4. MAKALE
Yazarın herhangi bir konudaki görüşlerini, belli kanıtlar,
belgeler, inandırıcı veriler kullanarak kanıtlamaya çalıştığı
ve böylece okuyucuyu bilgilendirmeyi amaçladığı yazı
türüdür. Makalede temel unsur düşüncedir.
Makale, gazete ile birlikte ortaya çıkmış bir gazete yazı
türüdür. Bizde de ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval
gazetesinin çıkmasıyla görülür. İlk makale de aynı
gazetede Şinasi tarafından yazılmıştır.
Makalede amaç bilgi aktarmak ya da görüşlerine
okuyucuyu inandırmak olduğundan açık, anlaşılır, ciddi bir
dil kullanılır. Seçilen konuya göre uzun da olabilir kısa da.
5. Öne sürülen düşünce ve tez kanıtlanır.
Anlatım yalın ve yoğundur, nesnel bir nitelik
taşır.
Söz oyunlarına başvurulmaz, süslü anlatımdan
uzak durulur.
Her konuda makale yazılabilir.
Gazete ve dergilerde yayımlanır.
6. FIKRA
Yazarın, gündelik olayları, özel bir görüşle, güzel
bir üslupla, kanıtlama gereği duymadan yazdığı
kısa, günübirlik yazılardır. Edebiyatımızda
özellikle Ahmet Rasim fıkralarıyla tanınır. Daha
sonra Ahmet Haşim, Refik Halit, Peyami Safa
tanınmış fıkra yazarlarımızdandır.
7. Gazete yazısıdır.
Yazar düşüncelerini kanıtlama yoluna gitmez.
Dil tabiidir.Günlük deyimlere, yer yer nükteli
sözlere yer verilir.
Okuyucuyla sohbet ediyormuş gibi bir hava
sezdirilir.
8. DENEME
Yazarın herhangi bir konudaki görüşlerini, kesin
kanılara varmadan, kanıtlamaya kalkmadan,
okuyucuyu inanmaya zorlamadan anlattığı yazı
türüdür. Deneme her konuda yazılabilir.
Denemenin ilk örneklerini Fransız yazar
Montaigne vermiştir. Daha sonra İngiliz yazar
Bacon türü geliştirmiştir. Edebiyatımızda
Cumhuriyet’ten sonra görülmeye başlanan bu
türde Nurullah Ataç, Suut Kemal Yetkin,
Sebahattin Eyüboğlu, Ahmet Haşim güzel
örnekler vermişlerdir.
9. Yazar, kendisiyle konuşuyormuş gibi bir hava
sezdirir.
Samimi bir dil kullanılır.
Yazar, öne sürdüğü görüşleri ispatlamak zorunda
değildir.
Yazarın kesin bir sonuca varma zorunluluğu
yoktur.
Nurullah Ataç "Deneme, ben ülkesidir" der.
Yazar anlatımda ve konu seçiminde özgürdür.
10. ELEŞTİRİ
Sanat, edebiyat, düşünce eserlerini hem öz hem yapı
yönünden açıklayan, başarılı ve başarısız ya da değerli ve
değersiz yönlerini gösteren, bunları örneklerle somutlayıp
belirten yazı türüdür. İki tür eleştiri vardır : İzleminsel
eleştiri ve Nesnel eleştiri. İzlenimsel eleştirilerde öznel
yargılar çok olacağından günümüzde bu tür pek rağbet
görmez. Nesnel eleştiride ise her eserin
değerlendirilmesinde kullanılabilecek belli ölçütler vardır.
Eleştirmen bilimsel araştırmalardan yararlanarak, eseri
ister beğensin ister beğenmesin, tarafsız bir gözle onun
değerini ortaya koyar. Edebiyatımızda Hüseyin Cahit,
Cenap Şehabettin, Ali Canip, Yakup Kadri, Nurullah Ataç,
Mehmet Kaplan, Cemil Meriç, eleştiri alanında yazılar
yazan ünlü birkaç isimdir.
11. Eleştiri objektif olmalıdır.
Eleştiride amaç okura ve yazara yol göstermektir.
Eleştirmenin kişisel duygularını kattığı eleştirilere
izlenimsel eleştiri, kişisel duygularını katmadığı,
objektif olduğu eleştirilere de nesnel eleştiri
denir.
