün hapis cezası aldı cezası 5 yıl ertelendi.
52. Ergün Gündüz 1960 Kayseri doğumlu çizgi romancı, grafik sanatçısı ve
dergici.
Akademide öğrenciyken Gırgır'da başladığı
kariyerine, yönetiminde bizzat yer aldığı
Rr, Joker, Akrebin Gölgesi ve son olarak da Resimli roman
dergilerinde devam etti.Gırgır dergisi için çok sayıda
karikatür ve kapak yapmış da olsa, çizgi romancı kimliğini
ön plana çıkartan bir sanatçıdır. Fransa'nın Ameins
kentinde sergilenmekte olan illüstrasyon çalışmaları
mevcut.
Sprite gazoz kutuları ve Petrol Ofisi'nin POMAN'i
gibi, çeşitli reklam kampanyalarında görev almıştır.
Resimli Roman'ın 3. sayıda kapanmasının
ardından, Rodeo Strip'te iki çizgi romanı (ve retrospektif
özelliği taşıyan uzun bir röportajı) yayınlanmıştır.
53. Halihazırda daha çok reklam dünyası için çalışmalar yapmakta
olan Ergün Gündüz, çizgi roman çalışmalarını Studio Rodeo
bünyesinde vermektedir. Bu kapsamda resimlediği Organik
Kadın gibi bazı çizgi öyküleri FHM dergisinin Türkiye
edisyonunda yer alırken, Murat Mıhçıoğlu'nun ABD yayınına
yönelik olarak yazdığı Bir Zombi Bunu Yapabilir Mi? isimli
öykü de Gündüz'ün çizgileriyle Zombie Bomb isimli çizgi
roman antolojisine girmiştir. Aynı çalışma, Studio Rodeo'nun
2011 tarihli çizgi roman yıllığı olan Totem'de Türkçe olarak yer
almıştır. Ergün Gündüzün kadın karikatürleri meşhurdur.Bir
röportajında gırgır ile alakalı sorulan soruya şöyle cevap veriştir:
Biz oraya çok küçük yaşlarda girdik, ben 16 yaşındaydım.
Oğuz Aral babamız gibiydi. Aile olmuştuk bir
nevi, başarımız da oradan geliyordu. Ama çocuklar bir
yerden sonra kendi kanatlarıyla uçmak ister. Oğuz ağabey
bunu anlayamadı. Bizi sürekli kontrolü altında tutmak
istedi. Bunu kabul edemedik. Zil çaldı ve dağıldık
Ergün Gündüz, görsel sanatlar dünyasındaki çalışmalarının
paralelinde, Bilgi Üniversitesi'nde görsel iletişim dersleri
vermektedir.
54. Bülent Arabacıoğlu
Bülent Arabacıoğlu (d. 11 Ağustos, 1950, Eskişehir)
karikatürist, harita mühendisi.
En Kahraman Rıdvan ve Tipi Tip karakterlerinin
babasıdır. İlk karikatürü 1971’de Papağan dergisinde
yayınlanmıştır. Çarşaf, Laklak, Gırgır, Hıbır, Hbr
Maymun, Dinozor, Hürriyet, Milliyet, gibi dergi ve
gazetelerde karikatürleri yayınlanmıştır. 'Kalabalık
sayfa' olarak da bilinen panoramik ve tematik tam sayfa
karikatürlerinin ilk örnekleri Bülent Arabacıoğlu
tarafından Gırgır dergisinde yayınlanmıştır. İlerleyen
yıllarda bu türün örneklerini diğer dergilerde ve özel
çalışmalarla yayınlamıştır. Hatta bu panoramik
çalışmaları reklam sektöründen de ilgi görmüş ve bazı
özel firmalarca takvim, afiş vb. materyallerde
kullanılmıştır. Hayvanlar alemini anlatan bir çalışması
zamanın Tatilya Eğlence Merkezi'nde 40 metre çevresi
bir yüzeye de uygulanmıştır.
55. Çizgi roman ve karikatür eserlerinin yanı sıra çizgi
film çalışmaları da olmuştur. Kent Gıda'ya yarattığı
Tipitip karakteri için, Türkiye'de animasyon
sektörünün henüz bulunmadığı ve teknik
imkânların çok kısıtlı olduğu 70'li yıllarda, ortağı
Ateş Benice ve eşi Türkan Arabacıoğlu'nun
yardımıyla hazırladıkları birer dakikalık
bölümlerden oluşan çizgi dizi TRT'de
yayınlanmıştır. Teknik eksikliklerin bu tür
çalışmaları neredeyse imkânsız kıldığı bu dönemde
birer dakikalık çizgi filmleri haftalık periyotlarla
yayınlamak bu sektör için büyük bir başarı olarak
kabul edilmekteydi. Tipitip'in çizgi
animasyonlarında seslendirmesinde Şener Şen
gerçekleştirmişti.
Yıllarca Gırgır dergisinde istikrarlı bir şekilde özgün
senaryolarıyla ve özenli çizgileriyle var olmuştur.
Kendini 'evli, bir çocuklu, altı kedili ve by-pass
ameliyatlı' diye tanıtan Arabacıoğlu , Artpoint
reklam ajansında çalışmaktadır
56. Engin Ergönültaş
1951 yılında İstanbul'da doğan Engin
Ergönültaş'ın, henüz lise öğrencisiyken çizdiği bazı
karikatürler dönemin meşhur Hayat dergisinde
yayınlanmıştır. Çizer, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji
Bölümü'nden 1981 yılında mezun olmuştur. Ancak
profesyonel çizerlik kariyeri daha 1967 yılında başlamış
ve bu dönemde Yalçın Çetin'in Stüdyo Çizgi adlı
atölyesinde çizgi film çalışmalarına katılmıştır.
Ergönültaş, 1972 yılından itibaren Mikrop'a geçinceye
değin altı sene Gırgır ve 1976'dan sonra da Fırt
dergilerinde performans sergilemiştir. Yine bu dönem
içinde Milliyet Gazetesine karikatürler, Politika
Gazetesine ise siyasi karikatür ile yarım sayfalık
deneysel makale bantları hazırlamış ve Sanat Emeği
adlı dergide de sanat içerikli makaleler kaleme almıştır.
Mikrop dergisi kapanınca yeniden Gırgır ve Fırt'a
dönen Ergönültaş, 1980'lerin başında, dört sene
kalacağı yurtdışı macerasına atılmış ve 1985-1986
yıllarında döneminde Fransa'nın en popüler iki çizgi
roman dergileri olan Metal Hurlant ve L'Echo des
Savanes'a renkli çalışılmış kısa öyküler çizmiştir.
57. Bu dergilerde çizgi romanları yayınlanan tek Türk çizeri olan
Ergönültaş, 1989'daki satışından önce Fırt'da, ardından da
Fırfır'da İşsiz Ali başlığını çizmiş aynı yıl Dıgıl'da Zalim
Şevki'nin birkaç öyküsüyle yeniden gözükmüştür. 1990
yılından itibaren Behiç Pek'in de yönetiminde on yıl boyunca
kendisine yardım ettiği Pişmiş Kelle mizah dergisinde uzun
süre en unutulmaz çizgi roman kahramanı olan Zalim
Şevki'nin yeni maceralarını çizmiştir. Ayrıca yine Pişmiş Kelle
sayfalarında Oky (Oktay Gencer) için Terso öyküsünün
senaryosunu yazmış, bu çizer dergiden ayrılınca macerayı
kendi çizerek tamamlamış, yanı sıra Bülbülcan, İşşiz Ali
başlıklarını çizmiştir. Ayrıca Kemal Aratan ile birlikte Kesin
Bulamam başlıklı diğer bir çizgi romanın yanı sıra Pembe
Düşler adlı seriyi hazırlamıştır. Ergönültaş, XX. yüzyılın son
yıllarından itibaren, çizerliğiyle birlikte başlayan sinema
sanatına yönelik ilgisine daha çok zaman ayırmaya başlamış
ve sekizinci sanata senaryo ve yönetmenlik bazında hizmet
vermiştir. Son olarak geçtiğimiz mart ayında MİNARE
GÖLGESİ adlı romanı yayınlamıştır.
58. İlban Ertem
İlban Ertem (d. 7 Nisan 1950), çizer ve karikatürist.