12. SÖYLEŞİ
Yazarın, gündelik olaylarla ilgili düşüncelerini,
okuyucu ile karşı karşıya oturup
konuşuyormuş gibi içten bir hava içinde
yazdığı yazılardır. Edebiyatımızda Ahmet
Rasim, Şevket Rado sohbet türüne özel bir
önem vermişlerdir.
13. Herkesi ilgilendiren konular seçilir.
Üslup olarak fıkraya benzerse de gazete yazı türü
olmaması, az sözle çok şey anlatmayı amaçlama-
ması, dışa dönük olması onu fıkradan ayırır.
Cümleler çoğu zaman konuşmadaki gibi devriktir.
Yazar, sorulu-cevaplı cümlelerle konuşuyormuş hissi
verir.
İçtenlik, samimilik, doğallık sohbetin özelliklerin-
dendir.
14. BİYOGRAFİ-OTOBİYOGRAFİ
Bir kişinin hayatının anlatıldığı yazılardır. Bunlarda amaç o
kişiyi tüm yönleriyle (hayatı, eserleri, kişiliği, görüşleri vs.)
tanıtmaktır.
Biyografi açık, sade bir dille, anlatılan kişinin devrini, çevresini
dikkate alarak yazılır.
Divan edebiyatında şairleri anlatan bu tür eserlere “Tezkire”
denirdi. Türk edebiyatında bunun ilk örneğini Ali Şir Nevai
vermiştir.
Yazar eğer kendi hayatını anlatmışsa yazıya otobiyografi denir.
Çoğu zaman bunlarda sanatçı kendiyle beraber aile
büyüklerinden çevreden, aile içi durumlarından da söz eder.
Otobiyografiler üslup yönüyle anıya benzer; ancak anı
otobiyografi içinde bir bölüm sayılabilir. Yani otobiyografi daha
uzun bir dönemi içine alır.
15. RÖPORTAJ
Yazarın okuyucularına bir konuya inandırmak
için kişi, eşya, eser ya da bir yerle ilgili olarak
yaptığı incelemeleri, fotoğraflarla süsleyerek,
kendi görüşlerini de katarak yazdığı gazete ve
dergi yazılarına denir.
16. Röportaj yapacak kişide üstün bir görüş ve
gözlem yeteneği olmalıdır.
Röportaj bir çeşit haberdir.Fakat, röportajda
bilgiden başka yazarın izlenimleri ve görüşleri de
yer alır.
Röportajı hazırlayan kişi konuyu iyice öğrenmeli,
yerinde ve gerekli incelemeleri yapmalı, gerekli
belgeleri toplamalıdır.
17. GEZİ YAZISI
Gezilip görülen yerler hakkında yazılan yazılardır.
Kişi gezi esnasında birçok yer görür, birçok insanla
tanışır; bunları hafızada tutmak güç olacağından
gezi esnasında not alınır ve gezi yazılarında bunlar
hikaye edilir.
Gezi yazısında yazar daima gezdiği yerleri
anlatmalı, uydurma, yanlış bilgiler vermemelidir.
Gördüklerini okuyucunun daha iyi algılaması için,
karşılaştırma yapar. Okur sanki o yerleri yazarla
birlikte gezer gibi olur.
18. Eski edebiyatımızda gezi yazısına “seyahatname” denirdi.
Bu alanda Evliya Çelebi’nin “Seyahatnamesi” ünlüdür.
Ancak asıl gezi yazarları Avrupa’ya açılma döneminde
görülmeye başlanmış, gidilen Avrupa şehirleriyle ilgili
yazılar yazılmıştır. Namık Kemal, Ziya Paşa bunların
başında gelir.
Gezi yazılarını kitaplaştıran yazarlarımız da vardır. Ahmet
Mithat Efendi, Avrupa’da bir Cevelan; Cenap Şehabettin,
Hac Yolunda, Avrupa Mektupları; Ahmet Haşim, Frankfurt
Seyahatnamesi; Reşat Nuri, Anadolu Notları; Falih Rıfkı,
Denizaşırı, Zeytindağı, Taymis kıyıları bunlardan
bazılarıdır.
19. MEKTUP
Özel Mektup: Hısım, akraba, eş-dost ve tanıdıklar
arasında yazılır. En önemli özelliği gizliliğidir.
Resmi Mektup: Devlet daireleri arasındaki resmi
yazılardır.
İş Mektubu: Devlet daireleri ile vatandaşların ve ya özel
kuruluşların birbirlerine yazdıkları mektuplardır. Dilekçe
ve sipariş mektupları bu türe örnektir.