Gırgır, Fırt dergilerinde 1974 yılında resimli
roman, kısa hikâyeler çizmeye başladı. Bir süre
Milliyet Gazetesi’nde çalıştı. Daha sonra sırasıyla
Avni, HBR Maymun, Joker resimli roman
dergilerinde çalıştı. 2010 yılında "Çiçeği Burnunda
Karikatürcüler Onur Ödülü “nün sahibi oldu. Evli ve
bir çocuk babasıdır.
Yayımlanan iki çizgi kitabı vardır; Vicdan
Üniversiteli Mahmut
59. Galip Tekin
Galip Tekin , fantastik ve bilim kurgu tarzdaki
eserleriyle tanınan çizgi romancıdır.
Galip Tekin Gırgır dergisinde yetişmiş önemli
çizerlerden biri olan Galip Tekin' in Oğuz Aral
döneminin Gırgır' ında, komik, fantastik ve
absürd öyküler çizerek başladığı çizgi
romanları, giderek daha çok bilim kurguya
yaklaşmış ve mizahi olmaktan
uzaklaşmıştır. Lak lak isimli dergiyi
çıkardı.
Galip Tekin Bir dönem çizgi roman denince akla
gelen ilk isimdir. Galip Tekin, Gırgır' da Oğuz
Aral döneminin bitmesinden daha sonra hemen
hemen bütün mizah dergilerinde çalıştı.
Çizerliğinin yanı sıra Taksim' in bir dönemki en
popüler barı olan Kemancı'nın ortağı ve
işletmecisi olan Galip Tekin, aynı zamanda
Boğaziçi üniversitesinde çizgi roman dersleri
vermektedir.
Galip Tekin'in Sevilen bazı öyküleri
Alavarza, Delik, Son
Neoplan, Tursuntur, Acayip palas
oteli, Bir küçük kara delik olarak
sayılabilir. Romantik filminde Sinan
Çetin ile görev almıştır. Aynı zamanda
okul isimli Türk korku filminde ki
yaratıkların dizaynı da kendisine aittir.
Haftalık dergilerde devamı haftaya
şeklinde uzun soluklu yayınlanan bu
öyküler 2011 senesinde albümleştirilerek
yayınlanmaya başlandı.
60. Hasan Kaçan
1955 Kayseri
Hasan Kaçan,(d.1955-Kayseri) Türk
karikatürist, dizi ile film oyuncusu ve film
yapımcısı.
1955 yılında Kayserinin İncesu ilçesinde
doğmuştur. Daha sonra çok küçük yaşta
ailesiyle Kayseri’;den İstanbul’;a gelmiştir.
Ortaokul yıllarında Oğuz Aral’;la
karşılaşmasıyla hayatı farklı bir yöne girmiştir.
O dönemdeki mizah anlayışını 15 yıl boyunca
Gırgır dergisinde sergileyen Kaçan, gelişiminde
Aral’ın rolünü her fırsatta vurgulamıştır.
Ailesinin de, Hasan Kaçan’ın mizah
anlayışındaki rolünün yadsınamaz olduğunu
Kaçan vurgulamayı ihmal etmemiştir.
Gırgır’;dan sonra yine dergi ve gazetelerde
karikatürler çizen Kaçan, televizyon ve
sinemada da kendini göstermiştir.
61. Gırgırda çizdiği bant karikatürleri Eşşek
Herif ve Cork en sevilen bant karikatürler
arasına girmiştir. Ayrıca 90lı yıllarda köşe
yazarlığı da yapmıştır. Ekmek Teknesinde
Heredot Cevdet tiplemesini
canlandırmıştır. Ayrıca Eşref Saati
dizisinde de Kaptan Küstü karakteri ile
karşımıza çıkmaktadır. Şu sıralar vizyona
girecek olan A.R.O.G filminde de yer
almaktadır.
Daha önce sol fikirleri benimserken 90lı
yıllarda İslami bir çizgi seçmiştir. Aynı
dönemde Keskin Ustura adlı bir mizah
dergisini çıkarmıştır. 5-10 temmuz
2008de, temsili Nasreddin Hoca görevini
yapmıştır. Ayrıca; Kurtlar Vadisi, Kurtlar
Vadisi Terör gibi dizilerin yapımcı
ortaklarındandır.
62. Metin Üstündağ Metin Üstündağ, Türk karikatürist ve
yazar. Gırgır, Leman, Hayvan ve
Penguen dergilerinde çalıştı. Pazar
Sevişgenleri, Pazar Sevişgenleri
2, Pazar Sevişgenleri 3 ve
Denemeyenler adlı kitapları
bulunmaktadır. Pazar Sevişgenleri adlı
bir köşesine devam etmekte ve
Penguen dergisi'nde yayın kurulu
üyeliği yapmaktadır.
Her zaman kendi gündeminiz ve
jargonunu oluşturmayı bilmiş ata
olması kesin çağdaşlarımızdandır.
Kendi şahsına ait bir ekolun yaratıcısı.
63.
64. Vedat Özdemiroğlu
Vedat Özdemiroğlu ( V.Ö) olarak bilinir. Türk
mizah yazarı.
07.11.1968: Ankara’da doğdu. 1986: İ.Ü. Basın Yayın
Yüksek Okulu’na girdi. 1993: İ.Ü. İletişim
Fakültesi’ni bitirdi. 1995: Kısa dönem askerliğini
bitirdi.10.09.1998: Oğuz Aral’ın Gırgır’ı, Fırt, Dıgıl,
Avni, Fırfır, Leman, LManyak, Öküz, Dinozor, Yeni
Harman, Haftalık, Fermuar dergilerinde ve
Cumhuriyet gazetesinde yazarlık yaptı. Çeşitli
gazete, radyo ve televizyon programlarında görev
aldı. Alameti Farika ve Grey gibi reklam
ajanslarında kısa süreli çalıştı. Zeki-Metince, Zaga,
Korsan TV programlarında metin yazarlığı yaptı.
“İnşaat” filminin senaristlerinden biridir.
“alametifarika” reklam ajansında kuruluşundan
itibaren 2 yıl reklam yazarlığı yaptı. 1 Nisan
2007′den bu yana sahnede komedyenlik yapıyor
.Kuruluşundan beri Uykusuz dergisinde yazarlık
yapmakta ve Kanaltürk de Türkçe Sözlü Hafif
Komik Programını yapmaktadır
65. Eserleri
* Kaldırım Yazıları
* T> Chiller
* Gece Tarifesi
* Vedat Bey’in Görkemli Hayatı
* VÖSYM-1
* VÖSYM-2
* Selam Dünyalı Ben Türküm
* Deniz tarafındaki kale
* Beşiktaş Şiirleri
66. Mehmet Çağçağ
1959 yılında Şebinkarahisar'da doğdu. İlköğrenimini
Şebinkarahisar İstiklal İlköğretim Okulunda tamamladı.
Resim çizmedeki yeteneğinden dolayı ortaokuldaki resim
öğretmeni Hakan Taşkıran'ın yönlendirmesi ile Mimar
Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde resim
eğitimi aldı. Üniversite yıllarında karikatür çizmeye
başlayan Çağçağ'ın o yıllarda tirajları oldukça yüksek olan
Gırgır ve Fırt dergilerinde karikatürleri yayınlandı. Beş yıl
Oğuz Aral ve kardeşi Tekin Aral ile beraber çalıştı.
Gecekondu, göç, apartman hayatı, kültürel
çatışmalar, kentleşme gibi konularda çizimler yaptı. Daha
sonra bir grup çizer arkadaşlarıyla Gırgır'dan ayrılarak
Limon dergisinin kuruluşunda yer aldı. Çağçağ Limon -
Leman ekolünün yaratıcılarındandır. Bugün Türkiye'nin
tirajı en yüksek mizah dergilerinden olan Leman ve L-
Manyak'ta çizmeye devam etmektedir. Ayrıca Harala Gürele
başlığı altında güncel yaşamla ilgili Leman dergisinde farklı
çizimlerini insanlara yansıtmaktadır. Çağçağ evli ve bir
çocuk babasıdır. 1 Mart 2009 tarihinde yayın hayatına
başlayan Gazete Habertürk'te günlük karikatür çizmektedir.
67. Çizdiği karakterler
• Bizim Mahalle
• Aptal Cengaver
• Apartman Canavarı Suphi
• Daral-Timsah
• Kozzi
• Harala Gürel