Edebi Mektuplar: Şair ve yazarların birbirlerine yazdıkları,
edebiyatla ilgili düşüncelerini, anılarını anlattıkları
mektuplardır.
20. GÜNLÜK
Ne gün yazıldığını belirtmek için tarih atılan, çoğu
zaman her günün sonunda o gün olup bitenin, sıcağı
sıcağına anlatıldığı, olaylarla ilgili yorumlar,
değerlendirmeler yapıldığı yazılardır bunlar. Her gün
yazıldığı için kısa olan bu yazılar, yazarının
hayatından izler verdiğinden içten ve sevecendir.
Oktay Akbal, Suut Kemal Yetkin, Seyit Kemal
Karaalioğlu’nun günlükleri kitap halinde
yayımlanmıştır.
21. ANI
Yaşanmakta olanı değil, yaşanmış bir konuyu
anlatır.
İnsan belliğinde iz bırakan olay ve olguları anlatır.
Tanınmış bilim, sanat ve politika adamlarının
yaşamlarını, çalışma ve araştırmalarını anlatır.
Tarihe ışık tutar.
Yazarın unutulmasını istemediği gerçekleri kalıcı
kılar.
Geçmiş, 1. kişinin ağzından kişisel yargılar ve
yorumlarla verilir.
23. Gazetelerin ya da dergilerin belli sütunlarında
gündelik konuları bir görüş ve düşünceye
bağlayarak yorumlayan yazlılardır. Bu türde, yazar
ele aldığı konuyu kanıtlamak zorunda değildir;
okuyucu da yazarın görüşlerine inanıp
inanmamakta serbesttir.
Yukarıdaki parçada bahsedilen edebi tür
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Deneme B) Fıkra C) Makale
D) Eleştiri E) Röportaj
25. Özgür kişi, köle olmayan, tutsak olmayan kişidir.
Kimsenin kölesi, kimsenin tutsağı değildir. Kendi
kendisinin, duygularının, tutkularının, çıkarının da kölesi,
tutsağı değildir. “Böyle işime geldiğinden böyle
düşünüyorum, böyle söylüyorum.” diyen kimseyi
gerçekten özgür sayabilir miyiz? Özgür kişinin
düşünceleriyle duyguları, tutkuları, çıkarı arasında ille bir
çarpışma, bir karşıtlık olması gerektir, demiyorum;
uzlaştıkları zorla değil, kendileriyle uzlaştıkları da olur.
Yukarıda verilen parça hangi edebi türün örneğidir?
A) Makale B) Deneme C) Fıkra D) Mektup E) Öykü
27. I. Günlük olaylarla ilgili yazılardır.
II. Yazar inandığı düşünceleri ispatlamak zorunda
değildir.
III. Gündelik bir dil kullanılır.
IV. Geniş yorumlara ve bilimsel açıklamalara girişilmez.
Yukarıda özellikleri verilen edebi tür aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Makale B) Anı C) Biyografi
D) Mülakat (Görüşme) E) Fıkra
29. I. Makale
II. Fıkra
III. Deneme
IV.Günlük (Günce)
V. Eleştiri
Yukarıdakilerden hangisi fikir (düşünce) yazısı
değildir?
A) I B) II C) III D) IV E) V
31. Bir yazarın seçtiği herhangi bir konu üzerindeki
görüş ve düşüncelerini dile getirdiği yazılardır. Yazar
kesin bir sonuca varmak zorunda değildir. Bilgi
verme amacını taşımaz. İnsanı düşünmeye, yorum
yapmaya sevk eder. Yazar samimi bir üslup kullanır.
Yukarıda bahsedilen edebi tür aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Fıkra B) Deneme C) Tenkit
D) Makale E) Otobiyografi
33. Deneme; yazarın herhangi bir konu üzerine, kesin sonuçlara
varmadan kişisel görüş ve düşüncelerini anlattığı yazılardır.
İnsanı ve toplumu ilgilendiren her şey denemenin konusu
olabilir.
I. Kesinlik ve bilimsellik önemli öğelerdir.
II. Gazeteciliğin önemli bir dalıdır.
III. Yazar, doğruluğuna inandığı fikirleri, görüşleri okuyucuya
kabul ettirme çabasındadır.
IV. Tarih, coğrafya, toplumbilim, hukuk ve folklor için
yardımcı kaynak niteliğindedir.
V. Belgelere, kanıtlara dayanan bir yazı türü değildir.
Yukarıdakilerden hangisi denemenin özelliklerinden biridir?
A) I B) II C) III D) IV E)V